• Sonuç bulunamadı

Yedi göbekten şair bir aile

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yedi göbekten şair bir aile"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DiyarbakIrlI Sait Paşa (1832 . 1890), bu şair ailenin, tarihi eserleriyle meşhur simalarındandır. 10 ciltlik (Miratüli- , ber) in müellifi olan Sait Paşa, aynı zamanda muhtelif mutasarrıflıklarda

bulunmuş, bir idare âmiridir.

G

ÜZEL Sanatların her sahasın­ da, irsiyetin rolü bulunduğu­ na inanmak lâzımdır. Çok kere sanatkâr çocuklarının, doğuşların­

da taşıdıkları bu meziyet, büyü­ dükleri zaman onları da sanatkâr

olmaya sevketmiştir. Yakın ede­ biyat ve sanat tarihimizde, bunun birçok örnekleri vardır.

(Yesarî) ailesinin hattatlığı ve nakkaşlığı, Ziya Paşa ve oğulları Özbekhan ailesinin musikişinaslığı, (Mirat-ül-iber) müellifi Diyar- bakırlı Sait Paşa’nm ve oğulları Süleyman Nazif ile Faik Âli’nin edebiyatçılıkları, birer misal ola­ rak zikredilebilir.

Sofular haram dediler, bu aşkın

bâdesine;

Ben doldurur, ben içerim, günah

benim, kime ne ?

Diyen meşhur şair (Nesimi) den (İbrahim Cehdî) ye, tarihçi (Sait Paşa) dan (Süleyman Nazif) ve kardeşi (Faik Ali) ye kadar yedi cedden şair bir ailenin devamı olan (Munis Faik) de şiir tevarü­ sünün canlı misali olarak güzel şiirleri, sanatkâr ruhu ile, edebi­ yat âlemimize girmiş bulunuyor.

74 yaşına kadar kalemini elin­ den bırakmıyan şair baba (Faik Âli), (Edebiyat-ı Cedide) nin bir âbide olan son sütunlarınçlandı. Bu sütun hayal ve âşk aleminde söylenebilecek en kuvvetli şiirler­ le süslenmiştir :

Faik Âli ölünceye kadar oku­ du ve yazdı. Sanatkâr ruhunun ta­ zeliğine herkes hayran olurdu. Garp ve şark kültürünü hazmet­ miş, zevke ve sanata büyük kıymet veren bir şair olarak yaşadı.

Tabiat ve âşk onun hayatında iki esaslı unsurdu.

Ruhum hezar-ı âşk İle olmuş

Nedimi his,

Yazan : T A H A

Şayan denilse ömrüme bir dâstanı

âşk !

Diyen şâir, ilk eserine (Fâni teselliler) adını vermişti. Gerek bu eser, gerek son yazdığı (Ne­ dim ve Lâle Devri) adlı manzum piyes edebiyatımız için, fâni te­ selliler değil, kâfi tesellilerdir!

A

Gençliğinde zarif giyinme­ siyle, kibarlığı ile, nükteleriyle kadın muhitlerinde fevkalâde bir itibar kazanmıştı. Yarım asır ev­ vel meşhur kadın şairimiz (Nigâr Hanım) m evindeki toplantıları _ oğlu Munis’e bıraktığı hatıralar arasında - şöyle hikâye ediyor :

«Senin de biraz tanıdığın gü­ zide şair Nigâr Hanımın, her hafta çarşamba günü yevmi kabulü idi. O meclisi edebe - her nedense gel­ memekte inat eden - Tevfik Fik- retten başka zamanın bütün edip­ leri, şairleri az çok bir intizam ile devam ederdi. Ben o bezm-i şaira- nenin nisbeten genç ve çok mak­ bul müdavimlerindendim. Nigâr Hanım bizim ailenin hususî dost- larındandı. O zaman, yalnız onun evinde Hanımlarla Beyler bir

Merhum Süleyman Nazif (1870 - 1927), şair ailenin en ateşli bir edibi idi.

arada bulunur, görüşürlerdi. Beni biraz her tesadüf ettiği güzele karşı zayıf zanneden, pek yüksek mevkili Hanımlardan biri : Faik Âli Beyin kalbi, içinde bir güzelin barınabileceği bir oda değil, bir salondur, dedi. Ben de : hayır, bir sema, sayısız yıldızları var, dedim. Güldüler, gülüştüler.»

A

Üstadın musikiye karşı sonsuz bir muhabbeti vardı. Radyoda yan­ lış okunan şarkılara öfkelenir, hattâ arasıra bunların düzeltilmesi için ilgililere mektuplar yazardı. Kendisinin şarkılarını dinlerken dikkat kesilir, radyoda :

T O R O S

Ne gördün âşinalıktan,

Ne buldun bivefalıktan ?

Şarkısı okunduğu zaman inşi­ rah duyar, hattâ kendisi de işti­ rak ederek koltuğa gömülürdü.

İhtiyar olsam da gönlüm tazedir I

Şarkısı söylendiği zaman, bü­ tün ruhiyle buna kendisi de katı­ lırdı.

Üstadın birçok şarkıları bes- telenmiştir. En son şiiri hâlâ mu­ sikî âleminin revaçta olan şarkı- larındandır. Bu, (Ne güzel ş e y !) dir.

NE GÜZEL ŞEY

Yıldızlı semalardaki haşmet

ne güzel şey

Mehtâba dalıp yâr ile sohbet

ne güzel şey

Dünyamızın üstünde bütün ruhlar

uyurken

Yıldızların altında ibâdet

ne güzel şey

Fâni ve adâvetlere mahşer bu

cihanda

Bir bitmiyecek aşk-u muhabbet

ne güzel şey

Dünyada senin âşıkın olmak ne

saadet

Allâh ile - Hâşa! - bu rekabet

ne güzel şey

Lütfen bana güldün, güzelim,

mültefit oldun

İcabı necâbet bu... necâbet

ne güzel şey

Ey hilkatin emsali yok ibdâ-i

kemâli

Senden bana bir zerre inâyet

ne güzel şey

Hüsnündeki mânayı semavî ne

İlâhî

Aşkımdaki rengi edebiyet

ne güzel şey.

Şair oğlu (Munis Faik) de - son neslin - aruz’u ustalıkla kul­ lanan yegâne şairi, şiiri sanat dür­ bününden seyreden genç bir üs­ tadıdır. (Nedim) den (Yahya Ke­ mal) e kadar İstanbul için söyle­ nen ne varsa, bunların hepsi (Mu­ nis Faik) de taze i/e sihirli bir gö­ rüşle mevcuttur.

Ne Ticaret Vekâleti Müsteşar­ lığı gibi bir vazifenin sıkleti, ne de diplomatik toplantı ve ziyafet­ lerin zamanının çoğunu kaplıyan külfeti, onun sanat zevkini yıpra- tamamıştır. Bilâkis, olgunluğunu arttırmıştır.

(Arkası 58. sahifede)

Faik Ali (1876 - 1950) Meşrutiyetin ilânında, evlendiği zaman. _>

Üstat Faik Ali’nin ressam Saip tara­ fından yapılmış ve kendisinin de imza­

lamış olduğu bir resmi.

Bütün gününü resmî vazifesi uğrunda harcamakla beraber, (Düşündüğü gibi) hem (Hayal ettiği gibi) yazan, tiyatro eserlerinin tetkikinden, sanat mecm u­

alarının idaresine, ağır iktisadi prob­ lemlerin hallinden, sonu gelmiyen dost ziyaretlerine kadar geniş ve mütenevvi mevzuları birlikte yürüten sim a : Mu­

(2)

* * N * S I N /

f a

Kazak ve mayolarda, terliklerde, eldiven­ lerde, ayakkabılarda, şapka, manto ve el­ biselerde İNCİ. Bü­ yük masraflara gir­ meden bu modaya uyabilir, eski kazak ve mayolarınızı ŞEN- YÜZ incileriyle süsli- yerek, tekrar uzun zaman kullanabilirsi­ niz. Sinema yıldızı

AVA GARDNER'in

küpe ve kolyelerin­ den isteyen taşra müşterilerimize küpe için 10, kolye için 20 lira tediyeli olarak derhal gönderilir. Ayrıca AVA GARD- NER’in nefis inci düğ­ meleri de 5 lira fi- atla satılmaktadır. Taklit işlemelik inci­ lerin her boy ve renkte olanını top­ tan fiatına yalnız S. ŞENYÜZ'den temin edebilirsiniz !

P A R A SIZ BROŞÜR İSTEYİNİZ S. ŞE N Y Ü Z Müessesesi, Meşrutiyet Caddesi No. 109/6 - T e l: 45873 - Tepebaşı - İstanbul

MİTHAT

KANADYENLERİ

B

YÜNÜ,

TABİÎ V E SU N ’İ

İPEĞİ, N YLO N U YIKAR VE

B ES LER

Yedi Göbekten Şair Bir Aile

(Ba^ı 9. sahifede) Önümüz yaz... Öyle ise geliniz onun (Hayal ettiğim gibi) adlı şiir kitabından İstanbul'un yaz mevsi­ mini bir rüya gibi görelim :

İ S T A N B U L

İstanbul'u andım yine hasretle

uzaktan,

İksirini içmiş gibi aşkın o

dudaktan...

Canlandı, bütün şekli ve rengiyle

beraber,

On beş senenin bende uyuşturduğu

şeyler.

Yaz., renkler, ışıklar saçan altın

gibi bir yaz,

Yaz geldi mi, insan nasıl

İstanbul'u anmaz?

Rüyama girer koyları, çamlıkları

yer yer .

Yorgun başım onlardaki

rüzgârla serinler.

Lâkin, o ne yalnız koru'dur, dağ

ve denizdir,

Hepsiyle beraber yaşıyan

gençliğimizdir...

Her semti bir aşkın doludur

hatırasiyle,

Bir gün Adalar'dan doğan ateş,

sırasiyle,

Pendik'te, Erenköy'de, Emirgân'da

yanar da,

Mevsimle beraber söner, en

sonra, sularda !

Yaz., renkler, ışıklar saçan altın

gibi bir yaz,

Yaz geldi mi insan nasıl

İstanbul'u anmaz ?

Muallâ Savran

\

Güner Sayver

\

Aylâ Çaylan

V

ile ile ile

İrfan Balyemez Nejat Aydın Dr. Abdülkadir Öğe

Nişanlandılar. Nikâhlandılar. Nikâhlandılar.

8-5-1955 İstanbul 20-5-1955 Şişli

Melâhat Erdemgüler ile

İhsan Erdemgüler’in 24-5-1955 de bir erkek evlâtları dünyaya gelmiş, Kâmil ismi konmuştur.

58

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Törende, Atatürk hakkında konuş malar yapanlar arasında Türkiyenin Birleşmiş Milletlerdeki daim!. dele­ gesi Selim Sarper, İstanbul üniversi tesinden

‹spat› in- celeyenlerden biri de Princeton Üniversite- si’nden, Clay Matematik Enstitüsü için prob- lemi tan›mlam›fl olan Charles Fefferman.. Na- vier-Stokes problemine

MERDİVEN Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden, Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak.... Yüzün perde perde

40 dan fazla bestesi olan OSMAN NİHAT .AKIN,aynı zamanda,bir yazardı.özellikle spor konularında başarılı bir yazardı.Yazılarını(Ofsayt)ve(Ney¿ e d e ) takma ad-

Table 1. The relation of nasal IgE, serum IgE and prick test with the provocation test.. ment between the nasal IgE for Dp and the provocation test. Neither the prick test nor

K on­ serde musikî zevkîni bı­ rakabilip edebiyat hata­ ları araştırmasını bece- rememek, belki bu be­ nim bir noksanımdır, fa­ kat işte nedense insan için

— Allah devlete millete zeval vermesin. Ben, kendi kudretimle ne buradaki ihtimamı ve bakımı, ne de beni burada tedavileri altı­ na alan kıymetli mütehassislan

1. Ya te’vil yoluyla iki haberin arası te’lif edilir 2. Ya da birinin neshedildiğine hükmedilir. Ancak İbn Haldun’a göre nâsih olan haberleri mensûh olanlarından ayırmak