• Sonuç bulunamadı

İki Dostu götüren ölüm

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İki Dostu götüren ölüm"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

• •

İki Dostu Götüren Ölüm

Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU

Y

ıllardan beri ülkem izde e stirilen .'g en ç, yaş­lı dem eksizin her sınıftan, her meslekten binlerce insana kıyan ve arkasında boynu bükük nice insan bırakan ölüm kasırgası, son olarak, çok kısa arayla iki değerli bilim adam ını da aldı götürdü aram ızdan. Yine iki kadın pe­ rişan, eşsiz ve mutsuz; yine birkaç evlat baba­ s ız ve üzgün kaldı. Üniversitede hocalarım yi­ tiren öğrenciler, bilim ortam ım ızda- oluşan boş­ luklar, arkadaş yüreklerinde a c ıs ı bir türlü din­ meyen yaralar da ayrı...

Her ikisin i de yakından tanıdığım , sevdiğim ve çok beğendiğim bu iki bilim erinin en ya­ kınları olan ailelerine — «Ateş düştüğü yeri yakar» dü şü n cesiyle — başsağlığı dileyerek başlam ak İstiyorum bu yazıya.

★★★

ö lü m herkesin yazgısında var. Çünkü do­ ğa. aslında bir değişim sürecidir. Kim se önüne geçem ez bunun. Bu gerçek herkesçe bilindiği halde yine her ölüm a cı gelir insana. Çünkü ölüm yörem izde büyük, ya da küçük bir boşluk yaratır. Kolay alışam ayız, bir daha dönmemek üzere gidenlerin b ıraktıkları bu boşluğa. O n ­ lara özlem duyarız. Yo kluklarına İnanmak iste­ meyiz. Hayalleri ve türlü davran ışları uzun sü­ re gitm ez yazlı gözlerim izin önünden, in sanlık yönleri körleşm iş kanlı katiller dışında hemen herkes şu, yada bu şekilde yaşam ıştır bu duy­ g u la rı

Her uygar kişide İki benlik vardır: insansa! ve hayvansal. Bu ikisi çoğu kez birblrlyle bağ­ daşam az ve ruhsal bir savaşım başlar kişide, insansa! benlik üstün geldiğinde o kişiye du- yunçlu (vicdanlı) deriz. Öbürünün üstün gelm e­ si durum undaysa, yerine göre: «aşağılık, alçak, canavar» gibi sözlerle niteleriz o Kimseyi.

Ülkem izde kanlı bir ortam ve genel bir y ıl­ gınlık havası yaratarak k işisel ereklerine u laş­ mak isteyenler, ruhlarındaki hayvansal benlik üstün gelen bu can avar ruhlu tiplerdir. A m a ç­ ları, her ns yolla olursa olsun ülkem izi ç ö ­ kertmektir. Ö yle olm asa. Doğanay ve Tütengil gibi bilim sel yolda yürüyüp İlerlemekten ve ay­ dın k işi yetiştirm ekten başka bir erekleri ol­ mayan tertemiz, pırı! pırıl iki İnsanı, İnsanlık niteliklerinden yoksun robotlarına vurdurm ala­ rına bir anlam verilebilir mİ?

★★★

Evet, ölüm herkesin yazgısında var. Am a rahm etli Bedri Rahm i'nln şu dizelerinde de­ nildiği gibi:

«ölüm A lla h ın em ri ne denir, İnsan eliyle ölmek İnsana a c ı gelir.» Yıllardan beri süregelen bunca öldürm e o layla rı işte bunun İçin çok a cı geliyor, du­ y u n d u İnsanlara.

İşin ülke a çısın d an çok a cı b ir yönü de. kurşunu sıkan robot gençlerden pek çoğunun, niçin bu yolda k o şu lla n d ırılıp kullanıldıklarım ve bu koşullandırıtm anın gerçek nedenini bil­ memeleridir. Gazetelerde okuyorsunuz: beş-on genç bir araya gelmiş, gizli örgüt kurmuş, ya da y asal bir dernek oluşturm uş: silah bulmuş, vatan kurtarıcılığ ın a çık m ış (!), öldürüyor da öldürüyor. «Bu silahı, ya da onu a lacak parayı bana kim veya kim ler veriyor, niçin veriyor?» diye düşünmüyor. S olcu örgütten diyor vuru­ yor. sa ğ cı örgütten diyor vuruyor, solcu frak­ siyondan diyor vuruyor. «Davadan döndü» di­ yor vuruyor filan veya falan partiden, filan ve­ ya falan görüşten diyor vuruycr.

Eskiden bir «sol terörist» eylem cileri var­ dı. Bunlar devletçe kovuşturulur, yakalananlar adalet örgütlerince cezalandırılırdı. Vaktaki devletin görevi unutularak sol eylem cileri ya­ sa d ışı yollardan vurup yok etmek için özel ve siy a sal komando kam pları kurulup «infaz man­ gaları» yetiştirilm eye başlandı ve böyle yetişen­ ler devletin güvenlik güçlerinin gayrıresm î yar­ d ım cıla rı sayıldı; işte o zam andan sonra sağ ve sol terör bütün ülke yüzeyine yayılm aya baş­ ladı. Bunun yaratacağı tehlikeyi görenler İlgi­ lileri uyarm ak için çırpındılar, yazdılar, çizdile%

ama nafile.»

K afasında çok güçlü b ir «devlet fikri» ta ­ şıyan ve sorum suz özel kuruluşların m ilitanla­ rıyla devlet yönetm eğe kalkışm anın büyük tehli­ kesini bilen rahm etli İsmet İnönü, o dönemin C um hurbaşkanına sağ m ilitanların eylem lerin­ den yakındığı zam an, «Ama onlar m illiyetçi genç ler» yanıtını alm ıştı.

İşte buyurun, sağ terörün o zam anki örgüt­ lenm esi, şim di içinde bulunduğum uz ortamda işi nerelere kadar vardırdı. Evvelce «Bana sağ terör var dedirtem ezsiniz» diyen Başbakan De- m irel bugün ne düşünüyor a ca b a ? Devlete yar­ d ım cı oiac ak ia rı sanılan kom andocu m ilitanlar şim di — tıpkı sol uçtaki terörist m ilitanlar gibi— devlete büyük sorun oldu Y ılla r önce bu neti?

ceyl görerek: «Gün gelecek bu örgütler! kuran­ lar, m ilitanlarına söz geçirem iyecekler ve dev­ let bu eylem ci yuvalarını, tıpkı Yeniçeri O cağı Bibi, tenkil etmek zorunda kalacaktır» diye yaz­ m ıştık bu sütunlarda. O sıralarda: «Türk m illeti silah taşım ayı seven bir millettir» diyenler ise şim di tehlike gelip kapıya dayanınca: «Terörü önlem ek için bütün siya sal partiler, bütün va­ tan daşlar elele verip birleşm elidir» diye ça ğ ırıp duruyorlar...

Bernard Shavv’ ın şu sözlerini pek severim ve bundan her zam an örnek alm ağa çalışırım :

«Bütün ça lışm a gücüm ü kullanıp tükettiğim zam an ölm ek isterim. Ç o k ç a lış tık ç a ço k y a şa ­ yacağım a inanıyorum . Yaşam benim için titrek b ir kandil değil, güçlü bir m eşaledir. O lab ild iğ in ­ ce güçlü ve parlak olarak yanm asını sa ğ la d ık­ tan sonra onu gelecek kuşaklara em anet etmek isterini.»

Üm it Doğanay ve C a vit O rhan Tütengil çok ç a lışa n insanlardı. Yürekleri İnsan sevgisiyle doluydu. Aynı zam anda bilim ve Türklük için çarp ıyord u bu yürekler. Türkiye ve Türklük d ü ş­ m anları kıydı onlara.

Yukarıda «insan eliyle ölm enin m sana a c ı geleceğini» söylem iştim . Ölüm de a c ı gelen bir nokta da insanin kendisinden çok genç olan la­ rın ölüm ünü görm esidir. Doğanay ve Tütengil bana göre çok gençtiler. Tütengil’I a sista nlığ ın ­ dan. D oğanay’ ı İse hukuk öğrenciliğinin İlk yı­ lından beri tanırım . O nunla 1956/1957 ders y ı­ lında A lm anya'nın Freiburg kentinde de beraber bulunduk. Ben üniversitede incelem e yaparken o doktora tezini hazırlıyordu. Alm an hocaların ın sevgi ve beğenisini kazanm ıştı. Türkiye’ye dön­ düğünde asistanlık, doçentlik ve profesörlük aşam alarında hep aynı çalışkan , dikkatli, sevim ­ li ve sa yg ılı insan olarak kaldı. Ben yaş s ın ırı­ nı doldurup fakülteden em ekli olunca. Hukuk Fakültesi yönetim inin 10 nisan 1975'te düzenle­ diği ayrılık töreninde benim için çok güzel sö z­ ler söyleyen profesörlerden biri de oydu. S o ­

nunda şöyle demişti: «Fakülteniz yuvanızdır S i­ zi sık sık aram ızda görmek bizlere kıvanç ve­ recektir.»

Ey benim mert duruşlu, İnsanlık sevgisi dolu güzel b a kışlı genç m eslekdaşım ; beni Fa­ külteye çağ ırırken sen bizim aram ızdan a yrıl­ dın gittin. Dinsel duyguların güdüydü, gittiğin

yerden bize, Yunus Em re gibi: «Biz dünyadan gider olduk K alan lara selam olsun. Bizim İçin h ayır dua K ılan la ra selam olsun.»

d iye sesleniyor musun, bilmem. K itapların en güzel yadig ârlarınd ır bize.

Ey sevgili Tütengil; senin İçin, kürsü b a ş­ kanın, dostum rahmetli Prof. Ziyaeddin Fahri Fm dıkoğlu, daha sen asistanken bana, «Bu genç, istikbalin bir âlim i olacaktır» demişti. Şu anda önüm de «Ziya G ö kalp H akkında B ir BiblF yografya Denem esi (1949)», «Diyarbakır B a sın Tarihi Üzerine N o tlar (1954)», «Dr. R ıza N ur Üzerine (1965)», b a şlık lı üç küçük kitap çık du­ ruyor. Bu sonuncunun kapağına «Sayın Vellde- deoğlu’ya saygı ve sevgilerle» diyerek im zala- m ış s ıa

R ıza Nur'un British M useum ’a bırakm ış oF duğu el yazm ası a n ıla rın ı gün ışığ ına çık a rd ı­ ğın için Ziyaeddin Fahri seni pek severdi. Sen de bilim se! gerçekleri İhanet ve Iftiralardorı ayırm ayı çok severdin. A cab a gerek Doğanay, gerek sen bu bilim sel ve İnsansa! nam usluluğu­ nuz için mİ kurşunlandınız?

★★★

Bu yazıyı e ski dostum ozan ve yaza r rah­ m etli Edebiyat Profesörü Ahm et Hamdi Tanpı- nar’ ın «Selam Olsun» b a şlık lı ünlü şiiriyle bi­ tirm ek istiyorum:

Selam olsun bizden güzel dünyaya Bahçelerde h âlâ g ü lle r açar mı? Selam olsun sonsuz güneşe aya

Işıklar gölgeler suda oynar m ı? H epsi güzeldi kar, tipi, fırtın a G ünlerin g e çişi ardı ardına, H asretiz b ir kanat şa k ırtısın a

M avi gökte ku şla r yine u ça r m ı? Uzak, çok uzağız şim di ışıktan Ç o cu k sesinden, gül ve sarm aşıktan Dönm eyen gem iler olduk açıkta n A d ım ızı soran, arayan var m ı?

Sevgili dostlarım ; a d ın ızı her zam an ana­ ca k ve yap ıtla rın ızd a görecek, sîzle ri her za­ man gönüllerim izde taşıyacağız. Işıklar içinde

yatın.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Etütten gaye birinci safhada eğitim için lüzumlu yatırımların erişebileceği miktarı ve bu eğitim sistemine uzun vadeli ihtiyaç- ları karşılamak gayesiyle verilecek şekli

Kitabın ikinci bölümü bugüne kadar yapılmış düz çatı şekillerini sıralamak su- retiyle fayda ve mahzurları ortaya koyarak tercihlerin yapılmasını kolaylaştırıcı pratik

Kitabın ikinci bölümü bugüne kadar yapılmış düz çatı şekillerini sıralamak su- retiyle fayda ve mahzurları ortaya koyarak tercihlerin yapılmasını kolaylaştırıcı pratik

1) Bina plancılığı bölümünde Bina bil- gisi esas prensipleri ve plân örnekleri ve- rilmektedir. Bilhassa mesken konusu ara- sında köy evleri üzerinde önemle durul- muştur.

asırda yekpare büyük taş- lardan harçsız olarak inşa edilen Alahan manastırından Evliya Çelebi Seyahatname- sinde de bahsetmektedir... Hırdavat Malzemesi:

Bu büyük ressam ömrünün son beş senesini geçirdiği evi ve atelyesini hükümet satın alıp tamir ettirmiş, eşyalarını, bir kısım resim ve kro- kilerini orada

[r]

İster tuğla, ister beton, ister taş veya her- hangi diğer bir maddeden mamûl olsun, bloklar- la inşaat yapmakta mevcut olan mesele blokun kendisinden ziyade