• Sonuç bulunamadı

Ayla Erduran:kötü olan gider; güzel olan kalır

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ayla Erduran:kötü olan gider; güzel olan kalır"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KÜLTÜR—YAŞAM

v u i - 8 0

Ayla Erduran, yurt dışında yaşa­ makla da sanatçının maddi so­ runlarının çözülmediğini vurgu-

uyor.

Ayla Erduran: Kötü olan

gider, güzel olan kalır

KAYHAN BERİŞLER

ANKARA — “ Brahms’ı se­ ver misiniz?” Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanlığı^ Senfoni Or­ kestrası afişlerinin başlığı buydu. Başkentliler kenti süsleyen afiş­ lerin eksikliğini tamamlamakta gecikmediler. Sevgiyle yazılmış bir tümceyle, “ Ayla Erduran’ı sever misiniz?”

Sezonun ikinci olağan konse­ ri Brahms’a ayrıldı. A nkara’da salon yine doluydu. Salon yine

Ayla Erduran’ı saygıyla çılgınca alkışladı. Erduran yurt özlemi­ ni bu anlarda doyuruyor, gözle­ riyle anlatıyor, bunu bizlere, konser ertesi kendisiyle Bulvar Palas’ta görüşürken.

Ayla Erduran halen İsviçre’­ nin Lozan ve Cenevre konserva­ tu a rla rın d a uygulamalı müzik profesörlüğü görevini yürütü­ yor. Erduran’ın konukluğunda kahvelerimizi yudumlarken soh­ betimize uzun tartışmalara yol açmış bir konuyla başladık. “ Sa­ nat değerlerimiz niye yurt dışın- dalar?” Erduran bu soruya gü­ lümseyerek yanıt veriyor:

“ Avrupa’da lüks bir yaşam sürdüğüm, refah içinde olduğum sanılmamak Bu yüzden ülkemi­ ze gelmediğim söylenemez. Ama ne yazık ki böyle değerlendirili­ yor. Oysa güçlükler içerisinde

yaşıyoruz. Hocalık yapıyorum, özel dersler veriyorum. Konser­ ler gerçekleştiriyorum. Konser­ lerim ve talebelerim beni dışarı­ ya bağlayan iki neden.”

Ayla Erduran yurt dışına gi­ dişini ailevi ve kişisel nedenlere bağlıyor. Şimdi yoğun bir çalış­ ma temposu içinde ve bunu, “ 17

öğrencim var. Dördü Türk. Konservatuvardaki derslerim, plak çalışmalarım, konserlerim, yani kendime ancak haftada iki gün ayırabiliyorum. Konser ön­ cesi çalışmalarımı da bu süre içinde gerçekleştirebiliyorum”

sözleriyle niteliyor.

M addi sorun

çok ö n em li___________ _

Erduran, konserindeki ilginin güzelliğinden söz ederken, ken­ disini dinlemek mutluluğunu da­ ha çok tatmak istediğimizi soy-, leyince şöyle diyor:

“ Türkiye’ye kendi olanakla­ rımla geliyorum. Zor bir şey bu. Memleketimi çok seviyorum, dinleyicilerimin ilgisi beni çok mutlu kılıyor. Fakat gelişlerimi maddi sorunlardan ötürü sıklaş­ tıramıyorum. Ocak sonu ve şu­ bat başında İzmir ve İstanbul’­ da konserler vermek ipin tekrar geleceğim . Bakın, İsviçre’de plaklarım çıkıyor, Türkiye’de de

satılmasını çok isterdim, ama ol­ madı. Memleketimizde de so­ runlar çok. Çözüm için öncelikle devletten yardım istemeliyiz, en büyük sanatçılar geçim sıkıntıla­ rı içinde yaşıyorlar. Oysa bir sa­ natçının en azından belirli bir ya­ şam standartlarını karşılayacak düzeyde geliri olmalıdır. Birçok kez tanık olduğum gibi, sanatçı arkadaşlarımız gazinolarda şar­ kı söylemek, keman çalmak zo­ runda kalabiliyorlar. Bunlar bir sanatçı için yaşanması çok güç şeylerdir.”

Ayla Erduran’ın İstanbul Fes- tivali’nin gerçekleşmesine büyük katkıları olduğu kesin. Sonunda

Ayla Erduran’ın düşlerinde can­ lanan Aya İrini Kilisesi’ndeki konserleri bugün müzikseverle­ re ulaştı.

“ Niye dünyanın en büyük açıkhava tiyatrolarından biri olan Efes’te; en dik, en güçlü akustiğe sahip olma özellikleri­ ni taşıyan Bergama’da bu festi­ valler tekrarlanmasın?”

G üzel o la n k a lır

kötü o la n g id er________

“ Arabesk” diyoruz, Erdu- ran’a, şöyle konuşuyor:

“ Güzel olan kalır, kötü olan gider. Bu hep böyle olmuştur. Müzik çok nazik ve geniş bir ko­ nudur. Ölümsüzdür. Kafe müzi­ ği güzeldir, caz Afrika’dan gel­ miştir. Brahms, Stravinsky ulu­ sal müzik kaynaklarından yarar­ lanmıştır. Yalnız bir şey unutul­ mamalıdır; enteresan olmak baş­ ka şeydir, hakiki sanatı icra et­ mek başka.”

Ayla Erduran yurdumuzdan uzakta, kendisine politik geliş­ meler hakkında neler düşündü­ ğünü sorunca, bilinmeyeni anla­ tan bir yüz gerilimiyle şöyle diyor:

“ İlgilenmiyorum, bilm iyo­ rum.Ama benim düşüncelerim var. Ekonomik sorunlar örne­ ğin, denizlerin karaların, hava­ nın sürekli olarak kirletilmesine üzülüyorum, tepki duyuyorum. Öncelikle insanları sevebilmeli- yiz, barış olmalı. İnsanlar ya­ şamları için gerekli şeylere sahip olabilmeliler. Ayrıca ben ülke­ mizdeki pek çok sorunu kültür­ le bağlantılı görüyorum, kültürle ilgili sorunlar çözülmedikçe bir çok maddi sorun bununla birlik­ te çözülemeyecektir.”

Değerli keman virtüözü Ayla Erduran’la sohbetimiz böyle so­ na erdi. Sanatçı ülkemizi bu yıl da pek çok ülkede temsil edecek. Brezilya’da iki yıl sonra tekrar olmak üzere, Venezüella’da bi­ rer turne, Romanya, Berlin ve İsviçre’deki konserlerden oluşan yoğun bir program.

Erduran güçlüklerle dolu, onurlu bir yaşamın savaşını ve­ riyor. Ama hiçbir zaman yurt özlemini, kendisini seven dinle­ yicilerini unutmadan. Ankaralı sanatseverlerin sesini tekrar du­ yuyoruz. “ Ayla Erduran’ı

sevi--uz” .

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Yine aym gekilde, bilgisayailar sayesinde hastanelerin daha 9ok hasta tedavi ettEini, alaba montaj fabrikalannda daha iyi araba yaprldrEnl ve devletin topluma daha

Halide Edibin İngiliz edebiyatı tarihinde görülen ve bizim için ruh olacak nokta, mazinin yuğurul masıdır, bizim edebiyatımız kapı­ sı açılmadık bir

Muammer geçen altı iktidar se­ nesi zarfında s.hnede o kadar çok p-rti ilçe balkanı tipi canlandırdı ki bu işi hakikî hayatta da her­ kesten büyük bir

Sonunda, daha rahat okunabilecek formatta, daha fazla sayıda genç ya- zann ürünlerine yer veren ve daha zengin bir kitap-lık dergisi ortaya çıktı.. Ama gene de birtakım

Bol aydınlatmalı şehir ortamında taze karın yüksek albedosunun da etkisiyle kırmızı gökyüzü parla- maları daha belirgin hâle gelir.. Kar örtüsünün ışığı

[r]

Daha önce azole maruz kalmamış, azole dirençli Candida türüyle kolonize olmayan hastalarda ve albicans dışı Candida oranının düşük olduğu YBÜ’lerde ampirik tedavide

Ebu Hureyre’nin, bu ne çalışması­ dır, şeklindeki sorusuna, "Tarih Fel­ sefesi” dedi. Medeniyet tarihi’nin Fransızcasın- dan üç adet vermiş, üç kişiye,