• Sonuç bulunamadı

Yozgat Manileri Vasfi Adıktı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yozgat Manileri Vasfi Adıktı"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

tizliğinin örneği, bir başucu ve gerekti­ ğinde bir başvuru kitabı ve alanında ya­ pılan çalışmaların en güzeli ve en kap­ samlısı" olarak tanıtmaktadır. (Cumhu­ riyet Kitap, 202, 6 Ocak 1994, 17) Biz, yukarıdaki tesbitlerimizden sonra, bu sı­ fatların hiç birine katılmıyoruz. Hatta, Antolojiyi gelişigüzel, oradan buradan "fotokopi" ve "makaslama" usulüyle ha­ zırlanmış olarak değerlendiriyoruz. Bu antoloji hangi haliyle başvuru kitabı ola­ cak? "Kaynakçalarıyla mı, "Yapıtlarıy­ la mı? Yoksa Erzurumlu Emrah'ın şiiri­ nin Ercişli Emrah'a; Âşık YunuB'un şiiri­ nin, Yunus Emre ye mal edildiği için mi başvuru kitabı olacak? Bu kadar yanlış­ lık ve eksikliğin nasıl bir araya getirildi­ ğini öğrenmek için mi başvuru kitabı olacak?

Sayın Dr. Duman, son kaynakların Antoloji ye alınmamasının sebebini, An­ tolojinin 1985 yılında tamamlanması ve Bezircinin zamansız kaybına bağlar. Ve kaynakların en yenisinin 1991 tarihini

taşıdığını söyler. Biz, Dr. Dumanın bu savunmasına katılmıyoruz. Çünkü Anto­ lojide 1992 tarihini taşıyan künye var­ dır. Kayıkçı Kul Mustafa (I, 244) madde­ sinin son kaynağı 1992 tarihlidir. Bu da gösteriyor ki Sn. Duman antoloji'yi ince­ lemeden, onun yazarına ve adına baka­ rak, "en güzel antoloji" olduğu hükmünü vermiştir. 1992 tarihli bir eserin yer al­ dığı Aııtoloji'de daha önceki yıllara ait çalışmaların yer almaması büyük bir ek­ sikliktir ve bu antoloji nin değerini orta­ ya koymaktadır.

Ülkemizde bazı insanların her konu­ da kitap yazacağına ve yine bazılarının da, bu kitapları objektif ve bilimsel ola­ rak incelemeden, ona methiyeler yazaca­ ğına dair bir mecburiyet yoktur. Hiç bir konu, hiç bir kimsenin tekelinde değil­ dir, ama bir de "uzmanlık alanı" diye bir şey vardır. İnsanlar kendi uzmanlık a- lanlarında çalışarak, daha başarılı ve daha faydalı olabilirler.

• : . , . ■ . • ...v :• •... . -.. , . . ' . . : ; , .. ...• • . .

Y O Z G A T M A N İ L E R İ *

Arap atına benzer Erikten erik ister

Kıraç otuna benzer ■ Saçımdan belik ister

Şu Yozgat'ın kızlan Kendi çınar ağacı

Gülün katma benzer Benden gölgelik ister

Arabası dört teker Kara şapkan ne ince

Ayrı yoldan sap çeker Kalk gidelim bu gece

Başlığa gücü yetmez İçme acı tütünü

Durur durur of çeker. Koynuma almam gece

Al elmanın dördünü Gökte yıldız elâdır

Sev yiğidin merdini Gelin sevmek belâdır

Seversen bir güzel sev Seveceksen kızı sev Çekme çirkin derdini Kız yıkılmaz kaledir

Çağırdım Satı diye Manime mani getir

Saati getir diye Yanıma yakın otur

Satı oturmuş ağlar İtin gâvurun oğlu |?

. Nişanlım kötü diye Her gece altın-getir

* Vasfi ADÎKTİ, "Yozgat Manileri"

(2)

tizliğinin örneği, bir başucu ve gerekti­ ğinde bir başvuru kitabı ve alanında ya­ pılan çalışmaların en güzeli ve en kap­ samlısı" olarak tanıtmaktadır. (Cumhu­ riyet Kitap, 202, 6 Ocak 1994, 17) Biz, yukarıdaki tesbitlerimizden sonra, bu sı­ fatların hiç birine katılmıyoruz. Hatta, Antolojiyi gelişigüzel, oradan buradan "fotokopi" ve "makaslama" usulüyle ha­ zırlanmış olarak değerlendiriyoruz. Bu antoloji hangi haliyle başvuru kitabı ola­ cak? "Kaynakçalarıyla mı, "Yapıt "larıy- la mı? Yoksa Erzurumlu Emrah'ın şiiri­ nin Ercişli Emrah'a; Âşık YunuB'un şiiri­ nin, Yunus Emre ye mal edildiği için mi başvuru kitabı olacak? Bu kadar yanlış­ lık ve eksikliğin nasıl bir araya getirildi­ ğini öğrenmek için mi başvuru kitabı olacak?

Sayın Dr. Duman, son kaynakların Antoloji ye alınmamasının sebebini, An- toloji'nin 1985 yılında tamamlanması ve Bezirci'nin zamansız kaybına bağlar. Ve kaynakların en yenisinin 1991 tarihini

taşıdığını söyler. Biz, Dr. Duman ın bu savunmasına katılmıyoruz. Çünkü Anto- loji'de 1992 tarihini taşıyan künye var­ dır. Kayıkçı Kul Mustafa (I, 244) madde­ sinin son kaynağı 1992 tarihlidir. Bu da gösteriyor ki Sn. Duman antoloji yi ince­ lemeden, onun yazarına ve adına baka­ rak, "en güzel antoloji" olduğu hükmünü vermiştir. 1992 tarihli bir eserin yer al­ dığı Ântoloji'de daha önceki yıllara ait çalışmaların yer almaması büyük bir ek­ sikliktir ve bu antoloji nin değerini orta­ ya koymaktadır.

Ülkemizde bazı insanların her konu­ da kitap yazacağına ve yine bazılarının da, bu kitapları objektif ve bilimsel ola­ rak incelemeden, ona methiyeler yazaca­ ğına dair bir mecburiyet yoktur. Hiç bir konu, hiç bir kimsenin tekelinde değil­ dir, ama bir de "uzmanlık alanı" diye bir şey vardır. İnsanlar kendi uzmanlık a- lanlannda çalışarak, daha başarılı ve daha faydalı olabilirler.

Y O Z G A T

M A N İ L E R İ *

Aran atına oenzer Kıraç otuna Lmnzeı Şu Yozgat'ın kızlan Gülün katına benzer

Erikten erik ister ' Saçımdan belik ister

Ken^i çınar ağacı Benden gölgelik ister Arabası dört teker

Ayn ynldan sap çeker Başlığa gücü yetmez Durur durur of çeker.

Kara şapkan ne ince Kalk gidelim bu gece İçme acı tütünü Koynuma almam gece Al elmanın dördünü

Sev yiğidin merdini SeverBen bir güzel sev Çekme çirkin derdini

Gökte yıldız elâdır Gelin sevmek oelftdır Seveceksen kızı sev Kız «mcılmaz kaledir Çağırdım Satı diye

Saati getir diye Satı oturmuş ağlar , Nişanlım kötü diye

Manime mani getir • Yanıma yakın otur İtin gâvurun oğlu Her gece altın getir * Vaafi ADİKTÎ, "Yozgat Manileri"

Referanslar

Benzer Belgeler

Laboratory rotations: Hacettepe University Faculty of Medicine, Institute of Health Sciences, Medical Microbiology Department, General Microbiology,

11 Bu konuda İsmail Hakkı UZUNÇARŞILI, Osmanlı Tarihi adlı eserinde (TTK Basımevi, C. 45.) şöyle yazıyor: “ Güneri Bey’den sonra Karaman Beyliği, kardeşlerden

Kastamonu'da bulunduğu yıllarda Emrah ; daha genç yaşında Fatin Tezkiresi'nde yer bulan Kastamonulu şaire Feride Hanım ile şiir sohbetlerinde bulunmuştur.. Bu

Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi Cilt 6/ Sayı 13/ Ağustos 2017.. Dıştan çıktı, altmış atlı gördüler Muhammed dip tamam karşı yördüler

Bu yan cümleciği ve temel cümleyi herhangi bir ekleme yapmadan Türkiye Türkçesine çevirdiğimizde şu sıralanış elde edilir: [cihān içinde yoḳdur]

Benzer şekilde can, gönül, akıl ve fehmin maşuka feda edilmesinin lazım geldiği ifade edilir; zira aşığın maşuktan başka bir şeyi yoktur (Yûnus Emre, 2012a, s. Ancak bu

“Zerdali Ağacı” şiirini asıl güçlü kılan da budur: En az ipucuyla, yüzey anlama bağlı kalır ve matristen kaçar gibi görünerek derin anlam yoluyla bütünlüklü,

Mehmet Akif’in hayatı boyunca unutulmuşluğa terk edildiğini, yok sayıldığını düşünen ve bu nedenle onu daha bir muhabbetle seven Akif Emre, adaşının askeri