• Sonuç bulunamadı

Ümit Yaşar Oğuzcan:Şiirle 40. yıl

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ümit Yaşar Oğuzcan:Şiirle 40. yıl"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ZEYNEP ORAL

Sangt

Ümit Yaşar Oğuzcan: Şiirle 40. Yıl

“ Biraz kül biraz duman o benim işte Kerem misali yanan o benim işte İnanma gözlerime ben ben değilim Beni sevdiğin zaman o benim işte.”

Biraz kül, biraz duman Ümit Yaşar Oğuzcan, yarın açılacak bir sergiyle (İs­ tanbul Ümit Yaşar Sanat Galerisi) ve 10 Mayıs’ta Şan Tiyatrosu’nda düzenlenen geceyle “ Şiirle 40 yıT’ını kutluyor.

40 yılda, 54 kitap, 117 baskı, 800 bin tiraj... Sanatçının şiirle 40 yılını böyle de özetleyebiliriz, “ yaşadığımı yazdım, yazdığımı yaşadım” deyişiyle de...

Kırk ydın sonunda Ümit Yaşar Oğuz- can'la karşılıklı konuşuyoruz: özellikle gençlerin dilinden düşmeyen şiirleri “ aşka dair” olduğuna göre, nasıl tanım­ lıyor aşkı?

“ Aşk ben olmaktan çıkıp, sen olabil­ mektir.”

Bu kısa tanımlamadan sonra aşka dair bir iki ek: “ Belki de ben aşka aşığım... Peki, aşkı bulabildin mi diye sorabilirsiniz. Cevabım şöyle olur: İki kez yakakyordum ki elimden kaçtı. Üçüncüsünde yakaladım ve evlen­ dim ...”

“ Demek ki Ümit Yaşar aşka aşık değil...” diye geçiriyordum ki içimden, o sürdürdü:

"Benim şiir ırmağım üç koldan besle­ niyor: Sizin aşk şüri dediğinize ben duygusal şiirler, lirik şiirler diyorum. İkincisi yergi ve taşlama, hiciv şiirleri. Üçüncüsü düşünce ve felsefe yönü ağır basan Rubailer.”

Aşka dair şiirleri, dillerden düşmez­ ken, genç kızların, delikanlıların yürek­ lerini titretirken, mektup olup postala­ nırken, yastıkların altında saklamrken neden duydu başka şeyler yazma gerek­ sinimini?

“ özgürlüklerin kısıtlandığı her yerde taşlama başlar. 1956’da böyle bir gerek­ sinme duydum ve giderek geliştirdim. Duygusal şiirler yetmemeye başladı. Bir süre sonra taşlamanın da yetme­ diğini görünce Rubai'lere geçtim. Şimdi üçünü bir arada yürütüyorum.” KIRGINLIK

Yeniden aşka dair şiirlere dönüyo­ rum: “ Beni unutma...” ya da “ Sana şiirler okuyacağım, gitm e...” diye baş­ layan yakarışlar, "ölüm üm bile o kadm yüzünden olmalı” ya da “ ...Hadi gel/Nefes almak hüner değil/Seninle öl­ mek istiyorum” diye biten ölüm özle­ mi... Çaresizlik, acı çekme: “ Duyar- sın/Ta derinden açışım çaresiz kalmış- hğın/Sevmek ne imiş bir gün anlar­ sın.” ... Y ad a : “ Bu son aldanışını, son yıkılışım olacak/gelsen de boş artık gel­ mesen de, ben yoğum ...”

Aşk, coşku, sevinç, çoğalma, umut da getirebilir, katabilir insana. Ama

Ümit Yaşar Oğuzcan’m şiirinde aşka hep acılar, çileler, umutsuzluklar eşlik ediyor. Neden?

“ Mutluluğa şiirlerimde çok az yer verdiğim doğru. Bence aşk büyük bir çaresizliktir. Sürekli arayıştır... Ben de uzun yıllar bu arayışın, çaresizliğin için­ de çalkalandım durdum...”

Yalnız aşk değil, Istanbulda Ümit Yaşar Oğuzcan'ı böylesi “ çalkantılara” sürüklüyor: Üzerine sayısız şiir yazdığı, ‘ ‘ ...U lan Istan bu l/'G özü n ü sev- diğim/Sokaklarında gezdiğim/Şiirini yazdığım/Her gecesinde canımdan bez­ diğim Istanbul/Güzel Istanbul/Kahpe tstanbul/Canım İstanbul” dediği İs­ tanbul:

"1961 yılında, Anadolu’dan İstan­ bul’a geldiğimde, bu şehir çarptı beni. Üstüme üstüme geldi: Çok güzel, çok büyük bir şehirdi ama koca bir kaos, bir büyük çalkantıydı. İstanbul insanının değer ölçüleri farklıydı. Dostluklar rast­ lantıya ya da çıkarlara bağlıydı. Zaman hızlı akıyordu. İnsanların ilgiye, ilişki­ lere vakti yoktu. İnsanlar uzaktı, semt­ ler uzaktı, günler uzaktı... Bütün bun­ lar şiirime yansıdı.”

“ Kırgınlık” dedik... Yalnız şiirlerinde değil, okuduğum kimi düz yazılarında, çeşitli söyleşilerinde, açıklamalarında da Ümit Yaşar Oğuzcan’m özellikle ay­ dınlara, eleştirmenlere karşı bir kırgın­ lığı var gibi. Yoksa yandıyor muyum? "Şiirlerim üzerine iyiydi, kötüydü diye tartışılır. Bu kabulüm. Ama ortada

bir Ümit Yaşar Olayı var... Şu ana ka­ dar en çok okunan, satan şair benim. Halkım benim şiirimi seviyor. Üç kuşak benimsemiş bu şürleri... Eleştirmenleri­ miz, hele hele TRT bu gerçeği görmez­ likten geliyor. İlgisizlikleri, suskunluk­ ları benim için bir kayıp olduğu kadar onlar için de büyük ayıp... Bugüne ka­ dar televizyona çıkayım diye bir kere bile çağırmadılar. Bırakın televizyona çıkmayı, benim şiirlerimden yapdmış şarkıları çalarlar da bir kere olsun adlim anmazlar...”

Son bir soru: 40 yılını birlikte geçir­ diği “ şiir” i tanımlayacak olsa nasıl tanımlar Oğuzcan?

“ Aşk gibi, şürin de bugüne değin bin­ lerce tanımı yapılmış. Fakat hiçbiri tek başına ne şiiri anlatabilmiş ne de aşkı. Ben şiir anlayışımı sayıları beş bini aşan şiirlerimle ortaya koydum. Buna ekle­ yecek başka bir sözüm y ok .”

Şiir konusunda, şiirlerinden başka söyleyecek bir sözü olmadığını belirten Ümit Yaşar Oğuzcan, konuşmamızın sonunda, “ şürle40 yıl” şerefine, okurla­ ra şu dizeleri yolladı:

"Nice günler geceler, nice yazlar ve kışlar

Geçen koskoca bir yaşam doğrularla yanlışlarla

Tiradın bitti oyuncu, yum gözlerini sus, dinle

Son perde iniyor artık, yuhalarla alkışlarla.”

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Sahnede Berk­ soy’un Türk bayrağına sarılı tabutunun önünde sanatçı dostlarının saygı duruşunda bulunmalarının ardından baş­ layan törende Berksoy’un sa­

Bostancı Camii, kare bir plân üzerine bina edilmiş olup Mi­ mar Kemaleddin Bey gibi bü­ yük bir ustanın çizgileriyle pek güzel bir görünüm arzetmek­

Halk bütün servetini, ayağındaki donu, sırtındaki gömleği verdiği halde bunlar yetmiyormuş gibi bedenen çalışmak mecburiyetini de halka doğru gitmek isteyen

Bu ülkede, nice has evlât, bir fikre sahip olduğu ve kendi toplumunun gerçekleri üzerinde düşünmesini bildiği için, kısa ömür için de yaşanmamışlığı

isimlerin semadan nazil olduğuna yerden burhan istenir­ se gerek rahmetli brbası emin paşa, gerek bu mes’ud babanın mahrnud evlâdı kemâl en geniş

Giriş: Erektil disfonksiyon (ED) nedeni ile başvuran ve öyküsünde herhangi bir kardiyovasküler hastalığı olmadığı ve/veya ASKH nedeniyle medikal ya da cerrahi tedavi

Gazali bu konuyla ilgili olarak, İhyâ’u Ulûmi’d – Din’de her ne kadar ‘eş seçiminde aranacak nitelikler’ şeklinde bir başlık kullanmış olsa da, aslında

Otuz dört yaşında erkek hasta son iki gündür var olan ateş, boğaz ağrısı, halsizlik ve nefes alıp vermekle artan göğüs ağrısı şikayetiyle hastanemize başvurdu.. Ateş