ti
MHtgψS
f e p iP i
f
.■»<>..?* wio ,ui7tofisfeSw
'n ^ Ş jH lN D A ^
--- —an
ôvàün Türk Sarkıni^S^JJÿsSÿ
^?® 53?S
ses/
var_^"VerenaK S " * * *
ï
MUHTEŞEM
KONSER...
Geçtiğimiz nisan ayında dünyaca ünlü “Theatre Oe La Vllle 'de bir konser veren Esin Afşar, büyük başan kazandı ve çok olumlu eleştiriler aldı...
Sanatçımız için “Başkalarının nefes alışı gibi
şarkı söylüyor...
Önemli mesajı olan şarkı sözlerini seviyor... Türk folklorunu modernize ederek söylüyor” şeklinde yorumlar yapıldı...
Hü r r i y e t ın okuyucularına armağanıdır
--- I__ > -i -i-v*. •
hAiiâbLvSfiS'¿C
V
ir'i
E
SİN Afşar Aral, İtalya’nın Bari Şeh-rl’nde dünyaya gelmiş. Babası dip lomat olan Afşar, daha sonra Türkiye’ye ailesiyle birlikte dönmüş. Ankara Kole- ji’nden mezun olmuş. Ankara Koleji’nde
okuduğu sıralarda müziğe, özellikle
klasik müziğe karşı büyük hayranlık du- yuyormuş. En sevdiği enstrüman da pi yanoymuş. Piyanoya karşı hayranlığını şöyle dile getiriyordu Afşar:
“Çok küçük yaşlarda kendimi beyaz bir elbiseyle piyano çalarken düşlerdim. Bu hayalime o kadar kapılırdım ki, verdi ğim konser sonunda seyircilerin bitme yen alkışlarını bile duyardım... Tam ken dimden geçtiğim bir sırada “Esin” diye gelen bir ses beni hayâl âleminden ger çeğe getirirdi. Annemin tam bu sırada seslenmelerine çok içerlerdim.”
Piyanoya karşı duyduğu bu büyük sevgi sanatçıyı konservatuvara kadar gö türmüş. Ankara Devlet Konservatuvarı’ nin piyano bölümüne girmiş...
“O zamana kadar sesinizin farkında değil miydiniz?”
AFŞAR: “ Hayır. Piyano bölümündey-
ken şan dersi de görüyordum. Sesimi dinleyen hocam Madam Böhn, sesimi- çok ilginç buldu ve “Sen mezosoprano-
sun” diyerek beni o şekilde yetiştirmeye
başladı. Bir yıl sonra Elvira Hidalgo’nun öğrencisi oldum. Madam Hidalgo çok kıymetli bir hocaydı. Maria Callas’ın,
Leyla Gencer’in de hocasıydı aynı za
manda. Bu kez o sesimin koleratür yani en ince ses olduğunu söyledi ve ona göre de eğitim yaptırdı. O sıralar Devlet Tiyatrosu’nda Muhsin Ertuğrul devriydi.
Muhsin Ertuğrul’dan herkes çok çekinir
ve korkardı. Beni çağırınca çok heyecan landım. Yanına çıktığımda bana o sırada sahneye konmasına karar verilen “Nora” adlı piyeste oynayacağımı söyledi. Ve
“Nora” piyesiyle tiyatro yaşantım başla
dı. 12 yıl Devlet Tiyatrosu sanatçılığım var.”
“ 1 9 6 9 yılbaşı g ecesi
A n k a ra B u lvar
P a la s 'ta ilk kez
sah n ey e çık tım ...”
“Sahneye ne zaman çıkmıştınız?” AFŞAR: “1968’i 69’a bağlayan yılbaşı
Ankara Bulvar Palas’ta sahneye çıktım. Böylece müzik yaşantım başladı. Bulvar Palas’tan sonra Marmara Oteli’nde sah neye çıktım. Muhsin Ertuğrul, benim sahneye çıkmamı hiçbir şekilde tasvip etmedi ve beni dinlemeye de gelmedi. Yıllar sonra Budapeşte'de bir konserim sırasında karşılaştık. Beni sessiz dinle yen Muhsin Ertuğrul’a nasıl olduğum so rulduğunda, verdiği cevap çok ilginç ol muş. Önündeki tahta masaya iki kez vur muş. Ama hiçbir şekilde de fikrini açık lamamış. Aynı şekilde- İhsan Sabri Çağ-
layangil de benim sahneye çıkmama
çok üzüldüğünü söylemişti. Marmara'da çalışırken bir gün kendisini eşiyle birlik te programımı dinlemesi için davet et tim. Beni seyrettikten sonra yanıldığını söyledi ve benden özür diledi."
YAPTIKLARIM DEĞİL,
YAPAMADIKLARIM VAR...”
Esin Afşar, müzikte adını yurt dışında da duyurmayı başaran ender sanatçılarımızdan biri... Kendisine gelecekte neler yapmak istediklerini sorduğumuzda, “Yapmak istediğim çok şey var... Bugüne kadar bir şey yaptığımız söylenemez... En büyük amacım, öz müziğimizin yurt dışına açılması, tanıtılması” şeklinde konuşuyor...olm ayalım
"■
BU KÖŞE, ONUR KÖŞESİ...
Her insanın olduğu gibi, sanatçıların da gururduyduktan, ölümsüzleştirmek istedikleri bazı anılan vardır... Esin Afşar’ın da, bugüne dek dünyaca ünlü kişilerle bir araya geldiği ve fotoğrafla ölümsUzleştirildiği anları var... Evindeki bu köşede, Prenses Grace, ünlü Fransız şarkıcı Gllbert Beceaud. ve kelaynak kuşlarıyla olan fotoğrafları yer alıyor...
(Fotoğraf: Hicri KINAY)
S0^ y « A
Şadan YOLAŞAN
“Size bir aralar “Bayan Yoh Yoh” de niyordu. Bu ismin nasıl ve neden verildi ğini anlatır mısınız?”AFŞAR: “ "Yoh Yoh" Kul Ahmet’in bir
parçasıydı. 1969 yılında Cemil Demirsi-
pahi ile bu parça üzerine bir çalışma
yaptık. Parça o kadar büyük ilgi gördü ki nereye gitsem, ne zaman bir konsere çıksam mutlaka benden “Yoh Yoh” u söylemem isteniyordu. Fransa’da, Rus ya'da, Macaristan’da her konserimde bu parçayı söylemek zorunda kalıyordum. Ben parçadan bıkmıştım ama parça sük sesini devam ettiriyordu. Hatta Paris’te Fransızca’ya çevrildi.”
“Aşağı yukarı 17 yıllık bir müzik ya şamınız var. Müzikle uğraştığınız bu 17 yıl size maddi ve manevi açıdan ne ka zandırdı?”
AFŞAR: “ Maddi açıdan hiçbir şey.
Zaten ben Türkiye’de gerçek bir sanatçı nın para kazandığına inanmıyorum. Bu nun aksine, manevi açıdan çok şey ka zandım ve bunun için de mutluyum. Mutluyum, çünkü ülkemin sesini dış
U
2 4 H aziran d a İstanbul'a gelen ünlü
O rient Express'in (Ş a rk Ekspresi)
konuk sanatçıları arasın d a yer alcın Esin A fşar,
ülkemizi yurt dışında başarıyla
temsil eden bir sanatçım ız...
A fşar, çok zengin bir folk müziğimiz olduğu
ve kendi müziğimizle yurt dışında
sesimizi duyurm am ız gerektiği in an an d a...
dünyaya duyurdum. İnsanın kendi ülke sinin sesini yabancılara duyurması ger çekten çok güzel ve gurur verici bir olay Son yıllarda yabancı basında tüm kon serlerim yer aldı. Eleştirmenlerden çok olumlu ve övücü tepkiler aldım. Bu yazı lar da çeşitli sanat dergilerinde yer aldı. 1972 yılında konser vermek için Sovyet- ier Birliği’ne gitm iştim . Orada Fikret
Amlrov söylediğim parçaları çok beğendi
ve bana: “Siz türküyü çok sesli yapmakla
Türk müziğine neler kazandırdığınızı bili yor musunuz? Artık 20. yüzyılda çeyrek sese saplanıp kalmak cinayettir. Ancak çok sesli müzikle sesinizi dış ülkelere duyurabilirsiniz. Bu yüzden sizin müzi ğinizin gerçekten Türk müziğinin yayıl masına büyük katkısı olacaktır” dedi.
Iş-M lSılIş-M RIş-M I
V---İ-. ■
" . . .
-V
*-te tüm bunlar bana parayla ölçülemeye cek mutluluklar verdi.”
“Siz Ankara Devlet Konservatuvarı’n- da klasik müzik dalında eğitim görmüş, şan dersleri almış birisiniz. Türkü söy leme sevgisini size kim aşıladı?”
AFŞAR: “Türkü söyleme fikrini bana Ruhi Su verdi. Ruhi Su’nun sayesinde
tüm repertuvarımı değiştirdim ve modern türkü söylemeye başladım. Böylece Tür kiye’ de ilk kez modern türkü türünü baş latmış oldum."
“Yabancılar, gerçek
anlam da bizim
müziğimizi tanım ıyorlar'
arabeski Türk
müziği sanıyorlar...”
“Sizin ‘Arabeske İnat’ adlı bir bes teniz vardı. Neden böyle bir beste yapma ihtiyacını duydunuz?”
AFŞAR: "Çeşitli resitaller vermek
üzere yurt dışına çıkıyordum. Paris’e bir gidişimde Fransız gazeteci ve eleştir menleriyle birlikte bir Türk lokantasına gittim . Lokantaya girer girmez yüksek sesle çalınan arabesk müzikle karşılaş tım. Yanımdaki Fransızlar bunu Türk müziği sanmışlardı. Ben İtiraz ettim ve lokantadan bir yetkiliyi çağırdım ona kendi öz müziğimizden bir parça koyma larını İstedim. Çok güzel b 'rT ü rk Müziği parçası koydular. Fransızlara da “İşte bi
zim müziğimiz bu. Biraz önce dinlediği niz müziğin Türk müziğiyle ilgisi yok”
dedim. Fakat üç dakika sonra bu parça bitince yeniden arabesk koydular. Bu olay beni gerçekten çok üzdü. Bunun üzerine iki yıl müziğe küstüm ve sessiz kaldım. İki yıl sonra ‘Arabeske İnat’ bestemi yaptım.”
“Sizin, geçtiğimiz nisan ayında Pa ris’te "Theatre De La Ville”de bir konse riniz oldu. Böyle önemli bir fırsatı yaka lamanız nasıl oldu?”
AFŞAR: "Geçen yıl bir aylık Fransa
turnesine çıkmıştım. Paris’te La Tanière müzikholünde 9, diğer 17 şehirde de çe ş itli konserler verdim. Bu konserlerim büyük ilgi gördü. Bunun üzerine Theatre
De La Ville’de konser vermem istendi, bu
konserim gerçekten çok büyük ilgi gördü ve şansımı bir anda değiştirdi. Konser den sonra geçen hafta Londra'dan
hare-ket eden “Orient Express”e davet edil dim. Burada dünyaca ünlü sanatçılarla tanışma olanağı buldum. Bu beklenme dik davet beni çok mutlu etti. Bundan sonra da sanıyorum daha sık konser ver me olanağı bulacağım. “Theatre De La
Ville”de sahneye çıkmış olmam gelece
ğim için çok önemli bir adım atmama neden oldu.”
“Bulgaristan'da 1970 yılında
yapılan “Altın O rfe ”den
sonra çeşitli ülkelerde
konserler verdim...”
“Fransa’daki konserleriniz dışında yurt dışındaki konserlerinizi nerelerde verdiniz?”
AFŞAR: “1970’de Bulgaristan'da yapı
lan “Altın Orfe”ye katıldım ve üçüncü oldum. Sovyetler Birliği’nde verdiğim konserden sonra 1973 yılında İsrail’de
“Kudüs Tiyatrosu”nda bir konser verdim.
Aynı yıl Dışişleri Bakanlığı tarafından Cumhuriyetin 50. Yılı nedeniyle konser ler vermek üzere Belçika, Ingiltere, Al manya, İtalya ve Tunus’a gönderildim. 1974’te Avustralya’dan davet aldım Sid- ney ve Melbourne kentlerinde konserler verdim. Geçen yıl da Fransa’da verdiğim bir dizi konser dışında Hollanda’da da konserler verdim.”
“Yurt içindeki çalışmalarınız?"
AFŞAR: “ Sahne çalışmalarımdan
sonra 1979 ve 80 yıllarında Hodri Meydan Kültür Merkezi’nde 4 resital verdim. 1981 yılında Biigesu Erenus’un “Kelaynaklar” müzikli tek kişilik oyununda oynadım.
“Kelaynaklar” 1982 yılında da devam etti.
İşin ilginç yanı 17 yıllık sanat hayatım olmasına rağmen Türkiye’de bir tek plak dahi yapmam mümkün olmadı. Çok uğ raşmama rağmen bu plak işini çözeme d im ...”
“Çocuklarınızın da müziğe ilgisi var mı?”
AFŞAR: “ İlk evliliğimin ürünü kızım
Pınar Afşar tiyatroyu seçti. Gerçekten tiyatroya karşı yeteneği var. 10 yıl önce ikinci evliliğimi yaptığım Şener Aral’dan dünyaya getirdiğim oğlum Aydın Can Aral önceleri müzikle İlgiliydi fakat son raları vazgeçti.”
“Sayın Afşar, müzikte yapmak iste diklerinizi yapabildiniz mi?”
AFŞAR: “Yaptım diye bir şey olamaz,
çünkü yapmak İstediğim çok şey var. Yapmak istediklerimin ancak yarısını ya pabildim sayıyorum kendimi. Yapmak is tediklerimin başında bizim öz müziğimi zin kendi kaynaklarından dışarıya açıl masının, dışarıda tanınmasının gerektiği ne inanıyorum. Kendi orijinal müziğimiz varken neden başkalarının müziğini taklit ederek dışarıya açılalım?.. Bizim son de rece zengin bir folk müziğimiz var. Zen gin bir sanat müziğimiz var. Bu tür mü ziklerimizi dışarıya tanıtmamız İçin çok çalışmamız gerekir. Bunu başardığımız zaman da eminim dünyada müzik ala nında da sesimizi duyurabiliriz.”
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi