• Sonuç bulunamadı

Sakarya ili geyve ilçesi ilköğretim çağı çocuklarında hazır gıda tüketimi üzerine bir araştırma

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sakarya ili geyve ilçesi ilköğretim çağı çocuklarında hazır gıda tüketimi üzerine bir araştırma"

Copied!
72
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

ÇOCUK GELĠġĠMĠ VE EV YÖNETĠMĠ EĞĠTĠMĠ

ANA BĠLĠM DALI

BESLENME EĞĠTĠMĠ BĠLĠM DALI

SAKARYA ĠLĠ GEYVE ĠLÇESĠ ĠLKÖĞRETĠM ÇAĞI

ÇOCUKLARINDA HAZIR GIDA TÜKETĠMĠ ÜZERĠNE

BĠR ARAġTIRMA

Aykut Hulusi DĠNÇER

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DanıĢman

YRD. DOÇ. DR. Mehmet AKMAN

(2)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BĠLĠMSEL ETĠK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(3)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ KABUL FORMU

Aykut Hulusi DİNÇER tarafından hazırlanan Sakarya İli Geyve İlçesi İlköğretim Çağı Çocuklarında Hazır Gıda Tüketimi Üzerine Bir Araştırma başlıklı bu çalışma 21.06.2010 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Yrd. Doç. Dr. Mehmet AKMAN Yrd. Doç. Dr. Didem ÖNAY

(4)

ÖNSÖZ

Küresel ölçekte yayılan hazır (cips, şekerleme, meşrubat) gıdalar ve fast food tarzı yiyeceklerin, öğrencilerin beslenmesini etkilediği düşünülecek olursa, bu çalışma; öğrencilerin bu konudaki tutumlarını belirlemek amacıyla (hazır gıda tüketimlerini), Sakarya ili Geyve ilçesi ilköğretim çağı çocuklarında uygulanmıştır.

Çalışmalarım boyunca benden yardımlarını esirgemeyen Selçuk Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi ve Tez Danışmanım Sayın Yrd. Doç. Dr. Mehmet AKMAN‟a, Selçuk Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Beslenme Anabilim Dalı Başkanı Sayın Yrd. Doç. Dr. Nazan AKTAŞ‟a, Selçuk Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Sayın Yrd. Doç. Dr Nermin IŞIK‟a, Selçuk Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Sayın Yrd. Doç. Dr. Seher Ersoy QUADIR‟a, araştırma yapabilmem için izin veren ilgili birimlere, araştırma kapsamında bulunan okul müdür, öğretmen ve öğrencilerine;

Tanımlamaya kelimelerin yetersiz olduğu sevgili Annem ve Babam‟a; Sonsuz saygı ve teşekkürlerimi sunarım.

(5)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

ÖZET

Bu araştırmanın genel amacı, ilköğretim çağı çocuklarının hazır gıda tüketimlerini belirlemektir. Tarama modelinin kullanıldığı araştırmada, veri toplama aracı olarak anket formu kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde, SPSS 13,0 paket programından yararlanılmıştır.

Araştırma, Sakarya ili Geyve ilçesi 5 farklı ilköğretim okuluna devam eden, 315 erkek ve 247 kız olmak üzere toplam 562 öğrenci üzerinde uygulanmıştır.

Çalışma sonucunda öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun günde birkaç defa kantin ve okul önlerinden alışveriş yaptığı (%64.2), en çok da patates cipsi (%33.7) ve asitli içecekler (%24.7) satın aldığı sonucuna varılmıştır. Ayrıca çikolata gofret gibi şekerli besinleri (%45.5) nadiren tüketen öğrencilerin büyük çoğunluğu, lezzetli (%58.8) ve ucuz (%20.2) oldukları için bu tür gıdaları tükettiğini belirtmiştir.

Sonuç olarak yapılmış olan bu çalışma ışığında, öğrencilerin hazır gıda tüketimleri hakkında fikir elde edilebilir ve gerekli önlemler alınabilir.

Anahtar Kelimeler: Hazır gıda, cips, asitli içecek.

Öğre

n

cin

in Adı Soyadı Aykut Hulusi DİNÇER Numarası 074238021005 Ana Bilim /

Bilim Dalı

Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi Eğitimi A. B. D. / Beslenme Eğitimi B.D.

DanıĢmanı Yrd. Doç. Dr. Mehmet AKMAN

Tezin Adı Sakarya İli Geyve İlçesi İlköğretim Çağı Çocuklarında Hazır Gıda Tüketimi Üzerine Bir Araştırma

(6)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

SUMMARY

The overall aim of this study, elementary-age children to determine the consumption of prepared foods. The study was a scan model, a questionnaire was used to collect data. Evaluation of data, SPSS 13.0 software package was used.

Research, five different schools in the district of Sakarya Geyve the ongoing, 315 boys and 247 girls were conducted on a total of 562 students.

In conclusion, the students most of the few times a day the can teen and the school in front of shoppers that (64.2%), mostly potato chips (33.7%) and acidic beverages (24.7%) had purchased was concluded. More over, sweet foods such as chocolate wafers (45.5%), the vast majority of students who rarely consumed, delicious (58.8%) and low (20.2%) said they were fort his type of food consumed.

As a result, these studies have been done in the light of student‟s ideas about consumption of prepared foods available and the necessary measures can be taken.

Key Words: Fast food, chips, acid drinks.

Öğre

n

cin

in Adı Soyadı Aykut Hulusi DİNÇER Numarası 074238021005 Ana Bilim /

Bilim Dalı

Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi Eğitimi A. B. D. / Beslenme Eğitimi B.D.

DanıĢmanı Yrd. Doç. Dr. Mehmet AKMAN

Tezin Adı Sakarya Province Geyve Primary School Aged Children Ready for Research on Food Consumption

(7)

ĠÇĠNDEKĠLER

BİLİMSEL ETİK SAYFASI………ii

TEZ KABUL FORMU………...….iii

ÖNSÖZ………iv ÖZET………v SUMMARY……….vi İÇİNDEKİLER………...vii TABLOLAR DİZİNİ………..……….ix 1.GİRİŞ………...…..1 2.KURAMSAL TEMELLER………..……….3 2.1.BESLENME………..………3

2.1.1.Beslenmenin Tanımı ve Önemi……….3

2.1.2. İlköğretim Çağında Beslenme ……….5

2.1.3. İlköğretim Çağında Enerji ve Besin Öğeleri Gereksinimi………...9

2.1.4. İlköğretim Çağındaki Öğrencilerde Beslenme Sorunları……..….12

2.2.HAZIR GIDA………..………15

2.2.1. Hazır Gıdaların Tanımı ve Etkileri………...………….15

2.2.2. Hazır Gıdalarda Bulunan Katkı Maddeleri ve İnsan Sağlığına Etkileri………..……….18

2.2.3. Hazır Gıdalarda Bulunabilen Mikroorganizmalar……….…20

3.KAYNAK ÖZETLERİ………..……..23

4.ARAÇ GEREÇ VE YÖNTEM………...……….26

4.1. Çalışmanın Tipi, Yeri ve Zamanı………...26

4.2. Çalışma Evreni ve Örneklem………..26

4.3. Çalışma Verilerinin Toplanması ve Değerlendirilmesi………..27

5. BULGULAR VE TARTIŞMA………...29

6. SONUÇ VE ÖNERİLER………....48

(8)

EKLER………57 EK-1 Geyve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Araştırma İzin Belgesi………57 EK-2 Sakarya İli Geyve İlçesi İlköğretim Çağı Çocuklarında Hazır Gıda

Tüketimi, Anket Formu………...……..58 ÖZGEÇMİŞ………....…61

(9)

TABLOLAR DĠZĠNĠ

Tablo 1. Besin Seçimini Etkileyen Etmenler………..……...……..6 Tablo 2. Türkiye‟de Kişi Başına Günlük Hayvansal Ürünler Tüketimi…..…...…….8 Tablo 3. Besin Kaynaklarının Ülke Gruplarındaki Gelişimi………...….9 Tablo 4. Türkiye İçin Önerilen Günlük Besin Öğeleri Güvenilir Alım Düzeyleri…10 Tablo 5. Enerji ve Besin Öğelerini Karşılayacak Günlük Besinlerin Miktarları

(g/gün)………...………11

Tablo 6. Türkiye‟deki Çocukların Televizyon İzleme Saatleri………..13 Tablo 7. Hazır Gıdalarda Bulunan Antioksidan Gıda Katkı Maddelerinin İnsan

Sağlığına Etkileri………..19

Tablo 8. Hazır Gıdalardaki Renk Maddesi Olarak Kullanılan Katkı Maddelerinin

İnsan Sağlığına Etkileri……….…20

Tablo 9. Ankete Katılan Öğrencilerin Okul ve Sınıflara Göre Dağılımı………...…27 Tablo 10. Öğrencilerin Cinsiyete Göre Dağılımı………...29 Tablo 11. Öğrencilerin Yaşlarının Cinsiyetlerine Göre Dağılımları………..30 Tablo 12. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Yaş Gruplarına Göre Ağırlık, Boy,

BKI ve BKI Persentil Ortalama Değerlerinin Dağılımları………...31

Tablo 13. Öğrencilerin Cinsiyetlerine Göre Zayıf, Normal, Kilolu ve Obez Olarak

Dağılımı………32

Tablo 14. Öğrencilerin Evde Bulunan Kişi Sayılarının Cinsiyetlere Göre

Dağılımı………....32

Tablo 15. Öğrencilerin Anne ve Babalarının Öğrenim ve Mesleki Durumları…..…33 Tablo 16. Öğrenci Ailelerinin Aylık Gıda Harcamalarının Cinsiyete Göre

Dağılımı………35

Tablo 17. Öğrencilerin Kahvaltı Yapma Durumlarının Cinsiyetlere Göre

Dağılımı………36

Tablo 18: Öğrencilerin Öğle Yemeğini Yeme Durumlarının Cinsiyetlere Göre

Dağılımı………37

(10)

Tablo 20. Öğrencilerin Hazır Gıdalara Ayırdıkları Para Miktarının Cinsiyetlere Göre

Dağılımı………...…….39

Tablo 21. Öğrencilerin Hazır Gıdalar ile İlgili Tutumlarının Cinsiyetlere Göre

Dağılımı………...….40

Tablo 22. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Beslenme ve Gıda Alışverişiyle İlgili

Düşüncelerinin Cinsiyete Göre Dağılımı………..42

(11)
(12)

1. GĠRĠġ

Toplumu ve onu oluşturan bireylerin sağlıklı güçlü olarak yaşamasında, ekonomik ve sosyal yönden gelişmesinde, refah düzeyinin artmasında, huzur ve güven altında varlığını sürdürmesinde yeterli ve dengeli beslenme temel koşullarından birisidir (DPT, 2001). Beslenme, büyüme, yaşamın sürdürülmesi ve sağlığın korunması için besinlerin kullanılmasıdır. Beslenme, insan gereksinimlerinin başında gelir. İklim koşulları uygun olduğu zaman konutsuz ve giysisiz yaşanabilir, fakat beslenmeden yaşam olanaksızdır (Baysal, 2002: 3). Buna bağlı olarak yetersiz beslenme; gerek vücudun ve beynin sağlıklı gelişme olanağı bulamaması yönünden olsun, gerekse beslenme yetersizliğinden doğan hastalıklar veya vücudun dayanıksızlığı nedeniyle sağlığın bozulması yönünden olsun, mutlak şekilde, karşımıza sağlığı bozuk çocuklar çıkarmaktadır. Böylesine sağlıksız bir yapıya uygulanacak eğitim-öğretimden de sağlıklı sonuç beklemek mümkün değildir (Karaağaoğlu, 2008: 5). Çocukluk döneminde yeterli ve dengeli beslenme önemli olmasına rağmen; çocuk ve gençler arasında yanlış beslenme alışkanlıklarının yaygın olduğu bilinmektedir. Öğün atlama, şeker, tuz ve yağ içeriği yüksek yiyecek-içecek tüketimi bu uygulamaların başında yer almaktadır. Yıllar içerisinde ekonomik koşullar ve diğer etkenler dışında, reklamlar, pazara sunulan yeni ürünler ve küresel ölçekte yayılan hazır (cips, şekerleme, meşrubat) gıdalar ve fast food tarzı yiyecekler de öğrencilerin beslenmesini etkilemektedir. Çocukluk dönemindeki bu yanlış beslenme uygulamaları kalp hastalıkları, hipertansiyon ve şişmanlık gibi hastalıklar için temel risk faktörü oluşturmaktadır (Yücecan, 2008: 179-194).

Okul çocuklarının yetersiz ve dengesiz beslenmesi sonucu, büyüme ve gelişmenin geri kalması, enfeksiyon hastalıklarının sık ve ağır seyretmesi gibi problemler, özellikle kız çocuklarında menstruasyonun da etkisiyle demir yetersizliği anemisi, yetersiz Ca tüketimine bağlı ileri yaşlarda görülebilen osteoporoz riski artar. Ayrıca bu yaş döneminde şişmanlık; ileri yaşlara da yansıyan kronik hastalıklara zemin hazırlayabilir, ağız diş sağlığı ile ilgili sorunlar da görülebilir (Eren, 2008: 6).

Gelişmiş ülkelerde okul öğle yemeği, okul kahvaltısı okul çocuklarına ücretsiz süt sağlanması gibi uygulamalarla okul çocuklarının yeterli ve dengeli

(13)

beslenmelerine yardımcı olunmakta, sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırılmaya çalışılmaktadır (Ayar ve Demirulus, 2000: 371-375).

Dünyada birçok ülkede okul sütü programları yürütülmektedir. Japonya‟da 1950‟li yıllarda süt tüketimi kişi başına 3-4 litre iken, günümüzde 75 litre olmuş ve Japon halkının boyunda uzama kaydedilmiştir. Yine İtalya‟da araştırmacılar (Panunzioa ve Arkadaşları) tarafından yapılmış olan okul tabanlı bir müdahale çalışmasında, sınıf öğretmenleri tarafından beslenme eğitimi verilen öğrencilerin meyve, sebze ve tahıl tüketim sıklıkları sırayla %47,5, %58,0 ve %32,0 artmıştır (Aktaran: Küzdere, 2008: 3).

Bu bilgiler bize, okullarda beslenme programlarına ihtiyaç duyulduğunu açıkça göstermektedir. İş bu beslenme programları alanında uzman; gıda ve beslenme rehberleri tarafından hazırlanmalıdır. Gıda ve beslenme rehberleri beslenme sorunlarının çözümünde etkin kullanılan araçlardır. Yapılması öngörülen "Beslenme, Sağlık ve Gıda Tüketimi Araştırması" verileri doğrultusunda değişik yaş, cinsiyet, fizyolojik durum, fiziksel aktivite düzeyinde sağlık ve hastalık durumlarında yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlayacak gıda ve beslenme rehberlerinin hazırlanması gerekmektedir (Pekcan, 2000).

Okullardaki beslenme programları, çocukların hem bedensel sağlıklarının gelişmesinde, hem de okul başarısının artmasında etkili olacaktır. İnsanların bilgi almaya ve alışkanlık kazanmaya en elverişli oldukları dönemin "Okul Çağı" olduğu göz önüne alındığında, bu dönemde çocuklara kazandırılacak sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlığının yetişkinliğe taşınabileceği gerçeği ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede okul içme sütü başta olmak üzere bu gibi çalışmaların uygulanabilmesi için, ilgili tüm sektörleri kapsayan bir proje kapsamında faaliyetlerin sürdürülmesi ve bu amaç için parasal kaynağın sağlanması gerekmektedir (ÇGR, 2001).

Tüm bu bilgilerin ışığında küresel ölçekte yayılan hazır (cips, şekerleme, meşrubat) gıdalar ve fast food tarzı yiyeceklerin, öğrencilerin beslenmesini etkilediği düşünülecek olursa, bu çalışma; öğrencilerin bu konudaki tutumlarını belirlemek amacıyla (hazır gıda tüketimlerini), Sakarya ili Geyve ilçesi ilköğretim çağı çocuklarında uygulanmıştır.

(14)

2. KURAMSAL TEMELLER 2.1. BESLENME

Beslenme, büyüme, yaşamın sürdürülmesi ve sağlığın korunması için besinlerin kullanılması anlamına gelmektedir. Diğer bir deyişle; büyüme ve gelişmeyi sağlamak için vücudun gereksinim duyduğu besin öğelerinin ve enerjinin yeterli ve dengeli bir şekilde vücuda alınmasıdır. Bireyleri beslenmeye yönelten amaçlar; açlığı gidermek, yeterli ve dengeli beslenebilmek, tatmin olmak, saygınlık ve törelere uymak gibi başlıklar altında toplanabilir (Küzdere, 2008: 6).

2.1.1. Beslenmenin Önemi

Beslenme bilimine ilişkin bilgiler yakın geçmişimize dayanmaktadır. (20yy.) 1800‟lü yıllarda vitaminlerle ilgili yayınlara rastlanmasına rağmen ilk “vitamin” sözcüğü 1912‟de kullanılmıştır. Bu konuda ilk kapsamlı ve bilimsel yayınlar da 1940‟lı yıllarda yapılmıştır. Protein, yağ ve karbonhidratların enerji değerleri 1890‟lı yıllarda besin kompozisyonunun başlatıcısı olan W.O. Atwater tarafından bulunmuştur. Aynı dönemde Amerika‟da besinlerin kimyasal bileşimine ilişkin ilk eser yine Atwater ve Bryant tarafından yayımlanmıştır. Besinlerin “değişim” olarak gruplandırılması, ABD‟de halk sağlığı dalında ilk beslenme danışmanı olan Marjorie M. Heseltine tarafından beslenme uzmanları arasında, beslenme ile ilgili bilgi ve uygulamaları paylaşmak amacıyla 1936 yılında yapılmıştır. Besin Tüketim Önerileri (RDA- Recommendation Dietary Allowance) ilk olarak 1941 yılında benimsenmiştir. Klinik beslenme olarak ise 1942‟de gelişmeye başlamıştır (Avan, 2006: 5).

Beslenmenin fizyolojik bir olgu olduğu kadar, sosyolojik ve psikolojik bir olgu olduğu da unutulmamalıdır. Çocuklar açısından da beslenme hem büyüme ve gelişme hem de ileriki dönem sağlıkları için temel oluşturmaktadır. Sağlığın temeli ise yeterli ve dengeli beslenmedir. Çocukların büyümesi ve gelişmesi, vücudun verimli çalışması, dış etkenlere ve hastalıklara karsı dirençli olabilmesi için belirli besin öğelerine gereksinimleri olmaktadır (Gökçay ve Garibağaoğlu, 2002: 7). Ergenlerin ise besin öğelerini yeterli ve dengeli bir şekilde almaları için de doğru besin tercihleri yapmaları bunun içinde iyi bir beslenme eğitimi almaları gerekir.

(15)

Beslenme eğitimi çok önemli olduğundan öncelikle çocuğun beslenme konusunun önemine inandırılması gerekmektedir, ayrıca çocuğun sağlıklı olabilmesi, büyüyebilmesi için her gün çeşitli besinlerden belli miktarlarda alması da çocuğa öğretilmelidir. Bu dönemde çocukların eğitilmesi kadar anne ve babaların da beslenme konusunda eğitilmeleri gerekmektedir. Beslenme konusunda yeterli düzeyde bilgi edinmiş bir aile, şüphesiz ki çocuklarının yetişmesinde ve sağlıklı bireyler olmasında en büyük paya sahip faktörlerdendir. Konuyu açıklayacak olursak; aile bireylerinin beslenmesi büyük ölçüde kadının yani annenin sorumluluğunda olmaktadır. Bu nedenle, günlük tüketilen besinlerin belirleyicisi olan kadının aile içindeki durumu, örneğin çalışan anne olması ailenin beslenme durumuna yansıyabilmektedir. Yapılan araştırmalarda öğrencilerin büyük bir bölümü annesinin kahvaltı hazırlamadığı için bu öğünü atladığını belirtmiştir. Sağlıksız besinlere yönelen öğrenciler için bu unsur gerçekten önemlidir (Turan, 2008: 6).

Kadının genişlemiş rolleri ne olursa olsun geleneksel rollerin değeri, bütün önemi ve genişliğiyle sürmektedir. Dışarıda çalışsa bile genellikle ailede bireylerin beslenmesinden sorumlu kişi kadın olmaktadır. Kadının yorgunluk, rahatsızlık, bilgi yetersizliği ve zamanının olmaması ya da çalışması gibi nedenlerle beslenme konusuna gereken önemi verememesinden dolayı meydana gelebilecek kayıplar, aile bireylerinin beslenmesini ve ailenin ekonomisini etkileyebileceği gibi, ülke ekonomisini ve sağlığını da etkileyebilmektedir (Sürücüoglu, 1986: 7).

Yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanabilmesi için öncelikli olarak ekonomik araçların iyileştirilmesi gerekmektedir. Tüm insanların uygun fiyatta, sağlıklı, yeterli, güvenilir ve besleyici gıdalara erişim olanakları ekonomik araçların iyileştirilmesine bağlıdır. Gelir dağılımındaki dengesizlik, ekonomik yetersizlik gıdaya ulaşımı etkileyen önemli bir faktördür. Özellikle belirlenecek risk grubunda bulunan bireylerin güvenliği için kamu desteğine ihtiyaç vardır. Risk gruplarını belirlemek sağlık ve beslenme ile ilgili verilerin güncelleştirilmesine bağlıdır. Bu nedenle, sağlık ve beslenme koşullarının belirlenmesi için gıda tüketimi ve beslenme araştırmalarının ülke genelinde belirli periyotlarla yapılması faydalı olacaktır. Sonuç olarak çocuğun doğumu ile başlayan beslenme eğitimi evde okulda tüm hayat boyunca uyum içinde ve gerektiği gibi sürdürülmelidir.

(16)

2.1.2. Ġlköğretim Çağında Beslenme

Çocukluk, 0-18 yaş grubu olarak tanımlanmaktadır. (Unicef, 2000) çocukluk dönemi gelişimin hızı ve niteliği açısından iki döneme ayrılır; prenetal ve posnatal dönem. Posnatal dönem ise beş evreden oluşmaktadır;

a.) Yenidoğan Bebek (neonate): Dört haftaya kadar b.) Bebeklik: Dört hafta – İki yıl

c.) İlk Çocukluk: İki – Altı yıl

d.) Son Çocukluk: Altı – Onbir yıl kızlarda, Altı – Onüç yıl erkeklerde e.) Ergenlik (Adölesan Dönem): 11- 20 yıl kızlarda, 13-20 yıl erkeklerde. (Yavuzer, 1999: 2).

Dünya nüfusunun beşte birini son çocukluk döneminde olan çocuklar ve adölesanlar oluşturmaktadır. Adölesan nüfusunun 1,2 milyar olduğu hesaplanmaktadır. Adölesanların %85 i de gelişmekte olan ülkelerde yaşamaktadır.

Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması‟na göre Türkiye nüfusunun % 18‟lik gibi bir bölümünü 6-15 yaş arası çocuklar oluşturmaktadır (WHO, 2003). (Araştırmaya katılacak öğrencilerin belirlenmesinde bu yaş grubu esas alınmıştır.)

Sağlık ile ilgili pek çok davranış çocukluk yıllarında kazanılmaya başlar. Çocuklar, sağlıkla ilgili birçok davranış biçimini yaşamlarının büyük bir bölümünü geçirdikleri okul yıllarında kazanırlar (Görgen vd., 2007: 1-4). Bu dönemde boy ve vücut ağırlığındaki hızlı artışa paralel olarak, yeterli beslenme de sağlık açısından büyük önem taşımaktadır (Akyıldız, 2000: 18). Buradan yola çıkarak özellikle toplumun çekirdeğini oluşturan ve bir büyüme-gelişme süreci içinde olan, beslenme yetersizliklerinden en çok etkilenen, zarar gören gruplar olarak bilinen çocuk ve adölesanların beslenmelerine verilen önem de çok daha fazla olmalıdır. Çünkü ülke nüfusunun büyük çoğunluğunu oluşturan çocuk ve gençlerin gelecekte sağlıklı ve üretken bireyler olmaları, onların yeterli ve dengeli beslenmiş olmalarına bağlıdır (Eser vd., 2000: 25-33). Fakat öğrenciler bu dönemde eşit oranda veya yeterli oranda besin tüketemezler. Her öğrencinin besin alımını, diğer bir ifadeyle besin seçimini etkileyen unsurlar vardır.

(17)

Besin seçimi; kişinin sağlık durumu, genel beslenme alışkanlıkları, besinin lezzeti, görünüşü, fiyatı ulaşılabilirliliği gibi bir çok öğeden etkilenen karmaşık ve çok yönlü bir konudur (Gavcar ve Didin, 2007: 24-25). Bu çağdaki öğrencilerin besin seçimini etkileyen etmenler aşağıdaki tabloda açıkça belirtilmiştir.

Tablo 1: Besin Seçimini Etkileyen Etmenler (Aktaran: Dikmen, 2006: 27)

Besin özellikleri. Ekonomik ve Sosyal faktörler Fiziksel/Kimyasal Özellikler Fiyat, bulunabilirlilik, kültür, Besin Öğesi İçeriği dinsel uygulamalar, ilanlar

Bireysel özellikler

Duyusal algılar Psikolojik algılar Fizyolojik algılar (Tat, doku, görünüş, doku) (Yarar, tercih, ruh hali, kişilik) (Açlık tokluk sindirim ve etkisi )

Kabul/Red DavranıĢ -Besin seçimi -Seçilen besin -Seçilen porsiyon büyüklüğü

-Besin Alımı -Tüketim Zamanı

-Tüketim Sıklığı

İnsanların gereksinimi olan besin öğeleri proteinler, yağlar, karbonhidratlar, mineraller, vitaminler ve su olmak üzere altı grupta toplanmaktadır. Bu grupların her birinde yer alan öğelerin farklı özellikleri ve vücut çalışmasında farklı işlevleri bulunmaktadır. Bu besin öğelerinden herhangi biri veya birkaçı vücuda sağlanamadığında vücut çalışmasındaki aksamalara paralel olarak büyüme, gelişme geriliği ve sağlık bozuklukları görülmektedir. Bu bozukluklara bağlı olarak bireyin sosyal ve ekonomik yaşamı da olumsuz yönde etkilenmektedir. Bu bakımdan bireyin yaşı, cinsiyeti ve içinde bulunduğu fizyolojik duruma göre gereksinimi olan tüm besin öğelerini yeterli miktarda sağlayabilmesi beslenmenin temel amacını oluşturmaktadır (Baysal, 1999). Okul çağı çocuklarının büyüme ve gelişmelerinin hızlı olmasına paralel olarak enerji ve besin öğelerine gereksinimleri de fazladır.

(18)

Okul çağındaki beslenme biçiminin obezite, kalp damar hastalıkları, osteoporoz gibi çeşitli kronik hastalıklarla bağlantılı olması ve ilerleyen dönemlerdeki sağlık durumunu da beraberinde etkilemesi, okul cağındaki çocuklarının beslenmelerine daha da fazla önem kazandırmaktadır.

Dengeli beslenmede hayvansal gıdaların önemli bir paya sahip olduğu bilinmektedir. Birçok ülkede ve bölgede gerekli günlük enerji alınmakla birlikte bileşimindeki dengesizlik çarpıcıdır. Gelişmiş ülkelerdeki (G.Ü.) beslenme yapısında diğer ülkelere göre önemli farklılıklar gözlenmektedir. G.Ü.‟de gerek tüketilen miktar gerekse de besin bileşimi gelişmekte olan ülkelere (G.O.Ü.) göre yıllar itibariyle iyileşme göstermiştir. 1970 yılında G.Ü‟ye göre, düzenli gelişen ülkelerde (D.G.Ü.) 6,8 kat; G.O.Ü.‟de 5,4 kat daha az, 2000 yılında 4,4 ve 2,5 kat daha az hayvansal besin tüketilmektedir. Makasın en fazla açıldığı ülkeler Afrika ve ABD‟dir. ABD‟de kişinin bir günde aldığı hayvansal kaynaklı enerji, protein ve yağı; Afrikalı bir kişi altı günde alabilmektedir. Nüfusun yüksek ve gıda arzının daha çok bitkisel ürünlere bağlı olduğu Asya, Afrika, G.Amerika ülkelerinde kişi başına hayvansal besin tüketimi ihtiyacın altında gerçekleşmektedir. Türkiye‟de kişi başına günlük hayvansal ürünler tüketim oranları (2000 yılı) G.O.Ü.‟lerin üzerinde gerçekleşmiştir (Tablo 2, 3). Türkiye‟de hayvansal kaynaklı protein alımı 2000 yılı verilerine göre 25,4 gr‟dir ve dünya ortalamasının altındadır. G.O.Ü.‟de kalori miktarı gerekli oranlardadır, fakat D.G.Ü.‟de yeterli miktarın alt sınırındadır (Tablo 3). Enerji değeri yüksek tahıl ürünlerinin beslenmede önemli pay alması, kişi başına alınan enerji miktarını yükseltmektedir. D.G.Ü.‟de kalorinin % 92‟si; G.O.Ü.‟de %87‟si; G.Ü.‟de %73‟ü bitkisel ürünlerden oluşmaktadır. Tahıl ve bitkisel ürün tüketim düzeyine bağlı olarak bitkisel kaynaklı protein bu ülke gruplarında gerekli miktarın üzerinde tüketilmektedir. Türkiye‟de 2000 yılı verilerine göre bitkisel protein gerekli miktardan 2,4 kat fazla alınmaktadır ( Dölekoğlu, 2003: 25).

(19)

Tablo 2: SeçilmiĢ Ülke ve Ülke Gruplarına Göre KiĢi BaĢına Hayvansal Kalori (cal), Protein (gr), Yağ (gr) Tüketimi (Dölekoğlu, 2003: 27)

Ülke ve Ülke Grupları Dünya Afrika ABD Asya Türkiye Avrupa Okyanusya G.Ü G.O.Ü D.G.Ü 1970 Cal 362 174 924 141 427 935 1063 853 159 126 Prt 21,5 12 63,5 8,8 24,7 48,8 59,9 50 9,7 8,1 Yağ 26,7 11,7 62,1 10,3 28,4 73,9 80,1 63,3 11,5 8,4 1980 Cal 388 192 943 180 443 1041 944 913 200 137 Prt 23,3 13,2 65,5 10,7 26,8 57 59,5 55,5 11,7 8,7 Yağ 28,7 12,7 633,6 13,5 28,6 81,5 68,6 67,6 14,7 9,1 1990 Cal 415 183 966 251 399 1048 971 940 251 159 Prt 25,3 13,1 69 15,4 25,7 59,2 61 59,2 14,6 9,8 Yağ 30,8 12,2 64 19,1 25,8 81,7 69,9 69 18,8 10,7 2000 Cal 459 175 1042 368 376 897 882 857 348 193 Prt 28,1 12,9 73,0 21,2 25,4 53,5 58,7 55,5 20,4 11,8 Yağ 34,0 11,6 71,5 28,3 24,2 67,3 62,0 61,6 26,3 13,0

SeçilmiĢ Ülke ve Ülke Gruplarına Göre KiĢi BaĢına Bitkisel Kalori (cal), Protein (gr), Yağ (gr) Tüketimi (Dölekoğlu, 2003: 28)

1970 Cal 2064 2045 2041 1970 2626 2278 1927 2281 1975 1987 Prt 43,4 44,1 31,4 43,3 66,5 43,3 34,7 44,3 43 44,7 Yağ 26,4 33,1 54,3 19 44,3 41,7 23,4 39 21,2 24 1980 Cal 2137 2083 2217 2063 2936 2286 1955 2310 2074 1880 Prt 43,2 44,1 31,8 43,9 71,2 43,1 32,3 42,6 43,4 40,7 Yağ 30,5 35,7 63,4 22,8 59,8 45,7 34,5 44,6 25,4 25,3 1990 Cal 2285 2165 2520 2281 3167 2333 2061 2389 2253 2072 Prt 45,9 46,1 38,4 47,7 76,4 43,4 35,5 43,8 46,5 44,2 Yağ 36,7 36,8 74,6 30 67,4 55,2 46 53,1 31,6 29,2 2000 Cal 2346 2258 2729 2345 3039 2353 2109 2403 2330 2212 Prt 47,5 48,4 41,0 49,8 72,4 43,6 35,4 43,1 48,8 45,9 Yağ 41,2 38,2 79,8 35,6 66,1 54,4 55,7 58,0 36,5 33,8

(20)

Tablo 3: Besin Kaynaklarının Ülke Gruplarındaki GeliĢimi (Dölekoğlu, 2003: 28) Besin BileĢimi Gerekli

Miktar

Dünya GOÜ Türkiye 1970 2000 1970 2000 1970 2000 1970 2000 Kalori 2200-3000 2426 2805 3134 3260 2134 2678 3053 3415 Hayvansal Protein (gr) 40 21,5 28,1 50,0 55,5 9,7 20,4 24,7 25,4 Bitkisel Protein (gr) 30 43,4 47,5 44,3 43,1 43,0 48,8 66,5 72,4

2.1.3. Ġlköğretim Çağında Enerji ve Besin Öğeleri Gereksinimi

İlköğretim çağındaki öğrencilerde; enerji ve besin öğesi ihtiyacı, gelişme ve büyümeye paralel olarak yükselir. Enerji ve besin öğeleri gereksinimleri adölesanların yaşlarından ziyade fizyolojik gelişmelerine bağlı olarak tespit edilir. Çocukluk dönemlerinde erkek ve kız çocuklarının besin öğeleri ihtiyaçları birbirlerine yakın ve benzerlikler gösterirken, adölesan dönemi ile beraber vücut bileşiminde görülen cinsiyetler arası farklılıklara bağlı olarak, enerji ve besin öğeleri gereksinimleri de farklılık gösterir. Enerji ve besin öğeleri gereksinimlerinin saptanmasında her adölesanın birbirinden farklı olacağı ve adölesanların ergenlik öncesi büyüme ve gelişme durumları dikkat edilmesi gerekilen hususlardır (Ayvaz, 2008: 11).

Vücudun enerji ihtiyacının kazanması yeterli ve dengeli beslenmenin temel ilkelerindendir. Bireyden bireye değişen enerji gereksinimi; yaş, cinsiyet, ağırlık, fiziksel aktivite gibi unsurlardan etkilenmektedir. İlköğretim döneminde enerji gereksinimi; 7-14 yaşları için sırasıyla erkeklerde 1600-2400 kkal ve kızlarda ise 1500-2150 kkal olarak saptanmıştır (Bulduk vd., 2002: 8). Türkiye için önerilen günlük besin öğeleri güvenilir alım düzeyleri ise aşağıdaki tabloda açıkça belirtilmiştir.

(21)

Tablo 4: Türkiye Ġçin Önerilen Günlük Besin Öğeleri Güvenilir Alım Düzeyleri (Türkiye’ ye Özgü Beslenme Rehberi, 2004)

Cinsiyet YaĢ A vit. (mcg) D vit. (mcg) E vit. (mg) K vit (mcg) C vit. (mg) Tiamin (mg) Riboflavin (mg) Niasin (mg) B6 vit. mg Folat (mg) Kız 6-10 600 7,5 7 35 40 1 1,1 1,2 130 11-15 800 10 8 45 50 1,1 1,3 15 1,4 150 Erkek 6-10 700 8 7 35 40 1 1,1 1,2 140 11-15 1000 10 10 65 60 1,5 1,8 20 2,0 200

Bireyin yaşı, cinsiyeti ve içinde bulunduğu fizyolojik duruma göre gereksinimi olan tüm besin öğelerini yeterli miktarda sağlayabilmesi beslenmenin temel amacını oluşturmaktadır (Baysal, 1999). İnsanın gereksinim duyduğu enerji ve besin öğelerinin kaynağı besinlerdir. İnsanlar çeşitli hayvansal ve bitkisel dokuları besin olarak kullanır. Bu besinler şekil ve lezzet yönünden olduğu gibi enerji değerleri, içerdikleri protein, vitamin ve minerallerin çeşit ve miktarları yönünden de farklılık gösterir (Özdoğan, 2006: 5). Diğer bir ifadeyle besinlerde yer alan besin öğeleri her besinde farklı miktarda bulunmakta ve hiçbir besin, tek basına besin öğelerinin tamamını içermemektedir (bebekler için anne sütü hariç). Bu nedenle bireylerin mümkün olduğunca farklı türde besin tüketmesi gerekmektedir (Keskin, 2009: 7). Buna istinaden aşağıda, enerji ve besin öğelerini karşılayacak günlük alınması gereken besinlerin miktarları verilmiştir.

(22)

Tablo 5: Enerji ve Besin Öğelerini KarĢılayacak Günlük Besinlerin Miktarları g/gün. (Dikmen, 2006: 21)

Besin Grupları Erkek 7-15 Kız 7-15

1. Grup (Süt vb.)

Toplam 500 500 Süt, yoğurt 400 400 Peynir, çökelek 30 30 2. Grup (Et, yumurta v.b)

Toplam 160 150 Et, tavuk, balık 90 90 Yumurta 20 20 3. Grup (Taze Sebze ve Meyve)

Toplam 450 450

Yeşil ve sarı 150 150 Diğerleri 300 300

4. Grup (Tahıl v.b)

Tahıllar 300 300 Pirinç, bulgur, makarna, un 55 50 Günlük Yağ ve ġeker Tüketimi

Yağlar toplam 55 50 Katı yağ 25 20 Sıvı yağ 25 20 Yağlı tohum 9 9 Tatlılar toplam 60 50 Şeker 35 30 Bal, pekmez, reçel vb. 25 25

(23)

2.1.3. Ġlköğretim Çağındaki Öğrencilerde Beslenme Sorunları

Genel olarak ülkemizde çocuk ve gençlerde yetersiz ve dengesiz beslenmeye bağlı olarak görülen sağlık sorunları; zayıflık şişmanlık, bu iki durumun oluşturduğu komplikasyonlar, yetersiz yada fazla besin öğesi alımları, basit guatr, anemi, diş çürükleridir (Karaağaoğlu, 2008: 21).

Dünya Sağlık Örgütü ise adölesanlarla yayınladığı bir raporda, yetersiz beslenme, mikrobesin öğesi yetersizliği, obezite, yeme bozuklukların, ve son yıllarda artan hazır gıda tüketiminin önemli beslenme sorunları olduğunu belirtmiştir (WHO, 2000).

Bu dönemde karşılaşılan sağlık problelemlerinden en önemlisi şişmanlıktır (obezite). Şişmanlık harcanandan daha fazla enerji alımı sonucu vücut yağ dokusunun hipertrofisi (yağ hücrelerinin doku olarak büyümesi) ve hiperplazisi (yağ hücrelerinin sayısının artışı) olarak tanımlanmaktadır. Araştırmalar şişmanlık ve sağlık sorunları üzerine yoğunlaşınca çocukluk çağı şişmanlık prevelansının 30 yıl öncesine göre arttığı ve şişman çocukların yaklaşık %30‟unun şişman yetişkinler olduğu bildirilmiştir (Korkmaz, 2008: 15). Ergenlikte aşırı yağ birikimi, özellikle kadınlarda yaşam boyu şişman olma riskini artırmaktadır. Bir çalışmada 18 yaşındaki kız çocuklarının %60‟ının beden ağırlıklarını beğenmedikleri anlaşılmıştır (Aktaran: Ünal, 1996: 879). Amerika‟da lise öğrencileri üzerinde yapılan bir çalışmada öğrencilerin %40‟a yakınının kilo vermek istedikleri saptanmıştır. Yine aynı çalışmada , öğrencilerin %44‟ü kendini şişman hissetmekte, %53.4‟ü daha zayıf olmayı istemekte ve %50‟si diyet yaptığını belrtmektedir. Atıştırmalık yiyeceklerin ve medyanın bu durumun kaynağı olduğu belirlenmiştir (Tessier, 2001: 77).

ABD‟de çocukların bir yıl içinde izledikleri 20.000 reklamın yarısının gıda maddeleri üzerine olduğu, bunların üçte ikisini ise şekerlemeler, tatlılar, şekerli yiyecek ve içecekleri konu alan reklamların oluşturduğu bilinmektedir. Bu tür yiyecekler ise şeker oranı yüksek, besin değeri düşük şişmanlığı tetikleyecek besinlerdir ( Dikmen, 2006: 34 ).

(24)

Signorelli ve staples (1997), araştırmalarında televizyon izlemeyle çocukların sağlıksız beslenme eğilimleri arasında bir ilişki saptamıştır. Bu ilişki cinsiyet, ırk, okuma düzeyi, ana babaların öğrenim durumu ve meslekleri gibi değişkenlerden etkilenmektedir. Televizyon izlemenin sedanter bir davranış olması temel alındığında televizyon izlerken sürekli atıştırma (yüksek yağ ve yüksek kalorili çerez, kuruyemiş, cips vb.) nedeniyle televizyon izleme ve sağlıksız beslenme arasında pozitif ilişki vardır diyebiliriz.

Radyo Televizyon Üst Kurulu kamuoyu ve Yayın araştırmaları dairesi tarafından vatandaşların „televizyon izleme süreleri‟ ve „televizyon izleme saatleri‟ değerlendirilmiş ve Türkiye genelinde çocukların %68.23‟ünün günde ortalama üç saat ve daha fazla süre, %26.39‟unun günde ortalama beş saat ve daha fazla televizyon izledikleri saptanmıştır (RTÜK, 2002).

Aşağıda ise Türkiye‟ deki çocukların televizyon izleme saatleri ve yüzdeleri belirtilmiştir.

Tablo 6: Türkiye’deki Çocukların Televizyon Ġzleme Saatleri (Dikmen, 2006: 31) TV Ġzleme Saatleri Ġzleme Yüzdesi (%)

07-09 arası 11-13 arası 13-15 arası 15-17 arası 17-19 arası 19-21 arası 21-23 arası 23-01 arası 9,4 2,3 8,9 19,2 20,3 21,1 4,6 1,6

Ülkemizde, özellikle büyük şehirlerde, obez insan sayısı ve buna bağlı olarak görülen kalp-damar ve diyabet vakalarında artış görülmektedir. Bu etkenlerin dışında şişmanlığın başlıca sebepleri arasında; kentsel yasamın getirdiği hareketsizlik, işlerin masa başında, bilgisayar karşısında yapılması, spora ve yürüyüşe zaman ayıramama, gündüz öğün atlayıp, akşam yemeğine ağırlık verilmesi, strese dayalı atıştırma, zaman darlığından besinleri hızlı yeme alışkanlığının yerleşmesi, uzun süren iş yemekleri, fast-food ve mangal tarzı beslenmenin yaygınlaşması gösterilebilir (DPT, 2003).

(25)

Yetersiz yada fazla besin öğesi alımları, üzerinde durulması gereken diğer sağlık sorunlarındandır. Bu sorunun nedenleri arasında da öğün atlamanın geldiği ve buna bağlı olarak da öğünlerde seçilen sakıncalı besinlerin tüketiminin arttığı gözlenmektedir. Sağlık Bakanlığının yaptığı bir araştırmaya göre (2002) en çok atlanan öğünün sabah kahvaltısı olduğu belirtilmektedir. İlköğretim ve lise öğrencileri üzerinde yapılan araştırmalar kahvaltı yapmadan okula gidenlerin oranının % 14,5-35,1 arasında değiştiğini göstermektedir (Karaağaoğlu, 1999: 42). Ortaöğretim öğrencileri üzerinde yapılan bazı araştırmalar, kahvaltı yapmadan okula gelen öğrencilerin açlık duygusunun tatmini için okul kantinleri ve çevreden besleyici değeri düşük yiyeceklerin alındığını göstermektedir (Aktaran: Baysal, 1999 98).

Çocukların ara öğünlerde tükettikleri besin türleri ve bunların tüketim zamanı da iştah üzerine etki ederek diğer öğünlerin aksamasına böylelikle dengesiz ve yetersiz besin alımına neden olabilir. Özellikle bu yaş grubundaki okul çağı çocukların ara öğünlerdeki besin tercihleri incelendiğinde, genellikle hazır gıdalar olarak tabir ettiğimiz; meşrubat, bisküvi, çikolata, gofret ve şekerlemeler gibi enerji yoğunluğu yüksek ancak besin değeri düşük yiyeceklerin üst sınırlarda yer aldığı görülmüştür (Karaağaoğlu, 2008: 47).

(26)

2.2. HAZIR GIDA

2.2.1. Hazır Gıdaların Tanımı ve Ġnsan Sağlığına Etkileri

Teknolojik gelişmelerin hızlı olduğu bu çağda, doğal beslenmenin yerini alan, hazırlanması, çalışan vakti kısıtlı insanlar tarafından kolay olan ve içerisinde çeşitli „Katkı Maddeleri‟ni içeren yiyeceklere hazır gıdalar denmektedir. Gıdaların besleyici değerini artırmak, raf ömrünü uzatmak, lezzetini ve rengini çekici hale getirmek, mikroorganizmaların gelişmesini önlemek ve gıda çeşitliliğini sağlamak amacıyla gıda katkı maddeleri içeren bu tür gıdalarla ilgili, yarar ve zarar ikilemi içinde detaylı araştırmalar yapılmaktadır (Resmi Gazete, 1990). Yapılan araştırmalar sonucu hazır gıdaların insan sağlığını ciddi şekilde tehlikeye sokabileceğine dair veriler elde edilmiştir (WHO, 2006).

Çocukluk ve ilköğretim çağında ise en önemli tüketim ürünlerini bisküvi, çikolata, şekerleme ve patates cipsi gibi hazır gıdalar oluşturmaktadır. İçeriklerinden dolayı katkı maddesi içeren bu ürünlerin aşırı dozda tüketilmesinde bir takım sakıncalı durumlar oluşabilmektedir. Bu tür hazır gıdalardan en önemlisi ve en çok tüketileni mısır cipsleridir.

Mısır cipsleri; Latin Amerika ülkelerinde ve ABD‟de uzun yıllardır bilinmesine ve tüketilmesine rağmen, mısır cipslerinin ülkemiz gıda piyasasına son yıllarda girmiş olmakla beraber, popülaritesi ise giderek artmaktadır. Başta patates ve mısır cipsleri olmak üzere çerez tipi gıdalar, tüketicilerin özellikle çocuk ve genç nüfusun yeme alışkanlığında vazgeçilmez ürünler haline gelmiştir. Bununla birlikte ülkemizde patates ve mısırın ekim alanları ve üretim miktarları incelendiğinde, toplam patates üretimi Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) 2004 yılı istatistik verilerine göre 4,8 milyon ton ve mısır üretimi 3 milyon tona karşılık gelmektedir. Cips üretiminde cipsin yağ içeriği çok önemlidir. Çünkü yağ, kızartma işleminde üretim maliyetini etkileyen pahalı bir hammaddedir. Ayrıca cipslerin yağ içerikleri tüketiciler tarafından da önemsenmektedir. Gıdadaki yüksek yağ içeriği, o ürünün kalorisinin yüksek olması sonucunu getirdiği için, günümüzdeki bilinçli tüketici tarafından bir olumsuzluk olarak algılanabilmektedir (Cankurtaran, 2008: 8).

(27)

Yapılan çeşitli çalışmalar, yağ çeşitlerinin kızartma ürünlerinin yağ emilimi, duyusal ve kimyasal özellikleri üzerine etkilerini ortaya koymuştur. Sonuç olarak, farklı yağ tiplerinin ürünün yağ emilimi üzerine etkisi belirlenmiş ve pamuk tohumu yağında kızartılan ürünlerde en düşük (305.5 g/kg) ve fıstık yağında kızartılanlarda ise en yüksek miktarda (358.8 g/kg) yağ emilimi gözlemlenmiştir. Bu sebeple fıstık yağında kızartılan bu tür gıdaların biraz daha fazla risk taşıdığı söylenebilir (Yiğit, 2007: 11).

Şekerlemeler; şeker ve şekerli besinlerin fazla miktarda tüketimi aşırı enerji alımının nedenidir ve vücut ağrılığının artmasına (şişmanlığa) ve besleyici değeri yüksek olan besinlerin tüketiminin de azalmasına neden olur. Fiziksel aktivite azlığı ile birlikte şekerli besinlerin çok tüketimi vücut ağırlığında artışa neden olur. Bu da başta kalp-damar hastalıkları olmak üzere, diyabet, hipertansiyon ve kanser gibi hastalıklar için bir risk faktörüdür. Bu tür besinlerin tüketiminin azaltılması büyük önem taşımaktadır. Bazı besinlerin etiketlerinde "şekersiz" veya "diyet" besini tanımlamalarına rastlanabilmektedir. Bu tür besinlerde şeker yerine kullanılan sakkarin, aspartam, asesulfam, potasyum, ksilitol, sukralaz olarak adlandırılan yapay tatlandırıcılar besinleri tatlandırmak amacıyla kullanılmaktadır. Bir yapay tatlandırıcı olan sorbitol ise enerji içermektedir. Bunların bazıları düşük düzeyde de olsa enerji içerirler ve tüketimi fazla olduğunda sağlık için sakıncalıdırlar (Çalışır ve Çalışkan 2003: 206).

Şeker içeren besinler ve içeceklerin sık olarak tüketimi diş çürüğü oluşumuna neden olur. Ağızda bulunan bakteri, şeker miktarı ve florür eksikliği diş çürüğü oluşum riskini arttırır. Bakteriler şeker ve nişastayı kullanarak dişi çürüten asit oluşumuna neden olur. Şeker ve nişastalı besinlerin tüketilme sıklığı ve bu besinlerin dişleri fırçalamadan ağızda kalma süresi ile diş çürüğü görülme sıklığı artar. Şeker ve nişasta içeren besinler ve içecekler öğünler arasında ne kadar sık tüketilir ve ağızda kalma süresi uzarsa diş çürüğü riski artış gösterir. Şekerli bir besinin öğün esnasında tüketilmesi ve dişlerin temizlenmesi riski azaltır. Düzenli diş temizliği, florür içeren diş macunlar ile dişlerin fırçalanması (florürün yeterli alımı) diş çürüğünü önler. Şeker yerine geçen yapay tatlandırıcılar diş çürüklerine neden olmaz, enerji saklamaz ve şeker hastalığı olan (diyabetli) bireyler için ve düşük enerjili diyetlerde kullanılır.

(28)

Ayak üstü beslenme ya da abur-cubur beslenme alışkanlığı çocuk ve gençler arasında yaygın olarak görülmektedir. Aslında bu tip beslenme günümüzde insanın hızlı yaşam temposu nedeniyle oluşmuştur. Bu tür beslenme ile enerjinin % 40-50‟ si yağdan gelmektedir. Bu yağın çoğunluğu doymuş yağlardan oluşmaktadır. Yine bu tür gıdalarda a ve c vitaminleri, kalsiyum, posa tüketimi yetersizdir, ya ve tuz tüketimi ise yüksektir (T.C Sağlık Bakanlığı, 2002 ).

Bu tür gıdalarda doymuş yağ miktarı ve serum kolesterol düzeyi ile kalp-damar hastalıkları arasında ilişki olduğu bilinmektedir. Bu hastalıklar yetişkinlerde görülmesine karşın temelleri çocukluk çağında atılmaktadır. Yine yağlarda bulunan trans yağ asitleri hem kötü kolesterol (LDL kolesterol) düzeylerini artırmakta hem de iyi kolesterolü (HDL kolesterolü) azaltmakta, bunun sonucunda da kalp damarlarının erken yaşlarda tıkanması, inme gibi öldürücü hastalıkların riskleri artmaktadır (Taşan ve Dağlıoğlu, 2005: 2).

Tüketilen yağlarda trans yağ asitlerinin bulunması kalp ve damar sağlığı açısından tek bir koşulla sakınca oluşturmamaktadır. Bu koşul, yüksek biyolojik aktivitedeki maddelerin sentezi için kullanılan temel yağ asitlerinin, tüketilen günlük yağ diyetinde mutlaka yer almasıdır. Yüksek oranda margarinlerde bulunan Trans yağ asitleri; hidrojenize yağlar kek, bisküvi, kurabiye, mayonez, cips, milföy hamuru, pizza, gofret ve benzeri birçok ürünün üretiminde ve derin yağda kızartılmış fast-food tipi gıdaların hazırlanmasında kullanılmaktadır. Bu ürünlerin yağ asitleri ve trans yağ asitleri içeriklerinde farklılıklar da söz konusu olmaktadır. Steinhart ve Pfalzgraf (1994), trans yağ asidi miktarlarını Ģortening, kek, cips, kızartılmış patateslerde sırasıyla %0.1-31.8, %0-15.5, %0.1-20.2, %5.8-32.8, patlamış mısır, pizza, kek, bisküvi ürünlerinde sırasıyla %0.9, %0.1, %3.1,%2.8, %1.8 olarak belirlemişlerdir. Ülkemize ait bu ürünlerin trans yağ asidi içerikleri, bisküvi çeşitlerinde %1.0-30.5, gofret, mısır cipsi, kek, kraker, milföy hamuru ürünlerinde sırasıyla %21.8, %0.7, %4.6,%2.1, %2.1, %16.3‟tür (Aktaran: Taşan ve Dağlıoğlu, 2005: 5).

(29)

ABD‟de yılda 30.000 erken ölüm vakası ile Trans yağ asidi tüketiminin ilişkilendirilebileceği ileri sürülmektedir. Bu rakamın epidemiyolojik çalışma sonuçları ile uyumlu olduğunu vurgulayan araştırmacılar, beslenme açısından bilinen herhangi bir yararı olmayan trans yağ asitleri tüketiminin resmi politikalar ile kısıtlanması gerektiğini belirtilmektedir. Araştırmacıların vurguladığı bir diğer önemli konu da hazır gıdaların etiketlerinde trans yağ asidi içeriğinin de belirtilmesi gerekmektedir. Amerika‟daki Gıda ve İlâç İdaresi (Food and Drug Administration, FDA) ise, 2004 yılında aldığı bir kararla, 1 Ocak 2006‟dan itibaren bütün gıda etiketlerinde trans yağ asidi içerik bilgilerinin bulundurulmasını mecburî hâle getirmiştir (Yiğit, 2007: 11).

2.2.2. Hazır Gıdalarda Kullanılan Katkı Maddeleri ve Ġnsan Sağlığına Etkileri

Sağlık Bakanlığının gıda katkı maddeleri yönetmeliğindeki tanımı şöyledir; "Normal koşullarda tek başına tüketilmeyen veya gıda hammaddesi olarak kullanılmayan, tek başına besleyici değeri olan veya olmayan; seçilen teknoloji gereği kullanılan işlem veya imalat sırasında kalıntı veya türevleri mamul maddede bulunabilen, gıdanın üretilmesi, tasnifi, işlenmesi, hazırlanması, ambalajlanması, taşınması, depolanması sırasında; gıda maddesinin tat, koku, görünüş, yapı ve diğer niteliklerini korumak, düzeltmek amacıyla kullanılmasına izin verilen maddeleri tanımlar. " Ancak; gıdaların besin değerini yükseltmek ya da hile amacıyla gıdalara katılan maddeler bu gruba girmezler (Özkaya, 2004: 39).

Gıda katkı maddelerinin (GKM) bazıları, sağlık açısından herhangi bir sakınca yaratmamalarına karşın, bazıları sürekli alınmaları halinde ciddi tehlikeler doğurabilecek niteliktedir. Katkı maddelerinin neden oldukları zararları gerçek anlamda tespit edebilecek araştırmalar; bu maddelerin çeşitliliği, yaygın kullanımları ve çok küçük miktarlarda bile olsa hayat boyu alınmaları nedeniyle henüz yapılamamıştır. GKM'leri Türkiye gibi kontrollerin yetersiz olduğu; hem üreticinin, hem de tüketicinin bilinçsiz olduğu toplumlarda daha büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Okul önlerinde ve kantinlerde satılan gıdaların bu tür maddeleri yüksek oranda içermesi bu konunun önemini bir kat daha artırmaktadır.

(30)

Aşağıda bazı gıda katkı maddeleri ve bu maddeleri içeren gıdaların oluşturduğu sağlık sorunları belirtilmiştir (Çalışır ve Çalışkan, 2003: 195).

1-Renklendiriciler E100-180 2- Koruyucular E200-297 3-Antioksidanlar E300-321

4- Emülsifıyer ve Stabilizatörler E322-500 5- Asit-baz sağlayıcılar E500-578

6- Tatlandırıcılar, koku verenler E620-637 7- Geniş amaçlı GKM E900-927

Okul kantinlerinde ve okul önlerinde satılan salam sosis gibi gıdalarda kansere neden olan nitrit ve nitratlar, bisküvi kek ve gofretlerde bulunan ve astıma neden olan sodyum meta bi sülfit, kek ve kremalarında bulunan deri döküntülerine neden olan benzoik asitler bu tür maddelerden sadece birkaçıdır.

Tablo 7: Hazır Gıdalarda Bulunan Antioksidan Gıda Katkı Maddelerinin Ġnsan Sağlığına Etkileri (ÇalıĢır ve ÇalıĢkan, 2003: 199)

Katkı Maddesi Sağlık Sorunu Örnek Besinler E250-251

Nitrit ve Nitrat

Kansere neden olan nitrozaminleri oluşturur, kanın

oksijen taşıma yeteneğini azaltır.

Salam, sosis vb. işlem görmüş et ürünleri ve sucuk tipi et

ürünleri. E223 Sodyum meta bi sülfit Astımlı hastalarda astım atağı Bakterilerde mutasyona neden

olur tiamini harap eder.

Bisküvi, kek, gofret, patates cipsi, kurabiye, sirke.

E210 Benzoik Asit Astım, deri döküntüleri, migren.

Margarin, zeytin ezmesi, alkolsüz içecekler, reçel, bisküvi, gofret, kek kremaları. E627 Sodyum guanilat

E631 Sodyum inosinat

Gutu şiddetlendirir. Düşük purinli gıdalarda

kullanılmamalıdır.

Et Ürünleri, et suyu tabletleri, soyalı ürünler, hazır çorbalar.

E621 Monosodyum Glutamat

Baş dönmesi, çarpıntı.

Deney hayvanlarında beyin lezyonu. (Çin restoranı send.)

Hazır çorbalar, et ürünleri, çerezler, patates cipsi, soslar.

(31)

Öğrencilerin sıkça tükettiği ve kalitesi tartışılan ucuz içeceklerde de bu tür maddelere rastlanmaktadır. Özelliklede renk vermek amaçlı kullanılan bu katkı maddeleri gerçekten de büyük risk oluşturmakta. Aşağıda bu renk katkı maddeleri ve etkileri belirtilmiştir.

Tablo 8: Hazır Gıdalardaki Renk Maddesi Olarak Kullanılan Katkı Maddelerinin Ġnsan Sağlığına Etkileri (ÇalıĢır ve ÇalıĢkan, 2003: 201)

Katkı Maddeleri Sağlık Sorunları Örnek Besinler E 102 Tartrazin Astım, Migren, Deri

Döküntüleri

İçecek tozları, ithal kekler, kurabiyeler. E 110 Sunset Yellow Astım, Deri Döküntüleri,

Hiperaktivite.

Aromalı bisküvi ve gofret Kremaları, İçecek tozları,

çerezler, E 127 Eritrosin Astım

Deri döküntüleri Hiperaktivite

Aromalı pudingler ve sütler, bisküviler, gofret kremaları, şekerlemeler, içecek

tozları, çerezler E 131 Paten Blue 5 Astım

Deri döküntüleri Hiperaktivite

Şekerlemeler E 132 İndigotin Astım

Deri döküntüleri İçecek tozları, buzlu ürünler, şekerlemeler E 150 Karamel Bazı tipleri gen bozukluğuna

neden olabilir. Vit. B 6 düzeyini düşürebilir.

Alkolsüz içecekler, soslar, aromalı süt, bisküvi ve pudingler, şekerlemeler, gofret

kremaları

E 124 Ponso 4R Astım

Deri döküntüleri Hiperaktivite

Hazır jöle karışımları, içecek tozları, şekerlemeler

2.2.3. Hazır Gıdalarda Bulunabilen Mikroorganizmalar

Toplu tüketim amacı ile üretilen ve öğrencilerin sık sık tükettikleri hazır gıda altında toplanan yiyeceklerin hazırlanmalarında, nakledilmelerinde, depolanmalarında ve servis edilmelerinde birçok olumsuz faktörler ile karşılaşılabilmektedir. Bu olumsuzlukların başında da; gıdaların çeşitli patojen mikroorganizmalara maruz kalması ve bu mikroorganizmaların çok fazla sayıda kişinin hastalanmasına, zehirlenmesine ve hatta ölümüne sebep olması gelmektedir. Bu nedenlerden dolayı gerek hazır gıdaların hazırlandığı mutfaklarda, gerekse bu ürünlerin satışının yapıldığı yerlerde sık sık mikrobiyolojik kontroller yapılmalıdır. Yine hijyen konusunda kurallara uyulup uyulmadığı da denetlenmelidir.

(32)

Mikroorganizmalar çevremizdeki hemen hemen her yerde bulunmaktadır. Suda, havada ve özellikle gıdalarda bulunabilirler. Ayrıca günlük olarak tükettiğimiz birçok gıda da mikroorganizmalar oldukça önemli role sahiptirler. Tükettiğimiz bu gıdaların büyük bir kısmı mikroorganizmaların faaliyetleri sonucu üretilir. Örneğin; peynir, tereyağı ve yoğurt mikrobiyal fermantasyon sonucu üretilen süt ürünleridir. Sosisler, salamlar ve sucuklar gibi et ürünleri de mikrobiyal fermantasyon teknikleri kullanılarak üretilmektedir. Bazı gıdalar, mikroorganizmaların gelişmesine ortam sağlarlar ve bu mikroorganizmalar tarafından tahribata uğrarlar. Gıdanın renginde, kokusunda, görüntüsünde, tadında değişiklik olarak ortaya çıkan bu olumsuzluklar ölümcül sonuçlar doğurabilmektedir. Et, balık, kümes hayvanları, süt, yumurta, sebze ve meyveler kolayca bozulabilmekte; şeker, un, buğday ise bu mikroorganizmalardan etkilenmemektedir (Kaçar, 2005: 3). Bu bölümde çeşitli bakterileri, bakterilerin etkilerini ve bu bakteriler ile elde edilen bulguları inceleyeceğiz.

Escherichia coli: Coliform grubu bakterilerinden olan E. Coli; toprakta suda

ve bağırsakta bulunur. Et ve et ürünlerinde sıklıkla rastlanan tehlikeli bir mikroorganizmadır. Her yıl dünyada 20.000 gıda enfeksiyonuna ve 250 kişinin ölümüne neden olan E. Coli, çocuklarda böbrek yetmezliğine ve kanlı ishale neden olmaktadır ( Madigan ve Martinko, 2006: 923-926).

Ankara‟da yapılan bir çalışmada; okul önlerinde satılan tavuklu sandviç, çiğ köfte, kıyma, kokoreç, domatesli-maydanozlu sandviç, dondurma, kremalı pasta, garnitür salata, amerikan salata olmak üzere toplam 100 örnekten 74 adetinde E. coli bulunmuştur (Halkman vd., 1994: 102).

Staphylococcus aureus: Staphylococcus cinsi, insanların derilerinde ve deri

altlarında bulunan bu bakteriler; hazırlayıcıların bu gıdalara; öksürmeleri, aksırmaları enfekteli ellerle temas etmeleri ile bulaşır. Uygun soğuklukta muhafaza edilmeyen ve krema, kremalı tatlılar pudingler et ve et ürünleri gibi gıdalarda gelişen bu bakteriler, gıda zehirlenmelerine neden olmaktadır ( Madigan ve Martinko, 2006: 930-938).

(33)

Bursa‟da okul önlerinde satılan, pişmiş ızgara köfteler üzerinde yapılan bir çalışmada; örneklerde, 6.9x103 kob/g oranında Staphylococcus aureus bulunmuş ve çiğ ızgara köftelerin hijyenik kalitelerinin düşük olduğu belirtilmiştir (Kaçar, 2005: 35).

Clostridium perfringens: İshal ve bağırsak krampları belirtisiyle gıda

zehirlenmelerine neden olan bu bakteri, genelde et ve türevleri pişmiş veya pişmemiş besinlerde bulunur.

İstanbul‟da, okul önlerinden toplanan 41 salam, 45 sosis ve 25 döner kebap örneği üzerinde yapılan bir araştırmada; salamların 3 adetinde (%7,3), sosislerin 6 adetinde (%13,3), döner kebapların da 3 adetinde (%12) Clostridium perfringens saptanmıştır. İzole edilen 12 sustan 11‟ i tiplendirmeye alınmış, bunların hepsi Clostridium perfringens tip A olduğu saptanmıştır (Gökçe vd., 1994: 83-87). Yine gökçe ve arkadaşları, inceledikleri makarna örneğinde de C. Perfringens‟e rastlamış. Buna da makarnanın sosu içerisinde bulunan sucuğun neden olduğunu tespit etmişlerdir.

Bacillus cereus: Gıda zehirlenmesine neden olarak, kusma ve diyare tipi

rahatsızlıklar ile olarak ortaya çıkan bu bakteri toprakta ve havada yoğun olarak bulunur. Pişmiş pirinç, makarna, sebze yemekleri, pudingler ve soslar Bacillus cereus bakımından riskli gıdalardır (Aksu, 1994: 30 ).

Volkova‟nın kantinlerde; et ve et ürünlerinden yapılan yiyecekler (tost, hamburger v.b.), pasta, şekerleme gibi gıdalarda Bacillus Cereus kontaminasyonunun varlığını tespit etmek amaçlı yaptığı çalışmada çeşitli bilgilere ulaşmıştır. Hamburger, sucuk gibi çiğ etlerde, kontaminasyonun arttığı, sebze gibi gıdaların açıkta ve uygun ısıda bekletilmemesi sebebiyle risk altında bulunduğu belirtilmiştir. Bu durumun sebepleri arasında katkı maddeleri ve çevresel faktörlerin (su, hava, toz, giysiler, çeşitli araç gereçler, haşereler, insan dışkısı v.b.) etken olduğu belirtilmiştir (Volkova, 1971: 108-109 ).

(34)

3.KAYNAK ÖZETLERĠ

İsveç ve Polonyalı araştırmacılar tarafından yapılan bir araştırmada; yetişkin 40 sağlıklı insana 4 hafta boyunca 160 gram patates cipsi yedirilmiştir. Dört hafta sonrasında araştırmaya katılanların kanlarında “akrilamid” birikimi olduğu, iltihaplanmaya yol açan hs-CRP, IL-6 ve oksijen radikallerinin arttığı saptanmıştır. Yine kanda iltihabi reaksiyonlara cevap olarak beyaz kan hücrelerinin aktivasyonunda da artış gözlemlenmiştir. Akrilamid, en fazla zararı sinir sistemine olan, kanser oluşumunu tetikleyen, pankreas kanserinde 2 kat artışa neden olan, yüksek sıcaklıkta protein ve şekerin birleşmesiyle ortaya çıkan vücuda zararlı bir moleküldür (Aktaran: Can, 2009: 25).

Genelde yetişkinlerde görülen böbrek taşlarının, çocuklarda ciddi artış göstermesinin nedenlerinin araştırıldığı bir diğer araştırmada ise; sıvı gıda tüketiminin yararlı olmasına rağmen, şekerli sıvıların böbreğe ek yük getirdiği hazır gıdaların büyük bölümünde sodyum ve yağ miktarlarının çok yüksek olması nedeniyle, özellikle sodyumun böbrek taşı oluşumunda etkili olduğu sonucuna varılmıştır (Alon, 2009).

Trans yağlar da, üzerinde durulması gereken bir konudur. Türkiye'de satılan patates cipslerinin üzerinde hangi oranda doymuş ve trans yağ kullanıldığı bilgisi yer almamaktadır. Ancak İngiliz Kalp Vakfı'nın (BHF, 1997) verilerine göre, 100 gramlık patates cipsindeki doymuş yağ oranı 10, trans yağ oranı ise 3 grama kadar çıkabilmektedir. Tuz oranı da yine 3 grama kadar yükselebiliyor. Bir başka deyişle günde 100 gramlık iki paket cips yiyen bir çocuk, aslında bir yetişkinin alması gereken yağ ve tuz oranını tüketmiş olmaktadır.

Dokuz ay boyunca yağ, şeker ve kolesterol bakımından zengin yiyecekler verilerek beslenen farelerin davranışlarının incelendiği bir araştırma yapılmış, bu şeker ve kolesterol içeren gıdaların, farelerin beyninde Alzheimer hastalarının beynindekine benzer kimyasal bir değişime neden olduğu saptanmıştır. Yine farelerde fosfat miktarının arttığı, bunun da bazı hücrelerin normal işlevlerini yerine getirmesini engellediği, hafızanın depolanması süreciyle ilgili beyindeki „Arc‟ adı verilen proteinin oluşumunu azalttığı saptanmıştır (Akterin, 2009: 72).

(35)

Dünya Sağlık Örgütü ile Amerikan Gıda ve İlaç Kurumu'na tarafından, yetişkinlerin günde en fazla 6 gram tuz alması, 65 gram yağ tüketmesi önerilmektedir. Günde 2 paket cips yiyen bir çocuğun, bu oranları fazlasıyla aştığı belirtilmektedir. Pek çok çocuğun aşırı miktarda tükettiği patates cipsi, aslında bu küçük bedenler için büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Günde ortalama 2000 bin kalori alan bir yetişkinin en fazla 65 gram yağ tüketmesi, üstelik bu toplam yağ miktarının içinde, kalbe zararlı olan doymuş yağ oranının 20 gramı aşmaması gerekmektedir (WHO, 2006 ).

Amerika Birleşik Devletleri‟nde (ABD), 12-19 yaşlarındaki erkeklerin %70‟i ve kızların %65‟inin yağ tüketiminin önerilen miktarı aştığı bildirilmektedir. Her beş Amerikalı çocuktan sadece biri günde beş yada daha fazla meyve ve sebze porsiyonu tüketmektedir. Okul çağı çocuklarında şeker tatlandırıcılı içeceklerin tüketimi, daha az meyve tüketimi daha yüksek enerji depolanmasına ve artan obezite riskine sebep olmaktadır (Lytle ve Achterberg, 1995: 60).

Alphan ve arkadaşları (2002)‟nın özel ve devlet okullarında öğrenim gören adölesan dönemindeki gençlerin beslenme alışkanlıklarını ve bunu etkileyen etmenleri araştırmak amacıyla yaptıkları bir çalışmada 487 öğrenci incelenmiş; tüm öğrencilerin BKI‟leri yorumlandığında 12-14 yaş grubunda şişmanlık %25,2, zayıflık %24.8, 15-18 yaş grubunda şişmanlık %21.4, zayıflık %26.4 olarak bulunmuştur. Şişmanlığa büyük oranda yenen fast-food gıdalar, tahıllar ve ürünleri ile şeker ve tatlıların neden olduğu sonucuna varılmıştır.

Özcan ve arkadaşları (2003)‟nın İstanbul‟daki iki lisede okuyan 14-18 yaşları arasında 721 öğrencinin beslenme alışkanlıklarını saptamak ve değerlendirmek amacıyla yaptıkları çalışmada; her iki okulda da süt ve fast-food tüketimi yüksek bulunmuştur. Öğrencilerin çoğunluğunun (%66.2) günde 3 öğün yemek yedikleri ve yemeklerle birlikte düz lisedeki öğrencilerin çay ve kahveyi, Anadolu lisesindeki öğrencilerin ise meşrubat ve kolalı içecekleri yüksek olarak tükettikleri saptanmıştır

(36)

Millward Brown tarafından yapılan araştırmaya göre, her iki çocuk-gençten biri, eve alınan ve yetişkinlere yönelik ürünler üzerinde söz sahibidir. Araştırmalar çocukları ile beraber alışverişe giden ailelerin %82‟sinin tüketim miktarlarında artış olduğunu göstermektedir. Avrupa‟da yapılan bir diğer araştırmada ise çocuk ve gençlerin artık ekonominin olmazsa olmaz itici güçleri olarak kabul edilmekte ve toplam tüketim payları ve marka kararlarındaki etkileri de giderek yükselmekte, artmaktadır (Aktaran: Özdemir, 2006: 47).

Sosyo-ekonomik yönden farklı 405 Kuzey İngiliz çocuğunun şeker yeme alışkanlıklarının araştırıldığı bir çalışmada; erkeklerde günlük ortalama enerji, karbonhidrat ve toplam şeker tüketimi sırası ile 2269.5 kalori, 289 gram, 124 gram; kızlarda ise 2030.6 kalori, 289 gram,113 gram olarak bulumuştur. İstatistiksel olarak her cinsteki sosyal sınıflar arasında enerji, karbonhidrat veya şeker tüketiminde farklılık görülmemiştir. Düşük sosyo-ekonomik sınıftaki kızlar ve erkekler şeker kaynağı olarak, yüksek oranda tablet şeker ve şekerlemeler tüketirken, orta ve yüksek düzeyin bisküvi ve kek tükettikleri görülmüştür ( Aktaran: Örmeci, 1987: 16).

Özdoğan‟ın (2006) İlköğretim okullarında okuyan öğrencilerin beslenme davranışları ile ilgili öğretmen ve yöneticilerin görüşlerini belirlemek için yaptığı çalışmada, öğrencilerin % 8.8‟inin hiç kahvaltı yapmadığı, % 41.9‟unun bazen kahvaltı yaptığı görülmüştür. Öğrencilerin % 41.8‟i canı istemediği için kahvaltı yapmadığını, % 45.6‟sı ise okul çevresinde bulunan satıcılardan yiyecek satın aldığını belirtmiştir. Dışarıdan daha çok simit, kola, bisküvi gibi yiyeceklerin satın alındığı tespit edilmiştir (Özdoğan, 2006: 81).

(37)

4.ARAÇ-GEREÇ VE YÖNTEM

Bu bölümde, araştırmanın amacına ulaşabilmesi için yapılan çalışmalar açıklanmış; araştırma modeli, araştırmanın evren ve örneklemi, verilerin toplanması, veri toplama aracı ve geliştirilmesi, verilerin işlenmesi, çözümlenmesi ve yorumlanması konularına yer verilmiştir.

4.1. AraĢtırmanın Yeri Tipi ve Zamanı:

Bu araştırma, Mart-Nisan-Mayıs 2010 tarihlerinde Sakarya‟nın Geyve ilçesinde yapılmıştır. Geyve, Marmara Bölgesinin doğusunda, Sakarya ilinin güneyinde yer alır. Doğusunda Karapürçek ve Taraklı, batısında Pamukova, kuzeyinde Sapanca ve merkez ilçe Adapazarı, güneyinde ise Bilecik iline bağlı Osmaneli ve Gölpazarı ilçeleri vardır. Geyve 1830 yılından beri ilçe konumundadır. 1954 yılına kadar Kocaeli iline bağlıyken bu tarihten itibaren, Sakarya iline bağlanmıştır. Yüzölçümü 62.852 hektardır. Alan itibariyle Sakarya ilinin ikinci büyük ilçesidir. İlçe merkezinin deniz seviyesinden yüksekliği 80 metre olup, en yüksek yeri Çine Taşı tepesidir (1040 m). İlçenin en önemli akarsuyu Sakarya nehri ve Karaçay deresidir. Sakarya nehri ilçe merkezinin hemen kenarından; Karaçay deresi ise Geyve'nin ortasından geçmektedir. Sakarya nehri, ovadaki tarımın can damarıdır. Arazinin Sakarya Nehri boyundaki %20'lik kısmı ova, kalan %80'i ise dağlık ve ormanlıktır. Ova kısmı sulu tarım için çok uygundur.

İlçenin 2000 yılı nüfus tespitine göre nüfusu, köyler dâhil 45.661'dir. Bunun %39'una tekabül eden kısmı (17.927) ilçe merkezinde, %61'ine tekabül eden kısmı, (27.734) köylerde oturmaktadır. Genel nüfus yoğunluğu km2

başına 72 kişidir. İlçeye bağlı 63 köy ve 1 kasaba mevcuttur. Mahallelerle birlikte 130 yerleşim birimi vardır. Toplam hane sayısı 9807'dir. Bunun 4828'i köylerde 117'si kasabada 3808'i de merkezdedir.

4.2. ÇalıĢma Evreni ve Örneklem:

Geyve ilçesi 2009-2010 eğitim öğretim yılı istatistiklerine göre 22 ilköğretim okuluna sahiptir. Halen 3443‟ü erkek, 3332 kız, toplamda 6775 öğrenci öğrenimini devam ettirmektedir.

(38)

Çalışma tesadüfî seçilmiş beş ilköğretim okulunun, I ve II. kademe sınıflarında (1.2.3.4.5.6.7.8.sınıflar) okuyan öğrencilerin hazır gıda tüketimlerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür.

Çalışmanın uygulandığı öğrenci sayısı, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünden öğrenildikten sonra rastgele örnekleme yöntemi kullanılarak toplam 5 okuldan 562 öğrenci (Evrenin %8.3‟ünü temsil etmektedir.) belirlenmiş ve anket uygulamasına geçilmiştir (Tablo 9).

Tablo 9: Ankete Katılan Öğrencilerin Okul ve Sınıflara Göre Dağılımı

Okullar O k u ll a r d ak i Ö ğr en ci S ay ıs ı 1. S ın ıf 2. S ın ıf 3. S ın ıf 4. S ın ıf 5. S ın ıf 6. S ın ıf 7. S ın ıf 8. S ın ıf A n k e te K at ıl an Ö ğr en ci S ay ıs ı Ahmet Yesevi Ġ.O 353 12 1/a 20 3/a,3/b 18 6/a,6/b 22 8/a 72 Atatürk Ġ.O 918 40 2/a,b,c 24 3/a,3/b 44 5/a,b,c 40 7/a,b,c 42 8/a,b,c 190 GazipaĢa Ġ.O 278 15 2/a,b 21 4/a,b 12 6/a,b 12 8/a,b 60 KazımpaĢa Ġ.O 687 42 1/a,b,c 34 4/a,b,c 36 5/a,b,c 34 7/a,b,c 146 Osmangazi Ġ.O. 480 20 1/a,b 20 3/a,b 32 6/a,b,c 22 7/a,b 94 TOPLAM 2717 74 55 64 55 80 62 96 76 562

4.3.ÇalıĢma Verilerinin Toplanması ve Değerlendirilmesi: 4.3.1. Verilerin Toplanması:

Araştırma Sakarya ili Geyve ilçesindeki belirlenen ilköğretim okullarında, Geyve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünden gerekli izinler alındıktan sonra yapılmıştır (Ek 1-). İlgili okul müdürleriyle ön görüşmeler yapılarak okullarında anket uygulamak için uygun zaman belirlenmiştir. Anketler, örgencilere belirlenen gün ve saatte araştırmacı tarafından, sınıflarında uygulanmış ve yaklaşık iki ders saati sürmüştür. Gerekli açıklamalar ve uyarılar yapıldıktan sonra sağlıklı ve güvenilir bilgi sağlanması içinuygun ortam yaratılmaya çalışılmıştır.

Şekil

Tablo 1:  Besin Seçimini Etkileyen Etmenler  (Aktaran: Dikmen, 2006: 27)
Tablo 2: SeçilmiĢ Ülke ve Ülke Gruplarına Göre KiĢi BaĢına Hayvansal Kalori (cal), Protein (gr), Yağ (gr) Tüketimi (Dölekoğlu, 2003: 27)
Tablo 3: Besin Kaynaklarının Ülke Gruplarındaki GeliĢimi (Dölekoğlu, 2003: 28)
Tablo  4:    Türkiye  Ġçin  Önerilen  Günlük  Besin  Öğeleri  Güvenilir  Alım  Düzeyleri  (Türkiye’  ye  Özgü Beslenme Rehberi,  2004)
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

The present thesis demonstrates synthesis, characterization and electrical properties of relaxor ferroelectric pure Lead Magnesium Niobate (PMN) and Rare Earths

AS’li çocuk ve ergenler, OSB’li çocuk ve ergenler gibi tekrar eden davranışlar (ritüelleşmiş sözel ve sözel olmayan davranışlar, stereotipik hareketler v.b.)

*Son tüketim tarihi geçmiş veya üretim izni olmayan ürünleri satan işyerleri, Alo Gıda 174 Hattı aracılığıyla Tarım İl.

Colorado Üniversitesi deprem uz- manı Roger Bilham’a göre önümüz- deki 25 yılda birçok megapol büyük depremlerin darbesini yiyecek ve "en az üç milyon kişi

Gıda endüstrisi çalışanları ve stafilokokal gıda zehirlenmeleri Food industry employees and staphylococcal food poisoning.. Nesrin ÇAKICI 1 , Nükhet Nilüfer DEMİREL-ZORBA 2 ,

Bir müddet sonra İzmire dönen Tevfik, bu­ rada Şeyh Nureddin Efendinin dergâhına devam etmeğe baş­ ladı.. Şeyhin biraderi Cemaled- din Efendi dergâhın en iyi

In the second set of experiments, in order to ascertain the impact of unsupervised learning on the prediction models, K-Means and DBSCAN clustering algorithms are

klinik parametreler üzerinde etkin olduğu, ancak bu etkinliğin plaseboya üstün olmadığı, objektif klinik parametreler olan el kavrama ve parmak sıkma gücünde KKD tedavisine