• Sonuç bulunamadı

Başlık: Medyada Yoğunlaşma ve Şeffaflık PaneliYazar(lar):TİMİSİ, NilüferCilt: 1 Sayı: 2 DOI: 10.1501/Iltaras_0000000052 Yayın Tarihi: 2003 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: Medyada Yoğunlaşma ve Şeffaflık PaneliYazar(lar):TİMİSİ, NilüferCilt: 1 Sayı: 2 DOI: 10.1501/Iltaras_0000000052 Yayın Tarihi: 2003 PDF"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Etkinlik Değerlendirmeleri • 121

Medyada Yoğunlaşma ve Şeffaflık Paneli

Nilüfer Timisi

"Medyada Yoğunlaşma ve Şeffaflık" paneli 12 Aralık 2003 tarihinde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Avrupa Konseyi işbirliği ile gerçekleştirildi. Semi-nerin temel amacı Türkiye'de medya en-düstrisinin mevcut yapısal sorunlarını gündeme taşımak, özellikle mülkiyet yapı-sı ve kontrol ilişkilerini tartışmaktı. Bu çerçevede radyo ve televizyon endüstrisi yanında yeni iletişim teknolojilerinin ya-yıncılık alanına eklemlenmesi ile bu tekno-lojilerin medya çoğulculuğuna etkileri de-ğerlendirme konusu yapıldı. Seminerin bir diğer amacı ise Türkiye'deki medya politi-kaları ile Avrupa Birliği medya politikala-rını karşılaştırmak ve Türkiye değerlendir-meleri için Avrupa örneklerini tartışmaya açmaktı.

Panel bir tam gün ve üç oturumdan oluşmaktaydı. "Medyada yoğunlaşma ve çoğulculuk" başlığını taşıyan ilk oturu-mun panelistleri A.Ü. İLEF öğretim üyesi Prof.Dr. Bülent Çaplı ve Radyo ve

Televiz-yon Üst Kurulu'nu temsilen Doç.Dr. Zakir Avşar'dı. Türkiye'de medyada yoğunlaş-manın durumunu tarihsel bir analiz içeri-sinde ele alan Bülent Çaplı konuşmasında çoğulcu bir medya ortamının gerçekleşme-sinin koşullarının neler olabileceğini vur-guladı. Çaplı'ya göre Türkiye'de özel rad-yo ve televizrad-yon yayıncılığı yasal bir boş-luğun yarattığı olanaklar üzerinden yük-seldi. Bu çerçevede yayıncılık alanını siya-sal kültür ile olan ilişkisini gözardı ederek değerlendirmek eksik bir değerlendirme olur. Çaplı konuşmasında, iletişim araçları ve siyasal kurumlar arasındaki ilişkinin te-melinde iletişim kurumlarının ne kadar özerk olduğu ve bu özerkliğin ne tür yön-temlerle ve ne ölçüde kısıtlandığı soruları-nın yattığını, bu perspektiften bakıldığın-da iletişim sisteminin ülkenin siyasal kül-türünün tamamlayıcı bir parçası olduğu gerçeğinin ortaya çıktığını söyledi. İletişim sistemi ile, temel ekonomik, siyasal ve sos-yal aktörler arasındaki ilişki bir yandan formel anlamda anayasalar, kanunlar,

(2)

122 • iletişim : araştırmaları

netmelikler ve politika programları ile be-lirlenirken, diğer yandan informel yapıda-ki, ama en az formel olanlar kadar kurum-sallaşmış, tarihsel süreç içerisinde biçim-lenmiş ve belirbiçim-lenmiş değer yargıları ve süreçsel normlar ile de şekillendirilmekte-dir. Çaplı, iletişim politikasını siyasal kül-tür içinde biçimlenen politika külkül-türü ile ilişkisi çerçevesinde ele almak gerektiğine vurgu yaptı. • *; '

,-.'-Aynı oturumda Zakir Avşar, Türki-ye'de yasal düzenlemelere ilişkin son du-rum, olası beklentiler ve sorun alanları üzerine bir konuşma yaptı. Avşar'a göre bir ülkenin ekonomik, siyasi ve toplumsal yaşamında etki boyutları çok geniş olan medya gücünün belli birkaç kişinin veya grubun elinde toplanması, demokratik toplumlarda bulunması gerekli olan kuv-vetler ayrılığı ilkesinin temel unsurları olan yasama, yürütme ve yargı erklerinin de üzerinde olan korkutucu bir gücün var-lığını gündeme getirmektedir. Bu güç Av-rupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin lO.uncu maddesi ile koruma altına alman toplu-mun haber alma hakkı açısından da tehli-ke arz etmektedir. Yatay, ditehli-key ve çapraz yoğunlaşma konusunda bilgi veren Avşar, konuşmasında Türkiye'deki ulusal mev-zuatın genel bir değerlendirmesini yaptı. Medyada çoğulculuğun yalnızca sahiplik yapısında değil aynı zamanda içerikte de bir çoğulculuk anlamına geldiğini ve içerik çoğulculuğunu gerçekleştirmek üzere alı-nan önlemleri 3984 sayılı kanunda, 2002 yılında 4756 sayılı yasayla yapılan

değişik-lik üzerinden açıkladı. Yasada sözü edilen değişiklik RTÜK üyelerinin seçim esasla-rında, yayın ilkelerinde, medya sahipliğin-de ve müeyyisahipliğin-delerle ilgili yeni düzenleme-ler ve değişiklikdüzenleme-ler ortaya koymuştur. Ko-nuşmasında Avşar yalnızca Türk medya yapısını değil aynı zamanda Avrupa Birli-ği ülkelerinin medya düzenlemelerini de farklı ülkelerden verdiği üzerinden açıkla-dı. Buna göre medyada çoğulculuk genel kabul gören bir konsept olmasına rağmen bu konuda uluslararası düzeyde bağlayıcı bir karar bulunmamaktadır. Avrupa Birli-ği'nde medyada yoğunlaşma ve tekelleş-me konusunda özel bir düzenletekelleş-me bulun-mamakta olup, konu topluluk hukuku, re-kabet ve medya hukuku çerçevesinde işle-mektedir. Ayrıca medya alanında oluşmuş bir takım içtihatlar bulunmaktadır. ;•;. Sabah oturumunun üçüncü

konuşma-cısı toplantıya Avrupa Konseyi'nin uzman olarak davet ettiği Prof.Dr. Walter Ber-ka'ya aitti. Avusturya Salzburg Üniversi-tesi Hukuk FakülÜniversi-tesi Dekanı olan Berka, iletişim hukuku, medya düzenlemeleri ko-nularında çok sayıda çalışmanın sahibidir. Berka konuşmasında Avusturya deneyi-minden yola çıkarak medya kuruluşları arasındaki rekabet ve bunun çoğulculuk ve saydamlık açısından ortaya çıkardığı konuları irdeledi. 2001 tarihine kadar Avusturya'da telekom ve yayıncılık iki ay-rı alan olarak kendi düzenleyici kurullaay-rı- kurulları-na sahiptir. 1997 tarihli Telekom yasası, te-lekomünikasyon sektörünü, 2001 tarihli özel radyo ve televizyon yasası ile kamu

(3)

Timisi • Medyada Yoğunlaşma ve Şeffaflık Paneli • 123

yayıncılık kurumunu düzenleyen Avus-turya Yayıncılık Kurumu (ORF) radyo ve televizyon alanını düzenlemektedir. Yeni teknolojilerin medya endüstrisi ile eklem-lenmesiyle birlikte ise Yayıncılık ve Tele-komünikasyon Kurumu yöndeşme konu-sunda düzenleyici bir kuruluş olarak belir-miştir. Bu kurumla işbirliği içinde olan an-cak kendi alanında faaliyet gösteren iki kurum ise yine 2001 tarihli yasa ile kuru-lan Avusturya İletişim Kurumu ve Teleko-münikasyon Kontrol Komisyonudur. Tele-kom ve yayıncılık alanlarındaki farklı ör-gütlenmelere karşılık medyada çoğulcu-luk, mülkiyet yapısı ve tekelleşme konula-rı genel rekabet yasası içerisinden düzen-lenmektedir.

Panelin ikinci oturumu "yeni iletişim teknolojilerinde meydana gelen değişimle-rin medyada çoğulculuğa etkileri" başlığı-nı taşıyordu. Bu bölümün ilk konuşmacısı yine Avrupa Konseyi'nin daveti ile uzman konuk olarak karılan Ad Van Loon'du. Van Loon Hollanda VECAI 'de yasal ve düzenleyici konular yöneticisi olarak gö-rev yapmakta ve New York Üniversitesin-de bu konularda Üniversitesin-dersler vermektedir. Ad Van Loon konuşmasında dijitalleşme ile birlikte medya alanında gerçekleşen ço-ğullaşma ve bunun içerik çoğulluğu ve iz-leyici tercihleri üzerindeki yansımalarına dikkat çekti. Dijital medya ortamı yayıncı-lık alanında yaşanan frekans kıtlığını orta-dan kaldırırken aynı zamanda yerel pazar-ların küresel süreçlerle eklemlenmesine yol açmıştır. Bu çerçevede ortaya çıkan

sı-nırsız sayıda kanalla birlikte izleyicinin tercih olanağı da artmıştır. .• . • , • Radyo ve Televizyon yayıncıları Der-neği Başkanı olarak ikinci oturumda ko-nuşma yapan Nuri Çolakoğlu oldukça ay-rıntılı bir tablo ile Türkiye'deki radyo ve özellikle televizyonların mülkiyet yapısına ilişkin durumu gözler önüne serdi. Çola-koğlu'nun sunduğu veriler Zakir Avşar ve Bülent Çaplı'nın konuşmalarında da ay-rıntılı olarak ele aldıkları yoğunlaşma ol-gusunun medyada çoğulculuk açısından sorunlar ortaya koyduğunu gösterdi. Buna göre Türkiye'de medya endüstrisi yatay, dikey ve çapraz yoğunlaşmaya konu ol-maktadır. Birkaç büyük sermaye grubu bu alanda egemen olurken, izleyicinin en çok tercih ettiği kanalları da bu sermaye gru-bunun sahip olduğu medya kanalları oluş-turmaktadır. Televizyon kanallarının içe-riklerine de bakıldığında hem kanallar arasında çalışan personel hareketliliğinin fazla olduğu hem de program formadan açısından bir benzeşmenin oluştuğu görül-mektedir. Farklı kanal seçeneklerine rağ-men mevcut durum medyada bir çoğulcu-luk değil ancak çokçoğulcu-luk olduğunu göster-mekte, bu durum da iletişim özgürlüğü açısından olumsuz sonuçlar ortaya koya-bilmektedir. Küçük ölçekli, yerel ve bölge-sel televizyon kanalları ise reklam ve en çok izlenme baskısı karşısında piyasadan çekilme durumuyla karşı karşıya kalabil-mektedir.

Panelin ikinci oturumunun son konuş-macısı A.Ü İLEF öğretim görevlisi Hakan

(4)

124 • iletişim : araştırmaları

Tuncel, konuşmasını yeni teknolojilerin Türkiye'de medyada çoğulculuk açısından olanaklarına ayırmıştı. Tuncel Türkiye'de medya düzenlemelerinin teknolojinin ve uygulamanın ortaya çıkmasından sonra gerçekleştirilmesine ilişkin bir gelenek ol-duğunu ancak bu geleneğin dijital televiz-yon ile ilgili hazırlıklarla birlikte sarsıldığı-nı söyledi. Türkiye'de ilk kez herhangi bir yasal düzenleme hazırlanmadan dijital te-levizyon ile ilgili bir politika ayrıntılı bi-çimde oluşturulmuş ve Haberleşme Yük-sek Kurulu bu hazırlıklarda öncü olmuş-tur. Bu anlamda dijital televizyon, yasa ya-pım sürecinde de bir fırsat ortaya koymak-tadır. Bugüne kadar varolan politika, med-ya ve telekomünikasyon alanında varolan kurumların, RTÜK, Haberleşme Yüksek Kurulu gibi, politika yapım sürecini birbir-lerinden beklediklerini ve sonuçta bir boş-luk oluştuğunu söyleyen Tuncel medya ve telekomünikasyon alanını kim düzen-leyecek sorusuna bir an önce cevap veril-mesi gereğinin altını çizdi. Yöndeşme ile birlikte televizyon yayıncılığı kavramının yeniden gözden geçirilmesi gerekmek-tedir. Tuncel'e göre medya alanının düzenlenmesi ne Avrupa nasıl yapıyorsa biz de öyle yapalım mantığıyla ne de yasal mekanizmaları yasaklar üzerinde yoğun-laştırarak gerçekleştirilebilir. Şirketlerin büyümesinden korkmayan, küçük şirket-lerin rekabetine izin veren bir medya en-düstrisi yaratılması için politika üretmek gerekmektedir.

. Türkiye'de medyada yoğunlaşma ve şeffaflık panelinin son oturumu, panele katılan yukarıda sözü edilen konuklar ve Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr Cem Pek-man'm katılımıyla bir tartışma forumu biçiminde gerçekleşti. Son oturumda panelistler özellikle Türkiye'nin özgün sorunları üzerinde daha fazla tartışma im-kanı buldular. Bu oturumda ön plana çıkan konular, Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecinde uyum yasalarının iletişim öz-gürlüğü açısından değerlendirilmesi oldu. Konuşmacılara yöneltilen sorularla iler-leyen panelin kapanış konuşmaları A.Ü. İLEF Dekanı Prof.Dr. Ahmet Tolungüç ve Avrupa Komisyonu Medya Bölümü uz-manı Dr. Mario Oetheimer tarafından ger-çekleştirildi. ^ ";••

Oldukça verimli geçen panele Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu, yerel radyo ve televizyon kuruluşlarından katılan çok sayıda temsilci ve Ankara'daki çeşitli iletişim fakülteleri öğretim üyeleri ve öğ-rencileri katıldı. Panelin bütün oturumları TRT tarafından televizyon ve radyo için kaydedildi. Ankara Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ise internet üzerinden panelin canlı yayınını gerçekleştirdi. Paneli izleyen günlerde Avrupa Komis-yonu, panele ilişkin ayrıntılı bir değerlen-dirmeye internet sitelerinde yer verdi.

Referanslar

Benzer Belgeler

chargino-up-type squark and NHBs, tan(β) which is defined as the ratio of the two vacuum values of the 2 neutral Higgses and µ which has the dimension of a mass, corresponding to a

Eğer robotun otomatik çalışması sırasında bir saplama kaynağı noktasının es geçmesi istenirse, o nokta operatör kutusundan istenilen tabanca seçildikten

128 Faculty of Mathematics and Physics, Charles University in Prague, Praha, Czech Republic 129 State Research Center Institute for High Energy Physics, Protvino, Russia 130

- Birinci Ýklim: Zühal Ýklimi - Ýkinci Ýklim: Müþterî Ýklimi - Üçüncü Ýklim: Merih Ýklimi - Dördüncü Ýklim: Þems Ýklimi - Beþinci Ýklim: Zühre Ýklimi -

Diğer taraftan, bugün en azından basılan eserlerinden hareketle diyebiliriz ki, aslında onlar, ulus devletin modern şeklini oluşturan küreselleşmenin somut süreçlerine ve

Şahsı tanımlama proplemine ilave olarak, ikinci bir proplem vardır: Aktif ve pasif ötanazi arasında moral açıdan hiçbir fark yok mudur.. Bir fark vardır ve [bu] sadece

Sonuç olarak; hem çalışanların hem velilerin kurumsal itibar ve iletişim algılarının düşük olduğu, bununla birlikte çalışanların örgütsel iletişim seviyelerinin

Katılımcıların UPPS Dürtüsel Davranış Ölçeği ve Sürekli Öfke-Öfke İfade Tarzı Ölçeği puanları arasındaki ilişkiye bakıldığında tasarlama eksikliği boyutu ile