• Sonuç bulunamadı

Bir sanat hadisesi:Ulunay'ın Münir Nurettin'e cevabı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bir sanat hadisesi:Ulunay'ın Münir Nurettin'e cevabı"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Bir Sarı’at Hâdisesi

\

_______________/ w W - / 9 P l

Ulunay'ın Münir .

Nurettin'e cevabı

Muhterem Münir Nurettin Sel-heyi ben açıklayayım da içimize dert çuk’a: olmasın... Sözünüzü telmihten,

i’ma-Son konserinize dair 21 Aralık 1951 dan tecrid edersek §u cümle çıkar: tftih li «Yeni Sabah» da yazdığım «Acaba bunları siz mi yazıyorsunuz? tenkidime cevaben dünkü «Yeni S a -1 Yoksa bir musiki üstadı var da onun jbah» da intişar eden iltifatnamenizi irşad ve telkini ile mi hareket edi - ’arzu buyurduğunuz gibi dikkat ve yorsunuz?»

’alâka ile okudum. «Uslûb-u-beyân, Ben, sizin sanatkârlık kudretiniz- ayniyle insandır» derler. Siz de bu den asla şüphe etmedim. Sizin de mektubunuzla sanatkâr ruhunuzun benim bilgimden şüphe etmeğe pek inceliklerini işlemişsiniz. Muttasıl' hakkınız olmasa gerektir... olduğunuz nezaketi bu vesile ile de Kaldı ki bu noktada endişenizin

buyurmuş oluyorsunuz. Ceva - veyahut temenninizin tamamen yer- ıütaleasından anladığıma göre siz olduğunu bilhassa arzedeıim. tenvir edilmesini istediğiniz bazı nok Müsterih olunuz beyim... K ırk sene talar var. Bu noktalarda birbirini dir elimdeki kalem, fikir hamulesi- nakzeden fikirlere rastladım: Meşe- ni kiralık kaynaklardan hiç bir za- lâ «Siz gerçekten musikimizin derin-1 man istiare eylememiştir. Memleket- İİkleri üzerinde - hiç değilse 35 yıl te bütün ehemmiyetli musiki hare- sabrını ve ömrünü tüketmiş bir ka- ketlerini senelerden beri ısrarla ta-L

Sahibinin gözden kaçırdığı ruhlu kip ve tenkid eden «tek musiki mü-| talan yakalıyabilecek kadar -

i

nekkitliği» nin böyle bir şüpheye musikimizin iklimine girmiş ve o tahammülü olamıyacağını sizin de cfftnvada keşfedilmedik saha bırak -! takdir buyurmanız lâzım gelirdi, mamış bir sanat havarisi ve münek- Teşerrüf edememekliğimize gelin- kirii misiniz?» diye sorduktan sonra ce bunun da esbabını arzedeyim: «tenkidine kalkıştığınız meseleler an ’ Sizce de - yaşınızın müsaadesinej cak bu yolda uzun yıllar sabır ve göre - malûm olması icab eder ki feragatla dirsek ve ömür çürütmüş bizim gençliğimizde İstanbul bir mu-| kimselerin harcıdır.» diyerek bende- siki bahçesi idi. Şimdiki futbol ku - nizi tenkidlerim dolayısiyle bu sa- Kipleri gibi her semtte musiki teşek nat fedailerinin araşma katmak ka- külleri vardı. Bunların da merkezi dirşinaslığmda bulunuyorsunuz, Si- Şehzadebaşı, Direklerarası idi. Bütün zin için mütenakız olmasına rağmen üstadlar oraya gelir, konserler oı-a- bu iltifatınıza teşekkür ederim. |da verilir, hattâ bestelenen eserler Yalnız cevabınızın sonlarına doğ - oralarda okunur, «benzeri var mı, ru: «O gece yalnızlığı tercih ederek yok mu?» münakaşaları yapılırdı, sadece müşahedenin hendesesi içinde Bilhassa Direklerarasında mütevazi kaldığınızı ve musikinin sırça s a r a -’bir yer vardı ki burası bir «musiki yrtıa girecek yerde o sarayın camla­

rını fiskeleyecek noktalar aradığını­ zı gösteriyor.» sözü ile de şunu i’ma buyuruyorsunuz: Ben senelerden be­ ri musiki âlemlerinde üstadlarla yu­ varlanırken size hiç bir yerde, hiç bir âlemde tesadüf etmedim. Halbu­ ki yazılarınıza, tenkidlerinize bakar­ sak sizin o muhitlerden uzak kalma­ manız icab ederdi. Nasıl oluyor da iüjbirimizi görmedik, tanışmadık!» Şimun tahtında müstetir bir şüp­ he beliriyor. Nezaketinizin sizi açık­ ça Söylemekten alıkoyduğu bu şüp

akademisi» halini almıştı. Buraya kimler gelmezdi beyim? Sesinin helâveti hâlâ samiamız - j dan gitmeyen Beylerbeyli Refik Bey, Neyzen Tevfik, Neyzen Şevket Gav- si, Udi Sedad, Hoca Hüseyin Kâzım; Bey, Musullu Hafız Osman, Udi Fah’ rl Kopuz, Kemanı Necâbeddin Bey, Enderunlu Mazhar Bey, Aksşiraylıj Hoca Nazmı Bey, Tanburî K| Bey, Kemani ve Tanburî Öjj Bey, Kemanı Faik Beyin be dan Kemanı Kadri, eski Hâkiz

(2)

*

T

ra

B ir San at Hâdisesi

Ulunay'ın Münir

Nurettin'e cevabi

(Baş tarafı 2 incide) hi Bey, Hoca Ziya Bey, Arap Cemal Bey, Udi Nevı-es, Hafız Sami, Zeki Arif ve daha akla gelmedik ne şah-

j siyetler!..

İstanbulda bir musikişinas olup da buraya uğramasın... Bunun ihtimali yoktu... O muhit musikimize çok kıyn*tti sanatkârlar vermiştir .. Naz4rı: dikkatinizi celbetmek bahti- ! yarlığına nail olmayan abd-i-âciz de Z^si ^riflerie, Hâkim Suphilerle, U- ı'dî Sedadlarla bu üstadlarm huzurun da diz çökerek diz dövmüş, Sultan selimli Hafız Cemallerden,. Hafız Ki zalardan, Üsküdarlı Kaşı yırık Hü - samettin Beylerden hayli eser meşk ettikten sonra Konyada huzur-u- Mevlânada mutriblik vazifesi ile şe- refyab olmuştur. Bahaddin. Nizamet tin, Sahabettin çelebilerle Ömer De­ delerin, Arap Mehmet Dedelerin ¡ve daha onlar gibi kodamanlar ara­

sında Hazret-i-pire hizmetin kolay bir iş olmadığı sizce de malûmdur. Bilhassa Dede bağında beyati âyin ile bir mukabele yapıldı ki yeşil çi­ menler üstünde beyaz tennureler papatyalar gibi açmışlardı. Şehzade- başmda Feyziye kıraathanesinin üs­ tünde m«zika-i-humayundan İsmail Hakkı -Beyin riyasetinde teşekkül eden "'«musiki-i-osmani» cemiyeti meşkhanesini açmış derslerini veri - yor» feyziye kıraathanesinde konser ler veriliyor.

Koskada kârğir konakta Kanımı Hacı Arif Bey, Hafız Aşırla birlikte Şehzade Ziyaeddin Efendinin hima­ yesinde (Dârüt-ta’lîmi mûsikî) yi te sis etmişler Hacı Kerami Efendi, Da- rülâceze muhasebecisi Hafız İsmail, Tanburî Ömer Faik, Leon Hancıyan, Nevres, Santur! Ethem Bey, Valde Paşanın yalısında keman ustası Kir- kor Efendiden mürekkep üstadlar ! gurubu cayır cayır talebe yetiştiri - ! yorlardı. Erzurum kıraathanesinde verdikleri konserde bir neva, gülüf- dar, sultan-ı-yegâh faslı yaptılar Can dayanır şey değildi...

Bütün bunlar olurken siz nerede idiniz Münir Nurettin Bey?.. Ben de zat-ı-âlinize hiç rastlamadım Yoksa benim nam-ı-müstearla mu­ siki tahsilim gibi sız de yalnız müs­ takbel istidadınızı mı meşke gönderi diniz?

Fakat sualimin cevabını yine ben vereyim. Siz o zaman belki daha kı­ sa, paritalonunuzu uzuna tahvil etmi miş bir ..sabî-ı-hoşneva idiniz ve Kı dıköyünde idiniz.

Mütareke yıllarında merhum Al Rifat Bey bir «Tanburi Cemil Bey

konseri vermişti. Bu konserde de hazır bulundum. O zaman (Ünsi De de) imzasıyle - tuhaf değil mi? - yi­ ne musiki tenkidleri yazıyordum. Bilmem hatırlar mısınız? Konsere o akşam şet araban faslı ile başlandı peşreve girildiği zaman Ali Rıfat Bey dayanamamış... Ağlaya ağlaya sazı idare etmişti. Konserde - pek farkında değilim ama - galiba siz de vardınız.

Zatıâlileri ile teşerrüfümüz bu ka­ darla kalmadı... Seneler geçti, Siz Avrupa musikisi tahsil etmek üzere Parise gönderildiniz. Bendeniz de bir siyaset hırhırı ile savrularak Pariste Tunus Prenslerinden Mah - mut Paşanın torunu Prens Adil Ben Ayyad’ın yânında hususî kâtiplik ve kütüphane memurluğu yapıyordum. Bizim efendi Tunuslu idi ama bütün çocukluğu ve gençliği istanbulda geç tiği ve annesi de Prens Mustafa Fa­ zıl Paşanın kerimesi Prenses Rukiy- ye hanımefendi olduğu için Türk musikisinin meclûbu idi. Malûm ya Zekâi Dede merhum Prens Musta­ fa Fazıl Paşanın kâhyasıdır. Prensin Manjen avönü’sündeki apartmanına geldiniz. O akşam Hacı Tetik ismin­ de bir Udi bulduk. Geç vakitlere kadar bülbül gibi şakıdınız.

Ondan sonra bir iki sefer daha müşerref olduk. Mülâkatımızda eski eserlerden bahsettiğimiz zaman hak­ lı olarak:

«Beste, nakş, kâr, semai, durak... Ne isterseniz bende var!» diyordu - nuz. Ben de bu sözünüzle iftihar e- diyordum. Pariste garp musikisi tah silini - ne yalan söyliyeyim - millî musiki namına bir kayıp telâkki e- diyordum; fakat çok şükür bu musi ki tahsili sizin ancak zevahirinize te­ sir etti. Musikimizi ilk defa olarak tenor hüviyeti ile göstermek teced - düdünü yaptınız.

Buyurduğunuz gibi tenkid yükünü omuzuma aldığım konserin kabuğunu kırmağı hatır ve hayalime getirme­ dim. Çünkü bir münekkid kabuk kır maz; kırılan kabukları gösterir. Ben deniz de onu yaptım, içinde bultKİu ğunuz sırça sarayın camlarını fiske­ ledi msc bunun esbabı camları kır­ mak değil Ziya Paşanın hakkıpız olmadığı halde - nüans yapmak ar- zjlgtyle alabildiğine uzattığınız me- vanhanemn size usulünü hatırlat *

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Oğlu Cemre Yaz’ı Las Vegas’taki Sunrise Hospiîal’da dünyaya getiren ve hemen pasaport çıkartarak kendi soyadı olan M unsiî yaz­ dırdığım söyleyen Nil B

çok sa y ıda yapıt alınm if.. Kişisel Arşivlerde İstanbul

Her şey bir yana, «Nazım’dan Anılar», Türk oza­ nının sahne anlayışına, tiyatro yapıtlarına ışık tutacak il­ ginç bir bslleten, mutlaka okunması

ölümünün 10’uncu yıldönümünde Kemal Tahlr İçin düzenlenen 15 dakikalık televizyon programını izledim, Kemal Tahir yaşasaydı, sa­ nırım çelişkili

Çalışmamızda kliniğimize başvuran hastaların 17’sinde kanama lokal anestezi altında sahadaki pıhtının temizlenmesi sonrası gümüş nitrat ile ko- terizasyon, soğuk

Bu, dram atik tiyat­ rodan çok başka bir tiyatro, ge­ leneksel tiyatronun dışında bir tiyatro. Belki de çağın

[r]