• Sonuç bulunamadı

Tokat ili su ürünleri yetiştiriciliği işletmelerinin yapısal ve biyo-teknik analizi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tokat ili su ürünleri yetiştiriciliği işletmelerinin yapısal ve biyo-teknik analizi"

Copied!
89
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TOKAT İLİ SU ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ İŞLETMELERİNİN YAPISAL VE BİYO-TEKNİK ANALİZİ H. Muhittin GÖREN

Yüksek Lisans Tezi

Su Ürünleri Mühendisliği Anabilim Dalı Yrd. Doç. Dr. Nihat YEŞİLAYER 2013

(2)

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

SU ÜRÜNLERİ MÜHENDİSLİĞİ ANA BİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

TOKAT İLİ SU ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ

İŞLETMELERİNİN YAPISAL VE BİYO-TEKNİK ANALİZİ

H. Muhittin GÖREN

TOKAT 2013

(3)
(4)

kurallarına uyulduğunu, başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunulduğunu, tezin içerdiği yenilik ve sonuçların başka bir yerden alınmadığını, kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapılmadığını, tezin herhangi bir kısmının bu üniversite veya başka bir üniversitedeki başka bir tez çalışması olarak sunulmadığını beyan ederim.

(5)

i

Yüksek Lisans Tezi

TOKAT İLİ SU ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ İŞLETMELERİNİN YAPISAL VE BİYO-TEKNİK ANALİZİ

H. Muhittin GÖREN Gaziosmanpaşa Üniversitesi

Fen Bilimleri Enstitüsü Su Ürünleri Anabilim Dalı

Danışman: Yrd. Doç. Dr. Nihat YEŞİLAYER

Bu çalışma; Tokat İlinde su ürünleri yetiştiriciliği yapan işletmelerin sahip oldukları teknik imkânlar ile karşılaştıkları problemleri belirlemek ve elde edilecek bilgilere göre sektörün gelişmesini sağlayacak çözüm önerileri ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Bölgede ruhsatlı olarak su ürünleri üretim faaliyetinde bulunan toplam 27 adet işletme bulunmaktadır. Fiili kapasiteleri 5 ton/yıl üzerinde olan işletmelerin tamamına gidilerek anket çalışması yapılmış, işletmelerin mevcut durumu ve problemlerinin ortaya konulmasına yönelik veriler toplanmıştır.

Bu işletmelerin toplam proje kapasiteleri 3 858 ton/yıl, toplam üretim kapasiteleri 2 588 ton/yıl olarak tespit edilmiştir. Kara ve kafes işletmelerinde ortalama yem değerlendirme oranı (FCR) 1,09 olarak bulunmuştur. Havuzların verimli kullanılmadığı, stok yoğunluğunun yüksek olduğu belirlenmiştir. Tokat’taki mevcut su ürünleri işletmeleri bilimsel verilere dayalı üretime yönlendirilmelidir.

2013, 75 sayfa

Anahtar kelimeler: Alabalık, Alabalık üretim işletmeleri, Yapısal özellikler, Biyo-teknik özellikler

(6)

ii

STRUCTURAL AND BIO-TECHNICAL ANALYSIS OF AQUACULTURE FARMS

IN TOKAT

H. Muhittin GÖREN

Gaziosmanpasa University

Instıtute of Natural and Applied Sciences Department of Fisheries and Aquaculture

Supervisor : Asst. Prof. Dr. Nihat YEŞİLAYER

This study was carried out by the aim of determining the feasibilities, structural and bio-technical problems of aquaculture facilities in Tokat province.

Total 27 licensed fish farms and located in the fresh water were determined. All of them were visited and interviewed with their owner face to face. The data were collected in order to determine present condition of fish farms and their problems.

Although total project capacities of farms were 3 858 tons/year, the actual production was found 2 588 tons/year. The average feed conversion rate (FCR) as found 1,09. We have figured out that ponds have not been productively used and stock density is very high in Tokat, present aquaculture investments must rearranged considering scientific data.

2013, 75 page

(7)

iii

işletmelerin sahip oldukları imkânlar ile teknik problemlerin belirlenmesi, elde edilen sonuçlara göre işletmelerin daha verimli hale getirilmesi için hazırlanmıştır.

Çalışmanın hedefi su ürünleri üretimini arttırmak ve bölgede yatırım yapacak olan müteşebbislere bölge özelliklerini, karşılaşılabilecek olası sorunları önceden bilgi mahiyetinde sunmaktır.

Bu çalışmada, böyle bir araştırma yapma fikrini ortaya koyan, gerek anket yapılırken ve gerekse yazım esnasında her an ve her konuda desteğini ve emeğini esirgemeyen sayın danışmanım, Yrd. Doç Dr. Nihat YEŞİLAYER’e, Bölüm Başkanı Sayın Prof. Dr. Şenol AKIN’a, Yrd. Doç. Dr. Ekrem BUHAN’a ve Yrd. Doç. Dr. H. Sibel GÜLSE BAL hocalarıma teşekkürlerimi bir borç bilirim.

Bu çalışmada, işletme yetkilileri ile anket yapılırken yanımda bulunan, üniversiteden sınıf arkadaşım, aynı zamanda işletme sahibi olan kardeşim Burhan ÖZBARUTÇU’ya, destek olan aileme, mesai arkadaşlarıma ve dostlarıma teşekkür ederim.

H. Muhittin GÖREN Nisan - 2013

(8)

iv ABSTRACT ………ii ÖNSÖZ ………...iii ŞEKİLLER DİZİNİ ………...vii ÇİZELGELER DİZİNİ ……….viii 1. GİRİŞ………..1 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR……….7

2.1. Dünyada Gökkuşağı Alabalığı Üretimi………...………...7

2.2. Türkiye’de Gökkuşağı Alabalığı Üretimi………...8

2.3. Tokat’ta Gökkuşağı Alabalığı Üretimi………...…….12

2.4. Gökkuşağı Alabalığı Yetiştiriciliğinin Yapısal ve Biyo-teknik Özelliklerine yönelik Çalışmalar………..………13

2.4.1. Yapısal Özelliklere Yönelik Çalışmalar………...13

2.4.2. Biyo-Teknik Özelliklerine Yönelik Çalışmalar………...16

3. MATERYAL VE YÖNTEM………..20

3.1. Materyal………..20

3.1.1. Gökkuşağı Alabalığı (Oncorhynchus mykiss)'nın Biyolojik Özellikleri………..20

3.2. Yöntem………...22

3.2.1.Yapısal Veriler………...23

3.2.1.1. İşletmelerin Yeri………...23

3.2.1.2. İşletme Tipi………..….23

3.2.1.3. İşletmenin Alanı………...23

3.2.1.4. Yetiştiricilikte Kullanılan Suyun Özellikleri………23

3.2.1.5. Suyun İşletmeye Alınış Şekli………...23

3.2.1.6. İşletmeci ile İlgili Bilgiler………23

3.2.1.7. Kafeslerin ve Havuzların Yapısı, Özellikleri………...24

3.2.1.8. Pazarlama Durumları………...24

3.2.2. Biyo-Teknik Veriler………...……24

3.2.2.1. Stok Yoğunluğu………..24

3.2.2.2. Sağım Özellikleri……….24

3.2.2.3. Yem ile İlgili Analizler………24

3.2.2.4. Yem Dönüşüm Oranı (FCR)………...24

3.2.2.5. Yavru ve Yumurta Temini………...25

3.2.2.6. Yetiştirme Ortamında Görülen Hastalıklar ve Kullanılan İlaçlar………25

(9)

v

4.1.1.1. İşletmelerin Bulundukları Yer………29

4.1.1.2. İşletmelerin İl Merkezine Olan Uzaklıkları…...29

4.1.1.3. İşletmelerin Mevcut Yol Durumu………...29

4.1.1.4. İşletmelerin Yapısı………..30

4.1.1.5. İşletmelerin Faaliyet Durumu……….30

4.1.1.6. İşletme Tipi……….30

4.1.1.7. İşletme Alanı………...31

4.1.1.8. İşletmelerin Mülkiyet ve Altyapı Durumları………..32

4.1.1.9. Yetiştiricilikte Kullanılan Suyun Özellikleri………..32

4.1.1.10. İşletmelerin Pazarlama Durumları………33

4.1.2. Kafeslerde Üretim Yapan İşletmelerin Biyo teknik Özelliklerine Ait Bulgular...33

4.1.2.1. Günlük Yem İhtiyacının Belirlenmesi, Yemleme Şekli ve Sıklığı, Yem içerisine Katılan Katkı Maddeleri………...33

4.1.2.2. Kullanılan Yemin Marka ve Cinsi ... 34

4.1.2.3. İşletmelerin Yavru Balık Temini ... 34

4.1.2.4. Ağ Kafeslerde Kullanılan Ağların Bakımı ... 35

4.1.2.5. Yem Dönüşüm Oranı (FCR) ... 35

4.1.2.6. Yetiştirme Ortamında Görülen Hastalıklar ve Kullanılan İlaçlar ... 35

4.1.2.7. Kafeslerin Yapısal Özellikleri ... 36

4.1.2.8. Kafeslerde ki Hasat Yoğunluğu ... 36

4.1.2.9. Kafes İşletmelerinde Kapasite Kullanım Etkinliği ... 37

4.1.3. Karada Üretim Yapan İşletmelerin Yapısal Özelliklerine İlişkin Bulgular ... 38

4.1.3.1. İşletmelerin Bulundukları Yer ... 39

4.1.3.2. İşletmelerin Mülkiyet ve Altyapı Durumları ... 39

4.1.3.3. İşletmelerin Mevcut Yol Durumları ... 39

4.1.3.4. İşletmelerin Yapısı ... 39

4.1.3.5. İşletmelerin Faaliyet Durumu ... 39

4.1.3.6. İşletme Tipi ... 39

4.1.3.7. Yetiştiricilikte Kullanılan Suyun Özellikleri ... 40

4.1.3.8. İşletme Alanı ... 41

4.1.3.9. Havuzların Yapısal Özellikleri ... 41

4.1.3.10. Kuluçkahanelerin Yapısal Özellikleri ... 42

4.1.3.11. İşletmelerin Pazarlama Durumları………43

4.1.4. Karada Üretim Yapan İşletmelerin Biyoteknik Özelliklerine Ait Bulgular ... 43

4.1.4.1. İşletmelere Ait Anaç Sayıları ... 43

4.1.4.2. Sağım Zamanı ve Metodu ... 44

4.1.4.3. İşletmelerin Yavru Temini ... 44

4.1.4.4. Kullanılan Yemin Markası ve Cinsi ... 44

4.1.4.5. Günlük Yem İhtiyacının Nasıl Belirlendiği, Yemleme Şekli ve Sıklığı, Yeme Eklenen Katkı Maddeleri Varlığı ve Yıllık Tüketilen Yem Miktarı ... 44

4.1.4.6. İşletmelerin Hasat Yoğunlukları ... 45

4.1.4.7. İşletmelerin Kapasite Kullanım Etkinliği ... 46

4.1.4.8. İşletmelerin Yem Dönüşüm Oranı (FCR) ... 46

(10)

vi 5. SONUÇ VE ÖNERİLER... 61 5.1. Sonuç ... 61 5.2. Öneriler……….64 KAYNAKLAR……….…..66 EKLER………...………69 ÖZGEÇMİŞ...75

(11)

vii

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil Sayfa Şekil 2.1. 2010 yılı ülkelerin ürettikleri Gökkuşağı Alabalığı miktarları……….8 Şekil 2.2. 2010 yılı Türkiye yetiştiricilik üretiminin bölgelere göre dağılımı………....11 Şekil 3.1. Gökkuşağı Alabalığı (Oncorhyncus mykiss)...21 Şekil 3.2. Ağ kafeslerde üretim yapan işletmelerin harita üzerindeki konumları……..26 Şekil 3.3. Kara tesislerinde üretim yapan işletmelerin harita üzerindeki konumları….27

(12)

viii

Çizelge Sayfa

Çizelge 1.1. 2010 yılı ülkelerin su ürünleri yetiştiricilik miktarları(ton/yıl)……….3

Çizelge 2.1. 2002-2011 yıllarında faaliyette olan iç su işletmelerinin sayısı ve işletme kapasiteleri (ton/yıl)………..…..10

Çizelge 2.2. 2002-2011 yılları arasında yetiştiriciliği yapılan türler ve bu türlerin üretim miktarları (ton/yıl)………..……….10

Çizelge 2.3. 2002-2011 deniz ve içsu yetiştiricilik üretimi (ton/yıl)………...11

Çizelge 2.4. Gökkuşağı alabalığı yetiştiriciliği yapan illerin 2011 yılı üretim miktarları (ton/yıl)……….………...12

Çizelge 4.1. İşletmecilerin öğrenim durumları………...28

Çizelge 4.2. İşletmecilerin yaş gruplarına göre dağılımları…………...………..28

Çizelge 4.3. İşletmecilerin alabalık tesisi kurma düşünceleri………..…...29

Çizelge 4.4. Ağ kafeslerde üretim yapan işletmelerin kuruluş tarihleri, il merkezine uzaklıkları, yolun yapısı ve bulundukları yer………...30

Çizelge 4.5. İşletmelerin yapısı ... 30

Çizelge 4.6. İşletmelerin proje ve fiili kapasite verileri……….………..31

Çizelge 4.7. İşletmelerin işletme binası durumları, alanları ve il ortalamaları………....32

Çizelge 4.8. İşletmelerin günlük yem ihtiyaçlarını belirleme şekilleri, yemleme aralıkları ve yem içerisine eklenen katkı maddeler……….34

Çizelge 4.9. İşletmelerin yem dönüşüm (FCR) oranları………..……35

Çizelge 4.10. İşletmelerin kafes sayıları ve toplam kafes hacimleri (m³)………36

Çizelge 4.11. İşletmelerin fiili kapasite, kafes alanı ve hasat yoğunlukları (kg/m³)……37

Çizelge 4.12. İşletmelerin kapasite kullanım oranları (%)…...………37

Çizelge 4.13. İşletmecilerin öğrenim durumları……….…..38

Çizelge 4.14. İşletmecilerin alabalık tesisi kurma düşünceleri……….38

Çizelge 4.15. İşletme tipi ve kapasite miktarları………...40

(13)

ix

Çizelge 4.18. İşletmelere ait havuz tipleri ve hacimleri (m³) ... …..42

Çizelge 4.19. Kuluçkahanelerin yapısal özeliklerine ait veriler ... 42

Çizelge 4.20. İşletmelere ait ortalama anaç sayıları ... 44

Çizelge 4.21. Günlük yem ihtiyacını belirleme yöntemi, yemleme şekli ve sıklığı yeme eklenen katkı maddeleri ve yıllık tüketilen yem miktarı…………..45

Çizelge 4.22. İşletmelerin fiili kapasite, besi alanı ve hasat yoğunlukları (kg/m³) ... 46

Çizelge 4.23. İşletmelerin kapasite kullanım oranı (%) ... 46

Çizelge 4.24. İşletmelerin yem dönüşüm (FCR) oranları ... 47

Çizelge 4.25. Kuluçkahanelerin biyo-teknik verileri ... 47

(14)

1. GİRİŞ

Yeryüzünün yaklaşık olarak %71’ini su alanları kaplar. Bu alanın büyük bir bölümü çok sayıda değişik türdeki su canlılarının yaşamasına elverişli özelliklere sahiptir. Bu canlılar, tek hücrelilerden memelilere kadar bir dağılım gösterir. İnsanlar suda yaşayan canlılardan başta balıklar olmak üzere diğer canlı topluluklarından besin kaynağı olarak yararlanmaktadır. Bu nedenle, tüm ülkeler olanaklarının elverdiği ölçüde, sahip oldukları su kaynaklarını, en rasyonel biçimde kullanmanın, hatta mevcut potansiyellerini olabildiğince arttırmanın çarelerini araştırma uğraşısına girmişlerdir (Tekelioğlu ve ark., 2006).

Su ürünleri yetiştiriciliği; akuatik ortamlarda bitki (algler) ve hayvanların (balık, kabuklu, yumuşakça ve eklembacaklılar) biyolojik gelişim evrelerine göre optimum çevresel koşullarını kontrollü ve yarı kontrollü olarak sunarak, su kaynaklarının ekolojik yapılarını ve dengelerini bozmadan, doğal çevrenin ve stokların korunup, doğal stoklardaki av baskısının azaltılmasını, ekonomik prensipleri de dikkate alarak, bir çok bilim dalı ve çeşitli sektörlerle ilişkisi olan önemli bir üretim ve bilim alanıdır (Altun ve Kubilay, 2009).

Son 50 yıl içinde su ürünleri yetiştiricilik alanında ki bilimsel ve teknolojik gelişmeler, uygulamalardaki yenilikler sektörün gelişimine önemli katkılar yapmıştır (Bostock, 2011).

Su ürünleri üretimi Türkiye’de 1960'lı yıllarda konuşulmaya başlanılmış olmakla beraber gerçek uygulaması nerede ise insanlık tarihi kadar eskidir. Dünya su ürünleri yetiştiricilik tarihine kısaca bir göz atacak olursak; M.Ö. 2000 yılında Çin'de sazan üretimi, Mısır'da tilapia üretimi ile başlamıştır. Bu yetiştiricilik tahmin edilebileceği gibi modern üretim olarak değil, doğadan toplanan yavru balıkların semirtilmesi yöntemi ile gerçekleştirilmekte idi. M.Ö. 600 yılında Yunanistan'da istiridye yetiştiriciliği izlerine rastlanılmaktadır. 15. yüzyılda İtalya'da acı sulara giriş yapan balıkların yakalanarak yetiştirilmesi yolu ile su ürünleri üretimi başlamıştır. M.Ö. 475 yılında Fan Li sazan yetiştiriciliği ile ilgili ilk eseri yazmıştır ( Anonim, 2011a).

Aşırı avlanma nedeni ile okyanuslardan ve denizlerden karaya çıkarılan balık miktarı son yıllarda bariz bir azalma göstermiştir. Aynı zamanda deniz balıklarına talep sürekli artmıştır. Doğal olarak balık stoklarında görülen bu azalma, denizlerde ve iç sularda

(15)

akuatik kaynakların değerlendirilmesini gündeme getirmiştir. Bundan dolayı da su ürünleri yetiştiriciliği günümüzde tarımın diğer tiplerinden daha hızlı bir şekilde büyümektedir. Su ürünleri sektörü, ucuz ve kaliteli hayvansal protein sağlaması nedeniyle insan beslenmesinde giderek çok önemli bir konuma gelmiştir. 1984’den beri ortalama olarak %11’in üzerinde ki büyümeyle, Dünya Gıda Örgütü (FAO) tarafından en hızlı büyüyen gıda sektörü olarak belirlenmiştir (Çavdar, 2009).

Dünyada ve Türkiye’de su ürünleri yetiştiriciliğinin hızlı bir şekilde gelişmesinde ki temel faktörler;

• Hızla artan dünya nüfusunun gıda ihtiyacının tarımsal üretimle karşılayamaması durumunda alternatif bir gıda kaynağı olarak kullanılacak olması,

• Su ürünleri yetiştiriciliği yapılarak, avcılık sureti ile azalan doğal stoklar üzerindeki baskının azaltılıp dengenin ve doğal kaynakların korunmasına katkı sağlaması,

• Bataklık alanlar, yüksek tuzlu topraklar ve kil oranı yüksek alanların da su ürünleri yetiştiriciliğinde kullanılabiliyor olması ile tarıma elverişli olmayan arazilerin değerlendirilerek ekonomiye kazandırılması,

• Ekonomik değerinin yüksek olması nedeniyle tarımsal üretime nazaran getirisinin daha fazla olması,

• İçerisinde barındırdığı yüksek oranda protein, kalsiyum, fosfor ve demir gibi minerallerce zengin olmasından dolayı kaliteli bir besin kaynağı olması,

• Tarımsal üretimin diğer bölümleri ile entegre edilebilmesi ve ekonomik gelişmeyi teşvik ederek istihdamın artmasına imkan sağlaması, olarak sayılabilir (Anonim, 2012a).

Birleşmiş Milletler verilerine göre yılda ortalama 78 milyon artan dünya nüfusunun 2030 yılına gelindiğinde yaklaşık 8 milyar olacağı varsayımıyla, hayvansal ürün talebinin 20 yılda iki kat artacağı bildirilmektedir (Anonim, 2008). Hayvansal protein ihtiyacının %20’si balıklardan karşılanmaktadır (Deutscha ve ark., 2007).

Su ürünleri sektörünün 2012 yılı FAO verilerine göre dünya toplam su ürünleri üretimi 2007 yılında 140,2 milyon ton, 2008 yılında 142,6 milyon ton ve 2011 yılına gelindiğinde 90,4 milyon tonu avcılıktan, 63,6 milyon tonu da yetiştiricilikten olmak üzere toplamda 154 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Bu miktar avcılık ve yetiştiricilikten elde edilen balıklar, kabuklu hayvanlar, yumuşakçalar vb. ürünleri

(16)

kapsamaktadır. Aynı rapora göre toplam üretimin 130,8 milyon tonu insan gıdası olarak tüketilmiştir. 2011 yılında dünyada ortalama su ürünleri tüketimi kişi başı 18,8 kg olarak gerçekleşmiştir (Yeşilayer ve ark., 2013).

FAO’nun verilerine göre, dünya su ürünleri toplam üretiminin %89,02 si dünya nüfusunun büyük çoğunluğunu oluşturan Asya ülkelerince gerçekleştirilmiştir. Çin toplam su ürünleri üretiminin % 61,35 ini tek başına sağlamıştır (Yeşilayer ve ark.,2013). Çin’i takip eden diğer önemli üreticiler ise Hindistan, Vietnam ve Endonezya’dır. 2010 yılında su ürünleri yetiştiriciliğinde en fazla üretim yapan ülkelerin üretim miktarları Çizelge 1.1’de verilmiştir (Anonim, 2012b).

Çizelge 1.1. 2010 yılı ülkelerin su ürünleri yetiştiricilik miktarları (ton/yıl) (Anonim, 2012b)

Çin Hindistan Vietnam Endonezya Bangladeş Tayland 36 734 215 4 648 851 2 671 800 2 304 828 1 308 515 1 286 122

Norveç Mısır Myanmar Filipinler AB 27 Diğerleri

1 008 010 919 585 850 697 744 695 1 261 716 5 945 376

Dünya çapında 7.sırada yer alan Norveç Avrupa kıtasının en büyük üreticisi konumunda olup bölgedeki diğer önemli üreticiler, Danimarka, Hollanda ve İspanya’dır. (Anonim, 2012b). Türkiye su ürünleri yetiştiriciliği son yıllarda Avrupa’da ki ekonomik krizin etkisinde kalan İtalya ve Yunanistan’ı geçerek ilk 5 içerisinde yer almıştır.

Türkiye’de içsu kültür balıkçılığı faaliyetleri 1960’larda alabalık yumurtalarının (Oncorhynchus mykiss) Avrupa’dan ithali ve ardından Marmara Bölgesinde, Bilecik (Bozöyük) ve Akyazı da ilk özel çiftliklerin kurulmasıyla başlamıştır (Memiş ve ark., 2002). Kamusal alanda da ilk yetiştirme faaliyetleri Sivas ili Gürün ilçesi Gökpınar Gölünde ve Konya Konuklar Devlet üretme çiftliğinde başlamıştır. Türkiye’de balık yetiştiriciliğinin geçmişi henüz yeni olmasına rağmen, nispeten hızlı bir gelişme göstermiştir. Örneğin; 1988 yılında yetiştiriciliğin toplam su ürünleri içerisindeki payı %0,6 iken bu pay 2003 yılında %14 olmuştur (Civaner, 2004). 2011 yılı verilerine göre de %26,83 olarak gerçekleşmiştir. Aynı hızlı büyüme dünya genelinde de

(17)

görülmektedir. Örneğin; 1990’ların ortalarında yetiştiriciliğin toplam su ürünleri üretimi içindeki payı %11,58 iken bu oran 2001 yılında %34 olmuştur (Aras ve ark.., 1997; Çeliker, 2004).

Türkiye’nin toplam su ürünleri üretim miktarı 2008 yılında 646 310 ton, 2009 yılında 623 191 ton ve 2010 yılında da 653 080 ton olarak hesaplanmıştır. 2011 yılında bu rakam 703 545 ton’a ulaşmıştır (Anonim, 2011b). Su ürünleri üretimi, avcılık ve yetiştiricilik olmak üzere iki yolla yapılmaktadır. Türkiye’de su ürünleri üretiminin büyük miktarı avcılıktan elde edilmekte olup, 2010 yılında ki bu üretim miktarının 485 939 ton’luk kısmı avcılıktan ve 167 141 ton’luk kısmı yetiştiricilikten elde edilmiştir. 2011 yılında bir önceki yıla göre % 7,73 oranında artarak 703 545 ton olarak gerçekleşmiştir (Anonim, 2011b). Türkiye’nin üretimi dünya su ürünleri üretiminin %0,43’ünü oluşturmaktadır.

Alabalık yetiştiriciliği denildiğinde ilk akla gelen Gökkuşağı Alabalığıdır. Bu balığın yetiştiricilikte tercih edilmesinin başlıca nedenlerini şöyle özetlemek mümkündür; • Gökkuşağı Alabalığının çevresel koşullara çok iyi uyum göstermesi,

• Aktif yem alması nedeniyle kolay yemlenmesi ve iyi yemleme koşulları altında iyi gelişme göstermesi,

• Diğer alabalıklara nazaran daha kısa kuluçka devresine sahip olması,

• Sağım, döl alımı, yavruların yapay yemlerle beslenme ve büyütme işlemlerinin kolay olması, dolayısıyla daha ekonomik olası,

• Yetiştiriciliğinin 100 yılı aşkın bir zamandan beri yapılmış olması nedeniyle pek çok yetiştiricilik sorununun çözümlenmiş olmasıdır (Çelikkale, 1994).

Türkiye’de Gökkuşağı Alabalıklarının sağım ve yumurtlama dönemi aralık ayının sonları gibi başlayıp mart ayına kadar devam ediyor olsa da, büyük oranda ocak ve şubat aylarında gerçekleşir (Çelikkale ve ark., 1999). Bu durum mevsime dayalı birçok problem ortaya çıkarmaktadır. Bu durum çiftlik popülâsyonları üzerinde önemli sınırlamalar meydana getirir. Çünkü alabalık üretim işletmelerinde yumurta ve yavru, yılın belli aylarında porsiyonluk balık yetiştirmede bir başlangıçtır. Balık yavru iken tank, havuz ve kafes kullanımı, insan gücü ve kullanılabilir su kaynakları gibi imkânların verimli kullanımı sağlanmalıdır. Fakat mevsimsellik nedeniyle stokun çoğu aynı zamanda pazar boyuna ulaşır ve çiftlikler genellikle yüksek stok yoğunluğu altında kalır. Bu durum havalandırma ve pompalama ile aşılabilse de bu sınırlamalar yoğun

(18)

alabalık yetiştiriciliğinin karlılığının azalmasına neden olur. Eğer yumurta ihtiyaçları doğal stokların yumurtlama zamanının dışında sağlanabilir hale getirilebilirse, mevsimsellikle alakalı birçok üretim ve yönetim zorlukları azaltılabilir veya ortadan kaldırılabilir. Günümüzde birçok ülke kendilerinden farklı yumurtlama zamanına sahip ülkelerden gözlenmiş yumurta ihraç ederek bu sorunu çözmektedir. Fakat dikkatle kontrol edilenler hariç kesinlikle her ihracat endemik olmayan hastalık riski taşır. Bu riskler göz önüne alındığında birçok ülke bütün yıl boyunca kendisi için gerekli gökkuşağı alabalığı yumurta ihtiyacını karşılamak için etkili üreme değişimlerini araştırmaktadır. Yumurtaların soğuk suda kuluçkalanması, yavru balıklara hormonsal uygulamalar ve damızlık balıklara foto periyodik uygulamaları içeren birçok metot uygulanabilir (Bromage ve Camaranatunga, 1988).

Tokat, İç Anadolu’nun geniş ve kuru alanlarından, dağ sıralarıyla kendini doğal olarak ayıran geniş ve sulak vadiler ile bunlar arasındaki geçitlerden oluşan, Karadeniz Bölgesi geçiş iklimine sahip, bereketli alanların orta yerinde bulunmaktadır. Tokat Bölgesi tatlı su kaynakları bakımından oldukça zengin olmasına rağmen bu kaynaklar yıllarca sadece sulama ve içme suyu amaçlı kullanılmıştır (Anonim, 2011c)

Tokat’ın başlıca akarsuları; Yeşilırmak Nehri’ni oluşturan Tozanlı Çayı, Kelkit Çayı ve Çekerek Çayı ile şehir merkezinden geçen Behzat Deresi ve yeraltı suyu rezervleridir. Yeşilırmak’ın debisi Almus Baraj çıkışında ortalama 42m³/sn, Tokat çıkışında 5 m³/sn’ dir. Yerüstü sularının ortalama akımı yaklaşık, 153 milyar m³ ve ilin yıllık güvenilir yeraltı suyu potansiyeli 0,346 milyar m³’tür. Buna göre ilin toplam su potansiyeli 4,498 milyar m³/yıl’dır (Anonim, 2011c).

Doğal gölleri; Reşadiye İlçesi’nin Yolüstü Köyü’ne 3 km uzaklıktaki, 1,5 km²’lik alanı kaplayan Zinav Gölü, Güllüköy yöresinde 16,5 km²’lik alana sahip Güllüköy Gölü ve Pazar-Zile karayolu üzerinde bulunan Üzümören Beldesinde ki 7.000 da.’lık bir alana sahip Kaz Gölü’dür (Anonim, 2011c).

Bölgedeki durgun su sistemleri; doğal göller, baraj gölleri ve göletlerden oluşmaktadır. Su ürünleri açısından potansiyel oluşturan durgun su sistemleri toplam 32 276 hektarlık bir yüzey alanına sahip olup, bunların asıl önemli kısmını baraj gölleri oluşturmaktadır. Bölgede; Almus, Belpınar, Boztepe, Bedirkale ve Akbelen olmak üzere 5 adet baraj gölü, Artova, Dutluca, Büyükaköz, Uluöz ve Kızık olmak üzere 5 adet de gölet mevcuttur (Anonim, 2011c). Tokat Yöresi’nde balık yetiştiriciliği tek bir tür üzerinde

(19)

olup, Gökkuşağı Alabalığı (Oncorhynchus mykiss) üretimi yapılmaktadır. Yörede iki tür yetiştiricilik yöntemi olup, bunlardan birincisi kara tesisleri olarak bilinen, kaynak ya da akarsular üzerine kurulan beton ve toprak havuzlarda alabalık yetiştiriciliği diğeri ise baraj göllerinde yapılan kafeslerde alabalık yetiştiriciliğidir.

Türkiye’nin değişik bölgelerinde (Karadeniz, Marmara, Ege, Trakya, İç ve Doğu Anadolu) bulunan iller bazında faaliyet gösteren su ürünleri yetiştiriciliği işletmelerinin yapısal ve biyo-teknik analizleriyle ilgili bilimsel çalışmalar (Çetin ve Bilgüven (1991); Zengin ve Tabak (1997); Yıldız ve Şener (2001); Akbulut ve Keten (2001); Rad ve Köksal (2001); Kocaman ve ark.,(2002); Yıldırım ve Okumuş (2004); Büyükçapar ve Sezer (2006); Karataş ve Koç (2008); Büyükçapar ve Kayacı (2008)) yapılmış olmasına rağmen Tokat İli’nde faaliyet gösteren Gökkuşağı Alabalığı tesislerinin yapısal ve biyo teknik yönden incelendiği bilimsel bir araştırma bulunmamaktadır. 1999 yılında Tokat İli’nde Alabalık Yetiştiriciliği Yapan İşletmelerin Ekonomik Analizi adlı çalışma (Sayılı ve ark., 1999) ve 2004 yılında da Tokat İli’nde faaliyet gösteren Alabalık İşletmelerinin Ekonomik Analizi adı altında çalışmalar yürütülmüştür (Adıgüzel, 2004).

Bu çalışmada, Tokat İli’nde Gökkuşağı Alabalığı üretiminde bulunan, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına kayıtlı 27 adet ruhsatlı işletmenin yapısal ve biyo teknik özellikleri ile performansları anket yöntemiyle incelenmiştir. İşletmelerin sahip olduğu imkânlar ile teknik problemlerin belirlenmesi, elde edilen sonuçlara göre işletmelerin daha verimli hale getirilmesi ve doğal kaynakların daha verimli kullanılması için yapılması gerekenlerin ortaya konulması amaçlanmıştır.

Çalışmanın hedefi, sahip olunan imkânlarla su ürünleri üretimini olabildiğince arttırmaktır. Bu hedefe ulaşmak için neler yapılacağına karar vermeden önce işletmelerin sahip oldukları imkânlar ile karşılaştıkları problemlerin bilinmesi gerekmektedir. İşletmelerin mevcut durumlarını tespit etmek, karşılaşılan sorunları belirlemek ve bu sorunları çözme konusunda stratejiler geliştirmek temel amaç edinilmiştir.

(20)

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR

2.1. Dünyada Gökkuşağı Alabalığı Üretimi

Su ürünleri yetiştiriciliği, dünya besin gereksiniminin önemli kısmını karşılayan temel bir endüstridir. Asya ülkelerinde yüzyıllardır uygulanmaktadır. Özellikle son 50 yılda eğitim merkezleri ve hızlı teknoloji transferi ile şaşırtıcı bir gelişim göstermiştir. Su ürünleri yetiştiriciliği, çok çeşitli aktiviteleri içeren bir terimdir. Örneğin, dünyada tatlı su sistemlerinde ticari veya rekreasyonel balıkçılığı geliştirmek amacıyla yılda 60 milyar balık yavrusu yumurtadan yetiştirilerek doğaya salınmaktadır. Asya’da herbivor balıklar pirinç yetiştiriciliği ile kombine edilen düşük teknolojili ekstansif sistemlerde yetiştirilmektedir. Tanklarda, havuzlarda veya kafeslerde gökkuşağı alabalığı entansif olarak üretilmektedir (Davenport ve ark., 2003).

Balıkçılık ürünleri, avcılık ve yetiştiricilik olmak üzere başlıca iki yolla elde edilmektedir. Dünya genelinde üretimin büyük kısmı avcılık yoluyla sağlanmakla birlikte, yetiştiriciliğin toplam balıkçılık üretimi içindeki payı son yıllarda sürekli bir artış eğilimi göstermektedir.

Dünyada yetiştiricilikle üretilen su ürünleri miktarı 1980’de 7,4 milyon tondan 1990’da 16,8 milyon ton’a, 2002 yılında 40 milyon ton iken bu rakamın 2011 yılında Birleşmiş Milletler FAO uzmanlarının tahmini istatistikî verilerine göre; 63,6 milyon ton olarak gerçekleşeceği öngörülmektedir (Anonim, 2012b). Su ürünleri yetiştiriciliği, dünya balıkçılık üretiminin yaklaşık %40’ını karşılamaktadır.

Su ürünleri yetiştiriciliği Avrupa Birliği’ndeki önemli ekonomik faaliyetler arasında yer almaktadır. 2010 yılı toplam su ürünleri üretim miktarı Türkiye ve Norveç’inde katılımıyla 2 711 369 ton olarak gerçekleşmiştir. Bu üretim miktarı ile Çin ve Hindistan’ın ardından dünyanın en büyük su ürünleri yetiştiricilik bölgesi konumuna gelmiştir (Yeşilayer ve ark., 2013).

Dünya Gökkuşağı Alabalığı üretiminin 2000 yılında 491 927 ton olarak gerçekleştiği, 2005 yılında 553 485 ton seviyelerine ve 2010 yılına gelindiğinde de toplamda 728 448 ton üretim miktarına ulaşıldığı görülmektedir (Anonim, 2012b). 2010 yılı su ürünleri istatistik verilerini incelediğimizde dünya alabalık üretiminde ilk sırayı 220 244 ton/yıl kapasite ile Şili almaktadır. 91 519 ton’luk üretimi ile İran ikinci sırayı ve 85 244 ton’a

(21)

ulaşan üretimi ile Türkiye 3.sırada bulunmaktadır. Ülkelerin 2010 yılı alabalık üretimlerini gösteren veriler Şekil 2.1’de verilmiştir (Anonim, 2012b).

2010 Yılı Ülkelere Göre Üretilen Gökkuşağı Alabalık Miktarı

15.401 16.397 17.372 19.982 32.000 33.172 34.350 54.448 85.244 91.519 220.244 0 50.000 100.000 150.000 200.000 250.000 ABD ÇİN İSPANYA ALMANYA FRANSA İTALYA DANİMARKA NORVEÇ TÜRKİYE İRAN ŞİLİ

Üretim Miktarı (ton)

Şekil 2.1. 2010 yılı ülkelerin ürettikleri Gökkuşağı Alabalık miktarları (ton/yıl) (Anonim, 2012b).

2.2. Türkiye’de Gökkuşağı Alabalığı Üretimi

Su ürünleri, Türkiye ekonomisine belirli bir yatırım, bilimsel ve teknik çaba karşılığında sürekli girdi sağlayan, önemli doğal canlı kaynaklardandır. Üç tarafı denizlerle çevrili bir yarımada konumunda olan Türkiye’nin 8 333 km.lik kıyı şeridi ve 177 714 km uzunluğunda nehirleri bulunmaktadır. Birçok göl ve göletleri ile su ürünleri konusunda büyük bir potansiyele sahiptir. Türkiye’deki su ürünlerinin üretim alanı 25 milyon hektarın üzerindedir, bu rakam toplam tarım alanlarına yakındır (Şahin, 2011).

Ekolojik özellikleri farklı olan denizlerimizde, bu farklı özelliklere uyum sağlamış, ekonomik değeri yüksek ya da daha az, değişik türler barınmaktadır. Deniz ve iç sularımızda yaşadığı rapor edilen yaklaşık 4 000 tür hayvan ve 1 000 kadar deniz bitkisinin tamamı ekonomik olarak kullanılmamaktadır. Bunlardan ticari olarak avcılığı yapılan türlerin başında balıklar gelmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından veri toplanan canlılar listesine göre, 56 tür balık, 8 tür kabuklu, 4 tür çift kabuklu yumuşakça, 3 tür kafadanbacaklı yumuşakça, 1 tür denizanası ve süngerler ile

(22)

deniz salyangozları, toplam 100 civarında türle balıkçılığımızda değerlendirilen su ürünleridir (Anonim, 2007).

Türkiye’de iç sularda ağırlıklı olarak alabalık yetiştiriciliği, denizlerde ise çipura ve levrek yetiştiriciliği yapılmaktadır. Yetiştiricilikte çeşitliliğin artırılması amacıyla potansiyel yeni türler incelenmektedir. Bir diğer önemli potansiyelde baraj gölleridir. 2004 yılında baraj göllerinde etkin halde 25 548 ton/yıl kapasiteli 1 059 tesis bulunmakta iken bu rakam 2011 yılına gelindiğinde 197 002 ton/yıl kapasiteli 1 720 üretim tesisine ulaşmıştır (Anonim, 2011b).

Türkiye’de su ürünleri yetiştiricilik üretimi; 2001 yılında yaşanan ekonomik kriz sonrası yükselen maliyetler sebebiyle 2002 yılında 61 bin ton’a düşmüştür. Birleşmiş Milletler FAO verilerine göre, sonraki 8 yılda artan teknik kapasite, sektöre kamu tarafından verilen destekler, kura bağlı olarak düşen yem fiyatları gibi olumlu gelişmelerle yaklaşık %148 oranında artarak 2010 yılında 167 141 ton’a ulaşmıştır (Anonim, 2010). Türkiye kültür balığı üretimini Çin ve Hindistan'ın ardından en hızlı artıran 3. ülke olmuştur.

Türkiye kültür balığı üretiminde;

- 27 Avrupa Birliği ülkesi arasında, yetiştiricilik de 5.sıraya,

- Alabalık üretiminde Avrupa Birliğine üye ülkeler arasında 1.sıraya,

- GFCM ( Akdeniz Genel Balıkçılık Komisyonu) ve FAO tarafından yapılan bir çalışmada AB ülkeleri arasında çipura-levrek pazarında %25’lik paya ulaştığı tespit edilmiştir (Şahin, 2011).

Tüm yaşanan bu olumlu gelişmelere paralel olarak artan yatırımlar neticesinde 2002 senesinde 25 068 ton kapasiteli iç sularda üretim yapan 1 020 adet işletme bulunurken, 2011 yılına gelindiğinde toplam kapasitesi 197 002 ton’u bulan 1 720 adet işletme üretim faaliyetinde bulunmaktadır. Çizelge 2.1’de 2002 senesinden 2011 senesine kadar iç sularda üretim yapan işletmelerin sayısı ve bu işletmelerin üretim kapasiteleri verilmiştir (Anonim, 2011b).

(23)

Çizelge 2.1 2002-2011 yıllarında faaliyette olan iç su işletmelerinin sayısı ve işletme kapasiteleri (ton/yıl) (Anonim, 2011b)

Yıllar İşletme Adedi Artış (%) Kapasite (ton/yıl) Artış (%)

2002 1 020 - 25 068 - 2003 1 040 1,96 25 536 1,87 2004 1 059 1,83 25 548 0,05 2005 1 186 11,99 32 637 27,75 2006 1 072 - 38 105 16,75 2007 1 180 10,72 57 170 50,03 2008 1 395 8,2 88 520 54,8 2009 1 499 7,22 104 629 18,20 2010 1 550 3,40 152 056 45,30 2011 1 720 10,97 197 002 29,56

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının TÜİK su ürünleri istatistik verilerine dayanarak hazırladığı rapora göre, su ürünleri üretimi 2011 yılında bir önceki yıla göre %7,73 artarak 703 545 ton olarak gerçekleşmiştir. Üretimin %61,44’ü deniz balıklarından, %6,45’i diğer deniz ürünlerinden, %5,27’si içsu ürünlerinden ve %26,83’ü yetiştiricilikten elde edilmiştir. Yetiştiricilik değerlerine baktığımızda iç sularımızda üretimi yapılan alabalık miktarı 100 bin ton’u geçmiştir (Anonim, 2011b). Çizelge 2.2’de 2002-2011 yılları arasında yetiştiriciliği yapılan türler ve üretim miktarları verilmiştir.

Çizelge 2.2. 2002-2011 yılları arasında yetiştiriciliği yapılan türler ve bu türlerin üretim miktarları (ton/yıl) (Anonim, 2011b)

Yıllar Sazan

Alabalık

( İçsu) Alabalık ( Deniz ) Çipura Levrek Midye Diğer

2002 590 34 297 846 11 681 14 339 2 - 2003 543 40 217 1 194 16 735 20 982 815 - 2004 683 44 115 1 650 20 435 26 297 1 513 - 2005 571 48 604 1 249 27 634 37 290 1 500 2 000 2006 668 56 694 1 633 28 463 38 408 1 545 2 200 2007 600 59 033 2 740 33 500 41 900 1 100 1 600 2008 629 66 557 2 721 31 670 49 270 196 1 772 2009 591 76 248 5 229 28 362 46 554 89 2 247 2010 403 78 165 7 079 28 157 50 796 340 2 201 2011 207 100 239 7 697 32 187 47 013 5 1 442

Yetiştiricilikten sağlanan su ürünleri üretim miktarına bölgesel olarak baktığımızda üretimin %60’lık pay ile en çok Ege Bölgesinde gerçekleştiği, %12’lik bir pay ile Akdeniz Bölgesinin takip ettiği, en az üretiminde %3 ile Güneydoğu Anadolu

(24)

Bölgesinden sağlandığı görülmüştür. Yetiştiriciliğin bölgelere göre dağılımı Şekil 2.2’de verilmiştir (Anonim, 2010).

Şekil 2.2. 2010 yılı Türkiye yetiştiricilik üretiminin bölgelere göre dağılımı (%) (Anonim, 2010)

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının TÜİK istatistik verilerine dayanarak hazırladığı rapora göre 2002 yılından 2011 yılına kadar ki olan denizlerde ve iç sularda elde edilen yetiştiricilik üretim miktarlarının toplam üretimdeki payları Çizelge 2.3’de verilmiştir (Anonim, 2011b).

Çizelge 2.3. 2002-2011 deniz ve içsu yetiştiricilik üretimi (ton/yıl) (Anonim, 2011b)

Yıllar Denizlerde yetiştiricilik üretimi (ton) Pay (%) İç sularda yetiştiricilik üretimi (ton)

Pay (%) Toplam (ton)

2002 26 868 40 34 297 56 61 165 2003 39 726 50 40 217 50 79 943 2004 49 895 53 44 115 47 94 010 2005 69 673 59 48 604 41 118 277 2006 72 249 56 56 694 44 128 943 2007 80 840 58 59 033 42 139 873 2008 85 629 56 66 557 44 152 186 2009 82 481 52 76 248 48 158 729 2010 88 573 53 78 165 47 167 141 2011 88 344 47 100 239 53 188 790

Gökkuşağı Alabalığı Türkiye’nin hemen her bölgesinde irili ufaklı işletmeler tarafından yetiştiriciliği yapılmakta olan bir türdür. Önceki yıllarda daha yoğun olarak kara

(25)

tesislerinde beton veya toprak havuzlarda yetiştiriciliği yapılmakta iken, gerek doğal durgun su sistemlerinde ve gerekse yeni kurulan baraj göletlerinde ve akarsularda üretimin yaygınlaşmasıyla üretim maliyetleri azalmıştır. Üretim maliyetlerinin azalması yatırımları daha cazip bir hale getirmiş ve Gökkuşağı Alabalığı üretim miktarının hızlı bir şekilde artmasına neden olmuştur. 2011 yılı il bazında üretim miktarlarını incelediğimizde, Gökkuşağı Alabalığı üretiminin akarsu sistemlerinin, baraj göllerinin ve doğal durgun su sistemlerinin nispeten daha fazla olduğu bölgelerde yoğun olduğu görülmektedir. 2011 yılı TÜİK istatistik verilerine göre, Gökkuşağı Alabalığı üretiminde ilk sırayı 14 868 ton/yıl ile Elazığ İli almaktadır. Elazığ’ı 11 050 ton/yıl ile Muğla ve 8 553 ton/yıl ile Kayseri İlleri takip etmektedir. 2011’de 2 152 ton/yıl üretim miktarına ulaşan Tokat İli ise iller arasında 14.sırada bulunmaktadır. Alabalık yetiştiriciliği yapan iller ve üretim kapasiteleri Çizelge 2.4’de verilmiştir (Anonim, 2011b).

Çizelge 2.4. Gökkuşağı alabalığı yetiştiriciliği yapan illerin 2011 yılı üretim miktarları (ton/yıl) ( Anonim, 2011b)

Elazığ Muğla Kayseri Burdur Isparta Malatya Sivas Ş.Urfa

14 868 11 050 8 553 8 504 3 188 2 972 2 848 2 758

Denizli Aydın K.Maraş Afyon Samsun Tokat Antalya Trabzon

2 725 2 630 2 589 2 488 2 428 2 152 1 935 1 690

2.3. Tokat’ta Gökkuşağı Alabalığı Üretimi

Tokat, bulunduğu konum itibariyle zengin su kaynaklarına sahip olmasına karşın, su ürünleri işletmeleri açısından yatırımlara geç başlanmış bir şehirdir. Tokat’ta ilk su ürünleri tesisi 1990 yılında Almus İlçesinde ve Pazar Kasabasında kurulmuştur (Anonim, 2011c).

2000 yılına gelindiğinde faaliyette bulunan 26 adet alabalık tesisinin 8 adedi Almus baraj gölünde, 18 adedi ise karada beton havuzlarda yapılmakta idi (Anonim, 2011c). 2005 yılı üretim miktarı 131 ton, satılan balık miktarı ise 106 ton olarak gerçekleşmiştir. 2006 yılında toplam proje kapasitesi 343 ton/yıl, üretim miktarı 196 ton/yıl ve satılan balık miktarı ise 176 ton olarak gerçekleşmiştir. 2011 yılı verilerine göre toplam proje kapasitesi 3 858 ton/yıl, üretim miktarı ise 2 152 ton/yıl alarak gerçekleşmiştir. 2012 yılı

(26)

içerisinde projelendirilmiş işletmelerin de üretime geçmesi ile bu rakamın daha da yükselmesi beklenmektedir (Anonim, 2011c).

2.4. Gökkuşağı Alabalığı Yetiştiriciliğinin Yapısal ve Biyo-Teknik Özelliklerine Yönelik Çalışmalar

2.4.1. Yapısal Özelliklere Yönelik Çalışmalar

Çetin ve Bilgüven (1991), Güney Marmara Bölgesinde Gökkuşağı Alabalığı üretimi yapan işletmelerin yapısal ve ekonomik analizi üzerine yaptıkları çalışmada, işletmelerin %50’sinin dere suyu, %30’ unun kaynak suyu, %10’unun artezyen suyu ve geri kalan %10’unun ise hem kaynak hem de dere suyu kullandığından bahsetmişlerdir. Yavuz ve ark.,(1995), Erzurum’da alabalık yetiştiriciliği yapan işletmeleri incelediği çalışmalarında, işletmeleri yapısal ve ekonomik yönden ele almış ve analizini yapmışlardır. Çalışmada, işletmeler ortalamasında, aktif sermaye içinde en büyük payın % 53,2’lik değer ile balık ve % 35,4’lük değer ile bina ve havuz sermayesinin oluşturduğu tespit edilmiştir. İşletme masrafları içinde en büyük payın % 63,4 ile yem masraflarının oluşturduğu ve rantabilitenin % 24,7 olduğu saptanmıştır. Ayrıca mevcut sorunların çözümlenmesinde kooperatifçiliğin önemi ve gereği vurgulanmıştır.

Zengin ve Tabak (1997), yaptıkları çalışmada, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde tatlı suda üretim yapan işletmelerin ortalama kapasitesini 10 ton/yıl, denizde ağ kafeste ise 29,6 ton/yıl olarak bildirmişlerdir. Tatlı su ve denizde yetiştiricilik yapan işletmelerin kapasite kullanım oranlarının da sırasıyla %76,8 ve %87,3 olduğu bildirilmiştir.

Sayılı ve ark., (1999), Tokat İli’nde alabalık yetiştiriciliği yapan işlemeleri yapısal ve ekonomik yönden inceledikleri çalışmada, 11 adet işletme ile tam sayım yöntemini kullanarak anket yapmışlardır. Araştırma kapsamında ki işletmelerde aktif sermaye içindeki en büyük payı, %31,7 ile balık sermayesinin oluşturduğunu, işletme masrafları içerisinde en büyük payı %32,7 ile yem giderlerinin oluşturduğunu ve rantabilitenin de %37,89 olarak gerçekleştiğini tespit etmişlerdir.

Üstündağ ve ark., (2000), Karadeniz Bölgesinde yaptıkları çalışmada, 17 ilde su ürünleri üretimi yapan 478 adet işletmenin %95’inin Gökkuşağı Alabalığı ürettiğini bildirmişlerdir. Gökkuşağı Alabalığı üreten işletmelerin %49’unun 5 ton/yıl kapasitede olduğu, geri kalan %51’i ise 5 ton/yıl ve üzerinde olduğu tespit edilmiştir. İşletmelerin

(27)

Akbulut ve Keten (2001), Düzce İli’nin alabalık üreticiliği ve yetiştiriciliği için uygun iklim, ekolojik ve teknik özellikleri taşımakta olup, yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının yeterli düzeyde olması, alabalık üretme ve yetiştirme potansiyelinin arttırılmasının mümkün olabileceğinden bahsetmişlerdir. Yapılan incelemelerde, birçok alabalık üretim ve yetiştirme tesisinin istenilen düzeyde teknik olanaklara sahip olmadığı belirlenmiştir. Tesislerde en çok görülen eksiklik hizmet binalarının (kuluçkahane, yem deposu, soğuk hava deposu, satış yeri, büro vb.) ve su dinlendirme havuzlarının yeterli düzeyde olmaması tespit edilmiştir. Bu eksikliklerin giderilmesi ile alabalık üretiminin daha verimli bir duruma gelebileceği bildirilmiştir.

Kocaman ve ark., (2002), Erzurum’da yapılan araştırmaya göre alabalık işletmelerinin 17’si (%81) vadi arasında, 3’ü (%14,2) dağ eteğinde ve 1 tanesi de (%4,8) açık arazide faaliyet göstermektedir. Bunların 9 tanesi (%42,9) dere, 7 tanesi (%33,3) kaynak ve 5 tanesi ise (%23,8) hem dere hem de kaynak suyu kullanıldığından bahsedilmiştir. Alabalık işletmeleri kuruluş yeri bakımından incelendiğinde ise 17’si (%81,0’i) vadi arasında, 3’ü (%14,2’si) dağ eteğinde bulunurken bir işletme ise (%4,8’i) açık arazide yer almaktadır. İşletmelerin %42,9’u akarsudan, %33,3’ü yeraltından,%23,8’i de hem akarsu hem de yeraltından temin ettikleri suları kullandıklarını saptamışlardır. Havuz suyu sıcaklıkları yazın en yüksek 16°C, en düşük 14°C, kışın en düşük 8°C, en yüksek ise 11°C olduğu saptanmıştır. Yapılan bu araştırmada suların ortalama pH derecesinin 7 ile 8,5 arasında değiştiği, suların çözünmüş oksijen değerinin ise 7,5 mg/lt ile 9,0 mg/lt arasında olduğu saptanmıştır. İşletmelerdeki havuzların %79,0’u beton, %19,9’u toprak ve %1,1’i de karışık (taş-toprak beton) yapıda olduğu ve havuzların ortalama uzunluğunun 10,6m, ortalama genişliğinin ise 2,9m olduğunu bildirmişlerdir. İşletmelerin %28,6’sında su birden fazla havuzda kullanılmakta iken %71,4’ünde ise her havuzun suyu ayrı olduğu ve havuzlara suyun genellikle pvc borularla getirildiği saptanmıştır. Ancak az sayıda işletmede, suyun beton kanal ya da toprak kanalla getirildiğinden bahsedilmiştir. İncelenen işletmelerde bulunan havuzlarda genel olarak

yavru, geliştirme ve anaç havuzları olarak bir ayrım yapılmadığı saptanmıştır.

TAGEM tarafından, Karadeniz Bölgesinde su ürünleri yetiştiriciliği yapan işletmelerin yapısal analizi ve verimliliğinin belirlenmesine yönelik yapılan araştırmaya göre, bölgede ruhsatlı ve ruhsatsız olarak su ürünleri üretim faaliyetinde bulunan toplam 478 adet işletme tespit edilmiştir. Bunlardan 316 işletmeye gidilerek, yüz yüze görüşülüp

(28)

anket çalışmaları yapılmış, işletmelerin mevcut durumu ve problemlerini ortaya koymaya yönelik veriler toplanmıştır. Bu bağlamda araştırma sonunda bölgede özellikle 1990 yılından sonra işletmelerin sayı ve kapasitelerinde önemli artışlar olduğunu tespit etmişlerdir. Aynı çalışmada işletmelerin % 88’nin çalışır durumda olduğu, %95’inin tatlı su kaynağı üzerinde kurulduğu, %94’ünde sadece Gökkuşağı Alabalığı üretildiği, %92’sinin 30 ton/yıl ve altı kapasiteye sahip olduğu, %79’unun ise şahıs işletmesi olduğu tespit edilmiştir. İşletmelerde görülen aksaklıklar, karşılaştıkları problemler, ileriye yönelik düşünceleri ve istekleri belirlendiğinden bahsedilmiştir (Anonim, 2004). Adıgüzel (2004), Tokat İli’ndeki alabalık işletmelerini ekonomik yönden analiz ettiği çalışmasında, aktif sermaye içinde bina ve havuz payının % 40,91 ve balık sermaye payının da %26,45 olduğunu tespit etmiştir. Yem masraflarının %27,98 ile ilk sırada olduğunu ve işletme rantabilitesinin de %13,03 olarak gerçekleştiğini belirlemiştir. Uçar (2005), Mersin sınırları içerisinde yer alan ruhsatlı 21 Gökkuşağı Alabalığı işletmesi bulunmaktadır. Bunların 2’si orta ölçekli, geri kalan 16 işletme ise küçük ölçeklidir. Bu işletmelerin en yakın yerleşim yerine olan uzaklıklarına bakıldığında %19’unun 20 km’ den daha yakın, %69’unun 20-50km arasında olduğu ve kalan %12’sinin ise 50 km’ den daha uzak mesafede olduğu bulunmuştur. Mersin’deki küçük işletmelerden %92,9’ u işletme sahibinin kendi mülkü, orta ölçekli işletmeler ise kiralanmış arazi üzerinde kurulu bulunmaktadır. İldeki alabalık işletmelerinin, işletme olarak %50’ si kombine, %50’ si sadece besi işletmesidir. Ortalama fiili kapasite küçük işletmelerde 12,79 ton/yıl ve orta ölçekli işletmelerde 57,5 ton/yıl’dır. İl geneli ortalamalarına göre besi havuzlarının %89’u beton, %11’i ise toprak+beton; yavru havuzlarının %87,5’ i beton, %12,5’i ise toprak+beton ve anaç havuzlarının %87,2’i beton, %12,8’i toprak+beton olduğundan bahsetmiştir.

Koç (2007), Sivas İli genelinde ki Gökkuşağı Alabalığı üretimi yapan işletmeleri incelediği çalışmasında, incelenen işletmelerin %14,28’i dağ eteğinde, %35,71’i açık arazide ve %50,01’inin de vadi arasında üretim yaptıklarını, işletmelerin %85,72 ‘inin şahıs, %7,14’ünün adi ortaklık ve %7,14’ünün ise kamu kuruluşu olduğunu belirlemiştir.

Kayacı (2008), Kahramanmaraş İli’nde faaliyet gösteren Gökkuşağı Alabalığı üretimi yapan işletmeleri incelediği çalışmasında, karada üretim yapan işletmelere ait ortalama bina alanları incelendiğinde il genelinde kuluçkahanelerin ortalama 122,68 m², işletme

(29)

bina alanı ortalama 127,62 m², depoların alanının ortalama 31,74 m² olduğu tespit edilmiştir. Bekçi kulübesinin ortalama 20 m² olduğu hesaplanmıştır. İl genelindeki işletmelerin toplam bina alanı ise 5 136 m² ve ortalama bina alanı 342,41 m² olduğu tespit edilmiştir. Kahramanmaraş sınırları içerisinde ağ kafeslerde Gökkuşağı Alabalığı üretimi yapan işletmelerin kurulduğu alanlar ve bu alanların kullanım kapasiteleri incelenmiştir. Bu bağlamda il genelindeki işletmelerin toplam alanı ortalama 135 550 m², prodüktif alan 32 700 m² olarak hesaplanmıştır.

2.4.2. Biyo-Teknik Özelliklerine Yönelik Çalışmalar

Elbek (1983), Ege Bölgesindeki yapmış olduğu bir çalışmada bölgedeki on ilde bulunan sekiz adet alabalık ve yedi adet sazan balığı olmak üzere 15 işletmede incelemeler yapmışlardır. Bu bölgede bulunan alabalık işletmelerinde hasat yoğunluğu 21 kg/m³ olarak saptandığı bildirilmiştir.

Strobakken ve Austreng (1987), tarafından yürütülen çalışmada alabalıklarda yem dönüşüm oranı araştırılmış, deneme sonucunda 1,0 kg Gökkuşağı Alabalığının yem dönüşüm oranının 1,0 olarak saptadıkları bildirilmiştir.

Bromage ve Camaranatunga (1988), balık yetiştiriciliğinde tank, havuz ve kafes, insan gücü, kullanılabilir su kaynakları gibi imkânların verimli kullanımının sağlanması gerektiğini vurgulamıştır. Alabalıklar yaklaşık olarak aynı mevsimde yumurtlaması nedeniyle bir üretim sezonundaki balık stokunun çoğu aynı zamanda pazar boyuna ulaşmadığı ve arz-talep dengesizliği sebebiyle balıklar zamanında ve istenilen gramajda satılamadığından işletmeler için önemli sorun oluşturacağı tespit edilmiştir. Bu durumunda da pazar boyuna ulaşma; balıkların yüksek stok yoğunluğu altında havuzlarda bakım yapılmasını, havalandırma ve pompalama işlemleri gibi maliyeti artıran ilave uygulamaları gerektirebileceğinden, bu uygulamalar yoğun alabalık yetiştiriciliğinin karlılığının azalmasına neden olacağına dikkati çekmişlerdir. Günümüzde birçok ülke farklı alabalık yumurtlama zamanına sahip ülkelerden, gözlenmiş yumurta ithal ederek bu sorunu aşmaktadır. Fakat dikkatle kontrol edilenler hariç kesinlikle her ithalat endemik olmayan hastalık riski taşıyabileceğini de bildirmiştir. Bu riskler göz önüne alındığında birçok ülke bütün yıl boyunca kendisi için gerekli Gökkuşağı Alabalığı yumurta ihtiyacını karşılamak için etkili üreme

(30)

değişimlerini araştırması gerekliliğini vurgulamıştır. Yumurtaların soğuk suda inkübasyonu, hormonal uygulamalar ve foto periyodik uygulamaları içeren birçok metot uygulanmakta olduğundan bahsetmiştir.

Çelikkale (1994), yaptığı çalışmada, alabalıkların yaşamlarını soğuk suda geçirdiklerinden ve bunlar 10°C ve altındaki sularda yumurtlayıp döl verdiklerinden larva ve küçük yavruların büyüyüp gelişebilmeleri için soğuk sulara gereksinim duydukları için bunlara “Soğuksu Balıkları” denildiğinden bahsetmiştir.

Soylu (1995), Kırklareli – Balkaya Yene Deresi üzerinde faaliyet gösteren alabalık işletmelerinin ekonomik analizini yaptığı çalışmada işletmelerin 18-30 ton/yıl kapasiteli aile tipi işletme özelliğine sahip oldukları, Toplam fiili kapasitelerin 73 ton/yıl olduğu hesaplanmıştır. Bu işletmelerdeki havuzların ortalama hasat yoğunluğu 21,19 kg/m³ olarak saptanmıştır. Balıkların ortalama yaşama oranı % 40, yem dönüşüm oranı ise 1,25 olarak belirlenmiştir.

Yıldız ve Şener (2001), Karadeniz Bölgesinde ki Gökkuşağı Alabalığı yetiştiriciliği yapan işletmeleri biyo-teknik özellikleri bakımından inceledikleri çalışmada, balıklardaki performans değerlerinin ölçülmesinde, yumurtadan çıktıktan porsiyonluk boya ulaşıncaya kadar geçen sürede balıkların yaşama oranlarını, işletmelerdeki su kullanım etkinliklerini (kg/l/sn), kullanılan su ile ilgili parametreleri, su sıcaklığı (°C), çözünmüş oksijen miktarı (mg/l) ve pH periyodik olarak kaydetmişlerdir. Yıllık ortalama hasat miktarı (kg/m³) ve balıkların yemden yararlanma oranı (tüketilen yem (kg)/canlı ağırlık artışı (kg)) gibi parametrelerini de hesaplamışlardır. Karadeniz Bölgesi’nde gökkuşağı alabalığı ve deniz levreği yetiştiriciliğinin yapıldığı işletmelerin projelendirilme aşamasında yapısal ve biyo-teknik özellikler ile kapasite belirlenmesi bakımından yeterli ölçülerde değerlendirilmediği rapor edilmiştir.

Rad ve Köksal (2001), Türkiye genelinde işletmelerin %93,0’ü kombine, %7,0’si besi işletmesidir. İşletme başına düşen ortalama anaç sayısı 573 adet, anaçların ortalama yumurta verimi ise 2 168 adet/anaç olarak saptanmıştır. Çalışmada hasat yoğunluğu ve yem dönüşüm oranı ise küçük, orta ve büyük ölçekli işletmelerde sırasıyla 15,8 kg/m³, 16,3 kg/m³ ve 21,8 kg/m³ ile 1,60, 1,45 ve 1,42 olarak belirlenmiştir. Türkiye geneli için bu ölçütler sırasıyla 159,0 kg/L/sn, 16,0 kg/m³ ve 1,57 olarak bulunmuştur. Biyo-teknik performansının artmasının işletmelerin mali performansını da olumlu yönde etkilediği bildirilmiştir. Bu nedenle orta ve büyük ölçekli isletmelere su ürünleri mühendisi

(31)

çalıştırma zorunluluğu getirilmesi ayrıca işletmecilerin teknik bilgi ve becerilerinin yayım faaliyetleri ile artırılması işletmelerin daha rasyonel ve etkin bir şekilde yönetimini ve planlamasını mümkün kılacağı belirtilmiştir.

Kocaman ve ark.,(2002), incelenen işletmelerde iki farklı üretim şekli saptanmıştır. İşletmelerin 9’u (%42,9’u) sahip oldukları anaç balıklarından yumurta almakta ve yavrudan pazarlama boyuna dek bunları kullanmakta iken, 12 işletme (%57,1’i) ise yavru balık teminini diğer işletmelerden sağlandığından bahsedilmiştir. Hastalıkların önüne geçilebilmesi için yüksek kaliteli yem kullanılmasından, yemlerin uygun koşullarda ve kısa süreli korunması gerektiğinden, stok miktarının iyi ayarlanmasından, balıkların gereksinim duydukları sağlıklı ortam ile bakım ve beslenme sağlanması, bulaşıcı hastalıkların işletmeye girişinin önlenmesinin gerekliliğine işaret etmişlerdir. Kayıplara neden olabilen hastalık etkenlerinin işletmeler arasında yayılmasının engellenebilmesi için sertifikasız yumurta ve yavru alımının durdurulması gerektiği vurgulanmıştır.

Uçar (2005), Mersin İlindeki Gökkuşağı Alabalığı üreten işletmelerden kuluçkahaneye sahip işletmelere ait anaç sayısı 561 adet/işletme’dir. Alabalık üretimi yapan işletmelerin sağım zamanın kasım-mart ayları arasında olduğu ancak daha yoğun olarak ocak ayında yapıldığı belirtilmektedir.

Büyükçapar ve Sezer (2006), Rize Yöresinde yaptıkları çalışmada, üretim faaliyetinde bulunan 8 adet alabalık işletmesinin biyo-teknik özelliklerini anket yöntemiyle incelemişlerdir. Bu işletmelerin toplam proje kapasitelilerinin 362 ton/yıl, toplam üretim kapasitelerini ise 253 ton/yıl olarak belirlemişlerdir. Ortalama yem değerlendirme oranının 1,4 yıllık yumurta üretim miktarının 11 100 000 adet, yavru üretim miktarının ise (5-9 g) 3 610 000 adet olduğunu, yumurtadan 5-9 gr’lık evreye kadar yaşama oranı ise %28,40 olarak tespit etmişlerdir.

Kayacı (2008), Kahramanmaraş İlinde karada ve ağ kafeslerde su ürünleri yetiştiriciliği yapan işletmelerin yapısal ve biyo-teknik analizi adı ile yayınlanan çalışmasında; bölge de faaliyet gösteren 15 işletme incelenmiş, İşletmelerin toplam proje kapasiteleri 6 529 ton/yıl iken toplam üretim kapasiteleri 2 991 ton/yıl olarak saptanmıştır. Ortalama yem değerlendirme oranı (FCR) 1,28 olarak bulunmuştur. Havuzların verimli kullanılmadığı, stok yoğunluğunun düşük olduğu ve Kahramanmaraş’taki su ürünleri yatırım projelerinin bilimsel verilere uygun olarak hazırlanması gerektiği rapor edilmiştir.

(32)

Daha önceki yıllarda Tokat İli’nde faaliyet gösteren Gökkuşağı Alabalığı işletmelerinin biyo-teknik yönden incelendiği bir çalışma bulunmamaktadır. Önceki yıllarda, Sayılı ve arkadaşları tarafından 1999 yılında Tokat İli’nde Alabalık yetiştiriciliği yapan işletmeler yapısal ve ekonomik yönden ve 2004 yılında da yine aynı şekilde işletmelerin ekonomik yönden incelendiği çalışma Adıgüzel tarafından yapılmıştır. İşletmelerin sahip oldukları biyo-teknik verilerin belirlenmesi açısından bu çalışma Tokat İli’nde ilk defa yapılmaktadır.

(33)

3. MATERYAL VE YÖNTEM

3.1. Materyal

Tokat İl sınırları içerisinde yer alan, Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğüne kayıtlı 20 tanesi ağ kafeslerde olmak üzere toplam 35 adet su ürünleri işletmesi bulunmaktadır. Bu araştırmanın materyalini, bölgenin özelliklerini daha iyi temsil edebilmesi bakımından faal olan 27 adet işletme oluşturmaktadır. Karada havuzlarda yetiştiricilik yapan işletmelerden 5 ton/yıl ve üzeri fiili kapasiteye sahip olanlar incelenmiştir. Anketler Kasım 2012-Ocak 2013 tarihleri arasında yürütülmüştür. Bu işletmelerin sahip oldukları olanaklar ve sorunlar saptanmaya çalışılmıştır.

Bu çalışmada, Tokat Bölgesinde Gökkuşağı Alabalığı yetiştiriciliği yapan işletmelerin yapısal durumlarının ortaya konması ve biyo-teknik yönden analiz edilmesi amaçlandığından araştırma materyalini, il sınırları içerisinde üretim faaliyetinde bulunan mevcut alabalık yetiştiriciliği işletmelerinden anket yolu ile elde edilen veriler oluşturmaktadır

3.1.1. Gökkuşağı Alabalığı (Oncorhynchus mykiss -Walbaume, 1792)’nın Biyolojik Özellikleri

Kuzey Amerika’nın önemli bir balık türüdür. Buradan birçok kıtaya yayılmıştır. Avrupa’ya 1880, ülkemize ise 1970’li yıllarda getirilmiştir. Uzun yıllar Salmo gairdneri R. ismiyle bilinmiştir. Ancak 1988’de Amerika Balıkçılık Derneği Balık İsimleri Komitesi (Amerikan Fisheries Society), bütün Pasifik alabalık ve salmonları için

Oncorhynchus’un cins ismi olarak kullanılmasını ve Atlantik Alabalık ile salmonlardan

bu şekilde ayırt edilmesini kararlaştırmıştır. Böylece Gökkuşağının tür ismi olarak bilinen Salmo gairdneri yerine, Oncorhynchus mykiss tür ismi olarak kullanılmaya başlanmıştır (Emre ve Kürüm, 2007).

Gökkuşağı Alabalığının anadrom ve anadrom olmayan olmak üzere iki varyetesi saptanmıştır. Anadrom olan ve Kuzey Amerika’nın Pasifik kıyılarında bulunan tür ile iç bölgelerde yayılım gösteren tür arasında genetik farklılıklar olduğu belirlenmiştir. İç bölgelerde yayılım gösteren form; kırmızı bantlı alabalık, kıyısal bölgelerde yayılım gösteren kıyısal form ise; Gökkuşağı Alabalığı olarak adlandırılmaktadır. Türkiye’de

(34)

yetiştiriciliği yapılan Gökkuşağı Alabalıklarında her iki formunda genlerinin bulunduğu kabul edilmektedir (Akıncı ve Şanal, 2009).

Gökkuşağı Alabalığının vücudu uzun, kısmen basık bir yapılanma gösterir. Sırt bölgesinde bir adet yağ yüzgeci mevcuttur. Sırt yüzgeci 10-12, anal yüzgeci ise 8-12 yumuşak ışına sahiptir. Vücut kenarları gümüş, beyaz veya soluk sarı-yeşilden griye eğilimli bir renktedir, kenarlarda bulanık pembe, mavimsi veya geniş açık pembe bir bant ile çok sayıda küçük benekler bulunmaktadır (Emre ve Kürüm, 2007).

Şekil 3.1. Gökkuşağı alabalığı (Oncorhynchus mykiss W.1792).

Gökkuşağı Alabalığı yetiştiriciliğinde kullanılacak olan suyun yaz aylarında 21 ºC’yi geçmemesi, kış aylarında ise 5-6 ºC’nin altına düşmemesi gerektiği yapılan çalışmalarla tespit edilmiş olmakla birlikte, 20-22ºC sıcaklıklar arasında yaşamlarını sürdürebilir, 24 ºC ve daha yukarısındaki sıcaklıklara kısa bir müddet dayanabilirler. Gökkuşağı Alabalığı yetiştiriciliğinde kuluçka ve yavru çıkış döneminde istenilen ideal su sıcaklığı, 7-12ºC, larva ve yavru büyütme dönemlerinde 8-13 ºC, porsiyonluk boya gelmesi için ise en ideal sıcaklığın 12-18 ºC olması gerektiği belirtilmiştir. Suyun pH değerinin 6,5-8,5 arasında olması gerektiği, en idealinin 7 civarında olduğu, pH

5,0 ve pH

9,0 değerlerinin ise öldürücü olduğu tespit edilmiştir (Akıncı ve Şanal, 2009).

Gözlü yumurta naklinin kolaylığı nedeniyle dünyanın birçok bölgesine yayılan Gökkuşağı Alabalığı, yüksek adaptasyon, yemden yararlanma kabiliyeti, yapay

(35)

yöntemlerle yumurta alımının kolaylığı, hastalıklara karşı dayanıklı olmaları ve kuluçka sürelerinin kısalıkları gibi özelliklerinden dolayı yetiştiricilikte tercih edilen bir türdür. Yumurtaları küresel şekilde, demersal ve 4-6 mm çapında, portakal veya sarı renkli bir görünümdedir. Döllenmeden 12 ile 13 gün içinde yumurtalar gözlenip, 24-60 gün içinde ise açılırlar. Dışarıdan besin sağlayıncaya kadar besin kesesinden beslenirler. Çıkıştan 20 ile 30 gün sonra besin kesesi absorbe edilerek yem almaya hazır büyüklüğe ulaşır. Erkek alabalıklar çiftlik koşullarında cinsel olgunluğa ulaşmasına rağmen sağım için kullanılması genellikle ikinci yıldır. Dişilerde ise cinsel olgunluğa ulaşma 22 ay olarak belirlenmiştir. Dişilerin sağımda kullanılmaları ise üçüncü yaşlarında olur (Emre ve Kürüm, 2007).

3.2. Yöntem

Bölgede Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğünce ruhsatlandırılmış, projeli 20 adet ağ kafeslerde üretim yapan tesis ve 15 adet de karada havuzlarda üretim yapan işletme tespit edilmiştir. Yıllık Üretimi 5 ton’un üzerinde olan çiftliklerden ağ kafeslerde üretim yapan işletmelerin tamamı, karada havuzlarda üretim yapan 7 adet işletme çalışma kapsamına alınmıştır.

Bu işletmeler karada havuzlarda yetiştiricilik yapan ve ağ kafeslerde yetiştiricilik yapan işletmeler olarak iki kategoride incelenmiştir (Rad ve Köksal, 2001).

Bu araştırmada kullanılan anket 6 bölümden oluşmaktadır. İşletmelerin yapısal ve biyo-teknik özelliklerini belirlemek için hazırlanan sorular işletmecilerle yüz yüze görüşülmek suretiyle gerçekleştirilmiştir. Anket, işletmecinin bilgilerinden, işletmenin sahip olduğu teknik özelliklerden, işletmenin yetiştiricilik özelliklerinden, kuluçkahane bilgilerinden, pazarlama stratejilerinden ve karşı karşıya kalınan sorunların ele alınmasından oluşmuştur. Ek 1’de araştırmada kullanılan anket formu verilmiştir. Şekil 3.1’de ağ kafeslerde alabalık yetiştiriciliği yapan, üretim ve fiili kapasiteleri 5 ton/yıl üzerinde ki 20 adet işletmenin harita üzerinde ki konumları verilmiştir. Şekil 3.2’de de karada beton ve toprak havuzlarda üretim yapan 5 ton/yıl üretim-fiili kapasiteye sahip 7 adet işletmenin harita üzerinde il genelinde faaliyette bulundukları alanlar gösterilmiştir.

(36)

3.2.1. Yapısal Veriler

3.2.1.1. İşletmelerin Yeri

İşletme alanı, işletmenin il merkezine olan mesafesi, tesisin yol durumu (asfalt, stabilize ve toprak), proje, tesis ve üretime geçiş tarihleri, işletmenin yapısı (şahıs, basit ortaklık, ticari ortaklık, kooperatif, kamu işletmesi) ve faaliyet durumu gibi konuları incelenmiştir.

3.2.1.2. İşletme Tipi

İşletmeler; sadece yavru üreten, dışarıdan yavru alıp pazar boyuna kadar üreten ve yumurtadan pazar büyüklüğüne kadar büyüten işletmeler olarak üç grupta incelenmiştir.

3.2.1.3. İşletmenin Alanı

İşletmelerin sahip oldukları; işletme binası, havuzlar, yem deposu, bekçi kulübesi, satış yeri, restoran, motel ve pansiyon gibi taşınmaz varlıkları ve bunların oturum alanları incelenmiştir.

3.2.1.4. Yetiştiricilikte Kullanılan Suyun Özellikleri

Yetiştiricilikte kullanılan suyun kaynağı; (kaynak suyu, dere, göl, gölet), suyun yıl boyunca gördüğü sıcaklık değerleri (ºC), işletmeye gelen suyun miktarı (lt/sn), su ile ilgili yaşanan sorunlar (su miktarında azalma, bulanıklık) incelenmiştir.

3.2.1.5. Suyun İşletmeye Alınış Şekli

Suyun tesise ne şekilde alındığı ( pvc boru, beton kanalet, toprak kanal), dışarıdan alınan suyun bulanma, herhangi bir kontaminasyon ve sel riskine karşın çökeltme veya dinlendirme havuzlarının olup olmadığı incelenmiştir.

3.2.1.6. İşletmeci ile İlgili Bilgiler

İşletme sahiplerinin yaş aralığı, cinsiyetleri, öğrenim durumları, yetiştiricilik tecrübeleri, yetiştiricilik dışındaki faaliyet alanları ve alabalık yetiştiriciliğine başlama düşüncelerinin nerden geldiği gibi konular incelenmiştir.

(37)

3.2.1.7. Kafeslerin ve Havuzların Yapısı, Özellikleri

Ağ kafeslerin yapısı, kullanılan materyal ve ölçüleri ile havuzların yapısı (betonarme ve toprak) ve kullanım alanları, kafes ve havuzların temizlenme periyotları ile temizlemede kullanılan malzemeler incelenmiştir.

3.2.1.8. Pazarlama Durumları

İşletmelerin yetiştirdikleri balığı ne şekilde değerlendirdikleri, pazar ağırlığına ve boyuna ne kadar sürede getirdikleri, pazarlama ve fiyat ile ilgili sorunları incelenmiştir.

3.2.2. Biyo -Teknik Veriler

3.2.2.1. Stok Yoğunluğu

Semirtme havuzlarında ve ya ağ kafeslerde metreküp birime düşen balık miktarının kilogram cinsinden değeri hesaplanmıştır.

3.2.2.2. Sağım Özellikleri

Kuluçkahanesi olan işletmelerde sağım zamanının neye göre belirlendiği, sağımın en yoğun yapıldığı zaman aralığı ve kullanılan sağım metotları incelenmiştir. Ayrıca işletmede stoklanan dişi ve erkek anaç sayıları da belirlenmiştir.

3.2.2.3. Yem ile İlgili Analizler

Gökkuşağı Alabalığı üreten işletmelerde kullanılan yemin markası, cinsi gibi yem içeriğine özgü incelemelerin yanı sıra, yemleme aralığı, yeme eklenen katkı maddeleri, günlük yem ihtiyacının nasıl belirlendiği, yemleme şekli (elle, otomatik) incelenmiştir. Ayrıca işletmelerin herhangi bir formülasyona (rasyon) uygun yemleme yapıp yapmadıkları incelenmiştir.

3.2.2.4. Yem Dönüşüm Oranı (FCR)

Yem dönüşüm oranı (FCR); balığın yemi ete dönüştürme oranını ifade etmek için kullanılır (Jackson, 1988). Araştırma işletmelere ait yem dönüşüm oranları (FCR) incelenmiştir.

(38)

3.2.2.5. Yumurta ve Yavru Temini

Dışarıdan yavru alıp pazar boyuna kadar getiren işletmeler için yavru temini, yumurtadan pazar boyuna kadar getiren işletmeler için de yumurta temininin nerden ve nasıl olduğu incelenmiştir. Kuluçkahaneye sahip işletmelerde de yumurtadan çıkış, gözlenme ve besin keselerini tüketim süreleri ile kuluçkahane randımanları yönünden incelenmiştir.

3.2.2.6. Yetiştirme Ortamında Görülen Hastalıklar ve Kullanılan İlaçlar

Kafeslerde ve havuzlarda paraziter, viral ve bakteriyel hastalıkların görülmesi durumunda alınan tedbirler ve kullanılan ilaçlar incelenmiştir.

3.2.2.7. Kapasite Kullanımı

İşletmelere ait proje kapasiteleri ve fiili kapasiteleri ve bu veriler doğrultusunda kapasite kullanım oranları incelenmiştir.

(39)

1- Demir Alabalık 2- Dilemek Alabalık 3- Ermiş Alabalık 4- Er-Su Alabalık 5- Esen Alabalık 6- Esentopçam Alabalık 7- Eymen Alabalık 8- Furkan Alabalık 9- Gölada 1 Alabalık 10-Gölada 2 Alabalık 11-Gündoğan Alabalık 12-Kepenek Alabalık 13-Özbarutçu Alabalık 14-Pişkin Su Ür. 15-Selenge Alabalık 16-Selenge 2 Alabalık 17-Şehzade Alabalık 18-Tarkamış Alabalık 19-Tokel Alabalık 20-Yeşilırmak Alabalık

Şekil 3.2. Ağ kafeslerde üretim yapan işletmelerin harita üzerindeki konumları.

ALMUS BARAJ GÖLÜ

(40)

1- Akbal Alabalık 2- Alpoğlu Alabalık 3- Kocapınar Alabalık 4- Oktar Alabalık 5- Öğüd Alabalık 6- Su Dökülen Alabalık 7- Tanoba Alabalık Şekil 3.3. Kara tesislerinde üretim yapan işletmelerin harita üzerindeki konumları.

Referanslar

Benzer Belgeler

Araştırma ve Uygulama Merkezinde çeşitli tatlı su ve deniz balıkları türleri (Gökkuşağı alabalığı, mersin balığı, levrek, kırlangıç) ve kerevit

Rükrü Kaya, Atatürk’ün Bira Fabrikasıyla ilgili olarak Hasan Rıza Soyak ile yukarıda açıklanmı- olan konu-masını dinledikten sonra konu3 nun önemini

İngil- tere’deki Loughborough Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre bir fincan kahve içildikten hemen sonra yapılan 15 dakikalık bir kestirme en etkili

Desteklemelerin kaldırılmasının daha olumlu olacağı, desteklemelerin piyasa dengesini bozduğu ve ihracatta olumsuz etki gösterdiği yönündeki yargılara yetiştiricilerin

Su ürünleri Yetiştiriciliği sektöründe üreticiler, başta Su Ürünleri Yetiştiricileri Üretici Merkez Birliği olmak üzere buna bağlı birlikler

Pazarda tür çeşitliliğinin arttırılması, farklı ekolojik özelliklere sahip kaynaklarımızın daha etkin kullanılabilmesi, yetiştiricilere alternatif gelir kaynakları ve

The risk of anxiety disorder in children with type 1 DM was high and this was found to be in correlation with the anxiety status of mothers and has been a risk factor

[r]