• Sonuç bulunamadı

Ben ve yıllar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ben ve yıllar"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BEN VE YILLAR

1

9 4 7 y ılın ın ilk günü G ü n c e m 'e n e le r y a zm ı-

şım:"Hafif yağmurlu bir geceden sonra yeni yıla girdik. Saban hava soğuktu. Gece geç vakte kadar Alain Fournier ile Andre Maurois'nin Anıları'm oku­ dum. Sabah erkenden Hüsnü geldi. Öğleden sonra oto­ büsle Şişli'ye çıktım. Saat ikide oraya gitmekten vazgeç­ tim. İnci Sineması'na girdim. G ece dönerken Harbi-1a gırı

ye'de Fahir'i gördüm. Akşam yağmur boşandı. Yazmak

EVET

HAYIR

istediğim öyle çok şey var ki! Bu, 1947 kim bilir yeni neler saklıyor."

K ü ç ü k k ü ç ü k d e fte rle r. 1940'ta başlamışım, 60'lara ka­ dar gelmiş. Kimi yıl boş kalmış. Ya da beş on sayfasında çiziktir­ meler var. Günce tutmak çocuk yaşımdan olgunluk çağına kadar sürdürdüğüm bir alışkanlık. Bir çeşit tarih. Kendi tarihim. O ku­ dukça bu eski anı parçacıklarını "bu satırlardaki ben miyim?'' di­ ye soruyorum. Öyledir, her çağı­ mızda başka biri gibiyizdir. Şim­ di otuz kırk yıl önceki "ben" kar­ şıma dikilse, tanıyabilir miyim, o "ben''le arkadaş olabilir m iyim , 1 "o"nun anlam lı anlam sız serü­ venlerinde kendimle ilgili bir şeyler bulabilir miyim?

İşte bir defter daha! 1944 yılbaşındaki defterden bir­ kaç satır: "Yeni bir sene ömrümün eşiğinde belirdi. Ba­

kalım bu önümdeki 365 günde neler olacak? Ve ben a-caba yine her zamanki gibi bu defteri bir sürü boş lafla

dolduracağım veya, yoksa?.."

"Veya, yoksa..." Ne demek istemiş olabilirim ? Her

yeni yılın ilk gününde hemen hemen değişmeyen bir soru var, daha doğrusu bir özlem , bir istek... 1944'teki defterin ilk gününde yazdıklarım : "Geceyi Fatih'te ge­

çirdim. Hava soğuk. Öğleye kadar yattım. Sonra üni­ versite lokantası. Meserret'te Salah ve Karakaş'la is­ kambil oynadık. İşte yeni senenin ilk günü. Bu yıl be­ nim için çok mühim olacak sanıyorum.

Eski defterler. Defterlerde solmuş eski zam anlar. Bir bir, daha, bir bir daha geçip gitmiş günler. Çoğu anı bile olmamış. Anı, bellekte kalan yaşam birikintileridir. Yalan yanlış anımsadığınız... Biçim değiştirerek, daha doğrusu

ırak. anıları zam anlakendi istediğiniz biçim e kavuşturarak

Kapattım defterleri! Haydi, hepsi çekmeceye!.. Bir da­ ha onları ne zaman çıkarırım gün ışığına? Gerekir mi? Za­ man kalır mı? Kırk elli yıl öncenin insanıdır o sayfalarda kendini anlatan. Kimse görmemeli, en iyisi yok etmeli bir

...ılar

an önce. Yakarak, sayfaları param parça ederek...

■PV

k gil

başka dünyaya geçeceğiz. Tam yedi yıl sonra. Günü gü-2001. Her şey daha iyi olacak gibi geliyor. Sanki bir

‘ . . _ . k ‘ ytl '

nüne 2521 gün sonra... Kim kalacak, kim görecek? Diye­ ceksiniz ki yedi yıl nedir? G öz açıp kapayana kadar gelir. Yedi yıl önceyi bir düşünün. 1986'yı. Ondan bir yedi yıl öncesini de ardından. 1979'u... Hepsini yaşadık. Hepsini gün gün anımsıyoruz. 80 öncesi, 80 sonrası, Ö zal döne­ mi. Politikacılar geldi geçti. Komutanlar geldi geçti. Ö zal takımı geldi geçti. Derken derken 80 öncesinin kişileri dönüverdiler. Geldiler yıllar sonra karşımıza yeniden di­ kildiler. Şu anda 80 öncesinin politikacıları bir kez daha yönetim yerlerinde... işte böyledir zaman, dışlamaz, yok etmez, silip atmaz. Yaşayanlar görür. Annemin dediği gi­ bi, "Yaşa yaşa gör temaşa."

Birçok yılbaşı geceleri diriliyor içimdeki beyaz perde- öyie

de. Bir tanesi öyle canlı ki! 1943 yılının ilk haftası. Ca- vit, Nahire, Günay, İhsan Bey, bir de Kenan. Beyoğlu Evlendirm e D airesi'nden çık ışım ız. Tuna birahanesi. Günay'ın piyanoda Chopin'den valsler çalışı. Dans edi­ şim iz. içkiler, dostluklar. Yirm i yaşların çılgınlığı... Ertesi sabah Cavit ile N ahire'yi hep birlikte yolcu edişim iz Haydarpaşa'dan Adana'ya doğru... Resimler de çektir­ miştik, biri bile yok. Zamanın fırtınaları neyi sağlam bı­ rakır ki! Şimdi yaşamda değiller. Cavit, Nahire, Günay, İhsan Bey. İhsan Bey, emekli ataşemiliter; yazar İhsan Boran'dı. Cavit, Cavit Yam aç. Nahire eşi. Günay, Şuku- fe Nihal'in kızı. Kenan, şair Kenan Harun. Kenan'la ben yaşamaktayız. Ötekiler uzun zaman önce çıkıp gittiler şu ya da bu yoldan...

Acı şeyler niye hep ağırlığını duyurur? Bayram günle­ rinde, böyle yeni yıl başlangıçlarında en üzücü anılar kendi "ben hurdayım " der. Daha başka yılbaşları da "ben de ben de" diye bellekte çırpınıyor. Şehzadebaşın- da bir ev. Yanan bir çini soba. Babam, annem. Ziya

Os-"ben de ben de" diye bellekte çırpınıyor.

şın-man Saba "Babam annem evimiz" der bir dizesinde. Hep anımsarız böyle günlerde babamızı, annemizi, ya­ kınlarım ızı. Ne var ki hüzünlenmenin saati değildir bu akşamlar. Yarınlara bir açılış. Umutlara, mutluluklara. Ya da düşlere. Aldatmalara kendim izi... Yaşam böyle böyle geçer. Yüzlerde çizgileri, saçları da akları artırarak.

1994'e hoşgeldin demeli mi? Desek de demesek de 1994'le karşı karşıyayız, birazdan iç içe olacağız, kay­ naşacağız, bütünleşeceğiz. Ah bir 2001 gelse! diye u- mutlanacağız. Vakit kalıp kalmadığını düşünmeden, ak­ lımıza getirmek bile istemeden... Öyleyse hoşgeldin ye­ ni yıl. Ulaştır hepimizi 2000'li yıllara! Umutlarla, mutlu­ luk düşleriyle. H iç olmazsa düşleriyle.

Referanslar

Benzer Belgeler

Max Planck Güneş Sistemi Araştırmaları Enstitüsü’nde çalışan bir grup araştırmacının yaptığı ölçümler, Kepler 11145123 isimli yıldızın kutuplarındaki

Simülasyon sonucunda hesaplanan nicelikler şunlardır: Perkolasyon eşiği, dinamik üs, “sonsuz” küme ve difüzyon cephesinin ffaktal boyutları, difüzyon cephesi

Three experiments were conducted to evaluate of the developed techniques for uric acid, allantoin and creatinine in Yerli Kara cross-breed cattle on farm at different feeding

Bir kısım araştırmacılara göre bu reklamlar alım gücü düşük olan kesimde olumsuz psikolojik etkiler yaratırken, diğer araştırmacılar bunun başarı ve kazanma

Ailei düveliye içine hukuk ve şe­ raiti mütesaviye ile giren Türkiye Cumhuriyetinde bademi gayri müslim kütleleri benimseyecek ecnebi kuvvetlerin faaliyet sahaları

1992 yılı, tiyatro çevre­ leri tarafından Muhsin Ertuğrul yılı olarak özel olarak kutlanacak.. t

Ailesi ve yakınları­ nın yanı sıra çok sayıda müzis-yenin de katı­ lacağı toplantıda bestecinin yapıtlarından örnekler seslendirilecek?. Refik Fersan'm Türk M

Türk folklor ve halk edebiyatının birçok alanında sistemli araştırma, derleme ve değer­ lendirme çalışmalarına ön­ cülük eden Boratav, İstanbul Erkek