SAYI: 35
Moda’da SAİNT LAUREP^T İmzası
Başkaldıran Şapkalar
Yoh-Yoh’dan MEVLANA’ya Esin Afşar
GÜZELİM BOĞAZİÇİ
BU SAYI
kadın
Kapak: ESİN AFŞAR
İngiliz Kraliyet Ailesinde Şapka S: 12-13 Bir dakika S: 1 Yuvarlak Masa S: 2-3-4-5-6 24 KASIM Öğretmenler Günü S: 14-15 Güzelim Boğaziçi S: 18-19-20-21 Eşin Afşar S: 22-23-24-25 Bu Sporu Biliyor musunuz? Rüzgar Sörfü S: 26-27-28 • Yaşdönemi ve Hormanlar S: 29-30 •
Bir Uzmana Sorduk: Osteoropoz S: 31 Röportaj S: 10-11-12 Konuk Yazar: Sanat ve Eğitim S: 17 • İstanbul Magazin S: 32-33-34-35
Modada Saint Laurent İmzası S: 36-37-38 Akbank’dan Haberler S: 39-40-41 Ressamlarımız: Şükriye Dikmen S: 42-43 Güzellik Köşesi S: 44-45 Bizim Mutfağımızdan S: 46-47 Müzik Dünyamız S: 48 Kitapların Dili S: 49
YIL: 7 • SAYI: 35 • KASIM-ARALIK 1989 Sahibi Akbank T.A.Ş. adına:
ÖZEN GÖKSEL Genel Yayın Müdürü:
SÖNMEZ KÖPRÜLÜ Yazı İşleri Müdürü:
Deniz Banoğlu
idare Yeri: Akbank Umum Müdürlüğü Kültür Uzmanlığı Fındıklı/İstanbul
Tel: 144 60 03
Fotoğraflar: Tancan Baltalı Dizgi: te ajans Grafik Dizayn: H. Doğrul Özkoray İRFAN KLİŞE A. Ş. Baskı ve Cilt: GRAFİK SANATLAR Dolapdere-İSTANBUL YAZI KADROSU SAĞLIK, EĞİTİM
Doç.Dr.Meral ALPAY, Nuran DİREK, Prof.Dr.Aysel EKŞİ, Prof.Dr.Övat GÜRAY, Prof.Dr.Özcan KÖKNEL, Dr.Türk- er ÖRNEKOL, Doç.Nursel TELMAN, Dr.Mahmut TOLON, Dr.Fikret TÜMER, Prof.Dr.Haluk YAVUZER, Dr.Vedat YE- ĞİNSU
SANAT, MAGAZİN, RÖPORTAJ
Haluk AKÇAM, Nüveyre GÜLTEKİN, Zahir GÜVEMLİ, İs met KÜR, Tayfun OMAY, Gül REFİĞ, Önay SÖZER, Kâ imi SUVEREN, Neşe TİRKEŞ, Kayahan TÜRKÇÜ, Muzaf fer YAZICI
DEKORASYON GÜZELLİK FOLKLOR
Mustafa BERDAN, Sema KIZILKAYA, Sabiha TANSUĞ
MÜZİK-KİTAP
Selmi ANDAK, Mustafa ERBİL, Evin İLYASOĞLU, Sen- nur SEZER, Faruk YENER
BU SAYIDA KATKISI OLANLAR
Fulya ÖZTAN (Spor), Şener ÖZTÖP (Eğitim)
ESİN
AFŞAR’LA
MÜZİK SÖYLEŞİSİ
Yoh Yoh’dan... Mcvlânâ’ya uzanan yolda hep aynı, hep değişen Esin Afşar...
“Dedi kaşım zülfikâr m ı?
Dedim ki y a y
Dedi yü zü n ne güzel! Dedim ki, ay
Böyle başlar halk ozanımız Kul A hm et’in dizeleri ve devam eder, “ Dedi seni seviyorum ... Dedi vay. Dedi elde gözün v ar m ı?.. Söyle dim yoh y o h ...”
Dili ne k ad a r yalın, anlatım ı ne k a d a r güzel ve seslenişi ne k ad a r bizden! öyle ki, geçen ay televiz y o n d ak i b ir program da E sin Af ş a r ’ı y ılla r öncesinden g ü n ü m ü ze getiren b u tü r k ü ile izleyenler hiç y adırgam adılar. Yıllar önce sinin aynı beğeni duygusu ve zev ki ile dinlediler ve izlediler.
M üzikseverler bir kez daha gördüler ki, yalın, sade ve bizden olan, bize seslenen m üzik zam a n a y e n ik d ü ş m ü y o r. T ıp k ı 1960’la rın heyecanı ile dinleni yo r... Belki b ir 20 yıl so n ra da dinleneceği gibi...
E sin Afşar m üzik yaşam ında, tam 20 yıl önce 1969’da ilk plağı Y unus E m re ile önem li bir atılım yapm ış, ikinci plağı Yoh Yoh’la da m üzikte gideceği yolu çoktan çizm işti. Yoh Yoh m üziğim izin h en ü z m üzik olduğu o dönem ler gerçek b ir olay y aratm ıştı...
Ve E sin Afşar bu m üzik y o lu n da y irm i sene hep ay n ı çizgiden y ü rü d ü ... M üzikte, bizim ezgile rim izden, sözlerim izden, ozanla rım ızd an vazgeçmedi, hep aynı kaldı am a, b u değişmezliğin için de d u rm adan da değişti, gelişti ve tam b ir m üzik k a rm a şa sın ın y a şandığı günüm üzde sesini ve öz g ü n m üziğini d ışarıd a da d u y u r du, y a şa ttı ve sevdirdi... Yoh Y oh’la ve Y unus E m re’lerle b a ş lay an san a tç ın m m üzik öyküsü, b u g ü n yine aynı tü rd e ve şu
gün-lerde belki de yabancı televizyon lard a gösterilm ekte olan Mevlânâ belgeselinde sü rü y o r. Kendi bes telerin d en k aset yapm a çalışm a la rın a devam eden E sin Afşar, je neriğini kendisinin yaptığı K ültür B akanlığı’n m isteği üzerine h a z ırla n a n Mevlânâ Belgeselinde su n u c u lu k yapıyor, aynı zam an da da M evlânâ’dan bestelediği şiirle ri okuyor...
K o n u şu y o ru z E sin A fşa r’la m üzik ü z e rin e ... D ünden bugüne k a d a r gelen ve T ü rk Batı Müziği adı altın d a y apılanlarla ilgili ko n u şu y o ru z . Taklitten nefret edi y o r E sin Afşar ve m üziğim izin ta k litte n k u rtu la m a d ık ç a b ir n o k tay a varam ayacağını söylü y or? D ün nasıldı, b u g ü n nereye geldi müziğim iz?
Bizde T ü rk Batı M üziğinin b aş ladığı yıllarda, k i ben o zam anlar K onservatuvar öğrencisiydim, ne yerli şarkıcı ne yerli orkestra var dı. H er şey d ışarıd an geliyordu. Sonra yerli san atçılar yetişti, b u defa İngilizce söylendi şark ılar. Yavaş yavaş Türkçe sözler o tu r m aya başlayınca, aran jm an diye y an lış b ir tanım lam a ile, y a b a n cı p a rçaların T ürkçe u y arla m ası yapıldı. F ik ret Kızüok gibilerinin yetiştiği dönemde ise iyi şeyler yapıldı.
— Peki T ürk Batı Müziği’nin ta nım ı sence?
— Dışarıya açüabilm ek ve dışa rıd a ses getirebilm ek için y apıla cak tek şey bence folklordan y a ra rla n m a k tır. B unun dışında y a pılacak hiçbir müziğe kim se dışa rıd a başını çevirip bakmaz. Tülây German gibi olağanüstü bir ses ve yeteneğin 30 y ıld ır P a ris’te bir n o k tay a gelem em esinin sebebi b u n d an kaynaklanıyor. Bu F ra n sız b a sın ın ın görüşü. Ben beş se n ed ir d ışarıd a birşey ler yapabil- diysem , sebebi özgün m üziktir.
F ransızca söyleseydim , beni so payla kovalam adıkları kalırdı. Oysa tü rk ü le rim çok ilginç geli yor.
E sin Afşar bu nedenle Eurovi- sio n ’a karşı. Daha doğrusu bu y a rışm an ın b u n ca ciddiye alın m asın a b ir tü rlü akıl sır er- direm iyor.
— Dışarıda Eurovision sanatsal b ir yönü olm ayan, ticari am açla düzenlenm iş b ir y arışm adır sade ce. B üyük isim ler katılm azlar bile. Bizde ise m ü th iş önem seni y o r ve yapılan m üzik de tak litte n öteye gitmiyor. N orm al zam anda çok güzel m üzik y ap a n bestecile rim iz, Eurovisyon’da b aşardı ola m ıyorlar. peki ya E sin Afşar, k a tılsaydı örneğin E u ro v isio n ’a?..
—“Ben,” diyor sanatçı, “Bu ya rışm ay a pren sip te k arşıy ım am a h e r zam anki gibi folklordan çı k a rd ım yola, Yoh Yoh gibi bir beste ile katılırdım . Y irm i yılı geçti b u g ü n hâlâ çalm ıyor. Ben b ırak sa m Yoh Yoh bırak m ıy o r
beni. D ünyanın neresine gitsem b u tü rk ü m çarpıcı geliyor dinle yenlere...
Son beş yıldır b ir ayağı F ra n s a ’da E sin A fşar’ın ... Bir festival den diğerine, b ir sahneden diğe rin e k o şu ştu ru y o r... F ra n s a ’da s a n a tç ıla r için önem li b ir b a sa m ak k ab u l edilen L atanier Tiyat- ro su ’nda bir hafta süreyle konser v erm esinin ardın d an , T héâtre de la Ville’de sahneye çıkıyor. An cak m üzik otoritelerin in onayla dığı san a tç ıla rın program a alın dığı b u sahnede E sin A fşar tam b ir yıl afişlerden inm iyor. Sonra O rient O xident M editerranée, İren e Papas ve Ju liette Greco gi bi isim lerin sahneye çıktığı Rue de Lape’deki festival ve son k a tıl dığı Toulouse’de y apılan Festival R acines E sin A fşar’ın d ışard ak i ü n ü n ü perçinliyor. Ya T ü rk iy e’ de neler yapıyor?
— Bu yıl b u rad ak i konserlerim beni çok m utlu etti. İzm ir Adana, M ersin ve Ç anakkale’deki k o n serlerim özellikle gençler a ra s ın da çok ilgi topladı. Gençlikte m ü t h iş b ir potansiyel var. Özellikle Ç anakkale’de gençler m ü th iş ilgi gösterdiler. Bu arada Y unus E m re yılı dolayısıyle b ir k ase t yapı y orum , k endi bestelerim den. Bir de M evlânâ belgeselini yaptım ...
— M üzik eleştirm enleri için ne d ü şü n ü y o r E sin Afşar?..
— E leştirm en m ü zik ten a n la m ak, m üzik bilgisi olmalı. Çünkü eleştiri h alk a m üziği aynı zam an da öğretir de. Müzik sadece eğlen ce değildir, ciddi b ir olaydır. Biz de ise m üzik yazan lar olayın sa dece m agazin yönüne bakıyorlar. Salon doluydu, h a lk alkışladı... S an atçın ın elbisesi şö y ley d i.,. B undan öteye gitm iyor yazılar. F ra n s a ’da benimle söyleşi yapan la rd a n Daniel P anchenko hem besteci, hem icracıydı...
E sin a fşa r “ h alk b u n u istiyor, b u n d an hoşlanıyor” diye arabesk m üziğin yayılm asına o rtam h a z ırla y a n la ra da çok öfkeleniyor. Bir sanatçının h alk a inm ek değil, onu sa n a tın b asa m a k ların a çı k a rm a k d u ru m u n d a olm ası ge re k tiğ in i v u rg u lu y o r ve “ Benim ü lk em in in sa n la rın ın b ü y ü k bö lü m ü eğitim sizse, onu böyle m i b ırakm ak gerekir, yoksa eğitmek m i?” diye so ru y o r... Ve her k o n u da olduğu gibi, eğitim in m üzikte de ne k a d a r geri ve yetersiz o ld u ğ u n a değiniyor. Söyleşecek konu çok sevgili o k u rlar, am a yerim iz az, b u konuşm ayı da böylece b ı ra k ıy o ru z E sin A fşar’a yeni ve b a şa rılı çalışm alar dileğiyle...
Eokadrn
27
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi