• Sonuç bulunamadı

Onları seviyoruz...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Onları seviyoruz..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Pazar

6 N isa n 1997

+

SABAH

Ermeni cemaati bugünlerde hüzünlü ama

coşkularını eksik etmiyorlar. Daha iki gün

önce Anadolu'da

yaşayan ve

soyadlarının son

üç harfi "Y an"la

biten değerlerini anıp, selamladılar..

u O .

. er şey Kağıthane Polis Merke- zi’nin açılışında yapılan bir “Bakan” konuşm asıyla başlam adı! Tamam, “îç” işlerimize bakan bir “Bakan” bir söz “dölledi” ve ortalığı allak bullak etti ama onun söyledikleri çocuklu­ ğundan bu yana zihnine kazınan bir “anlayışın” ürünüydü aslında...

Sonra “Bakan” olduğunu farkedip özür diledi... (Bir Batı ülkesinde böy- lesi bir durumda özür dilemenin en güzel şekli istifa etmek olurdu herhal­ de..) Neyse, dilese de, dilemese de m eseleyi “iç” işlerim ize bakan bu “B akan”m sırtından alm akta yarar var. Sözün özü, gerçek olan bir du­ rum vardı ki, Anadolu’nun rengi ve gerçeği konusundaki bilgisizlik, ceha­ let ve ırkçı anlayışın, yıllar öncesine dayandığı... Sadece birkaç örnek ve­ rip sadede gelmek istiyorum.. Türk D il K urum u baş u zm an la rın d a n Agop Martayan Dilaçar’ın adı, devle­ tin tepe noktalarında sorun olmuş h ep .(A tatü rk , çok saygı duyarm ış Agop Martayan’a ve Türkçe’ye yaptı­ ğı katkılardan dolayı da “Dilaçar” di­ ye seslenirmiş ona..) Türkçe uzmanı bu Ermeni yurttaşımız, 1984 yılında öldüğünde, TDK bir ilan vermiş ve adını A. Dilaçar olarak zikretmiş. Dö­ nemin TDK yöneticileri, bir de “ölüm yazısı” kaleme almışlar Agop Marta­ yan için ve “Türkçe uzmanı olmasının yanısıra İngilizce ve Ermeniceyi de konuşurdu!” diye bir övgü düzmüşler güya!

Yine, Onno Tunç’un kardeşi mü­ zisyen A rto Tunç da, “ a d ı”nın ve “döl”ünün kurbanı olmuş askerliği sı­ rasında... Bölük kom utanı yüzbaşı, “ Ülen Arto diye bir isim olur mu? Sen Türk değil misin? Bundan sonra senin adın Arif olacak tamam mı?” diye em ir buyurmuş A rto Tunç’a... Zavalh Arto, “Babamın koyduğu adı neden değiştereyim?” diye itiraz ede­ cek olmuş, ama suratına yumruğu

ye-i JT tÎ aA

P' ^

e1n,ana Ki'isesi’nde

0 gün şenlik verdi.. Türküler söylendi her dilden, halaylar çekildi, hep birlikte ve her kesimden dost, Ermeni

gazete Agos a selam vermek üzere oradaydı.. Türküler kardeşliği ve dostluğu, konuşmalarsa Anadolu’yu anlatıyordu. Fotoğraf: F erda Çağlayan miş... TSE, yani devletin bir kurumu

ta ra fın d a n yayım lanan “T ü rk ve Türklük” isimli bir kitapda da bakın neler yumurtlanmış: “Türkiye’de sizi aldatan birine mi rastladınız, bilin ki bu m uhakkak E rm eni’d ir.” H angi “yazar”ın kaleme aldığı belli olmayan ancak T ü rk S ta n d a rtla rı E n stitü ­ sünün 40. yılında iftaharla(!) takdim ettiği bu kitapta, Ermenilerin “hırsız” olduğu saptam asından sonra bir de tavsiye: “Ermeni ile yazılı veya sözlü hiçbir mukavele yapmaym. Zira onla­ rın yalan ve hilelerine karşı hiçbir mu­ kavele garanti sağlayamaz.” Örnekle­ ri çoğaltmak mümkün... 21.Yüzyıla •gimîek istemeyen, zihni örümcek tut­

muş, pek çok yönetici ve boşboğaz

olabilir bu ülkede ancak... Hiçbir şey, bu ülkenin pek çok yaratıcı, kültür adamı ve kahram anının soyadında “y an ” olduğu gerçeğini d eğ iştire ­ mez... Anadolu’nun harcında, Cum­ huriyet Türkiyesi’nin oluşumunda ve gelişiminde katkıları bulunanları din, dil, ırk farkı gözeterek ayırmak müm­ kün mü? Evet, kimden başlamak la­ zım bilemiyorum.. İşte Balyan ailesi... Beş kuşak boyunca Osmanlı devletin­ de mimarlık yapmış Ermeni kökenli bir aile.. K irk o r’uyla, S ark is’iyle, Agop’uyla, babadan oğula Balyan'lar, Selimiye Kışlası’ndan Nusretiye Ca- misi’ne, Dolmabahçe Sarayı’ndan Mi­ mar Sinan Üniversite’sine kadar pek çok yapının mimarı olmuşlar... Bir

başka mimarımız var hem de usta­ lığı arşa çıkmış bir mimar... Anlı şanlı Mimar Sinan.. Bakın, Abidin Dino, P dergisinde yayınlanan bir yazısında, kaynaklara dayanarak Ermeni köyü Kayseri Ağırnaslı’lı S inan’ın “devşirilm e” öyküsünü nasıl anlatıyor... “Yayabaşı Ağa, köy meydanında papaz ve imamın yardım ıyla adayları te k er tek er gözden geçiriyor, devşirmeleri se­ çiyor ya da seçmiyorlardı. Boy-pos, el-ayak, kaş-göz, herşey çok önem­ li. insan sarrafıydı Ağa. Uzun et­ meden ayırt etmesini biliyordu. Si­ nan’ı hemen devşiriverdi. 20 yaşla­ rında koskoca bir adamdı Sinan..” Gelelim, 1920’lerin A nadolu’su­ na... Madam Christine Nebahat- yan... Ankara Çubukçular Caddesi Karaoğlan Çarşısı’ndaki terzi dük­ kanında Avrupa modasına uyma­ mış ve ulusal mücadelenin kahra­ m anlarına ve M ustafa K em al’e üniforma dikmiştir.. Kasım Koçi- yan, Cumhuriyet’in kuruluş yılla­ rında Mustafa Kemal’in en büyük destekçilerinden, Jamanak Gaze­ tesinin kurucusu... Beş on yıl ge­ çer... Türkiye Cumhuriyetinin kül­ tür ve sanat harcı karılmaya baş­ lar... Komozitörler vardır, soyadı “yan”la biten; dilden dile söylenen marşlar, şarkılar besteleyiverirler.. Tiyatrolar kurulur, sinema filmleri yapılır.. Adile Naşit’in annesi Ma­ dam Eleni, kocası Naşit’le sahne­ lerde rüzgar gibi eser.. Toto Kara­ ca, ilk kadın oyuncularımızdan biri olarak adını kazır tiyatro tarihine.. Udi Hırant, musikinin temellerini atar Anadolu topraklarında... Nu- bar Terziyan, T ürk sinem asının unutulmaz karakteri olarak bir ko­ şuya çıkar Yeşilçam’da ve bine ya­ kın filmde oynar... Hiçbir rol ayır- detmez, tam bir sinema emekçisi­ dir... Pek çok imam rolü de üstle­ nen bir Ermenidir o..

Ve Ara Güler. Anadolu fotoğraf­ larını, Anadolu sıcaklığını, dünya­ nın en çok satan dergilerinin kapa­ ğına ışınlar... Son örnek fotosu da geçen hafta Time’ın kapağını süs­ ler.... 1980 ve 90‘ların gençliği, On­ no Tunç’un, Garo Mafvan’ın beste­ leriyle dans eder coşar... Ve daha kim ler kimler.. D erken, tüm bu dalgalanmalar ve tartışmaların so­ nunda, iki gün önce Kumkapı Mer- yemana Kilisesinde Ermenice Ga­ zete Agos’un yayın hayatına başla­ masının birinci yıldönümü kutla­ nır... Ermenice ve Türkçe türküler söylenir, halaylar çekilir. Genel Ya­ yın Müdürü Hırant Dink, konuş­ mak üzere sahneye çıkar ve bu top­ rak la rd a nefes alan ve adı, Agop’dan, Murat’a, Ani’den Ali’ye, Kirkor’dan Zulkadir’e, Sarkis’ten Enis’e kadar pek çok dostuna se­ lam gönderir. Ali Acar’a, Ümit Kı- vanç’a, Zeynep Göğüş’e Leyla Tav- şanoğlu’na ve diğer duyarlı pek çok kardeşlerine teşekkür eder. “Biz sadece türkülerim izi söyleyelim” diye bitirir konuşmasını...

Onno

Tunç

’90 gençliği o n u n besteleriyle coştu.

Ara

Güler

Anadolu sıcaklığım dünyaya tanıttı.

Sarkis

Balyan

Saraylar, camiler, hanlar, hamamlar inşaa etti.

Nubar

Terziyan

Türk

sinemasının

unutulmaz başkom seriydi.

Chiristin

Nebahatyar

Gazi Mustafa Kemal'in cephe \ üniformalarının yetenekli terzisi.

Agop

Martayan

Türk Dil Kurumu'nun ve Türkçe'nin baş uzmanı.

Toto

Karaca

Türk Tiyatrosu'nun ilk kadın oyun cu ların d a1"1

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Canlıların yaşamı için gerekli olan oksijen bu katman olduğu için hava katmanı, kara ve su katmanıyla temas halindedir.. Örneğin: karada ve suda yaşayan canlılar solunum

Şengör, 1984), İstanbul Zonu (Okay, 1989), Avranadolu (Güvenç ve diğ., 1994) a'dı altında tek bir tektonik birlik olarak tanımlanmış ve bu kuşakta yüzeylenen Erken

Bizim yaşadığımız coğrafyada, yani öncelikle Balkanlar’da, Karadeniz civarındaki ülkelerde, Kafkaslar’da ve şimdi Arap Ortadoğu’sunda çok büyük bir sorun vardır:

Diğer mikrolitler içinde; düzeltili dilgicikler, uzun çeşitkenar üçgenler, distal ya da proksimal uçları eğik budanmış dilgicikler ve kısa çeşitkenar üçgenler

Türk halk kültürünün önemli bir halkası olan Türk Halk Müziğinin temel çalgı aleti olan “bağlama” geleneksel müziğimizin yanında çağdaş müzikte de hak ettiği

Konya ve çevresinin en köklü ve en güçlü hayır kuruluşu!. Türk

Kırsal mimarinin önemli bir parçası olan ambarlar, sadece mimari bir eser değil aynı zamanda gerek inşa gerekse kullanım biçimleriyle farklı dönemlerdeki kırsal üretim

Katılımcı, ödül (derece, mansiyon) alan, sergilenmeye hak kazanmış ve satın alma uygulanmış olan fotoğraflarının Erciyes Anadolu Holding’e, yayınlarında isminin ve