• Sonuç bulunamadı

Denizcilik konuları:Türkiye'de deniz fenerleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Denizcilik konuları:Türkiye'de deniz fenerleri"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

’T7Ç>Vl-'Ol* b

D C N İ 2 C İ Ü K

K ONUL AR I

Röportaj: Tülay BATTAL

eryüzünün önemli bir

Y

kısmını kaplayan de­ nizler bağlı olarak pek çok kuralın doğ­ masına neden olmuş ve sayı­ sız bilimsel aşamanın da ger­ çekleşmesine yardım etmiştir. Çeşitli bölgesel ve ulusal hu- huk kuralları yanı sıra denizle sınırı olan her ülke kendi çı­

karlarına göre bir takım yasa­ lar geliştirm iştir. Öte yandan tarih süreci içinde denize hiç sınırı olmayan bazı ülkelerin de böyle yerlerde egemen ola­ bilmek için ne yollara baş vur­ dukları herkesçe bilinen şey­ lerdir.

Evet, üç tarafı denizle çevrili Yurdumuzun da deniz tarihi ol­ dukça eskiye dayanır. Gerçi Osmanlı devletinin kuruluş yıl­ larında deniz gücüne sahip ol­ duğu pek söylenemez. Ama, Rumeli’nde kesinkes yerleş­ me ve Anadolu ile bağlantısı­ nın salt deniz yoluna dayanışı ayrıca denize kıyısı olan ülke­ lerin fethi deniz gücünü zorun­ lu kılmıştır.

Bu nedenle çeşitli yerlerdeki ufak bakım, onarım ve yapım tezgâhlarının yanı sıra önemli tersaneler kurularak, devre göre oldukça güzel .güvenli savaş ve ticaret gemileri ya­ pılmıştır. Bu arada donanma subay örgütü ve ilg ili kişilerin yetişeceği okullar da belirii kural ve yöntemlere bağlan­ mıştır.

Cumhuriyet dönemin de de de­ niz ulaşım ve donanımına, bü­ yük ilgi gösterilmiş, gerek si­ vil ve gerekse askeri alanda uluslararası düzeylere gele­ bilmek için gereken çabalar­ dan kaçınılmamıştır.

Bu arada geçmişi 1843’e Fe- vaid-i Osmaniye’ye dayanan ve Türk suları ile yabancı de­ nizlerde ulaştırma işleri ve bu işlerle ilgili her türlü girişim ve diğer yükümlülük ile görev­ leri yerine getirmek üzere da­ ha sonra adı Denizcilik Ban­ kası olan bir örgüt kurulmuş­ tur.

Fevaid-i Osmaniye adile anı­ lan bu kuruluş o yıllarda Bo­ ğaziçi, Marmara ve Akdeniz i-

le Karadeniz’de vapur işletme­

sini gerçekleştirmiştir. Feva- id-i Osmaniye 1870 de İdare-i Aziziye 1878 de de İdare-i Mahsusa adını almış ve 1910 yılında ise Osmanlı Seyrise- fain İdaresi diye adlandırılmış­ tır. 1925 yılında da bu kurulu­ şun adı Seyrisefain Müdüriye­ ti Umumiyesi olarak değiştiril­ miştir.

1933 de bu örgüt feshedilince görevleri Denizyolları İşletme­ si, A.K.A.Y. İşletmesi, Fabrika ve Havuzlar İşletmesine bıra­ kılmıştır.

Daha sonra 1937 yılında bu ku­ ruluşlar ile İstanbul, İzmir, Trabzon liman ve Van Gölü İş­ letmeleri, Tahlisiye Umum, Kı­ lavuzluk ve Römörkörcülük müdürlüklerinin hepsi Deniz- bank’a devredilmiştir. Ne var- ki, Denizbank'da 1939 yılında Devlet Deniz Yolları İşletme Müdürlüğü, Devlet Limanları İşletme Umum Müdürlüğü ad­ larında iki kuruluşa katılmış daha sonra da bu iki kuruluş Devlet Denizyolları ve Liman­ ları İşletme Umum Müdürlüğü diye birleştirilm iştir.

Bu sıralarda kıyı emniyeti ar­

dından 1945 de de Şirketi Hay­ riye aynı yönetime girmiş, 1952 yılında ise 5842 sayılı ya­ sa ile özel hukuk hükümlerine bağlı bir anonim şirket olarak Denizcilik Bankası Türk Ano­ nim Ortaklığı kurulmuştur. Evet, bu yazımızda sîzlere De­ nizcilik Bankası Türk Anonim Ortaklığı bünyesindeki kıyı emniyeti işletmesi çalışmala­ rından söz etmek istiyoruz. Şimdi isterseniz bu kuruluşun müdürü olan Sabih Türsan’la yaptığımız söyleşiyi birlikte izleyelim.

— Sayın Türsan, kıyı emniyeti işletmesinin tarihçesi hakkın­ da bilgi verir misiniz?

— Tabii.. Ancak işletmemizin uğraştığı konuları can kurtar­ ma (tahlisiye) ve fenerler diye iki gruba ayırarak anlatmakta yarar görürüm. Evet, yurdu­ muz kıyılarında çalışan ilk fe­ nerin tarihi 1856 yılına rast­ lamaktadır. O dönemlerde Os­ manlI Devletiyle Fransızlar a- rasında yapılan bir özel izin anlaşması sonunda Fenerler i- daresi umumiyesi müdürlüğü adı altında yürütülmüş ve da­

t E N E R L E R

ha sonra 3302 sayılı yasa ile Hükümetçe satın alınan fener­ ler idaresi 1.1.1938 de Deniz- bank’a bağlanmıştır.

Daha sonra da Denizbank’ın a- şamaları içinde önemli bir ye­ re sahip olagelmiştir.

Can kurtarma (tahlisiye) ida­ resine gelince; bu da Osmanlı Devletince alınan bir karar ge­ reği giderleri Bahriye Neza­ reti tarafından karşılanmak ü- zere 1869 tarihinde kurulmuş­ tur. O tarihten 1881'e kadar yani 12 yıl bu nezaretin yö­ netiminde çalışan idareye da­ ha sonra Avrupa devletlerin­ ce el konulmuş ve 1883 yılına kadar süren görüşmeler so­ nunda 24.4.1883 de yapılan bir tüzük ile seçilen Avrupa dele­ gesi İstanbul İngiliz konsolo­ sunun idaresi altında (liman Riyasetince) tahlisiye işlerini yürütmesine karar verilm iştir. Bu idare 1883-1915 yılları a- rası güya Osmanlı Devleti i- dairesinde yabancı ülkelerin e- linde kalmış, 1915 den 1920 yılına kadar da Osmanlı Dev­ letince can kurtarma yani tah­ lisiye idaresince yeniden e!

konulmuştur. 5 kasım 1920 İs­ tanbul işgali ve yenilgimizle biten savaşta idare yeniden Fransız-İngiliz ve İtalyanlardan oluşan bir kurulca idare edil­ meye başlanmıştır.

Büyük Zafer’den sonra 9 hazi­ ran 1923 de Tahlisiye Teşkilatı T.C. yönetimine geçmiştir. 1924 yılında tahlisiye idaresi M illi Savunma bakanlığına bağlı olmak üzere İstanbul’da Bahriyeyi Ticariye Müdüriyeti Umumiyesine ayrı bir bölüm olarak bağlanılmıştır.

— Efendim, işletmenizin gö­ revleri konusunda bilgi verir misiniz?

— 5842 sayılı yasanın 9 uncu maddesi gereğince Kıyı em­ niyeti işletmesi, Türkiye kıyı­ larındaki deniz fenerleri, ışıklı ve işaret şamandıralarıyle benzeri deniz işaretleri, sis düdük, radyofar ve cankurta­ ran istasyonlarını tekel şeklin­ de işletme, yenileme, ek inşa­ at ve donanımlarını yapmakla görevlidir.

Öte yandan boğazlardan giren, çıkan, transit geçen Türk li­ man ve iskelelerine uğrayan

veya liman sınırları içinde ça­ lışan Türk veya yabancı band- ralı gemilerden Montrö anlaş­ ması hükümleri gereğince N.R. tonaj üzererinden hesap­ lanan fener ve tahlisiye ücret­ lerini de almaktadır.

FENERLER

Saydam bir maddeden yapıl­ mış veya böyle bir maddeyle donatılmış içinde ışık kaynağı bulunan kutu diye tanımlanan fenerler özellikle roma asker­ leri tarafından aydınlatma ara­ cı olarak kullanılmıştır.

Bir sıra da halen Napoli müzesinde bulunan tunç-tan yapılmış Herculaneum fene­ ri gibi bir lüks eşyası da sa­ yılmışlardır. Ancak deniz fe­ nerlerinin yapımı ise Yunan ve Roma devrinde başlamıştır. El­ deki kaynaklara göre en eski fener kulesi M.Ö. IX yüzyılda Hellespontos’un girişimde Si- geion burnunda yapılmış olup ateş yakılarak işaret verilm iş­ tir. En ünlü tarihi fenerler ise, Tiberin girişindeki Ostia Ra­ venna, Messina Bologna ve Dover ile Pas De Calais’in iki kıyısını belirleyenlerdir. Bili­

Ahırkapı feneri (solda) ve Şile feneri (sağda)...

neceği gibi dünyanın 7 harika­ sından biri de İskenderiye fe­ neridir.

Okyanus ülkeleri kıyılarında i- se ancak XVIII yüzyılda ışıklı kuleler yapılmaya başlamış- tir. Bugün dünya fener şebe­ kesinde yaklaşık 25.000 fener olduğu sanılmaktadır.

— Sayın Türsan, şu anda kul­ landığımız deniz sinyalleri ne­ lerdir, sayabilir misiniz?. — Bunlar sırasıyle Deniz fe­ nerleri : karakteristik nite­ likleriyle gemicilere yol gös­ terip, tehlikeli bölge haritala­ rına göre konmuş ışıklı ve işa­ ret şamandıralarıyle tehlikeli geçit ve bölgeleri işaretlemek­ tedirler.

— Şu anda yurdumuzda kaç tane deniz feneri vardır?. — Yurdumuz kıyılarındaki tüm fenerlerin sayısı 309 dur. — Peki bunların bölgelere gö­

re dağılımını söyleyebilir mi siniz?.

— Tabii.. Karadeniz’de 75, İs­ tanbul boğazında 32, Marma­ ra’da 46 Çanakkale Boğazı’n- da 24, Ege Denizi’nde 65, Ak­ deniz’de de 67 tanedirler. — Bu fenerler içinde en yaş­ lısı hangisidir?.

— En yaşlı fenerler kristal devvar fenerler olup, bunlar 18 tanedirler.

— Sayın Türsan, fenerler dı­ şındaki sinyaller hangilerdir?. — Fenerler dışındaki sinyal­ lerden biri de sisli, puslu ve ti- pili havalarda çeşitli yön ve uzaklıklara yaydıkları özellik taşıyan ses ve yankılariyle gemi ve gemicilere güvenlik sağlayan sis düdükleridir. Bir de Kefken Adası ile Kara­ deniz Boğazı Rumeli feneri ya­ kınında, Akdeniz'de Finike li­ manı yöresinde ve yerde kuru­ lu telsiz istasyonu anlamına gelen radyofar istasyonları vardır. Buralardaki görevliler çeşitli gereçlerle gemilerin yönlerini saptamalarına, ya da kazaya uğramış gemicilerin yerlerinin kolaylıkla saptan­ masına yardım etmektedirler. Bunların dışında tahlisiye is­ tasyonları vardır. Onu da ister­ seniz bir dahaki yazımızda da­ ha geniş şekilde anlatmaya çalışalım...

Gelecek Yazı : Can kurtarma (tahlisiye)

Taha Toros Arşivi

Fenerbahçe çakarı 8

Referanslar

Benzer Belgeler

maddesinin (f) bendine göre; Kılavuz Kaptan Bu yönetmelikte belirtilen Kılavuz Kaptan Yeterlilik belgelerinden birine sahip olarak, gemi kaptanına yetkili kılavuz

Haricî siyaset­ te dahi Enverin Alman taraftarlı­ ğına karşı Cemal Paşa Fransız ta- raftarlığile şöhret almıya başlamış­ tı. Balkan harbinden evvel ve

Fasıl Şarkıcılığı ve Halk Müziği Ses İcracılığı dallarındaki başvurularda ise, sesiyle bir eser seslendirmesi gerekmektedir.. İkinci Aşama: Bu aşamada

Belge, herhangi bir bireysel veya kurumsal fonksiyonun yerine getirilmesi için alınmış veya fonksiyonun sonucunda üretilmiş, içerik, ilişki ve form özellikleri ile ait

Bu kapsamda, TCDD Ana Statüsü ve TCDD Taşımacılık AŞ’nin Esas Sözleşmesi 18.04.2016 tarihli ve 2016/T-8 sayılı Yüksek Planlama Kurulu (YPK) Kararı ile

Esasen isminize veya emrinize yazılmış olan bir çekin arkasını imzala­ yıp bu imzanın üzerine fi­ lana ödeyiniz diye bir şerh yazmadığınız takdirde —

During the oral examination of the patient, a fluffy, gray colored, hard mass was ob- served on the tip of his tongue of approximately 1x1 cm ( Figure 1 ).. In palpation, the mass

TürkMMMB’nin amaçları; bağımsız Müşavir Mühendislik ve Mimarlığın çalışma alanlarını oluşturan Teknik Müşavirlik hizmetlerini geliştirmek ve yaygınlaştırmak,