• Sonuç bulunamadı

Çalıkuşu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çalıkuşu"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

H asan

PULIJR

için kendi türünde kay derecede ünlü olmuş I

/

■ ■ ■ Y V A H , milliyetçi solcular, laik L Kemalistler geliyor!' diye, ha- | yalhanelerinde yarattıkları he- b yülanın korkusuyla, dudakları uçuklayan "dönek takım ı" salı gecesi, A- çıkhava Tiyatrosu'nda "Ç a lıku şu "n u sey­ retmiş olsaydı, oyunun, sadece bir yerinde,

Mustafa Kemal Paşa'nın adı geçince coşan seyirciyi görünce, "Biz, bunlar geliyor, di­ ye korkuyorduk, meğer gitmemişler ki!"

diye elleri b ö ­ ğürlerinde kalır­ dı... ★ ★ ★ K L A S İK ne ­ dir? A n sik lo p e d i

"K la sik "in kar­ şısın d a şö y le yazar:

"Ü lk e n in or­ tak kültürel ma- d u r u m u n a gelerek, genel kültürde yer al­ maya layık olan ve okullarda o- kutulan bir ya­ pıt ya da yazar lynak gösterilebilecek bir yapıt ya da yazar için kullanılır."

Eğer Türk halkı, 1992'de ilk defa okudu­ ğu Reşat Nuri Güntekin'in "Ç alıku şu " ro­ manını, 1994'te müzikal olarak aynı coş­ kuyla, aynı duyguyla "Feride"nin hikayesi­ ni hala gözleri yaşararak, hala gülerek sey­ rediyorsa, "Ç a lık u ş u " hiç kuşkusuz bir Türk klasiğidir.

★ ★ ★

N E D E N Çalıkuşu?

Necati Cumalı'nın oyunlaştırdığı, müzi­ ğini Esin Engin'in yaptığı "Ç a lıku şu "n u n

yönetmeni Hakan Altıner, bu sorunun ce­ vabını şöyle veriyor:

"1 9 9 3 Eylül'ünün yağm urlu bir akşa­ m ında, d ü n ya n ın tiyatro cenneti L o n ­ dra'da, Victor H ugo'n un ünlü Sefillerini müzikal olarak bir Kez daha izlerken, bey­ nimde yine aynı soru: Bizim büyük IdasİK- lerimiz neden böyle müzikallere dönüştü­ rülmüyor?

Ve doğal olarak ikinci soru: Hangisi? Birinci soruyla her yerde, her an birlikte yaşarken, ikinci sorunun, hangisi'nin yanı­ tını, Sefillerin görkemli finalini gözyaşla- rıyla izlerken buluverdim:

Ç A L IK U Ş U !

Düşündükçe, bu yanıtın doğruluğu ber­ raklaşıyor. Çalıkuşu gerçekten de hem en önemli roman klasiklerimizden biri olm a­ sı, hem de dramatik yapısı açısından, bü­ yük ve duygulu bir müzikalin tüm gereksi­ nimlerini barındırıyor içinde. Üstelik daha önce Necati Cum alı'nın usta kalemiyle ti­ yatro oyunu kimliğini de kazanmış. Geriye tek şey kalıyor: M ü zikleri. G ö n lü n ü ve

ÇALIKUŞU

Hayır, Ahmet Oktay sözünü sürdürür:

beynini tiyatroya vermiş her insanın çok zengin ye çok gizli bir repertuar arşivi hep vardır. İşte Çalıkuşu da, bir yıl kadar be­ zensin ye çok gizli bir repertuar arşivi nim repertuar arşivimin en değerli dosya­ larından biri olarak kaderini bekliyor. Son­ ra, G e n c a y G ü rü n 'ü n , Şehir T iy a trola ­ rın ın 80. yılı için büyük bir yaz oyunu, a- rayışı gündem e gelince, arşivden çıkıp, masanın üstüne geliyor ve zorlu bir yeni­ den yapılanma için Füsun Akatlı'nın usta kalemine bırakılıyor."

★★★

T Ü R K tiyatrosunun temel taşı, İstanbul Şehir Tiyatroları'nın kuruluşunun 80. yılın­ da "Çalıkuşu"ndan daha doğru bir seçim olabilir mi?

Ahmet Oktay "K o n u açısından bu ro­ man, beylik bir aşk öyküsü anlatmaktadır"

der...

O kadar mı?

"Çalıkuşu" sıradan bir aşk romanı mıdır?

"Ç a lıku şu 'n u n , gerek tefrika edildiği,

. . .

duş

ılda ış yılla­ rında, sadece bir aşk öyküsü olarak okun-gerekse kitaplaştığı 1922 yılında, Kurtuluş Savaşı'nın tüm çetinliğiyle sürdüğü yılda ve Cumhuriyet Türkiye'sinin kurutuş yılla­ madığını söylemek gerekir.(x)

Ahmet Hamdi Tanpınar da, "Ç alıku şu "

Feride'nin, aşk kırgınlığı sonunda olsa bile, Anadolu'ya geçişinin çok anlamlı olduğu­ nu belirtir:

"Anadolu mücadelesinin başladığı gün­ lerde bu Anadolu'ya kaçış, eserininhudut­ larını da aşıyordu. Romanın tefrika edildi­ ği günleri benim gibi hatırlayanlar, onun, nasıl sıcağı sıcağına, o günlerde İsta n ­ bul'da esen havaya cevap verdiğini bilir­ ler."

Ataç da benzer görüşü paylaşır:

"Feride, epeyce dolaşır ülkeyi, yenilgi günlerinde olduğum uz için, yurt sevgisi d a l» ısıl idi içimizde. O günlerde, örneğin bir İzmir, demek, yetiyordu bizi duygulan­ dırmaya."

Şimdi de yetmektedir, "Feride'nin hika­ yesi", o günkü duyguları paylaşmaya...

Salı gecesi, Cumhurbaşkam'yla birlikte

"Çalıkuşu"nu seyredenler "M ustafa Kemal Paşa, Yunan mevzilerini dağıtmış!" müjde­ sini duyunca, coşkulu alkışlarıyla, oyunu durdurarak, o günkü duygulan paylaştılar...

7 5 'i oyuncu, tam 159 kişi, "Ç a lık u -

şu"nun kadrosu... Küçük rol, büyük rol de­ meden herkes severek oynuyor...

Suna Pekuysal'dan Nedret Güvenç'e, is­ met Ay'dan Zihni Gökta/a, Feridun Kara- kaya'dan Toron Karacaoğlu'na, C üneyt Türel'den Kamuran Usluer'e, Rozet Hu- beş'ten Bensu Orhunöz'e...

Hele Zihni Göktay ile Suna Pekuysal'ın

bir sahneleri var ki, Türk bürokrasisinin, 70 yıl, hiç değişmeden, değişime nasıl diren­ diğinin anıtı!

★ ★ ★

İKİ cami arasında kalmış binamaz, diye bir deyim vardır...

Ya iki alkış arasında kalana ne denir?

Gencay Gürün, denir.

Belediyenin görevden aldığı eski Genel Sanat Yönetmeni Gencay Gürün, oyunun sonunda, hem seyircilerin, hem de sahne­ deki oyuncuların alkışları arasında kaldı...

Seyirciler de, oyuncular da Gencay G ü- rün'e "Çalıkuşu"ndaki katkısını unutma­ dıklarını gösteriyorlardı.

★★★

" Ç A L IK U Ş U " romanının ilk okunduğu yıllarda "Feride" adında bir patlama olur;' kimi doğan kızına, kimi torununa "Feride"

adını takar, bunların çoğu da kadındır... Çünkü "Ç a lık u şu " Feride Cumhuriyet kadınının, vatansever, idealist Türk kadını­ nın simgesidir, erkeklerin yapabildiklerini, kadınların da yapabileceğini, ıssız köy o- kullarında, Anadolu'yu dolaşarak göster­ miştir, cehalete, ahlaksızlığa, namusuyla direnerek...

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, "Ç a lık u -

şu"nu anlatırken, "Feride adında bir D am e de Sion'lu Türk kızı, Reşat N u ri G ü n te ­ kin'in elinde, bize İpkigenie'yi, bize Cile- men'i hatırlatan bir vekar, bir iffet, bir ah­ lak ve seciye örneği haline girmiştir" diye yazar...

Tilbe Saran'dan "Feride"yi seyredenler

de, sanınz, kızlarına, torunlarına aynı adı koymak arzusunu hissedeceklerdir...

Çünkü "Ferideler"e ihtiyaç duyulduğu günlerdeyiz, ya da o günlere gidebilecek­ lerini sananlarla, karşı karşıyayız...

★★★

G E C E N İN ayıbı, Feridun Karakaya'nın o yunu "y a ğ d a n lık s a h n e si"n e çevirip, Cumhurbaşkanı Demirel'e "Buba, buba!"

diye laf atıp, Başbakan Çiller'e "Ana, ana!"

diye selam salışıydı...

Herhalde Reşat Nuri Güntekin'in ruhu, bu "yağdanlık"tan eza duymuştur.

■ M H H M

Referanslar

Benzer Belgeler

Aşiyan Müzesinde büyük şair Abdülhak Hâmidin büstü. Sağda şair Teviik Fikret ile karısı Nazıma hanımın gençlik resimieri... Şair Fikretin âşiyanı yeni

Genellikle edebiyat sosyolojisiyle birlikte anılan, fakat birçok noktada farklılıklar gösteren Marksist edebiyat kuramının temelinde var olan edebiyatı sosyal olayların

Şemsettin Sami, Anadili olan Rumca, dan sonra öğrendiği Türkçenin en büyük dilcisi olurken, Türkiyede ilmi temsil e- denler neredeydiler?... Hâlâ

Rumelikavağı’nın meydan ve yakın çevresini geçmişi ve özgün yapısıyla yeniden yaşatmak, insanların soluk alabilecekleri bir kent mekânı yaratmak

New Jersey eyaleti parlamentosunda Temsilciler Meclisi üyesi Er­ meni asıllı Garabet Haytayan, Ermeni soykırımı iddialarının okullar­ daki tarih kitaplarına geçirilmesi için

Tapuda 30 m etrekare olarak görülen alt kattaki dükkanların tanesi 3 milyar liraya, üst kattaki dük­ kanların tanesi 1 milyar liraya alınıp satılıyor.. Mustafa

Daha bu asır başlamadan önce komşusu Çin'le harbe koyularak kazandığı şehirler, eyâletler ve kıt'alarla bir türlü doymak bil­ meyen ve kendisini ne zaman

Sanal oyunlara ayırılan sürenin fazla olması, kimi oyunla- rın bağımlılık yapması, çocukların şiddet eğiliminin artma- sı, kimi oyunların da kumara özendirmesi