• Sonuç bulunamadı

Balıkçı'yı anarken

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Balıkçı'yı anarken"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Balıkçı’yı anarken...

Balıkçı’nm oğlu Sina Kabaağaç ve eşi Hamdiye Öz...

O

ALİKARNAS Balık­ çısı olarak tanınan

Cevat Şakir Kabaa­ ğaç, 63 yıl önce bir

sürgün yeri olarak gittiği Bodrum’un turizm cenne­ ti haline dönüşmesinde en fazla rolü olanların başın­ da gelir.

Ancak Balıkçı, Bod­ rum’un bugünkü “ büyük şehirleşme” yolunda aldı­

ğı mesafeyi görseydi, her­ halde pişmanlık duyardı.

Cevat Şakir ölmeden

şöyle bir vasiyette bulun­ muş:

— Beni mezarlığa de­ ğil de ıssız bir Bodrum te­ pesine gömün. Ben ora­ dan da denizi göreyim.

Balıkçı 1973 yılının 13 Ekim’inde yaşama gözleri­ ni yumduğunda kendisini istediği gibi ıssız bir tepe­ ye gömmüşler. Ne var ki, bu ünlü Bodrum âşığı ar­ tık ıssız bir tepede değil adeta sokak arasında yatı yor. Balıkçı’nın mezarının dört bir yanı kooperatif ev­ leriyle örülmüş. Bodrum Belediyesi, hiç olmazsa mezarın üstüne temel atıl­ masın diye geçenlerde,

Balıkçı’nın yattığı yeri bir istinat duvarı ile çevirme­ ye karar verdi.

Duvarın temelini Cevat Şakir’in 89 yaşındaki ilk

eşi Hamdiye Oz attı. Tö­

rende Balıkçı'nın oğlu Si­

na Kabaağaç da hazır bu­

lundu.

Hamdiye Hanım Bod­

rum’a 1925 yılında ilk gel­ dikleri günü şöyle anlattı:

— “ Ankara’dan çıktığı­

mızda çok üzüntülüydük. Muğla’yı geçerken karam­ sar düşünceler içindeydik. Ancak şu karşı tepeden Bodrum’u ilk gördüğü­ müzde Cevat Bey, Tanrım

bu ne güzellik’ diye haykır­ dı. işte o anda, Balıkçı için sürgün yeri olmaktan çık­ tı Bodrum...”

Hamdiye Öz kendisi­

nin Bodrum’a nasıl geldiği­ ni de şöyle anlattı:

— O zamanlar sansür vardı. Cevat Bey’e yazdı­ ğım mektuplar okunuyor­ du. Bir gün kaymakam de­ miş ki: ‘Cevat Bey eşiniz

okuma yazma biliyor, bi­ zim ilk o k u la öğretmen olur mu?’ O da bunu mem- I

nuniyetie kabul etmiş. Ben zaten öğretmen oku­ lu mezunuydum. Böylece bana Bodrum’da iş olana­ ğı sağlandı.

Balıkçının oğlu Sina Kabaağaç ise babasıyla

günümüz arasında şöyle bir bağlantı kurdu:

— “ Şimdi bizde yeşii- çevre hareketi başladı. Bu Batı'dan bize geldi. Böyle kabul ediliyor. Ancak ba­ bam, daha Avrupa’da böy­ le şeylerin sözü edilmez­ ken etkin bir çevreciydi. Hem de sözde değil, fiili olarak bunu gerçekleştir­ di. Bodrum’a dünyanın dört bir yanından ağaçlar getirdi. Bine yakın çiçek yetiştirdi. Ve bunları tüm yarımadadaki köylere da­ ğıttı. Greyfurt, okaliptüs ve burada koyu gölge olarak bilinen bella-somra ağacı­ nı İlk babam getirip yetiş-

tirmiştir.” ^ /

Referanslar

Benzer Belgeler

HIV ile infekte olan bireylerin %90’ına tanı konmasını, tanı alanların %90’ına te- davi başlanmasını ve tedavi başlananların %90’ında virusun tam olarak

Lale Film in elinde olan ve yıllar boyu, elverişsiz hac­ mine karşın (alabildiğine dar ve uzun bir mekan), bu şirketin salon filmlerini başa­ rıyla gösteren

Objective: The objective of this study is to describe the potato dextrose agar (PDA) with rose-Bengal and chloramphenicol as a new and simple medium (R-PDA chloramphenicol agar) to

Anti-HCV ve HBsAg’nin birlikte pozitif olduğu hasta örneklerinde HBV DNA ve HCV RNA viral yük miktarları açısından istatistiksel olarak anlamlı fark tespit

İtalyan sanatçı Kanonika’nın İstanbul, Taksim Meydam’ndaki Cumhuriyet Anı- tı’yla ilgili pek çok haber, yazı okumuş­ sunuzdur.. Bunlar arasında ilk aklıma gelen,

Türk Anayasası'mn ve askeri iç hizmet talimatının, bu gibi hallerde Türkiye Cumhuriyetini koruma ve kollama görevini Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yüklediği, bu

Haluk Eraksoy, ‹stanbul Üniversitesi, ‹stanbul T›p Fakültesi, ‹nfeksiyon Hastal›klar› ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dal›, Çapa, ‹stanbul, Türkiye Tel./Phone: +90

yollandığını ve kurumca da dil kurallar1 esasına göre incelen­ dikten sonra kabul edilmiş o l­ duklarını uzun uzadıya anlat­ tı. İşte asıl illet burada