• Sonuç bulunamadı

Ölümünün 11. yılında anılıyor:Halikarnas Balıkçısı'na 11 yıl sonra yeniden merhaba

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ölümünün 11. yılında anılıyor:Halikarnas Balıkçısı'na 11 yıl sonra yeniden merhaba"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖLÜMÜNÜN 11. YILINDA ANILIYOR

«T

Halikamas Balıkçısı rıa 11 yıl

sonra yeniden “m erhaba”

Balıkçı 13 Ekim

1973’te İzmir’de

yaşama gözlerini

kapadı. 11 yıl sonra

herkes sahip çıkmak

istiyor ona. Ama daha

mezarı bile yapılmadı.

Ailesi mezarını

Bodrum’dan İzm ir’e

getirirse hiç şaşmamak

gerek.

HİKMET ÇETİNKAYA

İZMİR—Onbir yıl oldu bu­ gün, Halikamas Balıkçısı (Cevat Şakır Kabaağaçlı) öleli. Yaka­ landığı amansız hastalıktan kur­ tulamayarak, İzmir’de Hatay semtindeki “ Merhaba” A part­ m an ın d a 13 Ekim 1973’te yaşa­ ma gözlerini kapadı.

Osmanlı Sefiri Şaklr Paşa’nın

oğlu olan Halikamas Balıkçısı,

1886 yılında İstanbul’da doğdu. İlköğrenimini İstanbul Büyüka- da Mahalle İlkokulu’nda, orta­ öğrenimini Robert Kolej’de sür­ dürdü. Oxford Üniversitesinde modem tarih öğrenimi gören

Halikamas Balıkçısı, gazetecilik yaptığı yıllarda bir yazısından ötürü İstiklal Mahkemesi’nce üç

yıl Bodrum kalebentliğine tutsak edildi. Birbuçuk yıl sonra “ tas-

hih-i kararla” Balıkçı’nın cezası kaldırıldı. Ancak Bodrum’u çok seven Cevat Şafcir, cezasının af­ fedilmesinden sonra, 1947 yılma kadar bu şirin Akdeniz kıyı ka­ sabasında yaşadı. Balıkçıların, süngercilerin en yakın can dos­ tu, arkadaşı oldu Cevat Şakir.

Bodrum’u dünyaya tanıtan

Cevat Şakir, 1947 yılında İzmir’e yerleşti. Bu kentte yazar ve ter­ cüman rehber olarak yaşamını ölümüne dek sürdürdü. Yüze ya­ kın öykü yazdı. Kitapları yayın­ landı. Yazarlığının dışında yıllar­ ca çeşitli gazete ve dergilere de­ sen ve karikatür çizdi. Son ya­ pıtı “ Mersin-İstanbul Postası”nı

bitiremeden aramızdan ayrıldı. 87 yaşında ölen Cevat Şakir,

takma adını Bodrum’un antik adı “ Halikarnassos’tan aldı. İn­ gilizce, Fransızca, İtalyanca Grekçe, Latince, İspanyolca, Arapça ve Farsçayı çok iyi bilen

Halikamas Balıkçısı’nın belli başlı yapıtları arasında şunlar yer alıyor:

“ Gençlik Denizlerinde, Mavi Sürgün, Ege’nin Dibi, Yaşasın Deniz, Ötelerin Çocuğu, Turgut Reis, Deniz Gurbetçileri, Uluç Reis, Aganta Burina Burinata, Anadolu Tanrıları, Gülen Ada, Merhaba Akdeniz ve Batı Ana­ dolu Uygarlığı.”

11 YIL ÖNCE

Şöyle gerilere dönmek istiyo­ ruz. Tarih 15 Ekim 1973 Salı. Saat sabahın 8.30’u. Hatay Cad- desi’nde Merhaba Apartmanı’- nm önündeyiz. Az ötede Azra Erhat, Sabahattin Batu, Turgay Gönenç, Mehmet Doğan, Fürey- ya Koral ve Doğan Hızlan var.

Mehmet Doğan'la, Doğan Hız­ lan, apartmanın giriş kapısında­ ki çelenkleri düzeltiyorlar. Gelen

çelenk sayısı topu topu beş. Bun­ lardan birisi, Sayın Nadir Nadi’-

nin, diğeri Bülent Ecevit’in, bir diğeri Samim Kocagöz’ün, ikisi ise iki yayınevine ait.

Aym gün Bodrum’a götürülen

Halikamas Balıkçısı’nın cenaze­ si, görkemli bir törenle toprağa verildi. Sanki yer yerinden oyna­ mıştı Bodrum’da. Mavi bir atla­ sa sarılı olan tabut, ak giysilere bürünmüş Bodrum’un halkıyla kucaklaşıyordu. Azra Erhat’a

soruyordum, “ Şimdiye değin böyle bir cenaze törenine tanık oldunuz mu?” diye. Erhat, bu­ ğulu gözleriyle yanıtlıyordu so­ rumu, “ Hayır” diye. Herkes ağ­ lıyordu; kadınlar, balıkçılar, süngerciler...

MAVİ SÜRGÜN

Bir başka ölü Sabahattin Eyü- boğlu, tutsaklığın öyküsünü an­ latan Halikarnas’m “ Mavi Sür- gün” ü için bakın neler diyordu yıllar önce:

“ Türk Edebiyatı’nda başlı ba­

şına bir poyraz gibi esen Balıkçı, Adalar Denizinin maviliklerinde nice yelken ve yürekleri şişirdik­ ten sonra, bu kitabında kendi hayatına çevriliyor.

Zindan karanlığının hürriyet mavisine çevrilmiş bir yaman in­ san soluğudur bu kitaptaki. Bu soluk, otuz yıldır gittikçe daha gür, daha dolgun bir Batı Ana­ dolu destanını savunuyor bize. Ege Tanrılarının ve insanlarının yenmiş haklarını arayan bir destan.

Denizlerin en mavisiyle sar­ maş dolaş olan bu destanla Tau­ nlar, bir insan sıcaklığı, insan­ lar bir Tanrı yüceliği kazanır, kara günler içinden ak günler doğar, yoksul ellerden bereket saçılır, en mutsuz yaşantılardan en mutlu ötelere yollar açılır, yü­ rekler acısı gerçekler tabiat ana­ nın gülümser bakışında erir, top­ raklar yeşerir, sürgünler mavile­ şir.

Bu destanda, insanoğlu za- (Arkası 11. Sayfada)

(2)

ı

CUM HURİYET/11

Halikamas Balıkçısı’na 11

(Baştarafı 12. Sayfada)

man zaman kirinden pasından arınıp, yalın yürek sonsuz evre­ nin karşısına dikilir; bu canım dünyayı cehenneme çeviren sa­ vaşlara “ yu f” diye, ekmeği, şa­ rabı ve sanatı yaratan barışlara “ merhaba” diye seslenir...” İNSAN SEVGİSİ

İnsan sevgisi bir başka türlüy­ dü Halikarnas Balıkçısı’nda. ö r ­ neğin, yılanın sağlık karnesi var­ dır ki, kolay kolay unutulmaz. Balıkçı bunu şöyle anlatır: —Bi herif geldi Bodrum’a İstan- köy’den. Eli ayağı tutmuyordu. Para kazanmak için bir yılan bulmuş. Islık çalıp oynatıyor yı­ lanı.

Gelgeldim, gümrükte sağlık şahad etn am esi sorm uşlar. Adam, “ yok” deyince, yılanı ge­ mide doğruca ambara kilitle­ mişler. Zavallı adam, neredeyse ağlayacak:

—Ben burada, yılan ambarda, açlıktan ikimiz de öleceğiz. Et­ meyin eylemeyin diye yalvarıyor­ du.

Ama dinleyen kim. Mevzuat hazretleri var kale duvarı gibi. Aşabilirsen aş. Mevzuat, “ Yur­ da sokulmak istenen hayvanlar için sağlık şah adetn am esi sorulur” diyor...

Gittim, gümrük müdürüne ri­ ca ettim:

—Kanuna bak Cevat Bey, sağ­ lık şahadetnamesi getirmeden bu yılanı yurda sokam az...

Diye diretti. “ Yahu, kanunu yapan adamın aklına yılan gel­ m em iş...” dinlemedi.

Çıldıracağım. Yılanda hasta­ lık varsa bizim yılanlar da öle­ cek, iyi ya işte.. Hem bizim bir­ çok ülkeyle sınırımız var. Bizden onlara, onlardan bize birçok yı­ lan geçiyor. Hepsi ağızlarında birer sağlık şahadetnamesi mi ta­ şıyor?

Sonunda:

—Madem bu kadar ısrar ediyor­ sun, sen bir sağlık şahadetname­ si yazıver...

Dediler bana, öyle ya ben Bodruma getirttiğim çiçek ve ağaç, fidye ve tohumları için sağ­ lık şahadetnamesi yazmaya alış­ kınım.

Aldım kalemi kâğıdı elime; yazdım:

“ İstanköy’den gelen bu yıla­ nı ne flökserası vardır, ne mildi-yösü.”

Anlaşılacağı gibi bu bitkiler için yazdığım sağlık şahadetna­ melerinin bir örneği. Flöksera ve

Mildiyö bitki hastalığıdır. Yılan her ne kadar ağaç kökü­ ne benzetilebilirse de, onda bit­ ki hastalığı olmayacağı muhak­ kak.

Böylece yılan, Türkiye’ye so­ kuldu ve adamcağız hayatını kurtardı.

“ Mavi Sürgün” bir bekleyişi nakışlayan, özgürlüğü yumruk yumruk veren bir sürgündür as­ lında Balıkçı için. Önceleri um ursam ıyordu Bodrum’dan İstanbul’a gönderdiği yazılar. Ama sonra çoğu kişi şapkaları­ nı çıkartıp “ Merhaba” demek zorunda kaldılar Balıkçıya. Onun buram buram Anadolu kokan, engin bir tarih bilgisiyle

yıl sonra

bezenmiş röportajlarıydı özellik­ le ilgi çeken. Salt bunlarla kal­ mıyordu Balıkçı. Yoğun insan sevgisi, yalın diliyle doğayla iç içe Bodrum insamm yaşıyor, an­ latıyordu.

Tüm kişiliğini insan sevgisiy­ le birleştirmiş, doğanın insafsız­ lığını o engin mavinin özgürlü­ ğünde yüceltmişti Balıkçı. Ölüm konusunda 1965’te Vercors üze­ rine yazdığı yazıda ise şöyle di­ yordu:

“ Her yaşayan insan, hayatın askeridir. Ölüm var her zaman. Ölüm, hayata sığıyor, ama ha­ yat ölümü aşıyor. Hayat doğa­ dır. Çıkarcılar, başkasının üze­ rinden geçinenler, ölümün haya­ ta karşı askerleridir. Şimdi ne yapalım, doğaya karşı bir düş­ man var, yani ölüm. Bu böyle. Ama doğa alt olmuyor. Anti do­ ğa beni öldürür, ama ben çocuk­ larımla aşarım ölümü. Çocukla­ rım olmazsa akrabam, sevdikle­ rim, onlar da olmazsa insan var...”

Evet, Balıkçı ölmüştü. Ama doğa alt olmamıştı. Üstelik sa­ dece çocuklarıyla aşmıyordu Ba­ lıkçı ölümü. İnsan, doğa ve öz­ gürlük tutkusuyla tutuşturduğu yüzlerce, binlerce okuruyla, in­ sanla aşıyordu ölümü. Ve eller, özgürlük adına, insanlık adına uzanıyor ona.

Onbir yıl sonra herkes sahip çıkmak istiyor Balıkçı’ya. Ama daha mezarı bile yapılmadı. Ai­ lesi mezarını Bodrum’dan İz­ mir’e getirirse hiç şaşmamak ge­ rek.

Referanslar

Benzer Belgeler

baktığımızda, çoğunun gezegen benzeri uydulara sahip olduğunu görüyoruz. Bu uydulara ‘gezegen benzeri’ denilmesinin sebebi, sahip oldukları manyetik alan ve

NASA’n›n morötesi dalgaboylar›na duyarl› Gökada Evrim Kaflifi (GALEX) uydusu, Araba Tekeri’nin de, görünür çap›n›n iki kat›na kadar uzanan daha genifl bir

Ancak orga- nik gıda üreticileri için yıkama sırasında bu tür maddelerin kullanımı bir seçenek değil, çünkü organik üretimde kullanılacak mad- delerin organik üretime

Prenses Zeyd, «İdeaire (Fikirci)» dediği sanat görüşünü değişik bir şekilde tatbike. çalıştığı sergisinin bir köşesi önünde,

Bunun için öncelikle müşterilerimize ait bilgiler- den hangisinin satış sonuçları ile ilgisinin en yüksek olduğunu tespit ediyor ve müşteri kitlemizi bu bilgi özelinde

Ayrıca en fazla yirmi dört aracın havada lazer savaşı yapmasını sağlayan bir mekanizmaları da var. İHA’ların önümüzdeki aylarda 200–300 dolar aralığında bir

yönelmiş, hilâfetin ilgası ve kadın naklan gibi yine çok önemli girişimlerle de büyük Atatürk, ulusuna aydınlık yolu gösteren tek lider sıfatını elde

• Edebiyat Tarihçisi Gözü ile Çağını Aşan