ORTAÇA~~
~SLAM DÜNYASINDA MADENLER VE MADEN
SANAY~~
ABDULHAL~K BAMR*
Madenler do~ada ya do~rudan metalik halde veya cevher olarak bulun-maktad~ rlar. Metalik halde bulunan madenlere "do~al madenler"; içinde kimyasal bile~ikler halinde madenlerin bulundu~u kayalara ise "cevher" de-nir. Örne~in alt~n do~al bir madendir. Gümü~, bak~r ve demir hem do~al maden, hem de cevher olarak bulunmaktad~r. Kur~un, kalay, çinko ve civa ise, ancak cevherden tasfiye yoluyla elde edilebilen madenlerdirl.
Maden sanayinde yayg~n olarak kullan~lan alt~ n, gümü~, bak~r, bak~r-ka-lay ala~~m~~ olan tunç, bak~r-çinko ala~~m~~ olan pirinç, demir, çelik, kur~un ve civa ~slam öncesi devirlerde Yak~ n Do~u topraklar~ nda biliniyor ve i~leni-yordu2. Örne~in, M~s~rl~lar, ilk tarihi devirlerinden itibaren madenleri erite-rek onlar~~ sanayide kullanm~~lard~r. Bak~rdan yap~lan pekçok e~ya oldu~u gibi, bak~ r ve kalay~n kan~mas~yla elde edilen bronzdan, özellikle ilk zaman-larda, silahlar~n~~ yapm~~lard~r3. Sonralar~~ bu madenlerden ta~~ i~çili~inde, ta-r~mda, marangozlukta ve her nevi di~er sanayi i~lerinde kullan~lan aletler yap~ lm~~ t~ r. Ayn~~ zamanda madenlerden yap~ lan vazolar ve kaplar M~s~rl~lar'~n ba~l~ca kulland~klar~~ e~yalar aras~ndad~ r. Madenlerden bak~r ocaklar~~ Sina Yar~ madas~'nda i~letiliyor ve hammaddeler M~s~r'a oradan ta~~-n~yordu. Fakat demir madeninin Anadolu'dan, Hatti ülkesinden getirtildi~i kaydedilmi~tir
Mezopota~nyahlar da madenleri çok önceden tan~ m~~lar ve bu maden-leri sanayide kullanmas~n~~ ö~renmi~lerdir. Onlar önce bak~n, daha sonra da s~ras~yla gümü~, alt~n ve kursunu bulmu~lar ve kalayla bak~n ~~ kar~~t~rarak bronzu elde etmi~lerdir. Ayr~ca, ziynet e~yalar~~ ve oyma ve nak~~lama usulü
F~rat Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fak.Tarih Bölümü, Ö~retim Üyesi, Elaz~~.
1 Blc.z. Ülker Erginsoy, ~slam Maden Sanat~n~n Geli~mesi, ~stanbul, 1978, s. 7-8. 2 Ayn~~ eser, s. 8.
3 Afetinan, Eski M~s~r Tarih ve Medeniyeti, Ankara, 1992, s. 203. 'I Ayn~~ eser, s. 204.
78.
520 ABDULHAL~K BAKIR
kap kacak yap~m~nda büyük ilerleme kaydeden bu insanlar, de~ersiz maden-leri de~erli madenlere dönü~türmek maksad~yla epeyce u~ra~m~~lar, bu ça-l~~malar sonucunda madenlerin özelliklerini ve baz~~ kimyasal olu~umlar~~ gerçekle~tirmeyi ö~renmi~lerdir5.
~slam öncesi dönemde Arap Yar~ madas~ 'n~ n çe~itli bölgelerinden ç~ kar~-lan madenler d~~ar~ya ihraç edilecek kadar çok de~ildi". Fakat piyasaya yö-nelik Hicaz bölgesinin Mekke, Yesrib (Medine) ve Taif ~ehirlerinde maden-lerden bilezik, yüzük, küpe gibi süs e~yas~~ ile k~l~nç, m~zrak, karg~, kalkan ve-saire gibi sava~~ e~yas~~ imal ediliyordu' . Bunlardan yüzük, bilezik, küpe, hal-hal gibi süs e~yas~~ yapmakta, ~slam'~ n ortaya ç~k~~~~ s~ras~nda Medine'de otur-makta olan üç Yahudi kabilesinden Kaynuka' kabilesi me~hurdu. Sava~~ alet-leri yap~m~nda ise, daha ziyade Yemen bölgesi ~ehiralet-leri büyük bir ün kazan-m~~t~. Yemenlilerin bu sanat~, H. V. (M. XI.) yüzy~l sonlar~na kadar devam ettirdiklerini görüyoruzs.
Arap Yar~ madas~'nda Medyen'den Yemen'e kadar ve bir dereceye kadar ülkenin merkezi k~s~mlar~ ndaki maden yataklar~~ bilhassa alt~n belli bir öneme sahipti. Buras~~ bir tasfiye i~lemine ihtiyaç göstermeyecek kadar saf al-t~ n madenlerine sahipti9. Bu alal-t~n madenleri Arabistan'da i~letiliyordu. Özellikle Süleym kabilesinin alt~n madeni istihsali me~hurdu. Bunlar, daha Hz. Muhammed devrinde bile alt~ n madeni istihsaline devam ediyorlard~. Süleymliler, bu madenlerden elde ettikleri alt~nla= zekk~ n~~ veriyorlard~. Bu zekât, Hz. Ebu Bekir devrinde hatta Emeviler zaman~nda bile devlet tara-findan al~n~yordu'°.
5 Heyet, el-~râl: ur-Tarih, Ba~dat, 1983, s. 201.
Cevad Ali, el-Mufassal fi Tarihli-Arab Kablel-~slam, Ba~dat, 1983, c. VII, s. 515.
7 Ne~et Ça~atay, ~slam Öncesi Arap Tarihi ve Cahiliye Ça~~, Ankara, 1982, s. 151. Baz~~ kaynaklar, Ebu Cehl'in karde~i el-As b. Hi~am, Cerir b. Amr, ed-Dahhak b. Kays'~n babas~~ Kays, Ma'mer b. Osman ve Sirin b. Muhammed b. Sirin ad~ndaki ki~ilerin Mekke'de demircilikle u~ra~t~ klar~n~~ bildirmektedir. Bkz. el-Câh~z, el-Mehâsin vel-Ezdâcl, M~s~r, 1324, s. 107; ~bn Rüste, el-A'lâku'n-Nefise, Leiden, 1891, c. VII, s. 215.
8 Ne~et Ça~atay, s. 151.
" Philip Hitti, Siyasi ve Kültürel ~slam Tarihi, ( Çev: Salih Tu~~ ), ~stanbul, 1989, c. I. s. 77-
iö Ne~et Ça~atay, s. 157. Baz~~ filuh imamlar~~ madenlerden zekât al~nmas~n~~ savunurken,
ORTAÇA~~ ~SLAM DÜNYASINDA MADEN SANAYI 521 Baz~~ kaynaklarda Ebu Husayn es-Sülerni ad~ nda bir ki~inin bir madenden alt~n getirerek Hz. Peygamber'e verdi~i anlat~l~r-II.
Süleymliler'e ait alt~n madeninin bir ad~~ da "Mehdü'z-Zeheb" (alt~n ya-ta~~) olarak geçmektedir. "Süleymo~ullar~'n~n madeni" ve "Süleym madeni" olarak da adland~ r~ lan bu alt~ n madeninde, Suudi Arabistan Madenler Kurumu taraf~ ndan yap~lan bir çal~~mada alt~n ç~ karmak ve onu yabanc~~ maddelerden temizlemek için kullan~lan baz~~ araç ve gereçlere rastlan~ld~~~~ gibi, o dönemin maden i~çileri taraf~ndan kaz~lan alt~n damarlar~~ da ortaya ç~kar~ld~'2.
Arap Yar~madas~'n~ n, Yemen de dahil birçok bölgesinde alt~n madenleri bulunmaktayd~. Bunlar~~ ~öyle s~ ralamak mümkündür: Bi~e veya Bi~ I3, Zankân", Benâtu HarbI5, Su'adl", 'A~em", Kufâ`aI8, Ahsen", Hasen20,
Harac ve S~nâ'atu'l-Kitâbe adl~~ eserinde konuya ~öyle bir aç~ kl~k getirmektedir: ~elle rikâz da denilir. Ali b. Ebi Talib'e dayanan bir Hadis'te, Ebu'l-Waris el-Esedi yüz koyun ka~~l~g~ nda bir maden ocag~n~~ sat~n ald~~~nda Hz. Peygamber ona: " Sahip oldu~un rikaz " demi~ti. Bu söze dayanarak madene rikaz' dendi. Bir rivayete göre 'Ad kavminin sava~lar~~ esnas~nda yere gömülen ve sonradan ortaya ç~ kar~lan mallar konusunda Hz. Peygamber'e soruldu~unda, o : " Bu mallardan ve rikâzdan be~tebir vergisi al~n~r " demi~ti. Bu sözde!' de rikâz~ n gömülen mallar anlam~ na gelmedi~i anla~~lmaktad~ r. Bu meyanda Irakl~~ fakihler maden ve yere gömülen mallar~~ rikâzdan kabul ederek, bundan be~tebir vergisi al~n~r derlerken, Hicazillar, rikâz, sadece gömülen mallar~~ kapsar ve ondan be~tebir vergisi al~ n~r, maden rikâz kapsam~ na girmez, dolay~s~yla ondan be~tebir vergisi de al~nmaz, fakat ondan zeltat al~n~r iddias~nda bulunurlar. Bkz. Kudame b. Ca'fer, el-Hat-ac ve Sina'atul-Kitâbe, ( Thk: Muhammed Hüseyn ez-Zebidi ), Ba~dat, 1981, s. 238-239.
11 ~ bn Sa'd, et-Tabakattfl-Kubra, Beyrut, 1985, c. IV, s. 277 ; ~bn Hacer, el-~sabe fi Temyizi's-Sahâbe, Beyrut, ( Trz. ), c. IV, s. 45.
12 Cevad Ali, c. VII, s. 514.
13 Bu maden, el-Yemâme ile Z~rye topraklar~~ aras~ nda olup, Ebu Bekr b. Kilâb o~ullar~na aitti. Bkz. Yakut el-Harnavi, Mu'remul-Buldan, (Thk: Ferid Abdulaziz el-Cündi ), Beyrut, ( Trz. ), c. I, s. 138.
1 I Bu maden oca~~ndan bol miktarda alt~n ç~kanlmaktayd~. Bkz. Cevad Ali, c. VII, s. 512. 15 Ayn~~ eser, c. VII, s. 512.
16 Bu alt~n madeni Akil topraklar~ndachr ve buras~~ Arap Yar~ madas~'n~n en zengin maden ocaldar~ ndan biridir. Hz. Peygamberin bu madenle ilgili ~u sözü me~hurdur: "Akil topraklar~ na alt~n yagd~nlm~~ur. " Bkz. Cevad Ali, c. VII, s. 512.
17 el-Alüsi, Bulu~ul-Ereb ~l Marifeti Ahvall'I-Arab, Beyrut, ( Trz. ), c. I, s. 204. 18 Ayn~~ eser, c. I, s. 204; Cevad Ali, c. VII, s. 513.
19 Yakut el-Hamavi, c. I, s. 138.
20 Bu maden oca~~~ Kilâbo~ullan'na ait olup, Medine s~n~rlar~~ içerisinde idi. Bkz. Cevad Ali, c. VII, s. 513.
522 ABDULHAL~K BAKIR
'Aynuna21, Herve22, Beni Mecid", Muahhire2 L, Servâh25, Sahb26, Ka~ra'27, Husle28, Seyban29, Müvezzer30, Nad~ham, Mahlefe32, Hecire33, Hurâde"', Hufeyr35, Seniyye36, Tiyâs37, Akik38, Dubeybs".
Yemen Bölgesinin Sebe ve Selük ~ehirlerinde de bol miktarda alt~ n ma- deni istihsali yap~lmaktayd~~ '". Bir rivayete göre Lz. Ali, men'den Selc~n a~ac~~ yapra~~yla sepilenmi~~ deri içinde bir miktar alt~ n~~ Peyga~nber'e göndermi~~ ve Hz. Peygamber'de bu alt~ n~~ sahabilerinden Zeydül-Hayr, el-Akra' b. Hâbis, 'Uyeyne b. H~sn ve Alkame b. Alâle veya Amir b. et-Tufeyl'e da~~~ tm~~t~r
es-Suyuti'nin nakletti~i bir haberden H. 90 y~ l~ nda Sicistan'da alt~ n ke~-fedildi~ini ve burada çal~~an i~çilerin k~rm~z~~ ak~nlar~~ topraktan ay~ rarak tas-fiye yoluna gittiklerini ö~renmekteyiz42.
Iran Kürdistan~~ ile Azerbaycan aras~nda Ganzak bölgesinde Zagros ma-denleri bulunurdu. Burada malgama veya y~ kama yoluyla elde edilen çok saf
21 el-Ya'kubi, Kitabul-Buldan, Leiden, 1892, s. 341. 22 Yakut el-Hamavi, c. I, s. 557; Cevad Ali, c. VII, s. 513. 23 el-Alüsi, c. I, s. 204.
24 Bu alt~n madeni Kilâbo~ullarfndan el-Azbato
~ullar~ 'mn topraklar~ nda bulunuyordu. Bkz. Cevad Ali, c. VII, s. 513.
25 Bu alt~n madeni ayn~~ ismi ta~~yan bir da~da bulunuyordu ve bu da
~~ n topra~~~ z~ rn~ k madeni gibi sar~~ renklidir. Bkz. ~bnu'l-Mücâvir, Tarihul-Müstabs~r, Leiden, 1951, c. II, s. 199.
26 Buras~~ bir da~~ ismi olup, yan~nda alt~n madeni bulunmaktad~r. Bkz. Cevad Ali, c. VII, s. 513.
27 Cevad Ali, c. VII, s. 513. 28 Ayn~~ eser, c. VII, s. 513.
29 Bu madende alt~n, gümü~~ ve bak~r bulunmaktayd
~ . Bkz. Cevad Ali, c. VII, s. 513. 3° Bu alt~ n madeni Kilâbo~ullar~'mn topraklar
~ ndan olan D~ rye'dedir. Bkz. Yakut el-Hamavi, c. V, s. 256.
31 Bu alt~n madeni el-Yemâme ile Mekke aras
~ ndad~r. Bkz. Yakut el-Hamavi, c. V, s. 293. 32 Cevad Ali, c. VII, s. 513.
33 Ayn~~ eser, c. VII, s. 514.
34 Yakut el-Hamavi, c. II, s. 271; Cevad Ali, c. VII, s. 514. Cevad Ali, c. 'VII, s. 514.
36 Ayn~~ eser, c. VII, s. 514. 37 Ayn~~ eser, c. VII, s. 514. 38 Ayn~~ eser, c. VII, s. 514. 39 Ayn~~ eser, c. VII, s. 514.
4° Bkz. ibn Rüste, c. VII, s. 113; el-Kazvini, Asarul-Bilad ve Ahbârul-lbad, Beyrut (Tez.), s. 45.
41 ~bn Hanbel, Müsned, ~stanbul, 1992, c. III, s. 4. 12 es-Suyuti, Tarihu7-Hulefa, Beyrut, ( Trz. ), s. 382.
ORTAÇA~~ ~SLAM DeNYASINDA MADEN SANAYI 523 k~rm~z~~ alt~ n, do~al parçalar halinde ancak bak~r sulfat ile kan~~k oldu~un-dan saf olmayan sar~~ alt~n vard~". Cibal eyâktinin Kühistan, et-Teymeretü's-Su~ra ve et-Teymeretü'l-Kubra yerle~im bölgelerinde alt~n ve gümü~~ maden-leri bulunmaktayd~ 44. Ayr~ca Horasan", Hüzistan", Sicistan47, Kum", ~iz (Azerbaycan) 4.1 ve Demindân (Kirman)s° gibi eyalet ve ~ehirlerde bulunan madenlerden bol miktarda alt~n ç~ kar~llyordu. Bunlar aras~nda önemli bir yere sahip olan ~iz ~ehrindeki alt~n madeninin üç çe~idi vard~. Bunlardan bi-risi "el-Kumisi" olarak adland~nlmaktayd~. Bu çe~it alunlar toprakla kar~~~k bir durumdayken bulunur ve üzerine su dökmek suretiyle y~kan~r. Böylece alt~nlar m~s~ r taneleri gibi ortaya ç~kanlarak civa ile toplan~rd~. Ayn~~ za-manda bunlar safran renginde k~rm~z~, a~~r, temiz, yumu~ak ve ~ekillenmesi kolay alunlar idi. Bu alunlann di~er bir çe~itine de "es-Seherluyy" denilmek-teydi. Bunlar~n a~~rl~klar~~ bir habbe ile bir miskal aras~nda de~i~ir ve yap~~ iti-bariyle sert, a~~r ve içinde az da olsa bir kuruluk vard~. Sonuncu k~s~m ise "es-Sehendi" ~eklinde adland~nl~rd~. Bunlar da beyaz, yumu~ak ve a~~r olup kara boyayla boyanabilir bir özelli~e sahiptis'.
Ortaça~'da Asya alt~ n~~ Kafkasya, Ural-Altay da~lar~, Tibet ve Türkistan'dan geliyordu52. Ferganess, ~lk, ~elci, U~rüseness ve Esberes° ille-rinde alt~n madenleri vard~~ ve bunlar orada i~lenirdi.
Ceyhun nehri, alt~n da~~na u~rad~ktan sonra büyük ta~~ ve kayalar üze-rinden geçerdi ve sürüklemi~~ oldu~u alt~nlar~~ bal~k derisindeki pulcuklar mi-
'13 Ali Mazaheri, Orta ça~da Müslümanlar~n Ya~amlar~, (Çev: Bahriye Üçok), ~stanbul, 1972, s. 314.
el-Makdisi, Ahsenu't-Takisim Leiden, 1904, s. 397. Ayr~ca bkz. el- isfahani, Meha'sinu isfahan, Tahran, 1933, s. 18.
15 el-Idrisi, fi ~htiMIll-Afâk, Kahire, 1994, c. I, s. 506. el-Makdisi, s. 402.
17 es-Suyuti, s. 382.
.18 el-Kazvini, s. 443.
'"Ayn~~ eser, s. 399
5° ibnu'l-Fakih, Muhtasaru Kitab~'l-Buldan, Leiden, 1302, s. 206-207; el-Kazvini, s. 192; Mourice Lombard, el-Cugraf~yyet~rt-Tarihiyye ii 1-Alemi 1-~slami HihiJe'l-Kur~ini'I-Arba'ati'l-Ul, ( Trc: Abdurrahman Hamide ), D~ ma~k, ( Trz. ), s. 232.
51 Yakut el-Ha~navi, c. III, s. 435. 52 Mourice Lon~bard, s. 232.
53 el-~stahri, el-MesAlik Leiden, 1927, s. 312-313,334; el-Kazvini, s. 603. 54 Yakut el-Ha~navi, c. I, s. 347.
el-~stahri, s. 312-313. 543 Yakut el-Hamavi, c. I, s. 205.
524 ABDULHAL~K BAIUR
sali buralara b~rak~verirdi. Ceyhun'dan ayr~lan Bah~u kolunun yak~n~nda
Vahad ad~nda bir köy vard~. Buran~n sakinleri iki taraftan ipleri kaz~klarla
tutturulmu~~ keçi derilerini nehrin üzerine atarlard~. Sonra bir ki~i nehre
iner ve suyu derilerin üzerine serperdi, di~er bir ki~i de derileri sudan temiz-lerdi. Derilerin kum ve alt~nla doldu~unu görünce, onlar~~ alarak güne~in al-t~nda yere sererlerdi. kuruduktan sonra da alt~ nlar~~ toplarlard~. Bu ~ekilde elde edilen alunlar k~rm~z~, saf ve çok kaliteli olurdu".
Çin s~n~r~nda yer alan Kiymak denizindeki dev dalgalar bol miktarda
al-t~n~~ sahile sürüklerdi. Burada ya~ayan O~uzlar belli bölgelerden, bu alt
~nla-= büyüklerini suda y~kamak, küçüklerini de civa ile toplayarak inek
teze-gine dökmek suretiyle istihsal yoluna giderlerdi. Bu bölgenin hükümdar~,
kendi hissesini ald~ktan sonra, di~er alt~nlar~~ sat~n al~rd~. Artan lus~mlar ise, tüccarlar taraf~ndan paraya çevrilirdi58.
~slam fetihlerinden sonra Müslümanlar~n eline geçen veya onlar~n etki alanlar~na giren di~er önemli bir bölge de Afrika madenleri idi. Çok zengin alt~n yataklar~na sahip bu bölge el2Allâki vadisis°, Nube6° ve Süfâletü'z-Zeheb6' madenlerinden olu~maktayd~".
El-'Allâki vadisinde (buras~~ ayn~~ zamanda Bucce topraldan olarak da ta-
n~ nmaktad~r.), e~-~ukri, el-'~cli, er-Rife, Vâdi'l-
Haml, '~neb, Kubâr, Batn Vâh, A'mâd, Mâu's-Sahra, el-Ah~âb, Mizâb,
'Arhabe, 'Ayzâb, Burkân, Dah, er-R~fk ve ~ah& ad~ndaki alt~n madenleri
bu-lunurdu63. Bütün bu alt~n madenlerinde tüccarlar ve di~er müte~ebbisler
he-sab~na kaz~~ i~lerinde siyah köleler durmadan çal~~~ rlard164.
57 ~bn Hurdazbih, el-Mesâlik vel-Memâlik, Ba~dat, ( Trz. ), s. 179. " el-~drisi, c. II, s. 722.
59 M~s~r'~n Esvan ~ehrinden güneye do~ru onbe~~ günlük mesafede yer alan bolgennin ad~d~r. Bkz. Yakut el-Hamavi, c. IV, s. 163.
60 M~s~r'~n güneyi ile bugünkü Sudan ülkesinin kuzeyinden olu~an bölgenin eski ad~d~ r. Bkz. Yakut el-Hamar, c. V, s. 357.
61 Afrika ülkelerinden Mozambik'in güneyinde yer alan bir liman
~ehridir. Bkz. Lewis Mal«, el-Muncid 177-Lu~ra ve'l-A7âm, Beyrut, 1981, s. 357.
62 Mourice Lombard, s. 146.
63 el-Ya'kubi, s. 333-335. el-Ya'kubi, di~er bir rivayetinde el-'Allâki vadisinde yer alan alt ~n madenlerini ~öyle tan~t~r: Kim alt~n madenlerine gitmek istiyorsa Esvan'dan ç~ karak s~ras~yla iki da~~ aras~nda bulunan ed-Dayrka , el-Bayziyye, Beytü ~bn Ziyad, 'Uzeyfir, Cebelül- Ahmer, Cebelül-Beyâd, Kabru Ebi Mesud, 'Ufâr ve Vâdi'VAllâki bölgelerine u~ras~ n. Bütün bu bölgelerde arayanlann bulabilecekleri alt~n madenleri vard~r... Bkz. el-Ya'kubi, s. 334.
ORTAÇAC ~SLAM DCINYASINDA MADEN SANAYI 525 Bucceös topraklar~~ Hz. Osman döneminde Sa'd b. Ebi Serh taraf~ndan fethedilmi~ti. Bucceliler, bu kumandandan, kendilerini b~rakmas~~ ve ülkele-rini terketmesi kar~~l~~~nda üçyüz k~ntar alt~n~~ kendilerinden almas~n~~ iste-mi~lerdi, o da bu teklifi kabul etmi~ti". Böylece, onlar, bu tarihten itibaren
~slam devletlerine be~tebir vergisi olarak y~lda 400 miskal i~lenmemi~~ alt~n
ödüyorlard~. Fakat, onlar H. 241 y~l~nda Abbasi halifesi el-Mütevekkil dev-rinde Müslümanlarla yapm~~~ olduklar~~ antla~may~~ bozarak madenlerde çal~-~an Müslüman i~çileri öldürdüler ve kad~ nlar ile çocuklar~~ tutsak ettiler". Bunun üzerine el-Mütevekkil, Muhammed b. Abdullah el-Kumi ad~nda bir ki~iyi M~s~r'daki madenler, Kulzum, Hicâz yolu, Zerka ve M~s~r hac~lan üze-rine idareci tayin etti. ~ki taraf aras~nda yap~lan sava~ta Bucceliler'in ba~~~ Ali Baba öldürüldü ve yerine geçen ye~eni Lâ'is Müslümanlarla sulh yapmak zo-runda kald~. Böylece, bölgedeki alt~n madenleri yeniden Müslümanlar~n etki alan~na girdi ve isyan neticesinde dört y~ldan beri ödenmeyen toplam 1. 600 miskal i~lenmemi~~ alt~n Bucceliler taraf~ndan M~s~r valisine ödenmi~~ oldu.
Nube madenleri çölde kumlarla kar~~~k bir halde bulunmaktayd~. Muharrem ay~ n~n ilk günlerinde alt~n arayanlar geceleri buralara ç~karak madenin panlus~na bakmak suretiyle bulundu~u yeri tespit ederlerdi. Geceyi orada geçiren bu alt~n avc~lar~, daha önceden i~aretlemi~~ olduklar~~ yerlere giderek alt~nlar~~ toplarlar, onlan bir a~aç çanak içinde y~ kad~ktan sonra da civa ile bir araya getirip, kal~plar halinde haz~rlarlard~". Son i~lem olarak toplanan külçe alunlar sat~lmak suretiyle elden ele dola~uktan sonra tüccar-lar taraf~ndan di~er ülkelere ta~~n~rd~".
Zencilerin ülkesi olarak tan~nan bölgenin en son ~ehri olan Sürale'de ise, Afrika'n~n en zengin alt~n madenleri vard~. Buradaki alt~n tanecikleri bir ve iki miskal veya daha da büyük olabiliyordu. Ayr~ca, di~er bölgelerde i~çiler
65 Sudan'da bir bolgedir. Burada k~ldan çad~rlarda oturan, ~ehirleri ve tarlalar~~
bulunmayan, giyim-ku~am bak~m~ndan Araplar'a benzeyen ve Habe~istanl~lar'dan daha da siyah tenli ayn~~ ad~~ ta~~yan bir topluluk ya~amaktayd~. ülkelerinin s~n~rlar~~ Habe~istan, Nube ve M~s~r topraklar~~ ile çevrili idi. Bit/. el-~stahri, s. 35. Buccelilerle ilgili geni~~ bilgi için bkz. ~bn Havkal,
Suretül-Arz, Leiden, 1967, s. 50-56.
6° BItz. el-Belazuri, Füttil~u7-Büldan, ( Çev: Mustafa Fayda ), Ankara, 1987, s. 325.
67 et-Taberi, Tarihul-Ümem vel-Mülük, ~ran, ( Trz. ), c. VII, s. 377-378.
t° Ayn~~ eser, c. VII, s. 378-379; el-Belazuri, s. 342; Kudame b. Ca'fer, s. 353.
(>9 el-~drisi, c. I, s. 46. 70 Ayn~~ eser, c. I, s. 46.
526 ABDULHAL~K BAKIR
taraf~ ndan uygulanan civa ile toplama i~lemine de gerek yoktu. Onlar, top-lanan ak~nlar~~ inek tezeklerini yakarak kolay yöntemle haz~ rl~yorlard171.
~slam dünyas~~ taraf~ ndan yeni bir ak~ n kayna~~~ olarak ke~fedilen ve IX-XV. yüzy~llarda Akdeniz alt~n ticaretini besleyen Gâna madenlerini de unutmamak gerekir. Buradaki alt~nlar, çal~~malar~~ günümüze kadar devam eden zenci kökenli maden i~çileri taraf~ndan ç~kar~lmaktaych72. Alt~ nla= ta-~~ nmasta-~~ i~i ise, Büyük Sehra boyunca ilerleyen ve Kuzey Afrika'n~ n yerli halk~~ Berberiler taraf~ndan çal~~t~r~lan ticaret kervanlar~~ vas~tas~yla yerine getirili-yordu".
~slam dünyas~ nda zengin alt~ n madenlerine sahip bir ülke de Endülüs idi74. Elbire", Tüdmir76, G~rnata77, Fürnecülü~" ve Lizbon7" ~ehirlerinde alt~ n madenleri vard~. Sonuncunun tam kar~~s~nda deniz üzerinde "H~snu'l-Ma'din" ad~nda bir yer bulunmaktayd~. Burada deniz, dev dalgalar yoluyla al-t~ nlar~~ sahile ta~~rd~. K~~~ mevsimi gelince, Lizbon sakinleri H~snu'l-Ma'din'e yerle~irler ve bahara kadar burada çal~~~rlard~s".
Ortaça~da madenlerin di~er yabanc~~ maddelerden temizlenmesi ve ha-z~ rlanmas~nda önemli yöntemler geli~tirildi. Alt~n madenlerinde malgama yöntemi i~çiler taraf~ndan geni~~ bir ~ekilde uygulanmaktayd~. ~~lenmemi~~ al-t~n~~ civa içinde eritmekten ibaret olan bu yöntem, zengin civa madenine sa-hip Müslüman ~spanya'da çok revaçta idi81. Buradaki civa madeninde
71 Ayn~~ eser, c. I, s. 68-69.
72 el-Beyruni, el-Cem'ahir H Ma'rifetn-Cevâhir, Beyrut, 1985, s. 241-242; Mourice Lombard, s. 146.
73 Ayn~~ eser, s. 241-242; Ayn~~ eser, s. 146-147. Bu ticaret kervanlar
~ n~ n gf~zergâiu alt~ nla= depoland~~~~ Senegal-Nijer bölgelerinden ba~lar, Nol Lamta, Sicilmâse (C,ezair), Rakle ~ehirleri ile el-Cerid bölgesinin bulundu~u Büyük Sehra'n~n kuzeyinde son bulurdu. Bu bölge ve ~ehirler, özelliklede M. 757 y~l~nda kurulan Sicilmâse ~ehri, Ma~rib ülkesinin alt~ n limanlar~~ konumundayd~lar. Bkz. Mourice Lombard, s. 147. Sicilmâse liman~~ hakk~ nda geni~~ bilgi için bkz. el-Ya'kubi, s. 359; el-Makdisi, s. 231; el-~stahri, s. 39; Yakut el-Hamavi, c. III, s. 217.
Bkz. el-~stahri, s. 44; el-Kazvini, s. 503; el-Himyeri, S~ fatu Ceziretn-Endelüs, Kahire, 1937, s. 1.
el-Kazvini, s. 502; el-Himyeri, s. 24. 71' ~ bnu'l-Fakih, s. 87.
77 el-Himyeri, s. 24; Yakut el-Hamavi, c. IV, s. 221. 78 Ayn~~ eser s. 143.
79 el-Kazvini, s. 555; Yakut el-Hamavi, c. V, s. 19. 80 el-~drisi, c. Il, s. 547; el-Himyeri, s. 16. 81 Mourice Lombard, s. 147.
ORTAÇAC ~SLAM DÜNYASINDA MADEN SANAYI 527 1.000'den fazla i~çi çal~~~rd~". Ayr~ca ~spanya, Ma~rib, Sudan, M~s~r, Nube, ~rak, Orta Asya ve Hindistan Okyanusu ülkelerine, ba~ka bir de~i~le i~len-memi~~ alt~n üreten bütün ülkelere büyük miktarda civa ihraç ederdi. Malgama yöntemi ile ilgili el-Bateh kelimesi günümüze kadar gelmi~tir. Alt~n~~ y~kamak için kullan~lan bir arac~n ad~~ olan ve Arapça el-Battiha keli-mesinden al~nan bu kelime ispanyolca'da Bate'a olarak geçmektedir83.
Müslümanlar~ n etki alan~~ içinde bulunan co~rafyada, alt~n madenleri yan~nda zengin gümü~~ madenleri de önemli bir yere sahipti. Gümü~, ço~u zaman kur~un madenlerinde kur~un madeni ile kar~~~ k bir halde bulunurdu ve daha sonra bu iki madeni birbirinden ay~rmak maksad~yla özel bir yöntem uygulan~rd184.
Ortaça~da gümü~~ madeni Yemen, Kuzey ~ran (Kafkaslar'dan ba~layarak Tiyan ~an da~lar~na kadar), Kabil ~ehrinin kuzey k~sm~~ (Afganistan), Kuzey Afrika ve Müslüman ~spanya'da ç~kar~llyordu.
Yemen'de Hüzeyl topraklar~nda yer alan 'Avsece, ~eybân, el-Yahmûm ve gümü~, bak~r ve sar~~ bak~r~n kar~~~ k olarak bulundu~u ~emmâm madenleri vard~. Sonuncu madende binlerce mecusi i~çi çal~~t~~~~ gibi, onlar~n tap~nma-lar~~ için burada iki ate~~ evi bulunuyordu 85. El-Hemdani'ye dayanan bir riva-yete göre "Karyetül-Ma'din" (maden köyü)'de e~ine az rastlanan ço~unlukta gümü~~ vard~~ ve onun hemen yak~n~nda çok kaliteli gümü~~ ihtiva eden er-Radrâd madeni yer almaktayd~~ 86.
el-Belazuri, siyasi otoritelerin, Arap Yar~madas~'nda yer alan el- Füru' 82,
Necran 88, Zü'l-Merve 86, Vâdi'l-Kurâ 9° madenlerinden be~te bir miktar~ nda
zekât ald~klar~n~~ bildirmektedir91. Bu da, bu madenlerin Hz. Peygamber ve ilk dört halife devrinde oldu~u gibi, el-Belazurrnin ya~ad~~~~ H. III-M. IX. yüzy~lda da hâlâ Müslümanlar taraf~ndan çal~~unld~~~n~~ ortaya koymaktad~r.
82 el-~dris~, c. II, s. 581; el-Himyen, s. 10. Bkz. Mourice Lombard, s. 147. 84 Ayn~~ eser, s. 233.
85 Cevad Ali, c. Vi!, s. 514-515. 86 Ayn~~ eser, c. VII, s. 515.
87 Mekke ile Medine aras~nda yer alan bir bölgenin ad~d~r. Bkz. ~bn Manzur, Lisânu7-Arab, Beyrut, 1990, c. VIII, s. 251.
88 Yemen'e ba~l~~ bir eyalettir. Bkz. Yakut el-Haman, c. V, s. 308. 89 Vâcli'l-Kurü'da yer alan bir köydür. Bkz. Yakut el-Hamavi, c. V. s. 136.
9° Birçok köyün bulundu~u Medine'ye ba~l~~ bir vâdidir. Bkz. Yakut el-Hamavi, c. V, s. 397. 91 el-Belazun, s. 17.
528 ABDULHAL~K BAKIR
Yemen'de Hemdân kabilesine ba~l~~ Fehm ile Havlânu'l-'Aliye ve Murad kabilelerinin aras~nda bir yerde kur~un madeni ile kar~~~k bir durumda gü-mü~~ madeni ç~kar~llyordu ve Yemen halk~~ geçimini buradan sa~l~yordu92.
Ancak Do~u Anadolu, Kuzey ~ran ve Orta Asya'da yer alan gümü~~ ma-denleri daha önemli bir yere sahipti. Çok geni~~ bir alan~~ kaplayan bu gümü~~ madenlerini, para birimleri olan dirhemi imal etmek maksad~yla Sâsaniler tam kapasiteyle çal~~ur~yorlard~. Bu madenlerin en önemlileri, Kabil da~la-r~nda bulunan ve içinde 10 bin maden i~çisi bar~nd~ran Panchir madeni ile Maveraünnehr bölgesinde Fergâne'nin kuzeyinde yer alan ~â~'taki maden idi93.
Yakut el-Hamavi, Panchir madenini ~öyle tan~tmaktad~r: "Panchir, Belh bölgesinde bulunan bir ~ehirdir. Burada gümü~~ da~~~ bulunmaktad~r... ~ehirde dirhem çok boldur, öyle ki birisi bir havucu bile bir dirhemden ek-si~ine sat~n alamamaktad~r. Gümü~~ ise, ~ehire bakan bir da~~n üzerinde olup, çar~~~ ve da~, kaz~lardan dolay~~ kalbur gibidir. Burada ya~ayanlar bir gümü~~ damanna rastlad~klar~~ zaman, madeni bulana kadar o damar~~ takip ederler. Anlaulanlara göre bir ki~i bir kaz~~ için 300.000 dirhemden az~n~~ veya fazlas~n~~ harcayabilmektedir. Üstelik o, bu kaz~~ sonunda ya kendini ve ken-dinden sonra gelen çocuklar~n~~ ya~atacak miktarda gümü~~ bulur veya bul-mu~~ oldu~u gümü~~ sadece masraf~n' kar~~lard~. Bazen birisi, kaz~~ esnas~nda su birikintisi ile kar~~la~arak iflas eder ve yoksulla~~r; bazen de birisi bir da-mar~~ takip ederken, di~er birisi de ayn~~ dada-mar~~ ba~ka bir cepheden izleyerek, her ikisi birden ayn~~ kaz~~ ile me~gul olurdu. Onlar~n bu hususta bir âdeti vard~r: O da kaz~~ ile u~ra~an herhangi bir ki~i di~erinden daha önce madene ula~~r da arkada~~n~~ bu konuda ikna ederse, o damar onun olurdu. Böylece onlar bu gümü~~ arama yar~~~nda öyle oyunlar yaparlard~~ ki, ~eytanlar bile bunlar~~ yapamazlard~. Bu yar~~ta kaz~~ ile u~ra~an iki ki~iden biri madene daha önce ula~t~~~nda, di~erinin bütün masraflar~~ heder olurdu. Fakat her ikisi de ayn~~ anda madene ula~t~~~~ zamanda, bulmu~~ olduklar~~ gümü~e ortak olurlard~. Onlar, me~ale ve lâmbalar~n yand~~~~ sürece kaz~~ i~lerine devam ederlerdi. Çok uzaklara giderek me~alelerin yanmad~~~~ bir yere var~nca da kaz~~ i~lerini hemen durdururlard~. Aksini yapanlar ise, hemen orada ölürdü.
92 Bkz. el-Alüsi, c. I, s. 204; C,evad Ali, c. VII, s. 568-569. 93 Mourice Lombard, s. 148.
ORTAÇAÖ ~SLAM DÜNYASINDA MADEN SA NAY~~ 529 Onlardan biri ya sabah vakti zengin iken ak~am~~ yoksul, ya da ak~am vakti zengin iken sabah~~ yoksul olarak kar~~lard~."94.
Panchir madeni yan~nda Kirman'~n Demindan95, Horasan'~n Buttem 96, Niikân "7, Cibâl'~ n el-Gamidân, Kûhistân, Teymeretü's-Su~ra, et-Teymeretü'l-Kubra 98 adl~~ ~ehir ve kasabalar~nda gümü~~ madeni vard~. Ayr~ca Bervân ve ~elci 99, Bedah~an ~oo, Kum lo~ , ~iz 102 ve Çarpaya '°3'da bol
mik-tarda, Fars'in Yezd 104 ~ehrinde de az miktarda gümü~~ madeni bulunuyordu. Orta Asya gümü~~ madenleri veya ba~ka bir deyi~le ~â~~ gümü~~ madenleri ise, ~ lâkb 05, Vahân 106, Esbere 107, Fergâne", U~rûsene'°9, Lebân"°, Kühek Da~'~111, Harluh"2, Kurân'"3 ve YemkânI" gibi büyüklü küçüklü ~ehirlerde bulunuyordu.
Garbiyân ~ehrinden üç mil uzakl~kta büyük kâr getiren gümü~~ maden-leri vard~. anlaulanlara göre buran~ n bir r~ t~l topra~~, a~~rl~~~ n~n dörtebiri kadar i~lenmemi~~ gümü~~ verirdi. ~â~~ tacirleri bu madenlere büyük yat~r~m yaparlard~~ ve buralardan ç~ kar~lan gümü~leri satarak servetlerine servet
ka-tarlard~'''.
"Yakut el-Hamavi, c. I, s. 591. Ayr~ca bkz. ~ bn Kuteybe, Uyunu'l-Al~ tdr, Beyrut, ( Trz. ), c. 1/2, s. 76; Adem Metz, c. II, s. 322-323; Ali Mazaheri, s. 315.
~ bnu'l-Fakih, s. 207-208; el-Kazvini, s. 192. 96 el-~drisl, c. I, s. 506; Yakut el-Hamavi, c. I, s. 399. 97 ~bn Havkal, s. 434; el-~drisI, c. II, s. 692-693.
98 el-Makdisi, s. 397. Ayr~ca bkz. el-~sfahani, s. 18. 99 Ayn~~ eser, s. 326.
199 Marco Polo, Geziler Kitab~, (Çev: Ömer Güngören ), ~stanbul, 1985, s. 43. 191 el-Kazvini, s. 443.
102 Ayn~~ eser, s. 399.
193 el-~stahri, s. 280; ~bn Havkal, s. 448. 104 Ayn~~ eser, s. 155.
195 el-~stahri, s. 321-313; ~bn Havkal, s. 509-560; Yakut el-Hamavi, c. I, s. 347. 199 el-~drisl, c. I, s. 491.
197 Yakut el-Hamavi, c. I, s. 205.
198 el-~stahri, s. 312-313, 334; el-Kazvini, s. 603. 199 Ayn~~ eser, s. 312-313.
~~ ~~ o Ayn~~ eser, s. 312-313. III Ayn~~ eser, s. 318-319.
112 el-Kazvi~~i, s. 584. 113 Ayn~~ eser, s. 443. 114 Ayn~~ eser, s. 489.
115 Bkz. el-~drisi, c. II, s. 842.
530 ABDULHAL~K BAIUR
~bn Hurdazbih, Abbasi Devleti'nin Orta Asya'da yer alan bölge ve
~ehir-lerden toplad~~~~ y~ll~k vergileri anlat~rken, ~â~~ ~ehri ile buradaki gümü~~
ma-deninden 607.1 00 müseyyebi dirhem vergi ald~~~n~~ belirtmektedir"6. Bu
miktar ise, buradaki gümü~~ madeninin bölgeye büyük bir gelir sa~lad~~~n~~
göstermektedir.
~slam dünyas~ nda gümü~~ üreten önemli bir bölge de Güney ~spanya veya
eski ad~yla Tartessos bölgesi idi. Buras~~ Müslümanlar taraf~ndan
fethedilme-den önce s~ras~yla Fenikeliler, Kartacal~lar ve Romal~ lar taraf~ndan ele geçi-rilmi~~ ve yeralt~~ kaynaklar~, özellikle de gümü~~ madenleri uzun süre onlarca
çal~~unlm~~t~117. Fakat ~spanya Müslümanlar~ n eline geçtikten sonra buradaki
madencilik çal~~malar~~ büyük bir geli~me ve canlanma dönemine girdi. Bu esnada Bat~~ Atlas da~lannda bulunan gümü~~ ocaklar~~ buran~n yerli halk~~
ta-raf~ndan çal~~t~r~l~yordu ve Lixos (~imdiki ad~yla erArâi~) ~ehrinde oturan
Fenikeliler burada çok güçlü bir ihracat ortam~~ sa~lam~~lard~. Hatta buradaki gümü~~ ocaklar~~ XVI. yüzy~la kadar üretime devam ettilerm.
Endülüs Emev1 Devleti'nin kurulu~undan y~k~l~~~na kadar olan süre içe-risinde gümü~~ üretip, ~slam ülkelerine ihraç eden ~ehirler ~unlard~: Elbire"9, Mürsiyye12°, Kurtuba121, Fümecülü~122, TüdmIr123 ve Ceffin
Ma~rib (Fas)'in Merâku~~ ~ehrine alt~~ konakl~ k uzakl~ kta bulunan
Zekender ilinde bol miktarda gümü~~madeni vard~. Buras~~ yeralt~nda
bulu-nan çok say~da ma~aradan olu~maktayd~~ ve hiç b~kmadan çal~~an insanlarla doluydu. ~ehirde oturanlar~n ilginç bir adeti vard~. Suç i~leyen veya üzerinde
ba~kalar~n~n hakk~~ bulunan bir kimse bu ma~aralardan birine girdikten
sonra buradan ç~kt~~~~ ana kadar kimse ona herhangi bir ceza veremezdi...'"
Anlat~lanlara göre maden i~çileri yirmi kulaç a~a~~ya do~ru indiklerinde su
birikintileri ile kar~~la~~rlard~. Bu sebepten dolay~~ bölge sorumlusu,
ma~ara-lardaki sulan yukar~ya çekmek için su dolaplar' yapurm~su. Böylece i~çiler,
118 ~bn Hurdazbih, s. 38-39. 117 Mourice Lombard, s. 147-148. 118 Ayn~~ eser, s. 148.
119 el-~stahri, s. 44; el-Himyeri, s. 24. 120 Ayn~~ eser, s. 44; Ayn~~ eser, s. 24. ~~ 21 Ayn~~ eser, s. 44; el-Kazvinl, s. 552. 1" el-Himyeri, s. 143.
123 ~bnu'l-Fakih, s. 87. 124 Ayn~~ eser. S. 87. 125 el-Kazvini, s. 199.
ORTAÇA~, ~SLAM DÜNYASINDA MADEN SANAYI 531 çamurlar~~ yukar~ya ta~~d~ ktan sonra, onlar~~ suyla y~k~yorlar ve gümü~~ istihsa-lini gerçekle~tiriyorlar& Bölge sorumlusu, ç~kar~lan gümü~lerden be~te bir vergisi almak maksad~yla bu tür hizmetlerde bulunmaktaycl~ '26. Yine anlat~-lanlara göre bu kadar masrafl~~ bir çal~~may~~ ancak servet sahibi bir zengin üstlenebilirdi. Zira bu i~, ondan, ma~ara kap~s~nda oturarak çamurlar~~ ç~ka-r~ p, su ile y~ kayan i~çi ve sanatkârlan kontrol etmeyi gerektiriyordu. ~~~ ta-mamland~~~nda devletin be~te bir vergisi ç~kar~l~r ve kalan k~s~mlar bölge so-rumlusuna teslim edilirdi. Bu kaz~lar esnas~nda bazen yap~lan masraflardan daha az gelir elde edildi~i gibi, bazen de ki~inin çal~~mas~ na göre daha da dü~ük bir miktar sa~lan~rd~°27.
Selçuldular zaman~nda Anadolu'da gümü~, demirden daha büyük önem ta~~yordu. El-Ömeri'nin dedi~i gibi, Keykubat taraf~ndan Ermeniler'den al~-nan Lü'lüe'deki Gümü~saray'da ve Bayburt'ta (Gümü~hane), Gümü~~ (Gümü~hac~-köy) ve Kütahya havalisinde gümü~~ madenleri vard~°28. Ayr~ca Anadolu'nun güneyindeki Toroslar'da da eskiden Fenikeliler taraf~ndan ça-l~~t~nlarak M~s~r'daki Firavunlar'a ihraç ettikleri gümü~~ madenleri bulun-maktayd~. Bu madenler, Anadolu, Türkler taraf~ndan fethedildikten sonra, onlar~n idaresine girmi~~ oldu'29. XIII. asr~n ortalar~na do~ru Anadolu'da gümü~~ madenlerinde çal~~an i~çilere günde üç r~ tl yani 3.000 sultani ücret ödenirdi130.
Ormanlar ~n yetersizli~i neticesinde ~slam dünyas~nda demir sanayi ileri bir seviyede de~ildi. Bu sebepten dolay~~ i~lenmemi~~ demiri eritmek maksa-d~yla kullan~lan odun ve kömüre büyük bir ihtiyaç vard~. Aynca bu önemli iki maddeyi elde etmek için birçok orman~~ tüketecek eski yöntemler kullan~l~-yordu. Demir madenlerinde çal~~an i~çilerin 1 O kg. saf demir elde etmeleri için 1 50 m3 odun harcamalar~~ gerekiyordu. Bu nedenle de eski do~u mede-niyetlerinde demir sanayi, ormanlar~~ tüketen en önemli faktörlerden bi-riydit31.
126 Ayn~~ eser, s. 199-200. 127 Ayn~~ eser, s. 200.
128 Claude Cahen, Osmanhla~-dan Önce Anadolu'da Türkler, ( Çev: Y~ld~z Moran ), ~stanbul, 1979, s. 165; Ayr~ca bkz. ~ bn Batuta, c. I, s. 189-190; Marco Polo, s. 21; Osman Turan, Seçuklular Tarihi ve Türk-Islam Medeniyeti, ~stanbul, 1980, s. 363.
128 Mourice Lombard, s. 148. 13° Osman Turan, s. 373. 131 Mourice Lombard, s. 231.
532 ABDULHAL~K BAKIR
~ thalata ba~l~~ olan z~ rhl~~ silah üreticilerinin ihtiyac~ ndan ayr~~ olarak ç~-kar~lan demir, bak~rdan daha azd~~ ve Müslüman ülkelerin ço~unlu~u için metalurjinin temeliydi'32. Ço~u zaman bu maden, olu~umu yönünden çe~it-lilik gösterir ve yer yüzeyine yak~n bir durumda olurdu. Bu özelli~inden do-lay~~ da ç~kar~lmas~~ büyük masraflar~~ gerektirmezdi. Demirin bulundu~u böl-geler ise, eski ça~larda oldu~u gibi Arap Yar~madas~, Lübnan, ~ran, Maveraünnehr, Kuzey Afrika ve ~spanya'dan olu~maktayd~. Ayr~ca ~slam dün-yas~~ bu madeni temin etmek maksad~yla yak~n ve uzak ülkelerle s~k~~ ticaret ba~lar~~ kurmu~tu. Örne~in Kafkaslar'dan i~lenmemi~~ demir ve demir sana-yinde uzmanla~m~~~ elemanlar ithal edilmekteydi. Yine de ~slam dünyas~, ihti-yac~~ olan demiri daha ziyade Hindistan ve Avrupa'dan ithal yoluyla temin etmeye çal~~~yordu. Zira bu sonuncular~ n çelik üretiminde kendilerine özgü yöntemleri vard~ '33. el-Hemdani, bize Yemen'de yer alan birçok da~da demir bulundu~unu ve bunlar~n baz~lar~n~n Aden Ebyen'de, baz~lar~n~n da Sa'de ve Hidz aras~ndaki Vâdi'a bölgesinde oldu~unu anlat~r134. Ayr~ca buradaki Necrân, Nakm, Gamdân, Ru~âfe'33, Kusâs ve Beni Esed bölgeleri'36 ile bu-günkü Suudi Arabistan'~n 'Asil- bölgesinde yer alan Tehlel da~~nda da demir madeni vard~'37. Sonuncuda demiri eritmek için kullan~lan onlarca oyuklar ke~fedildi. Burada madenciler, ocaktan ç~kar~lan i~lenmemi~~ demiri odun-larla birlikte bu oyuklara yerle~tirdikten sonra odunlar~~ ate~e veriyorlard~. Demir eriyerek içindeki yabanc~~ maddelerden kurtulduktan sonra özel yön-temlerle baz~~ i~lemlerden geçiyordu. Maden, istenilen düzeye geldikten sonra da k~l~ç imalinde kullan~llyordum.
Beyrut139 da~lar~nda demir ocaklar~~ vard~~ ve buradaki i~lenmemi~~ demir-ler Haçl~~ seferdemir-leri esnas~nda bile Müslümanlar ve haçl~lar taraf~ndan ç~kar~la-rak sanayide kullan~l~yordum. Haleb'in Zibatram, el-Cezire bölgesinde yer
132 Komisyon, Islam Tarihi ( Kültür ve Medenlyed ), ~stanbul, 1989, c. IV, s. 69. 133 Mourice Lombard, s. 233.
134 el-Hemdani, S~ fatu Ceziretil-Arab, Kahire, 1953, s. 202. Ayr~ca bkz. Makdisi, s. 97. 133 Yemen'in Sade ~ehrine bir konakl~k uzal~kta bulunan bu köyde onbe~~ kadar körökte demir dökümö yap~ld~~~~ anlaulmaktad~r. Bkz. Yakut el-Hamavf, c. III, s. 60.
138 el-Hemdani, s. 202; el-Alusi, c. I, s. 204; Cevad Ali, c. VII, s. 516. 137 Cevad Ali, c. VII, s. 568.
138 Ayn~~ eser, c. VII, s. 568.
139 el-Makdisi, s. 184; el-~drisi, c. I, s. 371.
14° Muhsin Muhammed Hüseyn, el-Cey~u'l-Eyyü bi fl Ahdi Salahaddin, Beyrut, 1986, s. 264. 141 Mahmud Yasin Ahmed et-Teltriti, el-Eyyüt~imin, f~' ve'l-Cezire, Beyrut, 1981, s. 367.
ORTAÇA~~ ~SLAM DÜNYASINDA MADEN SANAYI 533 alan Hâniu2 ve Musul (Herür bölgesi)13, Cibal eyaletindeki Zencan r" Anadolu'nun Uluk~~la, Sivas ve bugünkü Elaz~~~ ilimize ba~l~~ Palu° 15 ilçesin-deki demir ocaklar~ndan civar ülkelere demir ihraç ediliyordu. Bu ~ehir ve ilçeler aras~ nda yer alan Zencan'da k~ tl~ k meydana geldi~inde ekme~i ancak demirle mübadele usulü satarlard~. Bu s~rada kim ekmek sat~ n almak isterse onunla birlikte demir çivi almak zorundayd~ ''.
~ ran'~ n FarsH7, Horasan1 '8, Kirmanm, ~stahr"" bölgeleri ile bugünkü Afganistan'~ n Kabil"' da~lar~ ndan bol miktarda demir ç~ kar~ llyordu ve Samaniler (874-999) zaman~nda Semerkant vergi olarak her y~l, 1.300 büyük demir levha vermekteydi152. Ayr~ca Timurlular (1370-1507) döneminde Herat yak~n~ndaki ~aklan Da~~~ ete~indeld K~lruh kasabas~nda demir ve kur-~un madenleri i~letilmekte olup, Herat'ta kullan~ lan demir buradan geli-yordu153.
Maveraünnehr bölgesinde bol miktarda bulunan demir madeni, daha ziyade Fergâne'51, Tibet' 5 ve Çigintalas156'ta bulunan demir ocaklar~ndan g-kar~llyordu.
Demir, Kuzey Afrika'n~n Meccâne157 ve Kayrevan ~ehirlerinin yak~ n~nda bulunan Bicâye"s'nin de önemli madenlerinden idi. 'Unnâbe veya Böne ~eh-
142 Ayn~~ eser, 367.
143 Yakut el-Harnavi, c. Il!, s. 504; Muhsin Muhammed Hiiseyn, s. 264. Musul'dan 30 fesah, '~ madiyye'den de 3 mil uzakl~ kta yer alan bu bölgede ayn~~ zamanda mumyay (bir çe~it zifttir) madeni de bulunmaktayd~. Bkz. Yakut el-Hamavi, c. III, s. 504.
Niel-Kazvini, s. 383.
115 Yakut el-Hamavi, c. I, s. 392; Osman Turan, s. 363. el-Kazvini, s. 383.
147 el-Makdisi, s. 443.
148 ~bn Havkal, s. 434; el-Makdisi, s. 323-324; Haydar Bammat, ~slamiyetin Manevi ve Kültürel De~erleri, Ankara, 1963, s. 89.
119 ~bn Havkal, s. 310; el-Makdisi, s. 470; Marco Polo, s. 30-31. 15° Ayn~~ eser, s. 300; Yakut el-Hamavi, c. I, s. 250.
151 ~bn Havkal, s. 450; el-~drisi, c. I, s. 196.
152 Bkz. el-Makdisi, s. 340; ~bn Hurdazbih, s. 38; Ali Mazaheri, s. 314. 153 ~smail Aka, Timur ve Devleti, Ankara, 1991, s. 132.
154 ~ bn Havkal, s. 506; Adem Metz, el-Hada'retül-~slamiyye fil-Karni'r-Ribi el-Hicri, (Trc: Muhammed Ebu Ride), Beyrut, 1967, c. Il, s. 323.
155 el-~drisi, c. I, s. 513-514. ~s Maurco Polo, s. 54-55.
157 el-Ya'kubi, s. 349; ~ bn Havkal, s. 84; el-Kazvini, s. 260. 158 el-~drisi, c. I, s. 260.
534 ABDULHAL~K BAKIR
rindeki Adü~~ da~lar~ndan ç~kar~lan demir ise, civar ülkelere ihraç
edilmek-teydi'59.
H. IV. yüzy~l~n ilk yar~s~nda Sicilya adas~nda E~lebiler devletine ait bir demir madeni bulunuyordu ve buradan büyük bir gelir elde edilmekteydi. Ayn~~ zamanda buran~n hükümdar~, devletin ihtiyac~~ olan askeri gemileri bu-radan ç~ kar~lan demirlerle imal ettiriyordul"" Ayr~ca Sicilya Adas~l" ve
Müslüman ~spanya162'n~n çe~itli bölgelerinde bol miktarda demir vard~.
Bat~~ Asya'ya gelince; burada demir madeni çok azd~ . Bir rivayete göre H. 355/M. 964 y~l~ nda Arap Yar~madas~'nda yer alan Hecer'deki Karmatlar, Seyfii'd-Devle'den demir talebinde bulunmu~lard~. Bunun üzerine bu emir, Rakka'n~n demirden ma'mul kap~lar~n~n ç~kar~lmas~n~~ emretmi~ti. Ayr~ca o, Mudar bölgesinden demir toplam~§ ve hatta çar~~~ ve pazarlarda mal satan sa-uc~~ ve bakkallar~n terazi a~~rl~k ölçülerini bile ellerinden alarak F~ rat yoluyla Hit'e, oradan da kara yoluyla Karmatlar'a göndermi~ti°63.
Hindistan Yar~madas~~ demir madeni yönünden çok zengin bir bölgeydi. Maden ocaklarmdan ç~kar~lan i~lenmemi~~ demir, Ranc adalar~~ sâkinleri tara-f~ndan Hindistan'~n çe~itli bölgelerine götürülür ve buralarda çok iyi fiata sa-Wird'. Hindistan'~n en iyi demiri Sind, Serendib ve Binmân bölgelerindeki ocaklardan sa~lanmaktayd~'m. Bu ülkede çelik üretimi çok ileri bir düzeye ula~m~~t~. Eritilmi~~ çelik endüstrisi, Milâdi tarihin ba~lar~nda burada ke~fe-dilmi~~ ve geli~tirilmi~ti166. Büyük Roma imparatorlu~u devrinde Akdeniz ül-keleri, Hindistan'da imal edilen ferrum sericum olarak tan~ nan kaliteli çelik ürünlerini ithal etmekteydi. Fakat bu ithal i~lemi, ~slam'~n ortaya ç~k~~~ndan sonra oldukça artt~~ ve Hindistan çeli~i el-Hindâvi ad~yla ~öhret kazanmaya ba~lad~. ~spanyolca'da bulunan alinde kelimesi de buradan gelmektedir ve cilalanm~~~ çelik ayna anlam~n~~ ta~~r'.
1511 Morice Lombard, s. 96. " ~bn Havkal, s. 123.
161 Ayn~~ eser, s. 123; Adem Mert, c. II, s. 324.
162 Ayn~~ eser, s. 114; el-Kazyinl, s. 503; el-Himyeri, s. 143. 163 Adem Metz, c. II, s. 324.
164 el-~drisi, s. 67-68. 165 Mourice Lombard, s. 234. 166 Ayn~~ eser, s. 234.
ORTAÇA~~ ~SLAM DÜNYASINDA MADEN SANAYI 535 ~unu da unutmamak gerekir ki, Hindistan'~ n güneyinde imal edilen çe-lik, zencilerin ülkesi Do~u Afrika sahillerinden getirilen i~lenmemi~~ demire dayan~yordu. Asl~nda buradan ithal edilen i~lenmemi~~ demir, Hindistan'daki ocaklardan ç~kar~lan demirden daha kaliteli idi. Ayn~~ zamanda zenciler tara-f~ndan çok ilkel yöntemlerle ç~kar~lan Afrika'n~n i~lenmemi~~ demiri, çelik sanayiide kullan~lmas~~ için Hindistan'a Müslüman tacirler taraf~ndan ihraç ediliyordu. Buradan ~slam dünyas~na çelik levhalar halinde nakledilmesi ise, yine bu tacirler vas~ tas~yla gerçekle~mekteydi'67.
Avrupa'ya gelince; buras~~ da ye~-yüzeyine yak~n yataklar halinde bulunan ve ferrieres olarak adland~r~lan birçok demir ocaklar~na sahipti. Bu demir ocaklar~, Tirol ve styrie veya ba~ka bir ad~yla Noricum bölgelerinde uzanan Do~u Alp da~lar~nda bulunuyordu ve buras~~ silah sanayinin çok i~lek bir merkezi durumundayd~. Ayr~ca Fransa'n~n kuzey do~usundaki Moselle ve Mora eyaletleri ile Renan ülkeleri, Nogent-en Bassigny ~ehrinin çevresinde yer alan Champagne bölgesi ve Do~u Bren (Brans) da~lar~n~~ da eklemek ge-rekir. Bütün bu bölgeler zengin ormanlar~~ ile tan~n~rlard~~ ve ayn~~ zamanda büyük yak~ t stokuna sahip bulunuyorlard~. ~~te Gaule ülkesi (Fransa) ve Do~u Alp da~lar~nda demir sanayinin büyük geli~me göstermesinin sebebini ancak bu ormanlann mevcudiyeti ile aç~klamak mümkündür.
Burada önemli bir hususu belirtmekte yarar vard~r. Oda ~udur: Araplar, Endülüs'ü fethederken demir sanayi alan~ndaki baz~~ yeni ve mükemmel teknikleri Avrupa'ya sokmu~~ oldular. Bunlardan en önemlisi de D~ma~k çelik imalinde kullan~lan tekniktir. Bu esnada Bat~~ Avrupa, baz~lar~~ yumu~ak, baz~-
lar~~ da sert demirden meydana gelen çok çe~idi ince levhalar imal etmek-.
teydi. Sonra bu demir levhalar, bir çok i~lemden geçerek, sonunda hakiki D~ma~k demirine yak~n bir duruma getirildi. Fakat, bu sonuca varmak için çok yorucu ve birbirini takip eden baz~~ uygulamalar gerektirirdi. Oysa, hakiki D~ma~k demirini imal etmek için, sadece bu madeni belli bir potada erittikten sonra so~utma yöntemiyle çelik haline getirmek mümkündil°69.
167 Ayn~~ eser, s. 234. 168 Ayn~~ eser, s. 235. 169 Ayn~~ eser, s. 236.
536 ABDULHAL~K BAKIR
~slam dünyas~ nda demir madenine k~ yasla bak~ r bold~~~ ve hemen hemen ço~u ülkede bak~ r ocaklar~~ bulunmaktayd~. Ermenistan'~n Bâcüneys'7", Cibâl'in Bâmyân'71 Horasan'~ n Nukan'" ~ehirleri ile Bedah~ânm, Ka~ân171, Kirman175, Htizistan17", Kühistan'77 bölgelerinde bak~ r madenleri vard~~ ve ~sfahan'daki bak~ r ocaklar~~ sultana y~lda 10 bin dirhem vergi ödemekteydi-lerns.
Bak~ r, K~br~s'79"ta da vard~, fakat bugünkü Diyarbak~r ilimizde yer alan Ergani'deki bak~ r ocaklar~~ daha da ~öhret kazanm~~t~ '80. Bak~ r madenleri zengin ve Ergani bak~ r istihsali me~hur olan Artuklu ülkesinde 516 (1122) senesinde Zu'l-Karneyn kalesi yak~n~nda da yeni bir bak~r madeni daha ke~-fedildi. Hüsâmeddin Timurta~~ 542 (1147) senesinde bizzat madene gidip bak~r istihsalini tetkik etmi~; oradan sat~n ald~~~~ bak~rdan ilk defa Artuklu sikkeleri bast~rm~~ur'81. Ayr~ca Halep'te bulunan Cev~en da~~n~n eteklerinde ve Diyarbak~ r'~ n kazas~~ Hani'de bol miktarda bak~r madeni bulunmaktayd~ '82. Bak~ r madeninin bulundu~u yerlerden biri de Kafkaslar ve Maveraünnehr bölgeleri idi. Sonuncu bölgede yer alan Fergânel83 ve ~â~18 ' m~nukalar~~ çok zengin bak~ r madenlerine sahiptiler ve Türk mutfak e~yalar~~ üreten endüstri kolunu bu merkezler ayakta tutuyordu.
17() Yakut el-Hamavi, c. I, s. 373.
171 el-Ya'kubi, s. 289; ~eyhü'r-Rebve, Nül~ betü'd-Dehr fi Acâibil-Berr yel-Batu; Beyrut,
1988, 295.
172 ~ bn Havkal, s. 434; el-~drisi, c. II, s. 692-693; ~eyhü'r-Rebve, s. 296. 173 Marco Polo, s. 43.
171 Ali Mazaheri, s. 315.
175 ~ bnu'l-Fakih, s. 206-207; el-Kazvini, s. 192; Mourice Lombard, s. 60. 176 el-Makdisi, s. 402.
177 el-~sfahani, s. 18.
178 ~ bn Ri~ste, c. VII, s. 157; Adem Metz, c. II, s. 323.
179 Yakut el-Hamavi, c. IV, s. 346; ~eyhü'r-Rebve, s. 73, 190-191; Mourice Lombard, s. 149. 180 Mourice Lombard, s. 149; Claude Cahen, s. 165.
181 Azimi, Azimi Tarihi ( Selçuklularla
~lgili Bölümler), (Yay: Ali Sevim ), Ankara, 1989; s. 45; ~ bnu'l-Esir, el-Kamil fil-Tarih, Beyrut, 1979, c. X, s. 605. Ayr~ca bkz. Osman Turan, Do~u
Anadolu Türk Devletleri Tarihi, ~stanbul, 1993, s. 212. 182 et-Tekriti, s. 367.
183 el-~stahri, s. 312-313, 334; el-Kazvi~~i, s. 603. 181 Yakut el-Hamavi, c. I, s. 205.
ORTAÇA~~ ~SLAM DÜNYASINDA MADEN SANAYI 537 Orta Sudan'~n önemli ~ehirlerinden Tekda'n~n d~~~nda bak~r madenleri vard~. Buradaki madenlerde çal~~an i~çiler, daha ziyade kölelerden olu~mak-tayd~. Bu i~çiler, bak~n yer alt~ndan ç~kard~ktan sonra tasfiye i~lemini evle-rinde yap~yorlard~~ ve birbuçuk kar~~~ uzunlu~unda, baz~lar~~ ince ve baz~lar~~ da kal~n levhalar halinde imal ediyorlard~. Bunlardan kal~n olanlar~ndan 400 levha bir miskal alt~na, ince olanlar~ndan 600 veya 700 bak~r levha da bir miskal alt~na saulmaktayd~. Ayr~ca burada imal edilen bak~r levhalar Kuber, Ze~âri ve Borno gibi civar bölgelere ihraç ediliyordum".
ümmü'r-Rabi'ayn nehrinin orta ve yukar~~ k~s~mlar~nda bulunan Orta Ma~rib veya Dâi bölgesi, Fas'a, Sicilmâse istikametinde güneye ve oradan da Sudan ülkesine bak~r ihraç ederdi" Bu bölgenin bak~n çok kaliteli olur ve ~slam dünyas~n~n ne do~usunda ne de bat~s~nda böyle bir madene rastlan-mazd~. Buradaki bak~nn tad~~ güzel, renk olarak beyaza yak~n ve di~er ma-denlerle kan~unlmaya uygun bir özelli~e sahipti. Herhangi bir madenle ka-n~unld~~~nda çok iyi sonuç verir ve kesinlikle di~er balurlar gibi çözülme göstermezdi. Ayn~~ zamanda buradan di~er ülkelere bak~r ihraç edilirdi'87. Di~er taraftan Tunus'taki Süs bölgesi Sudan'a, Atlas da~lar~~ da Müslüman ~spanya'ya bak~r levhalar ihraç etmekteydilerms. ~spanya ise, eski ça~lardan beri bak~r madenleri ile ~öhret kazanm~~t~. Buradaki bak~r madenleri daha ziyade Elbire bölgesinde yo~unla~m~~um. Son olarak Sicilya Adas~'m da bu-rada zikretmek gerekir'90.
~slam ülkelerinde kur~un çok boldu; ondan yap~larda ta~lar~~ tuttur-makta, camilerin kubbelerini örtmekte, boru ve oluk yapmakta yararlan~-l~rd~~ ~s~.
185lbn Batuta, Rihlet~l B~n Batuta, M~s~r, 1938, c. II, s. 209. Bu bak~r levhalar bölge halk~~ taraf~ndan para birimi olarak da kullan~lmaktayd~. Onlar ince levhalarla kendilerine et ve odun, kal~nlanyla da köleler, m~s~r, ya~~ ve bu~day sat~n ahyorlard~. Bkz. tbn Batuta, c. II, s. 209.
188 Mourice Lombard, s. 149. 187 el-~drisi, c. I, s. 241.
188 Mourice Lombard, s. 97, 149.
189 el-Kazvini, s. 502; el-Himyeri, s. 24; Yakut el-Hamavi, c. I, s. 289. Ayn~~ eser, s. 210.
538 ABDULHAL~K BAKIR
Horasan'"2, Kirman", ~sfahani", Cibâ11"5, Farsl, Azerbaycan107, Bedah~ân'98, Fergâ'ne""' ve $42°° illerinde çok zengin kur~un yataklar~~ vard~~ ve Kabil bölgesindeki Varsad201'da XII. yüzy~lda, y~lda 100 ton kur~un veren bir küçük yatak i~letilmekteydi.
Kur~un madeni, Afrika'n~n çe~itli bölgeler:.~de bulundu~u gibi",
Kayrevan ~ehrine dört konakl~k mesafede yer alan Meccâne.de daha boldu ve burada el-Cezire bölgesindeki Sincar'dan göç edip gelen es-Senâcire kabi-lesi taraf~ ndan ç~kar~lmaktayd~". Ayr~ca Endülüs", özellikle de Elbire" ~ehri ve Sicilya adas~ w" çok zengin kur~un yataklar~na sahiptiler. Bronz veya hars~n ala~~m~nda kullan~lan kalay çok az bulunurdu ve bu maden, ekonomi-leri büyük dünya ticaretiyle s~k~~ s~k~ya ba~l~~ olan iki uzak ve büyük kaynaktan ithal edilirdi. Bunlar, Cassiterides adalar~ , ba~ka bir deyi~le Britanya adalar~~
(Arapça'da kalay madeninin ad~~ olan el-Kasdir kelimesi de bu adalar~ n
is-minden gelmektedir) ve Kalah ülkesi, yani Malezya Yar~ madas~~ idi. Bu
so-nuncu bölgeden gelen kalay, el-Kal'i ad~yla da ~öhret kazanm~~u207. Büyük
Britanya adalar~ndan ithal edilen kalay, Okyanus yoluyla ~spanya'ya, oradan
da Fransa üzerinden Akdeniz'e bakan ~slam ülkelerine, di~er taraftan da Alp
da~lar~~ geçitleri ve ~talya'mn Napoli ~ehri yoluyla do~udaki ~slam memleket-lerine ta~~n~ rd~. Malezya kalay~~ ise, Arap körfezi ve Hind okyanusu ile K~z~ldeniz'deki Arap-Fars ticareti vas~ tas~yla ~slam dünyas~ na ula~maktayd~".
1°2 el-Makdisi, s. 324. 193 Haydar Bammat, s. 89. t° I ibn Rüste, c. VII, s. 157. 193 el-Ya'kubi, s. 289. 19(' el-~stahri, s. 255. 197 el-Kazvi~~i, s. 399. 198 Marco Polo, s. 43. " el-~stahri, s. 334. 2°° Yakut el-Hamavi, c. I, s. 205. 201 Ali Mazaheri, s. 315. 202 Bkz. el-Kazvini, s. 148. 2" el-Ya'kubi, s. 349; el-Kazvini, s. 260.
201 ~bn Havkal, s. 114; el-Kazvini, s. 503; el-Himyeri, s. 1, 24. 2" Ayn~~ eser, s. 502.
2°6 Ayn~~ eser, s. 210. 207 Mourice Lombard, s. 149. 2°8 Ayn~~ eser, s. 149.
ORTAÇA~~ ISLAM DÜNYASINDA MADEN SANAYI 539 Tutya (sürme) veya çinko, kalaya nisbeten daha boldu. Ermenistan", ~ sfahan2'°, Kirman (Kubeyân ve Behabâz ad~ ndaki köylerde) 211 , Kuzey Afrika212 ve Müslüman ~spanya213'da bu madene dair yataklar bulunmaktayd~. Ayr~ca Kühbonan bölgesinin yerlileri gözlere çok iyi gelen tutya ve spodium üretirlerdi. Da~daki bir maden oca~~ndan ç~kar~lan toprak parças~~ k~zg~n bir mangalda kor durumuna getirilir. Mangal~n üzerindeki demir ~zgaradan ge-çen duman buraya tak~l~r ve so~uyunca kaula~~r. ~~te bu tutyad~r. Yukar~~ yük-selmeyip yanm~~~ kömür olarak mangalda kalm~~~ olan kaba ve a~~r aruktansa spodium olu~ur2".
Ta~~ kömürü yataklar~~ çok az bulunmakta ve Semerkant'~~ sulayan Zeref~an Irma~~'n~n yukar~~ bölümündeki yataklar d~~~nda, ~ran'~n merke-zinde Yezd'de ve Lüristan'da bulunan iki küçük yatak i~letilmekteydi215. Fergâne ve ~â~~ bölgelerindeki ta~~ kömürü, gezgin co~rafyac~lar taraf~ndan "kömür gibi yanan ta~" ~eklinde hayretle kar~~~ k bir üslupla tan~t~ lmaktad~r216. Üç yük dolusu ta~~ kömürü M. X. yüzy~lda bir dirheme saul~rken 217, XII. yüzy~lda bu parayla ancak bir yük dolusu ta~~ kömürü sat~n almak mümkündü218.
Antik Hind ve Çin ile kar~~la~t~r~ld~~~nda Önasya'mn yaln~z odun ve ta~~ kömürü azl~~~ndan ötürü madencilikte oldukça yava~~ geli~ti~i görülür. Bununla birlikte bu sonuncu yak~t, yukar~~ Zeref~an'da, Lüristan'da ve Kirman'~n ili Bâriz'de kullan~lmaktayd~. XII. yüzy~lda burada, hemen toprak alt~nda birkaç yatak vard~. Ancak genel olarak yüksek f~nnlan beslemek için odun yak~ lmaktayd~ . Kabil bölgesindeki Gür'un ve sonunda Mezopotamya'n~ n odununu sa~layan Önasya'n~ n ~sviçresi Do~u Anadolu'nun ormans~zla~mas~~ bu yüzdendir2I".
2181 Ayn~~ eser, s. 237. 218 ~bn Re~ste, c. VII, s. 157. 211 Yakut el-Hamavi, c. IV, s. 553. 212 Mourice Lombard, s. 237.
213 el-Kazvini, s. 502-503; el-Himyeri, s. 1, 24; Yakut el-Hamavi, C. I, s. 289. 211 Marco Polo, s. 36.
213 Ali Mazaheri, s. 314.
218 Bkz. el-~stahri, s. 334; Yakut el-Hamavi, c. I, s. 205; ~bn Havkal, s. 515. Ayr~ca bkz. Ramazan ~esen, ~slam Co~rafyamlarma Göre Türkler Iv Türk ülkeleri, Ankara, 1985, s. 241.
217 el-~stahri, s. 334.
218 Yakut el-Hamavi, c. I, s. 205. 218 Ali Mazaheri , s. 315-316.
540 ABDULHAL~K BAKIR
Yemeklerde vazgeçilmez bir madde olarak kullan~lan ve ayn~~ zamanda g~da, dokuma ve deri sanayide büyük bir yer tutan tuz, ya sahillerde yer alan tuzlalardan ya da yer alt~ nda bulunan ocaklardan ç~ kar~lmaktayd~. Ocaklardan ç~kar~lan madene kaya tuzu denilirdi22°.
Arap Yar~madas~'n~n birçok yerinde tuz üreten tuzlalar vard~. Bunlardan birisi erAvahil bölgesi ile Beyhan vadisi aras~nda yer alan tuz da~~yd~~ ve Yemen'in Mezhiç, Arabistan'~n Necid ve çöl araplar~~ tuz ihtiyaçlar~n~~ buradan temin ederlerdi'. Fakat Yemen'in me~hur tuz kayna~~~ ~üphesiz ki, Ma'rib bölgesindeki tuz da~~yd~. Buradan ç~kar~lan tuz madeni billur kadar saf ve temiz idi. Hz. Peygamber, buray~~ el-Ebyaz b. Cemal ad~nda bir sahabiye ikta olarak vermi~tir.
Ortaça~da, Arap Yar~madas~ ndaki tuz ticareti güney Yemenli tacirlerin tekelindeydi ve onlar taraf~ndan idare edilen kervanlar yoluyla çe~itli bölge-lere pazarlan~yordu. Tuzlar~n tarulmas~, çuvallara konulmas~~ ve pazarlara gönderilmesi i~ini yapan i~çilere de "zela" veya "sela" ad~~ verilmekteydi223.
Kudüs ~ehrinden dört mil uzakl~ktaki el-Muntine gölünden el-Hummer ad~nda kuyumcularca kullan~lan bol miktarda tuz ç~kar~llyordu224. Darabcerd bölgesinde beyaz, sar~, siyah ve k~rm~z~~ tuz da~lar~~ vard~~ ve bu da~lardan ko-par~lan tuz kayalar~ndan yemek masalar~~ ve benzeri e~yalar yap~l~r, civar ~e-hirlere gönderilirdi225.
XII. yüzy~lda ~slam dünyas~nda "el-Enderani" ad~yla ~öhret kazanan kaya tuzu ise, Ermenistan, Hürmüz Adas~227 ve Endülüs'ün Serrakusta228 ilindeki ocaklardan ç~kar~l~yordu. Ayn~~ yüzy~lda Ba~dat halk~~ tuz ihtiyac~n~, Baksaya ile Bendenicin (Irak'~n bugünkü Mendeli ilçesi) ~ehirleri aras~nda yer alan ve ikincinin s~n~rlar~~ içinde bulunan Tesuh köyündeki geni~~ kapsaml~~ bir tuzla-dan temin etmekteydi229. ~ran'~n Hemetuzla-dan bölgesinde dört fersah geni~li-~inde Ferhan ad~nda bir gölden tuz ç~kar~larak bölge halk~~ taraf~ndan di~er
220 Mourice Lombard, s. 248. 221 ~bnu'l-Mücâvir, c. II, s. 199. 222 Cevad Ali, c. VII, s. 522. 223 Ayn~~ eser, c. VII, s. 523.
22 ~ bn Hurdazbih, c. VII, s. 79; ~bn Havkal, s. 502.
225 el-~stahri, s. 155; ~hn Havkal. s. 300; el-Kazvini, s. 188; ~eyhifr-Rel~ve, s. 240. T26 Yakut el-Hamavi, c. I, s. 373.
222 ~ bn Satt~m, c. I, s. 173. 228 el-Himyeri, s. 97.
ORTAÇA~~ ~SLAM DÜNYASINDA MADEN SANAYI 541 ülkelere saullyordu230. Orta Asya'n~n tuz ihtiyac~~ ise, Semerkant yak~n~ndaki KiSS23I,
~a~' - ve Hucende232 ~ehirlerindeki tuzlalardan kar~~lanmaktayd~. Marco Polo, Çin ülkesini tan~urken burada bulunan Tsanghsien ~ehri ile ilgili ~u bilgilere yer verir: "Bu kentte ve çevresinde büyük ölçüde tuz elde edilir. Bu yörede tuz içeren bir toprak bulunmu~tur. Bu toprak tepeler olu~-turacak biçimde y~~~l~r, sonra y~~~n~n üzerine su dökülür. Su topra~~n için-den tuzlar~~ al~r, sonra kanallarda toplanarak çok geni~~ kaplara aluul~r. Burada özenle kaynat~l~r ve kristal durumuna geçer. Bu yöntemle elde edilen tuz beyazd~r ve çok iyidir. Buradaki insanlar tuz üretiminden iyi bir kazanç sa~larlar, Büyük -Ka~an (Kubilay Han) da tuzdan önemli say~labilecek bir vergi geliri elde eder. "233.
~slam dünyas~n~n tuz üreten en önemli bölgesi ise, Kuzey Afrika'da yer alan Büyük Sehra'n~n kuzeyindeki Te~âze vahas~~ idi. Buradaki bütün evler kaya tuzlarla yap~lm~~~ ve tuz oca~~~ yerin alt~nda tabakalar halinde bulunmak-tayd~. Madende çal~~an i~çiler, Kuzey Afrika'n~n yerli halk~~ berberfierin bü-yük kabilelerinden biri olan Mesüfe'ye mensup kölelerden olu~uyordu233. Bu i~çiler, bir y~l boyunca durmadan kar~n toklu~una çal~~~rlar, sonra da ç~kar-m~~~ olduklar~~ tu~lar~~ tuz tacirlerine satar, paras~n~~ da efendilerine verir-lerdi236. M. XIII. yüzy~lda Te~âze'de bir yük dolusu tuz 100 dinara sat~lmak-tayd~237. Ayr~ca Sudan ülkesinde ticari al~~veri~lerde alt~n ve gümü~~ gibi tuz da mübadele araçlar~ndan say~l~yordu ve Te~âze köyü, küçüldü~üne ra~men bu ticaret sayesinde bol miktarda alt~n~n kazan~ld~~~~ bir merkez durumun-dayd1238.
230 Ayn~~ eser, c. IV, s. 293. "1 ~bn Hurdazbih, s. 38. 232 Kudame b. Cafer, s. 103. 233 Marco Polo, s. 135. 234 Mourice Lombard, s. 248-249. 235 ~bn Batuta, c. II, s. 191. 236 el-Kazvini, s. 26. 237 Ayn~~ eser , s. 26. 238
~bn Batur., , c. II, s. 192. ~bn Havkal ise, Sudan'da bir yük dolusu tuzun 200-300 dinara sat~ld~~~n~~ bildirmektedir. Bkz. ~bn Havkal, s. 101.
542 ABDULHAL~ K BAKIR
Ortaça~da kimyasal tuzlardan olan n~~ad~ r tuzu Kirman239, Sicilya Adas~m ve Maveraünnehr241 bölgelerinde bulunurdu. Birinci bölgede n ~~a-d~ r Zemindan ~ehrindeki Dünbavend da~~nda bir ma~aradan ç~kar~lmak-tayd~. Maden olu~tu~unda ~ehir halk~~ her ay~n belli bir gününde buraya u ~-rayarak biriken n~~ad~r~~ toplarlard~. Devlet be~te bir hissesini ald~ ktan sonra toplanan n~~ad~ r civar memleketlere ihraç edilirdi"'", Nas~r Hüsrev buray~~ bize ~öyle tan~ t~ r: "Rey'le Amül aras~nda Dünbavend da~~~ vard~r. Bir kubbeye benzer ve ona Levasan derler. Üstünde bir kuyu vard~ r, n~~ad~ rm ve kükür-dün oradan ç~ kt~~~n~~ söylerler. Halk öküz derilerini götürüp n~~ad~rla doldu-rurlar, da~~ ba~~ ndan a~a~~~ yuvarlarlar. Yoldan indirmeye imkân yoktur2 '3 ". Üçüncü bölge ise, birinci ve ikinciden çok daha önemli bir yere sahipti ve eski ça~lardan beri bulundu~u yere nisbetle n~~ad~r tuzuna Avrupal~lar (Tatarisches Salz) Tatar tuzu diyorlard~'".
El-Mesudi bize Maveraünnehr bölgesindeki N~~ad~ r da~~n~~ ~öyle tan~t-maktad~r: "Çin'in Dicle ve F~rat gibi büyük nehirleri vard~r. Türk, Tibet ve Su~d ülkelerinden akar ve o Buhara ile Semerkant aras~ nda bulunmaktad~ r. ~~ te orada N~~ad~ r da~lar~~ vard~ r. Yaz mevsimi olunca, geceleri yüz fersah uzakl~ktan o da~lardan ate~lerin yükseldi~i görülür. Gündüzleyin, güne~~ ~~~n-lar~~ ve gündüzün ayd~nl~~~~ neticesinde burada sadece bir duman görülür. Buradan n~~ad~r ta~~n~r. K~~~ mevsimi ba~lay~nca, Horasanl~lar'dan kim Çin'e gitmek isterse o bölgeye gitmesi gerekir-O da~lar aras~ nda 40 veya 50 mil uzunlu~unda bir vadi vard~ r- Orada vâdinin tam a~z~nda bulunan insanlara u~rar ve onlara iyi bir ücret öder. Onlar da yan~ndaki e~yalar~~ omuzlar~nda ta~~yarak ve ayn~~ zamanda ellerinde sopalar tutarak, durup vâdinin s~ k~ nt~-s~ ndan ve deh~etinden ölmemesi için ta o da~~n tepesine ç~ kana kadar onun yanlar~ na vururlar. Orada ormanlar ve su birikintileri vard~ r. Onlar yorgun-lu~un ~iddetinden ve n~~ad~ rm s~cakl~~~ndan kendilerini o su birikintilerine atarlar. Orada o yolu hiç bir hayvan kullanmamaktad~ r. Zira N~~ad~r yaz mev-siminde ate~ten alev ç~ kar~ r, bu sebepten dolay~~ hiç kimse bu vâdide yürü-
239 ~ bnu'l-Fakih, s. 247.
2.1() ~ bn Havkal, s. 255-256; el-Kazvin~, s. 210. 241 el-~stahr~, s. 288; el-Kazvini, s. 509, 603.
212 ~ bnu'l-Fakih, s. 206-207; el-Kazvin~, s. 192; Yakut el-Hamav~, c. II, s. 536-537. 2-13 Bkz. Nas~ r Hüsrev, s. 6.
ORTAÇA~~ ~SLAM DÜNYASINDA MADEN SANAYI 543 mez. K~~~ olunca ve karlar ço~al~nca o bölgeye de ya~ar ve böylece N~~ad~r'~n ~s~s~ n~~ ve alevini söndürür. O zaman da insanlar o vadiye u~rarlar..."215.
Co~rafyac~ lar Fergâne bölgesinde bulunan Buttem ~ehrini tan~ t~ rken buradaki di~er madenlerle birlikte n~~ad~rdan da bahsederler. Anlaulanlara göre buradaki bir da~da bir ma~arada n~~ad~ r vard~r ve bu maden için bir ev yap~lm~~ t~r. Bu evin kap~lar~~ ve bacas~~ muhkem bir ~ekilde kapat~lm~~~ .du-rumdad~r. Ma~aradan bir buhar yükselir, bu buhar gündüz vakti duman, gece vakti ise ate~~ olarak görülür. Yükselen buhar toplan~nca, n~~ad~r mey-dana gelmi~~ olur. Isinin yüksekli~inden hiç kimse bu eve girmeye cesaret edemez. Oraya ancak su ile ~slat~lm~~~ bir keçe elbise giyen biri girebilir. O zaman da bir ~ey çalan biri gibi yapar ve alabilece~i miktarda n~~ad~r alarak h~zl~~ bir ~ekilde oradan uzakla~~r. Ayr~ca buradaki buhar sürekli bir ~ekilde bir yerden di~erine geçer, böylece görülene kadar onun için çukur kaz~l~ r. Bir yerde kaybolursa, ba~ka bir yerde ona yeni bir çukur kaz~l~r2 m.
M. 982 y~l~ nda n~~ad~r da~lar~n~~ ziyaret eden Çin seyyah~~ Wang-yen-te buradaki gözlemlerini ~öyle anlat~r: "N~~ad~r, Pitinc'in kuzeyindeki da~lardan ç~kar~l~r. Bu bölgeden hiç kesilmeyen ate~~ burçlara yükselir. Gece vakti ise, me~alelerden yükselen ate~ler gibi alevler görülür, hatta insan~n ku~lar~~ ve fareleri k~rm~z~ya boyanm~~~ olarak görmesi mümkündür. N~~ad~r~~ toplamakla me~gul olan i~çiler, alt k~sm~~ tahtadan yap~ lm~~~ bir çe~it ayakkab~~ giyerler. Zira deriden ma'mul ayakkab~lar yanmaktad~r." 217.
M. XI. yüzy~l yazarlar~ndan el-Hucviri el-Afgani, Ke~fu'l-Mahcûb adl~~ ta-savvufla ilgili eserinde ~slam memleketlerinin s~n~r~nda bulunan bir Türk ül-kesinde içinden n~~ad~r buhar~~ yükselen alevlenmi~~ bir da~~ gördü~ünü ve bu esnada da alevlerden kurtulmak için kaçmaya çal~~an bir farenin yanarak *can verdi~ini anlatmaktad~r218.
245 el-Mesudi, Murücu'z-Zeheb ve Me'adini'l-Cevher, ( Thk: Kas~ m e~-~emma'i ), Beyrut, 1989, c. I, s. 149-150. Ayr~ca bkz. ~ bn Havkal, s. 505-506; Adem Metz, c. II, s. 318.
2Ib Bkz. el-istahri, s. 327-328; ~ bn Havkal, s. 505-506; el-Kazvini, s. 509; Yakut el-Hamavi, c.
I, s. 399; Ayr~ca bkz. G. Le Strange, Büldanu'l-hilaYen'~-~arklyye, ( Trc: Be~ir Fransis-Gorgis Awa'd ), Beyrut, 1985, s. 510; Ramazan ~e~en, ~slam, s. 235.
247 Adem Metz, c. II, s. 319.
218 Ayn~~ eser, c. II, s. 319. Sicilya adas~ ndaki n~~ad~r madenleri için bkz. ~ bn Havkal, s. 255-
544 ABDULHAL~K BAKIR
Ortaça~da ~ap, Yemen"), Anadolu25°, Hemedan251, Sudan252, Te~âze253,
Sicilya adas~25t ve I ndülüs255'ten temin edilmekteydi.
~ap, tekâmülünü tamamlayamam~~~ ~u dört maddeden biridir: Zâc (kara boya) tuz, n~~ad~r ve ~ap. Anlaulanlara göre ~ap, damla damla akan bir su olup, yere ula~madan ta~la~an bir maddedir. Bu maddenin çe~itleri vard~r. Yemen'deki da~lardan ç~kanlan ~apa Yemen ~ap~~ denilirdi256. Deri tabakla-mada kullan~lan Yemen'in beyaz ~ap~, bu ülkede yer alan Mezhiç kabilesinin kollanndan olan 'Ans topraklar~ndaki ~sbil da~~ndan ç~kar~l~rd1257.
Ortaça~da, özellikle boya endüstrisinde kullan~lan ~ap, Antikça~lardan beri bilinmekte, Anadolu'daki ve ba~ka yerlerdeki ~ap ocaklanndan ~ap
ç~ka-r~lmaktayd~. Ayr~ca ~ap yaln~z Bat~~ Avrupa'daki boya endüstrisinde kullan~
l-maktayd~, çünkü Do~uda ~ap~n kullan~lmas~na gerek b~rakmayan ba~ka bo-yalar biliniyordu. XIII. yüzy~l~n sonlar~ndan XV. yüzy~l~n ortalar~na kadar Avrupa'da kullan~lan bütün ~ap~n Anadolu'dan geldi~i ve ~ap ticaretinin Cenevizliler'in tekelinde oldu~u kesinlikle bilinmektedir258. 1253 y~l~nda, ikinci Keykâvus zaman~nda, Konya'y~~ ziyaret eden Rubruck bu ~ehirde ticaret yapan bir çok Venedik ve Cenevizli'ye rastlad~~~n~, Cenevizli Nicola ile Venedikli Bonafatius Malendino adl~~ iki tâcirin bir ~irket kurarak Bütün Türkiye ~aplann~~ tekellerine ald~klar~n~, sultan~n (anla~maya göre) bunlar-dan ba~kas~na ~ap satamad~~~~ için bu maddenin normal fiyat~~ 15 alt~n iken 50'ye ç~kt~~~n~~ anlat~r259.
M~s~r'daki ~ap madeni, bu ülkedeki k~rsal kesimlerden ve vahalar bölge-sinden ç~kar~l~rd~~ ve buradan M~s~r'~n Küs, Esyüt, ~hmim ve el-Behnesa ~eh-rine götürüldükten sonra Nil yolu ile ~skenderiyye'ye ta~~n~rd~. Burada depo-lanan ~ap, özellikle Avrupal~lar'a saul~rd~. Bir k~ntar ~ap~n fiyat~~ ise, 5-5,5 di-nard~. Ayr~ca M~s~r hükümeti ~ap sau~~ndan elde edilen gelirin üçte birini
249 Cevad Ali, c. VII, s. 520. 25° Claude C.ahen, s. 164. 251 ~ bnu'l-Fakih, s. 247. 252 Adem Metz, c. II, s. 316. 253 el-Kazvini, s. 26. 254 Ayn~~ eser, s. 210.
255 Ayn~~ eser, s. 503, 552; el-Himyeri, s. L 256 ~bnu'l-Fakih, s. 247; el-Kazvini, s. 52. 257 Cevad Ali, c. VII, s. 520.
258 Claude Cahen, s. 164.
ORTAÇA~~ ~SLAM DONYASINDA MADEN SANAY~~ 545 orduda görev yapan kumandanlar ile di~er ordu mensuplar~na harcard~260. En makbülü k~rm~z~~ renklisi, en az itibar göreni ise cavâri denilen çe~idiydi. ~ap leysi k~ ntar ile ~skenderiyye Matcarin'deki memurlar taraf~ndan sat~n al~n~rd~. Yan~nda izinsiz ~ap bulunduran~n elindeki ~ap imha edilirdi26°. M~s~r içindeki keçecilere, has~rc~lara, boyac~lara y~lda 80 luntar kadar ~ap saul~rd~. ~ç sau~~n fiau 7.1/4 dinard~. Fakat di~er bir habere göre ~ap~n k~ ntarm~ n el-Matcar el-Sultâni'den Rum (Bizans) ve Avrupa tüccârlarma luntar~~ 4 ile 6 di-nar aras~nda saulmaktayd~m. M~s~r'dan do~u Frenklerine de ~ap ihraç edil-mekteydi. Hatta bunlara giden ~ap yolunu emniyete almak maksad~yla 577 y~l~nda Süvey~'te bir burcun yap~m~~ tamamlan~p buraya küçük bir birlik yer-le~tirilmi~tir. ~ap Fatimilerin son zamanlar~nda devlet tekeline al~nm~~~ ve ~skenderiyye'den ba~ka Tinnis ve Dimyat'tan da ihraç edilmeye ba~lan-m~~t~".
~ap, ç~ kar~ld~~~~ yöredeki endüstride kullan~lm~yor ve Avrupahlarca sat~ n al~n~yordu. M~s~r'da ve 1255' te ~ap ticaretinin iki Italyan taraf~ndan yürütül-dü~ü Anadolu'da bu böyleydi. Buralardaki ~ap ocaldarm~n ne zaman ve nas~l kullan~lmaya ba~lad~~~n~~ bilebilmek güçtür. 1286'da Marsilya'daki bir komün K~br~s kral~ndan ticari bir ayr~cal~k kazan~nca, K~br~s'tan transit geçen mallar aras~nda Bizans'tan al~nan ~aptan da söz edilmektedir2"4.
XII. yüzy~lda ~aptan hiç söz edilmemesine kar~~n, XIII. yüzy~lda büyük ölçüde ~ap kullan~ld~~~~ belirtilmektedir. ~ap kaynaklar~~ de~i~medi~ine göre, Aksaray ~ap~n~n Kütahya'dan, Sivas ~ap~n~n da ~eminkarahisar'dan geldi~i san~lmaktad~ r. M~s~ r'da da bu dönemde hâlâ ~ap ç~kar~lmaktayd~. Anadolu'daki ~ap da ayn~~ derecede iyiydi ve M~s~r'~n ~ap~n~n, hazinenin gelir kaynaklar~ndan biri oldu~unu dü~ünürsek, Selçuklular'dan daha uygun fiyat-larla ~ap sa~lamak mümkün olmaktayd~265.
Foça sahilde oldu~undan, Foça ~aplar~, 1421'de de Cenevizliler taraf~n-dan i~letiliyor ve Osmanl~~ hükümeti buntaraf~n-dan önemli ölçüde vergi al~yordu; hatta II. Murat Bey, amcas~~ Mustafa'y~~ takip ederken Foça Podestas~~
260 el-Kalka~ancli, Subhu'l-A'~a fi S~na'atil-in~a', Beyrut, 1987, c. III, s. 527. Ayr~ca bkz. Hasan ~brahim Hasan-Ali ~brahim Hasan, en-Nuzumul-islami>rye, M~s~r, 1939, s. 323.
261 Ramazan ~e~en, Salahaddln Devrinde Eyyübiler Devleti (H. 569-589/M. 1117-1193), ~stanbul, 1983, s. 195.
262 Ayn~~ eser, s. 195. 263 Ayn~~ eser, s. 195.
264 Claude Cahen, s. 164.
266 Ayn~~ eser, s. 164. Ayr~ca bkz. Osman Turan, Selçuklular, s. 363.
546 ABDULHAL~K BAKIR
Adorno'ya haber göndermi~~ ve onun verdi~i gemi ile Rumeli sahiline geç-mi~ti. Bu geçi~~ esnas~nda Adorno, maden vergisinden Osmanl~lar'a borçlu oldu~u 27. 000 dokay~~ affettirmi~~ ve yeni padi~ahtan bu yolda ferman al-m ~~~ t~ 2". Bu al-madenler, Saruhano~ullar~~ zaman~ nda da Cenevizliler taraf~ndan i~letiliyor ve vergisini Saruhan Beyli~i allyordu267. Foça'daki madenin gemilere nakli kolay ise de Giresun ve Tirilya iskeleleri yoluyla naklolunan do~u Karahisar ve Ulubat ~aplarm~n naklinde epeyi masraf gerekmekteydi. Kütahya ~aplan k~smen büyük Menderes üzerinden Selçuk ve Palatiya kasabalar~na indirilir ve k~smen de onbe~~ günde karadan Antalya'ya ta~~n~rd~. Ayr~ca Avrupa piyasalar~ na sevkedilen Anadolu ~aplann~n bir piyasas~~ da ~stanbul olup burada çok miktarda ~ap depolar~~ vard~ .
Civa, Darabcerd (~stahr)269, Bamyan (Cibâ.1)270, ~iz (Azerbaycan)271 , Do~u Anadolu272, Tiflis273, Kuba (Ni~apur) 27 ', Fergâne276, 54270, Sicilya adas~m ve Endülüs278'de bulunmaktayd~. Bunlar aras~nda siz ~ehrindeki civa madeni Horasan'dakilerden daha kaliteli, daha a~~r ve daha da temiz idi. Buradaki civa madeninin de~eri üzerinde yap~lan bir deneye göre gümü~~ madenine nisbetle otuzda bir olarak sonuç vermi~tir2". Fakat ~slam dünya- s~nda bu madenle ilgili en büyük yatak Endülüs'te El-~drisi buray~~ ~öyle tan~tmaktad~r: "Kurtuba ~ehrinin kuzeyinde civa madeninin bulundu~u kale vard~r. ~~te buradan civa ve zincefre madenleri bütün dünya ülkelerine gön- 266 ~smail Hakk~~ Uzunçar~~l~, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, Ankara, 1988, s. 251.
262 Ayn~~ eser, s. 252. 269 Ayn~~ eser, s. 252.
269 el-~stahri, s. 155; ~bn Havkal, s. 300; Yakut el-Hamavi, c. I, s. 250. 270 el-Ya'kubl, s. 289; ~eyhil'r-Rebve, s. 295. 221 el-Kazvini, s. 399. 222 ~bnu'l-Faldh, s. 297. 2" el-Kazvini, s. 519. 271 el-Makdisi, s. 326. 2" el-~stahri, s. 312- 313, 334; el-Kazvini, s. 603. 226 Yakut el-Harnavi, C. III, s. 315.
2" el-Kazvinl, s. 210. 229 ~bn Havkal, s. 114.
272 Yakut el-Hamavi, c. Il!, s. 345.
280 ~bnu'l-Faldh, s. 87; Yakut Hamavl, c. I, s. 583; Kazvini, s. 503; Himyeri, s. 1; el-c. II, s. 301.