• Sonuç bulunamadı

Süleymaniye Camii

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Süleymaniye Camii"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

28 Haziran !f»5*

I s t a n b u l

C a m i

e r i

¡1

Siileymaniye Camii

Yazan: Halûk Y. Şehsüvaroğlu

— 32 —

Mimarbaşı şaşırmış, fakat sükû­ netle: «Saadetlû Padişahımın dev­ letinde inşallahü tealâ iki ayda ta­ mam olur) cevabını vermişti. Koca Sinan eserini iki ay sonra tamamla mış ve anahtarlarını Kanuniye tes­ lim etmişti. Padişah camiin kapı­ sını açmağa kimin lâyık olduğunu Odabaşıdan sormuş. Odabaşı da (Padişahım Mimar Ağa bendeniz bir piri azizdir. Bu babda cümleden elyak ol emektar kulundur) müta- leasmda bulunmuştu.

Peçevi’ye erire (Hezan ikdam ve tabı zahmeti besle) tamamlanan ve 896,380 flori, yani (537) yük 82,900 akçeye mal olan Siileymaniye ca­ mii 16 ağustos 1556 günü ibadete açılmıştı. Kanunî Sultan Süleyman. Süleymaniye hârikasını b-'na eden sanatkâra ("bu bina eylediğin bey- tullahı sıdku safa ve dua ile '-en açmak evlâdır) denrsti. O şün ka­ pılar Sinanm çevirdiği anahtarla ebedî Türk, müsliiman nesillerinin ib r e t in e açılmıştı.

Camiin ekser kapıları sbanostan- dı. Mimber. mihrab mermer oym a­ cılığının, vâız kürsüsü de tahta iş­ çiliğinin birer şaheseridir Rahleler, yazma kuranlar, halılar, askj ar. billur kandiller, tunç şamdanlar göz alıcı bir güzellikteydi. Yüz otuz se­ kiz pencereden giren ışık akisleri çok iyi hesablanmıstı. Süleymanive kubbesi diğer camilere nisbetle sa- davı da daha tannan bir şekilde ak­ settirmekteydi Mihrabın sağ ve sol tarafları mavi zemin üzerine bevaz hatları havi Kütahya çinilerde '■üs­ lenmişti. Sarhoş İbrahim is’mli sanatkârın döktüğü renkli camlar­ dan içeriye mevsimlerin ve saatle­ rin hüznü ve şevki aksediyordu.

(Allah gökleri aydınlatmıştır) diyen (nur âyeti) Karabisarh Sem - seddin Ahmed Efendinin elinden Süleymanive kubbesinde ebedî bir ışık dalgası halinde yer almıştı. Bii yük sanatkâr bu çalışmalım sonla­ rında gözlerinden rahatsızl m dığı için yazılara talebesi Haşan Çelebi devam etmişti. Sinanın çevirdiği a- nahtarla Kanunî devrinin İstanbul­ lu Müslümanları böyle bir yer y ü ­ zü cennetine girmişlerdi.

(Ayasofyanın açıldığı gün Jüstin- yan «Hazreti Süleyman sana gale­ be ettim» diye bağırmıştı. Şimdi de Süleymaniye camii eski Ayasofya- nın yanında müftehirane arzı vü- cud ederek vaktile onun Süleyman mabedinden almak istediği rüçhanı nez etmek istiyor gibi görünmek­ tedir.) (1)

Sinan adına yazılmış diğer bil' v e­ sikada tamamlanan büyük eser hak kında;

Cihan tamirine olmasa mimar Yapılmaz yalnız taşile duvar Hususa şöyle bir mimarı akil Mühendisi nevfüııun dindarı kâmil Veli Sultan Süleyman camiinde Her kısmın tamam etti bu fende Bir edııa sanatı ile bir tehaşi Yıkıp dikti nice dikili taşı. (2 )

Bir sanatkârımız Süleymaniyeyi şöyle tarif etmektedir: (... Pir ol­ muş fanilerin kavuklarını artık gi­ recekleri toprağa ektikleri bir yaş­ ta lâyemut ihtiyar, kendi tabirince elinde demir asâ kubbenin etrafın­ da pergârvar dönerek kudretini b i­ ne ettin. Türk isminin dinî ve dün­ yevî manasını zeval bulmaz bir kaside halinde gökün mavisile su­ yun mavisi arasında terennüm et­ tin. Taşlar senin elinde kelimeler gibiydi. Onlardan umulmadık ma­ nalar çıkardın, mermerleri, kâh j-

lur, inci d;s!er gibi gülümsetirdin. kâh olur, fildişleri gibi oyma haline kordun Kaya parçaları sihrinin te- rnasile zühd ve haşmeti ifade eder taklar olurdu. Sütunların üstüne kıvrak kemerler kurdun ki havaî bir cklıl gibi hafif görünüyorlar!.. Işık ve ses emrine ıâm olmuştu. Hesablı aydınlıklardan duvarlara ruhanî dalgalar serperdiıı, en kalın inşa tabakalarına serin bir hav; 1 uçukluğu iare ederdin, kubbeleri ve ihtizazlı hale getirdin...) (3)

birer ud, birer tanbur kadar hisli Büyük camilerin etraflarına müs- lüman dininin güzel esaslarından ilham alan yardım müesseseleri,

W W M — —

ilim ocakları inşa olunurdu. Bir cami yapılırken okuyacak çocuklar, şifa bek Üyen hastalar, uzak mem -

eketlerden gelen garib seyyahlar, sıcak günlerde cami etrafından ge­ çecek yolcular, hamamlar, kütüb- haneler, cami hizmetinde bulunan­ lar ve onların günlük yiyecek ih­ tiyaçları düşünülürdü. Ayrıca ka­ labalık bir cemaat beş vakit ge­ lip gideceği için cami etrafları bir çarşı haüni de alırdı Yüksek din ve tıb tedrisatı yapacak medreseler de camilerin etrafında kurulurdu

Bu maksadîarla (Süleymaniye camimin altında iki bezesten, bir tarafında medrese ve misafir kona­ cak tabJıane, ulema, suleha, ehl-ü ıyati ile konacak misafirhane, da- rüşşifa. imaret, kiler, mutfak, fırın, iki bab odun anbarı ve softalara aş verilecek yer ve muallimhan.e ve üç tane sebilhane ve evler, odaları kârgir ve camii şerifin etrafı iki karşılıklı dükkân) inşa olunmuş­ tu <4).

Kanunî Sultan Süleymamn bı­ raktığı vakfiyeye Aile camide hiz­ met görenler ve yevmiyeleri şöyle taayyün etmiş bulunuyordu. (Ca­ miin hatibi günde otuz akçe, iki imamı onar akçe, saatçisi on akçe, vâızı yirmi beş akçe, hanendesi al­ tı akçe, muarref altı akçe, buhuri on akçe, yasin okuyan altı akçe, âmme okuyan dört akçe, iki nefer hafızulkuran dörder akçeden sekiz akçe...) alıyorlardı (5).

Camide en’am okuyanlar, hafız­ lar da ayrıca yevmiy.e alırlardı. Sü­ leymaniye, sabah, öğle, akşam sa­ atlerinde yirmi dokuzar kişiden mürekkeb ikişer meclis Kur’an o - kurlardı. Bunlar da üçer akçe, bi­ rer akçe gibi muhtelif yevmiyeler alırlardı. Camiin kayyumlarına, bevablanna, süpürenlerine muhte­ lif yevmiyeler tayin olunmuştu.

Medrese müderrisleri günde altı­ şar akç-e, muidler beşer akçe, on beşer talebeden otuz talebe ikişer akçe, iki nefer bevaba ikişer akçe­ den yevm i dört akçe verilirdi. Darülhadis medresesinin müderrisi­

nin eiü akçe, muidlerinin beş ak­ çe istihkakları vardır. Tıb medre­ sesinin de vazifeleri ve hocalarının istihkakları tesbit olunmuştu. Vak­ fiyede (haliya bina olunan mekteb- hanenin muallimine ve halifesine) de verilecek paralar gösterilmiştir. Şifahanede üç tabib bulunuyordu. Bunlara elli beş akçe, iki nefer kehhale dokuz akçe, iki cerraha do­ kuz akçe, kâtibe beş akçe, vekil­ harca dört akçe, eczacılara üçer ak­ çe, iki nefer şerbetçiye dörder ak­ çeden sekiz akçe... tayin olun­ muştu) (6).

Vakıfname aynca imaretin pişi­ receği yemekleri, hocalara verile­ cek, misafirlere çıkarılacak nevi­ leri tayin etmektedir.

Süleymaniye camiinde geçmiş bazı vak’alar

Süleymaniye de diğer büyük İs­ tanbul camileri gibi asırlardır ge­ lip geçmiş nesillerin ibadetlerine sahne olmuş, büyük merasimler, hâdiseler görmüştür. Osmanlı hü­ kümdarları bir çok cuma namazla­ rını burada merasimle kılmışlar, ni­ ce meşhur vâızlar bu kubbe altın­ da cemaate kendilerini şevkle din- letmişlerdi.

(Arkası yar) (1) Osmanlı Decleti Tarihi, Ham­ iller, cild 6.

(2) Tuhfetülmimariye. (3) Ruşen Eşref, Ayrılıklar. (4) Topkapı Sarayı Arşivi 12064 numaralı vesika.

(5, 6) Topknpı Sarayı Arşivi 1116 sayılı defter.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Belgeselin yönetmeni Sam ih R ıfa t'ın “ H aya tım d a ya p tığım en g ü ze l iş” dediği Sim urg, sanat ve kültür adamlarım, yaratüan yeni kültürün canlı

iki senelik arkadaşım Osman Cemal de soyadı olarak bu kaygılı ismini Seçtikten sonra artık dertten kur­ tulmadı.. Halbuki ben onuıı kaygılı olmadığı

Nakşbendi ve Safevi tarikatlarının karışımı olan Bayrami tarikatının kurucusu olan Hacı Bayram Veli Akşemsettin ve Bursalı Ömer De­ de gibi iki büyük

Bugün Japonya’nın güneyinden Endonezya’ya, Avustralya’nın kuze- yinden Yeni Kaledonya’ya kadar uza- nan kıyı bölgelerinde, 10-40 metre derinlikteki kayalık

Dev­ let Bakanı Abdulhaluk Çay, Nâzım Hikmet’e yurttaşlık hakkının veril­ mesi yönünde bir isteğinin olmadı­ ğını savunarak “Vatan haini olan bir insana böyle

Üzerinde yürüdü¤ümüz topra¤›n, t›rmand›¤›m›z da¤›n nas›l her y›l milim milim olmak üzere on, hatta yüz milyonlarca y›l boyunca nas›l yükseldi¤ini, sonra

Bizimle Hindistan’a gelen beşinci zat, o devirde Dışişleri Protokol Umum Müdürü olan ve daha sonraları Lahey Büyükelçiliğimizi de yapmış olan Selahattin