• Sonuç bulunamadı

Darülbedayi:Türkiye'deki ilk modern tiyatro

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Darülbedayi:Türkiye'deki ilk modern tiyatro"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

¡¿

il

M H l f Rİİtcî

DAR-UL-BEDAYI OSMANI Conservatoire* National OU' mon

" e

ÿ

f e

j r

r o :n m e

ution Officielle

Iw:!»- jt i'i'i'i i h i.iik v• imi m iM UM ini.

J i j A F h K ttt-y, M- i- .lv U >t«.linn l'Min.itiaj

U- I.IMHl I J! !«• l*lt>ft'î*M‘lll D jteM II. IU A rn -tok. >• l . t O N C A V A l . l . o f l H S İ . » Am our J . C H A M I . ' ^ à

JI:A\ M'NhS

(2)

■ ;

TÜ R K iYE D E K l

IL K

M O D E R N T iY A W O

Turkey's

fir s t modem

theatre

(3)

T T - f S O ^ J

W h e n C e m il P a ş a was a p p o in t e d M a y o r o f Is ta n b u l in 1913 d u r in g th e r e ig n o f S u lta n M ehm et V, he launched a p roject f o r establishing a m usic a n d dram a conservatory alon g western lines. The m u n icip a l c o u n c il supported the p roject a n d a lloca ted the a n n u a l sum o f three m illio n Turkish lira (5 5 ,0 0 0 deutschem arks). G erm a n newspapers reported the scheme.

In 1869 a g rou p o f leading writers, N am ık. Kemal, Recaizade Ekrem, Ebuzziya Tevfik a n d Şemsettin Sami, had draw n up such a p ro je c t bu t it had been rejected by Sultan A b d iilh a m id 11, despite the fa c t that he him self enjoyed western theatre a n d y o u n g T u rk is h a c to rs h a d p e r f o r m e d a t th e p a la c e . T r a d it i o n a l T u rk is h th e a tre , th e ortaoyunu, was then still widely perform ed, but western theatre in Istanbu l was m a in ly the p re ­ serve o f European a n d O ttom an A rm en ia n c o m ­ panies.

It was decided that the celebrated theatre director A n d r é A n t o i n e s h o u ld be appointed director o f the conser­ vatory, a n d accord in g to a

reso-1914 yılında kurulan Darülbedayi’ nin eski harflerle düzenlenmiş amblemi (en solda); “ Osmanlı Güzellikler Evi” anlamına gelen Darülbedayi Osmani’nin isim babası Ali Ekrem Bey (solda); Darülbedayi’ nin Kasım 1914 tarihli açılış programı (solda-altta); “ Renkli Fener” oyunundan bir sahne (altta). / The emblem of the Darülbedayi drama school and theatre company estab­ lished in 1914 (far left); Darülbedayi Osmani, literally meaning Ottoman House of Beauty, was named by Ali Ekrem Bey (left); programme for the inauguration of Darülbedayi in 1914; a scene from The Coloured Lantern (below).

Padişah V. Mehmet dönemine denk gelen 1913- 1914 yıllarında, İstanbul Belediyesi’nin başına ge­ tirilen Cemil Paşa, ilk defa Batılı anlamda bir kon­ servatuar kurma projesi başlatmıştı. Belediye ku­ rultayı bu öneriyi destekledi ve üyelerden Tevfik Amir Bey bu konuda büyük bir çaba gösterdi. Ağustos 1914’de proje onaylandı ve İstanbul Bele­ diyesi, bu iş için yılda üç milyon Türk Lirası (Elli- beşbin Alman Markı) ödenek ayırdı. Bu konu, o tarihte Alman gazetelerinde de haber olarak ya­ yınlanmıştı. Batılı tarzda bir tiyatro kurmak için daha önce de teşebbüsler olmuştu. Namık Kemal, Recaizade Ekrem, Ebuzziya Tevfik ve Şemsettin Sami, 1869 yılında bir araya gelerek bu konuda çalışma yapmışlar; fakat Sultan II. Abdülhamit bu­ na izin vermemişti. Gerçi Türk gençlerinin saray­ da Batı tarzı oyunlar oynadıkları bilinmektedir; fa­ kat bu sarayla sınırlı kalmıştır. Saray dışında ise geleneksel Türk Tiyatrosu zaten yapılmaktaydı. Bu anlamda Cemil Paşa’nın girişimi, saray

(4)

tarafın-i

dan engellenmeyen ilk girişimdir.

Konservatuar’ın bilinçli ve düzenli gelişmesi için, dünyaca ünlü tiyatro ustası André Antoin’ın kon­ servatuarın başına getirilmesi kararlaştırıldı ve 3 Haziran 1914 tarihli kurul kararı ile Antoin’ın ge- liş-gidiş ve İstanbul’daki üç aylık giderleri için onikibin Frank ödenek ayrıldı. Paris Elçiliğimiz kanalıyla Mösyö Antoin’a bir davet mektubu iletil­ di. Mektup özetle, Odeon Tiyatrosu Müdürü olan Antoin’ın İstanbul’da bir konservatuar tesisi için sözleşme yapılması ile ilgilidir. Tarih 7 Haziran 19l4’tür ve imza yine Cemil Paşa’nındır.

Mösyö Antoin, bu daveti kabul ederek 28 Haziran 1914 tarihinde Konvensiyonel Treni ile İstanbul’a geldi ve hemen çalışmalarına başladı. Konservatu­ ara, Darülbedayii Osmani, yani “Osmanlı Güzel­ likler Evi” ismi verildi. Bu isim Namık Kemal

Sons Ip Haul Patronage di* 5. t. DM|«li Bey Ml»»«* •»« niwIrMtmn l'»M»|W - = 3 U B I L É = -J C ontrôle E n l'h o n n e u r ôe F e h im E ffe n ô i Q a lé rie ' y. t l Z n M"'

L

i T

Théâtres des Petits Champa Organisé par Oar-ul-HwJnT awe les concours 1 de tous les artistes de Stamboul

“ '^ o l é r i e m

lu tio n dated 3 J u n e 1914 it was decided to offer h im a quarterly sa la ry o f 12,000 F re n c h fr a n c s inclusive o f his travelling expens­ es to a n d f r o m T u rk e y . The O tto m a n E m b a ssy in P a r is extended the letter o f invitation to Antoine, who was then d irector o f th e O d e o n T h e a tre . The le tte r ex p la in ed that the m u n ic ip a lity wished to draw up an agreement with him f o r the establishment o f a conservatory in Istanbul. It was dated 7 June 1914 a n d signed by C em il Paşa.

M o n s ie u r A n to in e accepted a n d a rriv e d in Is ta n b u l o n 2 8 J u n e 1914 by tra in . The conservatory was n a m e d D a r ü lb e d a y ii Osmani, m eaning literally O ttom an House o f Arts, a n a m e th ou g h t up by Namık. K e m a l's son A li Ekrem Bey. It was to consist o f two parts, music a n d dra m a schools. The m usic departm ent had two sections devoted to western a n d Turkish music respectively, while the dram a departm ent was to be devoted solely to western style theatre, a fa c t which attracted criticism . Indeed, the decision to e x c lu d e t r a d it io n a l T u rk ish th e a tre f r o m the D a rü lb e d a y ii O sm ani was on e whose repercus­ sions a re f e lt today, sin ce it c o n trib u te d to the decline o f this fo r m o f theatre.

Under general director A nd re A n toin e were assis­ ta nt d ire cto r a n d head o f d ra m a Reşat Rıdvan Bey, a n d head o f m usic A li R ifa t Bey. Turkish m u sic teachers were Z e k a iz a d e A h m e t Efendi, R a u f Yekta Bey, C em il Bey, Leon H anciyan, D r Suphi Bey, Şevket Gevay Bey, Z e k i Bey, A h m ed K a d ir K e m a li Bey, S a d ettin Bey, H a f ız Y u s u f E fen d i a n d İs m a il H akkı Bey. D ra m a teachers were M ınakyan, B urh a n ettin Bey, A hm et Fehim E fe n d i, R ız a Tevfik, Şa hap R ıza , S a lih F ua t, M onsieur Rioti, Sadık. Bey, A r i f H ikm et a n d Kem al E m in Bey. Their assistants were M uhsin Ertuğrul, H a lit F a h ri O zansoy, C ela l Tahsin a n d H akkı Tahsin.

M uhsin Ertuğrul, who was later to become one o f Turkey’s most renoivned actors, was then ju s t 22 years old but had already embarked on his acting c a re e r. A n d r é A n t o i n e saw h im a c t in H.

Dariilbedayi’ nin Tepebaşı’ndaki ilk binası (üstte). Türk tiyatrosunun unutulmaz sanatçılarından Ahmet Fehim Efendi’nin 26 Ocak 1926 tarihinde Tepebaşı Kışlık Tiyatrosu’nda düzenlenen jübilesinin 282 numaralı davetiyesi (solda). / The first Darülbedayi building in Tepebaşı (abo­ ve). Invitation number 204 for the jubilee organised at the Tepebaşı W inter Theatre on 26 January 1926 for Ahmet Fehim Efendi, an unforgettable name in Turkish theatre (left).

149

(5)

Bey’in oğlu Ali Ekrem Bey tarafından bulunmuş­ tur.

Darülbedayi iki bölümden oluşuyordu: Müzik ve Tiyatro. Müzik Bölümü, Batı ve Türk Müziği ola­ rak ikiye ayrılmıştı. Tiyatro ise tamamen Batılı tarzda tesis edilmiş ve haklı nedenlerle çeşitli eleştirilere sebep olmuştu. Darülbedayi, gelenek­ sel Türk tiyatrosunu bünyesine almamıştır; bunun eksikliği de günümüze kadar gelmiş, geleneksel Türk tiyatrosu yeterince değerlendirilememiştir. Darülbedayi’nin ilk yönetici kadrosu şu şekilde oluşmuştu: Genel Yönetmen André Antoin, Genel Yönetmen Yardımcısı ve Temsil Kolu Başkanı Re­ şat Rıdvan Bey ve Müzik Bölümü Başkanı Ali Rı­ fat Bey.

Türk Müziği Bölümü eğitmenleri, Zekaizade Ah­ met Efendi, Rauf Yekta Bey, Cemil Bey, Leon Hancıyan, Dr. Suphi Bey, Şevket Gevay Bey, Zeki Bey, Ahmet Kadir Kemali Bey, Sadettin Bey, Ha­ fız Yusuf Efendi ve İsmail Hakkı Bey’dir.

Tiyatro Bölümü eğitmenleri ise, Mınakyan, Burha- nettin Bey, Ahmet Fehim Efendi, Rıza Tevfik, Şa­ hap Rıza, Salih Fuat, Mösyö Rioti, Sadık Bey, Erif Hikmet ve Kemal Emin Bey’dir. Yardımcıları da, Muhsin Ertuğrul, Halit Fahri Ozansoy, Celal Tah­ sin ve Hakkı Tahsin Beyler’dir.

7 Temmuz 1914 tarihinde Belediye, gazetelere Darülbedayi'ye öğrenci kabulü için ilan vermeye başladı. İlan üzerine sınava girmek için 197 kişi kayıt yaptırmıştı. İlk sekiz numara kadın adaylara verilmiş, diğer numaralar ise erkek adaylara dağı­ tılmıştı; erkeklerde birinci sırada Muhsin Ertuğrul

“ Deli Saraylı” oyununda Mahmut Morali ve Bedia Muvahhit (solda-üstte); Neyire Neyir ve Hadi Hün, “ H am lef’in b ir sahnesinde (solda). Ferah Topluluğu’ nun iki el ilanı (üstte). 1941 yılında, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngilizce şubesinin çevirdiği Hamlet oyununun provasında Muhsin Ertuğrul, Vahit Turhan ve Halide Edip Adıvar. / Mahmut Morali and Bedia Muvahhit in The Mad Palatin (above left); Neyire Neyir and Hadi Hün in a scene from Hamlet (left); two leaflets advertising the Ferah Company (above); Muhsin Ertuğrul, Vahit Turhan and Halide Edip Adıvar at a rehearsal for Hamlet, which was translated by the English Department of Istanbul University in 1941.

Bernstein’s La G riffe at the Ferah Sahnesi Theatre, a n d was impressed. E rtugrul entered the auditions f o r the new conservatory in July, p erform in g a sec­

tion fr o m H am let a n d passed with fly in g colours. O n 7 July 1914 the m unicipality p la ced advertise­ ments in the newspapers a n n o u n cin g auditions f o r places at the new school, a n d 197 applications were received. Like E rtu g ru l some were already well know n names in theatre, such as A li Naci, Peya m i Safa, H a lit Eahri, Behzat Haki, 1. G alip A rcan, Fikret §adi a n d E m in Belli.

150

(6)

There were only eight women applicants - Bayan Nivart, Sara M annik, M a ri M ineyan, Ida, Roza, Efraz, Beatris A d riy a n a n d E liza B inem eciya n. A ll were Christians, e ith e r Greek o r A rm e n ia n . There was not a single M uslim , since in those days it was regarded as both sham eful a n d sinful f o r a M uslim w oman to appear on stage.

DarUlbedayi Dergisi’ nin ilk sayısı ile Behzat Haki’ nin 25. sanat yılı anısına yayınlanan özel sayısı. Altta, 1934-35 sezonunda sahnelenen “ Deli Dolu” opereti sanatçıları. Solda altta, 1937 yılında Tepebaşı Dram Sahnesi.

The first issue of Dariilbedayi journal and a speci­ al issue to commemorate the 25th jubilee of Behzat Haki. Above, the cast of the operetta Deli Dolu (Madcap) staged in 1934-1935; left, Tepeba§i Dram Theatre in 1937.

ismi vardır. O dönemde tanınmış isimler de sına­ va katılmıştır: Bayan Nivart, Sara Mannik, Mari Mineyan, tda, Roza, Efraz, Beatris Adriyan, Eliza Binemeciyan Hanımlar ile Ali Naci, Peyami Safa, Halit Fahri, Behzat Haki, 1. Galip Arcan, Fikret Şa- di ve Emin Belli.

Hamlet’ten bir bölüm ile sınava katılan Muhsin Ertuğrul ilk elemede sınavı kazandı. Mösyö Anto- in, Ferah Sahnesi’nde Muhsin Ertuğrul’u ilk kez izlemiş, çok beğenmiş ve kendisine özel ilgi gös­ termişti. Antoin’ın izlediği oyun H. Bemstein’ın “La Griffe” adlı eseriydi ve Muhsin Ertuğrul henüz 22 yaşındaydı.

Dariilbedayi sınavına katılan bütün bayan adaylar Hıristiyan azınlık mensuplarıydı; bir tek Müslü­ man bayan dahi sınavlara katılmamıştı; çünkü o yıllarda Müslüman kadınların sahneye çıkması gü­ nah sayılıyordu. Ayrıca toplum açısından da ayıp bir şeydi. Mösyö Antoin bu konuda çok sıkıntı çekmiş ve 18 Ağustus 1914 tarihinde Cemil Pa- şa’ya bu konu ile ilgili bir mektup yazmıştı. Özet­ le, bayan eleman sorunu olduğunu, müracaat eden sekiz bayandan üçünün sınava katılmadığı­ nı, diğer beş bayanın Ermeni olduğunu; bu kişile­ rin çeşitli tiyatrolarda çalıştıklarını, içlerinden sa­ dece birinin kayda değer olduğunu bildirmişti. Oysa Mösyö Antoin'a verilen bilgiye göre 1914 yı­ lında İstanbul’da tümü Ermeni vatandaşı olan otuz kadar profesyonel bayan sanatçı vardı ama bunlar çeşitli tiyatrolarda çalıştıkları için sözleş­ meliydiler. İsteseler bile sınava katılamazlardı. Bu durumda Mösyö Antoin şöyle bir öneride bulun­ du: “Ağustos ayından itibaren konservatuar ehli­ yeti olmayan hiçbir kadın veya erkek oyuncu özel tiyatroda çalışamaz.” Böyle bir kanun çıkarı­ lırsa, hem öğrenci problemi çözülecek, hem de herkes eğitim göreceği r için kalite de yüksele- ■ çekti. Ancak kanun o BEHZAT

UÂKİ

(7)

5.'

'V';'

'& < * 5>r Y Y * . . ***. 0*i> ’£ * * > ^ • O ; mıştı. Tüm olumsuz koşullara rağmen tam faaliyete geçilecekti ki, Birinci Dünya Savaşı çıktı ve Osmanlı imparatorluğu Fransa’nın karşısında yer aldı. Dolayısıyla Mösyö Antoin da çalışmaları­ na ara vererek İstanbul’dan ayrılmak zorunda kal­ dı.

4 Ağustos 1914 tarihinde Belediye, İstanbul gaze­ telerine ilan vererek Darülbedayi’nin açılışının er­ telendiğini bildirdi. Bu ilan üzerine öğretmen ve öğrencilerden bir bölümü Osmanlı Donanma Ce­ miyeti Tiyatro Topluluğu’na katılarak Ferah Sah- nesi’nde çalışmalar yaptılar.

Bu arada kapanması gündeme gelen Darülbedayi, dönemin belediye başkanı olan İsmet Bey’in ça­ balarıyla tekrar hareket ka­

zandı. Kasım 1914’de başla­ yan çalışm alar Ocak 1914’de tamamlandı. Tüm ayrıntılar hazırlanıp düzen­ lem eler yapıldıktan sonra ilk yönetim kurulu toplantı­ sı 7 Mayıs 1915’de gerçek­ leştirildi.

Reşat Rıdvan Bey, 20 Türk Lirası aylıkla yön eticiliğe atandı, uygulama niteliğin­ de ilk sahne çalışm aları başladı. İlk gösterim 1916 yılında gerçekleştirildiyse de, halka açık değildi. Darülbedayi, ilk binası olan Şehzadebaşı’ndaki Letafet Apartmanı’nda aylar süren çalışmalarla hazırlandığı, jj

André A ntoine wrote a letter to Cemil Paşa on 18 August 1914 com plaining about the lack o f women students, and saying that o f the eight women appli­ cants three had not even attended the auditions, and that o f the fiv e remaining Armenian applicants only one exhibited any talent, although they had all had acting experience. He said that there were around thirty professional actresses, all Armenians, ivorking in Istanbul’s theatres, but that since these were tied by th e ir c o n tra c ts they c o u ld n o t apply to the D a nilbed ayii Osmani. He proposed that a law be passed making it illegal f o r actors to perform at p ri­

vate theatres unless they bad attended the conservato­ ry. This would solve the student problem, plus raise the quality o f Turkish theatre, he urged.

But much more serious problems awaited the conser­ vatory. G erm any d ecla red w ar on F ra n ce on 3

A u g u s t 1914 a n d A n d ré A n to in e h u r r ie d back to France. On 4 August 1914 the m unicipality announced that the opening o f D a m lbed a yii Osmani had been postponed. Some o f the teachers and stu­ dents j o in e d the O tto m a n N a v a l S ociety Theatre C om p a n y a n d began to rehearse at the Ferah Sahnesi theatre.

C e m il P a ş a ’s su ccessor as mayor, İsmet Bey, revived the conservatory project, and work re co m m e n ced in N ovem ber 1914 (th e m on th th at the O ttom an E m pire jo in e d the war as an ally o f Germ any) a n d were co m p le te d in

I9 4 0 ’ li yılla rd a n ik i oyun: “ Yalancı” ve “ Kibarlık Budalası” . / Two plays staged in the 1940s: The Liar and Les Précieuses Ridicule.

(8)

Emile Fahre’nin eserin­ den uyarlanan “ Çürük Temel” (La Maison D ’Ar­ gile) isimli oyunla ilk kez 20 Ocak 1916 yılında, Te- pebaşı K ışlık T iya tro- su’nda perdelerini açtı. Bu ilk oyun, Asker Aile­ lerine Yardım Cem iyeti yararına oynanmış; hafta­ da bir gün, gündüz ba­ yanlara, gece ise erkekle­ re olm ak'üzere iki defa sahnelenmişti.

Darülbedayi, 1927 yılına kadar bir çok sorun yaşa­ dı ve ancak o yıllardan sonra düzenli bir çalışma

dönemine girdi; çok başarılı oyunlar sahnelendi ve kaliteli elemanlar yetiştirildi. 1931 yılında adı Şehir Tiyatrosu olarak değiştirilmesine rağmen yıl­ larca Darülbedayi olarak anılmaya devam etti. Yüzlerce sanatkâr yetiştiren, “güzellikler evinin” öyküsü kısaca böyledir.

Milyonlarca insana yıllar boyu mutlu saatler yaşatan Darülbedayi’nin kurucularını ve emek verenlerini saygıyla anıyoruz. •

Darülbedayi sanatçıları, dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ ı b ir ziyaretleri sırasında (üstte). Altta, Bedia Muvahhit, Muhsin Ertuğrul ve Vasfi Rıza için PTT tarafından bastırılan hatıra pulları; Muhasipzade Celal’ in “ Mum Söndü” oyununda Şetaret Bacı rolünde Behzat Budak; Bernard Shaw’ un “ Doktorun Hatası” oyunundan bir sahne. / The actors of Darülbedayi during a visit paid to the school by President Celal Bayar (above); below, stamps commemorating Bedia Muvahhit, Muhsin Ertuğrul and Vasfi Rıza issued by the Turkish Post Office; Behzat Budak playing Şetaret Bacı in Muhasipzade Celal’s play The Candle Went Out; and a scene from Bernard Shaw's The Doctor’ s Dilemma.

* Şener Köksümer is a writer and

researcher.

(Photographs reprod uced by co u rte s y o f C e n g iz K a h r a ­ m an, Ş en e r K ö k s ü m e r a n d Şehir Theatres.)

January 1915. The first board meeting was held on 7 May 1915.

Reşat Rıdvan Bey was appointed p rin c ip a l with a salary o f 20 Turkish liras p e r month, and premises were fo u n d f o r the sch o ol in Letafet A p a rtm e n t Building in Şehzadebaşı. Several months were spent rehearsing La Maison D ’Argile, adapted fro m a book by Emile Fahre. The play was staged f o r the first time on 20 January 1916 at the Kışlık. Theatre in Tepebaşı. One day a week there was a matinée f o r women only and an evening performance f o r men only.

Darülbedayi suffered many setbacks over the firs t decade, but fro m 1927 onwards settled down as an institution and trained many well known actors and staged m em ora ble p ro d u c tio n s . In 1931 it was renam ed the City Theatre (as it is known at present) but continued to be known as D arülbedayi f o r many

years.

* Şener Köksümer, araştırmacı yazar.

(Görsel malzeme, Cengiz Kahraman, Şener Köksümer ve Şehir Tiyatroları arşivinden.)

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Madonna, Bon Jovi, The Police, Shakira gibi ünlü isimlerin aralar ında bulunduğu &#34;Live Earth&#34; konserler serisini NTV bugün saat 10.00'dan itibaren 24 saat canl ı

Atölye çalışmalarında, gıda üretiminde biyoçeşitliliğin korunması, üreticiden tüketiciye adil gıda zincirlerinin kurulması, su kaynaklarının paylaşımı ve hızla yok

Buna göre sosyal güvenlik sisteminin daha kapsamlı ve etkili olduğu ülkelerde ekonomik krizlerin sağlık üzerindeki olumsuz etkileri daha sınırlı olacaktır (WHO, 2011:

T-testi tablosuna baktığımızda p&lt;0.05 olduğu için bağımsız değişken olan “okulda şiddet davranışında bulunma” ile “saldırganlık ölçeği toplam

When membranes prepared from rat brain slices previously treated with arecoline for 2 hours were used for receptor-ligand binding studies, the receptor numbers and binding

In regard to writing skills, sessions such as web 2.0 tools for writing (web-based projects for writing-IATEFL 2002, blog-based projects- IATEFL 2008; blogs for peer

500 yıldır gravür, ağaç baskı, linolyum baskı, litografi gibi geleneksel baskı teknikleriyle çoğaltılmakta olan ekslibrisin son yıllarda serigrafi, ofset, fotograf,

Titre edilebilir asit miktarı (%) bakımından 78 genotipin değerleri Çizelge 4.2’ de verilmiştir. Suda çözülür kuru madde miktarı bakımından 78 genotipin