• Sonuç bulunamadı

Şarkı piyasasında "erkeklik ölüyor mu?" sorusuna Yaşar Özel:erkeğe rağbet kalmadı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Şarkı piyasasında "erkeklik ölüyor mu?" sorusuna Yaşar Özel:erkeğe rağbet kalmadı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

" T

T. *ra.Tj53

CUMHURİYET/ 7

jp

t/ y p iJK/Gim ıı ifii

Y H ,Ç f \

PEK$E!\

Yaşar Özel: "Meydanı tamamen boş bırakmamak için çalışıyorum" (Fotoğraflar: Uğur GÜNYÜZ)

Sarin

piyasasında “erkeklik ölüyor mu?” sorusuna

Yaşar Özel:

“Erkeğe rağbet kalmadı”

\Jlazino gibi yerlerde muazzam

şekilde seks olayı var. Açıkçası fuhuş

var. Yüzde 9O’ı böyle... 4-5 tene vamp

kadını koyuyorlar... Sesleri ne olursa

olsun... Onları pazarlayan muhabbet

tellalları var. Gazinoyu ben sanat yeri

olarak kabul etmiyorum artık.”

— Sayın Yaşar Özel, sizinle konuşmak iste­ memin nedeni şu: Ülkemizde erkek şarkıcılar çok azaldı... Zaten eskiden de azdı... Son za­ manlarda da ise hiç çıkmıyor... Çıksa bile tu­ tulmuyor... Eskilerden siz devam ediyorsunuz. Ahmet Özhan var... Zeki Müren bıraktı.. Bülent Ersoy erkekliği bıraktı... Kadın oldu... Ve kadın­ lar piyasayı doldurdu... Ne oluyor, erkekler ölü­ yor mu şarkıcılıkta?..

— Ölmüyor tabii... Erkeklik ölmez ama erke­ ğe rağbet kalmadı. Bir kere gazino gibi yerler­ de muazzam şekilde seks olayı var... Açıkçası fuhuş var... Yüzde 90'ı böyle... 4-5 tane vamp kadın koyuyorlar. Sesleri ne olursa olsun... On­ ların pazarlamasını yapan muhabbet tellalları var... Gazinoyu ben sanat yeri olarak kabul et­ miyorum artık... Pavyon oldular. Konsomatris çalıştırıyorlar...

— Bu neden böyle oldu efendim. Ne değişti Türkiye’de?..

— Malum.. İstanbul efendisi dediğimiz kişi­ ler bu tür yerlere gelmiyor. Hem gelmiyor hem gelemiyor... Para meselesi de var... Para kırsal kesimin eline geçti... Kırsal kesimden gelmiş olup da buraya yerleşenler kendi âdetlerini bu­ rada da devam ettiriyorlar... Örneğin erkek şar­ kıcı yok ama türkücü var... Türkücüler daha çok tutuluyor... Türkünün yanında 5-6 tane de huri konuyor... Yırtmaçları bele kadar, bacaklar or-tada... Adam onu tercih ediyor tahii ______ SANAT VE KIRSAL KESİM___________

— Türk sanat müziği kırsal kesim insanları­ na hitap etmez mi?

— Bir kere Türk Sanat Müziği’ni sevmek için müziğe ve sanata yatkın olmak lazım... İnsan­ da sanata karşı biraz incelik, duyarlık varsa bundan zevk alabilir...

— Siz de Anadolulusunuz değil mi? — Evet ben DiyarbakIrlIyım...

— Bu arada şunu sorayım öyleyse... Güney­ doğu Anadolu bölgemizden çok şarkıcı çıkıyor... Daha doğrusu türkücü... İbrahim Tatlıses, Nu­ ri Sesigüzel... Siz... Nedir oraların özelliği?.. Bir tesadüf mü?..

r ara, kırsal

kesimin eline

geçti. Kırsal

kesimden gelmiş

olup da buraya

yerleşenler kendi

âdetlerini burada

da devam

ettiriyorlar.”

— Evet bunu ben de düşünmüşümdür... İk­ lim şartlarından mı, havasından, suyundan mı onu bilemiyorum... Fakat ekseriya sesler daha müsait oluyor... Bu bir hançere meselesi tabii... Yani bir yapı meselesi...

— Peki siz nasıl başladınız müziğe... Yani Türk Sanat Müziği’ne...

— Diyarbakır’da daha ilk okulda okurken, müsamerelerde falan ben çıkıp şarkı okurdum. Sonra oralarda Arap filmleri oynardı ve bu film­ lere Türkçe şarkılar monte edilirdi... Münir Nu­ rettin Selçuk, Müzeyyen Senar, Safiye Ayla vardı.. Onİarı dinlerdik biz... Bunlar da çok et­ kili oldu... Sonra Ankara’ya geldik... Beni teş­ vik ettiler.. Radyo imtihanı vardı... Girdim kazandım... 15-16 sene Ankara’da bulundum, sonra İstanbul Radyosu'na girdim... Sonra rad­ yodan emekli olduk ama sanatçının emeklisi olmuyor...

— Şimdi ne yapıyorsunuz bu ortamda?.. — Biz meydanı boş bırakmamak için çalış­ mayı sürdürüyoruz. Aslında hiç çalışmamak la­ zım... Şeytan öyle diyor... Fakat gerçekten söylüyorum tamamen meydanı bunlara boş bı­ rakmamak için mütevazı küçük yerlerde çalı­ şıyoruz... Bizi takip edenlere hitap ediyoruz...

— O sözü edilen astronomik rakamlar sizin için söz konusu değildir tabii...

— Astronomik rakamlar bizim için sadece astronomide var... O paraları hep kadın şarkı­ cılar alır...

— Yaşar Bey şimdi aklıma geldi... Acaba o yüzden mi, erkek sanatçılar da kadınlığa öze­ niyorlar bizde...

— Tabii başka bir tarafı yoksa o tarafı ağır basıyor...

— Müziğin hiç suçu yok mudur bu işte? Mü­ ziğimiz de hiç değişmeden ve kendini yenile­ meden aynı şekilde sürmüyor mu biraz?

— Gerçek müziği sevmek için dinlemek ge­ rek... Nerede dinleyecek ki, o müziği sevecek... Size gazinoları anlattım. Oraya girmiyor bu mü­ zik. Aslında müziğimiz bozulmadı, bence se- yirci bozuldu...

SES VE YAŞ J

— Başka bir konuya geçelim isterseniz, se­

s in iz i korum ak için b ir şe y le r yapıyor musunuz...

— Hayır sesime hiç itina etmem ben... — Yumurta içmek falan gibi şeyler... — Hayır katiyen.. Öyle bir şey hayatımda yap­ madım, hamdolsun ihtiyacım da yok... Çünkü esasta bir şey yoksa, yumurtayla, balla falan olacak iş değil...

— Zamanla bir bozulma olmaz mı seste?.. — Ses bozulmuz. Belki çok ileri yaşlarda o pürüzsüzlük kaybolabilir... Benim bünye olarak sıhhatli olduğum zamanlar sesim çok iyidir... Ama kendimi kötü hissettiğim zaman... Mora­ lim bile bozuksa sesime tesir eder... Tabii siga­ ra, içki olmayacak.. Bunlar olursa iş değişir...

Yemekle bir ilişkisi var mı sesin? — Fazla yemek yendiği zaman şarkı söyle­ mek biraz zorlaşır. Nefes alamama durumu or­ taya çıkar...

— Ama şişmanlığın bir zararı yok sanıyorum. Hatta "faydası var” deniyor... Bir çok şarkıcı­ mız şişman.. Mesela Yıldırım Gürses, Zeki Mü­ ren... Sonra operacılar özellikle. Bunlar "sesimiz daha güzel oluyor’’ diyorlar... SES VE YEMEK

— Sanmıyorum. Şişmanlıkla sesin bir ilgisi yok... Bu yanlış bir şey... Bir kere şişman de­ mek formda olmayan insan demektir... Bunlar biraz fazla yemek yiyen arkadaşlar... Mesela Yıl­ dırım çok yemek yer... Belki biraz gayri munta­ zam yemenin de rolü olabilir... Biz gecenin ikisinde yemek yiyoruz, sabah geç kalkıyoruz, öğlene doğru yiyoruz... Bunlar belki...

— Yaşar Bey bir erkek şarkıcı olarak hayran­ larınız daha çok kadınlar mı erkekler mİ?

— Hanımlara daha çok hitap ediyorum... Bir de gariptir... Tam erkeklere.

— ikisinin arasındakilere...

— Onlar herhalde başka şeyler istiyorlar... Beni sevmezler...

— Kadın hayranlar, eşinizle aranızda bir sorun yaratmıyor mu? Kıskançlık falan. .________ UN VE ELEK__________________________ _

— Yok.. Benim bütün şeyim sahnede o icra anında... Bütün olay orada kalıyor. Hanımın ak­ lına bile gelmez böyle şeyler... Yıllardır kadını­ na, erkeğine hitap etmiş bir sanatçıyım... Unumuzu eledik, eleğimizi astık...

— Böyle konuşmak için daha çok gençsiniz ama evde patırtı çıkmasın diye kurcalamıyo­ rum... Yaşar Bey Türk Sanat M üziği’nde sizin en çok sevdiğiniz şarkıcı ve şarkıcılar kimlerdir?

— Münir Nurettin Selçuk’u çok severdim. Sonra Müzeyyen Senar.. Yenilerden Alaaddin Yavaşça... Onun yorumunu beğenirim.

— Zeki Müren? Bülent Ersoy?

— Valla onlar beni pek etkilemiyor... Aslında ikisi de Müzeyyen Senar ekolünde... Zeki Mü- ren bunu kendisi de itiraf etmiştir...________ YAĞDIR MEVLAM SU

— Anlıyorum... Başka bir şey var kafamı kur­ calayan.. Bir bakıyorsunuz bazı şarkılar çok tu­ tuluyor... Mesela şimdi "Yağdır Mevlam Su” çıktı. Herkes bunu söylüyor ve dinliyor.. Nedir bu şarkının çok tutulmasının nedeni?.

— Sözleri çok güzel, duyguları harekete ge­ çiriyor..

— Bir şarkıda söz mü önemlidir, beste mi? — Sözler...

— Öyleyse “ Yağdır Mevlam Su” ne demek... Bana göre yağmur duasına benziyor... O söz­ lerde insanı etkileyen nedir?

— Şimdi “ Yağdır Mevlam Su” yağmur dua­ sı değil.. Bir nevi haykırış... İçinin yangınını sön­ dürecek bir şey... Yani alev alev yanan bir yüreğin seslenişi...

— Aşk yani...

— Evet aşk ve sevgi... Bunlar şarkıda çok önemli... Sevginin en büyüğü, en umutsuzu... İşte şarkının tutulması da o yüzden... Adam aşktan tutuşmuş, “ Yağdır Mevlam Su” diyor... Veya benim bir şarkım vardı "G ökten yağmur değil, sevgiler yağsın..” Burada da sevgi iste­ mi var. Sevgiye, şefkate muhtaç o kadar insan var ki, böyle bir şarkı duyunca mutlu oluyor. GÖZYAŞI İLE GELEN___________ ________

— Bana kalırsa insan mutlu değil, mutsuz oluyor... Bu kadar feryat figan karşısında... Kar­ şınızda biri ağlarken - çünkü bu şarkıyı söyler­ ken ağlanıyor- insan nasıl mutlu olabilir?

— Mutlu oluyor, çünkü kendi bağıramıyor, se­ si yok.. Onu dinlemekle kendi bağırmış gibi olu­ yor, deşarj oluyor.. Bu da onu mutlu kılıyor.

— Bu şarkıları okurken, ona uygun bir yüz ifadesi de takınıyorsunuz..

— Tabii... Bu şarttır...

— Nasıl yaratıyorsunuz o ifadeyi... Aynaya bakarak prova falan mı yapıyorsunuz?

— Yok canım... insan duymadan okuyamaz ki, zaten ben o duyguyu duymasam okuya­ mam... Duyunca da insanın aynası yüzüne vuruyor...

— Ama bin kere okumuşsunuz daha önce hâlâ size bir duygu verebilir m i?

— Bin kere de okunsa, dinleyicide o duygu­ yu hissettiniz mi siz de hislenirsiniz. Karşılıklı bir diyalog kuruldu mu, olur... Aslında çok zor bir olaydır. Kimi şarkıyı söylerken ne kendi zevk alır ne karşı tarafa zevk verir...

— Yani siz de zevk alıyorsunuz söylerken... — Tabii zevk almasam şimdiye kadar çoktan bırakırdım...

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta ha T o r o s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

Her şey bir yana, «Nazım’dan Anılar», Türk oza­ nının sahne anlayışına, tiyatro yapıtlarına ışık tutacak il­ ginç bir bslleten, mutlaka okunması

ölümünün 10’uncu yıldönümünde Kemal Tahlr İçin düzenlenen 15 dakikalık televizyon programını izledim, Kemal Tahir yaşasaydı, sa­ nırım çelişkili

Elektrikli araç üreten otomobil firmalarının şarj süresini kısaltmanın ötesinde otonom sürüşün sağlanması ve sü- rüş güvenliğinin artırılması gibi hedefleri de

Boğaziçi Üniversitesi Yapay Zekâ Laboratu- varı tarafından geliştirilen tur rehberi çoklu ro- bot takımı yoğun işlemci gücü gerektiren görevler- den

Çalışmamızda kliniğimize başvuran hastaların 17’sinde kanama lokal anestezi altında sahadaki pıhtının temizlenmesi sonrası gümüş nitrat ile ko- terizasyon, soğuk

Gerçek dev hücreli tümördeyse daha uniform bir dağılım var- dır, yeni kemik oluşumu yoktur, mononükleer hücre- ler yuvarlak ya da oval şekillidir (7).. Ayırıcı tanıda

Bu yöntem üst kapak altından alınan konjonktival otogreft yöntemi ile kıyaslandığında nüks oranı birbirine yakın olmasına rağmen postoperatif komplikasyon oranı