• Sonuç bulunamadı

[Feyhaman Duran]

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "[Feyhaman Duran]"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Fcyhaman Duran, yağlıboya olarak yaptığı “Atatürk"portresinin önünde. (1940).

7 7 t>ui ^ 0

Şakir SIRMALI: "Sırmalı Evi penceresinden Abdul­ lah Paşa Köşkü". Yağlıboya 49 X 35 cm (1934). /Yılmaz Tiirk Caddesi No. 71; bugün mevcut olma­ yan bu binanın yerine Minıar Achille Caivaııo tara­ fından modern bir bina inşa edilmiştir/.

f\ / / O 7

?

Fcyhüman DURAN, Prof. Dr. Akil Muhtar’ın yağlıboya portresini yaptığı sırada (1940).

(79) 1886 yılında İstanbul’da doğan İbrahim Feylıa- ıııan Duran, şair ve edip Süleyman I layri Bey’in oğludur. Galatasaray Sultanisi'ni (PH)8) bitirin­ ce Osmanlı Ressamlar Cemiyeti üyesi oldu. Ressam Viçcıı Arslanyan, ressam Şevket Dağ'ın Galatasaray'da resim öğretmenliği sırasın­ da, Tevfik Fikret’in aşırı resim sevgisi, özellikle kendisinin portredeki başarılı çalışmaları Şev­ ket Dağ ile birlikte Paris yolculuğundan Tevfik Fikret’e söz açmalarına sebep oldu. Küçük yaş­ ta resim çalışmalarına başlayan Duran, Mısırlı Alılıas Malim Paşa’nın kızlarının portresini yap­ makta gösterdiği başarı üzerine, resim öğrenimi için Paris'e gönderildi (1910). Paris Güzel Sa­ nallar. Akademisi'nde anatomi öğretmeni Paul Richet’dcn yararlandı (1911), bir yandan Paris Süsleme Sanatları Okulu’nda resim, Akademi Julien'de Jcan Paul Laurens ve Albcrt

I.au-rens’la çalıştı (1912). Paris Ulusal Güzel Sanat­ lar Yüksek Okulu'nda Cormon atölyesinde eği­ tim gördüğü sırada (14.5.1913-3.6.1914) I. Dün­ ya Savaşı başlayınca ressam Hikmet Onat’la birlikte İstanbul'a dönüp Kız Güzel Sanatlar Okulu’nda resim öğretmenliğine atanarak bir­ çok sanatçı yetiştirdi. Bu arada GalatasaraylIlar Yurdu Karma I. Resim Sergisi'ne katılarak Doktor Akil Muhtar’ın portresi çalışmasiylc devletçe verilen GÜMÜŞ M ADALYA ve ZİKR-I CEMİL ödülünü aldı (1916). Daha son­ raki karma sergilere katılan sanatçı tnas Sana- yi-i Nefise Okulu’na (Kız Güzel Sanallar) usulü tersim öğretmeni atandı (1919) ve Ressam Gü­ zin İlanımla evlendi (1922). Osmanlı Ressam Cemiyeti Üyeliğinden, 1921 yılında Türk Res­ samlar Cemiyeti adına dönüşüm yapan cemiye­ tin 1. Ankara Sergisi’ne katıldı, Türk Ocağı’nda

yapılan kongrede yönctirfı kuruluna üye seçildi (1923). Sanayi-i Nefise Birliği kurucuları arasın­ da bulundu ve Alay Köşkü’nün bu birliğe veril­ mesinde çalştı, ölümüne dek de bu çabalar için­ de Moskova, Bükreş, Belgrad, Nice, Alayköş- kü, İstanbul, Ankara vb.’dc 150'yc yakın sergi­ ye katıldı. Cumhuriyet’in ilanından sonra kız ve erkek güzel sanatlar okullarının birleştirilmesi­ nin ardından da Sanayi-i Nefise Mektebi Âli’si­ ne usulü tersim öğretmeni oldu (1927). Güzel Sanatlar Akademisi Resim Atölyesi öğretmen­ liğine atandı (1933). Yurt gezisi, yurt tabloları çabaları içinde Gaziantep’de (Eylül) çalışmala­ rını sürdürdü (1938). Yıllık Devlet Resim ve Heykel sergilemelerine katıldı ve ölümüne dek bu yolda çalıştı. Atina’da Sanat Dostları Cemi- yeti’nin Parnasos Galcrisi’ndcki karma sergise "Saadet Zafır'\n portresi 2. Milyon Dırahmiyc

(2)

Güzin DURAN: "Hiiyiikatla Vapur İskelesi". Yağlıboya (1945). satıltı (1950). Güzel Sanatlar Akadcmisi’ndcki

görevinden emekliye ayrıldı (1951). 8 Ağustos 1970'dc İstanbul'da öldü.

Genellikle Fotoğraf görünümünde eserler veren sanatçı, portreleri batıdan gelme gelene­ ğinin Türkiye’deki ilk örnekleridir. Az da olsa resimlerini Empresyonizmle ışık-gölgc ve bi­ çimlendirme yönünden bağdaştırabilmiştir. Do­ ğudan aldığı sağlam deseni ve şeffaf renkleri portrelerinde bir araya getirmiştir. Resimleri ancak 1945’dcn sonra serbestlik kazanmıştır. Böylelikle eserlerinde resmini yaptığı kişinin karakterini belirlemiştir. Bazılarında ise kişinin mesleğini ortaya koyan, minyatürlerden kopya ederek de çalışmalar yapmıştır. Duran önceleri ne çok figürlü düzenlemelere ne de doğa görü­ nümlerine yanaştı. Buna karşılık Türk resminin, varlığ boyunca yoksun olduğu bir türü işledi: İnsan resmi, portre geleneğini Türk resmine

ge-70

tirmiştir. Kaptan-ı Derya Hayreddin Paşa’nın, Kanunî Sultan Süleyman tarafından kabulünü gösteren büyük boyutlu tablo, Topkapı Sara­ yındaki Süleymanâmeden kopya edilmiş olup İstanbul Deniz Müzesi’nde bulunmaktadır. Pi- yalc Paşa Portresi de minyatürden çalışılmıştır. Mesudiye gemisinde top talimi Bahriye mekte­ binde gemicilik dersi ve Atatürk ile Yugoslavya Kralı Aleksandr Dubroik’i birlikte gösteren kompozisyonu, bunlar arasında en önemlileri­ dir. Son zamanlarda, özgür ve rahat bir teknikle yaptığı portre türünden ayrılarak, doğa görü­ nümleri, özellikle cansız nesneler derlenmesiyle ilgilenen sanatçı, yaz. aylarını geçirdiği Anado- lulıisarı'ndaki yalısının penceresinden Boğaz’ın her saat değişen renklerini, sandalları, kotraları tuvaline geçirerek çalışmalarına yeni bir yön vermiştir. Eski peyzajlarında gözleme dayan­ mayan, yapma tuşlar yansıtan bir anlatım

görü-liir. Natürmortları da aynı biçimdedir. Önceleri katı bir biçimlikle görüntüyü olduğu gibi res­ metmiş daha sonraları Empresyonizme daya­ nan fırça darbeleri ile çalışmalar vermiştir. Na­ türmort (Ölü-eloğa) temasını oluşturan resimler grubunda Feyhaman Duran’ın “Ayvalı Nalıir- mort’ünda, bir masa düzlemi üstüne özenle yerleştirilmiş, doğal ve yapay nesneleri klasik bir resim anlayışı içinde kompozc etmektedir. Bu resimde sanatçının, bir ressam olarak ustalı­ ğını kanıtlayan kompozisyon verileri kadar, çe­ şitli ayrıntılar ve sürahideki cam parıltılarının, teknik bir ustalığı sergileyen ilişkilerinden söz edilebilir. Fonda bir örtü, resmin sol yanını gerideki duvar yüzeyinden ayrılıp resimsel de­ rinliğin karmaşık bir biçimde algılanmasına ne­ den olmaktadır. Meyva tabağı karşıdan görüle­ cek tarzda eğik olarak yerleştirilmiştir. Cam sü­ rahinin saydamlığı, ardındaki ayrıntıların

(3)

görül-meşine, ışık geçirgenliğiyle olanak veriyor. Üzüm salkımı ışık pırıltılarını yansıtan bir rol üstleniyorlar. İri ayvalar ise ışıkla donuk bir kit­ le arasındaki ilintiyi ortaya koyuyor. Ön planda iki yan yana üzüm tanesi, bu kompozisyonu cıı güçlendiren, küçük, ama özlü bir biçim vurgusu haline giriyorlar.

Sanatçının Devlet Resim ve Heykel Müzc- si’ndeki eserleri arasında "Meyvalı Natürmort", eşi "Cüzin Dit ran in Portresi", “Ayvalı Natür­ mort ", "lloğaziçinde Manzara ”, “Sırtını Dönmüş Kadın" (çıplak) vardır. Ayrıca sanatçının portre türüne giren resimleri arasında “Kerinıa Sala­ htır" (192-1), “Osman Çavuş" (1930), "Hattat Rı­ fat Efendi" (I94S), “Prof. Çekip Tunç" (1943), “Şevket Dağ" (1943) ve "Î.Iltıkkı Ahmsezer" (1946) portreleri sayılabilir.

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

Çalışmamızda yeni tanı almış hipertansif hastalarda karotid-femoral nabız yayılma hızını Ortalama Trombosit Hacmi (OTH)’nin de dahil olduğu kardiyovasküler risk

Cenub doğudan şimal batıya doğru en dibde büyük kurşun kubbeli izzet Mehmedpaşa camii, onun üstünde ki- remid kubbeli Köprülü Melvmed Paşa camü, onun

“Sağlık Müzesi” de bir hastalıklar sergisi olmamalı, gerçekten sağlığı anlatan, sağlığı öğreten bir müze olmalıdır.. "Sağlık Müzesi”

Peynirli sos üzerinde pazı yapra­ ğına sanlmış, levrek, karides ve m an­ tardan oluşan pazık levrek gratine en az dil baliğ; şişte ızgara ve karides ız­ gara

giden sahil yolunda Üsküdar Meydanı'nı 100 metre geçtikten sonra Kız Kulesi'ne yan bakan bir mevkide Şemsi Paşa'nın camisi.. 420 yıldır, tarihi yarımadayı tam

Mayors of Budapest have been regular visitors to the Lukács baths, while staff from the Hungarian Foreign Ministry have preferred to immerse themselves in the affairs

Hilmi Ziya Ülken, Şekip Tunç onuruna düzenlenen bir gecede "Düşünce tarihimizde iz bırakan dü­ şünürleri hatırlamak, doğum günle­ rinde onlarla ilgili