Bed. Eğt. Spor B i l . Der. I (1996), 1: 4 1 5 1
T Ü R K I Y E ' D E K Ü L T Ü R E L Y A P ı N ı N S P O R A E T K I S I Ü Z E R I N E D Ü Ş Ü N C E L E R
M. Yalçın TAŞMEKTEPLİGİL(*) O s m a n İMAMOĞLU(*)
Ö Z E T
Kültürel yapının spor üzerine etkisi daha ziyade iki yapısal özellikten kay naklanır. Bunlardan birisi değer yargıları, gelenek ve görenekler; diğeri de kültür değişmeleridir.
Değer yargıları, fert ve toplum tarafından spora vurulan damganın ifadesidir. Başka bir anlatımla toplumdaki "spor imaji'nın ortaya çıkmasını sağlayan bir değerlendirme veya hükümler demetidir. Bu yönüyle değer yargısı veya sosyal değerlendirme zorunlu olarak neyin iyi ya da kötü, neyin yüksek ya da düşük olduğunu karşılaştırma fonksiyonunu görürken, gelenek ve görenekler de bun ların meydana getirdiği anlayışın topluma müesseseleşerek yansıtılması görevini yerine getirir.
Türk toplumundaki dini, milli ve içtimai değerler sisteminin bir tamamlayıcısı ola cak biçimde asırların deneyimi ile meydana getirilen bu anlayış değer yargıları ile örülmek suretiyle kalıcı bir şekle bürünerek bugünkü milli sporlara ait kökleşmiş gelenek ve görenekleri ortaya çıkarmıştır.
Sporun böyle kökleşmiş yapılar içinde yaşaması şüphesiz onun topluma be nimsetilmesi yeni şartlara uyarlanması ve yozlaştırılmaması bakımından önemlidir.
Fakat tarihi perspektif içinde temeli engin Türk kültürüne dayanan bu değerler üzerindeki tahribat Türk spor hayatına da yansımış ve sporun kitlelere ulaşmasını büyük çapta etkileyen bir rol oynamıştır.
Özellikle Tanzimatla birlikte eski Türk toplumlarındaki yaygın spor anlayışı te melden değişmeye başlamış ve böylece spor, halkın gündeminden giderek artan bir hızla çıkmıştır. Bunun sonucu olarak Osmanlının son dönemi Anadolu'nun işgal yıllarında sporun toplumun bir bölümü tarafından milletin moral değerlerinin yükseltilmesinde bir araç, diğer bir bölümü tarafından ise onun "gavur icadı" olduğu düşüncesine bağlı olarak zararlı bir faaliyet şeklinde algılanmasına ön ayak olmuş ve bu suretle halkın dini değerleriyle spor karşı karşıya getirilmiştir.
Tabiatıyla bütün bu olumsuzluklar sporun yaygınlaşmasında esaslı birer engel olarak karşımıza çıkmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Kültürel Yapı, Spor.
T H E A F F E C T S O F T H E C U L T U R A L S T R U C T U R E O N S P O R T S I N T U R K E Y
A B S T R A C T
The effects of the cultural structure on sports in mainly for two structural fe atures, one of these is the social values, tradition and custom and the other one is cultural changes.
Social values in the explanation of the view of society or members of it about sports. In a different explanation, it is the sum up of the evaluation or views of a society which cause "the sports allusion" come to surface. So "social values" or "social evaluation" has a function that compare what is good or bad, what is high or low, and on the other hand, the custom has the role reflecting the above thoughts to the society.
This understanding was formed by the help of experience of centurier and as a part of religion, national and social values of the society and so this un derstanding became permanent by forming the present custom about the na tional sports of today.
The yielding of sports in permanent structures in surely very important in terms of being enjoyed by people, evaluation in new situations and not degeneration. But, the degeneration on these values coming from immense Turkish culture were also reflected to the Turkish sports and played a negative role in conveying sports to people.
Especially in the period of Tanzimat (Reforms) the common sports tradition in the Turkish Societies began to change radically and so sports were left rapidly by people. As a result of this, in the last period of Ottomans, the years Anatolia was occupied, one part of the society saw the sports as a tool to improve the morale values, but the other part understood it as a harmful activity in the thought of "fo reigner invention" and so, the religionalbelif of society faced sports.
Naturally, all these negative factors play a bad role in spreading of sports. Key Words: Cultural Structure, Sport
GİRİŞ V E AMAÇ
İnsanın dışında y i n e i n s a n l a r tarafından m e y d a n a g e t i r i l e n sosyal çevre ile s p o r u n gelişimi arasında t a b i i ve k o p m a z bağlar vardır. Çünkü sosyal çevre f i z i k i m a n a d a b i r örtü y a h u t çerçeve değil, insanları doğrudan e t k i s i altında b u l u n d u r a n m u h t e v a l a r bütünüdür.
Sosyal çevre fertler i h e r yönüyle kuşatan özellikler göstermesi sebebiyle s p o r u n yaygınlaşmasına önemli katkılar sağlar. Bu a n l a m d a "Sosyal çevre o l a r a k düşünebileceğimiz o k u l , aile, işyeri ve i n s a n tarafından işlenmiş değerlendirilmiş o l a n fziki çevre şartları s p o r t i f faaliyetin h a n g i branşta yoğunlaştığına ışık tutmaktadır. Dağlık o l m a y a n b i r çevrede dağ ve kış sporlarının gelişmesini b e k l e m e k mümkün değildir." (10) Aynı şekilde o k u l ,
aile ve işyerinde k a b u l görmeyen b i r sportif faaliyetin de, bu sosyal çevreler spora karşı hoşgörülü hale gelmediği müddetçe, a r z u edilen seviyeye yükselmesi beklenemez. Bu cümleden hareketle, fertlerin spora katılım bo yutlarını belirlemede sosyal çevrenin genel b i r faktör olduğu söylenebilir. Ayrıca yine bu çerçevede sosyal b i r sistem olarak normatifleşen ve bedenle organize edilen s p o r u n t a m a m e n sosyal çevre içinde hayat b u l a n b i r olgu olduğu; dolayısıyla o n u n gelişme ve yaygınlaşmasının diğer pek çok u n s u r l a beraber sosyal çevre ile ilişkili bulunduğu belirtilebilir.
S p o r u n kitlelere ulaşması spordaki mevcut yapılanma ile sosyal çevre özelliklerinin b i r u y u m içinde bulunmasını z o r u n l u kılar. Dahası bu u y u m , her ferdin sporla ilgili yapıları benimseyebilmesi bakımından ihtiyaç duyduğu kaabiliyet ve hazırlık için de t a b i i b i r y o l olarak görünmektedir. Şu hadde s p o r u n yaygınlaştırılması hedefinin gerçekleştirilmesinde çözülmesi gereken p r o b l e m l e r i n i l k ve en önemli ayağını sosyal çevre özelliklerinden b i r i s i olarak k a b u l edilen kültür veya kültürel yapı (11) oluşturur denilebilir. Bu nedenle bahsedilen k o n u her t o p l u m için de rinlemesine ele alınıp incelenmeli ve bu suretle kültürel yapıda a n a amacın gerçekleşmesini zorlaştıran özellikler belirlenmelidir .
Bu araştırmada Türk t o p l u m u n u n kültürel hayatı ile spor hayatı be raber düşünülmek suretiyle gözler önüne serilmeye çalışılmış ve s p o r u n yaygınlaştırılmasında veriler oluşturmak amaçlanmıştır.
TARTIŞMA
İnsanın yaratılış itibariyle sosyal b i r varlık olması, hayatını devam et tirebilmes i için g r u p yaşantısını m e c b u r i kılmaktadır. Bu z o r u n l u birleşim "İnsanlar arasında m a d d i ve manevi yakınlığı ve devamlı sosyal münasebetleri sağlayarak onların davranışlarında b i r örnekleşmeye i m k a n verir." (19)
Böyle b i r süreç içerisinde ortaya çıkan ve genel olarak " b i r t o p l u m u n tüm hayat biçimi" (16) olarak ifade edilebilen kültür, "grup hayatında, i n sanların birbirleriyle olan ilgi ve ilişkilerini belirleyen yerleşmiş örnekleri içerir...(ve) i n s a n l a n n sosyal ihtiyaçlarının t a t m i n i n i sistematize etmek için vardır. Böylece kültür g r u p hayatını düzenler ve g r u p içindeki ilişkilerde m e y d a n a çıkacak problemlerde çözüm yolları getirmiş o l u r . " (8)
Söz k o n u s u fonksiyonlan ile t o p l u m s a l b o y u t u olan her alanı tek tek k u c a k l a m a özelliğine sahip görülen kültür, bu çerçevede s p o r t i f faaliyetleri de kapsar. Çünkü spor, yoğun kişilerarası ilişkiler yanında yaygın g r u p yaşantıları sergileyen b i r olgu olarak h e m sosyal b i r n i t e l i k taşımakta h e m de sosyal b i r ihtiyaç sayılmaktadır.
İşte bu nedenle s p o r u n doğrudan kültürün veya o n u n her t o p l u m d a ayrı şekil ve m u h t e v a d a ortaya çıkardığı kültürel yapı elemanlarının t e s i r i altında yaşadığı söylenebilir.
Gerçekten s p o r u n t a r i h i seyrine bakıldığında bu d u r u m açıkça iz lenebilmektedir. Asya ve A v r u p a kültüründe spor farklı olarak algılanır. Mesela; Asya vücut kültüründeki bilgiler, düşünceler ve u y g u l a m a l a r d a h a ziyade toplumların kültürel yaşantılarıyla b i r p a r a l e l l i k göstererek dönemler itibariyle farklı şekillerde hayata geçirilmiştir. Öyle k i , Asya top lumlarında tabiatın aşıladığı m i s t i k h a y a t anlayışının, savaş zorluklarının ve filozofik dünya görüşlerinin meydana getirdiği kültür o t o p l u m d a s p o r u beden ve r u h dengesinin sağlanmasında b i r araç d u r u m u n a sokmuş ve o n u n t o p l u m d a yaygın b i r biçimde kullanılması fikrini ortaya çıkarmıştır." (2) B u n u n yanında Batı toplumlarındaki beden eğitimi ve spor u y gulamaları da yine o toplumların kültürel yapı özelliğine bağlı o l a r a k değişik biçimde algılanmış ve farklı şekillere bürünmüştür. N i t e k i m Batı vücut kültürünün yoğun b i r yanş fikri ile karakterize edilmesi s p o r u n gelişim süreci içinde r u h u n eğitilmesi idealini geri p l a n a iterek "vücutların putlaştırılması"(2) neticesinin doğmasına ve böylece s p o r u n k i t l e n i n değil, b e l i r l i b i r zümrenin tahakkümü altına girmesine ön ayak olmuştur.
Aynı şekilde bazı t o p l u m l a r d a b i r veya birkaç spor dalının m i l l i l i k vasfı k a z a n a r a k k i t l e n i n günlük hayatına yerleşmiş olması da kültürle i l g i l i b i r d u r u m d u r . Mesela; Türklerin güreş, İngilizlerin futbol, Japonların j u d o branşı ile özdeşleşmesi böyle b i r gerçeğin görüntüsüdür. Yine Güney Ame rika ile Kuzey Amerika'nın futbola yaklaşımlarındaki farklılık da aynı ol g u n u n farklı t o p l u m l a r tarafından nasıl değişik algılandığını göstermektedir. H a k i k a t e n aynı kıtanın i k i ayrı bölgesinde yaşayan top l u m l a r d a f u t b o l dalının farklı b i r ilgi düzeyine sahip olması ancak "kültürel yapı" faktörüyle izah edilebilir.
Görüldüğü gibi kültürün spor üzerindeki etkinliği çağlar b o y u n c a değişik tarz ve etkilerle süregelmiş b i r d u r u m d u r . Bu i t i b a r l a spor, her t o p l u m u n canlı kültüründen beslenmiş, beslendiği o r a n d a da çeşitlilikler kazanmıştır. S p o r u n yaygınlaşması bakımından bu kültürler bazen güçlü b i r m o t o r vazifesi görürken bazen de "beden t e m r i n l e r i şeytan işidir"(2) de yimiyle belirginleşen O r t a Çağ anlayışı ile geriletici b i r eylem haline dönüşmüştür.
Bu çerçevede eski Türklerdeki s p o r u n kültürel boyutları ele alındığında bugünkü spor o l g u s u n u n gelişim çizgisinin m a h i y e t i hakkında da f i k i r yürütülebilir. Bu bakımdan Türk t a r i h i İslamiyet öncesi ve sonrası o l a r ak i k i bölümde ele alınıp değerlendirildiğinde bütün bilgiler İslamiyet öncesi
ve sonrası Türklerin s p o r u t a r i h boyunc a büyük b i r t i t i z l i k içinde canlı kültürlerinin b i r parçası haline getirmiş olduklarını göstermektedir. Gerçekten eski Türklerin sosyal yardım, tasa, sevin vesileleriyle düzenledikleri organizasyonlarda yaptıkları sportif faaliyetler, o dönemde s p o r u n Türk sosyal hayatının çok canlı b i r bölümünü teşkil ettiğini gösterir. Diğer t a r a f t a n , Türk t a r i h i n i n önemli b i r bölümünü oluşturan Selçuklular ve Osmanlılarda rastladığımız teşkilatlı kurumların varlığı da Türklerin sosyal hayatı ile s p o r u n ne k a d ar a h e n k l i b i r bütün oluşturduğu gerçeğini gözler önüne serer. N i t e k i m bu t o p l u m l a r d a varlıklarını asırlarca sürdüren " A h i teşkilatı, spor tekkeleri ve vakıflar" gibi müesseseleşmiş k u r u m l a r s p o r u n kitleye benimsetilmesinde önemli katkılar yapmış ve adeta sporu k o r u y a n ve kollayan b i r fonksiyonu yerine getirmişlerdir.
S p o r u n böyle kökleşmiş k u r u m l a r içinde gücünü kültürel yapı u n surlarından alarak yaşaması, şüphesiz o n u n t o p l u m a benimsetilmesi, y e n i şartlara aktarılması ve yozlaştırılmaması bakımından önemlidir.
Fakat "Tarihi perspektif içinde temeli engin Türk kültürüne dayanan bu değerler üzerindeki t a h r i b a t " (9) Türk spor hayatına da yansımış ve s p o r u n kitlelere ulaşmasını büyük çapta etkileyen b i r r o l oynamıştır.
Kültürel yapının spor üzerine e t k i s i d a h a ziyade i k i yapısal özellikten kaynaklanır. B u n l a r d a n b i r i s i , değer yargıları, gelenek ve görenekler; diğeri de kültür değişmeleridir.
B i r kültürel yapıda o n u n varlığını, bütünlüğünü, hususiliğini, işleyiş ve devamını sağlayabilmek ihtiyacına cevap veren tezahürler vardır. Söz k o n u s u yapıya temel oluşturan, cemiyet içinde fertlerin büyük çoğunluğu tarafından benimsenen, tasvip ve teşvik gören bu tezahürlere değer yargıları, gelenek ve görenekler denilir.
B i r bakıma kültürün manevi öğeleri diye adlandırılabilen bu tezahürler "fertlerin t o p l u m s a l ilişkilerinin düzenlenmesinde çok önemli b i r r o l oy n a r l a r . " (6) Bu yönüyle "Değer yargısı veya sosyal değerlendirme, z o r u n l u olarak n e y i n i y i ya da kötü, n e y i n yüksek ya da düşük olduğunu karşılaştırma" (13) f o n k s i y o n u n u görürken gelenek ve görenekler de b u n ların m e y d a n a getirdiği anlayışın t o p l u m a müesseseleşerek yansıtılması görevini yerine getirirler. Bu m a n a d a değer yargıları fert ve t o p l u m tarafından spora v u r u l a n damganın ifadesidir. Başka b i r deyişle, top l u m d a k i "spor imajı"nm ortaya çıkmasını sağlayan b i r değerlendirme veya hükümler demetidir.
İşte esasen Türk t o p l u m u n d a k i d i n i , m i l l i ve içtimai değerler s i s t e m i n i n b i r tamamlayıcısı olacak biçimde asırların deneyimi ile meydana getirilen bu spor imajı özel k u r u m l a r d a (vakıf, tekke, a h i teşkilatı) değer yargıları ile
örülmek suretiyle kalıcı b i r şekle bürünerek bugünkü m i l l i spora ait kökleşmiş gelenek ve görenekleri ortaya çıkarmıştır. Günümüz sporları arasında güreş, okçuluk, b i n i c i l i k ve atıcılık ile geçmişte yapılan c i r i t , çöğen, gökbörü, beyge vb. gibi sporlar hep bu tür geleneksel çizgi içerisinde varlıklarını devam ettirerek nesilden nesile nakledilmişlerdir. Bu haliyle "Türk kültürünün vazgeçilmez b i r bölümü o l a n spor" (20) t a r i h bo y u n c a sürekli olarak gelenek ve görenekler içinde k o r u n u p yaşatılan b i r olgu görünümü taşımaktadır. Zaten "Selçukluların A l p ' l i k , yiğitlik sıralaması; Osmanlının tekke, ağalık ve himaye kurumları da çok az değişen örgütsel yapılar" (14) ortaya koyması bakımından bu d u r u m u en i y i biçimde açıklayan t a r i h i b i r vakıadır.
Geçmişin d e r i n l i k l e r i n d e n gelerek Türk M i l l i Kültürünün temellerinden b i r i n i oluşturan değer yargıları, gelenek ve görenekler fertlerin spora karşı tutumlarının belirlenmesinde de e t k i l i olurlar. Mesela; t o p l u m d a boks dalını spor o l a r ak değerlendiren, a m a boğa güreşini vahşet şeklinde n i telendiren görüş t a m a m e n bahsedilen bu kültürel faktörlerin etkisi ile or taya çıkar. Öte y a n d a n fertlerin a h l a k i değer yargıları ile uyuşmayan spor çeşitleri de onların bu sporlara katılımlarını o l u m s u z biçimde etkileyebilir. Y a n i "katılımcı bazı spor branşlarının kendince k a b u l edilmeyen veya sosyokültürel faktörlerce benimsenmeyecek özelliklerine karşı k e n d i s i n i k o r u y a c a k b i r t u t u m takınabilir. Örneğin, mayo ile yüzmek veya c i m n a s t i k m a y o s u ile c i m n a s t i k y a p m a k kişi tarafından benimsenmezse, bu kişinin söz k o n u s u sporları yapması veya bu branşlarda düzenlenmiş spor prog ramlarına katılması gerçekleşmeyebilir." (21) Oysa aynı kişinin k e n d i n e göre d a h a u y g u n nitelediği b i r kıyafet içinde adı geçen sporları yapması veya bu dallarda düzenlenmiş spor programlarına katılması d a h a kolay olabilir.
Öyleyse t o p l u m u n değerler sistemine paralel olarak ortaya çıkan değer yargıları, gelenek ve görenekler kültürel yapı içinde i n s a n l a r a neyi ne_ şekilde yapmaları gerektiği hakkında i s t i k a m e t kazandırmak suretiyle onların spora katılımlarını o l u m l u ya da o l u m s u z yönde et kileyebilmektedir. O n u n için, s p o r u n kitleye yaygınlaştırılmasında u y g u n a n a n spor türlerinin, mevcut kültürel formlarla u y u m içinde b u lunması çok önemlidir. Z i r a günümüzde spor o l g u s u n u n hızla farklılaşan şartlarda devamlı surette şekil değiştirerek çeşitli spor dallarını o r t a ya çıkarması, söz k o n u s u u y u m u güçleştirdiğinden k o n u n u n önemini d a h a da artırmaktadır.
Bu i t i b a r l a s p o r u n t o p l u m içinde yaygınlaştırılması, diğer pek çok faktörle b i r l i k t e , fertleri yönlendiren değer yargılan, gelenek ve göreneklerin spor türlerini desteklemesi ile de bağlantılı görünmektedir.
Öyle k i , bu kültür unsurlarının sporla ilgili eski b i r i k i m l e r i n i n üzerine y e n i değerler koyması vç yeni sosyal kuvvetler meydana getirmesi s p o r u n k i t lelere d a h a r a h a t ulaşmasını sağlayacaktır.
Kültürel yapının diğer b i r özelliği de değişebilir olmasıdır. 'Kültüre a i t değişmeler cemiyetlerin gelişmesinde esaslı b i r faktördür ve medeniyetler kültürler kadar eskidir. Denilebilir ki bu değişmeler b i r b i r i n d e n farklı i k i kültürü t e m s i l eden i l k grupların karşılaşmasıyla başlamış, bugüne k a d a r her devirde her yerde v u k u a gelmiştir." (23)
Aslında "hiç b i r t o p l u m s a l süreç ya da öğe değişmeden bağımsız o l a r ak düşünülemez. Her t o p l u m s a l öğe ve süreç değişmeye katkıda bulunduğu gibi, değişme tarafından da etkilenir. "(18)
Bu a n l a m d a Türk s p o r u n d a da dönemler itibariyle devamlı azalıp çoğalan, a m a ortadan hiç kaybolmayan değişim zincirleri yaşanmış, top l u m u n spor kültürünü meydana getiren pek çok değer ve inanış y e n i baştan şekillenmiştir.
Türk s p o r u n a eğilen b i r kaynağa göre bu değişim Türk s p o r u n d a "ge rileme devri" olarak I I I . A h m e t zamanında (17031730) y a n i Lale Devri'nde (17181730) başlatılır. Batılılaşma yönünde i l k adımların atıldığı bu dönemde gerek padişahın ilgisizliği ve gerekse sadrazamın (Nevşehirli D a m a t İbrahim Paşa) halkı başka tarafa yönlendirmesi sebebiyle s p o r t i f gelişmenin önünün kesilmesi söz k o n u s u y s a da, bu k o n u d a en büyük engel o l a r ak 19. yüzyılın ortalarında t o p l u m u n değer yargılarındaki değişiklikler gösterilmektedir. (17) Gerçekten T a n z i m a t dönemine tekabül eden bu devre iyice t e t k i k edildiğinde "Tanzimat ve T a n z i m a t Batıcılığı" akımıyla t o p l u m u n spor anlayışının temelden değişmeye başladığı, dolayısıyla s p o r u n t o p l u m u n gündeminden yavaş yavaş çıkma eğilimi gösterdiği farkedilebilir.
Bu d u r u m u n meydana gelmesinde yüzyıllar boyunc a Türk s p o r u n u yönetip yönlendiren kurumlarnı çok hızlı b i r şekilde yapısal değişikliğe uğraması ile bu k u r u m l a r üzerine k u r u l a n gelenek ve göreneklerin çökmesinin etkileri h a y l i fazladır.
N i t e k i m "Tanzimat'ın Batıcı y e n i l i k l e r i n i n Osmanlı İmparatorluğuna gir meye başladığı dönemde... hiç b i r m a h a l l i gelenek içermeyen, yerel da y a n a k t a n y o k s u n spor kulüplerine, federe b i r i m l e r d e n oluşmayan, fe derallikle u z a k t a n yakından ilgisiz u l u s a l spor federasyonlarına gidildi. Böylece de geriye, yönetim yapısı olarak pehlivansız tekkeler, s p o r c u m a l zemesi olarak da tekkesiz pehlivanlar kaldı." (14)
Aslında yaşanan bu y e n i kültürel yapılanma sürecine t o p l u m u n z a m a n ve şartlar itibariyle de u y u m sağladığı söylenemez. Çünkü t o p l u m d a u z u n
yıllardan b e r i kök salıp gelenekselleşmiş eski spor yapılarının yerine halkımızın hiç alışık olmadığı y e n i b i r i m l e r i n oluşturulmasının sancıları henüz yaşanmakta i k e n ülkenin savaş şartlan içinde bulunması, h a t t a işgal yaşamış olması fertlerin spor aktivitelerine bakış açısını o l u m s u z yönde etkilemiştir.
Bu dönem içerisinde İstanbul'da sporda da b i r kaos yaşanmakta ve sporla i l g i l i amaçları farklı şekilde belirlenen teşkilatlann sayısı altıyı b u l maktaydı. (12) B u n l a r d a n Pazar Ligi bünyesinde b u l u n a n e t n i k kulüplerin amacı "müttefiklerce bölüşülecek Osmanlı İmparatorluğunun y e n i siyasal yapısını yansıtan b i r s p o r t i f işbölümü planı oluşturmaktı... B i r başka grupsa, işgal kuvvetleri başkomutanı H a r r i n g t o n adına k u p a maçları düzenleyerek işgal dönemi baskılarını hafifletecek uzlaştırıcı çözümlerin arayışı içindeydi. (14) A y n c a b i r başka k a y n a k t a bu k o n u y l a ilgili olarak b i r açıklama yapıldıktan sonra şöyle b i r s o r u yöneltilmektedir: "Şimdiki Fe nerbahçe Stadı'nm olduğu eski adıyla Papazın Çayın'nda İngiliz işgal or d u s u n u n k a r m a takımlarıyla İstanbul'daki futbol kulüplerimiz z a m a n z a m a n f u t b o l karşılaşması yaparlar. Genellikle b i z i m yendiğimiz maçlardır b u n l a r . B i r çok spor yazarımızın övgüyle t a r i h yapmaya çalıştığı bu maçlar işgali İstanbul halkının gözünde şirin göstermek için İngilizlerin Türkiye'ye spor alanında yaptıklan b i r dış satımmıydı acaba? (22)
Öte y a n d a n bütün bu şartlar içerisinde b i r de YMCA (Genç E r k e k l e r Hıristiyan Birliği) adı altındaki A m e r i k a n p a t e n t l i derneğin teşkilatlanma çalışmaları da t o p l u m u n spor kültürü üzerinde oldukça e t k i l i olmuştur.
YMCA derneği Türkiye'de görünürde "Beden Terbiyesi veya spor şubesini m o d e r n esaslar içinde kurmayı ve y e n i b i r takım spor dallarını tanıtmayı gaye edinmiştir." (3) Fakat" 1926 başından Helsingfors'taki Y M C A Dünya Kurultayı'nda Türkiye örgütünden katılan Robert Kolejli Hüseyin Haşim'in İsa Hazretlerinin ayak dibinde Tanrının y o l göstericiliğine sığman Hıristiyan gençliğin yanında Türk gençlerinin de yer alacağı günler u z a k değildir." (15) tarzındaki konuşmasından bu derneğin b i r başka amacının da kültür e m p e r y a l i z m i n i n b i r uzantısı olarak faaliyet göstermek olduğu anlaşılmaktadır. Niteki m bu d u r u m dönemin siyasi otoriteleri tarafından da aynı şekilde anlaşılmış olacak k i , 21.5.1928 t a r i h ve 1246 sayılı "Türkiye'de Gençlik Teşkilatının Türk Vatandaşlannın Hasrı" hakkındaki k a n u n l a derneğin faaliyetlerine son verilmiştir.
Bu n o k t a d a vurgulanması gereken en önemli h u s u s ; Türkiye'de T a n z i m a t l a başlayıp 19001ü yılların başında da hızını artırarak devam eden spor anlayışı ve uygulamalarının d a h a çok yabancı akımlann e t k i s i altında olduğu ve bu sebeple spor geleneğinin y o k o l m a t e h l i k e si ile karşı karşıya
kaldığıdır. Bu tehlikeyi besleyen en önemli sebeplerden b i r i s i hiç şüphe y o k ki savaş ve işgallerdir. Her ne k a d a r bu dönemde özellikle f u t b o l u n İstanbul ve İzmir g i b i i k i büyük k e n t t e gelişme kaydettiği söylense de bu d u r u m sağlıksız b i r temel üzerine oturmuş, e t k i ve t e p k i prensibine bağlı olarak meydana gelmiş s u n i b i r gelişmedir. Ayrıca hiç b i r geleneği de yansıtmamaktadır.
H a k i k a t e n o yıllarda "İstanbul'daki R u m takımları ile yapılan maçlar b i r bakıma TürkYunan savaşına sahne o l u r k e n " (14) aynı dönemde İzmir'deki müsabakalar da i k i m i l l e t i n savaş cephesine paralel b i r zeminde karşılaşmalarını ifade etmektedir. (7) Yine İzmir Karşıyaka kulübünün k u ruluşunda r e n k seçimi için yapılan tartışmalar s o n u c u tespit edilen Yeşil Kırmızı r e n k l e r d e n yeşilin müslümanlığı, kırmızının ise Türklüğü s i m gelediği ve kulüp çatısı altındaki gençlerin düşman takımlarına karşı spor sahalarında da amansız b i r mücadele v e r d i k l e r i n i b i l m e k t e y i z ( l ).
Görüldüğü gibi geleneksel sporların k a n kaybetmekte olduğu yıllarda f u t b o l ve diğer i t h a l spor dallarının gelişme seyri mücadele şartlarından h a y l i etkilenmiştir. Öyle k i , bu yıllar s p o r u n t o p l u m u n b i r bölümü tarafından m i l l e t i n m o r a l değerlerinin yükseltilmesinde b i r araç, diğer b i r bölümü tarafından ise o n u n "gavur icadı" olduğu düşüncesine bağlı o l a r a k zararlı b i r faaliyet şeklinde algılanmasına ön ayak olmuştur.
B e l i r t i l e n dönemler içerisinde bu d u y g u l a n destekleyen ve pekiştiren o l u m s u z n i t e l i k t e pek çok hadise yaşanmıştır Mesela "İzmir'de yapılan müsabakalarda İzmir başpapazı Hırsostomass her maça gelir, R u m takımlarını takdis edip rahipleriyle beraber tribünlerde ilahiler okurdu."(1)
Bu tür olumsuz hadiseler b i r y a n d a n spora savaş, sporcuya da savaşçı niteliği kazandırırken diğer y a n d a n da z a m a n içerisinde halkın s p o r d a n kopmasının esas dayanağını oluşturmuştur.
Netice olarak çok kısa b i r zaman diliminde sporda yaşanan bu o l u m s u z l u k l a r ile onda gerçekleştirilen yapısal düzenlemeler her t o p l u m d a ola bileceği g i b i Türk t o p l u m u n d a da kültürel açıdan önemli değişikliklere sebep olmuştur. Zaten "yıllar süren b i r süreçten geçirilerek u y u m yapılan b i r sistemi kısmen de olsa bertaraf etmek isteyecek t a b i a t t a k i girişimler el bette ki dirençlerle karşılaşacaktır." (8)
N i t e k i m böyle b i r gelişmenin s o n u c u olarak t o p l u m u n kültür do k u s u n d a spora karşı sert değerler oluşmuştur. Bu değişim içerisinde iz l e r i n i bugün d a h i görebileceğimiz ve s p o r u n yaygınlaştırılmasına büyük ölçüde m u k a v e m e t eden oldukça e t k i l i değer ve inanışlar vardır. Bu y e n i felsefede spor; pek de önemli b i r iş değildir. İnsanlan oyalayan, h a t t a aylak, boş, işe yaramaz kişilerin uğraştığı b i r alandır düşüncesini
taşıyanların sayısı hiç de az değildir. Böylesi b i r d u r u m u n ortaya çıkmasında halkın spora karşı b i r takım hikayeler üretmesinin de e t k i l e r i olmuştur. Mesela; "Muaviye on i k i imamın kafasını k e s t i r i p adamlarına oy natmıştı" şeklindeki hikayeler, orta ve i l e ri yaş kuşağı A n a d o l u insanı tarafından 5 özelde f u t b o l u , genelde de s p o r u caydırıcı kılmak için d a h a yakın ve d a h a bizden olması itibariyle dile getirilmiştir. (5)
Böylece halkın d i n i değerleriyle spor karşı karşıya getirilmiş, o n u n top l u m d a aşağılanmasının alt yapısı hazırlanmıştır. Dolayısıyla bu tür b i r düşüncenin h a k i m olduğu t o p l u m d a b i r kısım ebeveynler s p o r u des teklemek b i r tarafa, çocuklarının spor sahalarından u z a k durmalarını t e m b i h ve teşvik eder olmuşlardır.
Günümüzde bu anlayış nispeten ters b i r i s t i k a m e t kazanmıştır. A n c a k bu dönüşün s p o r u n geliştirilmesi ve benimsetilmesinde t a m anlamıyla o l u m l u b i r o r t a m hazırladığını söylemek de imkansızdır. Çünkü Türkiye'de batıdan doğuya doğru gidildiğinde yer yer halkın h a l a spor hakkında o l u m suz düşüncelere sahip olduğunu görmek mümkündür..
SONUÇ V E ÖNERİLER
S p o r u n özü i n s a n ilişkilerine dayanmaktadır. T o p l u m d a a k t i f olarak spora katılım kültürel yapının çizdiği sınırlar içerisinde yaygınlaşabilir. A k s i halde t o p l u m u n değer yargılarına, anlayış ve i d r a k i n e cevap vermeyen sportif organizasyon ve uygulamalar kolayca kitlelere benimsetilemez. Bu yüzden bu gün s p o r u kitlelere y a y m a k ve benimsetmek amacı ile yaptırılan veya t e m i n edilen sportif tesis, araç, gereç, malzeme ve öğretici gibi faktörler tek başlarına bu hamleyi gerçekleştirebilecek yeterlilikte k a b u l edilemezler. B u r a d a t o p l u m u n her k e s i m i n i n sahip olduğu kültür f o r m u son derece d i k k a t l i ce ele alınmalıdır.
S p o r u m u z için motivasyon olabilecek u n s u r l a r m i l l i ve d i n i geleneklerle belirlenip m u t l a k a sloganlaştırılmalıdır. A y n c a geliştirilmek istenen spor türleri yörelerin özelliklerine göre değerlendirilip h a n g i s p o r u n h a n g i bölgede yapılması gerektiğine k a r a r verilmelidir.
Bu m a k s a t l a bugünkü kültürel yapımızın analizi yapılarak s p o r t i f gelişme yönünden değerlendirilmeli ve t o p l u m u n bölgeler itibariyle s p o r t i f eğilimleri tespit edilmelidir.
K A Y N A K L A R
1. A k s o y Y. (1983) " G a v u r İzmir'de Gol sesleri", F u t b o l ve Kültürü, İstanbul.
2. A l p m a n C. (1972) Eğitim Bütünlüğü İçinde Beden Eğitimi ve Çağlar B o y u n c a
Gelişimi, GSB. Eğt. G n . M d . Yay.: I, İstanbul. 3. Atabeyoğlu C. (1970). Türk Basketbolü, İstanbul.
4. B o r a T., Erdoğan N. (1993). " D u r , T a r i h , V u r Türkiye", F u t b o l ve Kültürü, İstanbul.
5. Coşkun Z. (1993). Yiğidolann T a r i h s e l Yenilgisi", F u t b o l ve Kültürü, İstanbul.
6. Davranış B i l i m l e r i n e Giriş: A.Ü. AÖF Yay., No: 173 (Tarihsiz)
7. Doğan Y. (1989) Fenerbahçe C u m h u r i y e t i , İstanbul.
8. Dönmezer S. (1984). Sosyoloji, Savaş Yay., 9. Baskı, A n k a r a .
9. E k e n c i G. (1990). Türkiye'de K a m u Kuruluşlarının Spor Tesisi Yapımı Açısından
Bütünleştirilmesi (İdari ve İktisadi Yaklaşım) İstanbul İli Uygulaması, Basılmamış D o k t o r a Tezi, İstanbul.
1 1 . E r k a l M. (1987) Sosyoloji ( T o p l u m b i l i m i ) , Filiz Kitabevi, 3. Baskı, İstanbul.
10. E r k a l M. (1992) Sosyolojik Açıdan Spor, 2. Baskı, İstanbul.
12. Ertuğ A.R. (1977) Türkiye F u t b o l T a r i h i 1 8 9 0 1 9 2 3, A n k a r a .
13. F i c h t e r J (1990) Sosyoloji Nedir, Çev: Nilgün Çelebi, Selçuk Üniv. Yay., No: 7 5 ,
Konya.
14. Fişek K. (1984) 100 S o r u d a Türkiye Spor T a r i h i , Gerçek Yayınevi, İstanbul.
15. Fişek K. (1980) Devlet Politikası ve T o p l u m s a l Yapıyla İlişkileri Açısından S p o r Yönetimi DünyadaTürkiye'de, A n k a r a .
16. Güvenç B. (1979) İnsan ve Kültür, Remzi K i t a b e v i , İstanbul.
17. İşcan F. (1988) Türklerde Spor, B T G M Yay. M.E.Basımevi, A n k a r a .
18. Kongar E. (1993) T o p l u m s a l Değişme Kuramları ve Türkiye Gerçeği, Remzi K i t a b e v i ,
İstanbul.
19. K u r t k a n A. (1980), Sosyoloji, M. E. Basımevi, İstanbul.
2 0 . M i l l i Kültür Şurası; (1982). Gençlik ve Spor Bakanlığı Görüşü, "Türkiye'de Spor
Kültürünün Gelişmesinde Yayının Yeri ve Önemi", A n k a r a 2 3 2 7 E k i m .
2 1 . Seraslan M. Z. (1990). Spor Pazarlaması, S p o r u n Yaygınlaştırılmasında Pazarlam a T e k n i k l e r i n d e n Y a r a r l a n m a , Basılmamış D o k t o r a Tezi, İstanbul.
2 2 . T a r g a n S. (1985). " S p o r u n Yaşamla İçiçeliği", B i l i m ve Sanat, T e m m u z . 2 3 . T u r h a n M. (1987) Kültür Değişmeleri, M. Ü İlahiyat Fak. Yay., No: 16, İstanbul