■
İK İ İSTANBULLU GELİN — Müteveffa Haydarabat Nizam inin iki torunu da Türk kızları ile evlidir. Prenses Dürrüşehvar ııı Nizam unvanını alan oğlu Bereket M ükerrem ’in eşi Esra’nın {sağd a) yanı sıra diğer oğlu Prens Keramet Muffakham’m eşi Esin de İstanbulludur ve Amerikan K oleji mezunudur. Genç Prenses, Londra’da pedagoji tahsil ettiği sırada eşi ite tanışmış ve iki yıl önce evlenmişlerdir (solda).
lunan bir insandı. Y ıllar önce altı milyon Ingiliz li rası değerinde bir vakıf tesis eden Nizam bunun geli rini fakirlere, hastalara ve talebelere dağıtmaktaydı. Bu işlerle daha ziyade kayınbiraderim uğraşır. Eşim de memleketine çok bağlıdır ve İndra Gandhi'ye hay randır . Halen Hindistan'daki üniversitede sembolik rek törlük yapar ve bütün vaktini maarif işlerine hasre der. Ölen Nizam diğer mihraceler gibi çok iyi avcıydı. Gençliğinde fevkalade polo oynarmış. Kocam da, ka
yınpederim de öyledirler. Hele benîm de katıldığım kaplan avları çok zevkli geçer. Rahmetli Nizam, ka yınvalidem Dürrüşehvar'ı çok severdi. Bu yüzden Türk- lerin sevilmesi kolaylaşmıştı. Ne eltim Esin, ne de ben kendimizi sevdirmek için ayrıca bir gayret sarf etmek ihtiyacını duyduk. Nizam aile hayatına çok değer ve rirdi. En ufak bir geçimsizliğin ona aksettirilmesi im kânsızdı. Bu yüzden hiç bîr tebaası boşanma kelimesini ağzına alamazdı. Kayınvalidemle kayınpederimin ayrı evlerde yaşamalarından da evde hiç bahsedilmezdi.
N İ Z A M V E P O L İ T İ K A
Hindistan’da bütün prenslerin siyasete karıştığı şu günlerde, Esra Jah'a eşi, yeni Nizam'ın siyasetle ilgi lenip ilgilenmediğini sorduk.
Şimdiye kadar siyasete karşı hiç ilgi gösterme di. Bugünden sonra ne yapacağı belli olmaz, diye ce vap verdi.
Kayalık arazileriyle Hindistan'ı Meksika'ya çok ben zeten Prenses Esra, orada doğum kontrolünün en bü yük problem olduğunu söylüyor ve: «Hintliler o ka dar çok çocuk seviyor ki, doğumu kontrol etme im kânı çok güçleşiyor. Bütün düşünceleri çocukları... On ları yetiştirmek. Şimdi aydınların desteklediği 'doğum kontrolü' ile ben de çok uğraşıyorum, eltim Esin de...» diyor.
Hintlilerin sanatına hayran olan Esra Bereket'in gar dırobunda adedini sayamayacağı kadar çok sari'si var mış. Bunlardan bazıları değeri ölçülemeyecek kadar kıy metli, antika sari'lermiş. Bunları ancak ısmarlamakla yeniden yaptırmak kabilmiş ve birer servet ödemek şartmış. Esra Bereket'e elmasları hakkında bazı sual ler sorduk. Bu bahsi açmaktan pek hoşlanmadı.
— Sonra herkes benim elmasa düşkün olduğumu sanır, dedi. Halbuki ben pek elmas takmam. Meselâ Nizam yıllar önce mücevherlerini taksim edip banka ya yatırmış. Hepimiz istediğimiz zaman bu mücevher
leri bankadan alıp takabilir, ancak Hindistan'dan dışa rı çıkaramazdık. Ben Hindistan'da bunları takmaktan utanırdım; o kadar fakir insanın içinde mücevher taşı mak hoş gelmiyor bana. Yalnız evlenirken kayınvalide min ve kocam Bereket'in bana hediye ettiklerini taka rım. Hiç bir gün kayınpederime ait mücevherleri de gör müş değilim. İki yüz kıratlık, yumurta büyüklüğündeki meşhur bir elmas hakkında da eşimden duyduklarımı biliyorum. Bu elmas, büyükbabası tarafından kâğıt bastırıcı olarak kullanılırmış. Ama Nizam hiç bir raman kullanmamış, bankada saklamış. Ben bunun kopyasını Ingiltere'deki müzelerden birinde gördüm. Şimdi bu elmasın kime kafdığını bile bilmiyorum.
H İ N D İ S T A N ' D A Ş İ Ş K E B A B I
Prenses Esra, çok sevdiği Hint yemekleri hakkında şunları söylüyor :
— Her şey bizimkine çok benziyor; tek farkı çok biber ve kimyon kullanmaları. Hele safran ve kim yon ile yaptıkları pilav nefis. Sonra bütün yemeklerin de bol bol yoğurt kullanıyorlar. Ben bir gün misafir lerime yoğurtlu şiş kebabı yaptım, onlar gülerek bu nun eski Moğol yemeklerinden olduğunu söylediler. Son ra her gittiğim evde bu kabil yemeklere rastladım. Yalnız şunu da söylemeliyim ki, evlerinde pişen ye mekler nefis, lokantadakileri hiç beğenmiyorum. Son ra Hindistan'daki üç renkli kırm ızı, yeşil ve sarı mu za bayılırım. Orada daha ziyade tropikal iklimin mey- vaları bulunur. Şu sırada Hindistan'ın meşhur sıcak ları başladı. Hazirana kadar bu sıcaklar devam eder. Ondan sonra da sürekli yağmurlar başlar. Biz bu mev simde «Ut» denilen bir dağa çıkarız. Orada tabiatla baş başa kalmak benim için ayrı bir zevktir.
Şu sırada eşi Nizam'ın yanında birçok sorumluluk ları paylaşmak zorunda kalan Prenses Esra Bereket'in çocuklar. İstanbul'da büyükanneleri Reyan Şehsuvar- oğlu'nun yanında kalıyorlar. Babalarının Nizam olma sı onların hayatını pek etkilememiş, seyahatler yorucu olduğu İçin Erenköy'deki evlerinde bulunmaları daha uygun görülmüş. Prenses Esra'nın annesi, kızının ye ni payesinden ne kadar memnunsa, ondan daha uzak kalacağına o derece üzgün. Prenses Esra ise çok öz lediği İstanbul'a geleceğine dair sözler vererek ve eşi ile planladıkları St. Moritz yolculuğundan vaz geçerek gittiği Nizam Sarayında, yeni sosyal vazifelerini yap maya başladı bile.