• Sonuç bulunamadı

Ölümünün yıldönümünde:Kocama mektup

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ölümünün yıldönümünde:Kocama mektup"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

AYDAN AYA

ÖLÜMÜNÜN YILDÖNÜMÜNDE

K O C A M A M E K T U P

AYDAN AYA ULUNAY

4.11.1968

GÜVERCİN :

S

en gideli iki sene oldu. İki ay evvel de annemi se­ nin tarafa gönderdim. Şimdi bilsen kendimi ne kadar yalınız hiıs ediyorum.

Bunca sene, senin için, senden sonra da iki sene annem için yaşa­ mış, kendi benliğimi tamamen unut- muşdum.

Hani, onyedi günde yaya olarak gideceği yere, trenle bir günde va­ rınca, o onaltı günü nasıl ne ile dolduracağını bilemeyen Ç in li’nin şaşkınlığına ben de uğradım.

Evvelce «iç sıkıntısı» nın ne ol­ duğunu bilmeyen ben bugün hür­ riyetimi yadırgıyor ve her şeyden sıkılıyorum.

Seni kayb etdiğim zaman, bu akı­ beti bildiğim ve her an hazırlıklı ol­ duğum halde, inanmak istemedim.

Seni, benim hoşuma gitmeyen bir şey yapdukdan sonra, yavaşça yanıma sokulur boynunu bükerek:

— Üzdümmü seni? Ben senin en küçük çocuğun değilmiyim?

Derdin.

Bu d efa da yine yanıma sokulup: — Üzdümmü seni? Bak işte iyi oldum da sana geldim.

Diyeceksin diye bekledim. Evet! Sen benim hem hayat ar.

kadaşım, hem de çocuklarımın en küçüğü idin.

Bu yüzden seminle her iki şey'i birden kayb etmiş oldum.

Annemin kaybı ile büsbütün baş­ ka türlü sarsıldım.

— Anne! Hatırlatmışın, hani?... Bütün çocukluk hâtıralarım, kırı­ lan bebeğimin, o zaman bana pek büyük gelen acısı, sevinçlerim, has­ talandığım zamanlar, gözlerimi ağ­ dığımda, onun, üzerime eğilmiş, endişeli o güzel yüzü...

— Anne! Hatırlarmısın, hani?.. Artık bunları hatırlayacak kimse yok, onunla beraber çocukluğumun, gençliğimin yarısı gitdi.

Sen onu ne kadar severdin de­ ğilimi?

Senin kalemin işler iken, sık şık kapı çalınır, bir çök kimseler ge­ lirlerdi, ben arlık öğrenmişdim; «acaba bu da ne isteyecek» diye beklerdim, hakikaten, hepsinin de senin kaleminden bâr bekledikle­ ri vardı.

Sen de her zamanki cömertliğin­ le yardım ederdin.

Bir gün ben bundan şikâyet edin­ ce sen gülmüş ve:

— Dur bekle, şu kalem bir dur­ sun, o zaman bak bu kapıyı artık kimse çalıyormu.

Ne ise ki sen, bunu görmedin, vefakâr güvercinden ve sayısı al­ tıyı bulmayan birkaç dostdan baş­ ka, kimsenin uğradığı yok, gönül isterdiki, benim bile dostluklarına inandıklarım bayramda olsun, seni hatırlayarak, son nefesini verdiğin bu eve bir kart bıraksınlar.

Kitapların arzu etdiğin gibi «Ku- Iedibi Mevlevibânesi» ne vafk edil­ di. Bende kalan Türkçe ve Fransız­ ca romanları yerleşdinmek için, se­ nin çam tahtasından yapılmış ulan rafları Kartal’dan Topağacı’na ge- tiridim.

Pot kırmakda çok kabiliyetli olan biri, bana gülerek sordu:

— M-iras mı?

Ben ise gururla cevab verdim:

Muallâ ULUNAY^

__ Evet miras! O, namuslu bir muharrirdi, dalavereye, rüşvete te­ nezzül etmezdi, bu yüzden ondan kalacak miras da ancak çam tahta­ sı olurdu, Pelesenk olamazdı ki!

Evet sen, çok namuslu bir mu­ harrirdin. Cenublu bir tiyatro sahi­ bi tarafından, biz bulunmadığımız bir gün, eve bir sandık muz bırakıl­ ın ışdı, sen onları âdeta utanarak yemi şd in.

Yine bir gün seni, Kadıköy’de kurulan «Tramvay Müzesi» ne rica etmişlerdi, çok beğenmişdin, veda edeceğimiz zaman bizi «Pendik» e balık yemeğe davet erdiklerinde, sen, başka yerde yemeğe sözlü ol­ duğumuzu bahâne ederek kabul et- memişdin, ben böyle olacağını bil­ diğim halde sormuşdum:

— Neye kabul etmedin?

— Sonra o yazıyı nasıl yazabi­ lirdim.

Oradan kebabçıya gitmişdlk, seni beş seneden beri mahrum bırakdı- ğım yoğurtlu kebabı nasıl işteha İle yemişdin, son yiyişin olduğunu nasıl bilebilirdim.

Geçenlerde Konya’ya gitdiğimde «Dergâh» ın bahçesinden aldığım bir gülü her defa olduğu gibi, me­ zarına bırakdım. Zamanı geldiğin­ de, Efendimin toprağında yatmak için ben de oraya geleceğim, boş yer varmı diye bakındım, nekadar da dolu.

Yanıbaşında terkedilmiş taşsız bir mezar var, oraya gelsem, mem­ nun olunmuşun?

Nur için yat!

Üstad ULUNAY’ın ölüm I yıldönümü dolayısiyle, bu i ay yerimi - aziz hâtırasına l hürmeten - sayın eşi Mualu. | ULUNAY’a bırakıyorum. | Hocamızı, rahmet ve say-

f gı ile anarım.

Nurettin ERDOĞU

2

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Ramazanoğlu FİKRET MUALLA 45 by Taha Toros TURKISH TILES 48 by Gülseren Ramazanoğlu YUNUS EMRE 50 by Talât S.. Halman MINSTREL VEYSEL 52 by Talât

Bir toplumu toplum yapan en önemli öğe­ lerin, onun ürettiği ve yaşattığı sanat, bilim ve edebiyat adamları olduğunu vurgulayan eski Çankaya Belediye Başkam Haydar

Butik Hastaneler gelir durumu yüksek, eğitimli, her yaş grubuna hizmet verilen, bayan hastaların daha çok tercih ettiği, zengin müşteri grubunun yaşadığı semtlerde

Güvenlik Mahkemesi (DGM) Cumhuriyet Başsavcılığı, 37 kişinin yakılarak katledildiği Sivas olaylarıyla ilgili mütalaasında, Yazar Aziz Nesin’in de “

işte, tam bu sıralardadır kî, Reşat Nuri Giintekin «G ali Kuşu» romanındaki Feride’siyle Türk kızının ilk gerçek örneğini vordi.. F e­ ride mektepten

Gerçi, öykülerinin büyük bir bölümü ölümünden sonra, yakm zamanlarda, ki­ tap olarak okura sunulmuştur. Kişiliği ve sanatı konusunda çeşitli tezler de ya-

Çakerlerinin Paris'e duhulüm günü Saadetl<1 Ali Efendi Hazret- leri harici ~ehirde bir hanede terakkup ile hanei mezbur pi~egâ- h~ndan mürurumda bu bendelerini ol tarafa

Bunun gibi her bir üçlü karta ait imgeyi me- kânsal iliflkilerle efllefltiren Cooke, is- kambil destesindeki kartlar›n dizilifl s›- ras›n› hat›rlayaca¤›nda akl›nda