m p b n L D K A "TA t A K
m e Kan---
r 'P A Z A R
Milliyet
n vi'5.xv
P a z a r
12 Aralık 2004
21
I
Dokuz yıl önce açılan Safran,
müdavimleriyle iki yıl boyunca
Karaköy'deki Liman Lokantasında
buluştu. Şimdi de Beyoğlu'na geri
döndü. Safranın sahibi Aslı Altan
"Günün birinde Beyoğlufna geri
döneceğimi biliyordum. Sadece
biraz gezintiye çıkmıştım. Burası
bence İstanbul'un kalbi" diyor
Safran'da tuvaletlere giden koridor renkleri sürekli değişen spotlarla ışıklandırılıyor. Bu da kendinizi podyumda yürüyor gibi hissetmenize neden oluyor.
Eski Beyoğlu Safran’ın eşyaları,
İznik çinisi dolu duvarlar ve
sürekli değişen renkli ışıklar...
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi
"Mönü için seçim yapıp
bir 'best o f çıkardık"
Buranın mönüsü neredeyse Be yoğlu Safran’m mönüsüyle aynı. As lında mesleği aşçılık olan ama iki yıl boyunca Karaköy’deki Safran’m mü dürlüğünü üstlenen Mine İnanç ile Altan birçok yemeği eleyerek müşte rilerin en beğendiği yemekleri seçmişler. Altan ye meklerle ilgili olarak şunları anlatıyor: “Eğer bir me
kan Safran gibi hem lokanta, hem bar hem de kulüp konseptine sahipse yemek ne kadar az çeşitli ve ne kadar lezzetli olursa o kadar iyi. Çünkü insanları bu
raya getiren şey aslında ambiyans. Lezzetli bir şeyler yiyip, yediklerinin de çok da pahalı olmamasını isti yorlar. Biz de bu yüzden dokuz yılda yaptığımız ye mekler arasında bir nevi best of yaptık. Az yemek ol sun ama lezzet standartı tutturulsun istedik. Bu yüz den benim büyük isimli bir şefe ihtiyacım yok. Çünkü Safran tam olarak bir restoran değil. Ben insanlara
gece satıyorum. Yıllardır insanlar Safran’a 21.00’de girip 03.00’te çıkıyorlar. Hem tek bir mekanda para
harcıyorlar hem de Safran’m sunduğu yemeği, barı,
•
'+
Altan’m yıllar önce kurucu üyesi olduğu TÜRSAK’ın alt katmda açtığı Safran’da iki ortağı var. Bu ortaklardan ilki, ilk Safran’a birlikte ortak olduğu, onu lokanta açmaya iten teyzesinin kızı Deniz Yavuz. İkincisi ise Yavuz’un arkadaşı Ayşegül Çakır. Altan “Bu yeri görür görmez çarpıldım, işte Safran dedim. Çünkü tam Safrandık, tam benlikti. Önceki Beyoğlu Safran da yine eski bir binadaydı. Tavanları şimdiki gibi yüksekti. Mekanı görür görmez orayı tutmam için orada varolmaktan hoşlanmam gerekiyor. Burada da ilk anda böyle oldu” diyor. Daha önce Urban Bug’ın ofisi olarak kullanılan mekanda yapılan birkaç partiye de katıldığım söylüyor.
Mekanın dekorasyonu Buz-Safran ve Safran-Salomanje flörtlerindeki dekorasyonlara imza atan ünlü mimar Mahmut Anlar’a ait. Anlar ve Altan ilk defa kışlık bir Safran’da birlikte çalışmış. İkili mekana Balo Sokak’taki Safran’m izlerini taşımak istemiş. Bu yüzden burada o Saframdan kalan kapı boncukları, tabureler, aynalar, mozaikli büyük masa ve Matisse tablosu
gibi eşyalar var. Bu eşyaları ve mekanı gören Safran
müdavimlerinin tepkisi “Aa evimize döndük” olmuş. Altan, Safran’m aslında Beyoğlu, bu eşyalar ve kendisi demek olduğunu söylüyor.
Anlar daha önce üç oda olarak kullanılan mekanı, tasarladığı
barla iki odaya bölmüş. Mahmut Anlar'ın tasarımı olan bar. Bunlardan biri lokanta
diğeri de bar ve kulüp olarak kullanılan oda. Eski Safran’m eşyalarının dışında mekanın en dikkat çeken yanı
duvarlardaki orijinal İznik çinileri. Mekanın ışık sistemi de alışılmışın dışında. Mesela koridorda, yerden verilen ışıkların renkleri sürekli değiştiği için kendinizi podyumda yürüyor gibi hissediyorsunuz. Tuvaletlerdeki ışıklar da bir turuncu, bir pembe, bir yeşil, bir mor oluyor. Altan mekandaki tüm ışıkları istediği saate göre istediği hızda, renkte, parlaklıkta ve loşlukta değiştirebiliyor. Tüm bu hareketler ufak spotlarla sağlanıyor. Saframın sahibi olduğu kadar D J’i de olan Altan böylece ışıkları çaldığı müzikle de senkronize edebiliyor.
"Ukala, müşteri seçen biri değilim
ama dükkanımın da bir stili var"
Altan’a göre İstanbul gece hayatı Liman Lokanta sı gibi büyük yerlere henüz hazır değil: “Liman Lo- kantası’ndayken nasıl İstanbullular buraya gelmiyor, anlamıyorum diyordum. Ama orayı iş yapmıyor diye bırakmadım. Gecede 3 bin 500 kişiyi ağırladığımı bi
lirim. Yorulduğum için buraya geldim. Bir de hedef müşteri kitlem bozuldu. Mekan büyük olduğu için herkes gelmeye başladı. Ukala, müşteri seçen bir iş
letmeci değilim ama dükkanımın da bir stili var.”’ Altan teyzesiyle ortak açtığı Kuruçeşme’deki Saf ranı 1995’te Beyoğlu’na taşımasını çok doğru bir ka rar olarak görüyor. Yeniden Beyoğlu’na dönmesini de öyle. “Beyoğlu’nu çok seviyorum. Burası İstanbul’un
kalbi” diyor. “Günün birinde Beyoğlu’na geri dönece
ğimi biliyordum. Sadece biraz gezintiye çıktım ve dön düm. Burada uzun yıllar kalacağımı hissediyorum. Çok sevdiğim bir yer ol du burası çünkü. Ama istekleri fazla o- lan birisiyim. Güzel bir yer görürsem orayı da Safran olarak açabilirim.”
ELİF BERKÖZ
A
slı Altan artık bir marka haline getirdiği “dükkanı” Safran’ı Karaköy’den Beyoğlu’na taşıdı. Böylece 1995’te yi ne Beyoğlu’nda, Balo Sokak’ta adını duyuran Safran iki yıl aradan sonratekrar yuvasına dönmüş oldu. Yeni Melek Gösteri Merkezi’nin yanındaki Hanif Han’da bulunan Safran
resmi açılışından önce 5NlK’nm 1000’inci programı nın kutlamasına ev sahipliği yaptı. Bu kutlamanın ar dından yapılan 1 Aralık tarihindeki resmi açılış ise tam da Altan’m 41’inci yaş gününe denk geldi.
Altan’a ilk sorumuz Karaköy’deki Liman Lokan tasında yer alan Safran’ı neden bıraktığı ve neden tekrar Beyoğlu’na döndüğü. Çünkü biliyoruz ki Altan Karaköyideki Safran’a “bayılıyordu”. Altan bu soru muzu şöyle yanıtlıyor: “Beyoğlu Safran’ı kapatıp Li man Lokantası’na geçişimi lokantanın çok büyük ol ması nedeniyle Altan, Safran markasını büyütüyor’ olarak nitelendirdiler. Halbuki benim niyetim büyü
mek değil, Liman Lokantası’na sahip olmaktı. Hede fime kavuştum ve orada iki yıl geçirdim. Beyoğlu’na
döndüm çünkü 1995’te açtığım Safran da bu ebattay dı. Benim en iyi bildiğim mekan ebatı aslında bu.”
> C T>
o o
U
-müziği, ortamı seviyorlar. Burada rahat ediyorlar.
Safran’ın en sevdiğim yanı da bu. Yani müdavimleri nin olması.”
Safran’da artık klasikleşmiş Safran lezzetlerinden
pazı dolma, patlıcanlı mantı, Safran kebabı, pazı sufle gibi yemekler var. Gece geç saatlerde acıkanlar
için ise meyhane köftesi gibi basit yemekler hazırlanı yor. Buradan 35 ile 50 milyon lira arasında bir hesap ödeyerek ayrılabilirsiniz. Gelecek aydan itibaren Saf ran’da öğle yemekleri de verilecek. ■
Müzik önceki Safranlarda olduğu gibi yine Altan'dan soruluyor. Altan bazen nabza göre şerbet verdiği ni ama müzik konu sunda tutucu oldu ğunu söylüyor: "Gelip de benden şarkı istemelerine sinirlenirim. Ben za ten gece boyunca acid cazdan etniğe, etnikten house'a, oradan da Türkçe parçalara geçiyo rum." Burada Al- tan'ın dışında DJ Burak da müzik yapıyor. Safran 18.00-04.00 saatleri arasında açık.
Safran'ın 60 kişilik lokanta kısmında eski
Safran'dan kalma masalar ve sandalyeler
yer alıyor.