• Sonuç bulunamadı

Esir Şehrin Hür İnsanı Kemal Tahir

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Esir Şehrin Hür İnsanı Kemal Tahir"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

[Sezai Coşkun, Esir Şehrin Hür İnsanı Kemal Tahir: İnsan, Eser, Fikir, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2012, 664 s.]

Esir Şehrin Hür İnsanı Kemal Tahir: İnsan, Eser, Fikir, Sezai Coşkun’un doktora tezini yeniden ele almak suretiyle vücuda getirdiği bir çalışmadır. “Önsöz”de belirtildiği gibi, gerek Türk edebiyatında gerek Türk düşünce dünyasında önemli bir yere sahip olmasına rağmen, Kemal Tahir hakkında az sayıda ça-lışma yapılmıştır. Söz konusu çaça-lışmaların Kemal Tahir’i bütünlüklü olarak anlatmaktan ziyade sadece belli yönlerden ele almaları Esir Şehrin Hür İnsanı Kemal Tahir: İnsan, Eser, Fikir adlı çalışmanın ortaya çıkma gerekçe-lerindendir. “Önsöz”de “Kemal Tahir’i bir bütün hâlinde ortaya koymak” amacıyla kale-me alındığı belirtilen bu çalışma, okuyucuya Kemal Tahir’i Kemal Tahir yapan unsurları bir terkip hâlinde kavrama ve onu “bir bütün şahsiyet” olarak tanıma imkânı sunmaktadır.

Esir Şehrin Hür İn-sanı Kemal Tahir, “İnsan”, “Eserleri” ve “Fikirleri” ol-mak üzere üç ana bölümden oluş-maktadır. Kemal Tahir’in hayatının ele alındığı “İn-san” başlıklı ilk bölümün alt baş-lıkları sırasıyla şu

şekildedir:1 1. Abdülhamit’in Evinde Doğan Çocuk, 2. Gençliği, Çevresi, Arkadaşları ve Eğitim Yılları, 3. Gazeteciliği, Okumaları ve Edebiyat Dünyasına Girişi, 4. Hapis Yılları, 5. Yabancı Bir Dünyada Yerli Olmak ve 6. Ölümünden Sonra Kemal Tahir. Kemal Ta-hir’in hayatının kronolojik olarak anlatıldığı bu bölüm oluşturulurken Kemal Tahir’in mek-tuplarından, yazılarından; yakın çevresinden olan kişilerin kaleme aldığı metinlerden ve

Yeni Türk Edebiyatı Dergisi, Sayı 9, Nisan 2014, s. 288-294

Ebru Özlem İncekar

*

KEMAL TAHİR, A FREEMAN OF THE CAPTURED CITY

* Araş. Gör., Adnan Menderes Üniversitesi, Fen- Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.

1 Kitabın “İçindekiler” kısmında başlıklar numaralandırılmamıştır, ancak bu tanıtımda ana ve alt

(2)

dostlarıyla yapılan röportajlardan yararlanıl-dığı da “Önsöz”de verilen bilgiler arasındadır. “Abdülhamit’in Evinde Doğan Çocuk” başlıklı bölümde Kemal Tahir’in ailesi ve doğduğu ortam hakkında bilgi verilir. Kemal Tahir’in 19. yüzyılın sonlarında alaylı deniz subayı olarak İstanbul’a gelen babası Tahir Bey, daha sonra saraya girmiş, II. Abdülhamit’in hünkâr yaverliğini yapmış ve Yıldız Sarayı özel marangozluğuna getirilmiştir. Padişahın çok yakınında yer alan Tahir Bey onun güveni-ni kazanmış ve padişah kendisine bir ev ihsan etmiştir. İşte bu ev, asıl adı İsmail Kemalettin olan Kemal Tahir’in dünyaya geldiği evdir. Bu sebeple çalışmada Kemal Tahir’den “Ab-dülhamit’in evinde doğan çocuk” olarak söz edilir (s. 23-25). Kitabın bu bölümünde Kemal Tahir’i anlamak için üç önemli hususa dikkat etmek gerektiği vurgulanır: Yazarın doğup büyüdüğü aile ortamı, Sarı Mustafa-Nazım Hikmet-Kerim Sadi etkisi ve hapishanede geçen yıllar. (s. 27)

“Gençliği, Çevresi, Arkadaşları ve Eğitim Yılları” başlıklı bölümde Kemal Tahir’in 13 yaşında Galatasaray Lisesine başladığı, aynı yıl cumhuriyetin ilan edildiği bilgileri verilir. Galatasaray Lisesi Kemal Tahir’in yaşamında önemli bir yere sahiptir. Fransızcayı Galata-saray Lisesi yıllarında öğrenen yazar, Batının önemli kaynaklarını birinci elden okuma ve tanıma imkânı bulur. Kemal Tahir, 1926’da Galatasaray Lisesinden ayrıldıktan sonra bir süre Karaköy’de avukat kâtipliği yapar, ge-lirinin az olması sebebiyle de Zonguldak’a ambar memuru olarak gider. Kitapta yazarın, sonraki yıllarda mahpusluk hayatıyla gelişti-receği Anadolu insanı ile ilgili intibalarını ilk olarak burada edindiğine, sonrasında tekrar İstanbul’a dönerek avukat kâtipliği yaptığına değinilir. (s. 32-37)

“Gazeteciliği, Okumaları ve Edebiyat Dünya-sına Girişi” başlıklı bölümde Kemal Tahir’in 1932 yılında başladığı gazeteciliğe ömrünün

sonuna kadar çeşitli konumlarda devam ettiği üzerinde durulur. Özellikle 1932’den hapse girdiği 1938 senesine kadar, musahhihlikten yazı işleri müdürlüğüne doğru yükseldiği ve her kademede çalıştığı vurgulanır. Gazeteci-ğinin ilk yıllarında ateşli bir şekilde cumhuri-yet devrimlerini savunan yazar, “cumhuricumhuri-yete daha iyi sahip çıkmak için” 1933’te “Geçit” dergisini çıkarmaya başlar. (s. 38-45) Avukat kâtipliği yaptığı dönemde Şehzadeba-şı ve Süleymaniye civarındaki pansiyonlarda kalan, daha sonra da Tünel civarında bir bekâr hanında oda kiralayan Kemal Tahir burada Sarı Mustafa olarak tanınan kişi ile tanışır. Moskova’da okumuş, Türkiye Komünist Par-tisi Genel Merkez üyeliği yapmış olan Sarı Mustafa, kişiliği ve fikirleriyle Kemal Tahir’i etkilemeye başlar ve onu Nazım Hikmet’le tanıştırır. Yine bu yıllarda tanıştığı Kerim Sadi de Kemal Tahir üzerinde etkili olur. 1934 sonu ve 1935 başında Kemal Tahir, girdiği bu çev-renin etkisiyle fikrî bir dönüşüm yaşar. Sosyal meselelerle daha yakından ilgilenir ve önce-ki yaşamını, bakış açısını, fiönce-kirlerini eleştirir. Nazım Hikmet’in de etkisiyle sosyalizmle il-gili çalışmalar kaleme alır. 1936’nın sonunda hikâye yazmaya başlayan yazarın ilk hikâyesi Kasım 1936’da “Bir Mısırî Hikâyesi” adıyla Yedigün dergisinde yayımlanır. Bu yıllarda roman yazma girişimlerinde bulunan Kemal Tahir’in 1940’lı yıllara kadar sadece hikâye yazdığı da kitapta verilen bilgiler arasındadır. (s. 45-54)

Çalışmanın “Hapis Yılları” başlıklı bölümün-de Kemal Tahir’in cezaevi dönemi hakkında bilgiler verilmiştir. 17 Haziran 1938’de tutuk-lanan yazar, 1940’a kadar İstanbul Tevkifhane-sinde kalır. Romanlarına kaynaklık etmiş olan “sarı defterler”ini burada tutmaya başlar. 1940 yılında Çankırı’ya nakledilen Kemal Tahir, burada Nazım Hikmet’le beraber yaklaşık 16 ay kalır. Çankırı, Kemal Tahir’in romancılıkta ilerlediği yolun ilk aşamasını oluşturmaktadır.

(3)

Edebî iddia taşıyan romanlarını ve hikâyeleri-ni burada kaleme almaya başlamıştır. Nazım Hikmet’in Bursa’ya nakledilmesiyle yalnız-laşan yazar, 1941’in Mayıs’ında Malatya Ha-pishanesine geçer. Kemal Tahir 1944 sonlarına kadar Malatya’da kalmış, burada Anadolu’yu yakından tanıma, Anadolu insanı gerçeğinin farkına varma ve Anadolu insanındaki zengin-liği görme imkânı bulmuştur. 1944’ün sonla-rında Çorum’a gelen yazar 1950 yılının başına kadar burada kalır. Çorum, Kemal Tahir’in en uzun kaldığı yer olmanın dışında edebî şahsi-yetinin oluşumunda önemli bir yere sahiptir. Kemal Tahir’in edebî şahsiyetinin temel özel-liklerinden olan dili, büyük ölçüde bu yörenin ağzı ile şekillenir. Yazar, Malatya’da daha çok edebî kaygıyla eserler kaleme alırken ekono-mik sıkıntılar çektiği Çorum’da –bu kaygının da etkisiyle– kolay yazılan tefrika romanlar üretmiştir. Çorum’dan sonra yaklaşık yedi ay Nevşehir’deki cezaevinde kalan Kemal Tahir, nihayet aftan yararlanarak özgürlüğüne kavuşur. (s. 55-85)

“Yabancı Bir Dünyada Yerli Olmak” başlığı altında Kemal Tahir’in mütercimliği ve poli-siye roman yazarlığı üzerinde durulur. 1955’te 6-7 Eylül olaylarında şüpheli bulunarak hapse atılan Kemal Tahir’in bu son mahpusluğu suç-suz olmasının anlaşılmasıyla sona erer. Kemal Tahir, hapisten çıktıktan hemen sonra hapiste derlediği romanları yayımladığı için tarihî ro-manlar sonraki dönemlere kalmıştır. Önemli bir hazırlık safhasından geçen “Devlet Ana”, 1967’de yayımlanır ve bu dönemde –olumlu veya olumsuz– çok sayıda eleştiri alır. Romanı ve yazarı savunanların yaptıkları değerlendir-meler yazarın gerçekliği ve yerliliği üzerinde yoğunlaşırken bunun karşıtı görüş geliştiren-ler sağ ve sol ideolojiyi savunmalarına göre farklılaşır. Sol görüşlü karşıt kesimin eleştirisi Kemal Tahir’in gerici ve Osmanlıcı olduğu

üzerinde yoğunlaşırken sağ görüşlü karşıt kesim, Kemal Tahir’in Osmanlıyı hakkıyla canlandıramadığını, tarihsel gerçeklikten uzak olduğunu düşünür. Yayımlandığı dönemde büyük tartışmalara sebep olan “Devlet Ana”, 1968 yılında Türk Dil Kurumu Roman Arma-ğanı’nı kazanır. Kemal Tahir, aynı yıl, Şair Vâkıf’ın 250. doğum yılı sebebiyle Sovyet Yazarlar Birliği tarafından Rusya’ya davet edi-lir ve ilk yurt dışı deneyimini yaşar. 1969’da yayımladığı “Kurt Kanunu” romanıyla, ken-disine yöneltilen eleştiriler bağlam değiştirir, Kemal Tahir bu kez de “Atatürk düşmanı” olarak nitelenir. Gerçekleştirmeyi düşündüğü daha birçok tasarısı varken Kemal Tahir, 21 Nisan 1973’te geçirdiği kalp krizi neticesinde vefat eder. (s. 86-122)

“Ölümünden Sonra Kemal Tahir” başlıklı bölümde Kemal Tahir’in hem edebî hem de fikrî yönüyle, yalnızca yaşadığı dönemde değil öldükten sonra da Türk edebiyatı ve düşünce dünyasının önemli isimlerinden biri olduğuna değinilir. Ne var ki, Kemal Tahir, 1980’le-rin başına kadar hakkında çokça yazı çıkan ve değerlendirmeler yapılan bir yazarken bu tarihlerden itibaren gündemden düşer. Bu durum, yalnızca Türkiye’nin geçirdiği siya-sal-sosyal dönüşümle veya A.T.Ü.T.’ün2 gün-demden düşmesiyle açıklanmaz. (s. 123-124) Söz konusu durumun sebepleri Esir Şehrin Hür İnsanı Kemal Tahir’de şöyle açıklanır: “Bu duruma etki eden birinci husus, Türk ay-dınının Kemal Tahir’in çilesini çektiği fikir-lerle ‘uğraşma zahmetine katlanamaması’dır. Çünkü Kemal Tahir bir bütün olarak okundu-ğunda, çok büyük oranda Türk toplumunun tarihsel gerçeklerini dile getirdiği görülmek-tedir. Mesela, Doğu-Batı farkı etrafında şe-killenen medeniyet ‘krizi’ Türk toplumunun hâlâ yaşadığı bir hâldir.” (s. 125)

Kitabın “Eserleri” başlıklı ikinci bölümünde

(4)

Kemal Tahir’in şiirleri, hikâyeleri ve roman-ları ele alınmıştır. Türk edebiyatında romancı kimliğiyle yer edinmiş olan Kemal Tahir’in edebî şahsiyetini vücuda getiren pek çok un-sur vardır. Onun şiir, hikâye gibi diğer edebî türlerde verdiği eserler de edebî şahsiyetini oluştururken geçtiği yolları bilmek açısından önemlidir:

“Kemal Tahir, edebiyat dünyasına şiirle girmiş, hikâyeyi bir ara dönem olarak değerlendir-dikten sonra romanda karar kılmıştır. Türk edebiyatında romancı kimliğiyle bilinse de şiir, hikâye, polisiye roman türündeki eserleri ve çevirileri bu romancı kimliğin teşekkülünde göz ardı edilmemesi gereken aşamalardır.” (s. 129)

İkinci bölümdeki konu başlıkları şöyledir: 1. Şiirleri, 2. Hikâyeleri, 2.1. 1940 Öncesi Hikâ-yeleri, 2.2. Göl İnsanları, 2.3. Ölümünden Sonra Yayımlanan Hikâyeleri, 3.Romancılı-ğı ve Romanları, 3.1. Tefrika Hâlindeki Ro-manları, 3.2. Edebî İddiayla Kaleme Aldığı Romanlar, 3.2.1. Toplum Kıskacında Ferdin Dramı (Sağırdere- Körduman-Kelleci Memet-Karılar Koğuşu), 3.2.2. Anadolu Toplumunun Tarihsel Kimliği (Yedi Çınar Yaylası-Köyün Kamburu-Büyük Mal), 3.2.3. Bir Eşkıya Ro-manı (Rahmet Yolları Kesti), 3.2.4. Köy Ensti-tülerinin Romanı (Bozkırdaki Çekirdek), 3.2.5. II. Meşrutiyetten Cumhuriyet’e Osmanlı’nın Son 15 Yıllık Tarihi (Bir Mülkiyet Kalesi-Esir Şehrin İnsanları-Esir Şehrin Mahpusu-Yor-gun Savaşçı), 3.2.6. Cumhuriyet Döneminin Sosyal ve Siyasal Tarihi ve Bu Tarih İçinde Otobiyografi (Kurt Kanunu-Yol Ayrımı-Hür Şehrin İnsanları), 3.2.7. Anadolu Toplumunun ve Osmanlı-Türk Devletinin Tarihsel Kimliği (Devlet Ana) 3.3. Tamamlanmamış Romanlar (Damağası-Namuscular), 4. Tercümeleri, 5. Senaryolar ve Eserlerinden Uyarlamalar. İkinci bölümün ilk ana başlığı olan “Şiirleri” kısmında Kemal Tahir’in edebiyata şiirle adım attığı vurgulandıktan sonra şiirler, “içerik” ve

“biçim” açısından genel olarak incelenir. 15-16 yaşlarından itibaren şiir yazmaya başlayan Kemal Tahir’in şairlikte edebî bir iddia güt-mediği, şiirlerini kitaplaştırmadığı görülür. Söz konusu şiirlerine mektuplarından ya da dönemin çeşitli edebiyat dergilerinden ulaşılır. (s. 129-139)

İkinci bölümün “Hikâyeleri” başlıklı ikinci kısmında ise Kemal Tahir’in hikâyelerinin “1940 Öncesi Hikâyeleri”, “Göl İnsanları” ve “Ölümünden Sonra Yayımlanan Hikâyeleri” olmak üzere üç ana başlık hâlinde incelendi-ği görülür. “1940 Öncesi Hikâyeleri” başlığı altındaki hikâyeler “içerik” ve “yapı” incele-mesine tâbi tutulmuştur. O dönemde Karikatür ve Yedigün gibi dergilerde yayımlanan hikâ-yelerin muhtevalarında yayımlandığı dergiye göre değişiklik gözlendiği belirtilir. Buna göre Yedigün’de yayımlanan hikâyeler toplumsal meseleleri ele almaktan ziyade birer fert hikâ-yesi durumundayken, Karikatür’de hikâye ol-duğu doğrudan belirtilmeyen ancak muhteva olarak hikâye özelliği gösteren ve mizahî yönü ağır basan yazıların yayımlandığına dikkat çekilir. (s. 140, 145) İlk baskısı 1955’te dört hikâyeyi ihtiva edecek şekilde yayımlanan Göl İnsanları, 1967’de dört hikâye daha eklenerek yeniden yayımlanır. (s. 147) Sırasıyla “Göl İnsanları”, “Çoban Ali”, “Gelin - Kadı Oyu-nu”, “Arabacı”, “Nam Uğruna”, “Kondurma Siyaseti”, “Bir Kodoşluk Hikâyesi”, “Fermanlı Hoca” adındaki bu hikâyeler “içerik” açısından ayrı ayrı incelendikten sonra “yapı” başlığı altında genel olarak “dil ve üslup”, “zaman ve mekân”, “anlatım teknikleri” incelemesine tâbi tutulur. (s. 147-162) “Hikâyeleri” başlık-lı ikinci kısmın sonunda yazarın ölümünden sonra yayımlanan hikâyelerine de bir başlık açılmış ve buradaki hikâyelerin muhteva ve yapı bakımından genel özelliklerine değinil-miştir. (s. 162-165)

Esir Şehrin Hür İnsanı Kemal Tahir’in ikinci kısmının bir diğer (üçüncü) başlığı ise “Ro-mancılığı ve Romanları”dır. Bu kısmın başında

(5)

yer alan ve Kemal Tahir’in edebiyata, hikâye-ye, romana, Marksizme bakışını yansıtan şu görüşler önemlidir:

“Hikâye yazmaya başladığında edebiyatı, bir sınıf emrine verilmiş bir propaganda unsuru olarak görür. Bir Marksist olarak romanları-nı kaleme alır. Marksizm onun romanlarında sadece bir hareket noktasıdır. O, Batılı bir tür olan romanı da, Marksizmi de yerli bir tür ola-rak yeniden tanımlamaya çalışır. Bu yönüyle Marksist çizgi, onun romanlarında yerli bir tasavvur içerisinde şekillenir.” (s. 166) “Romancılığı ve Romanları” kısmında önce-likle Kemal Tahir’in romanlarının “İçerik” ve “Yapı” (1. Kurgu, 2. Şahıs Kadrosu, 3. Zaman ve Mekân, 4. Dil ve Üslup, 5. Anlatım Teknik-leri) bakımından genel özellikleri verilir. (s. 166-178) “Romanları ve Romancılığı” başlığı kapsamında bir alt başlık olarak değerlendiri-lebilecek olan “Tefrika Hâlindeki Romanları” bölümünde Kemal Tahir’in ortalama 20 tef-rika romanı olduğuna değinilmiş; çalışmanın gerektirdiği hacim sebebiyle bütün tefrika romanların incelemesi çalışmaya alınmamış, “Aşk Çetesi”, “Aşk Modası”, “Sahte Serseri” adlı tefrika romanlar örnek olarak incelenmiş-tir. (s. 179-183)

Kemal Tahir’in diğer romanları “Edebî İddi-ayla Kaleme Aldığı Romanlar” başlığı altında toplanır. Söz konusu romanlar tematik bir tas-nife tâbi tutularak incelenir. Buna göre –söz gelimi– Sağırdere, Körduman, Kelleci Memet, Karılar Koğuşu romanları “Toplum Kıskacın-da Ferdin Dramı” teması içinde değerlendirilir. Diğer bütün temalar ve söz konusu temaların kapsamında değerlendirilen romanlar yukarı-da –kitabın ikinci bölümünün konu başlıkları belirtilirken– numaralandırılarak verilmiştir. Kemal Tahir’in edebî iddia ile kaleme alınan ve yukarda ismi zikredilen her bir romanı Esir Şehrin Hür İnsanı Kemal Tahir’de “İçerik” ve “Yapı” ana başlıkları altında incelenir. Adı geçen bu başlıklara da incelemede çeşitli alt

başlıklar açılmıştır. “İçerik” başlığına açılan alt başlıklar genellikle her bir romanın ken-dine has özelliklerine ve muhtevasına göre şekillenirken “Yapı”nın alt başlıkları “Kurgu”, “Dil ve Üslup”, “Mekân ve Zaman”, “Anla-tım Teknikleri” şeklinde düzenlenir. Yine bu başlıklar, incelenen romanların özelliklerine göre kimi zaman açılmış, kimi zaman da müs-takil olarak açılmak yerine genel olarak ele alınmıştır. (s. 184-391) Çoğu roman incele-mesinde dikkati çeken “İçerik” alt başlığı ise şüphesiz “Otobiyografik Unsurlar”dır. Kemal Tahir’in romanlarında onun biyografisinin ne kadar etkili olduğu konusuna çalışmada şöyle değinilmiştir:

“Kemal Tahir’in, romancılığını tam olarak anlayabilmemiz için iki hususu göz önünde bulundurmamızda fayda var: 1. Şiirle, hikâ-yeyle hemhal olmanın sağladığı edebî tecrübe. 2. Anadolu’da yaşadığı biyografik tecrübe.” (s. 166)

Kemal Tahir’in ölümünden sonra yayımla-nan tamamlanmamış romanları da çalışma-da ayrı bir başlık altınçalışma-da değerlendirilmiştir. (s. 377-391) Esir Şehrin Hür İnsanı Kemal Tahir’in “Eserleri” başlıklı ikinci bölümün-de “Şiirleri”, “Hikâyeleri”, “Romancılığı ve Romanları”ndan sonra gelen ve dördüncü ana başlık olan “Tercümeleri”nde Kemal Tahir’in ilk tercüme faaliyetlerinin gazeteciliğe adım atmasıyla başladığına değinilir. 1950’li yıllar-da yaptığı polisiye çeviriler ve bu etkiyle yaz-dığı polisiye cep kitaplarının Kemal Tahir’in edebî iddia ile kaleme aldığı romanlardan ayrı tutulması gerektiğine vurgu yapılır; ancak söz konusu polisiye romanların yazarın edebî şah-siyetine sağladığı katkıya da değinilmeden geçilmez. Buna göre Kemal Tahir’in edebî kaygı ile kaleme aldığı romanlardaki merak unsurunu destekleyen polisiye kurgunun yaza-rın yaptığı polisiye çevirilerden kaynaklandığı düşünülür. (s. 392-394)

(6)

“Eser-leri” başlıklı ikinci bölümündeki son (beşin-ci) ana başlık “Senaryolar ve Eserlerinden Uyarlamalar”dır. Burada Kemal Tahir’in basit aşk ve polisiye vakalarına dayalı tefrika ro-mancılığının uzantısı konumundaki senaryo çalışmalarına ve eserlerinden Türk sinemasına yapılan uyarlamalara değinilmiştir. (s. 395-398) Esir Şehrin Hür İnsanı Kemal Tahir adlı ça-lışmanın üçüncü bölümünü “Fikirleri” oluştu-rur. Bu bölümü de –İçindekiler kısmından da hareketle– kendi içinde şu başlıklara ayırmak mümkündür: 1. Düşüncesinin Temel Kavram-ları, 2. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Türk ve Dünya Tarihine Bakış, 2.1. Osmanlı İmpara-torluğu, 2.2. Cumhuriyet Dönemi, 2.3. Bizans, 3. Edebiyat ve Dil. “Önsöz”de de belirtildiği gibi, “Fikirleri” bölümünden hareketle okurlar, Kemal Tahir’in düşünce adamlığı yönünü daha yakından tanıma imkânı bulacaktır. Söz konu-su bölümün oluşturulmasında Kemal Tahir’in ölümünden sonra büyük bir kısmı yayımlanan notlarından geniş ölçüde yaralanıldığına yine “Önsöz”de yer verilmiştir.

“Fikirleri” bölümünde Kemal Tahir’in fikir-lerinin kronolojik olarak çeşitli meseleler et-rafında incelemeye tâbi tutulduğu belirtilir ve onun öncesinde de Kemal Tahir’in geçirdiği fikrî merhaleler şu şekilde tasnif edilir: “1. Heyecanlı Cumhuriyetçi Dönem 2. Sosyalizmle Tanışma ve Heyecanın Sosya-lizme Evrildiği Dönem

3. Anadolu Gerçeğini Fark Ediş ve Tarih İçe-risinden Bir Coğrafyanın Kimliğini Arama 4. Sosyalizmin Genel İlkeleri Işığında Toplu-mu Anlama Çabası

5. Şemanın Yetersizliğini Fark Ediş ve A.T.Ü.T.’e Yönelim

6. Yol Ayrımı: Marksizm Bu Coğrafyayı Bize Ne Kadar Tanıtır” (s. 401)

Çalışmanın “Fikirleri” bölümünün ilk ana başlığı “Düşüncesinin Temel Kavramları” olarak belirlenmiştir. Burada Kemal Tahir’in düşünce dünyasını oluşturan temel kavramlar açıklandıktan sonra onun “tarih” ve “din” ile

ilgili görüşlerine yer verilir. (s. 403-425) Bu bölümün bir sonraki ana başlığı (Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Türk ve Dünya Tarihine Bakış) kapsamında önce “Osmanlı İmparatorluğu”, sonrasında “Cumhuriyet Dönemi” alt başlıkları açılarak Kemal Tahir’in Türk tarihine ilişkin görüşleri etraflı bir şekilde incelenir. Buradaki diğer alt başlık ise dünya tarihine ilişkindir ve “Bizans” adını taşımaktadır. (s. 401-582) Çalışmanın “Fikirleri” başlıklı üçüncü bölü-münün son (üçüncü) ana başlığı ise “Edebiyat ve Dil”dir. Burada Kemal Tahir’in görüşleri şu alt başlıklara ayrılarak tasnif edilmiştir: 1. Edebiyatın Tanımı ve Toplumla İlişkisi, 2. Şiir, 3. Roman, 4. Türk Edebiyatının Genel Duru-mu ve Türk Edebiyatından Şahsiyetler, 4.1. Nazım Hikmet, 4.2. Peyami Safa, 4.3. Diğer Şahsiyetler, 5. Dil Düşüncesi ve Toplumun Meseleleri, 5.1. Dilin Kökeni Meselesi, 5.2. Dil-Kültür Bağlantısı, 5.3. Dil-Millet İlişkisi, 5.4. Dil ve Değişim, 5.5. Türk Dilinin Mese-leleri. (s. 583-618)

“Edebiyat ve Dil” başlıklı bölümde Kemal Tahir’in edebiyat tanımına ve edebiyata yük-lediği fonksiyonlara değinilir. Yazarın yaşa-dığı fikrî değişimlere paralel olarak edebiyata yüklediği anlam ve fonksiyonların da değiştiği bilgisi önemlidir. Çalışmada, Kemal Tahir’in diğer edebî türlerden ziyade roman türü üze-rinde hayatının her evresinde düşünmeye devam ettiği vurgulanmıştır. Edebiyata “bir sınıfın sesi” olma fonksiyonu yükleyen Kemal Tahir, kitleleri harekete geçirmekte sorumlu-luk hisseden insan için en büyük suçlamanın pasiflik olduğunu düşünür. O, edebiyattaki “tarafsız olmama” hâlinin diğer sosyal bilimler için de geçerli olduğunu savunur ve edebiyatı ideolojik bir söylem dili olarak görür. Edebi-yatta uzun süredir tartışılmakta olan “sanatın sanat için mi toplum için mi” olduğu konu-sunda Kemal Tahir tercihini toplumdan yana kullanır. (s. 582-588) Kitabın bu bölümünde yazarın edebî türlerle ilgili bakış açısına

(7)

sıra-sıyla yer verildikten sonra Türk edebiyatın-daki şahsiyetlerle ilgili görüşlerine değinilir. Daha sonra Kemal Tahir’in “dil” konusundaki görüşlerine geçilir. Kemal Tahir’e göre dilin sosyal bir hadise olduğu vurgulanırken ya-zarın dil-kültür bağlamındaki düşüncelerine de yer verilir. Buna göre Kemal Tahir, dil ve kültürü birbirinden ayrı düşünmemektedir. Ya-zara göre dil ve kültür birbirine bağlı olarak gelişir, dilde üstünlük yaratmayan bir milletin düşüncelerinin de kapalı, dar ve sınırlı olma-sı kaçınılmazdır. Çalışmada, Kemal Tahir’in Türk dilinin meseleleri ile ilgili düşünceleri üzerinde de durulmuştur. Buradaki bilgilere göre Kemal Tahir, Türkçenin tarihsel biriki-miyle dünya dilleri arasında önemli bir yeri olduğunu düşünmektedir. Osmanlı döneminde Türkçenin önemli tesirler altında kalmasına rağmen cümle yapısını korumasını bir başarı olarak değerlendiren Kemal Tahir’e göre Dil Devrimi başarısızlığa mahkum bir sadeleştir-me girişimidir. Türkçenin sadeleştirilsadeleştir-mesine karşı olan Kemal Tahir, dilin ancak milletin kendi bünyesinde meydana gelecek değişim-lerle değişebileceğini savunur. (s. 583-617) Çalışmanın “Sonuç” bölümünde yukarıda bah-si geçen bütün bölümlerin genel bir değerlen-dirmesi yapılmıştır. Kemal Tahir’in biyogra-fisinin fikirlerine ve eserlerine olan etkisinin tekrar vurgulandığı bu bölümde yazarın hayatı

ve şahsiyeti şu şekilde tasnif edilmiştir: “1. Çocukluk dönemi, 2. İdealist Cumhuriyetçi dönem, 3. Katı sosyalist dönem, 4. Fikirlerinin ve üslubunun oluşum dönemi, 5. Fikirlerini kurgusal eserlerinde ortaya koyduğu dönem.” (s. 619)

Kemal Tahir’in Sosyalizmi tanımasındaki en önemli imkân Fransızca bilmesi ve okuma tutkusu olarak değerlendirilirken onun hayatın-daki en önemli olayın “hapse girmek” olduğu belirtilir. Zira hapse girmesi onun fikirlerini, eserlerini, dramını en çok etkileyen olaydır. (s. 620) Kemal Tahir’in şiirle başlayan, hikâye ile gelişim gösteren ve romancılığıyla zirveye ulaşan edebî serüveni, tercümelerinin bu serü-vene katkısı, okumalarının hangi mecralarda ilerlediği ve bu okumaların fikirlerine ve eser-lerine etkisi gibi –daha önceki bölümlerde bah-si geçen– pek çok konu “Sonuç” bölümünde genel olarak değerlendirilmiştir. (s. 619-627) Edebiyat tarihlerinden genel özellikleriyle ta-nıdığımız, ya da kimi çalışmalarda yalnızca belli özellikleri hakkında fikir sahibi olduğu-muz Kemal Tahir, bir bütün hâlinde değerlen-dirilmesi gereken çok yönlü bir şahsiyettir. Kemal Tahir’i insan-eser-fikir bağlamında ele alan Esir Şehrin Hür İnsanı Kemal Tahir, okuyucuya Kemal Tahir’i bütünlüklü olarak tanıma ve anlama imkânı sunmaktadır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Avukat Celil Bey (Murat’ın yazıhanedeki patronu), Safo (Murat’ın sevgilisi), Aliye Hanım (Selim Bey’in karısı), Fatma (Aliye Hanım’ın kızı), Panayot Yordanidis

Beş sene sonra Romada temsil edilen (Sevil Berbe: Rossini’nin .şöhretini iyîı ye kuran eser olmuştur.. Bu tarihten on üç sene sonra, besteci şöhretinin en

Bununla beraber, kendi payıma, intıbalarımm umumiyetle müsbet olduğunu açıklayabilirim.. Yirmi beş yıl içinde en büyük kazancımız, halktaki uyanıklık

Murat Bey (Bir Mülkiyet Kalesi, Hür Şehrin İnsanları, Kelleci Memet, Namuscular, Karılar Koğuşu) Uyumlu, Dışa Dönük, Vicdanlı, Duygusal/Mantıklı..

Çöp çeş­ melerinin başlıcaları Sırçacı So­ kak başındaki eski terkos çeşme­ si, Mektep Sokak merdivenleri başındaki Üç Yol Ağzı Çeşmesi ve tarihi

Gele gele bir ‘üzümlü tavuk ciğeri yah nişi’ geliyor Yemekte çok sevdiğim bazı şeyler vardır, sözgelimi tavuk ciğerine bayılırım, soslu yemekleri

«Kudretin böyle doğaüstü bir renk cümbüşüyle seyir için sun­ duğu göreyden herkes zevkle bü­ yülenmişken ufukta gayet hafif ateş rengi bir bulut

(100 kişi başına) Kontrol Değişken Dünya Bankası Ortak sınır Ülkelerin sınır komşusu olması durumunda 1 yoksa 0 değerini almaktadır Kukla Değişken