• Sonuç bulunamadı

Son dönem Irak Türkmen klasik edebiyatı şairlerinden Ali Marufoğlu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Son dönem Irak Türkmen klasik edebiyatı şairlerinden Ali Marufoğlu"

Copied!
399
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

SON DÖNEM IRAK TÜRKMEN

KLASİK EDEBİYATI ŞAİRLERİNDEN

ALİ MARUFOĞLU

DANIŞMAN

DOÇ. DR. SEMRA TUNÇ

HAZIRLAYAN

MARYAM NAJAT HUSSEIN DADA

(2)

İÇİNDEKİLER

BİLİMSEL ETİK SAYFASI…………...………..………iv

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU…..……….………..v

ÖN SÖZ ………vi

ÖZET………...viii

ABSTRACT………...ix

KISALTMALAR …………..……….x

GİRİŞ IRAK TÜRKMEN EDEBİYATI TARİHİ………..………...2

BİRİNCİ BÖLÜM Ali Marufoğlu’nun Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri……….………….12

I.HAYATI……….…12

II. EDEBÎ KİŞİLİĞİ………...14

III. ESERLERİ………..17

A. ŞİİRLERİ………...18

a. Aruzla Yazılan Şiirleri………18

b. Heceyle Yazılan Şiirleri………..18

B. DÜZ YAZILARI (NESİRLERİ)……….………...19

a. Hikâyeleri………..………....…..19

b. Makaleleri……….………..25

c. Eleştiri ve Değerlendirmeleri…….……….25

d. Fıkraları………..……….25

C. GAZETE YAZILARI / YAZDIĞI GAZETE ve DERGİLER...27

a. Şiirler………..27 b. Hikâyeler………27 c. Makaleler………28 d. Eleştiri ve Değerlendirmeler………...29 e. Hatıra………..29 f. Araştırmalar………30 D. ÇEVİRİLERİ………30 E. KİTAPLARI……….30 a. Olaylar Konuşuyor ……..………..….30 b. Deremet ……..………31

(3)

c. Deremet (2. Baskı)………...………...31

d. Türkmeneli’nin Dili Hoyrat …….………..…31

e. Direniş…….………...…31

F. DİĞER ESERLERİ………..32

G. MARUFOĞLU HAKKINDA YAZILANLAR………...33

İKİNCİ BÖLÜM ESERLERİNİN TERTİBİ……….………....35

A. ARUZLA YAZILAN ŞİİRLERİ………..….35

a. KASÎDELER………...36 b. GAZELLER……….…....37 c. MUSAMMATLAR………...………..…38 1. Muhammesler………38 2. Murabba’lar………...38 d. TÂRÎHLER……….…39

B. HECEYLE YAZILAN ŞİİRLERİ………...….………40

C. ÇEVİRİLERİ……….41

D. HOYRATLARI………..………...42

TRANSKRİPSİYON İŞARETLERİ………..43

METİN KURULUŞUNDA TUTULAN YOL………...……….44

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM I.ETKİLENDİĞİ ŞAİRLER………..…...46

II. HAKKINDAKİ GÖRÜŞLER………..49

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM METİNLER ………..52 a. Kasideler………....52 b. Gazeller………...93 c. Musammatlar………...…116 1. Muhammesler …………...………....116 2. Murabba’lar………...120 d. Târîhler………124

(4)

e. Heceyle Yazılan Şiirleri……..………134 f. Çeviriler………...184 g. Hoyratlar………...191 EKLER………..194 SONUÇ………...198 KAYNAKÇA………..199 SÖZLÜK………...202 Öz Geçmiş……….………..210

(5)
(6)
(7)

ÖN SÖZ

Türk tarihi ve onun bünyesinde meydana gelen Türk edebiyatının başlangıcı çok eski zamanlara dayanmaktadır. Bu edebiyatın bir parçasını da Irak’ta yaşayan Türkmenlerin kültürü ve edebiyatı oluşturmaktadır. Özellikle Kerkük şehri Irak Türkmenlerinin kültür, edebiyat ve sanat merkezi bakımından baş şehri sayılır. Ya-şadıkları bölgede köklü bir geçmişe sahip olan Irak Türkmenlerinin, aynı oranda zengin bir edebî mirasa sahip oldukları da şüphesizdir. Fakat bölgedeki pek çok siya-si çalkantı yüzünden, bugüne kadar bu edebî mirası detaylı ve kapsamlı bir şekilde ele alan çalışmalar yapılamamıştır. Dolayısıyla Irak Türkmenlerinin edebiyatı, Irak’ın komşusu olan ülkeler tarafından bile sadece satır başlıkları ile tanınmıştır. Hâlbuki Türkmenler Irak toplumu içinde azınlık durumunda olmalarına rağmen kıy-metli edebî ürünler vermeye devam etmişlerdir. Irak’taki Türkmen edebiyatı ve tem-silcileri hakkında çalışmalar yeterli seviyede olmadığından ve bu alandaki eksikliği bir parça tamamlama ümidiyle Irak’ta yetişen Türkmen Klasik edebiyatının son dö-nem şairlerinden biri hakkında çalışma yapmak istedik.

Çalışmamız Irak Türkmen Klasik edebiyatının son dönem şairlerinden biri olan Ali Marufoğlu hakkındadır. Şair hem aruz hem de hece vezinlerini kullanmıştır. Ayrıca Irak Türkmenlerine özgü olan hoyratlar ve düzyazı alanında yazdığı eserlerle de büyük başarı sağlamıştır. Genel olarak şairin bütün eserlerini ele aldık. Şairin Arap harfli el yazması şiir defterindeki şiirlerinin transkripsiyonlu aktarımını yaptık.

Çalışmamız “Giriş” kısmını takiben dört bölümünden oluşmaktadır. Giriş bö-lümünde Irak Türkmen Edebiyatı Tarihi hakkında bilgi verilmiştir. Birinci bölümde Ali Marufoğlu’nun ‘‘Hayatı, Edebî Kişiliği ve Eserleri’’ ile ilgili bilgiler verilmiştir. Giriş ve bölümlerde yararlandığımız kaynakları, genel kaynaklar olarak verdik. Ay-nen alıntı yaptığımız yerlerde ise ilgili kaynak dipnot usulü ile verilmiştir. İkinci bö-lümde “Eserlerinin tertibi konu edilmiştir. Burada şairin şiir defterinde bulunan ve bazı dergileri tarayarak elde ettiğimiz bütün eserlerini aruzla yazılan şiirler, heceyle yazılan şiirler, çevirileri, hoyratları (horyat) başlıkları altında topladık. Aruz

(8)

veznin-deki şiirleri nazım şekil ve türlerini esas alarak şiirleri elimizveznin-deki şiir defterinin oriji-nalliğini bozmadan sıralamaya çalıştık.

Üçüncü bölümde “Etkilendiği şairler ve Hakkındaki görüşler” olmak üzere bir bölüm oluşturduk. Dördüncü bölümde ise çalışmamızın temelini oluşturan ‘‘Me-tinler” bölümü yer almaktadır. Bu bölümü hazırlarken metin transkripsiyonu yapıl-mıştır. Elimizde bulunan şiir defterinden ve bazı kaynaklardan elde ettiğimiz bütün şiirlerini ele aldık. Bu bölümün sonunda metindeki şahıs ve yer adlarıyla ilgili açık-lamaların belirtildiği bir bölüm (Ekler) eklenmiştir. Metni kurarken imlâ özellikleri ve ses yapısı dikkate alınarak ilmî esaslara uygun bir çalışma ortaya koymaya gayret edilmiş, elde ettiğimiz neticeler ‘‘Sonuç’’ başlığı altında sıralanmıştır. Ayrıca çalış-mamızı hazırlarken müracaat ettiğimiz eserler ‘‘Kaynakça’’ da sunulmuştur ve son olarak da çalışmamız ‘‘Sözlük’’ bölümüyle tamamlanmıştır.

Çalışmam esnasında engin bilgi birikiminden ve tecrübelerinden yararlandı-ğım danışman hocam Doç. Dr. Semra Tunç’a çok teşekkür ederim. Ayrıca bize kapı-sını açan değerli şair Ali Marufoğlu ve eşi Saime hanıma çok teşekkür ederim. Her zaman dualarını ve desteğini üzerimde hissettiğim anneme, babama, kaynak sağla-mada ve metinlerin okunmasında bana çok yardımcı olan dayım Faik’e, eşim ve abime çok teşekkür ederim.

Meryem DEDE

(9)

Alâaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu 42079

KONYA Telefon : (0 332) 241 05 21-22 Faks : (0 332) 241 05 24

e-posta : sosbilens@selcuk.edu.tr Elektronik Ağ : www.sosyalbil.selcuk.edu.tr

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı MARYAM NZJAT HUSSEIN DADA Numarası 124201001012

Ana Bilim / Bilim Dalı TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI / ESKİ TÜRK EDEBİYATI Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Doç. Dr. Semra TUNÇ

Tezin Adı SON DÖNEM IRAK TÜRKMEN KLASİK EDEBİYATI ŞAİRLERİNDEN ALİ MARUFOĞLU

ÖZET

Bu çalışmanın konusu, Son Dönem Irak Türkmen Klasik Edebiyatı Şairlerinden Ali Marufoğlu’yla ilgilidir. Şairin kendi el yazısı ile yazdığı şiir defterindeki bütün şiirleri, yurt içi ve yurt dışı çeşitli kayanlardan, gazete ve kitaplardan elde ettiğimiz bilgileri bir araya getirerek düzenli bir çalışma yapmaya çalıştık.

Çalışmamız giriş ve dört bölüm şeklinde tertip edilmiştir. Giriş bölümünde Irak Türkmen Klasik edebiyatının tarihi konu edilmiştir. 20. yüzyılda Irak Türkmen edebiyatında divan şiiri, hece şiiri ve düzyazı hakkında bilgiler verilmiştir. Tezin birinci bölümünde, kaynaklar ışığında Ali Marufoğlu’nun hayatı, edebî kişiliği ve eserleri hakkında açıklamalar yapılmıştır. İkinci bölümde, Eserlerinin Tertibinde genel hususiyetlerine değinilerek incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise Etkilendiği Şairler ve Hakkındaki Görüşler başlığı altında bilgi verdik. Dördüncü bölümde ise tezin esasını oluşturan tenkitli metin “Metinler” bölümü yer almaktadır. Bu bölümün sonunda metindeki şahıs ve yer adları ile ilgili açıklamaların belirtildiği bir bölüm (Ekler) eklenmiştir. Son olarak elde edilen neticeler ‘‘Sonuç’’ başlığı altında sıralanmıştır, ayrıca çalışmamızı hazırlarken müracaat ettiğimiz eserler ‘‘Kaynakça’’da sunulmuştur ve çalışmamız ‘‘Sözlük’’ bölümüyle tamamlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Ali Marufoğlu, Şair, Irak Türkmen Edebiyatı, Divân Edebiyatı, Klasik Türk Edebiyatı.

(10)

Alâaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu 42079

KONYA Telefon : (0 332) 241 05 21-22 Faks : (0 332) 241 05 24

e-posta : sosbilens@selcuk.edu.tr Elektronik Ağ : www.sosyalbil.selcuk.edu.tr

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı MARYAM NAJAT HUSSEIN DADA Numarası 124201001012

Ana Bilim / Bilim Dalı TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI / ESKİ TÜRK EDEBİYATI Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Doç. Dr. Semra TUNÇ

Tezin İngilizce Adı Ali Marufoglu recent from Irak Turkmen classical poet literature

ABSTRACT

The subject matter of this study concerns Ali Marufoğlu, one of the contemporary poets belonging to the Iraq Turkmen Classical Literature. We made an attempt to create a well-rounded study by bringing together all the poems in the poetry book written in the poet’s own handwriting, as well as the information we obtained from both domestic and foreign sources and newspapers and books.

Our study was organized in the form of an introduction and three chapters, and Texts. In the introduction section, information was provided about the history of the Iraq Turkmen Classical Literature. Also, information was given about the divan poetry, syllabic (hece) poetry and prose in the 20th century Iraq Turkmen literature. In the first chapter of the thesis, Ali Marufoğlu’s life, literary personality and works were described in the light of the relevant literature. In the second chapter, general characteristics concerning the organization of his works were dwelt on and investigated. In the third chapter, we provided information under the title of The Poets He Was Influenced by and Views about Him. The last section consists of “Texts”, which includes the reviewed texts forming the basis of the thesis. At the end of this section, a part (Appendices) was added where information was given about the persons in and various places the text. Finally, the results obtained were listed under the title of “Conclusion” and the Works we used while we were preparing our study were presented in the “References” section. Our study was completed with the “Glossary” section.

Key Words: Ali Marufoğlu, Poet, Iraq Turkmen Literature, Divan Literature, Classical Turkish Literature.

(11)

KISALTMALAR C. : Cilt DRM : Deremet Kitabı D : Doğum Tarihi G : Gazel Hz. : Hazreti Hzl. : Hazırlayan

ITKYD : Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Kr : Kardeşlik Dergisi K. : Kasîde Ö. : Ölüm Tarihi S. : Sayı s. : Sayfa T. : Târîh vs. : ve saire vb. : ve başkaları Yz. : Yazma

(12)
(13)

IRAK TÜRKMEN EDEBİYATI TARİHİ*

Türkler, yüzyıllar boyunca gerek göçebe gerekse yerleşik hayatlarında tüm duygularını dil ve edebiyatla en güzel şekilde ifade etmişlerdir.

Türk tarihi ve onun bünyesinde meydana gelen Türk edebiyatının başlangıcı çok eski zamanlara dayanmaktadır. Çok geniş bir sahaya yayılmış olan bir Türk kül-türü ve edebiyatı vardır. Bu edebiyatın bir parçasını da Irak’ta yaşayan Türkmenlerin kültürü ve edebiyatı oluşturmaktadır. Geniş bir sahaya yayılmış olan Osmanlı İmpa-ratorluğu’nun parçalanmasından sonra oluşturulan yeni devletin sınırları çizilirken daha önceden İmparatorluğun egemenliği altında bulunan ülkelerden biri olan Irak, yeni devletin sınırları dışında kalmıştır. Bu nedenledir ki Irak’ta yaşayan Irak Türk-menleri ana vatanlarından uzak kalmışlardır. 1918 yılından sonra ana vatanlarından ayrı kalan Türkmenler yıllar boyu başta Baas rejimi olmak üzere muhtelif Arap hü-kümetlerinin çeşitli baskı ve zorlamalarına maruz kalmalarına rağmen öz varlıklarını koruyarak kültür ve edebiyatlarını devam ettirmişlerdir. Bu önemli tarihi değişim yüzünden, Irak Türkmen edebiyatını Ortak Devir Edebiyatı ve Çağdaş Edebiyatı ol-mak üzere iki ana döneme ayırol-mak mümkündür.

*Bölümün hazırlanmasında yararlanılan kaynaklar: 1 Ahmet KABAKLI, Türk Edebiyatı, s 9.

2 Cem DİLÇİN, Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, s 279.

3 Başlangıcından Günümüze Kadar Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi ( Nesir-Nazım), T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları/1896, C. VI, Ankara 1997, s 162.

4 Fazıl Mehdi BAYAT, Irak’ta Türkmen Edebiyatı Tarihi, s 10-21. 5 Ali MARUFOĞLU, Deremet, s 64.

5 Zeynep ÇOBAN, Beşir Gazetesi’nde Yayımlanan Yazı Türlerine Genel Bir Bakış, Türkmeneli (Ede-biyat ve Sanat) Dergisi, S 64, 2013, s 16- 18.

6 Necmettin BAYRAKTAR, Irak Türk Edebiyatında Divân Şiirinin Serüveni, Kardeşlik Dergisi, S 239-240, 2009, S 36-38.

7 Ali İhsan ÖBEK, Klasik Türkmen (Kerkük) Şairleri Üzerine, Kardaşlık Dergisi, S 53, 2013, s 27-28. 8 Ata TERZİBAŞI, Irak’ta Türkmen Edebiyatı Tarihinin Başlangıcına Dair Araştırmalar, Türkmeneli (Edebiyat ve Sanat), S 71, 2013, s 2-3.

9 Sabah Abdullah KERKÜKLÜ, Irak Türkmen Edebiyatında Aruz, Hece ve Serbest Ölçüleri, Kardeş-lik Dergisi, S 225-226, 2008, s 16.

10 Ali MARUFOĞLU, Şiir Sanatı, Kardeşlik Dergisi, S 5, 1965, s 25-26.

11 Ata TERZİBAŞI, Kardeşlik Altıncı Yılı Yazı ve Şiirleri, Kardeşlik Dergisi, S 1, 1967, s. 24. 12 Suphi SAATÇİ, Irak Türkmen Halk Edebiyatında Manilerin Yeri, Türkmeneli (Edebiyat ve Sanat), S 48, 2012, s 8-9.

13 Mehmet Ömer KAZANCI, Kıvılcım, s 18-19.

(14)

Ortak Devir edebiyatı başlangıcından 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar süren bir dönem kapsar. Ortak Türk edebiyatının bir parçası sayılan ve 14.-16. yüzyılları arasında gelişen Irak Türk edebiyatının, Azeri Türkçesi’nde veya Anadolu Türkçe-si’nde olduğu kabul ediliyor. Bu dönemdeki eserler çoğunlukla Divân şiir tarzında-dır. Irak Türk Edebiyatının Divân şairlerinin en başında Fuzûlî (1495-1556), Nesîmî (Ö.1417), Bağdatlı Rûhî (Ö.1650), Nevrûzi (Ö. 1797), Bedrî (1743-1821), Erbilli Garîbî (1750-1813), Yâ‘kup Ağa (Ö.1875), Nevres-i Kadîm (Ö. 1762), Esad (Ö. 1833), Hakî (Ö. 1859); halk şairleri olarak da Haydaroğlu, Şeyhoğlu ve Nevres-i Salis Irak Türk edebiyatının tanınmış temsilcileridir.

Serveti Fünûn ekolünün yaygınlaşmasından sonra ortaya çıkan yeni tarz şiir anlayışının 20. yüzyılın başlarından itibaren Irak’taki Türk edebiyatını etkilemeye başladığını görüyoruz. Bu anlayışla eser veren edebiyatçılar arasında Zeynel Abidin (1863-1913?), Baha (1866-1948) ve Rauf Görkem (1885-1972) ilk akla gelen şahsi-yetlerdir.

1908 Meşrutiyetinden sonra Bağdat, Musul, Basra ve Kerkük’te gazete ve dergilerin yayımlanmaya başlaması ile edebiyat dünyası da canlılık kazanmaya baş-lamıştır. Ancak Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesinden ve 1918’den sonra bölgenin işgale uğraması üzerine sarsıntı geçirmiş ve yeni filizlenmeye başlayan edebî akımların önü kesilmiştir. Özellikle Türkiye’de Batı tesirinde gelişerek, yeni ekoller halinde ortaya çıkan, böylece eski şiir geleneğinden kopan, modern edebiyat dönemi başlarken, bu gelişmelerin dışında kalan Irak'taki Türk edebiyatçıları, uzun süre eski şiir geleneğini sürdürmeği, Anavatan Türkiye'ye bir bağlılık olarak algıla-mışlardır.

Türkiye’den koparılmanın yarattığı etki, Türkçe eğitimin aksaması, Türkmen-lerin İstanbul kültür okulundan mahrum kalması edebî ürünlere de etkisini göstermiş-tir. Buna rağmen, kurulan Irak kraliyetinin vatandaşları durumunda kalan Irak Türk-lerine mensup şair ve yazarlar, dar imkânlar içinde de olsa, edebî ürünler vermeye devam etmişlerdir. Bu dönemde yetişen Hicrî Dede (1880-1952), eski şiir geleneğine

(15)

vakıf usta bir şair olarak önemli bir yere sahiptir. Eda ve üslup bakımından şiirlerin-de halk ağzının rafine şiirlerin-deyim ve kavramlarını ustaca kullanabilmiştir.

Cennet vaṭânım âlem-i gurbet de cehennem Ben cennetimi zaḥmet-i nîrâna degişmem Ben müfteḫirem milli lisânımla cihanda Öz postumu yüz aṭlas-ı elvâna degişmem Her ḫoryatı var naġme-i Davud’a müşâbih Her perdesini evc-i aşîrâna degişmem

Hicri Dede’nin kendisi için söylediği bir beyitte de, aynı halk nazmını bulmak mümkündür:

Giymişim ḫırḳa-i rindâne melâmetzedeyim Meslegim gizli degildir Dede oġlu DEDE’yim

Eski şiir geleneğine bağlı olarak ürün veren çağdaş edebiyat şairleri; Hıdır Lütfi (1880-1959), Mehmed Sadık (1886-1967), Reşid Akif Hürmüzlü (1893-1973), Esad Naib (1900-1993), Nazım Refik Koçak (1905-1962), Tevfik Celal Orhan (1905-1981), Osman Mazlum (1922-1995), İzzettin Abdi Bayatlı (D. 1922), Ali Ma-rufoğlu (D. 1927) ve Mehmet İzzet Hattat (1929-1991) başta gelir.

1950’li yıllardan sonra Irak Türkmen Edebiyatçıları bir yandan eski geleneğe bağlı olarak mahsuller vermeğe devam edilirken, diğer yandan Türkiye'deki edebî akımları geç de olsa takip etmeği ihmal etmeyerek yeni edebiyat tarzlarını da benim-semişlerdir. O dönemde eski gelenekten kopmak tepki ile karşılansa da bazı başarılı denemeler beğeni kazanarak Türkmen edebiyatında özellikle şiir alanında sadeleşme ve yenilik hareketi başlamıştır.

1958 yılında, Kerkük’te yayın hayatına başlayan Beşir Gazetesi Irak Türk-men Edebiyatı tarihi açısından önemli bir dönüm noktası sayılır. Beşir gazetesinin

(16)

yarattığı edebî canlanma, nesir alanında da sadeleşmeyi hızlandırmış, hikâye ve tiyat-ro eserleri gibi edebî türlere zemin hazırlamıştır. Aynı zamanda 7 Mayıs 1960 yılında Bağdat’ta kurulan Türkmen Kardeşlik Ocağı’nın kurduğu Kardeşlik dergisinin ya-yın hayatına geçmesi ile edebiyatta sadeleşme ve yeni şiir anlayışı yaygınlaşmıştır. Böylece sonraki yıllarda sadeleşme ve yeni edebiyat hareketi gitgide artmış, gelişme sağlamış ve edebî sahada egemen olmuştur. Eski tarz şiir geleneği de gitgide azalmış ve 1980’den sonra tamamen tarihe karışmıştır. Ayrıca 1960’dan sonra, Irak Türkmen edebiyatı şiirin yanı sıra diğer edebî türlerde de gelişme göstermiştir. Bu dönemde Türkmen edebiyatında araştırma, deneme, fıkra, gezi notları, eleştiri gibi edebî tür-lerde verilmiş eserler bulunmaktadır.

Irak Türkmen Edebiyatının gelişmesinde ve bugüne kadar gelmesine yardım-cı olan başka bir etkende Kerkük'te, Erbil’ de ve diğer Türkmen yerleşim merkezle-rinde konuşulan yöre ağızlarıdır. Türkmenlerin kültürünü, halk edebiyatını, dünya görüşünü, kimliğini ve etnik bilincini günümüze kadar ayakta tutan, canlılığını koru-yan en önemli kaynağı da konuşma dilidir.

Irak Türkmen Edebiyatındaki gelişmelerin yanı sıra Irak Türkmenlerinin edebî eserlerinde Türk dili ve edebiyatını izleyememekten kaynaklanan bazı başarı-sızlıklara, bazen de dil aksaklıklarına rastlanmaktadır. Bunun sebebi uzun yıllar Irak Türkmenlerinin kendi dilleriyle eğitim ve öğretim görememeleridir. Öte yandan bir-biri ardınca uygulanan rejimlerin baskıları sonucu Türkiye’deki neşriyat akışının Irak’a sokulmasına izin verilmemesinden dolayı, yazı dilinde, Türkiye Türkçe’ sini kullanan Türkmen edebiyatçıları bu kültürel kaynaktan mahrum kalmışlardır.

Irak Türkmen Türkçesi; Kerkük, Musul, Tuzhurmatu, Telafer, Karatepe, Kif-ri, Erbil, Altunköprü, Kuştepe, Hanekin ve çevresinde konuşulan bir Türk şivesidir. Kerkük Türkçesi ile Türkiye Türkçesi arasındaki farklar daha çok konuşma dilinde belirginleşmektedir. Kerkük hem tarihsel, toplumsal ve kültürel varlığıyla Türk dün-yasının önemli bir yapı taşı hem de Türklerin Araplara açılan kapısıdır.

(17)

Son dönem Irak Türkmen edebiyatçıları, 1958’ den sonra Türkmen şairleri eski tarz şiirden uzaklaşarak yeniliğe doğru yönelmişleridir. Aruz veznini kullanan Türkmen şairleri eskiye oranla Arap ve Farsça sözcükler yerine Türkçe sözcükler yerini almaya başladı. Bu değişiklik sadece sözcüklerde sadelik değil, zengin hayal, ahenkli yöntem, halkın ruhunu okşayan, millet sevgisi, kurtuluş anlamlı sözcüklerle de olmuştur. Ancak şair Osman Mazlûm Talihim adlı şiirinde Arapça ve Farsça söz-cükler Türkçe sözcüğünün üç mislidir.

Ṣafḥa-i baḫtım açarsam leylden sevdâ çıḳar Ḥâṣıl-ı ömrüm cihândan âh u vâveylâ çıḳar İrtiyâḥ-ı ḳalb-i bîmârım içün Nev-rûz güni Hangi bir gülzâra gitsem bir ḳuru ṣaḥrâ çıḳar

Buna karşılık Çağdaş Türkmen şairlerinden olan Ali Marufoğlu ise şiirlerinde çok temiz öz Türkçe sözcüklere önemle yer verdiği görülür.

Ḳurşun açmış gül cânında her yaran bir gül şehîd Sen bizimçin Ḥaḳ ḳaṭında ḫayr du lar ḳıl şehîd Ġıbṭa eyler hem ḥasâdet rütbene her ne ki var Lāle reyḥān eşrefî gülşende ḳonca gül şehîd

Ayrıca 1958 yıllarından sonra yazılmaya başlayan hece veznindeki şiirler Türkmen şiiri için bir dönüm noktası olmuştur. Dr. Fazıl Mehdi Bayat Irak Türkmen

edebiyatı Tarihi kitabında hece şiirinin doğuşu ile ilgili şöyle bir açıklamada

bulun-muştur:

"... Divân şiirinin çağımıza uymamasına ve halkın ruhunu okşamamasına bir

karşı-lık olarak ortaya çıkmıştır." Hece şiiri 1970 yılına kadar klasik şiirle birlikte devam

etmiştir; çünkü o dönemin şairleri hece vezninde şiirler yazmalarına karşın klasik şiirin etkisinden uzak kalamamışlardır. Bunlardan sonraki şairler ( Esat Naib, Salah Nevres, Rıza Çolakoğlu, Recep Ali, Haşim Aksu, Mehmet Ömer kazancı, Ali Maru-foğlu) aruz veznini hece vezniyle yan yana kullanmışlardır. Buna örnek olarak Ali

(18)

Marufoğlu “Cezair Karşısındadır Nusret ” adlı şiirinde hece vezniyle beraber aruz veznini kullanmıştır.

Ne imiş bize göster ḳânûnuñ bir baḳalım Ezerken ḥaḳḳı bâṭıl lâl olup ṣuṣma neden Bize bildir bu ḳadar ṣuçsuz insânıñ ṣuçuñ Kesik et üstüne ṭop mermi yaġdırmaḵ neden Ne imiş söyle ṣuçuñ biz daḫi añlayalım

ḥennem âteşiñ ḳusmak neden Yeter ey medeniyet cânavarlıḵ çek eliñ Sürüyle ṣuçsuz insân öldürüp ṣuṣmaḵ neden Şehîd elbet ölenler, ṣaġ ḳalanlar ġâzidir

Ölüm rütbe, ḳalım şân od imiş ḳorḳmaḳ neden

Irak Türkmen Edebiyatı Divan şairleri arasında Hicri Dede Mehmet Sadık, Nazım Refik Koçak, Felekoğlu, Osman Mazlum, Hasan Görem, Ali Marufoğlu ve Reşit Akif Hürmüzlü gibi şairlerdir. 20. yüzyılda Irak’ta Divân şiiri başlığı altında yazılan şiirler aşk, ağıt, sevgi, yaşamla ilgili sosyal, siyasal, milli, dini ve doğa konu-ları işlemişlerdir.

Irak Türkmen Edebiyatında aruzdan sonra hece vezni şiirin yeni kimliği ola-rak benimsenmiştir. Aruz vezninin yaygın olduğu çağlarda halk şiirinde özellikle tekke ve hoyratlarda bir takım şairler heceyi güzel bir biçimde kullandıkları göze çarpar. Hece vezniyle yazılan şiirler adeta halkın ruhunu okşayan, halkın acı ve se-vinciyle ilgilenmeyi başarmıştır. Irak Türkmen şairleri hece şiirini halka seslenen bir şiir türü olarak algılamışlardır. Bundan dolayı hece vezniyle yazılan şiirler genellikle toplumun her kesimi tarafından anlaşılan ve hızlı bir şekilde kulaklara dolan ince ve halkın gerçek yaşamını yansıtan şiirlerdir. Ancak Irak Türkmen şairleri bu ölçüde yazdıkları şiirler de genellikle bir kötümserlik duygusu vardır. Bunun da nedeni tarih boyunca Irak Türkmenlerine yapılan siyasi baskılardır. Bunun yanında Türkmen şair-lerinin bir kısmı şiirlerine çok mükemmel bir üslupla insanların acılarına ve sıkıntıla-rına adeta ilaç gibi olmuşlardır. Irak Türkmen Edebiyatında önemli bir yere sahip olan Felekoğlu’nun yazdığı şiirlerde aynı milliyetçilik duygusuyla karşılaşmaktayız.

(19)

Açıl dilim açıl dilim Oḳumaya açıl dilim Yurda düşmân olanlara Âteş olup saçıl dilim

Irak Türkmen Edebiyatında hece vezninin yedi, sekiz, dokuz, on ve en yaygın olan on bir, on dört ve on altı hecelilerle şiir türleri görülmektedir. Koşma, destan, türkü, güzelleme, ağıt, ilahi ve hoyratlar gibi nazım biçimleri ve türlerinde örnekler görülmüştür.

Irak Türkmenlerine özgü hoyrat dörtlükleri yedi heceli olmakla, Kerkük, Er-bil, Telafer, Altunköprü, Kifri, Hanekin, Tuzhurmatu, Tazehurmatu gibi Türkmen yerlerinde yaygın şiir türüdür. Bu hoyratlar Türkmen toplumunun bedii zevkini, ko-nuşulan dilin estetiğini, dünya görüşünü, sosyal hayatın her alanına sinmiş yanıyla inanç, gelenek, görenek ve hikmetleri, çocukların oyun, eğlence dünyasına ait teker-lemeleri, Türkmen kadınının bebelerine söylediği ninnilerden, yaktığı ağıtlara, kısa-cası doğumdan ölüme kadarki serüvenini dile getirir.

Türkiye’nin Elazığ, Şanlıurfa, Diyarbakır gibi yörelerinde rastlanılan hoyrat dörtlüklerine, Azerbaycan kültür camiasında bayatı adı verilmektedir. Irak’ta hoyrat veya horyat biçiminde de telaffuz edilen bu kelimenin sözlük anlamı hakkında kesin bir bilgi yoktur. Uzunhava olarak yirmiye yakın değişik ezgi seyrine sahip halk ma-kamı ile okunan hoyratlar, edebi metin ve ezgi ile bir bütün olarak icra edilen halk müziği ürünüdür. Irak Türkmenlerinin bir simgesi haline gelen hoyrat, istisnasız Irak'taki bütün Türkmen yerleşim bölgelerinde bilinen ve sevilen, günümüzde de bütün canlılığı ile yaşayan bir nazım türüdür.

Edebi açıdan başlı başına bir küçük şiir olan hoyratlarda, ilk mısraı üç, dört veya beş heceli cinaslı sözlerden, ikinci, üçüncü ve dördüncü mısraları yedişer hece-den oluşan hoyratlar, çarpıcı ve sürprizli anlamları ile bir çırpıda insanı kavrayan ve düşündüren dörtlüklerdir. Cinassız hoyratlar isedört veya daha fazla mısradan oluşan 7 heceli 1, 2 ve 4’üncü mısraları kafiyeli olur.

(20)

Hece vezniyle şiir yazan Irak Türkmen Edebiyatının şairleri; Felekoğlu, Reşit Ali Dakuklu, İzzettin Abdi Bayatlı, Ali Marufoğlu, Hasan Görem, Mehmet İzzet Hat-tat, Tevfik Celal Orhan, Ferman Hamit Tuzlu, Salah Nevres, Remziye Habib Mayas, Reşit Akif Hürmüzlü, Hüsam Hasret, Münir Kifirli, Ümit Köprülü, Rıza Çolak, Sa-bah Kerküklü, İlham Tuzlu vb.

Ali Marufoğlu yazdığı hoyrat ve mani dörtlüklerinde büyük başarı göstermiş-tir. Ayrıca halk dilinde yazdığı kahramanlık türküleri, koşma, destan, ağıt, güzelleme ve manzum hikâyeleri de halk ağzında az çok benimsenmiştir.

Köprü’den

Kerkük yaḫın Köprü’den Bir yan uçurum bir yan od İgit ol geç köprüden

Erbil’indi Er adı Erbil’indi Kurulsun er meydânı Men diyim er bilindi

Çöp gider üzüm ḳalı Üzüm he dizim ḳalı

Ya bir tek Türkmen ḳalmaz Ya Kerkük bizim ḳalı

Ayrıca Türkmen Edebiyatında şiir yanı sıra düzyazının gelişmesi basımevinin kurulmasıyla başlamıştır. Kerkük’te ilk olarak Havadis Gazetesinin daha sonra Ma-arif Dergisinin yayımlanması düzyazının gelişmesine canlılık getirmiştir. Irak Türk-men Edebiyatı 20. Yüzyılın ikinci yarısında sonra düzyazı alanında büyük canlılık göstermiştir. Bu kuşak içinde yetişen edebiyatçıların en büyük şansı köklü bir Türkçe eğitim görmelerinden kaynaklanmaktadır. Düzyazı alanında Hicri Dede Hıdır Lutfi ve Molla Sabır gibi eski kuşağa mensup büyük edebiyatçıların yazdıkları yazılar ile

(21)

kendilerini tanıtabilmişlerdir. Ancak bunların yazıları Divân edebiyatı özelliği taşı-maktadır.

Yazı dilinde sadeleşme süreci Ata Terzibaşı’nın öncülüğünde Beşir gazetesi-nin yayımlanması ile başlamıştır. Ata Terzibaşı’nın yanı sıra Reşit Kazım Bayatlı (1914-1983), düz yazı ve denemeleriyle ilgi çeken Abdulhâkim Rejioğlu (1910-1975) geliştirici, akıcı üslubu ile önemli yeniliklere öncülük ederek Türkmen Edebi-yatı tarihinde üstün bir yere sahip olmuştur. Fikri ve edebî yazıları ile Rıfat Yolcu (D. 1926), makale ve hikâyeleriyle Ali Marufoğlu gibi isimler düzyazı alanında sade dilin gelişmesinde önemli rol oynamışlardır.

Irak Türkmen Edebiyatında düzyazı türlerinden hikâye ve makale en çok ör-neklerindedir. Hikâyenin ilk örneğini Osmanlı döneminde Ahmet Mithat Efendi’nin küçük ve fıkralar kapsayan Kıssada Hisse adlı hikâye 1869 ‘da Bağdat’ta yayınlandı. Kerküklü Mahmut Nedim 43 sayfadan oluşan ve uzun hikâyeleri kapsayan

Mübare-zeyi Aşk adlı kitabı 1912 yılında Bağdat’ta yayınladığı ve 2 Mart 1935’de yayına

başlayan ve toplam 17 sayı yayımlanan İleri gazetesi, Türkmen hikâyeciliğin öncüle-rinden olan Fehmi Arap Ağa’nın birkaç hikâyesini yayınladı. Ayrıca 12 sayfadan oluşan, sosyal konulu Târîh Caraimde eşsiz bir olay adlı hikâyesini 1951 yılında Bağdat’ta yayımlandı.

1961 yılında yayıma başlayan Türkmen Kardeşlik Ocağını yayın organı Kar-deşlik dergisinde birçok hikâye ve makale yayımlanmıştır. Irak Türkmen Edebiya-tındaki düzyazı yazarları Ata Terzibaşı, Fazıl Mehdi Bayat, Ali Marufoğlu, İzzettin Abdi Bayatlı, Mehmet Hurşit, Osman Şengül, Mevlit Taha Kayacı, Kerim Çoban, Haşim Kasım Salihi, İhsan Sıddık, Mehmet Ulus, Abdulhâkim Rejioğlu, Ali Beşirli, Mehmet Ömer Kazancı, Hidayet Kemal Bayatlı, Fazıl Demirci, Habib Hürmüzlü, Kasım Sarıkâhya vb.

(22)
(23)

ALİ MARUFOĞLU’NUN HAYATI, EDEBİ KİŞİLİĞİ VE ESERLERİ

I.HAYATI*

Ali Marufoğlu, son dönem Irak Türkmen Klasik edebiyatının usta yazarların-dan biridir. 1927 yılında Kerkük’ün Tuzhurmatu ilçesinde Mustafa Ağa mahallesinde Türkmen bir ailede doğmuş ve büyümüştür. Babası Hasan Maruf’tur. Soyadının Sa-nam olmasına rağmen Ali Marufoğlu dedesinin ismiyle şöhret olmayı istemiştir.

Marufoğlu, 1933 yılında Tuzhurmatu’nun altı sınıflı ilkokulunda tahsilini bi-tirdikten sonra 1939’da Kerkük’e gelerek burada ortaokula girmiştir. Ancak geçimini sürdürebilmek için ortaokul üçüncü sınıfta iken eğitimine ara vererek Tuzhurmatu’ ya dönmüş, ilkin tarım ve işçilikle uğraşmıştır. 1946 yılında askerliğe alınan şair aynı yılda evlenerek iki erkek ve iki de kız çocuk babası olmuştur. 1950’lerden bu yana ticaret işlerinde çalışmaya başlamıştır.

Geçim sıkıntısından dolayı eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalan Maru-foğlu kendi kendini yetiştirmiş, daha ilkokulda iken şiire merak sarmış, zamanının çoğunu gazete, dergi, kitap okumak ve edebi hareketleri izlemekle geçirmiştir. Edebî hayatı şiirle başlayan Marufoğlu, sonraları ise düz yazıya yönelmiş fakat tarımla uğ-raştığı sıralarda, edebiyatla pek az ilgilenebilmiştir. Ancak ticareti meslek olarak tutunca, çalışmalara vakit ayırabilmiş, aile kitaplığında bulunan Türkçe, Arapça, Farsça edebî kitapları birkaç defa okumuştur. Babasının bu edebi kitapları, edebiyata olan hevesini körüklemiştir. Hatta onun asıl edebi çalışması o dönemlerde Tuzhur-matu’da bulunan Hasan Seferoğlu Kütüphanesindeki kitapları okuduktan sonra baş-lamıştır.

*Bölümün hazırlanmasında yararlanılan kaynaklar:

1 Ata TERZİBAŞI, Kerkük Şairleri, s 22.

2 Fazıl Mehdi BAYAT, Irak’ta Türkmen Edebiyatı Tarihi, s 90.

3 Başlangıcından Günümüze Kadar Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi ( Nesir-Nazım), T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları/1896, C. VI, Ankara 1997, s 451.

4 Şemsettin KÜZECİ, Kerkük Şairleri(Irak Türkmen Şairleri), s 67.

5 İsmet Refik SARIKAHYA, Şair ve Yazar Ali Marufoğlu, Türkmeneli (Edebiyat ve Sanat) dergisi, Sayı 48, 2012, s 22.

6 Cevdet AVCI, Kardeşliğin görüşmeleri, Kardeşlik dergisi, Sayı 10-11, s 26.

7 Şakir Sabır ZİRAATÇI, Duygunun Coşkun Bulağı Değerli Şair Tuzlu Ali Marufoğlu, Kardeşlik Dergisi, Sayı 8-9, 1963, s 31-32.

8 Hasan İzzet ÇARDAĞLI, Çağdaş Türkmen Şairleri, s 34. 9 Ali Marufoğlu’ndan alınan bilgiler.

(24)

İlk kez 01.03.1958 tarihli yerli Âfâk gazetesinde yayımladığı ‘Tenbellik’ baş-lıklı bir manzume ile yayın âlemine atılan şair, daha sonra Beşir ve Yeni Irak gazete-lerinde yayımladığı şiirlerle tanınmaya başlamıştır. Alçak gönüllü, sevecen bir kişili-ğe sahip olan Marufoğlu, zekâsı, gayreti ve yeteneği sayesinde verimli yazarlar ara-sına girmiştir.

Ailesine ve aile hayatına önem veren Marufoğlu 1971 yılında çok sevdiği 14 yaşındaki kızı Feride’yi acı bir yangın kazası sonucu kaybetmiştir. Buna çok üzülen şair üzüntüsünü şiirlerine yansıtmıştır.

Cennet içre ḥ ṣumân oynar güler

Ehli aġlar arḳ ḥâlete

Seksen il aġlar daha târîḫ vefât söyler Uçtu bir keklik gibi ḳondu Ferîde cennete

T 2/6-7

İlk eşini 21 Nisan 1986’da kaybeden Marufoğlu, 1996 yılında ikinci evliliğini Saime Hanımla yapmıştır. Halen Tuzhurmatu ’da yaşayan Marufoğlu hasta yatağında olmasına rağmen var gücüyle yazmaya devam ediyor.

(25)

II. EDEBÎ KİŞİLİĞİ *

Irak Türkmen Edebiyatının en verimli yazarlarındadır. Tuzhurmatu kasaba-sında yetişen görkemli iki şairden biridir. Bu kasabada düz yazı alanında öncülük eden Marufoğlu, gelişmiş ve olgunlaşmış edebî şahsiyetine fıtri istidat, ciddi çaba ve çalışmalarıyla kavuşmuştur.

Hayatı boyunca şiir ve edebiyatla uğraşmaktan hiç bıkmamıştır. Babasının kütüphanesinde bulunan kitaplardan yararlanan şair edebiyata şiirle, bir hoyratla baş-lamıştır. Daha sonra düz yazıyla da ilgilenen sanatçı her iki alanda da başarı sağla-mıştır. Bu arada yazdığı hoyrat ve mani dörtlükleri de halkça az çok benimsenmiştir. Şiirlerini kısmen aruz ve kısmen heceyle yazmıştır. Birçok kalıbını kullandığı aruz vezninde başarılı olmuştur. Serbest sitilde ise hiç şiir yazmayan Ali, bu tür satır şiiri-ne karşı bile koymuştur. Nitekim kendisiyle yapılan bir basın görüşmesinde serbest şiiri ölü kefenine benzeterek bunun öteki giysilerden farklı biçimde hazırlandığını söylemiştir.

Türkçe klasik şiirleri kolayca kavradığı gibi, Farsça ve Arapça şiirleri de okuyarak kendisini geliştirme gayreti içinde olmuştur. Bu meyanda Türk şairlerinden Nefi’, Fuzûli ve Mehmet Akif, Fars şairlerinden Hafız ve Sa’di, Arap şairlerinden Züher ve Şevki, Azeri şairlerinden Sabır ve Şehriyar‘dan etkilenmiştir. Kerküklü şair Reşit Akif’in son zamanlarda yazdığı şiirleriyle de müteessir olarak onun:

Leṭâfet burcuna bir şems-i pür envârsın Kerkük Cinâna ġıbṭa-baḫş bir ṣaḥne-i gülzârsıñ Kerkük

*Bölümün hazırlanmasında yararlanılan kaynaklar: 1 Ata TERZİBAŞI, Kerkük Şairleri, s 23.

2 Fazıl Mehdi BAYAT, Irak’ta Türkmen Edebiyatı Tarih, s 91.

3 Başlangıcından Günümüze Kadar Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi (Nesir-Nazım ), T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları/1896, C. VI, Ankara 1997, s 451

4 Hasan İzzet ÇARDAĞLI, Şuara El-Türkman El-Muasarun, Kardeşlik Dergisi, Sayı 1-2, 1970, s 4-5. 5 Cevdet AVCI, Kardeşliğin görüşmeleri, Kardeşlik dergisi, Sayı 10-11, s 27.

6 Şemsettin KÜZECİ, Kerkük Şairleri(Irak Türkmen Şairleri), s 67.

7 Haydar MUHAMMED, Irak Türkmen Edebiyatında Serbest Şiir Tartışmaları, s 16.

8 İsmet Refik SARIKAHYA, Şair ve Yazar Ali Marufoğlu, Türkmeneli (Edebiyat ve Sanat) dergisi, Sayı 48, s 23.

(26)

matlalı şiirine yazdığı naziresini,

Yürür ‘Âkif iziyle FOĠLU faḫr eder zîrâ O kâmil üstâda sen mülhem- rsıñ Kerkük

K 14/21 maktayla bitirerek, şiirde Âkif’in ardı sıra gittiğini belirtiyor.

Marufoğlu, Kerküklü şair Osman Mazlûm’un da gazallerini beğenerek bun-lardan bazılarına nazire yazmıştır. Fakat o, bütün bu şairleri izlemekle birlikte bunla-rın bayağı bir mukallidi olmayıp kendine özgü bir tarz oluşturmayı başarabilmiştir. 01.03.1958 tarihli afak gazetesinde Tenbellik başlıklı şiiri, hemşerisi ve mes-lektaşı Hasan Görem’in daha önce aynı unvanla o gazetenin 15.04.1955 tarihli nüs-hasında yayımlanan şiirine adeta bir karşılıktır. Görem’in Rüya başlıklı şiirine de aynı unvanla bir karşılık veren Marufoğlu’nun söz konusu bu şiiri mana ve mazmun yönüyle Görem’in şiirinden farklıdır. Görem’in şiirinde hayalî unsurlar ağır basarken Marufoğlu yaşanmışlıkları gerçekçi bir üslupla şiirinde işlemektedir. Nitekim o, şiir-de olduğu gibi nesirşiir-de şiir-de millet ve memleket meselelerini, toplumun sıkıntılarını dile getirirken gerçekçi bir söyleyiş tarzını benimsemiş, zaman zaman çözüm önerileri getirmiştir. Bu tarzda yazdığı birçok milli gazelle de ün yapmıştır. Ayrıca cinaslı ve cinasız yazdığı hoyratlarla da dikkat çeken şair, eserlerinin çoğunda milli düşünce ve duygularını harekete geçirerek halkını uyarma gayreti vardır.

Irak Türkmen Edebiyatının gerçek bir temsilcisi olan Marufoğlu’nun şiir, hoyrat ve yazılarında yerli Türkmence sözcükleri kullanmaya gösterdiği özenle de dikkate değerdir. O bilinçli bir yazar sıfatıyla yabancı sözcüklerden mümkün mertebe arınmış sade bir dille şiirler ve yazılar yazmaya gayret etmiştir. Şiir onun için bir araçtır. Dilin, yani kültürün korunup gelişme düşüncesini dile getirmiş, özellikle şiir-lerinde ve hoyratlarında hürriyet, aşk, birlik, adalet ve milliyetçilik temalarını işle-miştir. Bu anlamda Irak Türkmen Edebiyatında görkemli bir yeri olan Marufoğlu; ayrıca eleştiri, inceleme, araştırma, folklor yazıları kaleme almak yanında Arapça, Farsça çevriler de yapmıştır.

(27)

1970 yılında Kardeşlik Ocağı tarafından Kardeşlik dergisinin 10. Yılına gir-mesi münasebetiyle düzenlenen edebi yarışmaya birçok büyük şair, yazar ve hatırı sayılır edebiyatçı katılmıştır. Bunlardan biri de Marufoğlu’dur. Marufoğlu yarışmada şiir ve hikâye dalında yazdığı eserle başarılı olmuştur. Şiir dalında Gerçekler adlı şiiriyle üçüncülüğü ve hikâye dalında ise Sağ El hikâyesiyle de birinciliği kazanmış-tır. Ayrıca 31.01.2002 tarihinde kendisine vefa borcu olarak Tuzhurmatu halkı Maru-foğlu için büyük bir takdirname töreni düzenlemişlerdir. Törene Kerkük’ten, Da-kuk’tan çok sayıda şair katılmıştır.

(28)

III. ESERLERİ *

Ali Marufoğlu ilk kez 01.03.1958 tarihli yerli Âfâk gazetesinde yayımladığı

Ten-bellik başlıklı bir manzume ile yayın âlemine atılmıştır. Daha sonra Beşir gazetesin-de yayımladığı şiirleriyle tanınmaya başlamıştır. Asıl geniş şöhretini 1961 yılından bu yana Bağdat’ta çıkmakta olan Kardeşlik dergisinde yayımladığı devamlı yazıla-rıyla elde etmiştir. Bununla birlikte onun birçok şiir ve hoyratları, Irak Türkmen Radyo evinde sunulmuştur. Onun eserlerini; şiir-nesir(düz yazı), konuları, telif-çeviri, basılmış-basılmamış vs. oluşlarına göre birkaç açıdan tasnif etmek mümkün-dür. Ayrıca Ali Marufoğlu’nun çoğu eserlerinin bulunduğu elimizdeki yazmayla ilgi-li açıklamayıda buraya almayı daha doğru bulduk. Eilgi-limizdeki yazma 90 sayfalık bir şiir defteridir. Eski harflerle yazılı olmasına rağmen eski yazılı eserlerdeki gibi varak düzeni yapılmamıştır. Sayfalar şair tarafından numaralandırılmıştır. Ancak şairin numaralandırması çok karışık ve anlaşılır olmadığı için elimizdeki yazmayı tekrar numaralandırmak zorunda kaldık. Elimizdeki yazmada bulunan şiirler herhangi bir tasnife tabi tutulmadan oluşturulan metninin Klâsik Türk Edebiyatı’nın öngördüğü mürettep divan tertibine göre bir düzenlemesi bulunmamaktadır. Manzumelerin keyfi bir sıralamayla verildiği için tenkidli metinde değerlendirmenin sağlıklı olması için ana başlıkta şekil açısından tasnifi esas alarak düzenli bir divan tertibi şeklinde eser-lerini sıralamaya çalıştık. Elimizdeki yazmada imla hataları, beyitlerdeki vezin bo-zukluğu ve eksiklikleri oldukça fazladır. Şair yazmada bulunan bütün şiirlerin sonuda

*Bölümün hazırlanmasında yararlanılan kaynaklar: 1 Ata TERZİBAŞI, Kerkük Şairleri, s 22.

2 Fazıl Mehdi BAYAT, Irak’ta Türkmen Edebiyatı Tarih, 91.

3 Ata Terzibaşı, ‘‘Kardeşlik Altıncı Yılı Yazı ve Şiirleri’’, Kardeşlik Dergisi, S. 1, 1967, s. 24. 4 Şemsettin KÜZECİ, Kerkük Şairleri(Irak Türkmen Şairleri),s 66-73.

5 Şemsettin KÜZECİ, Poets of Kırkuk (Iraq Turkman Peots), s 34.

6 İsmet Refik SARIKAHYA, Şair ve Yazar Ali Marufoğlu, Türkmeneli (Edebiyat ve Sanat) dergisi, Sayı 48,s 24.

7 Ali Marufoğlu, ‘‘Gazel Şairleri’’, Kardeşlik Dergisi, S. 6, 1963, s. 36-37. 8 Ali MARUFOĞLU, Olaylar Konuşuyor, s 3.

9 Ali MARUFOĞLU, Deremet, s 3. 10 Ali MARUFOĞLU, Direniş, s 4.

11 Kardeşlik Dergisi (Muhtelif Sayılar), Irak Türkmen kardeşlik Ocağı Yayınları, Bağdat 1961-1987. 12 Türkmeneli (Edebiyat ve Sanat) Dergisi, Muhtelif sayılar, Fuzûli Yayın ve Basım Müessesi, Ker-kük.

13 Hasan İzzet ÇARDAĞLI, Şuara El-Türkman El-Muasarun, Kardeşlik Dergisi, Sayı 1-2, 1970,s 4-5 14 Türkmeneli Gazetesi(Muhtelif Sayıları), Fuzûli Yayın ve Basım Müessesi, Kerkük.

(29)

şiirin ne zaman yazıldığına dair tarih yazmıştır. Ayrıca şiirlerin çoğunun başında özel başlık ve şiirin neden yazıldığına dair şair tarafından kısa bilgiler yazılmıştır. Çoğu şiirini başında aruz veya hece vezninde olduğuyla ilgili bilgi verilmiştir. Elimizdeki yazmaya göre Marufoğlu’nun eserlerinin tertibini şöyle yaptık.

A. ŞİİRLERİ

Son dönem Irak Türkmen Klasik edebiyatında şiir yazan şairler çoğu şiirle-rinde aruz veznini kullanmışlardır. Cumhuriyet çağında ise şairler şiirleşiirle-rinde hem aruzu hem de heceyi bir arada kullanmışlardır. Ali Marufoğlu’da şiirlerini hem kla-sik, hem de yeni tarzlarda yazmıştır. Böylece onun şiirlerini iki guruba ayırabiliriz

a. Aruzla Yazılan Şiirleri

Ali Marufoğlu Divân edebiyatı geleneğine bağlı bir şair olarak aruz vezinleri-ni en iyi şekilde kullanmaya çalışmıştır. Divân edebiyatın en çok kasîde, gazel, mer-siye, menkıbe, naat, münacat gibi nazım şekilleri ve türlerinde şiir yazmıştır. Şiirle-rinde vezin kusurları oldukça fazladır. Ayrıca zaman zaman vezin gereği kelimelerin imlasını değiştirdiği görülmektedir. Aruzla yazdığı şiirlerde Maruf, Marufoğlu ve Ali mahlaslarını kullanmış, bazı şiirlerinde ise hiç mahlas kullanmamıştır. Marufoğ-lu’nun sade, akıcı ve yeni yeni kelimeler kullandığı şiirleri Irak Türkmen Klasik Edebiyatına yeni bir boyut kazandırmıştır. O şiirlerinde her zaman gerçekçi ve yalın bir üslupla mertlik, yiğitlik, aşk, saygı, mücadele, milliyetçilik, vefa konularını işle-miştir.

b. Heceyle Yazılan Şiirleri

Irak Türkmen Edebiyatında 1958’den sonra aruz vezniyle Klasik tarzda şiir yazan edebiyatçılar, bu yolu terk edip, hece vezniyle modern şiirler yazmaya başladı-lar. Başlangıçta Divân edebiyatının etkisi altında ürünler veren Marufoğlu, halk ede-biyatı ve folkloruna yakınlığından dolayı, hem biçim, hem de dil bakımından yenili-ğe ve sadeliyenili-ğe doğru yönelmiştir. Halk dilini ve edebiyatını da yakın inceleyen, özel-likle halk ağzında yaygın olan sözcük ve deyimleri çok iyi seçen Ali, bunları da yazı, şiir, yedi heceli hoyrat ve mani dörtlüklerinde kullanmıştır. Yerli Tuzhurmatu ağzıyla

(30)

yazdığı şiirlerinde görünen büyük ustalık ve becerikliliğini gençlere öğüt verici bir ifadeyle anlattığı manzum hikâyeleri milli mücadelesinin parlak bir aynası olmuştur.

B. DÜZ YAZILARI (NESİRLERİ)

Ali Marufoğlu’nun Divân nesri özelliğinde herhangi bir eseri bulunmamakta-dır. Ancak Çağdaş Edebiyatın düz yazı türlerinden birçok eseri bulunmaktabulunmamakta-dır. En çok ürün verdiği düzyazı türleri arasında hikâye ve makale gelmektedir. Ali Maru-foğlu’nun düz yazılarını şöyle sıralayabiliriz.

a. Hikâyeleri

Ali Marufoğlu’nun hikâyeleri çoğunlukla toplumsal konuları işleyerek okuyucu-lara milli töreye bağlı kalma duygusunu aşılamaya çalışmaktadır. Toplumuyla ilgisi-ni hiç kesmeyen Marufoğlu hikâye yazmaya hevesli, edebi kültürü geilgisi-niş, kalemi güç-lü, müstait bir yazar olduğundan bu alanda yazdığı kolay ve çekici hikâyeleri şiirle-rinden daha çok beğenilmiştir.

Hikâyelerinde hakiki kahramanlık menkıbelerini canlandıran Marufoğlu bu tür yazılarında Türk hikâyecisi Ömer Seyfettin’i izlemekle birlikte konularını yerli renk ve motiflerle süsleyerek onun hayal mahsulü tasvir ve düşüncelerinden farklı olarak gerçekçi bir ifadeyle hatıra ve makaleye kayan bir tarzla anlatır. Şiirde ün saldığı gibi düzyazı (nesir) de güçlü yazılarıyla şöhret kazanan Ali Marufoğlu’nun hikâyeleri kendine özgü bir nitelik taşır. Onda hikâyenin anlamı diğer yazarlara göre bambaş-kadır. Ali Türkmen hikâyecilik alanını geliştirip, yeni buluşlarıyla hikâyeciliğe yeni bir bakış getirmiştir.

Ali Marufoğlu’nun hikâyeleri için şöyle genel bir açıklama verebiliriz:

1. Asıl hikâyenin içine küçücük ikinci bir hikâyede yerleştirir. Bu küçük hikâye-leri örnek, izah veya bir olayın vasfı için yerleştirir. Bu özellik Boz… Yağ-murluk, At Masalı, Bibi Su (Kumru) ve Nişancı Ali adlı hikâyelerinde bariz bir şekilde görülür.

(31)

3. Marufoğlu hikâyelerini bol teşbihlerle donattığı gibi kimi vakit hikâyelerine örnek şiirlerde verir. Buna örnek olarak Olaylar Konuşuyor adlı kitabındaki Yaşatan Ölüm adlı hikâyesini verebiliriz.

Ali Marufoğlu’nun yayımlanan hikâyelerini şöyle sıralayabiliriz.

1. 1964’te Ali Marufoğlu’nun yayımlanan Olaylar Konuşuyor kitabında 5 men-sur ve 5 manzum hikâye bulunmaktadır. Menmen-sur hikayeleri (Topal Zanbur, Uçaktan Atılan Mektup, Yaşatan Ölüm, Gözlerin Bağlama Ya!!! , Şehir Ca-navarları) manzum hikâyeleri ise ( Kervan Yolcusu, Bir Varmış Bir Yokmuş, Bağcı ile Yılan, Diş Ağrısı, Canlı Leş) başlıklı hikâyeleridir.

2. Kardeşlik dergisinde (Nişancı Ali, Bibi Su (Kumru), Kılıç Yâresi, Canavarlar Pençesi, At Masalı, Sağ El, Değirmencide Su Derdi, Asi Bir Aslan, Bu Çocuk Sizden, İlk Tokat) gibi hikâyeleri yayımlamıştır

3. Ali Marufoğlu’nun Deremet kitabında (Beşik, Telefon, Gül Ahmet, Lele Ma-salı, Top Kapı, Deve ve Çakkal, Yasemin ve Kalender, Mezar, Dul Adam, Çuval) gibi hikâyeleride yayımlamıştır. Bu hikâyeler Tuzhurmatu ilçesinde halk arasında yaygın olan efsaneler, hayatı boyunca başından geçen bazı olayları, çocukken babasından ve büyüklerinden duyduğu masal ve kısa hikâyelerdir.

Ali Marufoğlu’nun hikâyelerinden bir örnek: İLK TOKAT1

Koskoca okulun sessizliği birdenbire bozulmuştu! Odalar pencereler inlerken üç yüzü aşkın öğrenci de korkudan nefes alamaz hale gelmişti! Ne olmuştu acaba? Mo-tor tekerleği mi patlamıştı yoksa okulun salonunda bir tabanca mı ateşlenmişti? Ha-yır… Ne oydu ne bu, ancak ufak tefek bir öğrencinin cılız yanağında okul

1 Bu hikâye Kardeşlik dergisinin Şubat-Nisan 1975 tarihli müşterek sayısında yayımlanmıştır. Tatlı bir

üslupla anlatılan bu güzel hikâyede geçen hadisenin aynıyla vaki olduğunu belirten yazarı, anlaşılan o günlerde altıncı sınıfta öğrenci ve müdürleri de Kifrili tanınmış edebiyatçı Abdülhekim Rejioğlu idi ki hikâyenin yayımlanmasından az bir müddet sonra 26.11.1970 tarihinde ölmüştür. Hikâyede söz konu-su olan mazlum Yüksel’in bizzat Ali Marufoğlu olduğu düşünülmektedir.

(32)

nün patlattığı müthiş tokatın şaklayışı idi bu ses! Tokatın etkisiyle bir sağa bir de sola sallanıp güç bela ayakta tutunabilen cılız öğrenci bu müthiş tokadı acaba ger-çekten mi hak etmişti? Yoksa her zaman olduğu gibi güçlülerin keyfî olarak zayıfla-ra savurdukları tokatlardan biri mi idi bu tokat?

Uzun tatil ayları geride kalmış, yeni okuma yılının ilk sabahında kasabanın öğ-rencileri ikişer üçer okul yolunun tutmuştu. Aralarında zorla gönderilenlerle bir iki gönüllüler yok değildi. Ama okuluna kavuşmak için can atanlar da vardı. Bu sonun-cuların biri de Yüksel’di. Onun yalnız bu yılı kalmıştı. İlkokulu bitirecek, yükseko-kulların kapılarını aralayacaktı. Ayrıca da birer baba şefkati taşıyan öğretmenlerine kavuşacaktı. Hele onlardan göreceği saygı ve baba sevgisini düşündükçe yerinde duramaz olmuştu.

Yüksel harika zekâsı, keskin hafızası, yol bilgisi ve hepsinden ziyade çalışkanlı-ğına çok güveniyordu. Bu yılda da geçen beş yıl gibi başarı üstüne başarı sağlaya-cak, alkış tufanına tutulup sınavlarda ödüller kazanacaktı. Buna kendisinin de öğ-retmenlerinin de hiçbir kuşkusu yoktu.

Çıngırak ötmüş, öğrenciler salonda sınıfa sırasıyla dizilince Yüksel’in yeri boy düzenine göre altıncı sınıfın ilk sırasındaki son durak olmuştu. Müdür de öğretmen-ler de salona dalmışlardı. Yüksel’in ilk dikkatini çeken birkaç yeni yüzdü. Eski mü-dürleri ve birkaç öğretmenleri yoktu. Yerlerine başkaları atanmıştı. Bu her yıl rastla-nan olanaklardandı. Öğretmenler de sıra ile dizlince salonun ortasında tek başına kalan zatın yeni müdür olduğu anlaşılmıştı. Daha otuzunu doldurmamış uzunca boy-lu ve bıyıkları önden tıraşlı müdür bir aşağı bir yukarı gezinip öğrencileri gözden geçiriyordu, müdürün dış görüşü buydu. İçi ise sonradan anlaşıldı ki öyle değilmiş. O her atandığı okulda olduğu gibi burada da kurduğu projeyi uygulamak için fırsat kolluyormuş. O ilk günden beri öğrenci ve öğretmenlerini bileğinin gücüyle korku-tacaktı. O bir aşağı bir yukarı gezinirken projesine kurban arıyormuş meğerse! Teh-dit üzerine tehTeh-dit savuruyor, “tembellerin kulağını koparacak, kirlilerin derisini, kav-gacıların kafasını ezeceğim” gibi tehditlerle nefes tüketiyordu. Tam bu sırada altıncı sınıfla yüz yüze duran beşinci sınıf öğrencilerinden birini sürükler gibi bir adım öne çıkardı. Çocuk pek yoksul birinin oğlu idi. Kundura yerine iplikle işletilmiş bir ayakkabısı var, ceketi olmadığı için yalın bir gömlek giymiş, kuşak yerindeki

(33)

yama-larını ha örtmüş ha örtmemiş kalın bir kayışla belini bağlamıştı. Müdür onu sıradan sürüklerken kuşağın ucu ikinci düğümden çözülmüş, kayış çocuğun göbeğinden aşa-ğı sarkmıştı. Tuhaf! Müdür birdenbire değişip ciddiyetin yerini anlaşılmaz bir teşbih ilişmişti. Hemen kuşağın sarkan ucunu avuçlayıp öğrencisinin onurunu hesaba kat-madan müstehzi bir gülüşle kayışı sallayarak her altı sınıfın öğrencisine hitaben “ta-lebeye bah! Kuşağa bah! … Bu bir mektepliydi. Yohsa bir şagirtti?” Müdür bu söz-leriyle el ve cisminin işaretlerini ekleyince öylesine güldürücü bir tutum takındı ki tüm öğrenciler hatta öğretmenler de güldü. İşte o zaman müdür kırdığı potun farkına varmış; ağır başlılıkla okulu korkutacakken paskallığıyla kendi kendini birden bire maskaraya çeviriyordu. Utancından kıpkırmızı kesildi. Biraz duraklamadan sonra bir daha ciddiyetini takındı; etrafındakiler üzerinde öfkeli gözler gezdiriyordu; bir tokat-la yere serilecek birini arıyormuş meğerse! Zira elinin altında süklüm püklüm duran zelil öğrenci gürbüzün biri idi; bir tokatla yere devrilmeyecekti. Haksızlık kurbanını değişmesi gerekiyordu. Tamam! İşte aradığını bulmuştu. Tam karşısında idi. Altıncı sınıfın en son öğrencisi. Yoksulluğu urbasından belli olan bu çocukcağız her ne ka-dar on üçüne basmış ise de yedi yaşar bir çocuktan daha çelimsizdi! Müdürün de aradığı bu idi. Hem bir tokatla yerlere devrilecek bir cılız, hem de yoksul olmasıydı, çünkü o sıralarda dövmek şöyle dursun, oğullarını öldürse bile yoksul babaların şikâyette bulunmayacağından emindi. Çocukcağıza doğru sert bir adım atıp sert bir dille “Nişin güldün?” Daha sorunun tamamlamadan -yazımın başında şaklayışını bir tabanca patlayışına benzettiğim – müthiş tokatı Yüksel’in sol yanağında patlatıverdi. Bu tokat zavallının okulda değil, hayatında yediği ilk tokattı. Çünkü o ayak tutalıdan beri zekâsı, anlayışı ve usluluğu sayesinde tekdir bile edilmemişti. O okulun alkış tufanına alışmış olan öğrenci tokatın sersemliğinden kurtulunca utancından yer yarıl-sa girsem diyordu. Zira her zaman öğrencilerin takdir gözlerini üzerinde dolaşırken gören çocukcağız bu sefer tam tersine olarak tüm okulun müstehzi gözlerini üstünde buluyor ve “Bu ağır cezaya çarptırılan bu mu?” diye gözler uzaktan yakından birbi-rine sorar gibi bakıştıktan sonra bir daha üzerinde toplanıyordu. Zavallı neler bekli-yordu! Nelerle karşılaşmıştır?

Altıncı sınıfın ilk dersi müdürün idi. Geçen yılla ilgili birkaç soru gerekmişti. Müdür sınıfın en yaşlısında bir de en irisine sordu. Kandırıcı cevaplar alamayınca sorusuna doğru cevap verecek öğrenciyi bulmak için beşinci sınıftan altıncı sınıfa

(34)

birincilikle geçeni sordu. İşte o zaman bütün gözler ikinci defa olarak Yüksel’in üze-rine toplandı. Yüksel, küskünlüğünü anlatan bir dargınlık ve kırgınlıkla ayağa kalktı. Müdür biraz önce merhametsizlikle tokatladığı bu minicik öğrencinin sınıf birincisi olduğunu anlayınca renkten renge girdi. Vicdan azabı mı duymuştu, ne idi belli de-ğildi! Ama şaşkınlığı gözden kaçmıyordu. Hele kekeleyerek sorduğu sorulara düz-gün cevaplar onu epeyce sarstı. Konuşmak için söz bulamıyordu. Çaresiz sudan bir bahane ile dersi bırakıp gitti.

Müdürünün taşkınlığındaki haksızlığı kadar küskünlüğünde haklı sayılan Yüksel, müdürünün vicdan azabıyla günün birinde birkaç sözcükle gönlünü alacağını umu-yordu. Bekledi ve bekledi. Ama ne gezer! Müdür öylesine mağrur, öylesine inatçı ki vicdanının sesine uymak şöyle dursun, sanki kazandığı vicdan azabının tüm suçu Yüksel’de imiş gibi onun derslerde en asi soruları cevaplandırmasını bile ekşi yüzle karşılar ve aferinler yerine somurtkanlıkla oturuyordu. Ah ne olurdu Yüksel günün birinde müdürünün iltifatına kavuşup da “ Üstadım! Beni haksız yere tokatladın…” diyebilse, o da “ Bir yanlışlıktı yavrum! Unut…” gibi bir cevap verip de barışsalar gönlünde hiçbir acı, hiçbir düğüm kalmayacaktı. Fakat müdür hiç de oralı görülmü-yordu. Hatta ders dışı karşılaştıkları zamanlar Yüksel’in selamlarını çoğu kez cevap-sız bırakıyordu. Yüksel artık barışmaktan ümidini kesmiş, müdürünün bu davranışını onuruna indirilen en ağır bir darbe sayıyor ve bütün uğraşlarına rağmen körpe gön-lündeki üzüntü düğümünün kabardığını seziyordu.

Yılsonunda barışmadan ayrıldılar. Ama ne var ki olan Yüksel’e olmuştu. O hari-ka zekâlı çocuğun her türlü haksızlığa isyankâr yaratılmış tedirgin ruhu, müdüründen gördüğü haksızlıkla hırçınlaştıkça hırçınlaştı ve daha sonraları buna benzer birkaç haksız olayla yıpranarak okulu, hatta derslerini iğrenerek öğrenimini yarıda bıraktı. Böylelikle toplum ve ulusunu aydınlatmaya hazırlanan bir çırağ, zorbaların haksızlı-ğa kurban giderek parlamadan sönüyordu.

Okuma yılının ilk sabahından, hatta ilk dakikasından beri çalışkan mı, tembel mi, haylaz mı demeden bile gene kuvvet verip ömründe ilk defa gördüğü öğrencilerini yere sererken ta kendisi uslandırılmaya muhtaç olan müdüre gelince yıllar boyu aynı vazifede kalmıştı. Sonraları vicdanına uyup da taşkınlığı bıraktı mı bırakmadı mı

(35)

bilmiyorum. Ama uzaktan pekiyi tanıdığım bu zat, ara sıra aynı tokatı keyfi olarak meslektaşlarına savuruyor. Fakat bu sefer eliyle değil (…)’le”

Manzum Hikâyelerinden bir örnek: DİŞ AĞRISI

Taraşçın berbere bir adam gitti Söyledi hastayım aman efendim Bırak sakalımı dişim berbatdı Durumum acıklı yaman efendim Yemekte bir ṭaşcıḵ dibine battı Benimçin bul da dermân efendim Elinden çakısıñ berber bıraḵtı Kaptı koskoca bir dişli kelbetin Ucların herifiñ dişine taktı Bir sıktı sınadı belin kuvvetiñ İgidin aġzından al kanlar aktı Megerse koparmış bir tutam etiñ İncikten adam düşüp bayıldı Vaz geçmez berber elinde neşter Eşe, eşe kanlar göğse yayıldı Bu sefer getirdi bir avuç cenger Basınca agzına adam ayıldı Göz ḵoymuş bu işe bir usta meger Fırladı yerinden dedi: berbere Bir ṣuç işlediñ bulunmaz teki Dille dişler gitti kurban cengere Nereden gelmiştir saña bu yetki Tıraşla hekimlik uymaz birbire Berber çıkıştı bir sus razı öteki Seniñ tek boş buğaz ne bilir işten Derken doğruldu yerinden hasta Hoşlanmam ağalar dedi dögüşten Dedi- evet saña acımam (usta) Elbette olurlar otuz ki dişten Berberi ṣananlar bir dişçi usta Tek ḵorkum dilden işim yok dişten Ḵalmaktansa dilsiz ölmeli ḫasta

(36)

b. Makaleleri

Başlı başına bir konu üzerine duran makale, Irak Türkmen Edebiyatında gaze-te ve dergilerin doğuşuyla başlar. Burada yayımlanan başyazılar birer makale olarak gösterilebilir. Bu yazıların çoğu edebi değer taşımadığı ve genellikle edebiyatın bir tek akımını tutmamış, değişik akımların etkisi altında yazılmıştır. Marufoğlu makale türünde oldukça başarı sağlamıştır. Şairin makaleleriyle ilgili örnekleri Gazete Yazı-ları / Yazdığı Gazete ve Dergiler ( Makaleler) başlığı altında topladık.

c. Eleştiri ve Değerlendirmeleri

Ali Marufoğlu’nun bu guruptaki düz yazıları ise, edebi sanatlara dair değer-lendirme ve eleştirilerden oluşmaktadır. Yazar bu alanda bazen bir konuyu gereğin-den fazla kurcalar ve i’tizaz duyduğu görüş üzerinde ısrarla direnir. Onun iyi mezi-yetlerinden biri, ürünlerini tenkit eden yazarlara verdiği cevabı reddinde onların ni-yetlerine göre uygun davranışı hususudur. O iyi niyet sahibi bilgili münekkitlerin yazıları üzerinde pek durmayarak sünger çeker, kötü niyetli haksız kimselerin tenkit-lerine ise tahammül edemeyerek kenditenkit-lerine, hak ettikleri doğru ve yanlış, gereken ağır dersleri verir vasıfta bir yazardır. Eleştiri ve Değerlendirmeleri ilgili örnekleri Gazete Yazıları / Yazdığı Gazete ve Dergiler başlığı altında topladık.

d. Fıkraları

Ali Marufoğlu’nun yazdığı fıkralar genelikle büyüklerinden duyduğu ve gü-nümüzde unutulan nükteli olayları özel bir görüşle, güzel bir üslup ve yerli konuşma dilinde anlatmıştır. Marufoğlu’nun fıkralarına en çok Deremet eserinde rastlamakta-yız.

(37)

Bayat Fatihası

Bektaşilerimizden biri bir cimrinin rençberi imiş… Yorgun argın işten dö-nünce ağasının evinde helva arafatı1 görmüş ve pek sevinmiş ama ne gezer!

Karşısı-na getirilen bir çocuğu bile doyurmazmış.

Bektaşi iki üç lokmada helvayı bitirmiş. Ağa da tetikte bekliyor rençbere ses-lenmiş:

- Hadi Fatiha’sını oku ver, demiş, bizimkisi:

- Daha karnım doymadı. Fatiha ölülere ulaşmaz, demiş.

Ağa emretmiş bir o kadar helva daha gelmiş. Bektaşi onu da bitirmiş ama iş Fatiha okumaya gelince yine direnmiş ve hala da doymadığını ileri sürmüş. Ağa ho-murdana hoho-murdana yine helva emretmiş, bir o kadar daha gelmiş bizimki onu da mideye yerleştirmiş ve epeyce karnını doyurduktan sonra doğurularak:

- Ağam, demiş ben Bayatlıyım, yalnız bayat Fatiha’sı bilirim sizinkini bil-mem. Ağa çaresiz:

- Öyle olsun demiş, Bektaşi de başlamış okumaya:

- Et-tahhiyat, çakkala bayat, Ganim’de Muhsin’de2 yat falan ağanın

ölüsü-nün ruhuna bir tay3 saldım. Zırrr…

Son cümleni iyice anlayan ağa yerinden silkinmiş ve elini kılıcına atarak: - Ülen pezevenk demiş bu Fatiha mı yoksa da söğüş?

Ama ne gezer karnını güzelce doyuran Bektaşi o sırada mahalle kapısından koşa ko-şa çıkıyormuş!

1 Arafat: Türkmen yörelerinde bayram öncesi ölüler hayrına yoksullara, komşulara, dağıtılan “yemek,

meyve, tatlı ve benzerlerine verilen genel ismidir. Arafat’ı yiyenlerin ölü sahibinin ruhuna Fatiha okuması şarttır.

2 Ganim, Muhsin: Tuzhurmatu’da eski su değirmenlerinin ismidir.

(38)

C. GAZETE YAZILARI / YAZI YAZDIĞI GAZETE ve DERGİLER Ali Marufoğlu’nun gazete ve dergilerdeki yazılarının en çok şiir, hikâye ve makale türlerinde olduğunu görmekteyiz.

a. Şiirler

1. Ali MARUFOĞLU, Saygı, Kardeşlik dergisi, S 5, 1961, s 38.

2. Ali MARUFOĞLU, Seçme Horyatlar, Kardeşlik dergisi, S 11, 1961, s 37. 3. Ali MARUFOĞLU, Ülkü Sesi, Kardeşlik dergisi, S12, 1961, s 37.

4. Ali MARUFOĞLU, Kerkük Destanı, Kardeşlik dergisi, S 1-2, 1963, s 37. 5. Ali MARUFOĞLU, Ey Şehit, Kardeşlik dergisi, S 4, 1963, s 43.

6. Ali MARUFOĞLU, Beşleniş, Kardeşlik dergisi, S 10, 1963, s 42.

7. Ali MARUFOĞLU, Koç Babadan Koçak Kız, Kardeşlik dergisi, S 9, 1964, s 44.

8. Ali MARUFOĞLU, Doğru imiş, Kardeşlik dergisi, S 9, 1966, s 47. 9. Ali MARUFOĞLU, Kerkük Bülbülü, Kardeşlik dergisi, S 5,1967, s 23. 10. Ali MARUFOĞLU, Savaşlarda Beliririm, Kardeşlik dergisi, S 10, 1967, s

40.

11. Ali MARUFOĞLU, Dedim… Dedi, Kardeşlik dergisi, S 11, 1967, s 45. 12. Ali MARUFOĞLU, Doktor Beg, Kardeşlik dergisi, S 1-2, 1969, s 26. 13. Ali MARUFOĞLU, İtap, Kardeşlik dergisi, S 6-7, 1969, s 34.

14. Ali MARUFOĞLU, Hakkındır Zafer, Kardeşlik dergisi, S 6, 1970, s 27. b. Hikâyeler

1. Ali MARUFOĞLU, Uzaktan Atılan Mektup, Kardeşlik dergisi, S 10, 1963, s 43-45.

2. Ali MARUFOĞLU, Boz- Yağmurluk, Kardeşlik dergisi, S 1-2, 1964, s 38-40. 3. Ali MARUFOĞLU, Nişancı Ali, Kardeşlik dergisi, S 4, 1967,s 20-21.

4. Ali MARUFOĞLU, Bibi Su Kumru, Kardeşlik dergisi, S 6-7, 1967, s 25-26. 5. Ali MARUFOĞLU, Kılıç Yaresi, Kardeşlik dergisi, S 1-2, 1968, s 22-23. 6. Ali MARUFOĞLU, Canavarlar Pençesi, Kardeşlik dergisi, S 3,1968, s

19-20.

(39)

8. Ali MARUFOĞLU, Kazanan Hikâye Sağ El, Kardeşlik dergisi, S 1-2, 1970, s 22-24.

9. Ali MARUFOĞLU, Değirmencide Su Derdi, Kardeşlik dergisi, S 3, 1970, s 29.

10. Ali MARUFOĞLU, Asi Bir Aslan, Kardeşlik dergisi, S 7-8, 1972, s 24-25. 11. Ali MARUFOĞLU, Bu Çocuk Sizden, Kardeşlik dergisi, S 5, 1973, s 24-26. 12. Ali MARUFOĞLU, İlk Tokat, Kardeşlik dergisi, S 10-11-12, 1964, s 30.

c. Makaleler

1. Ali MARUFOĞLU, Edebiyat ve Şiir, Kardeşlik dergisi, S 1, 1961, s 34. 2. Ali MARUFOĞLU, Şiirin Türle Bölümleri, Kardeşlik dergisi S 2, 1961, s 36. 3. Ali MARUFOĞLU, Serbest Şiir Klasik, Kardeşlik dergisi, S 3, 1961, s 43 4. Ali MARUFOĞLU, Ahlak Varlığı, Kardeşlik dergisi, S 8, 1961, s 35-36. 5. Ali MARUFOĞLU, Çobanlar şiiri, Kardeşlik dergisi, S1, 1962, s 46-47. 6. Ali MARUFOĞLU, Türk Şiirinde Hece, Kardeşlik dergisi, S 8,1962 s 26-27. 7. Ali MARUFOĞLU, Gazel Şairleri, Kardeşlik dergisi, S 6, 1963, s 36-38. 8. Ali MARUFOĞLU, İrade gücü, Kardeşlik dergisi, S 11, 1963, s 25. 9. Ali MARUFOĞLU, Hece…Hece, Kardeşlik dergisi, S 4, 1964, s 29-31. 10. Ali MARUFOĞLU, Şiir Sanatı, Kardeşlik dergisi, S 5, 1965, s 25-26. 11. Ali MARUFOĞLU, Gül Suyu, Kardeşlik dergisi, S 1-2, 1966, s 20-21. 12. Ali MARUFOĞLU, Gül Suyu, Kardeşlik dergisi, S 4, 1966, s 29-31.

13. Ali MARUFOĞLU, Parçalanmayan Güç, Kardeşlik dergisi, S 8, 1966, s 21-23.

14. Ali MARUFOĞLU, İhtibas Ağası, Kardeşlik dergisi, S 1-2, 1967, s 24-25. 15. Ali MARUFOĞLU, Örnek Şiirler, Kardeşlik dergisi, S 12, 1967, s 22. 16. Ali MARUFOĞLU, Faiz’in bir kasidesi Ramazaniye, Kardeşlik dergisi, S

4-5, 1968, s 26-28.

17. Ali MARUFOĞLU, Aziz Şair Muhammet Yakut, Kardeşlik dergisi, S 3, 1966, s 27-28.

18. Ali MARUFOĞLU, Birkaç Soru, Kardeşlik dergisi, S 12, 1968, s 22.

19. Ali MARUFOĞLU, Vakıf Molla Binah’ın bir Gazeli, Kardeşlik dergisi, S 1-2, 1969, s 34.

(40)

20. Ali MARUFOĞLU, Türkçenin özelliği, Kardeşlik dergisi, S 4-5, 1970, s 17-18.

21. Ali MARUFOĞLU, Fuzuli’nin Mahlasının Çözümü, Kardeşlik dergisi, S 7-8, 1970, s 21-23.

22. Ali MARUFOĞLU, Fuzuli’nin Soyu ve Kerkük’le olan İlişkisi, Kardeşlik dergisi, S 11, 1970,s 22-23.

23. Ali MARUFOĞLU, Fuzuli’nin Özellikleri, Kardeşlik dergisi, S 6-7, 1971, s 22-24.

24. Ali MARUFOĞLU, Edebiyat ve Medya, Kardeşlik dergisi, S 223-224, 2008, s 8-9.

25. Ali MARUFOĞLU, Nahırcılığ Eder Ekmek Yığmağ Arına Gelir, Türkmeneli (Edebiyat ve Sanat) Dergisi, S33, 2010, s 34.

26. Ali MARUFOĞLU, Edebiyatımızda Kavs Kazeh(Ebe Kuşağı),Türkmeneli (Edebiyat ve Sanat) Dergisi, S 58, 2012, s 32-33.

27. Ali MARUFOĞLU, Bir Alıştırma, Kardeşlik dergisi, S 6, 1965, s 19-20. 28. Ali MARUFOĞLU, Beklenen Gün Şanlı 14 Ramazan, Kardeşlik dergisi, S

11-12,1962, s 34-36.

29. Ali MARUFOĞLU, Fazilet Sembolünün Ardından, Kardeşlik dergisi, S 5, 1974, s 24.

d. Eleştiri ve Değerlendirmeler

1. Ali MARUFOĞLU, Bir Millet Nasıl Ayakta Durabilir, Kardeşlik dergisi, S 9-10,1970, s 20-22.

2. Ali MARUFOĞLU, Kıvılcım Hakkında (Değerlendirme), Kardeşlik dergisi, S 239-240, 2009, s 22- 23.

3. Ali MARUFOĞLU, Türkmen Kardeşlik Ocağı ve Kardeşlik Dergisi, Kardeş-lik dergisi, S 245- 246, 2010, s 6-8.

e. Hatıra

1. Ali MARUFOĞLU, Unutmadığım Olaylardan Kopya, Kardaşlık Dergisi, S 205, 2003, s 22-23.

(41)

f. Araştırmalar

1. Ali MARUFOĞLU, Tuzhurmatu’da Nazım ile Saptadığım Yaklaşık 1900

Yı-lından Önce Doğan Kızlara Verilen İsimleri 1, Türkmeneli (Edebiyat ve Sa-nat) Dergisi, S 70, 2013, s 25-29.

2. Ali MARUFOĞLU, Tuzhurmatu’da Nazım ile Saptadığım Yaklaşık 1900

Yı-lından Önce Doğan Kızlara Verilen İsimler 2, Türkmeneli (Edebiyat ve

Sa-nat) Dergisi, S 71, 2013, s 26-29.

3. Ali MARUFOĞLU, Atasözü ve Deyimlerimiz, Türkmeneli Gazetesi, Sayı 1084, 25.10.2011.

Ayrıca Birlik Sesi Dergisi, Kerkük Dergisi, Afak, Beşir, Yeni Irak Gazetesi, Yurt ve Vefa gazetelerinde çeşitli yazılar yayımlamıştır1.

D. ÇEVİRİLERİ

Ali Marufoğlu’nun yaptığı çevirilerinin hiçbiri yayımlanmamıştır. Ancak elimizde bulunan el yazmalı şiir defterinde bulunan çeviriler Arapça ve Farsçadan çevirdiği şiir ve atasözleridir. Ayrıca Marufoğlu kendi yazdığı Türkçe bir tarihi yine kendisi Arapça ’ya çevirmiştir. Bu çeviriler hakkında detaylı bir bilgi yazılmamıştır ancak başlıklarında kısa bir bilgi verilerek çeviri başlığı altında yazılmıştır. Çeviriler-le ilgili detaylı bilgi metinÇeviriler-ler bölümünde verilmiştir.

E. KİTAPLARI

a. Olaylar Konuşuyor

Marufoğlu Ağustos 1964 yılında “Olaylar Konuşuyor” adlı eseri bir kısım mensur ve manzum hikâyelerini bir araya toplayarak eski yazıyla yazılmış 112 sayfa-lık bir kitap halinde Kerkük’te Şimal Matbaasında basılmıştır. Kitabın önsözünde Marufoğlu kitapla ilgili düşüncelerini şöyle dile getirmiştir: " Bu kitapçık milli

varlı-ğımızı korumak, yüz yıllar boyu yurdumuza göz açtırmayan toplumsal hastalıklarımı-zın bir kaçına derman aramak düşüncesiyle yazılmış, unutulmaya yüz çevirmiş ola

1 İsmet Refik SARIKÂHYA, Şair ve Yazar Ali Marufoğlu, Türkmeneli(Edebiyat ve Sanat), S 48,

Referanslar

Benzer Belgeler

Yardımcı cümlenin yüklemi -sA şart eki dışında bir zaman eki alabilmekte ve bu cümleye bağlı olarak cümlenin başında her kim, her ne belirsizlik kelimeleriyle,

İhsan Vasfi’nin araştırmacı kimli- ğinin en önemli verimi ve Irak Türkmen Türkçesine en büyük katkısı ise Irak Türklerinde De- yimler ve Atasözleri adlı eseri- dir. 9

Toplama Piramidinde Verilmeyen Sayıları Bulma Etkinliği 42 - Yunus KÜLCÜ Toplama Piramidinde Verilmeyen Sayıları Bulma Etkinliği 42 -

Mikrodalga ışınlama kaynağı olarak 2.45 GHz’ lik frekansta çalışan ev tipi mikrodalga fırın kullanılmıştır.. 750 W güç ayarında çalışılmış, reaksiyon

Erbil ağzında ise g> c ve k> ç ünsüz değişmelerinde hem kelime başında hem kelime içinde hem de kelime sonunda örnekler vardır; ğ> c ünsüz

“Irak Türkmenleri Arasında Bazı Hay- vanlar Etrafında Oluşan Halk Edebiyatı Ürünlerinin İncelenmesi” başlıklı ma- kalede, sözlü gelenekte yaşayan hay- vanlarla

Bu yetenek bafllang›çta a¤lardaki bak›r ba¤lant›lar›n yerine optik ba¤lan- t›lar› koymak için kullan›labilecekse de zamanla tek bir çip içindeki

The primarily aim of this research was to determine the ef- fect of single dose (6 mg/kg, SC) gamithromycin on the speci- fic cardiac damage markers (Troponin I and CK-MB mass) in