I - t
Bu günkü
düzenin
bozukluk
nedeni;
ice v it’in zamansız bir ihtiras girişimi
Akgünler’in umut balonunu patlattı
Terâne-kâr Bülent Ecevit, ikide b i r : «Bu düzeni değiştireceğiz.» diye, o, sigara zifirinin paslandırdığı sesi ile, kulaklarımızı tırmalıyor.
Bu düzeni değiştirecekmiş te, ye rine hangi düzeni koyacakmış acaba?
Bu millet, asırlar boyu katlandı ğı mihnet, göze aldığı fedakârlık ve emsalsiz feragatleri sonucu elde ettiği bu günkü insanca yaşama haklarını ve özgürlükçü demokrasinin fazileti ni, bir hayalperestin hevesine fedâ eder mi dersiniz?
Şu da bir gerçektir İd, bugünkü düzenimiz bozuktur!.
önjm bozulmasından, lâçkalaş masından ve kötüye kullanılmasın
dan sorumlu olanların ön sırasında da Bülent Ecevit vardır.
Önce, yıkıcı ve bozguncu tertip ler uygulayacak, şimal rüzgârından mülhem kandırıcı ve kışkırtıcı slo ganlarla vatandaşları tahrik ve tedir gin edeceksin; sonra da: «Bu düzen bozuk, beni iktidara getirirseniz si ze hakça ve insanca bir düzen getire ceğim.» diyerek zihinleri bulandıra caksın...
Ama, Allah rıza göstermedi işte; televizyonda, zamansız bir ihtiras gi rişimi, «Ak günler» oalavrası'nın «limut balonu» nu haddini bilmezce şişirdi, şişirdi ve sonunda pattt! d t
(B aştarafı l ’nci Sayfada)
ye patlatıverdi...
Bülent Ecevit, «Bu düzen değiş tirilecektir, biz bu düzeni değiştire ceğiz» teranesi ile, son günlerde tele vizyonda ikibuçuk saatimizi harca yan iki uzun konuşma yaptı. Sözde, bugünkü düzenin yerine neyi getire ceklerini anlatacaktı. Saatlerce ko nuştuğu halde, akla, mantığa ve kita ba sığar hiçbir şey söyleyemedi. Ama, buna rağmen bir gerçeği bütün çıplaklığı ile ortaya koydu: Demek ki, bav Ecevit, fikirden, bilgiden, milletine ve memleketine bağlılık duygusundan bu derece de uzakta ya şıyormuş. İşte bunu öğrendi televiz yon seyredenler...
Doğrusu Sokaktaki Adam, bu ba lonun bunca zaman, bir kısım vatan daşı nasıl aldatabilmiş olmasına çok şaştı...
Ne dedi o upuzun konuşmasın da venı CHP’nin şair ruhlu «Füh-rer» i?
Yok «Halk iktidarı» kuracak mış, yok: «Aracıyı, tefeciyi, sömürü yü ortadan kaldıracak» mış, yok: «sekiz,, on köyü birleştirip köy - kent’- ler kuracak» mış... ve... «Bu düzeni mutlaka değiştirecek» miş... Cevat FemiYtin «Küçük Şehir» oyunundaki Belediye Başkam’nın dediği gibi: «Hep tasavvur, hep hülya!..»
«Peki ama..» dedi Sokaktaki
Adar»: «Bu düzen düzgün mü, sağ- , lıkh işliyor mu?» İşte burada dur mak, elini vicdanına basarak söyle mek lâzım : «Bu düzen bozuktur, sağ lıkh işlemiyor!..»
Hu düzen bozuktur; Bu düzeni CHP yöneticileri ve özellikle Bülent Ecevit ile yandaşlan bozmuş, soy- suzlaştırmışlardır. Bunu da İlilerek, isteyerek, kendi hayallerinin gerçek leşebileceğini umarak yapmışlardır.
Bav Ecevit sekiz, dokuz ay Baş bakanlık yaptı. Madem idealinde bir projesi vardı da, ne demeye elinde imkân varken bir tanecik olsun köy - kent yaptırmadı?
Bu düzen bozuktur; doğru, ama, Bav Ecevit Başbakan iken, bozuk dü zeni tamir etmeye neden girişmedi?
Gerçek şu ki Bülent Ecevit, öz gürlükçü demokrasi rejiminin sağ lıklı işlemesini istemiyordu. Onun is tediği : Herkes bu rejimden şikâyet etsin, herkese bıkkınlık gelsin ve her kes bu düzenin değişmesi gerektiği ne inansın!.. İşte bu istek yaygınlaş tığı zaman Ecevît, yönetimi ele geçi rir ve bu vatanın insanları, bir hayal perestin sahip çıkacağı devlete kul, köle olur, insanlar birer makine du rumuna düşerlerdi...
Evet; bugünkü düzenimiz bozuk tu r ama. çaresi, özgürlükçü demok rasiyi terkedip şimal rüzgârlarının
esinlettiği esaret macerasına atılmak olmamalıdır.
Atatürk’ün basın özgürlüğü için söylediği, tüm özgürlükçü demokra si için de geçerlidir: Bu düzenin bo zuklukları kendi şartlan içinde gide rilmelidir. Yoksa; Sosyalist Enternas yonalin emrine girmek veya komü nizme paralel bir sosyalizme esir düş mek suretiyle rejimi değiştirmek bu memleketin felâketi olur.
Evet, karakoldan vergi dairesine,
muhtarlıktan mahkemelere, piyasa
kontrolsüzlüğünden gümrüklerdeki
rüşvet olaylarına kadar, toplum dü zenimizi dengeleyen bütün kuruluş lardan şikâyet edilmekte, düzenin bo zukluğu ayan beyan görülmektedir.
Yargıtay tarafgirlik yapıyorsa, vatandaş karakolda dövülüyorsa, ver gi adaleti sağlanamıyorsa, fırsat eşit liği uygulanmıyorsa, gümrük kapıla rından, riişvetsiz bir gravat bile geçi- rilemiyorsa ve bazı kuruluşlar Devlet içinde avn bir devlet gibi haraç ala biliyorsa suç bu rejimin değil, reji min uygulayıcılanmndır. Değişmesi gereken, rejim değil, uygulayıcı kad ronun ahlâkı, yöntemi ve zihniyeti dir.
«Öyle ise?» diye sordu Sokaktaki A dam : «Öyle ise Bülent Ecevit, dü
zenin bozukluğunun sorumluların
dan biridir.»
Yıllar yılı, CHP muhalefetinin tahrip kalıplarının kundakçıları ara sında bulunan Bülent Ecevit, 1973’te eline en büyük fırsatı geçirmiş ve Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı olmuştur.
Bülent Ecevit'in şikâyet ettiği düzen kendi iktidarı döneminde sağ
lamdı da, sonradan mı bozuldu? Bav Ecevit'in Başbakanlık döne minde, kendi müsaadesi ve müsama hası ile milletin nasıl sömürüldüğü- ne dair örnek mi istersiniz?
Çoookkk, ama pek çok!.
Sokaktaki Adam bu yazı dizisir* de, okuyucularına sadece b ir örnek sunacak. Lâkin, o bir örnek dahi, Türkiyemizde düzenin ne denli bozul muş, Başbakan Ecevit'in o bozuklu ğa ne denli seyirci kalmış ve Ecevit’- ten sonra gelenlerin de sadece «lâf» edip, bir şey yapmamış olduklarını anlatacaktır.
Sokaktaki Adam, anlatmaya ça lışacaktır ki bugünkü bozulmuşluğu- na rağmen Türkiye’yi selâmete götü recek olan sadece ve yalnız özgürlük çü demokrasidir.
Özgürlükçü demokrasi sayesin dedir ki Sokaktaki Adam, düzenin neresinin bozuk olduğunu ve nasıl tamiri gerektiğini burada açıkça ya- zabilecektir...
Y A R I N :
RÜŞVETİN CAZİBESİ Mİ?