T7:
Yakup Kadri Karaosmanoğlu ölümünün hemen ardından yazmıştı
Yakup Kadri’nin “Ahmet
Haşini” monografisi ilk
yayımlanışından altmış altı yıl
sonra yeniden yayımlandı.
BAHRİYE ÇERİ
İ
letişim Yayınlan, ikibin yılının başından bu yana, bir taraftan Yakup Kadri Ka- raosmanoğlu’nun daha önce yayımla- dıklan kitaplarım yeniden gözden geçirerek okurlara sunuyor bir taraftan da Yakup Kadri’nin yayımlamadığı kitaplarım yayım lıyor. Bu yeni kitaplar arasında Yakup Kad ri’nin Ahmet Haşim’in ölümü üzerine sa tışından elde edilecek para ile ona mezar yaptırmak için yazdığı monografi de yer alı- ~ a küçük kitap ilk defa 1934 yılında ıiyet-i Milliye Matbaası tarafından basılmış. Altmış altı yıl sonra, İletişim Ya-yor. Bu küçük kitap ilk defa 1934 yılında Hakimiyet-i Milliye Mıd yıl
yınlan tarafından Yakup Kadri Karaosma noğlu Bütün Eserleri dizisinin yirminci ki tabı olarak basılan bu kitapta, ilk baskıda yer alan, kitabın çok acele olarak basılma sından kaynaklanan yanlışlar için okurlar dan özür dilenen ve buna ilave olarak veri len doğru yanlış cetvelinin yer aldığı sayfa hariç, bir değişiklik yapılmadı. Yazarın ay nı aceleden kaynaklanan dil yanlışlarına da dokunulmadı.
Haldi uyanlar
Fethi Naci 22 Haziran 2000 sayılı Cum huriyet Kitap’ta yer alan “Yakup Kadri Ah-mediğine değinmektedir. Fethi Naci uyan larında haklıdır. Ama gözden kaçan bazı noktalara işaret etmem gerekir. Yakup Kadri’nin kendi diline dokunmamaya özen gösterilmesi bu noktalardan ilkidir. Fethi Naci’nin dikkati çektiği cümlelerde yer alan s.29: “vurdum duyulamazlık...”, s.30: “be nim bulunmadığım bir içtima”, s.43 : “Bun lar en ferik dekorlar” sözcükleri için Fethi Naci “vurdum duymazlık”, “içtimaa”, “Fé erique” olmalı diyor. Ancak bu düzeltme ler Yakup Kadri’nin kendi dili ile oynama mak için yapılmamış düzeltmelerdir. Örne ğin içtima sözcüğünün geçtiği cümle “Yal nız, benim bulunmadığım bir içtima (top lanma, toplantı) gelmiş sanırım” şeklinde dir. Eğer içtima sözcüğü “içtimaa” şeklin de düzeltilirse toplantı “toplantıya” olmak tadır. Ama Yakup Kadri toplantıya sözcü ğünün eş anlamlısını değil toplantı sözcü ğünün eşanlamlısını kullanmıştır. Kitapta buna benzer pek çok cümle yer alır. Yine aynı şekilde s.26 “ ..çok daha yüksek gör mekten bir an hali (boş) değildi” cümlesin deki “hali” sözcüğüne karşılık olarak boş anlamının verilmesinin sadece Türkçe söz lüğe bakmakla yetinilip Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat’a bakılmamasından kaynaklandığını yazmaktadır Fethi Naci. Osmanhca yazılışlarındaki farklılıklar ne deniyle ayrı anlamalara sahip olan sözcük ler hem kitabın 1934 baskısına hem de Ya kup Kadri’nin notlarına bakılarak gözden geçirildi. Ayrıca sadece Ferit Develioğ- lu’nun sözlüğü değil Kamûs-i Türkî, Len- çe-i Osmâni gibi başka Osmanhca sözlük ler ve pek çok Türkçe sözlük kullanıldı. Os- manhcada elifle yazılan hali “boş”demek- tir, elifsiz yazılan ise gamsız, gailesiz, kayıt sız anlamına gelir. Yakup Kadri bu cümle de kartsız demek istemiş ama boş anlamı na gelen “hali” sözcüğünü kullanmıştır. Bü tün bu noktaların dipnodarla belirtilmesi sanırım bu yanlış anlamayı önlerdi. Fethi Naci’nin dikkati çektiği bir başka nokta da kimi sözcüklerin yarımda verilen anlamlar la ilgilidir, s.53: “tufeyliyet ile meşbu (doy
muş) bulunuyor” cümlesinde “meşbu
(doymuş)...” değil “ağzına kadar dolu” an lamına gelir demektedir Fethi Naci yazısın da. Ferit Develioğlu’nun Osmanhca-Türk- çe Ansiklopedik Lügat’mda bu sözcük için 1 -doymuş, tok, 2-ağzma kadar dolu; hâl-i iş- bâa gelmiş denmektedir. Fethi Naci s.65: “. .bir kızla bakış teatisi (verişi). “ . .bakış alış verişi” olacak diyor yazısında. Yine Ferit Develioğlu, adı geçen sözlüğünde teâtî
söz-Ahmet Hasim'e dair
uçuk bir kitap
...¿fail ... mammmmmmmmm mmmammmmmmÊKtkitabın kendisinden bahsetmek istiyorum. Bu küçük kitap
Ya-cüğü için şöyle yazmaktadır 1-verişme, bir birine verme. Fethi Naci devam ediyor seç tiği cümlelere “s.67 : “yazmak istediğim şeylere b ir insicam (düzgün söz) verebil mek...” “düzgünlük ya da tutarlılık” demek gerekir. Ferit Develıoğlu’nun sözlüğünde insicam sözcüğü için 1-yağmur, sürekli yağ ma 2-bir düziye gitme, gidiş 3-ed.düzgün söz. anlamları verilmektedir. Fethi Naci’nin çok yerinde bir dikkatle gösterdiği, yapıl maması gereken bir yanlışa değinmek isti yorum. Fethi Naci, s.53: “ ..bu kurtların if raz ettiği (ayırdığı) tufeyliyet... ” ayırdığı de ğil salgıladığı olacak demektedir, ifraz ayır ma, ayrılma, vücuttan kan, irin, ter vb. şey lerin ayrılması dolayısıyla salgılama anlamı na gelir. Buna dikkat edilmek idi. Yine Fet hi Naci yazısında bazı sözcüklerin anlam larının verilmemesini de eleştiriyor. Fethi Naci küçük ama gerçekten önemli bir ki tapta okurun bu yanlışlan görmemesini ar zuluyor yazısmda anladığım kadan ile yok sa amacı bağayı dövmek değil.
Fethi Naci yazısmda giriştiğim işin üste sinden gelemediğimi, henüz bu işe ehil
ol-sıyle son sozunu söy lemeden ve asıl büyük eserini vermeden gi den bir büyük sanat kâr”!, “hakkında yazı lan bütün yazılarda bir muamma olarak tanımlanan ve muam ma olmakta devam eden Ahmet H aşim ”i anlatmaya çakşır. Bu küçük kitapta H a şim’in şürine ya da şairliğine dair çok şey yer almaz. Haşim hakkında birbirini tutma yan çok çelişkili şeyler söylenmiştir. Haşim sembolist, Haşim pamasyen, Haşim ma- larmeen. Ama Yakup Kadri’ye göre Haşim şair bile değildir. Hayatta ne kadar şiir un suru varsa Haşim’de de o kadar şairlikvar- dır ve bu unsur hayatta öbür unsurlardan ne kadar çok değilse, Haşim’de de şairlik özelliği, öbür özelliklerinden daha çok de ğildir. Haşim şüri, iyi yemeği, güzel kadını, rahat kundurayı, meraklı dedikoduları, bir yaz gününde bir uysal arkadaşla deniz kı yılarında dolaşmayı sevdiği kadar sever ekti) Yakup Kadri’ye göre Haşim’in en aziz tarafı kişikğinin şair yönü değil, asıl öbür yöniıdür.(2) O kendisinden şiirlerine pek
Haşim monografisinde, H aşim ’in bu
“öbür cephe”sini, “öteki özellikle1er
ınıan-az şey vermiştir. İşte Yakup Kadri, Ahmet rafii
ni, ‘ latmaya çalışmaktadır.
Haşun'in son günleri
Ahmet Ham di Tanpınar, “Ahmet Ha- şim’e Ait Hatıralar”(3) adlı yazısmda, Ha- şim’i son günlerinde, Ahmet Kutsi ile has ta yatağında ziyarete gittiklerini anlatır. Ve Haşim-in, gitmek için ayağa kalktıkları za man “şâirlerin en garibi öldü” mısraını söy lediğini yazar. Yakup Kadri’nin Ahmet H a şim monografisinden Haşim’in kendisini
garip oJ ¿fcî» . • * r— t J - . • ¡ V / ' / - t/- « -¿w * A +> • t 'f — - -✓ - f r .¿-A ' ¿ ¿ J f,r --- < r^ /V A J ^ --- - — - ; rv—^ * J / J Â / u »1 x «■ .&>• ' i X . J f f i / ’/ /- ¿0$ r • jt^ ___
, r
- ■ _
, '
. / * > * • ? 1 f * * * > - * * > 1 — f f h •- 'Yakup Kadri nin elyazısyla Ah met Haşim’in monogafisi nden bir sayfa.
inde nelerin et- kili olduğunu öğreni yoruz. Um udan ve kırgınlıklarını, kendi ifadesiyle kırk yaşını geçtikten sonra beyaz saçlı bir adamın mek tepten yeni çıkmış bir genç gibi hayatım he nüz düzenleyememiş bir adam durumunda kalışının ona ne kadar hazin geldiğini. H a şim bu durumunu, bütün nesillerin ya nından kahkahalarla ve şarkılarla geçip git mesi ve kendisinin dünyanın nimederine hâlâ bir dilenci gözle riyle kenardan bak ması olarak değerlen dirir. (4) Gerçekten bu küçük kitapta, biz ge rek Yakup Kadri’nin anlattıklarından ge rekse Ahmet H a şim’in kitabın arkası na eklenen yedi mek tubundan onun da ima geçim derdi çekti ğini öğreniyoruz. H a şim cumhuriyet reji minin fikir ve sanat er babım her zamankin den çok koruyacağım
düşünmüş, ancak
kendi yaşamı için böy le olmayınca “ben en telektüel değil miyim?
Benim de fikir ve sanat âleminde bir adım
uğu insanlar karşısındaki tavrını Ya kup Kadri isyan olarak değerlendirir. Yakup Kadri’ye göre isyan, kendi içindeki kıymet lerin neden ibaret olduğunu bilmeyen top- lumlarda görülür. Elindeki gerçek değer lerle sahtesini ayıramayan, tedavüle hep kalp akçalan çıkarıp sağlamlan kaçıran top- lumlarda.(6) Yakup Kadri, Haşim’in isyanı nı anlatırken toplumun genel gidişi için kendi eleştirilerini de verir. Yakup Kadri’ye göre, Haşim, orta okullarda ders vereyim diye sürünürken kimileri profesör kürsüle rini işgal etmiş, Haşim hastalığını tedavi et tirmek için kısa bir Avrupa yolculuğu dile nirken, ciğeri beş para etmez, sırf adale ve etten mürekkep inkılap soygunculan Lond ra'nın, Paris’in, Berlin'in en muhteşem otel lerinde, en konforlu dairelerim kiralamış ve en lüks su şehirlerinde rakıdan, şampanya dan yıpranmış böbreklerim, en son, en pa-anlamayan nesle âşinâ değıliz(...)Sana yal nızca bir ince taze k ad ın / Bana yalnızca es ki bir budala/Diyen bugünkü beşer/ Bu se fil iştihâ, bu kirli nazar, /Bulamaz sende, bende bir mânâ ” mısralanyla bu gerçeği an lamıştır. Ancak anladığı bu gerçeği yaşamak ona yine de çok hazin gelmiştir.
Yakıv Kadri'ye göre Ahmet Haşim
Yakup Kadri’ye göre Ahmet Haşim ’de mudaka bizim bildiğimiz beş duyudan faz lası vardır. Çünkü onun gözleri, bir manza rada bizim görmediğimiz şeyleri görür, bur nu, bir çiçekte bizim anlayamadığımız ko kuları alır, kulakları, bizim cansız ve sessiz sandığımız şeylerden ses alıp dinlemesini bilir, işte onun içindir ki biz Ahmet H a şim’in şiirlerinde kuşların hayallere daldığı nı, leyleklerin düşündüğünü ve batmakta olan güneşin kesik bir baş gibi kanadığını görürüz.(8)
Haşim keskin zekâsı ile bütün kusurla rı, bütün acayiplikleri, bütün ayıpları ve me ziyetleri de görür. Ondaki zekâ bir projek tör ışığı gibi onu bir dakika rahat bırakmaz. Haşim de işte bu nedenle bu ışığı başkala rının üstüne çevirir. Bu röntgen ışığına ma ruz kalanlara eyvah...Çünkü Haşim’in me raklı gözleri, bazılarında kimsenin görme diği bir kanser tümörü, bazılarında bir cüz- zam lekesi, etrafta mesut ve güzel görünen pek çok insanın derilerinin altında, ederi nin içinde, ruhlarının derinliklerinde türlü türlü sefalederin saldı durduğunu keşfede bilir. Yakup Kadri’ye göre “eşkâl-i hayat”, H aşim ’in önünde adeta soyunmuştur. (9) Ahmet Haşim ’in orijinalliğini de onun bu acayip zekâsmda aramak gerekir. Çünkü Haşim’in orijinalliğini onun zekâsı ile ru hu arasındaki gidip gelişler oluşturur. H a şim’in hareket noktası maddedir. Ama H a şim buradan kalkıp soyuta gider. Onu fark lı kılan budur.
Yakup Kadri, Ahmet Haşim’in milliyet prensiplerine inanan bir adam olmadığının altım çizer. Yakup Kadri’ye göre Ahmet H a şim, her şeyden önce insanlığı severdi. Zev kindeki keskinlik ve kafasındaki eklektisme onu, böyle bir üniversalismeye vardırmış- Ur.(lO)
Yakup Kadri, Ahmet Haşim’in yazılarıy la çok az insan tarafından tanındığını ancak şahsiyeti bakımından geniş bir popülarite si olduğunu vurgular. Bunun sebebini ise Ahmet Haşim’in, zevkleri, yaşayış tarzı ve kalbinin ilk harekederi bakımından halktan olmasına bağlar. Ahmet Haşim ’in sosyal sı nıf anlayışına göre bir değerlendirmesi ya pılacak olursa, onun yerinin aydınlar aris- toraksisi değil tam halkın göbeğidir.(ll)
Ahmet Haşim adlı monografinin arkası na Haşim ’in yedi mektubu eklenmiştir. Bu mektuplar, Haşim ’i kendi yazdıkları aracı lığıyla görmemizi sağlar. Enis Batur “Ahmet Hâşim ve Jacques Lacan: ‘Bir Akşam Soh beti’ “ adlı yazısmda, Haşim’in nem Bize G öre’de, hem de Gurabâhâne-i Lakla- kan’ın parçalarında enstantenenin payının durmuş oturmuş gözlemlerin payından faz la olduğunu söyler. Batur’a göre Haşim bek letmez uzun uzun süzgeçten geçirip tart maz konusunu. Fark eder ve sürade
yerleş-C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 5 4 2 S A Y F A 1 5