• Sonuç bulunamadı

Tanımadığımız meşhurlar:Esir olarak getirilip İstanbul'da satılan çocuklar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tanımadığımız meşhurlar:Esir olarak getirilip İstanbul'da satılan çocuklar"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TANIMADIĞIMIZ MEŞHURLAR:

t

Esir olarak getirilip

Istanbulda satılan çocuk..

Çocuklar yelkenliye binip açıldılar. Istan

buldan Marsilya’ya bir buçuk ayda g ittiler.

Hamdi beyin hiddeti

Kadıköyü ve Beyoğlu Belediye reisliği

Pis sa

-

tlCl„7. Yanakta Şaklıyan tokat

t ki tokat, iki lira — Sakızlı küçük esir

Husre° paşanın kölesi

Istanbuldan Parise gönderilen çocuklar

Meşkur Pastörün arkadaşı — Üçüncü Napoleon ve Etem paşa — A b

-dulmecıd ın Fransızca hocası — Meşhur Ahm et Vefik paşa ~ «Git o

deliye söyle ki..»

Hamdi bey, hiddetlendiği za­ man hiç bir şey kendisinin dnü­ ne geçemezdi. Tam bir sanatkâr ve fazla hassas adam hiddeti.

Ani bir parlayış, bir müddet

sonra sükûnet ve eğer birisine

bağırmışsa gönlünü almak...

Dostlan: «Resim yapar gibi âde­ ta sanatkârane. kızar, sanatkâ- rane hiddet eder!.» derlerdi

Hakikaten kızışlan da çoktu.

Bir kere kapısının önünde ga­

yetle temiz olması icabeden bir sokak satıcısının insanı deli ede­

cek kadar pis bir hareketini

görmüştü. Pek haklı olarak ken­ disini kaybedecek derecede çile­

den çıktı. Malını elile tuttuğu

ve sattığı şey yıkanmadığı için fevkalâde temiz olması icabeden bu gibi satıcılann en küçük pis­ liğine tahammül edemezdi. Hat­ tâ bir zamanlar Kadıköyü ve Be-

yoğlunda Beledi/e reisliği de

yapmış ve esnafa bu gibi işlerde ne derecede sinirli olduğunu is­ pat etmişti. Bugün de böyle hat­ tâ hastalık halinde titiz Beledi­ ye erkânına ne kadar ihtiyacımız var.

Hamdi bey adamın o hareke­

tini görünce aşağiya fırlamış,

kendisinden gayetle iri yarı ve

güçlü kuvvetli olan pis satıcının suratına İki dehşetli tokat aşket-

mişti. Sonra da bir «temizlik

ilâhı»’ halinde içeriye girmişti.

Şaheser derecede pis satıcı neye uğradığını anlamamıştı.

Lâkin Hamdi bey eve girer

girmez, sanatkâr damarları ka­ barmış, hiddeti yatışmış, yerden göğe kadar tokadı hakeden ada­ ma acımış, hattâ yaptığına piş­ man olmuştu.

Adamlarından birini çağırdı.

3na iki lira uzattı:

— Şunu al. Dışarıda iki tokat

ittiğim adama ver... dedi: /

Bunu duyan Hamdi beyin

lostlanndan gayetle şakacı, son ierecede nüktedan bir zat, tabiî amamile lâtife olarak şöyle de­ nişti:

— Ne iyi şey!.. Bir liraya bir »kat... İki tokat iki lira... Ben

skonto yapıyorum Hamdi bey.

15 kuruşa!...

O zaman ’ hakikaten bir lira

nühim bir paraydı.

Hamdi bey fenalık, pislik, kö­ klük karşısında derhal coşardı. Merhameti, iyiliği, hassaslığı, sa- latkâr nıhu da onu daima taki- jederdi.

Hiddeti, -Şfevki, sinirleri kendi­ sine tamamile babası sadrâzam İbrahim Etem paşadah kalmıştı. \ynı âni parlayış., fikrinin, ka-

laatlerinin aykırı şeyler karşı­

sında aynı köpürmeler...

Sakızlı küçük esir-.

Lâkin dünyanm hiç bir tercü- nei hali, bütün tafsilâtile yazıl- îığı takdirde, İbrahim Etem pa­ şanın hayat romartı kadar ente­ resan olamazdı Hamdi beyin bâ- aası sadrâzam Etem paşa, Sakız adasından esir edilip îstanbula getirilmiş ve burada bir kaç al­ tına satılmış bir köleydi. Küçü­ cük, gayet sevimli bir Rum ço- luğuf.. Lâkin bu çocuktaki ha- rikulâde zekâya, akıl durduracak kabiliyete' bakınız ki minimini köle pek küçük denilecek bir yaş­ ta yüksele yüksele nihayet koca imparatorlukta bir insanın otu­ rabileceği en büyük sandalyeye, sadrâzam yerine oturdu. Ve ha­ kikaten de birinci sınıf bir sad­ râzam oldu. Yalnız evlâtları de­ ğil, bütün memleket onunla if­ tihar etti.

Etem paşayı Istanbulda satın alan Kaptanı Derya Hüsrev paşa

İdi. Hüsrev paşa içinde küçük

Etem de bulunan 10 . 12 yaşın­ daki bir küçük çocuk grupunu

Hamdi bey çalışma masasında perdeleri inik, sakin bir odada Sonra Etem paşa maadin ve mühendis mektebini hem de bi­

rincilikle bitirdi Ve mümeyyiz

olarak imtihanlara gelen impa­

rator Napoléon

ni

ün karşısında

şahadetnamesini aldı.

Usulen birincilerin bir nutuk söylemesi lâzım geliyordu. Etem pek mükemmel bir nutuk söyle­ di Sonunda da:

— Zannederim Dır ıtemııtaı.

hata ettim. Afimizi rica ederim., bir ecnebi çocuğu için bunu ma­ zur göreceğinizden eminim... di­ ye gayet samimî bir itizarda' bu­

lununca Napoléon III dayana­

madı:

— Ben bu kadar güzel bir nu­ tukta böyle bir hatayı bir Fran­ sız çocuğu İçin dahi pek ziyade hoş görürüm,, dedi.

. Abdülmecid’in

Fransızca hocası..

Eski esir, mektep birincisi,

Pastörün arkadaşı Etem îstan­ bula dönünce saraya Sultan Ab- dülmecide Fransızca okuttu.

Kendisinin aynı zamanda sa­

natkâr ruhlu bir insan olduğu

da söylenmektedir. Bizde Avru- pada tahsil etmiş, hem de tek­ nik bilgilerle memlekete dönmüş ilk Devlet adamı o’ an Etem pa­ şanın Gebze köprüsü yapılırken' başında durmak için orada ara­ zi alıp, hattâ çadır kurduğunu' bundan önce gördük ki hakika­ ten «iş aşkı» m gösteren bir tâb* Iodur.

«Sovle o deliye..»

Hamdi beyin birdenbire parla­ masının, sanatkârane hiddetleri­

nin babasına çok benzediğini

yazmıştık. Hattâ, yine celâlli bir

zat olan meşhur Ahmet Vefik

paşa bir zamanlar hususi kâtip­ liğini yapan eski Paris sefiri Mü­ nir paşayı, sadrâzam Etem paşa­ ya göndereceği zaman şöyle tem­ bih edermiş:

— Git, o deliye söyle... Vesaire vesaire,.

Münir paşa Etem paşayı gör­

düğü zaman tabiî en, münasip

bir tarzda ve gavet nazikâne ko­ nuşur, Ahmet Vefik paşanın is­ teklerini anlatırmış.

Etem paşa da bunları dinler dinler sonra Münir paşaya şöyle cevap verirmiş:

— Git... O deliye söyle... Bugün Hamdi beyin sayın oğ­

lunun evinde, Hüsrev paşanın

Parise gönderdiği dört çocuğun o zamanki haille yapılmış resmi, içlerinde küçük Etem de olduğu halde duvarı süslüyor.

André Maurois Ingiliz Başve­

kili Disraelinin hayatını koca­

man bir cilt halinde ve gayet

meraklı bir tarzda yazdı. Etem

paşanın hayatı îstanbula esir

olarak getirilmesinden başlıya-

rak bir kaç nefis cilt olabilir Hikmet Feridun Es

Hamdr beyin resimde- çalışma

tarzım gösteren bir fotoğraf

tablosunda çizeceği adamın po­ zunu evvelâ kendisi gösterir ve bu şekilde resim çektirirdi. Bu fotoğraf onlardan biri ve Hamdi

beyin bizzat kendisidir Avrupaya tahsile gönderdi. Hüs­

rev paşanın böyle satın alarak

yetiştirdiği, memlekete pek bü­

yük hizmetlerde bulunmuş bir

çok kimseler vardır.

Bir gün küçük Etemle arka­

daşları ve hâmiîeri Kaptanı Der­ ya Hüsrev paşa ile birlikte, yan­ larında Fransızca hocaları, müs­ teşrik M. Amede Jilbert olduğu halde Aynâlıkavak köşküne gel­ diler. Sultan Mahmuda birer bi­ rer takdim olundular. Ö günü Marsilyaya hareket eden bir yel­

kenliye, sultanın gözü önünde

Aynalıkavak rıhtımından bindiler Bu küçük kafileye Fransızca ho­

caları M. Amed# Jilbert reislik

ediyordu. Çocukların her şeyle­ rinden o mesuldü, ’

Kaptanı Deryanın uğurladığı yelkenli İstanbul - Marsilya yo­ lunu maceralar içinde ve bir bu­ çuk aylık bir zamanda alabildi. Fırtınalar İçinde çalkalanan bu

yelkenli teknedeki miniminiler

arasında imparatorluğu avuçla­ rı İçine alacak müstakbel- sadrâ­ zamlar da vardı.

Pastörün arkadaşı...

Etem paşa Pariste kendisinin okuduğu meşhur «Barbet» mek­ tebinde sonra, pek küçük yaşta Fransaya giden oğlu Hamdiyi de okutmuştu.

Küçük Etem bu mektepte

kendisine harikulâde bir arkadaş bulmuştur; Küçük Pastör. Yani yannm büyük Pastörü... İki ilim âşığı çocuk pek dost olmuşlardı.

(2)

ç&(fns

(*

Referanslar

Benzer Belgeler

Otomobilin hızı arttıkça hava molekülleri ile olan sürtünme de artar ve sürtünmeyi yenmek için daha çok yakıt tüketmek gerekir.. Yüksek hızlarda yakıt

CD56 bright CD16 neg NK alt grubu ile NK hücre sitotoksisitesi arasında negatif korelasyon tespit edilmiş olup bu değişim istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır

“ New Music for Contrabass” adlı plak çalışmasının kapağı da olan Adnan Çöker, 1973 yılında açtı­ ğı bir sergideki müzik düzenleme­ sini şöyle anlatıyor:

Bunun için yine hava koşullarının çok iyi olması ve yüksek bir gözlem yeri şart.. Mars geçtiğimiz ay sabah gökyüzü-

Bazı yaşlılar, çoğu acayip bir dli kullanan ve acayip manzıuner l e r ( !) yazan yeni nesil cahil sa­ nıyorlar; klâsik şekilde yazamam d'klnn İçin bu tuhaf

Orada geçen yılları İzmirli Tokadizade Şeklp, Hıfzı Nalbantoğluve Muhasip Avni Bey gibi dostlarında ve öğrencisi TamburiCemil Bey’de, bugüne kadar kimsenin

bir yapıyı benimsediği gözlemlenen Câbirî, tarihî okumada da aynı yöntemin etkisiyle ya da sosyal olguların doğasında var olan çok nedenle açıklama zorunluluğu sebebiyle

Viranelerden toplanan ay- landoz dallan, çalı Çırpılar tıkılır, hızı saman alevi gibi çabucak geçer, kızar- masile kararması bir olur, sanki ateş yüzü