• Sonuç bulunamadı

Türkiye'nin dışarıda tanıtımı:Atatürk döneminde dıştaki olumlu imajımız doruktaydı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türkiye'nin dışarıda tanıtımı:Atatürk döneminde dıştaki olumlu imajımız doruktaydı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

8 Cumhuriyet

18 MAYIS 1981 ®

Türkiye'nin dışarıda tanıtımı

- T T 'Z t v n S

Cumhuriyet

SORDU I

İbrahim ÇAMLI

YANITLADI

/

Atatürk dönemin de dıştaki

%

olumlu

imajımız

ALİ SİRM EN — Son yıllarda alevlendirilen ve 1981'öfc yoğun bir propaganda kampanyasına dönüştürülen yapay Ermeni so­ runu ve Ağca'nın menfur girişimi, Türkiye'nin yurt dışında ta­ nıtılması sorununu gündemin önemli maddelerinden biri haline İletirmiş bulunuyor. Sayın Çamlı, siz hem bir gazeteci - yazar, ıem de bir halkla ilişkiler uzmanı olarak bu konuda öneriler jetirebilecek durumdasınız,

kncak doğrudan bu iki konuya girmeden önce, bir noktaya leğinmek istiyorum.

lerşeyden önco halkla ilişkiler nedir?

3AMLI — Şöyle anlatmaya çalışayım. Siz demin tanıtma de- 'imıni kullandınız. Halkla ilişkiler, sade tanıtma değildir yahut anıtmayla anlaşılan tek yönlü işlem değildir. Halkla ilişkiler )ir haberleşme ameliyesidir. Yani tanıtma bunun birinci aşa- nasını oluşturur, ama bununla yetinmez. Tanıtmanın hedef al­ lığı halk grupları veya kamuoyunun tanıtma karşısında eği

mleri ve tepkileri saptanır. Bu eğilimler, yapılacak kamuoyu oklaması sonucunda elde edilen sonuçlar değerlendirilir. Bu- un sonunda yalnız tanıtma için gerekli ayarlamalar, değişik­ le r yapılmakla kalınmaz, aynı zamanda tanıtmaya konu olan ıruluş, kurum veya devletin mekanizmasında reforma ihtiyaç ısteren yanlar da gözönüne alınır, halka İlişkileri yöneten şıler tarafından devlete, ya da kuruluşa önerilir. Bu şekilde, ılkla ilişkiler, kitle iletişim araçlarıyla birlikte parçası oldu

Birkaç

yılı

aşkın

süredir

Türkiye

bir

imaj

erozyonu

içinde

İb ra h im Ç am lı, a rk ad aşım ız AU S irm e n ’in so ru la n ın y an ıtlark en ..

ğu haberleşme dalında, gerçek haberleşme İşlerini yerine ge­ tirir.

— Söylediğinizden Çıkardığıma göre, halkla ilişkiler, kaba pro­ paganda gibi tek yönlü değil, hatta diyebiliriz ki, otoriter, ya ­ ni emreden değil, fakat halkla alışveriş, halka yönelen ve haik- ton gelen tepkileri değerlendiren bir alışveriş, demokratik bir yöntem oluyor galiba.

ÇA M LI — Tamamen öyle. Halkla ilişkiler aslında demokratik yönetimlerin haberleşme disiplinidir. Bir diktatörlükte modern anlamda halkla ilişkiler düşünülemez.

Efendim, bu vesileyle İsterseniz biraz daha açayım konuyu. — Lütfen.

ÇAM LI — Halkla ilişkilerde çok kullanılan İmaj (görüntü) söz­ cüğü vardır, imaj, tanıtılan kuruluşun, kurumun veyahut hayır cemiyetinin, meslek kuruluşunun veyahut konumuz olan devle­ tin yüzü, bıraktığı izlenimdir. Önemli olan İmajın ne gibi un­ surlara dayandığıdır. Tabii bu unsurların olumlu olması lazım. Zaten halkla İlişkiler ahlâkında da, olumlu olmayan bir şeyin tanıtılması, söz konusu değildir, söz konusu olmamalıdır. A n ­ cak imajın ve dayandığı olumlu unsurların bir tarifini yapmak da yararlı olacaktır.

— Hangileridir bu öğeler?

ÇAM LI — Bunlar üç unsur, öğe olarak özetlenebilir: Yapıcılık, yaratıcılık ve yararlılık. Konu devlet olunca bu unsurları, bu

öğeleri şöyle belirlemek olasıdır. Önce devletin kendi İçe dö­ nük ve toplumuna dönük, yapıcılığı, yaratıcılığı ve yararlılığı. Bu devletin dışa dönük imajı ve yapıcılığı açısından cok önem­ lidir, bir nevi hareket noktasıdır. Kendi toplumuna yararlı olan devlet, en büyük puanı alır dışa dönük tanıtma açısından. Bu­ nun dışında, bir de dünya ölçüsünde katkılar yapıcılık, yaratı­ cılık ve yararlılık söz konusudur. Bunları da şöyle ayırabiliriz: Dünya bilimine katkı, dünya kültürüne katkı, evrensel İnsan haklarına katkı, kurtuluş hareketlerine, sömürücülüğe karşı savaşıma katkı. Tabii genellikle, bu sonuncu katkının her za­ man fiili olması söz konusu olmayabilir, fakat, manevi, poli­ tik. diplomatik katkı. Ve bir yerde bunların özeti olan dünya barışına ve mutluluğuna katkı.

— Evet, halkla ilişkilerin tekniğine girelim biraz ete dilerseniz...

ÇAM LI — Burada aslında sorunuzla doğrudan ilgisi olduğu için belirtilmesi gereken iki değişik uygulama var, bunları anla­ tayım:

Bunların birincisi, sürekli haberleşme diyebileceğimiz, İmaj bi­ rikimini hedef alan işlemdir. Yani mevcut olan ama su yüzü­ ne çıkarılması gereken imaj, yansıtılacak şekle getirilir (bu bir teknik noktadır tabii) ve sürekli olarak bu imaj korunur. Yeni unsurların katılmasıyla da zenginleştirilir Bu İmaj biriki­ midir. Bir devletin sürekli olarak bunu yapması gerekir. Dev­ letin dünya sahnesinde, olumlu hareketlerini sürekli olarak çeşitli araçlarla, çeşitli yollarla hatırlatmasında yarar vardır. Şarttır bu imaj birikimi.

— Yani konumuza indirgersek, Türkiye'nin bugünkü durumu, kültürel birikimi, dünya bilimine, kültürüne, ekonomisine kat­ kısı, anayasal yapısı, insan haklarına katkısı, dünya barışına katkısı.. Sürekli olarak bu imaj canlı tutulmalı...

ÇAM LI — Evet, canlı tutulması, dikkatli olarak sürdürülmesi. Bu sürekli haberleşmedir ve önleyici diyebileceğimiz bir uy­ gulamadır. Bir de, geçici haberleşme diyebileceğimiz bir uy­ gulama var kİ, bu da doğrudan doğruya problem uygulama­ sıdır...

— Yani, doğrudan doğruya bir soruna özgü tanıtma...

ÇA M LI — Evet, örneğin İşte Ermeni meselesi. Bugün Ermeni meselesi, yarın başka bir sorun çıkabilir, riu ikinci İşlem tabii kısa bir İşlemdir ve önleyici değil de tedavi edici diye nitelen­ direbileceğimiz bir işlemdir. Ancak, birinci İşlemin sonucu olan

imaj birikimi olmadıkça, İkinci işlemin istenen sonucu verebil­ mesi cok zordur. Türkiye'nin tanıtılması konusunda bu nokta­

ya yine dokunacağız. Kanımca birkaç yılı aşkın süredir. Türki­ ye, bildiğimiz çeşitli nedenlerle bir İmaj erozyonu içindedir ve bugün de tedavi edici İşlemler gerektiren birçok sorunların tedavisinde ve üstesinden gelinmesindeki zorluk bundandır. — Peki efendim, Cumhuriyet tarihimizde, tanıtma ve halkla ilişkiler açısından, üç olumlu öğeyi İçeren, tanıtmanın gerek duyduğu bu öğelerin tümüyle var olduğu dönemler olmuş mu­ dur? Olmuşsa hangisi, ya da hangileridir?

Ç A M LI — Pek tabii ki, öncelikle 1923-1938 Atatürk dönemL Çünkü bu dönemdeki yapıcılık, örneğine çok az rastlanan tür­ de bir yapıcılık. Tüm bir devletin yeniden Inşaası ölçüsünde bir yapıcılık. Dağılan çağdışı bir imparatorluk üzerine, çağdaş, hatta Avrupa'daki örneklerinden çok daha İleri, cok daha ce­ sur... Kadına oy hakkı vermek bir yana, kadını Meclis'e geti­ ren birçok Avrupa ülkelerinde bu yokken, kadını Meclis’e ge­ tiren bir yapıyı kurmak...

— Hem de galiba haremden kurtarıp Meclis'e getirmek de­ ğil mi?

ÇAM LI — Evet, haremden kurtarıp getirmek. Tek başına bu,

Erm eni propagandası

karşısına bir tanıtma

saldırısıyla çıkm ak gerekli

uzun süre bir lma|ı yürütecek, omuzlayacak bir öğedir. Fakat burada da kalınmıyor. Dünya barışına katkıdan söz etmiştik biraz önce... Dış politikada Türk çıkarlarının da ötesinde, bir dünya platformu üzerinde, dünya politikasına katkısı olan, et­ ken olan bir dış politika uygulanıyor. Avrupa'ya kollektif gü­ venlik sistemi içinde çok değerli katkısı olan, cok yönlü bir dış politika uygulanıyor... Bu politika, bir tarafında Sovyetler Birliği, öte yanında Batı devletleri olmak üzere, iki tarafa da omuz vererek, orijinal fikir ve tedbir üreten bir dış politika. Bu politika, bölgesel ittifaklarla da tamamlanıyor, bugün İçin de jeopolitik açıdan değeri olan, önemini kaybetmemiş olan İtti­ faklar... Keşke yeniden yapılabilse bunlar... Balkan Paktı ve onun paralelinde ücüncü dünyaya dönük (bir bakıma) Sadabat Paktı. Bu paktın üyeleri de, yalnız dikkatinizi çekmek üzere veriyorum, yorumunu yapmıyorum, Irak, İran ve Afganistan’dır. Bunlar bugün büyük stratejik sorunların alanı olan ülkelerdir. 8u rastlantı dahi olsa belirtmeye değerdi

— Oysa şu sıralarda, yapay olarak yaratılmış bir Ermeni so­ runu alevlendiriliyor ve Türkiye'nin sesi yeterince duyurulamı- for. Sayın Çamlı, Ermeni teröristler nasıl oluyor da cinayet- Grini haklı gösterebilecek kadar dünya kamuoyunu etkileyebili­ yorlar.?

CAMLI — Şimdi yine tanıtma konusuna dönmüş oluyoruz. Yuka­ rıda belirttiğimiz durumun iki nedeni var. İkisinin de sorumlusu Diziz. Sorumluluğu her zaman kendimizde aramak en sağlıklı yoldur. Biri dolaylı olarak biri doğrudan doğruya: Dolaylı olarak sorumlu olduğumuz husus, son yıllarda uğradığımız imaj eroz­ yonudur. 1950 . 60 dönemi dışında. Cumhuriyet Ttirkıyesi böylesi ile karşılaşmamıştı.

İkinci neden, bu konuda konuşmamayı yeğlememizdir. Şim­ di aslında burada konuşmamayı yeğlemek bir bakıma doğrudur, bir bakıma değildir. Şu bakımdan doğrudur, çünkii hiç bir şekil­ de bu sorunun sorumluluğunu genç Türkiye Cumhuriyeti üstlen­ mek durumunda olmamalıdır. Bu bakımdan susmak doğru. A n­ cak, bu da olaya bir diyalog, bir karşı tanıtma saldırısıyla çık­ mak gereğini de ortadan kaldırmaz. Yalnız bunun cok akademik, çok rahat şekilde olması gerekir.

— Sayın Çamlı, konuşmamızın başında da belirttiğimiz gibi te­ rörist Mehmet Ali Ağca’nın Vatikan'da Papa’yo karsı giriştiği saldın, Türkiye’nin görüntüsünü herhalde önemli ölçüde boza­ cak ve Türkiye'yi tanıtma, Türkiye’nin görünümünü iyileştirme çabalarını yoğunlaştırmaya neden olacaktır.

ÇA M LI — Olay halkla İlişkiler açısından son derece olumsuz­ dur. Bu olayın görünümünü değiştirecek herhangi bir izah ola­ maz. Burada, lehimizdeki yegâne puan, bugünkü yönetimin terör karşısında aldığı kesin tavırdır. Fakat Ağca olayının herşeye rağmen, bu günkü imaj erozyonunu daha da yoğunlaştıracağı şüphesizdir.

— Yani yanlış anlamıyorsam, genel olarak teröre karşı tavrımızı açıkça belirtmek, ve genel görüntümüzü, İnsan haklarına, çağ­ daş devlet yapısına saygımızı her vesile ile göstermek en doğru çözüm yoludur.

ÇA M LI — Teşekkür ederim, gayet iyi özetlediniz. •— Çok teşekkür ederim.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toras Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Toplumsal cinsiyet kuramı, insanların kadın ve erkek olarak doğmadıklarını, kadınlığın ve erkekliğin onların bedenlerine ve zihinlerine toplum tarafından

Kültür Bakanlığı Yayınları. Ermeni Sorunu ve Gerçekler. Ankara: Gündüz Eğitim ve Yayıncılık. Millî Mücadelede Gaziantep. Belgelerle Ermeni Sorunu. Ankara: Genelkurmay

1810 yılında kurulan Amerikan Board misyoner örgütü, kendisine hedef kitle olarak Anadolu’nun her tarafına yayılmış olan Ermenileri seçmiş, Osmanlı topraklarında

Türkiye hem görsel hem de bilimsel bir değere sahip jeolojik oluşumların çok bol bulunduğu bir bölge.. Türkiye Jeoloji tarihi boyunca birçok büyük okyanusun

Antik bir yerleşim yerindeki mermer blokların dizilişi veya bunlardan üretilen yapılar kültürel jeoloji incelemesine girmez ve fakat bu mermer blokların,

Muhabirken de çok mutluydu şimdi de çok mutlu; değişen bir şey yok, yine aynı kişi, aynı Acun, buna yemin edebilirdi. Muhabirken de arkadaşlarıyla aynı şekilde

Kontrollu ve modifiye atmosfer: Gıdaların depolama, taşıma ve ambalajlanmasında ürünün MODIFIED ATMOSPHERE PACKAGING OF etkileşimde bulunduğu hava bileşiminin, oksijen,

Dünya bunalımının vergi sistemimiz üzerindeki ilk etkisi, Vergi yükünün % 13'lere çıkması şeklinde olmuştur. Bunun nedeiıi, bir yönden GSMH düşerken, devletin