• Sonuç bulunamadı

İnsanlar ve düşünceler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İnsanlar ve düşünceler"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İnsanlar ve düşler

Yahya Kemal Beyatlı'nın (1884-1958) 1930'lardan sonraki şiirlerinde, ölüm, ölümden sonra yaşam ve "ebedileşme" kaygılarının ağır bastığı görülür. Bu yapıtların bir bölümünde, ruhun ölümsüzlüğüne bağlı bir felsefe de oluşur... 9 Şubat 1989

insanların birbirlerine karşı ne kadar acımasız olduğunu gösteren bir (yerli) drama da Kafka’- mn günlüğünden başını uzatmaktadır.

Yer: Bir sigorta ortaklığı.

Bayrağı yıkık bir adamın iş isteme başvuru­ su.

Yönetici, adamcağızı iki lam elif ve dört vav ile düzülmüş terazide tartmak için habire tüfek serpiştiriyordun

— İyi, hoş, uzun boylusunuz ama, bakalım elinizden ne geliyor. Bizde, çalışanların pulları tükrüklemekten başka şeyler bilmesi de gerek. Kaldı ki, siz pulları tükrüklemeseniz de olur. Çünkü bizde her şey otomatik. Görevlilerimiz az biraz odacılık da yapar. Burada büyük so­ rumluluk gerektiren bir iş vardır. Bilmem üs­ tesinden gelebilecek misiniz? Nasıl? Bir yıldır boşta mısınız? Akciğer yangısı yüzünden mi? Bakın, bu iyi bir not değil. Biz sağlıklı, kanlı- canlı görevliler isteriz. İşe alınmadan önce bir doktor incelemesinden geçmelisiniz. İyileştiniz mi? Adamakıllı? Olabilir. Sesinizi yükseltin bi­ raz. Kek kek konuşmanız sinirime dokunuyor. Bu belgeler sizin evli ve dört çocuk babası ol­ duğunuzu gösteriyor. Üstelik bir yıl da hiçnıi hiç çalışmamışsınız. Karınız çamaşırcı mı? Pe­ ki peki, madem hurdasınız doktora görünün. Odacı sizi götürür. Nedir, doktor sizde hiçbir hastalık bulmasa da bu, işe alınacağınız anla­ mına gelmez. Açık konuşmak gerekirse, sura­ tınız hiç de içimi açmadı. Bize çok daha başka biri gerek. Hadi şimdi gidin. Gidin, yalvarma­ nın yeri yok. Her türlü işte çalışmaya hazır mı­ sınız? Bilirim, bilirim hep böyle söylenir. 10 Şubat 1989

D

ün yazdığım çiftetelliye ektir:

— Fransızlar Almanlara olan sevgilerini, on­ lara boyuna takma ad kesmekle, yakıştırma şa- kullemekle gösterirler: Kıvırcık, Fritz, Odun Kafalı, Taze Fasulye, Danaburnu, Pisboğaz. 11 Şubat 1989

B ir haftadır, her gün bir tane encephabol yut­ tuğumdan belleğim az biraz açıldı. Geceleri düş görmeye de başladım. Ne ki, sabahları uyan­ dığım vakit, onlardan, eskisi gibi, bir şey anım­ samıyorum. Ama bir gecede bir sürü düş gö­ rüyorum. Dün gece de 5-6 düşü ensesinden to­ pa tuttum sanırım. Nedir, onlardan geriye bir Ceyhun Atuf Kansu’nun adı, bir de hiç tanı­ madığım iki delikanlı kaldı.

Delikanlılar ilkin ikinci düşte boy boyladılar. Sonra üçüncü düşte de konak tutarak benim ikinci düşte kendileriyle ilgili olarak gördükle­ rime karşı çıktılar ve bunların gerçeğe uymadı­ ğında direndiler. Bereket, benim elimde ikinci düşün tutanakları vardı. Onları kendilerine gös­ terince pıstılar, özür dileyerek üçüncü düşten çekip gittiler.

İngiliz öykücüsü Katherine MansFıeld’ın düş üzerine oldukça ilginç görüşleri vardır. O, düş­ lerin ancak derin uykular uyunulduğunda gö­ rülebileceğine inanır. Bunu günlüğünde sık sık ilan eder. “ Yolculuk” adlı öyküsünde de şu tümce gündeme gelecektir:

— Düş görecek zamanı bulacak kadar, ol­ dukça uzun bir uyku çekmemişti.

Mansfield ölümünden bir yıl önce, 1922 oca­ ğında, bir dizi düş de limanlar ki, bu onun o ay, işkilsiz uykular uyuduğunu gösterir. Ama ne var, düşleri çokluk Yeni Zelanda yolculuğu ile ilgilidir. Ya da babaannesiyle. Denilebilir ki, bu düşler esinini yıllarca önce yine babaanne­ siyle çıktığı bir vapur yolculuğundan (bu serü­ ven “ Yolculuk” adlı öyküde anlatılır) almıştır. 1 Ocak 1922: Babaannemle Mısır’a gittiğimizi gördüm düşümde. Bembeyaz bir gemideymişiz.

3 Ocak: Strand Palas’ta gördüm düşümde kendimi W.L.G. o sarışın, o ş iş k j M.D. ile ev­ leniyordu. Kız beyaz saten bir gelinlik giymiş­ ti.

4 Ocak: Düşümde M .S.’yi gördüm. Önemli bir düş. Daha doğrusu, havası ilginç. Denize ba­ kan bir balkondaymışız. Ben sordum: “ Güzel değil mi?” . Karşılığı bezginlik doluydu: “ Hiç kuşkusuz” . M.S. daha sonra da iki tür kadın olduğunu anlattı.

5 Ocak: Gemiyle yapılan tipik bir yolculuk. Uzun bir düş. Her zamanki gibi Yeni Zelanda’­ ya gidiyordum. Ama ilk kez babaannemi sevim­ li bulmuştum. Çok tatlıydı. Ne ki düş, olduk­ ça trajikti. Çünkü arkadaşım L.M. ortadan yit­ mişti. Artık onu bulmaya ya da yine gelmesini söylemeye vaktim kalmamıştı.

6 Ocak: Kötü bir gece geçirdim. Düş göre­ cek kadar derin bir uykuya dalamadım.

8 Ocak: Bütün gece düşümde bir sürü ev har­ manladım. Ama hep asansörle inip çıkıyordum. 10 Ocak: Yeni Zelanda’dan İngiltere’ye dön­ düğümü gördüm düşümde.

11 Ocak: Dün gece düşümde bir Amerika yol­ culuğu yaptım.

14 Ocak: Dün gece yine bir düş. Vapurday­ dım. Görkemli ve maddeyle ilgisi olmayan (yani göksel) dalgalar gelip gelip vapura çarpıyordu. Koyu mavi, hemen hemen menekşe rengindey- di tümü. Yüksekten yüksek tepeleri de köpük içinde. Ve beyaz köpükler uzun, upuzun lüle­ lerle yeniden yeniden düşüyordu dalgalar üze­ rine.

16 Ocak: Paris'i gördüm. Korkunç derecede hoş bir düş.

Eşref:

Dün gece bir rüya gördüm merdivenden inmişim Sadrı-azam eşşek olmuş ben de güya hinmişim 14 Şubat 1989

K atherine Mansfield 17 Aralık I919’da San Remo’da gördüğü bir düşte de kendi ölümün­ den harta purtasını çıkarmıştır.

Uyuduktan sonra, birden bütün beden cev­ herinin bir kayaya çarpmışçasma tuz buz oldu­ ğunu duyar. Bir yandan da zmgıldayıp duru- yordur. Omuriliği, kemikleri, bedeninin her parçası, her atomu tir tir titriyordur. Kulakla­ rının ise haşatı çıkmıştır. Parlak ve yeşil bir ışık, unufak olmuş bir cam bardak gibi dört bir ya­ nına yapışmıştır.

Uyandığında bir deprem geçirdiğini sanır. Ama yavaş, yavaş uykudayken öldüğüne ina­ nır.

Yahya Kemal de bir gece düşünde o ölüm ül­ kesini, o yelken üzerine binmiş bahçeleri gör­ müştür:

Durmuş saat gibiydi durup geçmiyen zaman Donmuş sükût içinde güneş giirmiyen cihan Hâkimdi yerde ufka kadar uiırevî vakar Bir çeşme vardı her tarafından ziya akar Geçtikçe bembeyaz gezinenler üçer beşer Bildim ki ahiret denilen yerdedir beşer Baktım hüzünle her birinin benzi sapsarı Sezdim ki gövdesizdi, hayaliydi boyları

İtalyan yazarı Malaparte yaşam dersinin st na erdiğini işmar eden düşler görmez ama, düş ler karşısında o da ürkeklik duyar. Çünkü uy­ kularına, aralık aralık hep aynı düş antresini ya­ par.

Düş şöyledir:

Gece odasında çalışıyordur ki lak, annesi içeri girer. Çatallı bir sesle:

' — Bırak artık çalışmayı. Yorulmuşsun. Git de yat.

Malaparte başını kaldırıp bakar. Annesinin yüzü sopsoluktur. Ama bir gülücük geziniyor dur. Az sonra annesi çıkıp gider. Nedir, çıkma­ dan önce o bembeyaz elini çalışma masasının üstüne bırakır. Malaparte de ayağa kalkarak o ağır, o ölü eli, pencereyi açarak dışarı fırlatır. Aşağısı Forte dei Marmi’deki evinin bahçesidir. Deniz gürültüsü kendine kadar geliyordur. Bir kuş, cik cik, ötüyordur. Yazarımız ise hep ay­ nı sözcükleri yineliyordun

— 21 M a n 1948.

Bu düşü ilk 1935 aralığında Forte dei Mar- mi’de görmüştür. 19 Aralık 1947’de, Paris’tey­ ken, onu bir daha payidar kılar. Günlüğüne de (Paris’teki Bir Yabancının Günlüğü) şunu dök­ türür:

— Paris’ten ayrılmalıyım. Lichtwitz, kendi­ siyle birlikte Chamonix’e gelmemi önerdi. Gi­ deceğim. Bu düşten korkuyorum. Bana uğur­ suzluk getiriyor.

21 Mart 1948’de ne olacağına merakım kalk­ tığından o gün günlüğe ne yazılmış, ona bak­ tım. Bir şey yok. Yalnız 21 martı, 22 marta bağ­ layan gecede aynı düş, uykusunun kapısını tık­ latmış.

21 Şubat 1989

A

lımet Erhan'ın bir şiiri: Kiil (Çağdaş Türk Dili, şubat 1989)

Bizim yazınımız hıımour’a, alaysamaya, bı- yıkaltı bemollerine pek alışık değildir. Hele şi­ irde ona kolay kolay rastlayamazsınız.

Güldürücü şiirler görülmüştür ama, şiirleri­ ni gizli bir alay arkasına çeken pek olmamış­ tır.

Erhan onun meyanesini iyi biliyor. Urpu tur­ pu hepsi içinde:

Topukları külle ovulan Bir tanrı gibi kaldım Bu tuhaf gokçekimiııde Her akşam ah her akşam Acılar verdim alkol aldım

Çagdaş'ta Halil Uysal’ın da bir şiiri var: Es- kilırmak. Onu da aralayıp geçemedim: Hiç kimse kendisi değil

akıp giden ırmakta

birimsiz bir kimlik taşıyan o en eski yalnızlıkta

kendimizi arıyoruz durmadan hiç kimse kendisi değil

15

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Türkiye genelini temsil eden hizmetler sektörü güven endeksi Kasım 2014’te bir önceki aya göre 0,5 puan, geçen yılın aynı dönemine göre ise 0,9 puan düşerek -2,1

Kasım 2014’te Konya’da inşaat sektöründe faaliyet gösteren firmaların yüzde 21’i önümüzdeki 3 aydaki çalışan sayısında artış beklerken, çalışan

Şeyhülislam Mustafa Sabri, Rıza Tevfik, Süleyman Şefik Paşa gibi üst düzey görev almış 25 kişi 8 Kasım’da Sarayburnu Parkı’na yakın demirlenmiş olan İngiliz

verileceği belirtilmiştir 28. Şimdi sıra Boğazlar’ın ve İstanbul’un Ruslara bıra- kılması karşılığında Rusya’dan ne isteneceğine gelmiştir. Rusya’nın bu talebi

45. madde ile ilgili de ilk paragrafın sonuna “Ek A’da saptanan esaslara göre kurulmuş” ibaresi getirilmiştir. maddeye kadar olan kara, deniz ve hava askerî

ortamdan faydalanarak kendi kendime söz aldım ve Kazdağı Koruma Girişimi Grubu, GÜMÇED-Edremit Şubesi, Güzel Edremit Körfezinin Bekçileri, İdaçev, Çanakkale çevre

Yüksek Lisans - Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Anatomi Anabilim Dalı, Ankara.. Eylül 1974 – Eylül

Rüya bittiği hâlde “Öp” diyordu adam hâlâ ısrarla “Sen öp, varsa vebali