• Sonuç bulunamadı

Başlık: OKULDA ÇOCUĞUN DÜŞÜNCE VE DAVRANIŞINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER VE REHBERLİKYazar(lar):ARMANER, NedaCilt: 24 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000619 Yayın Tarihi: 1981 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: OKULDA ÇOCUĞUN DÜŞÜNCE VE DAVRANIŞINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER VE REHBERLİKYazar(lar):ARMANER, NedaCilt: 24 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000619 Yayın Tarihi: 1981 PDF"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

OKULDA

ÇOCUGUN D(ŞÜNCE

VE DAVRANıŞıNı

ETKİLEYEN

FAKTÖRLER

VE HEHBERLİK*

Doç. Dr. ~cda ARMANER

Bütün çağlarda eğitimin iki amacı olmuştur. Öğretim ve iyi davranış.

Burada iyi davranışı içeren kavram vc amaçta i~e; karakta, toplum ve vatandaşlık eğitimi'ne yönelik çalışmalar babis konusudur. Hiç kuşku~uz böyle geniş kapsamlı bir konuyu\sınırlamamız ve örgün eğitimde davra-nış yönünden etkin birkaç faktöre değinerek, psikolojik önerilerimizc ağırlık vermemi~ doğaldır.

çocuğun düşünce ve fonksiyonlanılda olumlu gelişmeyi aksatan etmenlere girmeden, çocuktan istenen davranış biçimlerinin zamamı ve yere göre tipik özcııiklerle farklı olduğu görülmektedir. Bir başka de-yimle, iyi davranışın anlamı, toplumun siyasal kurum ve geleneklerine göre değişik görünümler almıştır. Örneğin, ortaçağlarda köleden Tann'. ya kadar giden bir aşamalı dUzen varken temel erdem salt bağlıııktır. Çocukıara, ana-babalarına ve efendilerine karşı boyun eğmeleri öğreti-lirdi. Yakın tarihe kadar, Hıristiyanlığın yayıldığı yörelerde hu düşün-cenin evrensel oluşu, İslamın siyasal yorumunu yapan otoriter ülkelerde ise, tüm insanların kuııuğu ile ümmet fikrinin eğitsel yoldan işlenmesi bireyde demokratik ilkelerin önemini bilinçlendirmekten uzaktı. Yüz-yıııarın birikimi sonucu çağımızda demokrasinin egemen olmasıyla, çağdaş insan yetiştirilmesinde amaç ve yöntemler skolastik eğitimden gittikçe ayrılmıştır. Şöyle ki, boyun eğme yerine işbirliği, karşılıklı say-gıya dayalı vatandaşlık ve ulusal bilince ağırlık verilmesi öQ.görülmüş-tür. Çağdaş demokrasilerdeki eğitimde, çocuğun bireyscııik yönünden zihinsel ve kültürel gelişimi yanında, yurttaşlık öğretimi açısındnn sosyal bir diizeyde eğitilmesi bahis konusudur. Diğer bir deyimle, çocuğılI1 okul-içi eğitiminde bireyolarak yetiştirilmesi sürerken toplum içinde yararlı

• Bu tebliğ. 1979 Uluslararası Çocuk Yılı dolayısıyla kurulan Tiirkiyc MilIt Koordinatör-lüğü tarafından, Haccttcpe Üniversitesinde 4-7 Ocak, 1979 tarihinde hazırlanan Kongrede

Eği-tim Komitesine sunulmuştur.

(2)

Uı8 NEDA ARMA>JER

bir insan olması, birbirini t~mamla)'L!n bir eğitim düzenİ olarak ele alın-maktadır. Eğitimin öğrenci üzerind~'ki ağırlığı yadsınamaz. Fakat ge-lişim psikolojisinin ışığında artık çocuğu bir balmumu gibi nitelendirip 'o açıdan eğitsel değerlendirmeler )apılması zamanı çoktan geçmiştir. Diğer yönden, çağımızm hızlı bir d':i~işim içinde oluşu, eğitim ve. öğre-timin etkisiyle ölçülerneyecek yeni nitelikler, yeni ilkeler kazanmasına olanak hazırlamıştır. Örneğin güniinıüzd~ bir makina daha eskimedcn yenisi icad ediliyor. Yeni b'uluşlar ) eni yöntemlcri öngörüyor ve bu de-ğişim baş d3ndürücü bir biçimde SÜl'jip gidiyor. Bu hızlı yaşam

ortamın-da çocuğun etkilenmemesi dü.şünülemez. çocuğun duygu, düşünce ve davranışında ve bu yoııa da kişiliğinde iinemi olduğu bilinen çevre kav-ramıııın içeriği çok genişlemiştir. Aı tık aile, okul ve n;ıahaııenin kültürel değerleri ötesinde sosyo-ekonomik, :>osyo-politik ortamın da hesaba ka-tıldığı bir gerçektir. Mod~rn eğitim anlayışı, önce çocuğun gerçeklerinden hareket edip eğitim olanaklarını ku lIanarak çocuğun duygusal ve zihin-sel gelişimini oluşturmak ve bu yolla dengeli atitüdlere sahip kılmak yo-lunda çaba sarfetmektedir. Yazımızın b",şında da belirttiğimiz üzere, böyle geniş kapsamlı bir konuyu ~ıl/larken sınırlı bir çerçeve içinde ka-larak sadece oku1 ortamının, eğitim atmosferinin çocuklarımızı, onların duygu, düşünce ve davranışlarını belirgin bir biçimde olumlu ya da olum-suz yöndeetkileyen psikolojik etmenlerden söz edeceğiz.

Okula başlayan çocuğun yaşamı, artık aileden daha geniş bir çevre-nin etkisi altına girer. Böyle bir ortamda güven ve özgürlük onun kişili-ğini en fazla etkileyen iki ögedir. Bu kavramlar ise, okullarda uzmanlaş-mış rehberlerin etkin rol almaları ger'~ğini hize önemle duyurur. Gerçekte insan, yaşamı hoyunca güven içinde olduğu duygusunu taşımak ister. Bu duygusal sorun çocuklukta d.aha hassa.~ bir konudur. Güven duygu-sundan yoksun çocukların daha çol. suç işledikleri yapılan istatistiklerce ~aptanmıştır. Bunun açık örneği ırk ayırımı yapılan ülkelerde zenci ır-kın suç eylemlerinde başı çekmesilir. Bunun nedeni :;adece fakirlikten ötürü olmayıp şahsiyetin zedelenmiş, horlanmış olmasıyla güvensizliğin yarattığı hoşluktan kaynaklandığı ortaya çıkarılmıştır.

Sıkı kurallarla, disiplin eezalarıyla kaba da.vranışlar önlenebilir ama çocuk ve gençte müşfik duygular da yok edilebilir. Büyük filozof eğitimei Emerson (1803-1882) "Lf'S Representants de I'humanite" "İn-sanlığın Elçileri" adlı ünlü yapıtıııda şöyle dcr: Eğitimin sırrı çocuğa sevgi ve saygı heslemektir.

Güven duygusunu tamamlayan ve onun değerini yükselten diğ'er etkin faktör de okulda, çocuğun yerine göre hakkı olan özgürlük havasını

(3)

OKULDA Ç'OCUGUN DÜŞÜNCE VE DAVRANıŞıNı 169

tatmasıdır. Bu, çocHğ~m normal vc dengeli bir ruhsal gelişimi için kaçı-nılmaz bir gereksinmedir. Çünkü devamlı engeııenen hir çocuk istenil-meyen türlü atitüdler geliştirir. Eğer iyi davranışın ölçüsü hem bireyin hem de toplumun mutluluğunu artırmak ise, çocuğun öğretim faaliyeti yanında, özgürlük havasını teneffüs etmesi de istenir. Çocuklukta o,lum-lu ve dengeli davranışların yerleşmesiy le normalbir kişiliğin oluştuğu, aksi halin ise, psikopatolojik komplikasyonlara yol açtığı bilinir. Psiko-log Whitehead, "ilginin bulunmadığı yerde rasyonel gelişme görülmez. Sıkı disiplin ise beyni durgunlaştırır." der. Yaratıcı düşünce ancak gü-ven ve özgürlük içinde gelişir. Önemli olan özdenetimdir. Okulda den-geli bir ö;.o;gürlüğün, çocuğun hareketlerini korkudan, yapmacıklardan, ürkekliklerden arındıracağı açıktır. Bu gün öğretmenlerin ya da yetişkin-lerin çocukta çekilmez buldUbm hazı özgürlükler, örneğin dilediği konuda tartışma yapmaları önlenmemelidir. Böyle bir engelleme onların sadece konuşmalarını kısıtlar, düşünmelerini değiL. Örneğin çocuklar, din, si-yaset, ahlak gibi konularda kanılarını söylerlerse kendileriyle tartışıla-bilir. Ancak, bu tartışmalar gerçekçi olmalı, doğmatik değiL. Yetişkinler onlara düşünüş yoııarı gösterebilirler ama kendi inandıkları sonuçları zorla kabul ettiremezler. Böyle koşullar içinde çocuklar korkusuz ve kökten mutlu olarakyetişirler; bu ortam öğretim için en çok gerek duyu-lan zihinsel gelişmeyi köreltmez. İnsan ilişkileri hakımından da doğru-luğun verdiği hoşnutluk onlarda saygı duygusunu en iyi biçimde oluştu-rur. Çocuklukta olumlu davranışların yaygınlaşması, çocuğun dUYbmsal yaşamını iyi tanımaya bağlıdır. Kişiliğin geliştirilmesinde sadece öğre-tim in yeterli olmadığı açıkça bilinir. Çocuklarda kötü davranışın neden-leri, kökleri çok derinde olan hilinçsiz bir psikolojik rahatsızlığa dayanır; ceza ile önlem alınması yeterli değildir. Bu hallerin giderilmesinde, yü-zeye çıkarılması gereken psişik motivi (güdü)yü bulup ortadan kaldır-ma çareleri aranır. Bazı çocuklar neşelidir, bazıları huysuz. Bazıları hul-dukları zevklerle hoşnut olurlar, bazıları gönüllerinin çektiğini bulmadan avunamazlar. Kimi çocuk ise herkesten şüphelenir. Büyükler zamanla birtakım duyguları gizlerneyi öğrenseler bile, çocukta belirgin olan İs-tenmeyen eğilimler olumlu bir eğitim sürecinden geçmezse yetişkinlikte de sürer. Bu hakımdan .çocukları ilerde mutsuzluğa, başarısızlığa ve kötü bir yaşama iteleyen duygusal yaşantılara, eğilimlere yer vermeyecek ortamın okuldaki güven. ,-e özgürlükle yaratılabileceği açıktır.

Tüm bu nedenlerle reformcu eğitimciler, haklı olarak, okullarda rehberliğe gittikçe daha çok yer vermek istemektedirler. Zira, rehberli-ğin ana prensibinde çocuğu rahatlatmak, bir başka deyimle düşünce ve

(4)

liO NEDA ARMANER

duygularını güvence içinde özgürce açıklamak ohmağına sahip kılmak önerilir. çocuğun duygusal yaşamının iyi tanınması, okulda rehber ya da

danışman denilen bir eğitimcinin gereksinimini doğurmuştur. Gün gcÇ7 tiçeönemi artan rehberliğin, öğrencinin tüm ili'lkilerinde sağladığı yarar ve iyi bir rehberin, çocuğun karakter gelişimindeki ctkisi bugün tartışıl-maz bir öge haline geldiği içindir ki hu seminerde bulunmaktayız. Ço-cuğun sorunlarına cğilmekle onda okula, eğiticilcre ve hatta tüm in-sanıara karşı güven duygusunu verecek olan ancak rehber öğretmen'ler-dir. İlgi ve sevgidcn yoksu.n olan bir çocuk, okulun sıkı disiplini ile sınırlı düzeni içinde ruhsal bu.nalıma, psişik çatışma içinc itilir. Bunun şahsiyet gelişimindeki etkileri samluığından da çok derin olur. Herhangi bir'yön-de zorlanan çocuk, önce bunu nefretle karşılar. Genellikle'olduğu gibi, nefretini açığa vuramazsa bu nefret içe döner, bilinç altına gömülür. Bunun tüm yaşam boyunca çeşitli olumsuz etkileri sürer. Nefret duyu-lan bir otorite olarak, ileri yaşlarda babanın yerini okul ve uaha sonra okulun yerini devlet otoritesi alabilir. Buna göre kişi, bir anarşist, bir tanrısız ya da savaşçı olmaya iteleyen güdüler altındadır. Baskı yapan-lara duyulan nefret, gelecck kuşaklara aynı şekilde baskı yapma iste-ğine götürebilir. Bundan haşka, bireyde toplumsal ve kişisel ilişkileri olanaksız kılan genel bir huysuzluk hali görülebilir. Bir gün, görev aldı-ğım Edirne Lisesinde ilk sınıftaki küçük bir çocuğa kötü davranan bü-yükçe bir çocuk gördüm. Yaptığının doğru olmadığını hatırlattım; o şöyle yanıt verdi: "Büyükler beni dövüyor, ben de küçükleri, ben hak-lıyım". Bu sözlerle o, insanın tarihinin ruhsal özünü açık~amıştı.

Aile çevresi dışında öğrenciler, gelişimlerinin kritik çağlarıllI okulda ve zamanın en çoğunu ua öğretmenleri ile geçirirler. Bu nedenle, öğret-men-öğrenci ve daha geniş kapsamlı olarak okul-aile ilişkileri rehbe.r1ik yönünden büyük bir önem taşır. Ancak, öğretmenin öğretim yükünün ağırlığı ve sorumluluğu nedeniyle, öğr,encinin psikolojik sorunlarına karşı onlardan özel bilgi toplamayı gerektiren uğraşılara eğilme durumu zayıflar. Bu durum dikkate alınınca, okuIIanmızda öğretmenle işbir-liği yapmakla birlikte, öğretim faaliyetine katılmayacak, eğitim psi-kolojisinde, rehberlik dallarında uzmanlaşmış yetenekli bir rehberin, özellikle ergenlik çağını geçirmekte olan çocuklarımız üzerindeki etkin-liği yadsınamaz. Okul bünyesinde öğrenci auedine göre yer alması gere-ken rehberlerin Bakanlığa getireceği kadro yükü elbetteki ağırdır. An-cak, bu yurdun sahibi olan insanlarına iyi yetişmeleri yolunda yapılacak her hizmetin yararı ve değeri hiçbir şeyle ölçülemez. Anne ve babanın çocuğuna ne derece yakın ve ilgili olduğu ya da çocuk yetiştirmede

(5)

dik-OKULDA ÇOCUÖUN DÜŞÜNCE VE DAVRANışıNı li!

katli bulunduğu bilinirsc biliusin, hiçbir eheveyn bir öğretmen \-c psi-kolog bir rehber kadar yargılarında objektif olamaz. Evde anne ve-ba-banın gözünden kaçan pek çok davranış, çocuğu mhsal açıdan inceleyen bir gözlemci için anlamlı ifadeler kazanır. Öğretmenlik ya da rehbnlikle yükümlü olanlar okulda sürekli olarak çok çeşitli durumlar içinde

öğ-rencileri gözleme olanağına sahiptirler. Ders sırasında veya ders dışında, özellikle oyun ve gmp içinde öğrencinin gösterdiği davranış biçimleri, tavır ve hareketleri izlenebilir ve tutumları kontrol edilerek yorumlana-bilir. çocuğun bireysel ve sosyal gelişimini dımgeli bir ölçüde tutmak üze-re üze-rehber olan kişi onun ilgi alanlarını saptar ve o yolda faaliyete yö-neItir. Bu da çocuğa çalışma alışkanlığı verir. Ayrıca çevreye uyum sağlaması, "kendine güvenme" duygusuna sahip' olması yönünden de sağlam bir kişilik kazanmasında yararlı olur.

Çocukların yüzeysel görünüşleri altında iç dünyalarının varlığını keşfeden, yorumlayan rehberin ilke ve metodu "ne yaptı" sorusuna ya-nıt almak değil "niçin böyle davrandı?" sorusuna çözüm arayan, ne-denlerini bulmaya çalışan bir tutum içinde geliştirilecektir. Sınıf öğret-meninden başka, öğrenciler hakkında aileleriyle konuşarak, gerektiğinde aile sorunlarını öğrenerek öğreııciyi tanıyan öğretmen, çocuğun sosyo-ekonomik çevresi hakkında da bilgi sahibi olacaktır. Ancak hu bilgiler gizli tutularak, hiçbir şekilde öğrencinin zararına olacak açiklamalar yapılmamalıdır .

Öğrencilere okuldan ayrılırken meslek tercihlerinde yardım etmek, onları temayülleri, yetenekleri konusunda ayqınlatmak' okullardaki rehberlik ürgiitünün görevi olacaktır. Boyle hir çalışmanın ciddi tutul-ması, öğrenciler üzerindeki araştırma ye incelemelerin, alınan notların, yapılan işleVICI'indeğerlendirilmesi belgesel nitelikte dosyalarda bulun-durulmasıyla olur . Ve bu bilgiler öğrenci zararına olmamak üzere saklı tutulmalıdır.

Bu alanda kaynak niteliğinde yayınlara, başvurulacak çeşitli mc-totlara sahip bulunuyoruz. Eğitim sistemimizin uygulanmasında bir atılım olarak gördüğümüz Eğitsel Rehberlih Hizmetlerini, uzmanlaştıra-cak olan bir lisans üstü eğitimden geçirr';'ek suretiyle, olcullarda daha ve-rimli duruma getirebilmerniz Bakanlıkla Vniversitelerdeki ilgili Fakülte-lerin işbirliğine bağlıdır.

Sonuç olarak diyebiliriz ki; ana okulundan tüm üniversiteye değin sağlıklı bir eğitim ve öğretim yapılması öğrencileri psikolojinin bilimsel ışığında daha iyi tanımamızla olasılık kazanır. Böylece, çocuklarımızın enerjilerini, temel ihtiyaçlarını uygun alanlara yöneltecek olan,

(6)

okullarda-172 J"EDA ARMANER

ki rehberlik kurumu olacaktır. Türk milli eğitiminin amaçları iyi insan, iyi yurttaş yetiştirmek olduğunagöre bireylerin çocukluktan gençliğe ve gençlikten yetişkinliğe varıncaya kadar bedensel, ruhsal ve toplumsal açıdan sistemli olarak eğitilmesinde uzmanlaşmış rehberlik hizmetleri-nin gereğine yürekten inandığımı belirtirim.

BtBLtYOGRAF¥ A

Alpsan, Banu: Grubla Psikolojik Danışmanın Sınıf ve Başarı Düzeyleri Farklı Bireylerin Kendilerini Gerçekleştirme Düzeylerine Etkisi,

(Eğitim Fakültesi, E.A.M. Rehberlik Semine.ı:i, 18 Oca.k 1979). Armaner, Neda: Okulda çocuğun Düşünce ve Davranışını Etkileyen

Faktörler ve Rehberlik, (Eğitim Fakültesi, KA.M. 18-19 Ocak 1979). Başaran, Mehmet: Eğitimde Disiplin Sorunu, Cumhuriyet Gazetesi,

13 Ocak 1979.

Baymur, Feriha: Rehberlik Nedir? - Rehberliğin Anlamı, İlkeleri, Tür-leri ve Başlıca GögrevTür-leri - M.E.B.Plfin, Araştırma ve Koordinasyon

Dairesi Yayın No: 1, Rehberlik, Ankara 1975.

Baymur, Feriha: Olkemizde Rehberliğin Başlangıcı, Gelişimi ve Bugün-kü Sorunları, (Eğitim Fakültesi, KA.M. Rehberlik Semineri,

18-19 Oeak 18-1979.

Bower, M.EIi: Rehberlik Saatlerinin Değerlendirilmesi, çev. Dr. Ayşe Ilgaz (Carten), Boğaziçi Üniversitesi Dergisi (University Journal)

Vols.

ıv-v,

İstanbul 1976-77.

-Ener, Judy: Rehberlik Alanında Derinliğine Araştırma Programları,

(Boğaziçi Üniv.Eğitim Bölümü, 1979).

Kepçeoğlu, Muharrem: Okullarda Yetenek-Başarı Karşılaştırması, M.-KB. Plan, Araştırma ve Koordinasyon Dairesi Yayın No: 126, Ankara 1973.

Kepçeoğlu, Muharrem: Rehberlik Anlayışını Oluşturan Ilkeler ve Kav-ramlar, M.KB. Yayını, Ankara 1975.

Kepçeoğlu, Muharrem: Orta Dereceli Okullarda Rehberlik Anlayışı,

Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve Beşer! Bilimler Dergisi, C.7, Sayı: 1-2 Mart Ekim, Ankura 1975.

Kepçeoğlu, Muharrem: Okul Danışmanlarının Mesleki Problemleri, Ha-cettepe Üniversitesi Sosyal ve Beşcr! Bilimler Dergisi, C.8, Sayı: 1-2 Mart-Ekim, Ankara 1976.

(7)

OKULDA ÇOCUGUN DÜŞÜNCE VE DAVRANıŞıNı 173

Kepçeoğlu, Muharrem: Okul Rthberlik Uzmanlarının Mesleki Prob. lemleri, (Eğitim Fakültesi, E.A.M. Rehberlik Semineri, 18-19 Ocak 1979).

Koç, Mustafa (M. Dutar, E. Ayhan): Konya Liselerinde Disiplin - Ne-denleri ve Çözüm Onerileri- (Eğitim Fakültesi, E.A.M. Rehberlik Semineri, 18-19 Ocak 1979).

Kuzgun, Yıldız: Mesleki Rehberliğin Bireylerin Yetenek ı'e ilgilerine Uygun l\-Ieslekleri Tanımalarına Etkisi, Hacettepe Üniversited, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü, KA.M., 18-19 Ocak 1979.

Kuzgun, Yıldız: Rehberlikte Bilgi Toplama ve Yayma Yolları, M.KB., Planlama-Araştırma ve Koordinasyon Dairesi (PAKD) Sayı: 2, Hehberlik, Yayın No: 74/38, Ankara 1974.

Okman, Güler: Rehberlik Derslerinde Kullanılabilecek Yaklaşımları'n Araştırılması, Boğaziçi Üniversitesi, Eğitim Bölümü (Eğitim Fa-kültesi, KA.M., 18-19 Ocak 1979).

Orhaner, Orhan: Rehberlikte Orta Dereceli Okul Oğrencilerinin Sorunları,

(Eğitim Fakültesi, E.A.M., 18-19 Ocak 1979).

Özgönenç, Fikret: Ailenin Eğitim Görevleri, İstanbul 1972. ,

Ozgüven,

ı.

Ethem: Okul Rehberlik Hizmetinde Kimler Ne' Yapar?

M.KB. Planlama-Araştırma ve Koordinasyon Dairesi (PAKD), Sayı: 4, Ankara 1975.

Soydan, HüI)'a: "Rehberlik" için Rehberlik, M.E.B. Planlama-Araştırma ve Koordinasyon Dairesi, Rehberlik ve Psikolojik Danışma Bölü-mü Yayın: 125, Ankara 1973.

Tan, Hasan: Rehberliğin Esasları (Dördüncü baskı), Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Ankara 1975.

Ülkü, Siral: Lise l. Sınıflarda Uygulanan Bir Grup Rehberliği Prog-ramının" Yöneltme" Açısından Etkinliğinin Araştırılması (Eğitim Fakültesi KA.M., Eğitimde Rehberlik Araştırmalarını Değerlen-dirme Semineri, 18-19 Ocak 1979).

Referanslar

Benzer Belgeler

Yargıtay kararları (Prof. Osman Fazıl Berki): Hacir dâvasının Türkiye'de görül­ mekte olan boşanma dâvasına müteferri olması itibariyle Türk mahkemesinde

Birinci Dünya Savaşı, kaynağı ve mahiyeti itibariyle millî menfaat­ lerin mevcut karşılıklı politik - ideolojik bağlara üstün geldiği ge­ leneksel anlamda bir millî

gıtay Ticaret Dairesi bir kararında (10) «esas mukavele tadilinin ve esas mukaveleye bazı maddeler, ilâvesinin esas mukavelenin yeni Kanun'a intibakı zarureti ile yapılan tadil

Hukuk Dairesi emekli Başka­ tibi Hilmi Ergüney Temyiz Mahkemesinin devletler hususî huku­ ku ile ilgili kararlarını biraraya getirmişler, bu suretle devletler hu­ susî

Ancak bu ihtiyaçların ve onları tatmin edecek malların mikdarlarının, çeşitlerinin evelden ve ka­ ti olarak takdiri, ihtiyaçlarla istihsal arasında muvazenenin temi­ ni

VAKA 1 — 1961 senesi ocak ayında, dövüldüğü ididasıyla An­ kara Mamak Karakoluna müracaat eden 39 yaşındaki A. G, kara­ koldan muayene için hastaneye gönderilir.

Lâkin bu intikali takyit eden ve arsa maliki lehi­ ne mevcut olan bir kayıt da bu âdetlerin karakteristik bir vasfını teşkil etmektedir : Bina veya ticarethanenin, üçüncü

Medenî Kanun'un yürürlüğe girmesiyle, 1926 senesinde Adliye Vekâleti Hukuk İşleri Umum Müdürlüğüne tâyin edil­ miş ve aynı zamanda çeşitli komisyonlara üye