• Sonuç bulunamadı

BASI YARALARI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "BASI YARALARI"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BASI YARALARI

PRESSURE SORES

Ahmet TERZ‹O⁄LU MD*, Levent ATEfi MD*, Do¤an TUNCALI MD*, Gürcan ASLAN MD* * S.B. Ankara E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi, II. Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Klini¤i

F‹Z‹KSEL TIP

ÖZET

Bas› yaras›, yatak yaras› ve dekübit ülseri deyimleri daha çok hareketsiz ve düflkün hastalarda görülen doku ülserasyonu için kullan›lan eflanlaml› terimlerdir. En önemli fizyolojik etkenin bas›nç oldu¤undan “bas› yaras›” en iyi tan›mlay›c› terimdir. Paraplejik ve tetraplejik hastalarda insidans normal popülasyona göre 10 kat daha fazlad›r. Hospitalize hastalar›n ise yaklafl›k % 3-4’ünde bas› yaras› geliflebilmektedir. Paraplejik hastalarda en çok iskial, trokanterik ve sakral bölgelerde bas› yaras› görülmektedir. En önemli etiolojik faktör uzun süreli afl›r› bas›nçt›r. Bas›nc›n derecesi ile bas› yaras› oluflumu için gerekli zaman aras›nda ters orant› vard›r. Bu hastalar›n bak›mlar› multi-disipliner bir yaklafl›m› gerektirir. Medikal tedavisi, bas›n›n engellenmesi, enfeksiyonun kontrolü, inkonti-nans›n önlenmesi, beslenmenin düzeltilmesini içerir. Bas› yaralar›n›n cerrahi tedavisi ise ülserin debridman›, parsiyel veya total ostektomi ve yaran›n sa¤l›kl›, iyi kanlanan bir doku ile kapat›lmas›ndan oluflur. Nutrisyonel, medikal, psikolojik ve rehabilitasyon deste¤i postopereratif dönemde de devam etmelidir. Bas› yaralar›n›n en baflar›l› tedavisi oluflumunu önlemektir.

Anahtar Kelimeler: Bas› yaras›, cerrahi, rehabilitasyon SUMMARY

The term pressure sore, decubitus ulcer and bedsore have been used synonymously to refer to the tissue ulceration commonly seen in debilitated patients. Since the common physiologic process is pressure, pressure sore is the best descriptive term. In paraplegic and quadriplegic patients the incidence is 10 times greater than the normal population. Approximately 3-4 % of all hospitalized patients develope pressure sores. In paraplegic patients the ischial, trochanteric and sacral regions are the most common sites for pressure sores. Prolonged, unrelieved pressure is the most important etiologic factor. There is an inverse relationship between the amount of pressure and the length of time required to cause ulceration. The management of these patients requires a multi-disciplinary team approach. Nonsurgical treatment includes; avoidance of unrelieved pressure, control of infection, control of incontinence and improved nutrition. The surgi-cal treatment for pressure sores includes; debridement of the ulcer, partial or complete ostectomy and closure of the wound with a well-vascularized and healthy tissue. Nutritional, medical, psychological and rehabilitative care should be continued in the postoperative period. The most successful treatment of pressure sores is prevention.

Key Words: Pressure sores, surgery, rehabilitation

G‹R‹fi

Bas› yaras›, yatak yaras› ve dekübit ülseri deyimleri daha çok hareketsiz ve düflkün hastalarda görülen doku ülserasyonu için kullan›lan eflanlaml› terimlerdir (1). “Dekübit” deyimi La-tince yatmak anlam›na gelen “decumbere” kelimesinden türe-tilmifltir (2). Bu terim yata¤a ba¤›ml› hastalarda geliflen leri aç›klamakla birlikte, mobilize olabilen hastalardaki ülser-ler için uygun de¤ildir. Primer fizyolojik etkenin kontrolsüz, afl›r› bas›nç olmas› nedeniyle “bas› yaras›” terimi bu terimler asas›nda en uygun olan›d›r. Yani, bu terim bas› sonucu oluflan her türlü doku hasar›n› kapsamaktad›r (3).

TAR‹HÇE

Bas› yaralar›n›n tarihi çok eskilere dayanmaktad›r. Charcot (1879), sinir yaralanmas›n›n, doku nekrozuna yol açan nörot-rofik faktörlerin sal›m›na neden oldu¤unu ileri sürmüfltür. Brown-Sequard (1853) ise etyolojide afl›r› veya uzun süreli ba-s›nç ve o bölgenin nemli olmas›n›n anahtar rolü gördü¤ünü savunmufltur. Dinsdale (1974) ülser oluflumunda, bas›nc›n ve kay›c› güçlerin birlikte etkili oldu¤unu savunmufltur (4). Bu kay›c› güçler hastada yüzeyel abrazyonlara neden olmakta, daha sonra da buraya bakteriler kolonize olmaktad›r. Böylece ülserasyon h›zlanmakta ve daha derin dokulara ilerlemektedir. Bunun sonucunda apeksi cilt yüzeyinde olan koni fleklinde ül-serler oluflur.

(2)

EVRELEND‹RME

Bas› yaralar›n› evrelendirmek için birçok skala gelifltirilmifltir. Bunlar içinde en çok kabul göreni 1989 y›l›nda ulusal konfe-ransta (National Pressure Sore Advisory Panel Consensus De-velopment Conference) onaylanan sistemdir (Tablo-1). TABLO-I: Bas› yaras› evrelendirmesi

Evre Özellikleri

Evre I Cilt intaktt›r. Bas›nç kald›r›ld›ktan sonra 1 saat sonra devam eden k›zar›kl›k Evre II Bül veya dermiste y›k›m oluflur. +/- enfeksiyon

Evre III Subkutanöz doku ve kasta y›k›m vard›r. +/- enfeksiyon Evre IV Kemik veya eklem tutulumu vard›r. +/- enfeksiyon

EP‹DEM‹YOLOJ‹

Bas› yaras› oluflumu insidans› çok büyük de¤iflkenlik göste-rir. Paraplejik ve tetraplejik hastalarda bas› yaras› oluflma insi-dans› normal popülasyona göre 10 kat daha fazlad›r. Bas› ya-ralar›n›n % 62’si 70 yafl›n üzerindeki hastalarda görülmektedir (5). Hospitalize edilen hastalar›n ise yaklafl›k % 3-4’ünde bas› yaras› geliflebilmektedir. Dansereau ve Conway paraplejik has-talarda en çok iskial (Resim 1), trokanterik ve sakral bölgeler-de (Resim 2) bas› yaras› geliflti¤ini rapor ebölgeler-derken buna karfl›-l›k, yata¤a ba¤›ml› hastalarda en çok sakral ve kalkaneal (Re-sim 3) bölgelerde ülser görülmekte, bu bölgeleri iskial, trokan-terik ve malleolar bölgeler izlemektedir.

Resim 1. Paraplejik hastada iskial bas› yaras›.

Resim 2. Paraplejik hastada sakral yerleflimli bas› yaras›.

Resim 3. Kalkaneal bas› yaras›. PATOF‹ZYOLOJ‹

Nöropatik faktörler ve kayma kuvvetlerinin etiyolojide rol oy-namalar›na karfl›n, flu andaki bilgilerimiz tek ve en önemli eti-yolojik faktörün uzun süreli, kontrolsüz ve afl›r› bas›nç oldu-¤unu göstermektedir. Bas›nc›n derecesi ile bas› yaras› oluflu-mu için geçen zaman aras›nda ters orant› vard›r. Ancak uzun süreli düflük bas›nç ile k›sa süreli yüksek bas›nç da bas› yara-lar›na neden olabilmektedir. Bas›nç, kapiller bas›nç olan 45 mm Hg’n›n alt›nda ise venüllerde t›kanma olmakta, bu ise o bölgede belirgin bir eriteme neden olmaktad›r. Bu olay geri dönüflümlüdür. Ancak, uygulanan bas›nç, kapiller bas›nçtan (32 mm Hg) fazla ise arteriollerdeki ak›m› da durduraca¤›ndan o bölgede iskemiye neden olacakt›r (6). Bu olay ise geri dö-nüflümlü de¤ildir. Bafllang›çta subkutan dokuda ve kaslarda olan nekroz, daha sonra deride de görülmektedir.

Bas› yaras› gelifliminde önemli di¤er yard›mc› etkenler ise: du-yu kusuru, sürtünme kuvvetleri, nemli ortam, inkontinans ve uzun süre hareketsiz kalmad›r.

Bas› yaras› oluflumunu kolaylaflt›ran bafll›ca risk faktörleri; pa-raplejik veya tetpa-raplejik hastalar, intoksikasyonlu hastalar, trav-mal› hastalar ve yafll› hastalard›r. Bas› yaras› oluflma riskini he-saplamak için en s›k Norton skalas› kullan›lmaktad›r. Bu ska-laya göre 14 puan›n alt›nda bas› yaras› geliflme riski belirgin olarak artmaktad›r .

(3)

PREOPERAT‹F BAKIM

Bas› yaralar›n›n tedavisi bugün plastik cerrahide en tart›flmal› konulardan biridir. Ayr›ca % 95’lere varan rekürens oranlar› ra-por edilmifltir. Bu hastalar›n bak›mlar›, multi-disipliner bir yak-lafl›m› gerektirir. ‹deal olarak böyle bir ekipte; iç hastal›klar›, endokrinoloji, nöroloji, üroloji, fiziksel t›p ve psikiyatri klinik-lerinden ilgili personel bulunmal›d›r. Hemflire bak›m› bu afla-mada çok önemlidir. Cerrahi öncesi hasta detayl› olarak ele al›nmal› ve baflar›l› bir sonuç için genel durumu düzeltilmelidir. Bas› olmas› muhtemel olan bölgelere bas›nc› azaltacak, yumu-flak desteklerin konulmas› en çok uygulanan yöntemdir. Bu-nun yan›nda su yataklar›, haval› yataklar, poliüretan köpükler ve hastan›n yatak içerisinde sürekli çevrilmesi ile bas›nc›n azalt›lmas›, uygulanan di¤er yöntemlerdir. Hastalar›n, sürtün-me kuvvetlerine maruz kalmamalar› ve özellikle yatak çarflaf-lar›n›n hastan›n yata¤a de¤en bölümlerinde katlant›lar olufltur-mamas›, bu aflamada özellikle dikkat edilmesi gereken nokta-lard›r. Nemli ortam›n önlenmesi de önemlidir. Ciltteki nem; terden, idrardan, feçesten yara ak›nt›s›ndan kaynaklanabilir(6). Fazla nem de cildin maserasyonuna ve sonras›nda hasarlan-mas›na neden olur.

Hastaya nutrisyonel destek sa¤lanmas› gereklidir. Bu amaçla yüksek protein, yüksek kalori ve yüksek vitaminli bir diyet uy-gulanmal›d›r. Hipoproteinemili hastalarda ülser geliflimi daha h›zl›, iyileflme ise daha yavafl olmaktad›r. E¤er varsa aneminin düzeltilmesi, protein eksikli¤inin düzeltilmesi s›ras›nda yap›l-mal›d›r ve hastaya oral veya parenteral yoldan demir preparat-lar› verilebilir.

KONSERVAT‹F TEDAV‹

Bas› yaralar›n›n tedavisi her zaman cerrahi de¤ildir. Baz› has-talar ciddi medikal problemleri nedeniyle opere edilemezler. Böyle durumlarda bas›nc›n ortadan kald›r›lmas›, enfeksiyonun kontrolü, inkontinans›n önlenmesi ve beslenmenin düzeltil-mesi ülserin iyilefldüzeltil-mesini sa¤layabilir veya en az›ndan ilerleme-sini önleyebilir. Baz› hastalarda antibiyotik d›fl›ndaki baz› topi-kal ajanlar›n kullan›lmas› iyileflmeyi h›zland›rabilir. Philips ve Robson, iki ayr› çal›flmada rekombinant insan PDGF-BB (Pla-telet Derivated Growth Factor) ve FGF (Fibroblast Growth Factor) ile tedavi edilen ülserlerde iyileflmenin h›zland›¤›n› göstermifllerdir (7). Isenberg ve ark. yapt›klar› bir çal›flmada vakalar›n % 25’ inden daha az›n›n bir cerrah taraf›ndan

kon-sulte edildi¤ini göstermektedir (8). Tedavinin akut döneminde, topikal antibiyotik içeren pomadlar›n uygulanmas›n›n pek fay-das› yoktur. Bas› yaras›ndan al›nan örnekten yap›lan kültür-an-tibiogram sonucuna göre sistemik antibiyotik uygulanmas› ya-p›labilir. E¤er mikroorganizma say›s› 100.000’in üzerindeyse topikal veya sistemik antibiyotik tedavisine baslanabilir ve ya-ran›n kapat›lmas› organizma say›s› bunun alt›na ininceye ka-dar ertelenebilir (9).

CERRAH‹ TEDAV‹

Hastan›n genel durumu düzelmeden bas› yaras› nedeni ile elektif cerrahi ifllem yap›lmamal›d›r. Cerrahide dikkat edilecek önemli noktalar ise: Ülser ile birlikte çevredeki tüm skar ve nekrotik dokular›n eksizyonu, kemik ç›k›nt›lar›n ve enfekte kemiklerin eksizyonu, ‹yi bir hemostaz ve drenaj, kas, kas-de-ri veya dezepitelize dekas-de-ri fleplekas-de-ri kullan›larak tüm ölü boflluk-lar›n doldurulmas›, yaran›n iyi vaskülarize bir flep ile, skar do-kusu bas› yaras› olan bölgeye gelmeyecek flekilde kapat›lmas› (Resim 4) ve donör alan›n gerginlik olmadan primer veya de-ri grefti ile kapat›lmas›d›r (Resim 5-6).

Resim 4. Trokanter yerleflimli bas› yaras› (intraoperatif görünüm).

Resim 5. Resim 2’de görülen sakral bas› yaras›n›n bilateral V-Y ilerletme kas-deri flebiyle örtülmesi (postoperatif erken dönem).

(4)

Resim 6. Resim 4’te görülen trokanterik bas› yaras›n›n debridman ve par-siyel ostektomi sonras›nda tensor fasya lata flebi ile kapat›lmas› Bas› yaras› cerrahisinde görülen en önemli komplikasyonlar ise: Flep parsiyel nekrozu veya total kayb›, seroma ve hema-tom, yara enfeksiyonu ve sütürlerde aç›lma ve rekürensdir. POSTOPERAT‹F BAKIM

Bu hastalar›n postoperatif bak›m› bir bak›ma preoperatif bak›-m›n devam›d›r. Nutrisyonel, medikal, psikolojik ve rehabilitas-yon deste¤ine devam edilmelidir. Operasrehabilitas-yon sahas›na bas› ol-mamas›na dikkat edilmelidir. Hastan›n 2 saatte bir pozisyonu de¤ifltirilmeli iyi bir pansumanla yara yeri temiz ve kuru tutul-mal›d›r. Hasta, postoperatif 3. günden sonra evde bak›labilir veya bir rehabilitasyon merkezine gönderilebilir. Hastan›n cer-rahi saha üzerine yatmas› veya oturmas›na yaklafl›k 2-3 hafta izin verilmez. Daha sonra kademeli bir flekilde artt›r›larak ba-s›nç uygulamas›na geçilebilir. Bölgeye tam olarak a¤›rl›k veril-mesine 6. haftadan sonra günde 15-30 dakikal›k sürelerle bafl-lan›r ve 2 saate kadar ç›k›l›r.

Bas› yaras›n›n en baflar›l› tedavisi, oluflumunu önlemektir. Eti-yolojisindeki en önemli faktörün kontrolsüz bas›nç olmas› ne-deniyle, bunun engellenmesi, hastaya uygun pozisyon veril-mesi ve tercihen saat bafl› de¤ifltirilveril-mesi çok önemlidir. Pre-operatif bak›m k›sm›nda anlat›lan yaklafl›mlar ve önlemler,

ba-s› yaralar›n›n önlenmesi için de aynen geçerlidir. Baba-s› yaraba-s› olan bir hastan›n tedavisi yaran›n iyileflmesiyle bitmez (2). Hastan›n bu konuda bilgilendirilmesi ve e¤itilmesi de çok önemlidir. Ayr›ca postoperatif dönemde hastan›n iyileflmesin-de rehabilitasyonun önemli bir yeri vard›r. Mobilize olabilen hastalar›n bir an önce aya¤a kald›r›lmas›, yara iyileflmesi aç›-s›ndan oldukça faydal› olmaktad›r.

KAYNAKLAR

1. John S. Mancoll, Linda G. Phillips: Pressure Sores. In: Sherrell J. Aston, Robert W. Beasley, Charles H. M. Thor-ne. Grabb and Smith’s Plastic Surgery. Philadelphia: Lip-pincott-Raven Publishers, 1997: 1083-1097.

2. James C. Grotting, Renato Saltz, Luis O. Vasconez: Pressu-re SoPressu-res. In: GPressu-regory S. Georgiade, Nicholas G. Georgi-ade, Ronald Riefkohl, William J. Barwick. Textbook of Plastic, Maxillofacial and Reconstructive Surgery. Baltimo-re: Williams & Wilkins, 1992: 1261-1278.

3. Jeffrey M Kenkel: Pressure sores. In: Fritz E Barton Jr, Grace Darling, John Darling, Sheri Quisenberry. Selected Readings in Plastic Surgery. Texas: University of Texas So-uthwestern Medical Center and Baylor University of Me-dical Center, 1999: 1-29.

4. Dinsdale S.M. Decubitus ulcers: Role of pressure and fric-tion in causafric-tion. Arch. Phys. Med. Rehab. 1974; 55: 147-152.

5. Meehan M. National pressure ulcer prevalence survey. Adv Wound Care. 1994; 7:27-30

6. Mimis Cohen, Sai s. Ramasastry: Pressure sores. In: Jeff-rey Weinzweig. Plastic surgery secrets. Philadelphia: Han-ley and Belfus Inc, 1999: 368-71.

7. Klitzman B, Kalinowski C, Glasofer SL et al. Pressure ul-cers and pressure relief surfaces. Clin Plast Surg. 1998; 25:443-50

8. Phillips LG, Robson MC. Pathobiology and Treatment of pressure ulcerations. In Jurkiewicz M. J. et al. Plastic Sur-gery Principles and Practice. St. Louis: Mosby, 1990: 1223-1251.

(5)

9. Isenberg J. S, Ozuner G, Restifo R. J. The natural history of pressure sores in a community hospital environment. Ann. Plast. Surg. 1995; 35: 361-365.

10. Gregory R. D. Evans, Ali Gürlek: Gluteal flap for pressu-re sopressu-res. In: Gpressu-regory R D Evans. Operative Plastic Sur-gery. New York: McGraw-Hill Companies, 2000: 720-729.

YAZIfiMA ADRES‹ Gürcan ASLAN

Türkoca¤› Cad. 50/3 Balgat – Ankara Tel: 0-312-2878476 e-posta: gurcanaslanyahoo.com

Referanslar

Benzer Belgeler

Açık koyu, bir rengin ışığın değdiği bölgeden değmediği bölge arasındaki geçiş ton dereceleridir. Diğer

Yatay saptırıcılara testere dişi, dikey saptırıcılara ise sinüs eğrisi uygulanıyor ve bu iki sinyalin periyodu aynı, dolayısı ile ekranda tam bir sinüs

Fontan operasyonu yap ılmış hastalarda ise aort maksiınal ve ortalama hızı diğer tüm gruplara göre düşüktü.. Aoı1ik hız-zaman integralinin (VTI) kalp hızı

[r]

Zayıf kişilerde bası yarası açılma riski, obeslere göre daha fazladır,kemik çıkıntılar üzerinde daha yüksek basınç vardır.. Ancak obes hastalar

Toplam 18.755 fotoğrafının Getty Images tarafından izinsiz satıldığını iddia eden fotoğrafçı 1 milyar dolarlık bir telif ücreti istiyor.. Her şey fotoğrafçının

Teknik resim türleri, çizgi işi, perspektif, izdüşüm, açınım, vida dişleri ve bağlayıcılar, kilitleme ve tutma aygıtları, perçinli tür bağlama, kaynaklı

Daha önceleri yapılan çalışmalarda sakral bası yaralarında yapılan fasyokutan ve muskulokutan fleplerin komplikasyon oranları açısından erken ve geç dönemler anlamlı bir