• Sonuç bulunamadı

Chlamydia Cinsi Bakteriler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Chlamydia Cinsi Bakteriler"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

G‹R‹fi

Klamidyalar tek bifazik hayat siklusuna sahip olan bakteriler olup zorunlu hücre içi parazitidirler. Üç ta-bakal› d›fl membran› ile Gram negatif bakterilere morfolojik ve yap›sal olarak benzerler. Chlamydia genomu peptidoglikan sentezi için gerekli genlerin tümünü içermesine ra¤men prokaryotlarda ozmotik stabiliteyi ve yap›sal rijiditeyi sa¤layan bir makro-molekül olan peptidoglikan içermez (fiekil 1). Bu-nun yerine, Chlamydia cinsi bakterilerin hücre d›fl› formu olan elementer cisimde (EC), d›fl membran proteinleri içinde ve sisteinden zengin proteinler ara-s›nda disülfit çapraz ba¤lar› vard›r. Chlamydia cinsi bakteriler hem DNA hem de RNA içermeleri, bölü-nerek ço¤almalar›, Gram negatif bakterilere benzer sert bir hücre duvar›na sahip olmalar›, metabolik

ak-tivite sa¤layan çeflitli enzimlerinin bulunmamas› ve antibiyotiklere duyar› olmalar› nedeniyle bakteriler aras›nda yer almaktad›rlar (1).

TAR‹HÇE

Trahom antik ça¤lardan beri bilinmektedir. Traho-mun tedavi ve komplikasyonu milattan önce 27.yüz-y›lda Çin’de, 19. yüz27.yüz-y›lda M›s›r’da tan›mlanm›flt›r. Bu bakterilerin genital infeksi-yonlardaki rolü 20. yüzy›l›n bafllar›na kadar anlafl›lamam›flt›r. ‹lk kez 1907 y›l›nda Halberstaedter ve von Prowazek tra-homlu hastalar›n konjunktival kaz›nt›lar›ndan elde ettikleri örnekleri Giemsa ile boyayarak intrasitop-lazmik inklüzyon cisimciklerini göstermifller ve bu-nun bir protozoon oldu¤unu düflünerek Chlamydi-azoae ad›n› vermifllerdir. Bu isim Yunanca

Chlamydia Cinsi Bakteriler

Abdullah KILIÇ(*), Levent DO⁄ANCI(*)

(*) GATA Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dal›, Ankara

ÖZET

Chlamydia cinsi bakteriler bifazik üreme siklusuna sahip tek bakteri cinsi olup hücre içi parazitidirler. Chlamydia cinsi Chlamydiales tak›m›ndan Chlamydiaceae ailesi içinde s›n›fland›r›lm›flt›r. Bu cins içinde dört tür bulunur: C. pecorum, C. psit-taci, C. trachomatis ve C. pneumoniae. C. pecorum haricindeki tüm türler insan hastal›klar› ile iliflkilidir. C. trachomatis cin-sel temasla bulaflan patojen olarak yayg›n olmas› ve oküler trahom ile birlikteli¤inden dolay› en kapsaml› çal›fl›lan tür olmufl-tur. C. psittaci kufllarda ve evcil hayvanlarda yayg›nd›r. ‹nsanda psittakoz s›kl›kla pnömoniye neden olan sistemik bir infeksi-yondur. C. pneumoniae hem hastane hem de ayaktan tedavi gören hastalarda pnömoninin en önemli nedenlerinden biridir. C. pneumoniae hayvan modeli çal›flmalar›, deneysel in-vitro hücre kültürü çal›flmalar›, aterosklerotik plak örne¤inden organiz-man›n tespit edilmesi ve seroepidemiyolojik çal›flmalar›n sonucu olarak aterosklerotik kardiyovasküler hastal›klar ile iliflki-lendirilmifltir.

Anahtar kelimeler: Chlamydia, C. psittaci, C. trachomatis, C. pneumoniae SUMMARY

The Genus Chlamydia

Chlamydiae are obligate intracellular parasites with a unique biphasic life cycle. The genus Chlamydia is classified in the fa-mily Chlamydiaceae of the order Chlamydiales. Within this genus four species are recognized currently: C. pecorum, C. psit-taci, C. trachomatis, and C. pneumoniae. All except C. pecorum have been associated with human disease. C. trachomatis has been most extensively studied because of its association with ocular trachoma and its prevalence as a sexually transmit-ted pathogen. C. psittaci is common in birds and domestic animals. Psittacosis is a systemic infection that frequently causes pneumonia. C.pneumoniae is a significant cause of pneumonia in both the hospital and outpatient settings. C. pneumoniae has been associated with atherosclerotic cardiovascular disease by the results of seroepidemiologic studies, by detection of the organism in aterosclerotic plaque specimens, by experimental in-vitro cell culture studies, by animal model studies. Key words: Chlamydiae, C. psittaci, C. trachomatis, C. Pneumoniae

(2)

“chlamys” sözcü¤ünden gelmekte, çevreyi örten bir perdeyi tan›mlamakta ve hücre nükleusu çev-resini kaplayan inklüzyonlar› ifade etmektedir. Lenfogranüloma vererum (LGV) ilk kez 1913 y›-l›nda Durand, Nicolas ve Favre taraf›ndan bildiril-mifltir. Frei, 1925 y›l›nda buldu¤u deri testi ile LGV'u sifilizden ay›rt etmifltir (2,3).

1879 y›l›nda Ritter ‹sviçre’de bir salg›n üzerinde çal›flm›fl ve buna pnömotifüs demifltir. Morange 1892 y›l›nda hasta papa¤anlarla ilgili yapt›¤› çal›fl-man›n ard›ndan psittakoz terimini kullanm›flt›r (bu kelime Yunanca’da “papa¤an” dan gelir). Psitta-koz etkeni Burnet ve Rountree taraf›ndan 1935 y›-l›nda döletli tavuk yumurtas›nda, Yanamura ve Meyer taraf›ndan 1941 y›l›nda hücre kültüründe üretilmifltir (2,3).

C.pneumoniae ilk defa, 1965 y›l›nda Tayvan'da trahom afl› çal›flmas›na kat›lan bir çocu¤un kon-junktival sürüntüsünden izole edilmifl ve TW-183 olarak isimlendirilmifltir. C. pneumoniae’nin insan patojeni olarak rolü, 1983 y›l›nda Seattle Üniver-sitesi'nde farenjitli bir ö¤renciden al›nan bo¤az sü-rüntü örne¤inden elde edilen ve AR-39 olarak isimlendirilen suflun ilk kez solunum yolundan izole edilmesiyle kesin bir flekilde belirlenmifltir. TWAR ismi (TW+AR) ilk konjunktival sufl ile so-lunum suflundan gelmektedir. 1989 y›l›nda TWAR elektron mikroskobu ile yap›lan morfolojik çal›fl-malar ve DNA dizi analizi ile farkl› bir sufl olan C.pneumoniae tan›mlanm›flt›r (2,3).

SINIFLANDIRMA

Chlamydia cinsi Chlamydiales tak›m›n›n Chlamy-diaceae ailesi içinde tan›mlanm›flt›r. Bu cins için-de antijenik yap›lar›na, intrasellüler inklüzyonlar›-na, sulfonamidlere duyarl›l›klar›na ve yapt›klar› hastal›klara göre C.pecorum, C.psittaci, C.tracho-matis ve C.pneumoniae olmak üzere dört tür yer al›r. C.pecorum haricindekiler insanlarda hastal›k oluflturabilirler (4).

C.trachomatis cinsel yolla bulaflan bir patojen ve oküler trahomunun nedeni olarak bilinmektedir. C.trachomatis'in üç biyovar› tan›mlanm›flt›r. Bun-lar C.trachomatis biovar trachoma, C.trachomatis biovar lymphogranuloma venereum (LGV) ve C.trachomatis mouse pneumonitis biyovarlar›d›r. C.trachomatis’in LGV ve trahom biyovarlar›n›n 18 tane serovar› vard›r. Bu s›n›fland›rma mikroim-münofloresan testle antijenik çapraz reaksiyona göre yap›lmaktad›r. Dört serovar L1, L2, L2a ve L3 LGV ile ilgilidir. Di¤er durumlarda nadiren izole edilir. Trahom biyovar›n›n 14 serovar› vard›r ve okülogenital hastal›klardan sorumludur. A, B, Ba, C trahom, D-K, Da ve Ia ise inklüzyonlu kon-junktivit ve genital infeksiyon etkenidir. Bazen B ve Ba serovarlar› da genital sistemden izole edilir-ken, A ve C serovarlar› izole edilmemifltir. Biyo-var ve seroBiyo-varlar›n yapt›klar› hastal›klar da farkl›-d›r (Tablo1) (5).

ÜREME S‹KLUSU

Chlamydia cinsi bakteriler, infekte ettikleri hücrele-rin sitoplazmalar›nda inklüzyon oluflturarak ürerler.

fiekil-1.Chlamydia cinsi bakterilerin hücre duvar yap›s›

SZP:Sisteinden zengin protein LPS:Lipopolisakkarit MOMP:D›fl membran proteini

D›fl membran P-tabaka ‹ç membran Küçük SZP LPS

iki de¤erli katyon

(3)

Hücre d›fl› infekte form olan EC duyarl› konak hüc-reye yap›fl›r. Bu yap›flmadan reseptörlerin mi yoksa bakteri yüzey proteinlerinin mi sorumlu oldu¤u tam olarak aç›klanamamaktad›r. Bakteri hücreye fagosi-toz, pinositoz veya reseptöre ba¤l› endositozla girer. EC yaklafl›k 350 nm çap›ndad›r. (fiekil 2). Daha son-ra ço¤alan formu olan 800-1000 çap›ndaki retiküler

cisime (RC) dönüflürler. Bakteriler konakta yüksek enerjili fosfat ATP ve ATPaz depolar. Bu yüzden enerji paraziti olarak bilinirler. Ayn› zamanda amino-asitlere de ihtiyaç duyarlar. ‹lk olay ATPaz aktivas-yonu ve sisteinden zengin proteinler (cysteine-rich protein, CRP) aras›ndaki disülfit ba¤lar›n›n parça-lanmas›d›r. Bu ba¤lardaki redüksiyon RC’e dönüflü-mün bafllang›c›ndaki anahtar faktördür. Fagositoz-dan 7-8 saat sonra RC'e dönüflüm gerçekleflir. RC, ozmotik olarak stabil de¤ildir ve infekte etme yete-ne¤i yoktur, ço¤alan formdur, ikiye bölünerek ço¤a-l›r ve endozomlar›n içini doldurur. ‹nfeksiyonun bafl-lama-s›ndan ortalama 18-20 saat sonra RC'ler yeni-den EC’e dönüflürler. Oluflan yeni partiküllerin va-kuolün içini doldurmas› ile, hücre sitoplazmas›nda inklüzyonlar oluflur. Daha sonra hücrede y›k›m ve EC’in sal›n›m› olur. Bu ekzositoza benzer bir süreç-tir (fiekil 3) (6) .

ANT‹JEN YAPISI, K‹MYASAL VE BOYANMA ÖZELL‹KLER‹

Chlamydia cinsi bakterilerin, cins, tür, alt tür ve se-rovar spesifik antijenleri vard›r. Tür, alt tür ve sero-var spesifik antikorlar ile epitop reaksiyonu ana d›fl membran proteinindeki (MOMP) dört farkl› gen di-zilim bölgesinde olur (2).

Son zamanlarda MOMP geninin (OMP1) nükleotid dizilimine göre serovarlar aras›nda farkl›l›klar oldu-¤u tespit edilmifltir. Bu, trahomun, genital infeksiyo-nunun moleküler epidiyomolojisinin tan›mlanmas›n-da önemlidir. Cinse spesifik epitoplar MOMP’deki 60 kD a¤›rl›¤›ndaki CRP ve 60 kD a¤›rl›¤›ndaki ›s› flok proteini 60'da (heat shock protein, HSP60) gös-terilmifltir. Ancak bask›n cins spesifik epitoplar

lipo-Biyovar

C.trachomatis biovar trachoma

C.trachomatis biovar lymphogranuloma venereum Serovar A, B, Ba, C D-K, B, Ba, Da ve Ia L1,L2,L2a,L3 Hastal›k Trahom

Yetiflkin ve çocukta okülogenital hastal›klar ve yenido¤an

pnömonisi

LGV Tablo 1. Biyovar ve serovarlar›n yapt›klar› hastal›klar

fiekil-2.‹nfekte hücrenin elektron mikroskopik görüntüsü A:Retiküler Cisim B:Ara Cisim C:Elementer Cisin

(4)

polisakkaritlerdedir (2,3).

Bu cins içinde yeralan dört türün inklüzyon morfolo-jisi, antibiyotiklere duyarl›l›¤›, konak hücre seçimi farkl›d›r. C.trachomatis’in tüm sufllar› sülfonamitle-re duyarl› iken, C.pneumoniae ve C.psittaci’nin ço-¤u suflu dirençlidir. Yaln›z C.trachomatis’in inklüz-yonlar› glikojen içerir ve iyodin ile boyan›r (5). Chlamydia cinsi bakterilerin genomu 660x106

Dal-ton a¤›rl›¤›ndad›r ve mikoplazmalar hariç di¤er pro-karyotlardan daha küçüktür. C.psittaci ve C.tracho-matis yaklafl›k 7.5 kb a¤›rl›nda plazmid içerirken C.pneumoniae’nin ekstrakromozomal genetik mater-yali yoktur (2).

Bu bakterilerde Gram reaksiyonu negatif olup, tan› için anlam tafl›mamaktad›r. Elementer ve retiküler cisimler Giemsa, Macchiavello ve Castanade yön-temleriyle boyan›r. Giemsa ile EC mor, RC hücre si-toplazmas› mavi renge boyan›r. Macchiavello boya-s›yla EC k›rm›z›, lugol solüsyonu ile bütün inklüz-yon cisimcikleri esmer kahverenginde görünürler. Floresan ve akridin oranj boyama yöntemiyle, DNA'n›n fazlal›¤›ndan EC sar›-yeflil, RC ise daha fazla RNA içerdi¤inden kiremit rengindedir (1). CHLAMYDIA TRACHOMATIS

C.trachomatis ile C.psittaci replikasyon flekli ve or-tak kompleman bileflmesi antijenine sahip olmalar› ile çok yak›n benzerlik gösterirlerse de bir çok özel-likleri farkl›d›r. C.trachomatis sülfonamidlerle inhi-be olur, D-sikloserine duyarl›d›r, sitoplaz-mas›nda iyot ile boyanan inklüzyon cisimcikleri vard›r. C.psittaci ise sülfonamidlerle inhibe olmaz ve D-sik-loserine duyars›zd›r. C.trachomatis di¤er türlerden farkl› olarak da¤›n›k ve glikojenden zengin inklüz-yonlar içerir (1, 2).

Epidemiyoloji

C.trachomatis biovar trachoma okülogenital hasta-l›klara neden olur ve bulaflma genellikle seksüel te-mas ve do¤um esnas›nda göze otoinokülosyon ile ol-maktad›r. Oküler trahom yapan sufl gözde göze par-maklar, havlu, mendil gibi eflyalar ve uçan sineklerin ayaklar› ile mekanik olarak tafl›nmaktad›r. ‹nklüzyon kojunktivit infeksiyonunun gözden göze geçmesi na-dirdir. ‹nfeksiyon yenido¤an›n gözüne annenin geni-tal yolundan bulaflmaktad›r. ‹nfekte kad›n ve

yenido-¤an ile temas eden sa¤l›k personeline hastal›k geçe-bilmektedir. ‹nfekte kiflilerin genital yolundan gelen salg›larla yüzme havuzu sular›ndan infeksiyon sa¤-lam kiflilere bulaflabilir. Dünyada 500 milyon insan trahomludur ve bunlar›n 7-9 milyonunda körlük oluflmufltur. Ayr›ca yenido¤an pnömonisi, infertilite, ektopik gebelik ve pelvik inflamatuar hastal›k gibi genital sistem infeksiyonlar›na neden olmaktad›r (7). Uluslararas› bir takip ve raporlama olmad›¤› için gü-venli epidemiyolojik bilgiler yoktur. Ancak, Center Diseases Control (CDC) tahminlerine göre her y›l dört milyon yeni C.trachomatis infeksiyonu vakas› oluflmaktad›r. Amerika Birleflik Devletlerinde (ABD) seksüel aktif kad›nlarda bu oran ortalama % 15 iken, seksüel aktif asemptomatik erkeklerde orta-lama % 10 oran›nda görülmektedir (8).

LGV dünyan›n her yerinde görülen bir hastal›kt›r. Hastal›¤›n bafll›ca kayna¤› erkek homoseksüeller olup, Afrika ve Güney Amerika'da yayg›nd›r. Akut LGV erkeklerde, asemptomatik LGV ise kad›nlarda daha s›k görülmektedir (8).

Patogenez

C.trachomatis’in inflamasyon ve doku hasar› yapma mekanizmas› tam olarak anlafl›lamam›flt›r. C.tracho-matis LGV biyovar› derideki çatlaklar yoluyla veya rektum, genital sistemin müköz membranlar›ndaki epitel hücrelerini infekte ederek hücreye girer ve hastal›k oluflturur. Daha sonra lenfatik yol ile bölge-sel lenf nodlar›na tafl›n›r. Mononükleer fagositlerde ço¤al›r. Karakteristik histopatolojisi küçük apseler geliflimi ile granüler formasyonudur. Daha sonra bu apseler nekrotik hal al›r (9).

Trahom biyovarlar›n›n hedef hücreleri kad›n ve er-kekte rektum, üretra, konjunktiva ve kad›nda üst ge-nital sistemde endoserviksin skuamokolumnar epitel hücreleridir. Yenido¤anlarda solunum sisteminin ko-lumnar epiteli genellikle infekte olurken erkekte epi-didim ve prostat infekte olabilir (9).

Trahom biyovar› ile oküler ve genital infeksiyonlar-da lenfoid foliküller oluflur. Lenfoid foliküller sub-mukozada makrofaj ve lenfositleri toplar. Bu bölge incelir ve buray› örten epitel kaybolur ve nekrotik hal al›r. Klinik olarak avasküler lezyon olarak görü-lür (10).

(5)

Yapt›¤› Hastal›klar

C.trachomatis infeksiyonlar› dört farkl› alanda ince-lenir.

1. Klasik oküler trahom 2. LGV

3. Yetiflkinlerde di¤er okülogenital hastal›klar 4. Yenido¤an infeksiyonlar› (2).

1. Klasik Öküler Trahom

Trahom ile endemik bölgelerde ilk infeksiyon genel-likle yaflam›n ilk y›llar›nda ortaya ç›kmakta ve aktif hastal›k birkaç y›lda persistan hal almaktad›r. Kuluç-ka süresi 3-10 gündür. Bafllang›ç infeksiyonu kendi-li¤inden geçme e¤iliminde olmas›na ra¤men, s›kl›k-la ya tekrar infeksiyon oluflmakta ya da bakteriyel konjunktivit ile süperinfeksiyon olmaktad›r. ‹lk evre-sinde papiller hipertrofi ve inflamatuvar infiltrasyon ile birlikte kronik folliküler konjunktivit olarak görü-lür. Hastal›k ilerleyince konjunktivada skar oluflur ve skar korneay› tutar. ‹lave olarak göz kapa¤›n›n iç yü-zeyi skarlafl›r, kirpikler döner ve korneay› afl›nd›r›r. Bunun sonucu ülserasyon ve görme kayb› oluflur. Hafif hastal›kl› baz› çocuklarda pannus formasyonu (fibrovasküler infiltrasyon) ve konjunktival skar olu-flurken baz›lar›nda konjunktiva ve korneada kötü skar geliflebilir (11).

Endemik bölgelerde primer kaynak oküler infeksi-yonlu çocuklard›r. Bulaflma çocuklar ve bak›c›lar aras›ndaki göz-el temas› ile ve aktif konjunktivitli çocuklardan kara sineklerin ayaklar› ile mekanik ola-rak olmaktad›r. Hijyenik faktörler, özellikle yüz te-mizli¤i ve evde uçan haflerelerin azalt›lmas› çok önemlidir (12).

2. LGV

LGV C.trachomatis LGV serovarlar›n›n neden oldu-¤u cinsel yolla bulaflan bir hastal›kt›r. Afrika, Hindis-tan, Güneydo¤u Asya, Güney Amerika ve Karayip Adalar›nda endemiktir. Sporadik olarak baflka yer-lerde de ortaya ç›kabilmektedir(11). Üç faz› vard›r (13).

Faz 1: Genellikle deri k›vr›m› ve genital mukoza-daki primer lezyondur. C.trachomatis skuamoz

epiteli infekte etmez. Organizma küçük çatlaklar yoluyla d›fl genital sistemde lezyon oluflturur. Pri-mer lezyon genellikle küçük papül veya herpeti-form ülserdir. Semptom vermeyebilir veya çok az verebilir. ‹nfeksiyonun kazan›lmas›ndan sonraki 3-30. gün içerisinde görülür ve skars›z olarak h›z-la iyileflir (13).

Faz 2: Primer lezyondan sonraki 1-2 haftada orta-ya ç›kar. Sistemik semptom ve lenfoadenopati (LAP) ile karakterizedir. Hastalar›n 2/3'ünde tek tarafl› LAP vard›r. ‹nguinal LAP faz 2’deki en ka-rakteristik bulgudur ve s›kl›kla tan›sald›r. Lenf no-du bafllang›çta eritemli ve hassast›r. ‹nflamatuar süreçteki afl›r› periadenitin doku etraf›ndaki lenf loduna yay›lmas› sonucu inflamatuar kitle oluflur. Kitle apseleflir, bubon oluflur. Bu fazda sistemik bulgu, atefl, bafl a¤r›s› ve kas a¤r›s›d›r. Ço¤u vaka-da önemli bir sekel b›rakmaz (13).

Faz 3: Faz 3’te d›fl genital bölgedeki ülserasyon ile hipertrofik kronik granülomatöz lezyon ortaya ç›kar. Lenfatik t›kan›kl›k erkekte ve kad›n genital sisteminde ayn› zamanda elefantiyaza neden ola-bilir (13).

3.Yetiflkinlerde Di¤er Okülogenital Hastal›klar ‹nklüzyonlu konjunktivit

Yetiflkinlerdeki akut foliküler konjunktivit fleklin-deki göz infeksiyonlar› s›kl›kla gözde yabanc› ci-sim hissi vermektedir. Semptomlar genellikte tek tarafl›d›r. ‹lk iki haftada pürülan olan mukoid ak›nt› ve hiperemi bask›nd›r. Bunu lenfoid folikül formasyonu (korneal lezyon ve epitelyal keratit ile beraber) kan damar› ve kornea tutulumu takip eder. Oküler trahomdan ay›rt edilemez. ‹nfeksiyon genellikle komplikasyonsuz olarak iyileflmesine ra¤men, tedavi edilmezse veya uygun tedavi edil-mezse birkaç ayda persistan olabilir ve trahomda görülene benzer skar oluflabilir (3,11).

Ü rogenital ‹nfeksiyonlar

Erkeklerde üretrit, epididimit, prostatit, proktit ve protokolite neden olurken, kad›nlarda servisit, en-dometrit, salpenjit, ektopik gebelik, infertilite ve do¤um komplikasyonlar›na neden olurlar. Asemp-tomatik infeksiyon erkeklerde yayg›n olmas›na

(6)

ra¤men, semptomatik gonokoksik olmayan üret-ritlerin %30-50’sinin, gonokoksik üretrit soras› geliflen üretritlerin büyük bir bölümünün sebebi-dir. C.trachomatis gonokoksik üretritli erkeklerin %20’sinde izole edilebilmektedir. Semptomatik klamidyal üretritte inkübasyon periyodu genellik-le 7-14 gündür. Gonokokal üretritgenellik-lerdeki daha pü-rülan ak›nt›n›n aksine beyaz, gri, bazen temiz olan ak›nt› ve dizüri vard›r. Bu ak›nt› sadece sabahlar› olur ve çizgi fleklindedir. Baz› hastalar çamafl›rda leke b›rakmad›¤› için ak›nt›y› fark etmeyebilirler (14). Enterobacteriaceae’lar (özellikle E.coli) 35 yafl›ndan büyüklerde en s›k olarak epididimite ne-den olurken, 35 yafl alt› erkeklerde epididimitin en önemli sebebi C.trachomatis ve N.gonorrhoea-e’dir. Klamidya epididimiti akut fazda s›kl›kla oli-gospermiyle birliktedir. Fakat uzun dönem takip yap›lmad›¤›ndan infertiliteye neden olup olmad›¤› kesin de¤ildir. Asemptomatik rektal tafl›y›c›l›k hem yenido¤anda hem de yetiflkinde olabilmekte-dir. C.trachomatis heteroseksüellerde proktit ve proktokolitin en önemli sebebidir. Proktokolikli hastalarda atefl, rektal a¤r› ve tenesmus vard›r (11). Reaktif artrit infeksiyondan farkl› bir yerde, immüniteye ba¤l› inflamatuar cevap olarak ortaya ç›kar. Enterik infeksiyonlar reaktif artriti art›rma-lar›na ra¤men, klamidya infeksiyonlar› tetikleyici olarak rol almaktad›rlar (15).

Kad›nlarda bu bakteriyle oluflan genital infeksi-yonlar asemptomatik olarak seyretmesine ra¤men, sonuçlar›ndan dolay› çok ciddi problem oluflturur-lar (3,11). Endoservikal infeksiyonoluflturur-lar›n yaklafl›k %70’i semptomsuzdur veya dizüri, hafif kar›n a¤-r›s›, kanama, vajinal ak›nt› gibi hafif semptomlar› vard›r (16). Endoservikal C.trachomatis’li kad›n-lar›n %8’inde tahmini olarak akut salpenjit gelifl-mektedir. Endometrit ayn› zamanda mükopürülan servisitli kad›nlar›n %40’›nda mevcuttur ve tahmi-nen tedavi edilmemifl salpenjite ba¤l› olarak gelifl-mektedir. Pelvik inflamatuar hastal›k akut form-dan perihepatit veya asit ile fliddetli hastal›¤a ka-dar giden klinik durumda gözükebilir (17). Hem akut hem de sessiz subklinik hastal›¤›n uzun dö-nem sonucu, tubal infertilite, ektopik gebelik ve kronik pelvik a¤r› sendromudur. Vaka kontrol ça-l›flmalar›nda geçirilmifl klamidyal infeksiyon

sero-lojisi ile ektopik gebelik aras›nda güçlü bir birlik-telik oldu¤u görülmüfltür. Bir çal›flmada ektopik gebelikli kad›nlar›n %22’sinde klamidyal HSP60’a karfl› spesifik antikor tespit edilmifltir (18). C.trachomatis aç›s›ndan spontan abortuslu kad›nlarda endoservikal kültür negatifken antikla-midyal IgG titresi yüksektir. Bu da daha önceden geçirilmifl veya persistan infeksiyonun spontan abortus ile beraber olabilece¤ini düflündürmekte-dir (11).

4. Perinatal ‹nfeksiyonlar

Yenido¤an›n ‹nklüzyonlu Konjunktiviti Yenido¤anlar infeksiyonlar› genellikle do¤um es-nas›nda kazan›rken, perinatal ve postnatal temas ile de kazanabilirler. ‹nfekte anneden do¤an ço-cuklar›n %22-44’ünde yenido¤an konjunktiviti geliflirken yaklafl›k %60’›nda da serolojik pozitif-lik vard›r. Genelde inkübasyon do¤umdan sonraki 5-12. gündür. Bafllang›ç bazen alt›nc› haftaya ka-dar gecikebilir. Tipik sulu oküler ak›nt› oluflur. Progresif olarak daha pürülan hal al›r, göz kapak-lar› flifler, konjunktiva eritemli olur ve kal›nlafl›r. Do¤umda konjunktivada lenfoid tabaka olmad›¤› için foliküller geliflmez, üç ile alt› hafta sonra or-taya ç›karlar (19).

Yenido¤an Pnömonisi

‹nfekte anneden do¤an çocuklar›n %11-20’sinde pnömoni geliflir. Yenido¤anlarda öksürük, taflipne, nazal ak›nt› ve/veya t›kanma gibi semptomlar se-kiz haftadan önce ortaya ç›kar. Bulgular genellik-le orta derecededir ve atefl yoktur. Periferal eozi-nofili, arteriyal hipoksi ve serum immünglobulin seviyelerinde yükseklik karakteristiktir. Genellik-le nazofarengeal sürüntü örnekGenellik-lerinden ve antik-lamidyal IgM titresinin yüksek olmas› ile tan› ko-nur. Hayat›n ilk alt› ay›nda klamidyal pnömoni ge-çiren çocuklarda sekiz y›la kadar ast›m ve obstü-riktif akci¤er hastal›¤›n›n normalden daha yüksek oldu¤u gösterilmifltir (20).

Laboratuvar Tan›s›

C.trachomatis infeksiyonlar› aras›nda sadece tra-hom klinik zeminde ve uygun epidemik ortamda tan›nabilmektedir. Di¤er infeksiyonlar›n kesin ta-n›s› için laboratuvar do¤rulamas› gerekmektedir.

(7)

Laboratuvar yöntemleri; ‹ntrasitoplazmik inklüz-yonlar›n sitolojik incelenmesi, doku kültürlerine C.trachomatis izolasyonu, Enzyme Linked Immu-nosorbent Assay (ELISA) ve immunofloresan bo-yama ile klamidya antijenlerinin gösterilmesi, di-rek hibridizasyon ve Polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) gibi amplifikasyon teknikleri ile nükleik asitin gösterilmesidir (21).

a. ‹ntrasitoplazmik ‹nklüzyonlar›n Sitolojik ‹n-celenmesi

Yenido¤an›n inklüzyonlu konjunktiviti ve oküler trahomdaki tipik inklüzyonlu konjunktivit kon-junktivadan kaz›nan hücrelerin s›kl›kla Giemsa ile boyanmas› ile tan›nabilir. ‹nklüzyon içeren hücre-ler aktif trahomlu hastalarda toplanan kaz›nt›lar›n %30’unda bulunabilmesine ra¤men, hafif hasta-l›kta bu oran nispeten daha düflüktür. Kaz›nt› bo-yama inklüzyon konjunktivitli yetiflkinlerde ve yenido¤an konjunktivitinde s›ras›yla %50-90 ora-n›nda pozitiftir. Sitoloji ayn› zamanda papanico-laou boyama için elde edilen endoservikal kaz›nt›-y› de¤erlendirmede de kullan›l›r. Fakat uygulama güçlü¤ü ve düflük duyarl›l›k ve özgüllü¤ünden do-lay› kullan›lmamaktad›r (21).

b. Hücre Kültüründe ‹zolasyon

C.trachomatis çeflitli hücre kültürlerinde iyi ürer. En s›k olarak McCoy veya HeLa hücreleri kulla-n›l›r. Hücre kültürlerinde hücre tipine ve biyovara ba¤l› olarak 42 ile 72 saatlik inkübasyondan sonra üreme olmaktad›r. ‹mmunofloresan, ‹yod, Gime-nez, Macchiavellos ve Giemsa ile boyand›ktan sonra intrasitoplazmik inklüzyonlar tespit edilebi-lir. ‹nklüzyonlar ayn› zamanda glikojen içeriyorsa McCoy hücrelerinde iyod boyama ile tespit edile-bilir. Örnekler elde edildikten 24 saat içinde kültü-re edilecekse +4°C’de muhafaza edilmelidir. E¤er daha uzun süre bekletilecekse alternatif olarak –70°C’de dondurularak saklanmal›d›r. Kültürün özgüllü¤ü % 100 olmas›na ra¤men, duyarl›l›¤› en uygun koflullar alt›nda % 100 den düflüktür. Yük-sek özgüllü¤ünden dolay› yasal olaylarda infeksi-yonun varl›¤› veya yoklu¤u hücre kültürü ile belir-lenir (21).

c. Antijen Tespiti ve Nükleik Asit Hibridizasyon

Yöntemleri

Direk floresan antikor (DFA) testi ile ve ELISA ile antijenini, DNA prob hibridizasyon ile ribozomal RNA's›n› tespit eden çeflitli ticari testler mevcut-tur. DFA’da örne¤in kalitesi ve uygun olarak ha-z›rlanmas› önemlidir. Antilipopolisakkarit antikor-lar di¤er türler ile çapraz reaksiyon verece¤inden dolay› bu teste MOMP’e karfl› türe özgül oluflan antikorlar kullan›l›r. ELISA daha az personel ve daha uzun performans gerektirir. Gerçek pozitif reaksiyonla yalanc› pozitif reaksiyonu ay›rmak için mevcut blokan antikor ile ayn› örnek tekrar çal›fl›lmal›d›r. DNA hibridizasyon tekniklerini yo-rumlamak ve uygulamak daha kolayd›r; özgüllük ve duyarl›l›¤› ELISA’ya benzer (22).

d. Amplifikasyon Testleri

Amplifikasyon testleri bakteri DNA’s›n›n tespitine yöneliktir. Bu amaçla polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) ligaz zincir reaksiyonu (LZR) ve transkrip-siyonla iliflkili spesifik klamidyal rRNA’n›n tespit edilmesi yöntemleri uygulan›r. Son çal›flmalarda kültürden daha duyarl› oldu¤u ve özgüllü¤ünün de neredeyse daha iyi oldu¤u görülmüfltür (23). e. Serolojik Tan› Yöntemleri

Kompleman birleflme testi cins antijenlerine karfl› oluflan antikorlar› (örne¤in lipopolisakkaritleri) belirler. Bu C.trachomatis ve C.psittaci ile infekte hastalarda uygulan›r. Hemen hemen LGV ve psit-takozlu hasta kiflilerin % 100’ünde kompleman birleflme antikorlar› 1:16 dan daha yüksek titrede-dir. Bununla birlikte özgüllü¤ü düflüktür. Akut ve konvelesan dönem aras›nda do¤rulama dört kat ve daha fazla titre art›fl› gerektirirken, uygun klinik durum ile 1:64 ve daha yüksek titre LGV tan›s›n› güçlü bir flekilde desteklemektedir (24).

Di¤er bir test olan ve ABD’ de s›k olarak kullan›-lan mikroimmunofloresan testtir. Bu testte sero-varlar›n her birinin EC’i antijen olarak kullan›l›r ve organizman›n hücre duvar yap›s›na karfl› olu-flan antikorlar tespit edilir. Bu test kompleman bir-leflme testinden daha duyarl›d›r. Mikroimmünof-loresan testi 1:32 veya daha yüksek IgM titresi uy-gun klinik durum ile birlikte yenido¤an pnömoni-sinin tan›s› için önemlidir (24).

(8)

Tedavi

Trahomda topikal antibiyotiklerin pek az faydas› vard›r. Sistemik antibiyotik tedavisi etkilidir ve hastal›¤›n insidans›n› düflürmektedir. Eritromisin ile uyum düflükken, doksisiklin genç çocuklarda kontrendikedir. Azitromisin tedavisinin 6 ile 12 ay sonra infeksiyonu azaltt›¤› görülmüfltür. Ayr›ca göz kapa¤› deformitesine ba¤l› olarak oluflan kor-nea hasar›na ba¤l› körlü¤ü önlemek için cerrahi tedavi önemlidir. (12).

Sülfonamidler LGV'da in-vitro aktif olmalar›na ra¤men tedavide güvenilir de¤ildir. LGV’un birin-ci ve ikinbirin-ci fazlar›n›n tedavisinde tetrasiklin, dok-sisiklin, kloramfenikol, eritromisin ve rifampisin etkili olmaktad›r. CDC’nin tavsiyesi doksisiklin ile 21 gün 100 mg günde iki kezdir. Eritromisin ve sülfisoksazol alternatif seçimdir. ‹lave olarak bu-bonlar sinüs formasyonu ve rüptürü engellemek için aspire edilmelidir. Antibiyotik tedavisi ile semptomlar s›kl›kla azal›r, fakat bubona etkisi za-y›ft›r (13).

Komplike olmayan genital sistem infeksiyonlar›-n›n tedavisinde eritromisin ile günde iki kez 100 mg doksisiklin yedi gün tercih edilmektedir. Bu-nunla birlikte azitromisin 1 gr tek doz verilebilir. Doksisiklinin yedi günlük dozu kadar etkili oldu-¤u bulunmufltur (3,11). Hamile kad›nlar standart dozda eritromisini tolere edemezler. Ondört gün günde dört kez 250 mg veya 7-10 gün amoksisilin 500 mg oral günde 3 kez verilir. Yetiflkin inklüz-yon konjunktivitinde tertasiklin ve doksisiklin 2 veya 3 hafta yeterlidir. Eritromisin etkili bir alter-natiftir (11).

‹nklüzyonlu konjunktivit tedavisinde topikal teda-vi nazofarengeal tafl›y›c›l›¤› tedateda-vi etmedi¤i ve uygulama güçlü¤ünden dolay› tavsiye edilme-mektedir. Eritromisin 50 mg/kg günde 4 doza bö-lünüp 10 ile 14 gün verilir. Tedavi baflar›s› %80’dir ve ikinci kür gerekebilir. C.trachomatis pnömonisinde tedavi konjunktivite benzer ve ba-flar› %80’dir (11).

CHLAMYDIA PSITTACI

Psittakoz s›kl›kla pnömoniyle seyreden sistemik bir infeksiyondur. Psittakoz etkeni C.psittaci’dir.

Kufl ile temas aras›nda iliflki yüzy›llard›r bilin-mektedir. Ornitoz kelimesi bu infeksiyonu tafl›yan bütün kufllar için daha do¤ru bir kelime olmas›na ra¤men psittakoz daha s›k olarak kullan›lmaktad›r (25).

Epidemiyoloji

C.psittaci kufllarda ve evcil hayvanlarda yayg›n-d›r. ‹nfeksiyon evcil hayvan sahipleri ve sat›c›la-r›nda, kümes hayvanlar› yetifltiren çiftçilerde, mezbaha iflçilerinde ve veterinerlerde s›k ortaya ç›kmaktad›r. 130’dan fazla kufl türünün C.psitta-ci’nin kona¤› oldu¤u gösterilmifltir (26).

‹nfeksiyon genellikle solunum yoluyla, direkt te-mas veya infeksiyonlu ak›nt›lar›n, at›klar›n veya tozun hava ile tafl›nmas› ile yay›l›r. Kufl infeksiyo-nu nadiren ›s›rarak bulaflt›r›r. ‹nsandan insana bu-laflma nadirdir. Bu yüzden insanlar› hastanelerde izole etmek veya onlarla temasta bulunanlara anti-biyotik profilaksisi vermek gereksizdir. Çevresel temizlik önemlidir. Çünkü organizma kurulu¤a karfl› dirençlidir ve oda s›cakl›¤›nda aylarca canl› kalabilir (25).

Patogenez

Kufllar›n ana olarak karaci¤er, böbrek ve perikard-lar› tutulur. Fakat insanlarda en karakteristik tutu-lum yeri akci¤erlerdir. Trakea ve bronfllarda genifl müköz plaklar ile inflamasyon vard›r. ‹nflamas-yon bronfllardan alveollere kadar yay›l›r. Fibrin, epitel hücresi, beyaz kan hücresi ve PMNL’den oluflan eksüda alveollere ve daha sonra interstisyel dokuya yay›l›r. Bazofilik intrasitoplazmik inklüz-yon içeren alveoler hücrelerin proliferasinklüz-yonu ve hiperplazisi vard›r. Hiler lenf nodlar› flifler ve akci-¤erler kat› hale gelir. Kalpte monositik infiltras-yon, ödem ve subendokardiyal hemoraji görülür. Karaci¤erde nonspesifik hepatit veya gronulomlar görülür (25)

Yapt›¤› Hastal›klar

Hastal›¤›n inkübasyon periyodu 5-15 gündür. Bafl-lang›ç belirtileri ani veya gizli olabilir. ‹nfeksiyon subklinik, k›r›kl›k ve atefl ile nonspesifik bir viral hastal›¤a, farenjit, hepotosplenomegali, adenopati ve atefl ile mononükleoz benzeri sendroma

(9)

benze-yebilir. Tipik flekil atefl, bradikardi, k›r›kl›k ve splenomegalidir. En yayg›n bulgu hastalar›n % 50-100’ünde görülebilen atefltir. Öksürük yine %50-100’ünde bildirilmifltir, fakat daha çok hasta-l›¤›n sonlar›nda ortaya ç›kmaktad›r. Hastalar›n %30-70’inde bafl a¤r›s›, kas a¤r›s› ve titreme var-d›r. Bu spesifik olmayan semptomlar öksürük oluncaya kadar bir anlam ifade etmemektedir (1,25).

Laboratuvar Tan›s›

Kültür tehlikeli oldu¤u için PZR, direkt floresan antikor testi veya ELISA ile antijen tespiti gibi teknikler son zamanlarda tan›da umut vermekte-dir. Psittakoz tan›s› kompleman birleflme reaksi-yonu veya mikroimmünofloresanla (M‹F) antikor-lar›n›n gösterimi ile olur. Genellikte titre 1/64 ve-ya daha yüksektir. Yalanc› pozitif veve-ya ve-yalanc› ne-gatif sonuçlar olabilir. Ayr›ca kompleman birlefl-me reaksiyonu cinse spesifik oldu¤undan C.psitta-ci’yi C.pneumoniae ve C.trachomatis’den ay›ra-maz. M‹F testinin duyarl›l›¤› ve özgüllü¤ü yük-sektir. Hem IgM hem de IgG’yi ölçebilir, fakat çapraz reaksiyonlar› olabilmektedir. Sonuç olarak serolojik testin eksik oldu¤u düflünülmektedir (1). Tedavi

Tedavide tetrasiklin hidroklorit 500 mg günde 4 kez oral 10-21 gün veya doksisiklin 100 mg gün-de 2 kez kullan›l›r. Baz› araflt›rmac›lar yenigün-den hastalan-maktan kaç›nmak için daha uzun tedavi-ler önermektedirtedavi-ler. Eritromisin alternatif seçenek olmas›na ra¤men, fliddetli vakalarda daha az etki-lidir. Tedavisiz ölüm oran› %20 iken tedavi ile bu oran %’1 e düflmektedir. Endokardit için en iyi te-davi kapak replasman› ve uzun antibiyotik tete-davi- tedavi-sidir (5). ‹nfeksiyonlu kufllar kesintisiz en az 45 gün için tetrasiklin, klortetrasiklin veya doksisik-lin ile tedavi edilmelidir. K›rkbefl günden az teda-vi edilin kufllar mikroorganizmay› tafl›maya de-vam etmektedirler. Amerika Birleflik Devletleri Tar›m Bölümü ithal edilen kufllar›n hastal›k getir-mesinin önlemek için 30 gün karantinaya al›nma-s›n› flart koflmaktad›r (25).

CHLAMYDIA PNEUMONIAE (TWAR) ‹nsanlar için patojenik olan üç türden en yenisi

olan Chlamydia pneumoniae (TWAR), C.tracho-matis ve C.psittaci’den önemli özellikleri ile ay-r›lmaktad›r. C.trachomatis'in aksine, C.pneumo-niae cinsel yolla bulaflmaz, fakat solunum salg›la-r› yoluyla yay›l›r. C.psittaci'nin aksine ise kufl ve-ya hayvanlarda hastal›k oluflturmamaktad›r. C.pneumoniae sufllar›n›n birbirleri aras›nda çok az genotipik ve fenotipik farklar oldu¤u için bir sero-var› tan›mlanm›flt›r. Bu serovara da TWAR ismi verilmifltir. C.pneumoniae, toplumdan kazan›lan akut solunum infeksiyonlar›n›n en yayg›n nedeni-dir ve son zamanlarda ateroskleroz ve kardiyovas-küler hastal›klar ile an›lmaktad›r (27).

Epidemiyoloji

C.pneumoniae infeksiyonunun epidemiyolojisiyle ilgili bugünkü bilgilerin ço¤u C.pneumoniae spe-si-fik antikorlar›n› tespit eden M‹F testi ile yap›lan serolojik çal›flmalardan elde edilmifltir. C.pneumoniae 1980'lere kadar solunum sistemi patojeni olarak tan›mlanmamas›na ra¤men, depo serum örneklerinin test edilmesi ile en az›ndan 1958’den beri akut solunum yolu infeksiyonunun bir nedeni oldu¤u gösterilmifltir. Saklanm›fl se-rumlar›n retrospektif incelenmesi 1980'lerde Ku-zey Avrupa'da ornitoz epidemisinde ve 1983'te ‹n-giltere'de bir okulda olan solunum hastal›klar› epi-demisinde baz› vakalar›n C.pneumoniae’ya ba¤l› geliflti¤ini göstermifltir (27).

Serolojik pozitiflik oranlar› befl yafl›n alt›ndaki ço-cuklarda oldukça düflükken, okul y›llar›nda h›zl› bir yükselifl göstermektedir. Yetiflkinli¤in ilk dö-nemlerinde bu oran yaklafl›k %50'dir ve yaflla bir-likte artmaya devam eder. Yafll›l›kta yaklafl›k %75'ler civar›ndad›r. Antikor titresi zamanla düfl-tü¤ünden dolay› yafll› gruplarda görülen yüksek seropozitiflik bize tekrar eden infeksiyonu düflün-dürmektedir (28).

Cinsiyete ba¤l› seropozitiflik oran› çocuklarda yaklafl›k olarak eflittir. Fakat yetiflkinler aras›nda erkekler aras›ndaki oran kad›nlardan belirgin bir flekilde yüksektir. Çeflitli çal›flmalara ra¤men bu farkl›l›k hakk›nda yeterli bir aç›klama günümüze kadar yap›lamam›flt›r(29).

(10)

C.pneumoniae insandan insana direkt bulaflarak solunum yoluna yerleflmektedir. Kompleman bir-leflme reaksiyonu ile antikorlar primer infeksiyon-lar›n 2-3. haftas›nda görülür. Tekrar eden infeksi-yonlarda kompleman birleflme antikorlar› ve C.pneumoniae'ya özgül IgM tipi antikorlar olufl-mayabilir, fakat IgG tipi antikorlar h›zla yükselir. IgM tipi antikorlar infeksiyonun 2-4. haftas›nda, IgG tipi antikorlar ise 6-8. haftas›nda tan› koydu-rucu titreye ulaflmaktad›r. TWAR infeksiyonunu takiben geliflen immünite koruyucu olmad›¤›ndan, endojen ve ekzojen reinfeksiyonlar geliflebilmek-tedir (1).

Yapt›¤› Hastal›klar

Pnömoni ve bronflit, C.pneumoniae infeksiyonun en s›k klinik sendromlar›d›r. Toplum kaynakl› pnömoni vakalar›n›n yaklafl›k %7-10'una neden olmaktad›r. Yetiflkinler aras›nda, bronflit ve sinüzit vakalar›n›n yaklafl›k %5'ine, farenjit vakalar›n›n ise sadece %1’ine neden olmaktad›r. ‹nkübasyon periyodu 21 gündür ve di¤er solunum sistemi pa-tojenlerinden daha uzundur. Atipik pnömoninin di¤er bakteriyel nedenleri olan M.pneumoniae ve Legionella pneumophila’da oldu¤u gibi C.pne-umoniae’da da akut solunum yolu infeksiyonlar›-n›n klinik görünümü spesifik de¤ildir. Hastal›¤›n bafllang›c›nda burun ak›nt›s›, bo¤az a¤r›s› ve bo-¤uk ses gibi üst solunum yolu semptomlar› bildi-rilmifltir. Bu semptomlar günler veya haftalar için-de azal›r ve C.pneumoniae’n›n solunum infeksi-yonunun en önemli özelli¤i olan öksürük takip eder (30,31).

Kademeli bir bafllang›ca sahip olmalar›na ek ola-rak, C.pneumoniae solunum yolu infeksiyonu kaynakl› semptomlar, uygun antibiyotik terapisine ra¤men birkaç hafta veya ay devam eden kal›c› öksürük ve k›r›kl›k gösterebilirler. Tek tarafl›, sub-segmental, yama tarz› infiltrasyon, ve atipik pnö-moni C.pneupnö-moniae pnöpnö-monilerinde görülen tipik belirtilerdir. Di¤er atipik patojenlerin tersine C.pneumoniae infeksiyonlar›nda beyaz kan hücre-si genellikle yüksek de¤ildir ve di¤er laboratuvar bulgular› spesifik de¤ildir (27).

C.pneumoniae’n›n serolojik olarak, yetiflkinlerde

ast›m geliflimi ile ve çocuklarda reaktif solunum yolu hastal›¤› ile birlikteli¤i vard›r. Bu mikroorga-nizma s›kl›kla otitis medial› çocuk ve yetiflkinler-den izole edilmifltir. C.pneumoniae infeksiyonunu takiben Guillain Barré sendromu vakalar› da bildi-rilmifltir. Bu organizman›n çocuk ve yetiflkinler-deki ensefalit ile de birlikteli¤i serolojik olarak gösterilmifltir. En güzel örnek, aterosklerotik kar-diyovasküler hastal›kt›r. C.pneumoniae’n›n sar-koidoz ile de iliflkisi vard›r (1,27).

Laboratuvar Tan›s›

C.pneumoniae kaynakl› infeksiyonun tespiti için birçok laboratuvar testleri gelifltirilmifltir. Fakat ço¤unlu¤u öncelikle araflt›rma amaçl› olarak kul-lan›lmaktad›r. Baz› hastane ve ticari klinik labora-tuvarlarda infeksiyonun tespitini için s›kl›kla sero-lojik testler kullan›lmaktad›r (27).

a. Serolojik Tan› Yöntemleri

Mikroimmunofloresan test, C.pneumoniae-spesi-fik antikoru tespit eder ve bu organizma için stan-dart serolojik yöntemdir. Çünkü, akut infeksiyonu takiben antikor titlerindeki yükselifl gecike-bil-mektedir. Konvelesan serum örne¤ini elde etmek için üç ile dört haftal›k ara tavsiye edilmektedir. Dolafl›mda romatoid faktörün ortaya ç›kmas›yla yalanc› pozitif IgM reaksiyonlar› oluflabilir. Mik-roimmunofloresan testin aksine, klamidyal lipo-polisakkaritlere karfl› oluflan antikorlar› tespit eden kompleman birleflme reaksiyonu C. pneumoniae, C.psittaci ve C.trachomatis aras›nda ay›r›m› yapa-maz. ‹lk infeksiyonda kompleman birleflme anti-kor cevab› görülür ve C.pneumoniae-spesifik IgM antikor yaklafl›k hastal›¤›n bafllang›c›ndan üç haf-ta sonra orhaf-taya ç›kar. C.pneumoniae-spesifik IgG antikor cevab› hastal›¤›n bafllang›c›ndan itibaren alt› ile sekiz haftaya kadar görünmeyebilir. Tekrar eden infeksiyonda kompleman birleflme ve IgM antikor cevab› oluflmayabilir veya düflük titrelerde ortaya ç›kabilir. IgG antikor cevab› ise nispeten h›zl›, 1 ila 2 hafta içinde oluflur ve IgG, 512 veya daha yüksek titrelere ulaflabilir. Birçok vakada fa-renks sürüntülerinden PZR ve kültürü yoluyla or-ganizman›n tespiti serolojik titrede bir yükselifl ile birliktedir (27).

(11)

b. Hücre Kültüründe ‹zolasyon

C.pneumoniae hücre kültüründe izole edilebilir. Hücre kültürü yöntemi floresan ile iflaretli C.pne-umoniae-spesifik monoklonal antikorun keflfiyle gelifltirilmifltir. Organizma zor üredi¤i için genel-likle rutin amaçl› kullan›lmaz. ‹zolasyon için oro-farengeal sürüntü örnekleri tercih edilir ve tespit oranlar› nazofarengeal örneklerinkine eflittir. Bal-gam hücre kültürlerine toksiktir ve izolasyon için uygun de¤ildir. Farengeal sürüntüler klamidyal (sukroz-fosfat-glutamik asit (SPG) tampon solüs-yonunda) transport besiyerinde tutulmal›d›r ve mümkün oldu¤unca çabuk +4 oC’lik buzdolab›na

konmal›d›r. H›zl› so¤utma canl› organizman›n tit-resini düflürdü¤ü için –65 oC’lik ›s›ya konmadan

önce 1-4 saat bu ›s›da tutulmal›d›r (32). c. Amplifikasyon Testleri

Amplifikasyon testi olarak PZR yöntemi kullan›l-maktad›r. Çeflitli C.pneumoniae-spesifik primerler kullan›larak yap›lan PZR yöntemi, farengeal sü-rüntü, bronkoalveolar lavaj ve balgam örneklerin-deki organizmalar›n tespiti için kullan›lm›fl ve ge-lifltirilmifltir. Bu yöntem örneklerdeki organizma-n›n tespiti için kullan›lan izolasyondan duyarl›d›r ve h›zl› tan› testi olarak ilerisi için faydal›d›r. Ay-r›ca patolojik doku örneklerinden C.pneumonia-e'nin tespiti için de kullan›lmaktad›r (33).

Tedavi

Eritromisin, tetrasiklin ve doksisiklin C.pneumo-niae'ya karfl› in-vitro aktiftir ve ilk seçilecek anti-biyotiklerdir. Azitromisin ve klaritromisin gibi da-ha yeni antibiyotikler de in-vitro olarak aktiftirler. Bu ajanlar, eritromisinden daha iyi tolere edildik-lerinden dolay› C.pneumoniae kaynakl› oldu¤una inan›lan infeksiyonlar›n tedavisinde ya ilk seçenek ya da tetrasikline ve eritromisine alternatif olarak düflünülebilecek ajanlard›r. Organizma penisilin, ampisilin veya sulfadraglara karfl› duyarl› de¤ildir (27).

Radyolojik olarak pnömoni tespit edilen 3 ila 12 yafl aras›ndaki çocuklarda C.pneumoniae kaynak-l› infeksiyon tedavisinde eritromisin ve klaritromi-sinin klinik etkinl¤inin iyi oldu¤u tespit edilmifltir. Yetiflkinlerde C.pneumoniae’nin neden oldu¤u

toplumdan kazan›lan pnömoninin tedavisinde le-vofloksasinin klinik baflar›s›n›n %98 oldu¤u bildi-rilmifltir. Yüksek orandaki solunum infeksiyonlar› askeri alanlarda oluflur. Bu ortamda haftal›k azit-romisin proflaksisi C.pneumoniae infeksiyonla-r›ndan korunmada %58 oran›nda etkili oldu¤u gö-rülmüfltür (34).

KAYNAKLAR

1. Özbal Y. Klamidyalar. Temel ve Klinik Mikrobiyoloji. Birinci Bask›, Ankara: Günefl Kitabevi, s 705 (1999) 2. Jones RB, Batteiger B: Chlamydial Diseases. “Mandell GL, Bennett JE, Dolin R (eds): Principles and Practice of Infectious Diseases”, p1986, 5th Ed, Philedelphia: Churc-hill Livingstone (2000)

3. Schachter J. Chlamydia. “Gorbach SL, Bartlett JG, Blacklow NR (eds): Infectious Diseases”, p1980, 2nd Ed, Philedelphia: WB Saunders Company (1998)

4. Weisburg WG, Hatch T T, Woese CR: Eubacterial ori-gin of chlamydiae. J Bacteriol 167:570 (1986)

5. Peeling RW, Brunham RC Chlamydiae as pathogens: new species and new issues. Emerg Infect Dis 2:307 (1996)

6. Mcclarty G. Chlamydia and the biochemistry of intra-cellular parasitism. Trends Microbiol 2:157 (1994) 7. Sexually Transmitted Diseases. World Health Organiza-tion Press Release WHO/64, 25 August 1995.

8. Washington A, Johnson RE, Sanders L J r : Chlamy-dia trachomatis infection in the United States: what are they costing us? JAMA 257:2070 (1987)

9. Brunham RC, Peeling RW: Chlamydia trachomatis antigens: role in immunity and pathogenesis. Infect Agent Dis 3:218 (1994)

10. Brunham RC, Plummer F, Stephens RS: Bacterial antigenic variation, host immune response and pathogen-host co evolution. Infect Immun 61:2273 (1993)

11. Jones RB, Batteiger B: Chlamydia trachomatis (Trac-homa, Perinatal Infections, Lymphogranuloma Venereum, and Other Genital Infections). “Mandell GL, Bennett JE, Dolin R (eds). Principles and Practice of Infectious Disea-ses1”, p1986, 5th Ed, Philedelphia: Churchill Livingstone (2000)

12. Bailey RL, Arullendran P, Whittle HC, Mabey DC: Randomized controlled trial of single-dose azithromycin in treatment of trachoma . Lancet 342:453 (1993) 13. Perine PL, Osoba AO: Lymphogranuloma venereum. “Holmes KK, Mardh PA, Sparling PF (eds), Sexually Transmitted Diseases”, p195, 2nd ed. New York; McGraw-Hill (1990)

14. Bowie WR: Approach to men with urethritis and uro-logic complications of sexually transmitted diseases. Med Clin North Am 74:1543 (1990)

(12)

Pan-do JA, Branigan PJ, Saaibi DL, Hudson AP: Lower pre-valence of Chlamydia pneumoniae DNA compared with Chlamydia trachomatis DNA in synovial tissue of arthritis patients. Arthritis Rheum 42:1889 (1999)

16. Nyirjesy P: Nongonococcal and Nonchlamydial Cer-vicitis. Curr Infect Dis Rep 3:540 (2001)

17. Quan M: Pelvic inflammatory disease: diagnosis and management. J Am Board Fam Pract 7:110 (1994) 18. Barlow RE, Cooke ID, Odukoya O, Heatley MK, Jenkins J, Narayansingh G, Ramsewak SS, Eley A: The prevalence of Chlamydia trachomatis in fresh tissue speci-mens from patients with ectopic pregnancy or tubal factor infertility as determined by PCR and in-situ hybridisation. J Med Microbiol 50:902 (2001)

19. Hammerschlag MR, Roblin PM, Gelling M, Tsumu-ra N, Jule JE, Kutlin A: Use of polymeTsumu-rase chain reacti-on for the detectireacti-on of Chlamydia trachomatis in ocular and nasopharyngeal specimens from infants with conjunc-tivitis. Pediatr Infect Dis J 16:293 (1997)

20. Ratelle S, Keno D, Hardwood M, Etkind PH: Ne-onatal chlamydial infections in Massachusetts, 1992-1993. Am J Prev Med 13:221 (1997)

21. Black CM: Current methods of laboratory diagnosis of Chlamydia trachomatis infections. Clin Microbiol Rev 10:160 (1997)

22. Chan EL, Brandt K, Horsman GB: A 1 year evalu-ation of Syva Micro-Trak Chlamydia enzyme immunoas-say with selective confirmation by direct fluorescent-anti-body assay in a high-volume laboratory. J Clin Microbiol 32:2208 (1994)

23. Reust CE: Chlamydia trachomatis Testing. Arch Fam Med 9:885 (2000)

24. Serter D: Chlamydial ‹nfeksiyonlar. Genital klamidyal ‹nfeksiyonlar›n Laboratuvar tan› yöntemleri. XXVI. Türk Mikrobiyoloji Kongresi, Kongre Özet Kitab›, Antal-ya.,369-373 (1994)

25. Schlossberg D: Chlamydia psittaci. “Mandell GL, Bennett JE, Dolin R (eds). Principles and Practice of Infec-tious Diseases”, p2004, 5th Ed, Philedelphia: Churchill Li-vingstone (2000)

26. Centers for Diseases Control and Prevention. Compen-dium of Psittacosis (Chlamydiosis) Control 1997. Issued July 18,. No. RR-13 (1997)

27. Jackson LA, Grayston JT: Chlamydia pneumoniae. “ Mandell GL, Bennett JE, Dolin R (eds). Principles and Practice of Infectious Diseases”, p2007, 5th Ed, Philedelp-hia: Churchill Livingstone (2000)

28. Aldous MB, Grayston JT, Wang SP et al. Seroepide-miology of Chlamydia pneumoniae TWAR infection in Seattle families, 1966-1979. J Infect Dis 166:646 (1992) 29. Kese D, Hren-Vencelj H, Socan M et al. Prevelence of antibodies to Chlamydia pneumoniae in Solvenia. Eur J Clin Microbiol Infect Dis 13:523 (1994)

30. Marston BJ, Plouffe JF, File TM, et al. Incidence of community-acquired pneumonia requiring hospitalization: Results of a population based active surveillance study in Ohio. Arch Intern Med 157:1709 (1997)

31. Blasi F, Cosentini R, Tarsia P: Chlamydia pneumo-niae respiratory infections. Curr Opin Infect Dis 13:161 (2000)

32. Kuo C-C, Grayston JT. Factors affecting viability and growth in Hela 229 cells of Chlamydia sp. Strain TWAR. J Clin Microbiol 26:812 (1988)

33. Dalhoff K, Maass M: Chlamydia pneumoniae pne-umonia in hospitalized patients:Clinical chracteristics and diagnostic value of polymerase chain reaction detection in BAL. Chest 110:351 (1996)

34. Hammerschlag MR, Qumei KK, Roblin PM: In vit-ro activities of azithvit-romycin, clarithvit-romycin, L-ofloxacin, and other antibiotics against Chlamydia pneumoniae. An-timicrob Agents Chemother 36:1573 (1992)

Referanslar

Benzer Belgeler

-L.propriya bezsiz,L.muskularis yerine elastik iplikler ve bağ dokudan zengin iç yutak fasiyası ve submukoza katmanı bulunur.... Farenks

Akciğerlerin radyografik olarak iyi bir şekilde değerlendirilebilmesi için (sağ ve sol L/L, D/V ve V/D) dört pozisyonda grafi alınmalıdır.. Gerektiğinde oblik pozisyonlarda da

Solunum sistemi, solunum yolları anatomisi, akciğerlerin temel anatomisi, akciğer hacim ve kapasiteleri, akciğerlerde gaz değişimi,.. gazların

Alveollerde gaz değişimi, O 2 ve CO 2 ’nin kanda taşınması, kaslarda gaz değişimi, pulmoner ventilasyonun düzenlenmesi, solunum enerji metabolizması, performansı

Klinik örneklerden izole edilen 90 adet alfa hemolitik streptokok suşu optokin duyarlılığı ve safrada erime-damlatma testlerine göre; S.pneumoniae olduğu bilinen

Sağlık Bakanlığı İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniklerinde 01.01.2009 ile 31.12.2009 tarihleri arasında

Haftalar Haftalık Konu Başlıkları o Anatomik Terimler o Semptomlara Ait Terimler o Tanısal Terimler. o Ameliyatlara İlişkin Terimler o

RSV: Solunum sinsityal virusu; INF-A: İnfl uenza A virusu; INF-B: İnfl uenza B virusu; H1N1: İnfl uenza A (H1N1)pdm09; AdV: Adenovirus; PIV: Parainfl uenza virus; HRV: İnsan