• Sonuç bulunamadı

Eyüp Sultan Camii:Tarihçesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Eyüp Sultan Camii:Tarihçesi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

YAŞAYAN TARİH İSTANBUL

EYÜP SULTAN CAMİİ

TARİHÇESİ

D erleyen: C em il U Z U N A K S U

İl O z .İd .E ğ t.v e S o s .İş l.M d .

İstanbul’un kuşatılması ve elde edilmesine katılmış olanlar­ dan Şeyh Akşemseddin; Muaviye devrinde İstanbul muhasara­ sına katılmış olan Eyüp-ül Ensarî’nin kabrini keşfetmesi üzerine Fatih Sultan Mehmet, burada bir türbe, ve cami yapılması em­ rini vermiştir. Cami (H. 863) 1458’de yapılmıştır. Bundan son­ ra III. M urat devrinde genişletilmiş, 1724’te mahya kurulabilmesi için minareleri yükseltilmiştir. III. Selim zama­ nında harap hale gelmesi nedeniyle 1798’de minarelerden ötesi yıkılarak, hatta temellerin dört fazla derinliğine inilerek şimdi­ ki cami yapılmış ve kitabesine göre 1800 yılında tamamlanmış­ tır. Bugünkü caminin plânı dikdörtgen olup mihrabı çıkıntılıdır. Merkez kubbe, altı sütun ve iki filayağına dayanan kemerlere oturtulmuştur. Çevresinde sekiz yarım kubbe vardır. Köşeler­ deki kubbelerle beraber mahfilleri örtmektedir. Camiin iç av­ lusu 12 sütuna dayanan 13 kubbelidir. Evvelce bunun merkezinde Sinan Paşa kasrı bulunmaktaymış. Camiin Haliç yönündeki minaresine yıldırım düşmüş, 1822 yılında II. Mah­ mut zamanı ihya edilmiştir. Camiin dış avlusunun caddeye ba­ kan iki kapısı vardır. Birinci kapı yanından Hünkâr Mahfili’ne giden rampa ve asma bir kat vardır. Bunun altına da birtakım odalar sıkıştırılmıştır. Avlunun ortasında şadırvan ve arka ta­ rafından türbeler, yüzlerce lâhid ve mezar vardır. Bu avludaki güvercinler ve aralarındaki leylekler, ayrı bir atmosfer yarat­ maktadır.

Camiin, Fatih devri şekline ilişkin olarak Ekrem Hakkı Ay- verdi’nin incelemelerine göre mihrap yine çıkıntılı olup ortada merkezi bir kubbe ve iki yanında iki yarım kubbesi bulunuyor­ muş. 16 hücreli medresesinden eser kalmamıştır. İmareti ise ona­ nm a muhtaçtır. Hamamı bazı tadiller görmüştür.

Eyüp Sultan Türbesi:

Eyüp Sultan Türbesi, yüzyıllar boyu İslâm âleminin ziyaret ettiği kutsal bir yerdir. Türbe, 1458’de yapılmıştır. Künyesi Halid bin Zeyd olan Hazret-i Eyüp, Mekke’ye gelerek ilk İslâm olan Eshab’dandır. Uhud ve Hendek gazvelerinde bulunmuş, Alemdar-ı Nebî, Hazreti Muhammed’in Medine’ye hicretleri­ ne Eyüb’ün evinde misafir kaldıklarından Mihmandar-ı Resu- lullâh Unvanlarını kazanmıştır.

Türbe sekiz köşeli bir plândadır. Cami avlusuna bakan bronz oyma (Muvacehe) Hâcet Penceresi I. Ahmet tarafından yaptı­ rılmıştır. Türbe, birtakım ilaveler görmüş, özellikle II. Mah­ mut zamanında esaslı onarımlar yapılmıştır. Türbe methalindeki hücrede bulunan “ Nakş-ı Kadem-i Saadet” I. Mahmut tara-- fından saraydan gönderilmiştir. Türbedeki gümüş şebeke ve şamdanlar son devirlere aittir. Sandukanın ayak ucundaki ku­ yu hakkında, kabrin keşfi sırasında bulunan pınar olduğu ri­ vayet edilir. Türbenin sağ yönündeki sebil Kızlarağası Mustafa Ağa’nın hayratıdır. II. Osman’ın validesi Mahfiruz Hatice Sul­ tan da cüzhane yaptırmıştır. Kendisi de yanında metfun bulun­ maktadır.

T 7

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

胸大肌斷裂病例增 當心陷入健身危「肌」 健身風潮起 重量訓練正夯

35 d after implantation was remodeling stage, the thickness and numbers of blood vessels and fibroblasts of fibrous capsule were reduced further.. Histologically, the

Analiz sonuçları ile dağıtım adaleti, prosedür adaleti ve etkileşim adaleti; kabullenici sessizlik, kabullenici seslilik, savunmacı sessizlik ve savunmacı seslilik

Fakat bunun için hemen bir faaliyete geçmişler, Fran­ sız yemeklerini İngiltere’de, İsviçre’de ta­ nıtmak için çok çeşitli sergiler düzenle­ mişler,

fiimdiye kadar bilim adamlar› böceklerin sokmad›¤› kiflilerin vücut kokular›nda baz› kimyasal maddelerin eksik oldu¤unu düflü- nüyorlard›.. ‹flte Rothamsted

Bu birikimi sağlamak için önce gerçek hayattaki nokta, doğru, düzlem gibi varlıkları so- yutlayıp kuramsal kavramlar olarak düşünmek ve sonra idealize edilmiş bu

Bu billur gibi ses Boğaz kıyılarını yalayarak titreye titıeye sularda sö nerken, biz duygularımızı aydan bile kıskanır gibi gözlerimizi yumar, kendi mizden

Sergiyi gezerken, onun yaptığı şair Abdülhak Hâmid ’in portresi bana bunlan düşündürdü. Süleyman Nazif’in, şair-i âzam diye nitelendirdiği