• Sonuç bulunamadı

Şimdi de Celile Hanım'ın sahtesi:Son günlerde resim piyasasını karıştıran "Celile Hikmet" imzalı tablolar, sanatçıya ait degil

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Şimdi de Celile Hanım'ın sahtesi:Son günlerde resim piyasasını karıştıran "Celile Hikmet" imzalı tablolar, sanatçıya ait degil"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

4

2

GÜNEŞ SAYFA 6

Sanat • Kültür • İnsan

Şimdi de Celile Hanım'ın sahtesi

Son günlerde resim piyasasını karıştıran “Celile Hikmet” imzalı tablolar, sanatçıya ait değil

C

e l

İLE Hanım’ın kızı Samiye

Yaltırım, söz konusu resimlere

değinirken “Annem, babamla

evliyken de, ayrıldıktan sonra da

Celile Hikmet diye imza atmadı”

dedi

NUR NİRVEN

C

ELİLE Hanım’ın Bakırköy Sanat Merkezi’nde açılan resim sergisi büyük ilgiyle izlenirken, kızı Sami­ ye Yaltırım, son günlerde resim pi- y a sa sın ı k a r ış tır a n “ Celile

Hikmet" imzalı resimlerin sanatçıya ait olma­ dığını belirtti. Kızı Samiye Yaltırım, torunu

Dr. Hikmet Yaltırım ve aile dostları MUzeh- her Vâ-Nû ile Erdinç Özerman’ın koleksiyon­ larından derlenen sergide Celile Hanım’ın yağ­ lıboya çalıştığı, toplam 21 portre ve ölüdoğa resminin yanısıra füzen, karakalem , kurubo- ya ve akuarel 27 deseni de yer alıyor. Bakır­ köy Sanat Merkezi’nin sorumlusu Mehmet Bi­ tik, “Sergiye ilgi yoğun. Günde ortalama 75 ki­ şi geziyor. Cumartesi günleriyse bu sayı 125’i buluyor” dedi. Bitik, serginin 6 Şubat’ta sona ereceğini, anca k yoğun ilgi ka rşısında sergi sü­ resinin uzatılmasının düşünüldüğünü belirtti. Sergiyi gezdiğimizin ertesi günü Samiye Yal- tırım, kızı Ayşe Yaltırım ve Av. Atilla Coşkun ile, bir yandan bizi evinde ağırlarken, öte yan­ dan sorularımızı yanıtladı.

—Biraz annenizden söz eder miydiniz? "Doğduğu yeri tam bilemiyorum, İstanbul’­ da doğmuş şanıyorum. 1882’de. Büyükbabam askerdi, annem doğduktan sonra Rumeli’de çok dolaşmışlar. Büyükbabam uygar olduğun­ dan annemin Fransızca, Almanca ve resim öğ­ renmesine olanak sağlamış. Annemin, elimiz­ de bulunan ilk resmi, Napolyon’un portresi. Genç kız olarak, Napolyon’u çok beğenen an­ nem, kendi yörumuna göre yapmış bu kara­ kalem portreyi. Büyükbabam, görevli bulun­ duğu S elanik’ten İsta n b u l’a geldiğinde Üsküdar-Kuzguncuk arasında bir yalıda otur­ muşlar. Babamla burada evlenmiş. Babam, Galatasaray Lisesi’nden mezunmuş. Yaban­ cı dil bildiğinden Selanik’te Umur-u Ecnebi­ ye Müdürü’ymüş. önce, ağabeyim Nazım Hik­ met dünyaya gelmiş. Arkasından, Ali adını verdikleri bir oğullan daha olmuş. Büyükba­ bam, Halep’e vali atanmış. Birlikte Halep’e gittiklerinde narin bünyeli bir çocuk olan Ali ölmüş. Nazım’dan 5.5 yıl sonraysa ben doğmu­

-* I #

* * V f o V 'İ J

o:..-*-Celile Hanım ın fırçasından kızı Samiye Yaltırım ve torunu Hikmet (solda). Samiye Yaltırım, "Annem herke­ sin resmini yapar, yaptığı resimleri hediye ederdi. Yaptığı resim asılsın, görülsün, beğenilsin İsterdi" diyor.

şum. Sonra yeniden İstanbul’a gelmişler. Za­ man geçmiş. 1. Dünya Savaşı çıkmış. Ben, bunları özetleyerek anlatıyorum tabii.

“ Nişantaşı’nda oturuyorduk. O zamanlar annemin kahve içen bir A rap kızı resmi yap­ tığını hatırlıyorum. Bu resim, Galatasaray Li- sesi’nde açılan sergilerden birinde yer aldı. Sonra resmi Celal Sahir’e vermişti. Gençliğin­ de sıkı çalışmazdı. Mütarekede babamdan ay­ rıldı. Anlaşmalı, kavgasız gürültüsüz bir ay­ rılıktı bu. Ayrıldıktan sonra da görüşürlerdi. Annem, resim çalışmak için önce Roma’ya sonra, P aris’e gitti. Sergideki n ü ’ler buralar­ dan. 1.5-2 yıl sonra İstanbul’a döndü. Portre çalışmaya başladı. Herkesin resmini yapar, yaptığı resmi hediye ederdi. Resimleri asılsın, görülsün, beğenilsin isterdi. Yaşlandıkça res­ me düştü giderek. Bir ara hamam, köylü re­ simleri de yaptı. Hamama gider, mekânı çi­ zer, sonra Roma ve P aris’te yaptığı nü’leri oturturdu resme. Ancak bence, köylü resim­ leri iyi değildi. ’D’apres n ature’ değildi çün­ kü. Gözlerine katarakt indiğinde de 3-4 gözlü­ ğü üst üste takar, gene resim yapardı.”

-7-Sergide annenizin 1943, 1944, 1953 gibi de­ ğişik tarihlerde çuval üzerine yağhboya resim­ leri var. Neden çuval üzerine çalışırdı?

“Annem, zengin değildi. Babasından kalan aylıkla geçinirdi. Bu nedenle tuvali kendi ya- ’

pardı, kimi kez de çuval üzerine çalışırdı. Ay­ rıca, beyaz boyayı, çerçeveleri de kendi yapar­ dı. Kocam, Adana Sümerbank fabrikasında müdürdü. Annem, fabrikadan demir tozları alarak tutkalladı ve çerçeve yaptı. Böyle çer­ çeveli resimler sergide var.”

—Nazım Hikmet, annenize poz vermiş miy­ di?

“ Nazım, hiçbir zaman poz vermedi. Hepi­ miz kaçardık poz vermekten, sıkılırdık. An­ nem, önce füzenle kroki çizer, vaziyeti tespit ederdi. Sonra bizi çağırır, ’Gel, yüzünün şu­ rasına bakayım, burasına bakayım ’ derdi.” —Anneniz, resimden başka bir sanat dalıy­ la ilgilenir miydi?

“ Kadıköy Halkevi’ne gider, heykel yapar­ dı. Ama bu heykellerin izini kaybettik. Bu evin yerinde ahşap bir evimiz vardı. Müteahhide verip yıktırdık, yerine bunu yaptırdık. Taşın­ ma sırasında kaybolmuş olabilir. Piyano ve alaturka armonium da çalardı. Ancak, müzi­ ğe istidadı yoktu, sonra bıraktı zaten.”

—Nazım Hikmet de resim yaparmış, sizin de resim yeteneğiniz var mı?

“ Benim yok. Ağa beyimin ressamlığı roman­ cılığı gibidir. Bizde 2 resmi var. Birini kızıma, ötekini oğluma hediye etmişti. Bir de Dünya Sineması’ndaki sergide yer alan, bez üzerine

elişlemeli yastık kılıfları yapardı cezaevindey­ ken. Bu kılıflar o zamanlar çok modaydı. ”

Bu arada Samiye Yaltırım, “Celile Hikmet” imzalı resimlerin, annesi Celile Hanım’a ait olmadığına değiniyor. "Annem, babamla ev­ liyken de, ayrıldıktan sonra da Celile Hikmet diye imza atmadı. Celile Hikmet imzalı resim­ ler annemin değil” diyor.

Söyleşimizin sonuna doğru, Av. Atilla Coş- kun’a Nazım Hikmet kampanyasındaki son ge­ lişmeleri soruyoruz. Av. Coşkun, şu açıklama­ da bulunuyor: “Nazım ile ilgili yoğun gelişme­ ler olacak. Çeşitli illerde çok sayıda hukukçu bir araya gelerek tartışacaklar, ortak bir gö­ rüşe vardıktan sonra hükümete başvuracağız. Başvuruyu Samiye Yaltırım yapacak. Yazar­ lar, şairler, sinemacılar gibi kültür adamla­ rıyla hukukçular onu destekleyecekler. Biz, Nazım’ın vatandaşlığa alınması gibi bir talep­ te bulunmuyoruz. Nazım’ın zaten Türk vata- daşı olduğunu biliyoruz. İstediğimiz, 1951’de vatandaşlıktan çıkarılması yolunda verilen ka­ rarın geçersizliğinin ve Nazım’m Türk vatan­ daşı olduğunun tespiti.

Bir dö, biliyorsunuz Nazım Hikmet, Dünya Barış Konseyi üyesiydi. Konsey, ölüm yıldö­ nümü olan 3 H aziranda tüm dünyada etkin­ liklerde bulunacak. Türkiye’de ne olur bilemi­ yoruz. Bu, kültür adamlarının yapacakları iş.”

I Arşivlerde İstanbul Bellet Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

göstermiş olan askerle- den Kurmay Yüzbaşı o- Iarak mezun olmuş, saray maiyetinde ve daha baş­ ka vazifelerle Avrupa’da iolaşmış, Hassa Ordusun­ da Fırka

Missed abortus tanılı hastalarda ise sağlıklı kontrol gebelere göre serum çinko düzeylerinde anlamlı fark bulunamazken, serum bakır düzeyi ve seruloplazmin oksidaz

Çünkü Aralık 1993'de Emekli Sandığı ile Kamer inşaat arasında yapılan sözleşme, restorasyon için değil, Serkldoryan Bloğu'nun tamamen yıkılıp yerine dev bir

Duncan Çoklu Karşılaştırma Testi Sonuçlarına göre Kaldırık (90.4) ve Melocan (19.5) bitkilerdeki Ca miktarının istatistiki olarak benzer olduğu, en yüksek

Bu çalışmada politik risk, sosyal hayat, bürokrasi, iş hayatı ve madencilik olarak dört ayrı kategoride incelenmiş ve madencilikte öne çıkan bazı ülkeler ile yeryüzünün

萬里之愛-西非遠距醫療 CSR 新訊 張貼人:網站管理員 ╱ 公告日期: 2010-11-16    11 月 15 日下午 4

Nitekim Tanzimat reformları ile başlayan Batılılaşma sürecinde Belediye mekanizması ya da nizamnameler gibi kentsel mekâna ilişkin yasal düzenlemelerin Fransa modeli

lülasa olarak yayınladığım son yazıda,daha çok onun fıkralarına ve sat anılarına öncelik verdim.Bahsettiğiniz şarkıdaki yanlışlık,belki de,çok es­ ki ve karışık