Ç a rşa m b a
18 Ekim 2000KÜLTÜR/SANAT
Fazıl Hüsnü Dağlarca nın
son şiirleri Milliyet Sanat
Dergisi'nin 15 Ekim
sayısında yayımlandı.
Büyük şair, söyleşi
sırasında yanardağ gibiydi
dinledim. Meclisin korkunç israfından hiç bah setmedi. Niye etmedi? Demek ki onun da dur duğu yerler var. Devlet adamlarının kendi ya şamlarında halka inmeleri çok kolay. Güçleri varsa onu yönetimde göstersinler. Başbakanın otobüsle İzmir’e gitmesi kolay. Aynı başbakanın devlet israfından utanmaması şaşılacak şey. Sonra cumhurbaşkanı, Türkiye’nin özel duru munu hiç gözönüne almıyor. O da Fransa’daki insan hakları özgürlüğünü aynen istiyor. Aske rin duyarlılığını anlamıyor. Asker şu bakımdan haklı: Türkiye’de ulus birliği olmadığı için, bura da Avrupa ayarmda dil özgürlüğü olamaz, olma ması lâzım. Olursa yıkılır bu devlet. Cumhurbaş kanı “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sö zünün Anayasa’dan çıkmasına razı mı, değil mi? AB, bunu çıkartır.
Günlük şairleri okum am
Yazarlara da kızdınız, gereken duyarlılığı gös termiyorlar gerekçesiyle...
Evet. Eskiden belli bir kültüre sahip olanlar yazar olurdu. Şimdi yazar olanlar, kültür ve tec rübe sahibi olmaya çalışıyorlar. Olamıyorlar da... Bugün Batı’nm Türkiye’yi parçalamak iste diği aşikâr. Yazarlar da kalkıp, sonuna kadar dil özgürlüğünü savunuyorlar. Radyolardaki o bö lücü yayınlar devam ederse, on sene sonra, Tür kiye’deki etnik kökenler ayaklanır.
Şairler?..
Türk edebiyatı uykuda. Bir şey bilmeden şiir yazıyorlar. Buraya geliyorlar bazen, soruyorum “Ne okursunuz?” diye, “Ne okuyacağım, ben ya zarım” diyorlar. Okumadan yazılır mı?
Yalnız, sizin için de “Hiç okumaz, bu yüzden kimseden etkilenmez. Dünyanın en özgün şairidir” derler.
Ben günlük şairleri okumam. Eski şairlerin hepsini okudum, alacağımı aldım onlardan.
Günümüz şairlerinden beğenerek okuduğunuz kimse yok mu?
Bir Kürt hanım var: Bejan Matur. Onun şiir lerini beğendim. Matur, iyi şair, çok kabiliyetli. Şiirlerinde derinlik var. Kiirtmüş, bu durum be ni sevindirir bile. Türkçemiz, yurdumuz gibi he pimizindir.
Nasıl uyanacağız sizce?
Bizimki öyle bir sereserpe yatıyor ki, eski bir şiirimde dediğim gibi “Uyandırsan da uyanacak değil”. Ama yine de umudumu kesmedim. İyim ser bir yüreğim var. Doğan çocuk geleceği yeniler.
Ti
I ürk ve dünya edebiyatı için “ilk” say da- cak bir çalışma ger çekleştirdiniz. Bar ile ayrılmış üç şiir, üçü bir arada... Nasü o- luştu bu “Üç Okumalı Dizeler”?
Bu yapıtı, geçirdiğim deği şik duyarlılıklar yaratmıştır. Hiçbir gün ötekinden ayrı de ğildir, günler birbirine bitişik,
fiygunduzemniiyet.mm.tr bağlı diyebileceğimiz evrensel
yaşamayı sergilemektedir.
Şiirlerin iç içeliği günlerin iç içeliğinden...
Evet. Günlere uydum. Bir gün, diyelim ki bir hafta, diyelim ki iki sene sürüyor sonra öteki günler başlıyor. Bunlar hem sağdan sola, hem yukarıdan aşağıya dizeler yazmakta.
Her üç okumada da ayrı şiirler ortaya çıkıyor.
Bunun bir dengesi vardır: Ceza hukuku. Ce za hukukunda hakim, bu okumalardan herhan gi birine göre cezayı verir. Halbuki şiiri diğer ta raftan okumak gibi bir yaklaşım içinde olsa bel ki de adam beraat edecek. Bu sözlerimi hukuk sistemine bir sataşma olarak değerlendirebilirsi niz. Yalınkat bir yargılama sistemi var. Eskiden kalma yasalar, adetler, yeni insanların yaşamla rını kapsayamaz. En aşağı yüz yıl geridedir. Yat* gıçlarımızın yargılarında bu uzaklığı görmeleri ni, düşünmelerini isterdim.
■ Ece Ayhan'ın durumuna
alınyazısı diyemeyeceğim. O, bir
çeşit aktör, merhameti oynuyor.
■ AB'ye girmemize karşıyım.
Anayasa'nın ilk maddesine bile
ters düşüyor.
■ Yaşar Kemal Kürt değildir.
Kürt ise Kürtçe yazsın da
görelim.
Yazdıklarım yüzüm dür...
Kitabın yan adı “Göründüğüm”. Bu niye?Kitabı yazınca karşıma bir yüz çıktı. Bak tım tıpkı bana benziyor. Açık kalplilikle kita bın üstüne “Göründüğüm” yazdım. Yüzüm gördüklerimdir. Yazdıklarım da yüzümdür.
Yalnızlık çekiyor musunuz?
Aslında çekmiyorum. O kadar kalabalığım ki... Bir parmağım mil yarlarca kişi, öteki gene öyle, di ğerleri de... Bir ayağım, yerin bü tün uzaklığı... Nasıl yalnız olabili rim? Hatta çok kalabalığım, lüzu mundan fazla.
Bütün şairler bu kadar şanslı de ğil. Ece Ayhan’ı biliyorsunuz, şimdi bir huzurevinde...
Alınyazısı demeyeceğim. Ece Ayhan bir çeşit aktör, merhameti oynuyor. Şiiri sevmemek bu. Şiirin de şairini sevmemesi... Onun suçu şiirlerinden önce kendisini sevme sidir. Sanatın tanımım yeniden söy lemek isterim. Sanat hem bir saat gibi içinde bulunduğumuz anı gös
termeli hem bir pusula gibi gidilmesi gereken yönü göstermeli. Bu tanımı devlet kavramına da uygulayabilirsiniz. Devlet hem içinde bulundu ğumuz anı mutlu kılmalı hem yurdun geleceğini büyük kılmalı.
Yaşar Kemal'in Kürtlüğü şüpheli
Başka çalışmalarınız var mı?Bu kitapla bir arada basılacak olan bir başka kitap daha hazırladım. Adı: “Yaşamamalarda”. Yaşlı bir adamın üzüntülerini anlatıyor, oradaki şiirler. Ama toplumsal üzüntülerimi koymadım kitaba. Mesela şu son Ermeni Tasarısı olayları... Öyle üzüldüm ki... Bu iddiayı ortaya atanlar A- merikalılar. Maksat Türkiye’yi daha zayıf düşür mek ve Avrupa’nın taaa Mondros Mütareke sinden beri uygulamak istediği planı gerçekleş tirmek. Bizim bütün yazarlar şimdi, tutup diyor lar ki, insan hakları, konuşma hakları... Burada biraz dikkat etmek lâzım. Türkiye, Fransa gibi bütün iç meselelerini halletmiş bir devlet mi? Hayır. İçeride dışardan desteklenen seksen tane azınlık var. Fransa’nın malzemesine bakın yahut İngiltere’nin, bir de Türkiye’nin... İnsan hakları, toplumun düzeyine göre olmalıdır. Bugün Kül t lere, Lazlara kendi dillerinde eğitim görmek gi bi haklar verirseniz bu toprak bölünür. Bizim büyük suçumuz dilimizi bugün bile bilmemektir, öğrenmemektir. Dil, bir anlaşma aracıdır, ya şamla aramızdaki kopukluk, dilimizi bilmemek ten, öğrenmemekten gelmektedir.
AB'ye girmemize ne diyorsunuz?
AB’ye girmemize karşıyım. AB’dc milliyet
yok. Ama bizim Anayasa’mızda: “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir”. AB. herkes birbirine eşittir diyor. Şimdi düşünün, doğudaki insanla Avrupa’daki bir mi? O okumuş, yazmış, bütün dünya tarihini biliyor, olgunlaşmış. Mesela cina yeti, Allah korkusundan değil, insanlık korku sundan hor görüyor. Buradaki ise hâlâ kan da vası güdüyor.
Sözünü ettiğiniz etnik kökenlerden biri de Kürt- ler...
Kürtler’i şöyle tanımlıyorum, hatta bunu Ya şar Kemal’e de birkaç defa söyledim: Türki ye’nin dağlık yerlerinde kalmış, eski ırkların ba kiyesi. içlerinde tam Kürt de yoktur. Her türlü ırktan insan vardır aralarında. Hatta Yaşar Ke mal’e her zaman “Sen Türk’sün” demişimdir. Yaşar Kemal’in Kürtlüğü şüpheli. Bence Kürt değildir, Türk’tür. Yaşar Kemal Türk yazarıdır.
Otobüsle İzm ir'e gitm ek ko lay
Böyle bir kanıya nasü vardınız?Eserlerini okuyan, Yaşar Kemal’e dese dese Türk der. Duyarlılığı Adana duyarlılığıdır.
Niye Kürdüm desin o zaman ?
Onu kendisine sorun. İnsan Kürdüm demek le Kürt olmaz ki... Şimdi ben kalkıp kendime A- rap’ım desem Arap olabilir miyim? Eserlerim meydanda. Yaşar’ın da eserleri meydanda. Eğer Kürt ise Kürtçe yazsın da görelim.
Bunları yazmayacaksınız değil mi?
Hayır. Ah, aslında neler yazmak lâzım. Me sela, yeni cumhurbaşkanı alkışlanıyor. Meclis’te- ki konuşmasını, iki buçuk saat sabrettim, iyice
+
Taha Toros Arşivi