• Sonuç bulunamadı

Alopesi Areata Olgularında Depresyon

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Alopesi Areata Olgularında Depresyon"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

68

Alopesi Areata Olgularında Depresyon

Depression in the Cases with Alopecia Areata

* Gülay Özel ŞAHİN, ** Melih AKYOL, *** Nesim KUĞU, **Sedat ÖZÇELİK ÖZET

Alopesi areata depressif hastalıkla birliktedir ama bu birliktelik çalışmalar arasında uyumluluk gösteren bir bulgu değildir. Yetersiz tanı yöntemlerine rağmen yıllar önce alopesi areata, psikosomatik hastalıklar için örnek olarak gösterilmiştir. Bu vaka-kontrol çalışmasında alopesi areatalı hastalarda depresyon yaygınlığı ve derecesiyle birlikte etyopatogenezindeki önemi ve hastalıkla ilişkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Alopesi areata tanısı konan 48 yetişkin hasta (21 kadın, 27 erkek) ile kontrol grubu olarak yaş ve cinsiyetleri hasta grubu ile uyumlu 48 sağlıklı gönüllü Beck Depresyon Envanteri ile değerlendirildi. Hasta grubunda depresyon yaygınlığının (%64.6) kontrol grubuna göre (%16.7) istatistiksel olarak anlamlı derecede fazla olduğu saptandı. Çalışmamızın sonuçları alopesi areata ile depresyon birlikteliğinin sık görülebileceğini ve dermatolojik takiple beraber hastaların sistemli pskikiatrik tedavi ve takibe gereksinim duyabilecekleri düşüncesini desteklemektedir.

Anahtar kelimeler: Alopesi areata, Beck Depresyon Envanteri, patogenez, depresyon

C.Ü. Tıp Fakültesi Dergisi 30 (2-3-4): 68 - 71, 2008

ABSTRACT

Alopecia areata has been associated with depressive disease; however, this association is not a consistent finding across studies. Decades ago, alopecia areata have been considered to be an example of psychosomatic illness although diagnostic systems used were inadequate. This case-control study was undertaken to determine the prevalence of depression and it's significance in the etiopathogenesis of alopecia areata. Fourty-eight patients (21 females, 27 males) diagnosed with alopecia areata and 48 age and sex-macthed healthy individuals as a control group were evaluated with Beck Depression Inventory. Depression prevalence was significantly higher in patient group (%64.6) than the controls (%16.7). Our results suggest that an association with alopecia areata and depression is common and that alopecia areata patients may need to dermatologic and psychiatric treatment and follow-up.

Key words: Alopecia areata, Beck Depression Inventory, pathogenesis, depression

* Hakkari Devlet Hastanesi Dermatoloji Kliniği, HAKKARI

** Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı, SIVAS

*** Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı, SIVAS

Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi

(2)

69 GİRİŞ

Alopesi areata en sık saçlı deriye yerleşen, keskin sınırlı yuvarlak ya da oval görünümlü, hızlı bir şekilde gelişen saç dökülmesidir (1). Bir çok hipotez ileri sürülmekle birlikte alopesi areatanın etyopatogenezi tam olarak anlaşılamamıştır. Alopesi areata genetik yatkınlık ve çevresel tetikleyicilerle ortaya çıkan, T lenfositlerin aracılık ettiği kıl folikülüne karşı oluşan organa özgü otoimmün bir hastalıktır (1-3).

Akut psikolojik travma, stresli olaylar ve olumsuz aile koşullarının alopesi areatayı başlatabileceği öne sürülmüştür (4). Alopesi areatalı hastalar major depresyon için artmış riske sahiptirler (5, 6). Psikolojik etkenler tetiği çeken mekanizma olabilir.

Ruiz-Doblado ve ark ICD-10 ölçütlerini kullanarak alopesi areatalı hastaların %66'sında psikiyatrik bozukluk olduğunu; bunların %25.9'unda hastalığa uyum, %22.2'sinde anksiyete bozukluğu, %7.4'ünde duygudurum bozukluğu, %7.4'ünde sosyal fobi ve %3.7'sinde ise somatoform bozukluk olduğunu göstermişlerdir (6).

Bu çalışmanın amacı Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji polikliniğine başvuran alopesi areatalı hastalarda depresyon yaygınlığını saptamaktı.

GEREÇ VE YÖNTEM

Dermatoloji polikliniğine başvuran ve klinik olarak alopesi areata tanısı konan 48 hasta (21 kadın, 27 erkek) ile yaş ve cinsiyet uyumlu, herhangi bir kronik sistemik hastalığı olmayan 48 sağlıklı kontrol çalışmaya alındı.

Her iki gruptaki olgulara, emosyonel, kognitif, motivasyonel, fizyolojik ve diğer fonksiyonlar hakkında sorulardan oluşan Beck Depresyon Envanteri (BDE) hakkında bilgi verilerek doldurmaları istendi. BDE, denekte depresyon yönünden riski belirlemek ve depresif belirtilerin düzeyini ve şiddet değişimini ölçmeyi amaçlayan, sağlıklı ve psikiyatrik hasta gruplarına uygulanabilen, toplam 21 kendini

değerlendirme cümlesi içeren ve dörtlü Likert tipi ölçüm sağlayan bir testtir (7). Her maddeye 0-3 arasında bir puan verilir ve toplam puan, bunların toplanmasıyla elde edilir. Toplam puan 0-63 arasında değişir. Türkçe formunun geçerlilik ve güvenilirlik çalışması Hisli tarafından yapılmıştır (8).

Her iki grupta depresyon puanlarının ortalamaları arasındaki fark iki ortalama arasındaki farkın önemlilik testiyle analiz edildi. İstatistiksel analizlerde SPSS 16.0 paket program kullanıldı.

BULGULAR

Çalışmaya alınan hastaların yaşları 16-50 (24.7±8.4), kontrol grubunun ise 17-47 (25.6±8.8) arasında değişiyordu.

Hasta grubunda ortalama Beck depresyon puanı 4-40 (19.4±9.6), kontrol grubunda ise 4-22 (10.0±4.9) arasında değişmekteydi (Tablo 1).

Tablo 1. Hasta ve kontrol grubunda ortalama BDE puanları Gruplar n ortalama±SS p F Hastalar Kontroller 48 48 19.4±9.6 10.0±4.9 0.0001 18.6 ss: standart sapma

BDE için önerilen kesme noktası olan 17 puana göre hasta ve kontrol grubundaki olgular tasnif edildiğinde, hasta grubunda depresyonu olan olgu sayısı 31 (%64.6), kontrol grubunda ise 8 (%16.7) olarak tespit edildi (p=0.0001).

TARTIŞMA

Stresli yaşam olaylarının alopesi areatanın ortaya çıkmasına neden olduğu ve alopesi areatalı hastaların kontrol grubuna göre son 6 ay içinde daha fazla stresli yaşam olayı yaşadıkları ileri sürülmüştür (9). Yetişkin alopesi areatalı hastalar, genel dermatoloji hastaları ve çocuk alopesi areatalı hastalarda yürütülen çalışmaların sonucunda, bu hastalarda anksiyete bozuklukları ve depresif atakların en sık görülen psikiyatrik bozukluklar olduğu

(3)

70

ŞAHİN ve Ark. saptanmıştır (5, 10, 11). Stresin immün sistemi

doğrudan (nöroendokrin değişiklikler yoluyla) veya dolaylı (stresli bir birey daha az uyuyabilir, yiyebilir ya da alkol gibi maddeler alabilir) olarak etkileyebilmesi nedeniyle stresli yaşam olayları ile immünolojik T hücre rahatsızlıkları ve bunu takip eden immün yetmezlik arasında ilişki olduğu saptanmıştır (12). Katsarou-Katsari ve arkadaşları akut emosyonel stresin kıl folikülleri çevresindeki ß2 kortikotropin salıcı hormon reseptörlerinin aşırı ekspresyonunu aktive ederek alopesi areatayı tetikleyebileceğini bildirmiştir (13). Alopesik alanda kıl folikülleri çevresinde P maddesinin ve nöropeptid parçalayıcı enzim nötral endopeptidazın artmış ekspresyonları da gösterilmiştir. Ayrıca özellikle total alopesili hasta serumlarında “kalsitonin gen-ilişkili proteinde azalma” saptanmıştır. Bu nedenle stresin immün sistem üzerindeki etkilerini sistemik ve foliküler sinirlerden nöropeptidlerin salınımına neden olarak gerçekleştirdiği düşünülmektedir. Artan nöropeptidler, immün sistemi makrofaj migrasyonu, vasodilatatör ve vazokonstriktör yanıtlar, fagositoz, lenfositik hücresel bağışıklık ve mikrovasküler endotele lökosit adezyonunu sağlayan bazı etkenlerin ekspresyonu yönünde etkileyebilir (14).

Alopesi areata'da majör depresyon oranı %8.8-39 arasında değişmektedir (15). Bizim çalışmamızda hasta grubunda depresyonu olan olgu sayısı 31 (%64.6) idi. BDE ile saptanan depresyon olgularının ne kadarında majör depresyon olduğu tam bir psikiatrik muayene ile belirlenebilir. Bu nedenle ileri çalışmalarla, bu olguların ne kadarında majör depresyon olduğunun belirlenmesi gerekmektedir.

Çalıkoğlu ve Alpay, 12 alopesi areata hastasında BDE ve Durumluk ve Sürekli Kaygı Envanterlerinin sonuçlarını kontrol grubuyla karşılaştırdıkları çalışmalarında gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulamamışlardır (16). Bu çalışmadaki olgu sayısının az olması kontrol grubuna göre anlamlı farklılığın bulunamasının bir nedeni olabilir. Bununla birlikte Güleç ve arkadaşları da anksiyete ve depresyon düzeyleri açısından hasta ve kontrol grubu arasında farklılık gözlemediklerini

bildirmiştir (17). Çalışmamızın sonucunda hasta grubunun kontrol grubuna göre istastistiksel olarak anlamlı şekilde daha fazla depresyon puanına sahip olduğunu saptadık. Çalışma gruplarımızda saptamış olduğumuz ortalama depresyon puanlarına baktığımızda hasta grubundaki ortalamanın 19.4, kontrol grubunda ise 10.0 olduğunu görüyoruz. Bu ortalama değerler çeşitli çalışmalarda, farklı hasta grupları ve sağlıklı kontrollerden elde edilen değerlere benzerlik göstermektedir (7, 18).

Stresli yaşam olayları ve depresyon alopesi areata kliniğinde tetiği çeken mekanizma olabileceği gibi, hastalığın kendisi stres ve depresyonun nedeni olabilir ve/veya mevcut stresin artmasında rol alabilir. Özellikle alopesi areatanın şiddetli biçimleri, kişinin estetik görünümünde ciddi bozukluk oluşturduğu ve tekrarlama eğiliminde olduğu için hastaların psikososyal durumunda, diğer insanlarla olan sosyal ilişkilerinde ve günlük aktivitelerinde olumsuz etkilere yol açabilmektedir. Bu durum hastalığın prognozu için bir kısır döngü oluşturmaktadır. Bu noktada hastalığa bir bütün olarak yaklaşmak ve psikiyatrik sorunların doğru şekilde tedavisini planlamak; mevcut stres ortaya çıkan bağışıklık yanıtlarının değiştirilmesini sağlayacak ve hastalığın prognozunu olumlu yönde etkileyecektir. Antidepresan ilaçlarla depresyonu tedavi edildikten 3-6 ay sonra spesifik tedavi almadan düzelen alopesi areatalı olgular bildirilmektedir (19, 20).

BDE, depresyonun tespiti açısından bir tarama testi olarak kabul edilmekte ve çeşitli hasta ve sağlıklı gruplarda kullanılması önerilmektedir. Buradan elde edilecek sonuçlar hastalarda majör depresyonun varlığı için önemli bir yol gösterici olacaktır. Çalışmamızın sonuçları alopesi areata ile depresyon birlikteliğinin sık görülebileceğini ve dermatolojik takiple beraber hastaların sistemli psikiyatrik tedavi ve takibe gereksinim duyabilecekleri düşüncesini desteklemektedir.

(4)

71 KAYNAKLAR

1. Madani S, Shapiro J. Alopecia areta update. J Am Acad Dermatol 2000; 42: 549-66.

2. Gilhar A, Kalish RS. Alopecia areata: a tissue specific autoimmune disease of hair follicle. Autoimmun Rev 2006; 5: 64-9.

3. Wasserman D, Guzman-Sanchez DA, Scott D et al. Alopecia areata. Int J Dermatol 2007; 46: 212-31.

4 Gupta MA, Gupta AK. Psychodermatology: an update. J Am Acad Dermatol 1996; 34: 1030-46. 5 Koo JY, Shellow WV, Hallman CP, Edwards JE.

Alopecia areta and increased prevalence of psychiatric disorders. Int J Dermatol 2003; 33: 849-50.

6. Ruiz-Doblado S, Carrizosa A, Garcia- Hernandez MJ. Alopecia areata: psychiatric comorbidity and adjustment to illness. Int J Dermatol 2003; 42: 434-7.

7. Beck AT. An inventory for measuring depression. Arch Gen Psychiatry 1961; 4: 561-71.

8. Hisli N. Beck depresyon envanterinin üniversite öğrencileri için geçerlilik ve güvenilirliği. Psikoloji Dergisi 1989; 7: 3-13.

9. Yazıcı AC, Başterzi A, Acar ŞT ve ark. Alopesi Areata ve Aleksitimi. Türk Psikiyatri Dergisi 2006; 17: 101-6.

10. Colon EA, Popkin MK, Callies AL ve ark. Lifetime prevalence of psychiatric disorders in patints with alopecia areata. Compr Psychiatry 1991; 32: 245-51.

11. Gupta MA, Gupta AK, Watteel GN. Stress and alopecia areata: a psychodermatologic study. Acta Derm Venereol 1997; 77: 296-8.

12. Al'Abadie MS, Kent GG, Gawkrodger DJ. The relationship between stress and the onset and

exacerbation of psoriasis and other skin conditions. Br J Dermatol 1994; 130: 199-203. 13. Katsarou-Katsari A, Sinngh LK, Theoraides TC.

Alopecia areata and affected skin CRH receptor upregulation induced by acute emotional stress. Dermatology 2001; 203: 157-161.

14. Randall VA. Is alopecia areata an autoimmune disease? Lancet 2001; 358: 1922-4.

15. Gupta MA. Psychiatric comorbidity in dermatological disorders. In: Walker J, Papadopoulos L (eds), Psychodermatology, Cambridge University Press, 2005, p: 29-43. 16. Çalıkoğlu E, Alpay FB. Prurigo universalis,

alopesi areata, psoriasis vulgaris ve kronik ürtikerde Beck Depresyon, Durumluk ve Sürekli Kaygı Envanterlerinin değerlendirilmesi. T Klin Dermatol 2000; 10: 229-32.

17. Güleç AT, Taşkıntuna N, Duru Ç ve ark. Alopsi areatada psikolojik faktörlerin rolü ve hastalığın yaşam kalitesi üzerine etkisi. TÜRKDERM 2002; 36: 178-81.

18. Sangmee AJ, Park MH, Jo I ve ark. Usefulness of Beck depression inventory (BDI) in the Korean elderly population. Int J Geriatr Psychiatry 2007; 22: 218-23.

19. Cipriani R, Perini GI, Rampinelli S. Paroxetine in alopecia areata. Int J Dermatol 2001; 40: 600-1. 20. Ruiz-Doblado S, Carrizosa A, Garcia-Hernandez

MJ ve ark. Selective serotonin re-uptake inhibitors and alopecia areata. Int J Dermatol 1999; 38: 798-9.

Yazışma Adresi : Uz. Dr. Gülay Özel Şahin Hakkari Devlet Hastanesi Dermatoloji Kliniği, HAKKARİ e-mail : ozelgulay@mynet.com

Referanslar

Benzer Belgeler

Ayrıca tüm hastalarda tedavi öncesi, her seans sonrası ve üç seans tedavisi tamamlanan olgularda ise birinci ve üçüncü ay kontrol fotoğrafları klinik ve

Sonuç olarak, leflunomide bağlı alopesi areata ile leflunomid sonrası tesadüfi alopesi areata gelişimi arasında net bir ayrım yapamamış olmamıza karşın, daha

Çocukluk çağında AA’ya eşlik eden tınak tutulumunun ise AA şiddeti ile ilişkili olduğu bilinmektedir, bizim çalışmamızda da tırnak tutulumu varlığı ve

Alopesi areata, karakteristik bulguları itibariyle tanısı kolay bir hastalık olmakla birlikte, özellikle akut diffüz formları, androgenetik alopesiyle birlikte

İndinavirin generalize alopesiye neden olduğu rapor edilmiş ve ilacın kesilmesi ile beraber yeni kıl çıkışı gözlenmiştir 33,34.. Didanozin de saç dökülmesine

Çalışmamızda hem aile hikayesi ile hastalığın başlangıç dönemi arasında hem de saçlı deride hastalık şiddeti ile aile hikayesi arasında da istatistiksel olarak anlamlı

ran ve alopesi areata tanısı konan 6 olgu, geliş yakınmaları, eşlik eden psikiyatrik bozukluklar, çevresel etkenler ve tedaviye verilen cevap açı­.. sından

Sosyodemografi formu: Araştırmacılar tarafın- dan hazırlanan sosyodemografik ve hastalık ile ilgili (başlangıç yaşı, hastalık süresi, lezyon yay- gınlığı,