• Sonuç bulunamadı

Birinci ölüm yıldönümünde Necdet Koyutürk:tangolarıyla yaşayanlar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Birinci ölüm yıldönümünde Necdet Koyutürk:tangolarıyla yaşayanlar"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Birinci ölüm yıldönümünde Necdet Koyutürk

Tangolarıyla yaşayanlar

NEDİM ERAĞAN_______

Her bestecinin sembol haline gelmiş eserleri vardır, kendilerini andığımızda hemen o sembolleş- miş müzik, dilimizin ucundadır... “ Papatya gibisin beyaz ve ince...” deyince Necdet Koyutürk. “Sev­ dim bir genç kadını...” deyince Ne­ cip Celâl. “Bir melek gibi masum yüzün var...” deyince Fehmi Ege. “Sarhoşum sarhoş...” deyince de Kadri Cerrahoğlu ve daha nicele­ ri aklımıza geliverir. Bu unutul­ maz insanların hepsi sevdiler, se­ vildiler ve tangoları ile tüm insan­ lara mutluluk ve huzur verdiler. ‘Sonra da unutulmayanlar arasına

katıldılar.

Necdet Koyutiirk’ü 19 Ekim 1988’de ebedi âleme uğurladık. Kaybetmiştik demeye dilim varmı­ yor, çünkü eserleriyle yaşıyor ve yaşayacak. Sadece bu geçici âlem­ den ebedi âleme göç etti. İnsan­ lara eserler bırakarak, görevlerini tamamladı. Geriye bakıyoruz bir yıl olmuş, sonra iki yıl, üç yıl, der­ ken on yıllar devrilivernıiş dalga­ lar halinde. Ve unutuş, penceresi­ ni kapatmıyor... Şairin dediği gibi.

Necdet Koyutürk, 1921 yılında A nkara’da yaşamına başlıyor. Sonra İstanbul ve Haydarpaşa Li­ sesi yılları. Okul toplantılarında arkadaşlar arasında çalınan akor­ deon, yeni yeni tango denemele­ ri, danslar, eğlentiler. Öğrencilik yıllarının bu amatör müzik ve tan­ go tutkusu okuldan mezun olduk­ tan sonra profesyonelliğe dönüşü­ yor. Askerlik görevini yaparken sözlerini de kendisinin yazdığı “ Papatya'yı besteliyor. 1948 yılın­ da bu tango Şecaattin Tanyerli ta­ rafından taş plağa okunuyor. Tan- yerli’nin de ilk plağı oluyor böy­ lece. Sonra birçok solist tarafın­

dan seslendiriliyor. Plak, Türkiye^ nin yanı sıra İngiltere’de de piya­ saya çıkarılıyor. Balkan ve Örta- doğu ülkelerine böylece yayılıyor. Müzik basınında yılın bestesi se­ çiliyor. Bundan sonra yeni beste­ ler, yeni tangolar izliyor “ Papat- ya”yı; “ Dinle sevgili”, “ Şüphe”, “ Rüzgâr gibi geçti”, “ Yıllar var ki”, “Gel özlediğim yeter”, “Unut­ mak istiyorum”, “Başbaşa kalın­ ca”, “ Yüzünde göz izleri var” ve daha nice tangolar... dilden dile dolaşıyor.

1949 yılında İstanbul Radyosu^ ııun yayma başlaması ile birlikte Necdet Koyutürk tango orkestra­

sı da düzenli yayınlarına başlıyor. Bir hafta Fehmi Ege tango orkest­ rası, bir hafta Necdet Koyutürk tango orkestrası her cumartesi gü­ nü dönüşümlü olarak ve tabii can­ lı olarak yayımlanan emisyonları ile tangoseverler tarafından zevk­ le ve ilgi ile dinleniyor. Böylece belli düzeyde, kaliteli bir müzik tü­ rü dinleyiciler ve gençler arasında yerleşiyor. O günlere kadar uzun dalgadan parazitle dinlenen An­ kara Radyosu’ııun yayınlarının ye­ rine İstanbul ve çevresindeki din­ leyiciler orta dalgadan dinlenen te­ miz ve kaliteli yayınlara kavuşu­ yorlar.

Necdet Koyutürk, tangonun ya­ nı sıra fantezi eserler de besteliyor,

“Yalnızlar rıhtımı” isimli bestesi

üzerine aynı ismi taşıyan bir film de yapılıyor. Bu sıralarda ülkemizi ziyarete gelen Yugoslavya Devlet Başkanı Tito, Yunan kralı ve S. Arabistan Kralı Faysal’ın huzu­ runda Koyutürk, orkestra ile bu seçkin konuklara konser veriyor ve takdirlerini topluyor. Azerbay­ can’da şef Niyazi Takizade -ki bu ünlü şef bir süre ülkemizde de kalmıştı- filarmoni orkestrası ile Balkan ülkelerinde ünlü şarkıcı

Lili tvanova, İsrail’de Yako Mar- koni Necdet Koyutürk’ün eserle­

rini seslendiriyorlar.

Koyutürk’ün yurtdışında da ünü yayılmış, müzikseverlerin unutmayacakları bir besteci ola­ rak görevini yapmanın huzuru içindedir. Artık iki oğlu Erdener ve Özdcner de büyümüşler, mes­ leklerinin yanı sıra müziğe ve beste yapmaya devam etmektedirler. Bugün ikisi de baba Koyutürk’ün anısını taptaze yaşatma çabası içindeler. Çocukları bu çabayı göstermeseler Necdet Koyutürk gibi nice iz bırakmış sanatçıları­ mız unutulacaklar mı? Hayır, belli seviyeye ulaşmış, kültür düzeyi olan insanlar ülkemizde olduğu sürece unutulmayacaklar. Günü­ müzde belli kesimde var olan bü­ tün seviyesizliğe, görgüsüzlüğe ve kültürsüzlüğe rağmen, ince, zarif ve güzel duyuşlaı içindeki Türk­ çe tangolarımız yaşayacaktır; Ye­ ter ki bu güzel insanların nesli tü­ kenmesin.

Bugünleri gördükten sonra sev­ gili Necdet Koyutürk, sîzlerin ve müziğinizin değerini çok daha iyi anlıyoruz, gün geçtikçe daha da büyüyorsunuz. İnanın bana.

Radyoevlnde nostalji — 1 Kasım 1978’de 1949ların nostaljisi yaşanıyor. (Soldan sağa) Şecaattin Tanyerli, Nezahat Onaner, Seyyan Oskay ve Necdet Koyutürk öze! bir programda biraraya geliyorlar.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

In conclusion, it was seen that starter culture obtained from koumiss can be used in production of yoghurt and also received results can be used as a base for investigations on

— Bendeniz de öyle!.... Eskiler a- rasmda beni en fazla Fuzulî duygulandırdı. Ötekini de şuhluğundan, şakraklığın­ dan severdim belki... Fakat ikisi arasında

Sâbit, Dersim mebusu Feridun Fikri, Afyonkarahisar mebusu Kâmil, Gümüşhane mebusu Ze­ ki, Bursa mebusu Necati Mer­ sin mebusu Besim, Ordu mebu­ su Faik, Erzurum

Yazılar mı ya­ zılmazdı, röportajlar mı ya­ pılmazdı, telgraflar mı çekil­ mezdi, yoksa adına geceler düzenlenip Nobel’e aday mı gösterilmezdi?. Yer

Bu açıdan Fransız yetkili, bir Ermeni husumet anı­ tının törenine katılıp, Türkleri yeren bir konuşma ya­ pacak yerde, eline tabanca alıp, Paris’teki Türkiye

Ayrı ayrı bir çok şeyleri Galip Ataç’tan çok daha eyi bilen bir çok insanlar varsa da bildiklerini Galip Ataç kadar vV kalabalığa öğretebilen pek az

Bununla beraber, Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülke ekonomilerindeki hızlı yükseliş, AB üyeliği ve Ortak Pazar olgusunun İngiltere açısından

Kanatlılarda cecum’un büyüklüğü ile pozisyonu arasındaki ilişkinin türlere göre değiştiği; herbivora ya da omnivora’da cecum’un büyük, piscivora ve- ya carnivora