Eyiıb
Sultana
dair
Yazan: Halûk Y. Şehsüvaroğln
19. asrın başında Eyiib Sultan Bizans devrinde Ayvansaraydan
Eyübe kadar uzanan sabaya Cos- midion derlerdi. Surun dışında ka lan bu yerlerde bir çok kiliseler, manastırlar ve imparator köşkleri inşa edilmişti.
Muhtelif devirlerde îstanbula hücum eden Haçlılar, Avarlar, Bul garlar, surların dışında bulunan bu sahada tahribat yapmışlar, ki lise ve köşklerden bir çoğunu yı kıp, yakmışlardı.
İstanbulu kuşatan milletler ara sında Arablar da bulunuyordu. Müteaddid Arab akmlanndan birisi de Muaviye İbni Ebû Süfyanm or duları tarafından yapılmıştı. Mu aviye ordularının surlar önündeki muharebelerinde Eba Eyyubül’en- sari ile beraber Sahabeden sekiz zat ölmüştü.
Eba Eyyubun vefatından sekiz yüz altı sene sonra İstanbul Fatih Sultan Mehmed tarafından fethe dilmiş ve ulemadan Ak Şemseddi- nin fetih esnasında Eyub Sultanın kabri diye göstermiş olduğu yere türbe ve yanma bir de cami inşa edilmişti. Ak Şemseddinin söyle diği yer iki kulaç kazıldığı vakit üzerinde (Hâzâ kabri Eba Eyyub) yazılı bir taş parçası bulunmuştu.
Fatihin yaptırdığı türbe ve cami muhtelif devirlerde tamirler gör müş, cami III. Selim zamanında yenibaştan inşa edilmiştir. Eyüb türbesi çini tezyinatı, tarihî yazı levhaları, gümüş şebeke, sırma iş lemeli puşide, gümüş şamdanlar vesair kıymetli eşya ile süslüdür.
Bu türbe ve cami etrafında muh telif türbeler yaptırılmış ve za manla bir çok bahçeler mezarlıklar haline sokulmuştur. Eyüb sokakları, etraftan tepelere kadar bir me zarlıklar semtimizdir. İstanbullu lar asırlarca bu semtte dinî bir hu şu ile dolaşmışlar, fakat aynı za manda eğlenmeyi ve neşeyi de unut mamışlardı.
Eyübsultan oyuncakçı, kaymak çı, kebabcı dükkânlarile meşhurdu. Türbeler ve mezarlıklar arasında ki şahnişinli kaymakçı dükkânları geçen asırlarda bazı han nlarm
gönül eğlendirdikleri yerlerdi. 16. asırda çıkarılan bir emirle hanım ları« Eyübde kaymakçı dükkânla rına girmeleri yasak edilmişti.
Eskiden İstanbul çocukları Eyüb oyuncaklarile oynar, memlekette Avrupa oyuncakları bilinmez ve aranmazdı. Kırk elli sene evvel Eyübsultanda yapılan bazı oyun caklar şunlardı: (Kaynana zırıltısı, kırmızı, mavi boyalı tahta kılıçlar, hacıyatmazlar, aynalı beşikler, ka mış tüfekler, ipli oklar, bir nevi çalğı mahiyetindeki şişirmeler, fı rıldaklar, leylekler, dönme dolablar, çekirgeler, davullar, trampetler, fır döndüler...)
Eyüb asırlarca bu sanatımı de vam ettirmiş, nihayet Avrupa o yuncakları karşısında rengârenk boyalarla süslü bu tahta oyuncak lar rağbetten düşüp yapılmaz ol muştu.
Eyüb oyuncakçıları, İstanbulu« eski esnafı arasındaydı. TV. Murad, Revan seferime çıkarken İstanbul es nafma yaptırılan geçid resminde Eyüb oyuncakçıları da geçmişti. Alayda oyuncakçı esnafı arabalaı üzerine dükkânlar yapmışlar, elle rinde kamış borular, fırıldak, pır langıçlar. deftler, dübdekler, keman çeler, fare, kuş oyuncaklarile donan mış bir şekilde geçmişlerdi. Bu dükkânlarda kız çocuğu taklidi ya pan çelebiler zaman zaman -dadı ben bu oyuncağı isterim- diye ba ğırıyorlardı.
Eyübsultan birer mimarî anıd halinde bulunan meşhur türbele rde, camilerde, tarihî mezarlarile. dar sokakları ve eski evlerde içinde bütün geçmiş asırların durup din lendiği bir güzel semtimizdi.
Eyübün güzel türbeleri arasında Sokullu, Siyavuş Paşa, Ferhad Pa şa .Pertev Paşa. Feridun Paşa, Zal Mahmud Paşa. Mirmiran Mehmed Paşa, Nakkaş Haşan Paşa türbeleri bulunmaktadır. 19. as'.r türbeleri a rasında Şah Sultanın, III. Selimin validesi Mihrişah Sultanın. Hüsrev Paşanın, Adile Sultanın türbeleri vardır. Burada yatan son OsmanlI hükümdarlarından - J
Pe-şad da kendisine bir türbe yap- tırtmıştır.
Eski Eyübsultan bu serviler, me zarlar, türbeler arasında çiçek, meyva bahçeleri ve güzel evleri, yalıları le, İstanbulun aynı zamanda bir yazlık semti idi. Zenginler bil hassa baharları Haliç kıyılarına inerler, bu kıyılarım zevkli bahçe lerinde bülbül sadalarile hoş vakit ler geçirirlerdi.
Şeyhülislâm Ebussuud Efendi bahçelerle, birbirinden farah evler le süslü Eyübe (İstanbulun şahni şini) derdi. Evliya Çelebi kendi ya şadığı devirde Eyübden şöyle bah setmektedir: (Eyüb «şehrinde hiç boş arsa yoktur. Serapa mamur ve abadandır. Bin seksen beş dükkânı, hafaflar, sütçüler, masumlar na mında çarşıları vardır. Dokuz bin sekiz yüz kadar da saray ve haneyi camidir. Saraylarınım en meşhuru Ali Paşa sarayıdır ki Mimar Sinan yapısıdır. Eyübde müteaddid med reseler, sebilhaneler de bulunmak tadır. Hamamı Ebulfetih binasıdır.) Eyübün bu mamur hali 19. asır ortalarına kadar devam etmiş, bu semtte ilk sanayi hareketleri ter sanemizi« inkişafile başlamış ve Eyübe bazı imalâthaneler yapıl mıştı .
19. asır başlarında Eyüb iskele sinden Bahariyeye doğru kıyıları
bir çok sahilhaneler, sahilsaraylar, kayıkhaneler, dükkânlar ve kah vehaneler süslemekte idi. Bunlar arasımda Hibetullah Sultan sarayı, Hatice Sultan sahilsarayı, Çukur yalı, Hançerli yalısı, güzel ve bü yük binalardandı. Bu binaların so nunda Bahariye kasrı vardı.
Bahariye, İstanbulun lâtif mesi re yerlerinden biri idi. Bir eski şa irimiz bu semti bir beyti ile ebe- dileştirmiştir. (Ey nevnihal-i işve Bahariye semtine - Bir sünbülî ha vada lııraman olursun.)
Ahmed P,asim Bey otuz beş sene evvel yazdığı bir makalede Eyüb den şöyle bahsetmektedir: (Yarım asır evvel Eyüb oldukça mamur. Bahariyeye doğru imtidad edem bü
(Arkası Sa. 4. Sü. 4 te)
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi