Dtayıpları titiz
:
U S
M
M
M
t M
f
l^.®pı*ulu y e
Ord. Prof. Dr. T. K. KAZANCIGİL
B
EYAZIT camimin arkasında, Sahaflar çarşısına açılan kapıdan girilen ebediy- yet dehlizinde, Fuad Köprülü’nün şanlı cenazesini bekleyenler arasında, hüzün ve tevekkül hâkim idi.Benim, ruh sarsıntım tarif edilemez. O derece derin ve samimî. Musalla taşında, uzan mış yatan, Türk milletinin kültür dünyasında açılmış bayrağı idi.
İçim yanarak hatırlıyorum. Şu, kapı dışın daki, Sahaflar çarşısından, çok defalar bera ber geçerdik. Mutlaka bir şeyler arar ve bu lurduk .Kalın bastonunu yerlere vurarak yü rürdü.
Beraberce, Divan yolundan iner, büyük dedesinin türbe ve camii önünden, yürüyerek, Sultanahmet camiinin gölgesi altında, deniz kenarında, kale duvarları içinde ve üstündeki emsalsiz kütüphanesine giderdik. Orası uzun seneler, yakın dostlarının toplandığı bir akade mi idi.
Bütün'ecnebi dostları, o kütüphaneyi ha tırlar, özlerler koşar gelirlerdi. Bunların hep si dünyada ün salmış ilim adamları idi.
Köpıülüzade Fuad, kütüphanesinde, çok defa, pijaması ile ancak yemek saatları dışında çalışırdı. Enerjisi, öğrenme merakı sonsuzdu.
Korkunç bir hafızayı muvazeneli bir ze kânın emrinde kullanırdı. Zekâsının büyük ka rakteri; Hads (Intuition) kudreti ve bilgileri tam kavrayışı (Intégration), tamamlama, bü tünleme ve yerleştirme, konusundaki eşsiz ka biliyeti idi.
• işte, bu alanda kudretini göstererek ilim tevazuu içinde çalışırken, hadiselerin fırtınası, kendisini evvelâ yarı siyasî, sonra tam siyasî bir hayatın içine sürükledi ve kopardı attı...
Bu neticenin nedenlerini; Onun hayat hi- hâyesini yazacak olanlar, inceleyeceklerdir.
İlim, yazı ve hocalık hayatına girdiği za- mandanberi, etrafında kopan, kıskançlık ve kö tülük fırtınaları asla dinmemiştir.
Karakter ve mizacı, zekâsının bünyesine bağlı idi. Kendinden çok emin bir insandı. Uğ raştığı konuyu, didiklemek ve son haddine ka dar incelemek usulünü kendine tatbik etmiş tir.
Çok genç yaşında (1908), Meşrûtiyet ida resinin ortaya getirdiği havanın sarhoşluğu i- çinde ,az zamanda doğru yolu seçmiştir.
O tarihlerde yazdığı, (Türk Edebiyatı Ta rihinin tetkikinde usul) adı altında yayınladığı büyük yazıda, programını bildirmiş ve ona sa dık kalarak, Edebiyatımızı Türk toplumunun içinde araştırmış, bu toplumun sosyal, ekono mik, psikolojik görünüşleri içinde incelemiştir. Umarım ki, bir talebesi bu başarılı zekâ nın yaptıklarını, gerekli ve objektif bir bakış la bir monagrafide inceleyecek ve neşredecek tir.
Kendisini sevenler, benimle beraber, şöyle düşünseler gerektir:
— Köprülüzade Mehmet Fuad Beyin şah sında, büyük bir ilim adamı, olgunluğa erişmiş ve ümin insanı tevazua ve daha çok öğrenme
ye iten yolunda, kemal mertebesini bulmuş bir dostlarını kayıp etmişlerdir.
Bununla beraber; samimi, candan, hassas mütevazı, çocukla çocuk, büyükle büyük olma sını bilen bir insandı.
Gururunu ifade etmezdi. Ama kendine haklı olarak hürmeti vardı. Başka meziyetleri çoktur... Keder ve teessür .onları toplu olarak hissetmeğe beni götürüyor.
Cenazesi, kendine lâyık bir keder ve ihti şam içinde götürüldü. Bir bando, ölüm marşla rı çalarak; genç yaşlı pek çok kederli dostunun beraberinde, Köprülü Mehmed Paşanın tür besine vardı...
Geçtiğimiz Divanyolu, kimbilir kaç defa büyük dedesinin sadrazam alaylarının geçişine şahit olmuştur.
Torunu, Fuad Köprülü oradan, bastonunu kaldırımlara vurarak metin adımlarla geçer di...
Bugün biz onu, dedesinin muhteşem me zarı yanında, ona lâyık bir torun olarak ebe dî uykusuna dalmıya götürüyoruz...
Orada, büyük idare adamı ve askerin ya nında, büyük ilim adamı Türk milletine lâyık şerefli başarılardan sonra, yan yana yatıyor lar,
ı
Kişisel Arşivlerde İstanbul Beneği Taha Toros Arşivi