• Sonuç bulunamadı

Yakın plan Yeşilçam:Atıf Yılmaz'ın anıları:Türkan Şoray'a sırılsıklam aşıktım

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yakın plan Yeşilçam:Atıf Yılmaz'ın anıları:Türkan Şoray'a sırılsıklam aşıktım"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

M illiyet ı Çarşam ba 17 M ayıs 1995

-T-tL SOVS»!

Türkan Şoray’a

sırılsıklam aşıktım

Y

ILMAZ Güney’den söz e- derken neden Türkan’ı, Türkan Şoray’ı anımsa­ dım bilmiyorum. Sinemaya tutkunluklarının dışında hiçbir benzerlikleri olma­ yan iki insan... Belki de Türkan’ın iş ilişkilerimi­

zin dışında, birlikte film yapsak da yapmasak da, birbirimizi sık sık gör­

sek de, uzun süre görmesek de, var ol­ duğunu bildiğimiz, dostluğuna güven­ diğim, sevgisine inandığım bir ikinci kişi olmasmdandır.

Türkan’la ilk filmimi (Agah’m Söz- lüğü’ne göre) 1969 yümda yapmışım. Hulki Saner’in ayarladığı bir İran - Türk ortak yapımı. Filmin ismi Kölen Olayım’mış. Filmle ilgili neredeyse hiçbir şey hatırlamıyorum. Gözümün önüne sadece, filmle pek ilgisi olma­ yan, birkaç sahne geliyor. Filmin baş oyuncularından Nasır Malek’in, o- yunculuğa başlamadan önce, İran’ın ünlü pehlivanlarından biri olduğu an- latüıyordu. Kollarının, pazüarınm gü­ cüyle övünen Nasır’m filmde, her ne­ dense, bayılmış olan T ürkan’ı kucağı­ na alıp şimdi hatırlamadığım bir yere doğru götürmesi gerekiyor. Türk sine­ masının imkanları dahilinde uzunca bir ray döşetiyoruz. Nasır’a sokulup “Türkan Hanım biraz ağırdır, taşıya­ bilecek misin?” diye soruyorum. Sura­ tıma küçümse- _____________ __ yerek bakıp sırtını ye­ re getir d i ğ i ünlü

pehlivanların isimlerini saymaya baş­ lıyor. Ben gene de terbiri elden bırak­ mayıp bu kez Türkan’a “Kendini fazla bırakma” diyorum. “Filmden vazgeç­ tim, Pers kaplanı seni kaldıramazsa perişan olur.”

Bu defa da Türkan, bunun gene çok şişmanladığı anlamına geldiğini fark edip suratmı asıyor. Meğer bu film i- çin beş kilo vermiş. Hazırlıklar ta­ mamlanmış. “Kamera” diyorum. Ka­ mera çalışmaya başlıyor. Nasır, ham­ le edip Türkan’ı kucağına alıyor. O, Türkan kucağında, bize doğru yürür­ ken, biz de aynı uzaklıkta kamerayla gerilemeye başlıyoruz. Üçüncü adımda N asır’ın bacakları titremeye başlıyor, beşinci adımda dizlerinin üzerine çö­ küyor ve yüzündeki dramatik ifadeye, çaresiz, biraz ıkınma ifadesi ekleyerek dizlerinin üzerinde yürümeye devam ediyor. Diz üzerinde yürüme de uzun sürmüyor, Nasır’m kolları kendiliğin­ den gevşiyor ve Türkan boylu boyun­ ca yere uzanıyor. Gülmekten kamera­ ya “Stop” diyemiyorum. Nasır’sa iyice perişan halde. Bir daha, bir daha dene­ mek istiyor. Sonuç aynı. Sonunda çö­ zümü set ekibiden bir arkadaş bulu­ yor. İki büklüm Türkan'ın altına gi­ rip Nasır’la birlikte yan yana yürüye­ cek. Yani Türkan'ın bütün ağırlığını sırtında o taşıyacak. Bu çözüm şekli, Pers kaplanı N asır’m onurunu epeyce zedeliyor ama başka çözüm de yok.

ATEŞÜ AŞKIM

Türkan’la hatırladığım ilk şey, daha ilk filmimizde ona sırüsık- lam aşık olmamdır. Her ilk filmde, tabii biraz da kendi kışkırtmasıyla, bu tür ka­ pılmalarla karşılaştığı i- çin, benim aşkımı da pek önemsediğini sanmıyorum. Al­ lah’tan Türkan'ın bu özelliğini ça­ buk fark edip a- teşli aşkımı ha­ la devam eden arkadaşça bir flörte dönüştür­ meyi becerece­ ğim. Türkan’m hayatını belirle­ yen, onu etki- leyebüen sa­ dece iki kişi t a n ıy o r u m . Biri 19 yaşın­ da hayatına giren Rüçhan Adlı, öteki 20 - 21 yıllık Rüçhan Adlı beraberliğin­ den sonra, büyük bir cesaretle dev­ reye giren Cihan Ünal’dır. Bu iki beraberliğin de, Tür- k a n a

-)

Türkan dostluğuna güvendiğim, sevgisine inandığım 1 bir kişidir

çısmdan, yüreğini koyduğu, çok doğru seçimler olduğunu düşünüyorum.

Rüçhan Adlı’yı tanımadan önce de, tanıdıktan sonra da, hakkında çok şey duydum, çok şey dinledim. Bunların çoğu, olumsuz ve gerçekle pek ilgisi ol­ mayan peşin yargüardı. Yok efendim, Rüçhan Adlı mafyaymış, Türkan’ı tehditle, kaba kuvvetle yanmda tutabi- liyormuş, kızın bütün gençliğini sö­ mürmüş falan filan.

Rüçhan Bey’i tanıdıktan sonra bun­ ların gerçekle hiçbir ilgisi olmadığını çabucak anladım. Rüçhan Adlı, be­ nim tanıdığım en zarif, en zeki, kül­ türlü ve esprili insanlardan biriydi. Türkan’ı Cihan da dahil, hiç kimse­ nin onun kadar sevebileceğini sanmı­ yorum. Türkan’m da bu sevgiden et­ kilendiğini ve karşüık verdiğini çok i- yi büiyorum.

Hepsi bu kadar da değil. Rüçhan Bey’in, Türkan’m bugünkü saygın ki­ şiliğini kazanmasında da çok büyük payı olduğunu sanıyorum.

RÜÇHAN ADLTNIN SEVGİSİ

Elazığ’da Türkan’la Cemo filmini çekiyoruz. Türkan’ın attan düşüp boynunu incittiği kazadan bir - iki gün sonra bütün ekip İstanbul’a dö­ nüyor. Elazığ’da sadece üçümüz kalıyoruz. Rüçhan Bey, Türkan ve ben. Türkan hastanede felç olma tehlikesi içinde kıpırda- ( madan yatıyor. Rüçhan Bey’le ben başmda bekliyo­

ruz. Öğlen oluyor, akşam oluyor, doğal olarak kamım acıkıyor. Rüçhan Bey’in kulağına “Acele bir yemek yi­ yip gelsek” diyorum. “Ben acıkma­ dım” diyor. “Siz gidin.” Bütün ısrarla­ rıma rağmen Türkan’m yanından bir an bile ayrılmaya razı değil. Nöbetimi­ zin ikinci ya da üçüncü günü, onu ye­ meğe götürmeyi başarıyorum. O ak­ şam gittiğimiz lokantada, bana Tür­ kan’ı anlatmaya başlıyor. Çizdiği Tür­ kan portresinin gerçek Türkan’la hiç­ bir ilgisi olmadığını, Rüçhan Bey’in hayal ettiği Türkan’ı anlattığını düşü­ nüyorum.

Rüçhan Bey, daha sonraları da bu­ gün, Tarabya’da bir lokantada, kendi­ ni suçlayarak neden bir türlü yasal karısından boşanıp Türkan’la evlene- mediğini anlatacaktır. Yıllarca, önce ayrılma isteğini karışma ilk açtığmda kadm söz gelişi “500 bin lira ver ayrı­ lalım” diyor. Bu para Rüçhan Bey’e çok geliyor, ayrılma olayı erteleniyor. Ertesi yıl, doğal olarak, kadmm talebi artıyor. Bu defa 2.5 milyon çok geliyor Rüçhan Bey’e. Her gecikme, fiyatı bi­ raz daha artırıyor.

Konuştuğumuz sırada ayrüık parası sanırım 20 - 30 milyonu bulmuştu ve Rüçhan Bey gene tereddütteydi. “Keş­ ke 500 bine razı olduğu dönemde verip kurtulsaydım” diyordu. İçimden “Pa­ rayı da Türkan kadar sevmenin sonu­ cu” diye mi düşündüm yoksa “30 mil­ yonu gözden çıkarıp evlenin” mi de­ dim hatırlamıyorum.

Rüçhan Adlı, benim tanıdığım en

zarif, en zeki, kültürlü ve esprili

insanlardan biriydi. Türkan’ı Cihan

da dahil, hiç kimsenin onun kadar

sevebileceğini sanmıyorum.

Evimizde tanışan Türkan - Cihan

arasındaki arkadaşlığın Eğirdir’de

“Mine” filmini çekerken sevgiye

dönüşmeye başladığını sezmiştim.

Rüçhan Bey de oradaydı,

bilmiyorum, o da bir şeyler

sezmiş miydi?..

Cihan Ünal aşkı

* T " ' *

Ben, Türkan ve Cihan, "Mine” filminin çekimleri sırasında. A- ralarındaki arkadaşlık aşka dönüşüyor

Z

EYYAT lu’nun Deprem adlı Selimoğ- romanından sinema­ ya uyarladığım Deli Kan filminde oynaması için Cihan’ı aramıştım. O sı­ ralarda şimdiki gibi ya­ kın dostluğumuz yoktu. Birbirimizi oyuncu Ci­ han Ünal, yönetmen Atıf Yılmaz olarak tanıyor­ duk, o kadar. Bir yaz ge­ cesi Cihangir’deki evimi­ zin balkonunda Türkan, Rüçhan Bey, ben, Deniz yiyip içiyoruz. Kapı ça­ lındı. Cihan’m Anka­ ra’dan gelip bize uğraya­ cağını bilmiyordum. Kla­ sik tanışma merasimi. Cihan’ı da sofraya buyur ettik. Sırtı salona dönük, bir yere oturdu. Balkon sadece salondan gelen ı- şıkla aydınlandığından Cihan’m yüsü pek seçil­ miyor, sadece sesi duyu­ luyor. Cihan kısa bir sü­ re sonra gitti. Rüçhan Bey’in içeri geçtiği bir sı­ rada Türkan’m eşim De- niz’in kulağına eğilip, “Ne kadar etkileyici bir sesi var” dediğini hatırlı­ yorum. Türkan - Cihan ilişkisi sanırım o gece

başlamıştı. Eğirdir’de Mi- ne’yi çekerken Türkan - Cihan arkadaşlağmm sevgiye dönüşmeye başla­ dığını sezmiştim. Rüç­ han Bey de oradaydı, bil­ miyorum, o da bir şeyler sezmiş miydi?

Gene büikte çalıştığı­ mız Seni Seviyorum fil­ minde, bu duygusal bağm daha da geliştiğini fark ettim. O sıralarda sanı­ rım Rüçhan Bey de duru­ mu biliyor, belki de daha özgür bırakarak, duygula­ rını hoşgörüyle karşılaya­ rak Türkan’ı muhafaza edebüeceğini sanıyordu.

Rüçhan Bey’in De- niz’le beni, Cihan - Tür­ kan ilişkisinde aracılık yapmakla, Cihan’m tara­ fını tutmakla suçladığını biliyorum. Burada, ikimi­ zin de tarafsız bir dostluk göstermekten öte bir şey yapmadığımızı, asıl su­ çun zaman içinde hiçbir şeyin değişmeye­ ceğini zannede­ rek bir türlü ha­ rekete geçeme­ yen Rüçhan Bey’de olduğunu söylemeliyim. YARİN: T U R H A N * Ş0RAY NASIL ■ MİYAVLADI ? ■

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu okullar İşitme Engelliler Okulu (İlk ve Orta Seviye), Görme Engelliler Okulu (İlk ve Orta Seviye), Ortopedik Engelliler Okulu (İlk ve Orta Seviye)

tlattlAili, bevlevi hastal~klar~n tedavisindeki üstün ba~ar~lar~n~~ Herodot'tan bildi~imiz M~s~rl~~ tabiplerden ve getirecekleri ilaçlardan büyük bir safdillilikle bir

Lazerin yüksek parlaklığı, bir numunenin çok faz- la ışık soğurmasına, dolayısıyla numunede çok kısa zaman içinde çok fazla enerji depolanmasına neden olabilir..

SANAT YILI JÜBİLESİ 18 - OCAK -1967 HAYATI ESERLERİ HAKKINDA YAZILANLAR SÖYLENENLER... — Röportaj sorularına

Haziran 1998-Ocak 2002 tarihleri arasında 51 hastanın 56 tibia cisim açık kırığı Đlizarov Tekniği ve Đlizarov tipi sirküler eksternal fiksatör uygulanarak tedavi

In this paper, we reported a case of ADD caused acute pancreatitis, presenting in emergency department with abdominal pain.©2008, Ondokuz Mayis University, Medical Faculty.. Key

Özellikle, günüm üzde ülkem izde R eşit E rzin, Ali Avcı- oğlu, gibi tanınm ış ve ayrıca ye­ tişm ekte olan birkaç yetenekli genç çellist dışında; bu

Neyzen iki yana sallanan başını dik tutmaya çalışarak, 'Vallahi de içmedim, billâhi de içmedim Paşam!' diye cevap verince, kulaklarına kadar kızaran Said Halim Paşa