• Sonuç bulunamadı

Kim Türk'tür?..

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kim Türk'tür?.."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

-rr

J

K i m

y j f

v

Türk’tür?.. V

# k s » ıa n lı Devleti., bir imparator­ luk haline gelinceye kadar, tam mânasiyie «Türk» hüviyetini taşıyordu, daha sonra padişahın mutlak iradesi altında birleşen bir milletler topluluğu halini aldı ve bu topluluğa Tanzimat Fer­ manından sonra «Osnıanlı Mille­ ti» denilmeğe başlandı.

Osmanlı milletini teşkil eden un surlardan Sırplar ve Yunanlılar, Fransız İhtilâlinin tesiri altında, ilk milli hareketleri yaptılar, istik­ lâllerini elde ettiler, Bulgarlar on­ ları takip ettiler ve diğer unsur - ların da milliyetçi olmaları gecik­ medi, padişahın aynı zamanda Halife olmasına ve bu sıfata da­ yanarak hiç olmazsa Müslüman kavimler! birlik halinde tutması gerekmesine rağmen, Arnavutla- ve Araplar arasında bile milliyet­ çi hareketler görüldü. Türklerin çoğu, ancak 1908 inkılâbından, hattâ Balkan felâketinden sonra­ dır ki «Türk'üm!» demeğe başla­ dılar. Mehmet Emin Yurdakul: «Ben bir Türk’üm, dinim, cinsim

uludur!» Diye başlayan şiirini yazdığı zaman, 1897 Türk - Yunan mu­ harebesi başlamıştı, Osmanlılık güdenler ona âdeta saldırdılar: «ay­ rılık tohumları saçıyorsun!» diye itham ettiler,. halbuki Türk olmı- yanların Osmanlı topluluğundan ayrılma hareketleri çoktan başla­ mıştı, hattâ gelişmiş bulunuyor­ du. «Etrâk-i bi idrak» artık aslı­ nı anlamak zorunda kalmıştı.

Bu itibarla Türk milliyetçiliği tecavüz veya tahakküm maksadı gütmüyordu; «nefsini müdafaa» durumundaydı,

Türk milliyetçiliğinin esaslarını büyük filozof Ziya Gökalp koy • du; ona göre Türk vatanını be­ nimseyen, kendisini Türkiyenin bir ferdi sayan, Türk milletini en az nefsi kadar ve mutlaka yaban­ cılardan fazla seven, Türk kültü­ rü ile yetişmiş olan, Türkiyenin yükselmesini arzu eden her va­ tandaş, Türk telâkki olunuyordu; Türk olmak için kan tahlili ve soy listesi aranmıyordu. Yurtla­ rına sadık olan bütün yurttaşlar, başka ırklara mensup olsalar bile, kayıtsız şartsız Türk sayılıyordu. Bu telâkki bugün İsviçrede, Ame- rikada, İngilterede, Fransada ve bütün ileri demokrat memleket­ lerde hâkimdir; bizim anayasamız da bu esasa göre hazırlanmıştır.

Millî dâvalarımızda yalnız Türk ırkından olanların şerefli bir rol oynadıkları, millet yolunda yalnız Türk kanı taşıyanların sadakatle çalıştıkları iddia olunamaz; nite­ kim İstiklâl Savaşı sırasında, yan­ lış olarak Türk sayılmıyan bazı doğu vilâyetlerimiz halkı ıııukad • des gayeye çok sadık kaldıkları halde, öz Türk telâkki edilen böl­ gelerde isyanlar çıkmış, teşekkül halindeki millî hükümet, bu şiir­ den mühim sarsıntılar geçirmiştir. Yine İstiklâl Savaşında İstanbulda millî bükûmet lehinde çalışan giz­ li teşekkülde birkaç Ermeni bile vardı ve bu Ermenilerin düşman işgaline rağmen, mühim hizmetler­ de bulunduklarını General Kemal Koçer kitabında apaçık yazmıştır. Demokrat bir memlekette hâ­ kim unsura mensup olmak, üs­ tünlük iddiasına asla hak vermez; asıl olan şerefli, namuslu ve vic­ dani! olmaktır; böyle bir insan, damarlarında hangi kanı taşırsa taşısın, soyu hangi köke dayanır­ sa dayansın, nüfus tezkeresini koy- nunda taşıdığı devletin devamı i - çin icabında canını verir; kimin Türk olduğunu, kimin Türk olma­ dığını tesbit ederken işte bu ölçü­ yü kullanmak lâzımdır.

Milliyetçiliğin mükemmel şekl; budur. Dün ırk gözetme yüzünden çok zararlara uğradık, bugün de aynı hatâyı işlemekten sakınmak, millî birliğimizin sarsılmamasmn son derece dikkat etmek lâzımdır.

Kadircan KAF1J

Şarap şişeleri ile birbirle­

rine giren kadınlar

İzmir, 12 (T.H.A.) — Şehrimizde eşine az rastlanır bir hâdise cereyan etmiş ve iki kadın geçimsizlik yü­ zünden şarap şişeleri ile birbirlerine girerek yekdiğerlerini ağır surette yaralamışlardır.

Âlsancakta Hacıbekir j sokağında oturan Emine ile Remziye adların - daki kadınlar uzun zamandanberi. kıskançlık yüzünden geçinememekte ve sık stk kavga etmektedirler. Ni ■ Ihayet yine birbirlerine giren iki ka­ ldın saçsaça, başbaşa kavga ettikle -

ri sırada, Emine eline geçirdiği b ü ­ yük bir şarap şişesini Remziyenin kafasına şiddetle vurmuş ve kadını ağır surette yaralıyarak kanlar için­ de yere sermiştir.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Şairin son kitabı Dünyanın Külü; daha canlı, hayata daha sıkı sıkıya bağ- lı bir şiirsel özne çıkarır karşımıza. “Ev” ve “sevgili” kelimeleri hayatın canlı

Yazar bu noktada, modern edebiyat teorilerinin birçoğunun edebiyatı şiir-nesir farkını dikkate almayarak; hayal gücüne dayalı edebiyat, kurgu ve şiir olarak

"İstanbul, zengin olunca yaşamın çok daha başka bir anlam, tasarlanması güç bir güzellik ve ayrıcalık kazandığını nice muzaffer ihtilâlciden sonra

Yönetim Bilimleri Dergisi (2: 2) 2004 Journal of Administration Mobbing kavramı, örgütsel psikolojik şiddeti tanımlamak amacıyla kullanılmaktadır.. Mobbing kavramını

Genellikle preoperatif olarak malign veya benign ayrımı net yapılamayan ve genellikle rastlantısal olarak saptanan akciğerin sklerozan hemanjiomu; kadınlarda ve 30 ile 50

((Dünya, cumhuriyet namı al­ tında imparatorluklar, yine cumhuriyet namı altında.. mutlakiyetler

Having analysed the data and examined the countries’ economic, social, political, and institutional contexts I have made comparisons of the fiscal and monetary policy

Nâzım Usta, “imrenilir şey değil, martıların hayatı,” diyor; ama burada imrenilir bir şey ol­ malı martıların hayatı..