• Sonuç bulunamadı

Beyrut'ta cinayet

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Beyrut'ta cinayet"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

f S a y f a 2 1 *

" BURHAN

£ELEK

BEYRUT'TA CİNAYET

i

B

E YR U T’T A K İ Türk Sefareti Birinci

Kâtibi, genç diplomat Oktar Cirit, Beyrut çarşısında, arkasından sıkılan bir kurşunla, güpegündüz öldürüldü ve katil yakalanamadı. Bundan birkaç sene evvel Los

Angeles Başkonsolosumuzla muavini, bir

ihtiyar Ermeni tarafından öldürülmüştü.

Geçen sene de, birkaç gün fasıla ile, önce Viyana’ daki Türk Sefiri, sonra da Paris’teki Büyükelçimiz öldürüldü. Katiller bulunamadı, bulunamaz da... Bu sefer de, Hâriciyemiz

Birinci Kâtibimizi öldüren katilin bulunmasını i

İsrar ile Lübnan hükümetinden talep etmiştir.

Evvelki cinayetler hakkında, aklımıza

geleni yazdık - çizdik. Ama birşey bulunama­ dı. İsteseydi, Paris polisi bu katili yakalardı. Ama pek fazla gayret göstermedi kanaatinde­ yim.

Beyrut’ taki cinayete bir sahip çıktı.

Oradaki gizli örgütlerden Ermeni Kurtuluş Ordusu’ nun Antranik Paşa Kolu. Ajanslara ve gazetelere:

— Birinci Kâtibi biz öldürdük! diyor. Doğru mu, değil mi bilmem. Ama bir

teşkilâtın, bir cinayeti kabullenmesi ile fiilen |

yapması arasında fark yoktur.

■ k

Dünya Ermenilerinden ben yalnız iki memleketteki’.eri görmüşümdür. Birisi Fran- sa’dakiler, ötekisi Beyrut’ takiler. Fransa’da- kilerin büyük, pek büyük bir kısmı İstanbul Ermenileri gibi, sulh ve selâmet içinde yaşamayı isteyen kimselerdir. Bunların içinde iyi sanatkârlar da vardır, dostlarımız vardır. Bunların Türklerle bir alış - veriş iddiası

yoktur. Olan olmuş deyip, hayatlarını zehir |

edecek hareketlerden kaçarlar. Ama, bir

küçük azınlık vardır ki; hep müstakil

Ermenistan hayâli peşinde koşarlar ve bunu Türkiye’ de kurmayı düşünürler. Bunların pek büyük bir kısmı, Türkiyeli de değildir. Rus Ermenileridir.

Beyrut’ takiler öyle değildir. Beyrut Erme­

nileri, Birinci Cihan Harbi’ nde Rusların silâh- jj

landırdığı bir Ermeni ordusunu Lâzkiye’ye çekip, Ermenistan saydığı topraklardaki Türk

ve Müslümanları kesmeye başlayınca, zaten

i

hal-i harpte olan Osmanlı Devleti, bu

ummadığı ihaneti önleyebilmek için Ermeni- |

leri tehcire girişmiştir ve bu operasyon esnasında iki tarafın da kontrol dışında kalan

elemanları birbirlerini kırmışlardır. İşte adına |

gizli örgüt yapılan Antranik Paşa, Rusların Türkiye’ye saldığı Ermeni ordusunun kuman­ danıdır.

Bu tehcirde canını kurtarıp, Cemal Paşa’- nın idaresi altındaki Beşinci Ordu hudutlarına girenlere zarar gelmemiş ve bunlar daha ziyade Lübnan ve Beyrut’ ta yerleşip, iş - güç ve servet sahibi olmuşlardır. Araplar Cemal Paşa’yı sevmezler. Çünkü harp sırasında

Arap liderlerini Aliye Dîvân-ı Harb’inin

kararıyla idam ettirmiştir. Harp halindeki bir devletin tebaası, kendine karşı silâhla isyan ederse, bir ordu kumandanı:

— Oh oh! Maaşallah! Aferim size! Alın is­ tiklâlinizi! mi der? Ama bu Araplar için bir zulüm teşkil etmiştir. Edebilir. Bunun için Lübnan'da Türklere karşı husumet beslemesi

lâzım gelenler, Ermeniler değil, Araplar

olmalıdır ve öyle olduğu için de Beyrut’un bir meydanına “ Place des Martyres = Zulüm Kurbanları Meydanı” adım vermişler, bir de abide dikmişlerdir.

Buna rağmen harpten sonra Araplarla aramızda husumet kalmamıştır. Fakat Erme­ niler her fırsatta bizden öç almaya kalkmışlar­ dır. Bunların ıslâhı kabil değildir ve Lübnan hükümeti bunlara karşı hiçbir tedbir almaz ve alamaz. Çünkü sayıları Lübnan Parlâmento­ suna birkaç mebus sokacak kadar çok olduğu gibi, ellerinde gazeteleri vardır ve ticaret âleminde söz sahibidirler. Lübnan gibi Islâm ve Hıristiyanı, Dürzi, Şiî gibi din ve mezhep küsûratı arasında zorlukla kurulmuş bir denge hükümeti için Ermenileri kırmak olacak şey değildir. Hele şimdi bunu istese de yapamaz. Çünkü Lübnan’da hükümet ve halk birbirine düşmüş, Suriye’ nin müdahalesiyle sükûnet iade edilmiş, gene de yer yer çatışmalar devam eder olmuştur.

Hangi hükümet, Türk diplomatının katilini aramaya kalkışacaktır? Bilse bile söyleyemez. Çünkü bu sırada Lübnan Devletinin varlığı sözkonusudur. Aylardan beri her gün Islâm- larla Hıristiyanlar birbirini kırmaktadır. Lüb­ nan’da hükûmetsizlik o hale gelmiştir ki; Lübnan Devletinin dış temsilcileri, merkezî hükümetle münasebet kuK .maz olmuştur.

Şimdi burada bir noktaya parmak basmak isterim. Dünya Ermenileri iki kısımdır. Birisi Ermeniliğiyle iftihar eden ve kabiliyetini, bulunduğu memlekete vererek, uslu olarak yaşayan kimselerdir. Türkiye’dekiler böyledir ve böyle olmuştur. Hattâ Osmanlı devrinde Dışişleri Bakanı bir Ermeni, Nafıa Nâzın bir Ermeni, en büyük gazetenin başmuharriri [Diran Kelekyan ve sahibi Mihran Efendiler] Ermeniydiler. Hâlâ Türkiye Ermenileri, dışar- daki bu hâdiselerden müteessir ve endişelidir-

ler. .

Paris’te görüştüğüm büyük Ermeni kitlesi de aynı haldedir. Amerika’ dakiler de böyledir. Amerikalı olmuştur. Ermeniliğini saklamaz.

Ama Türkiye’den intikam alıp, Ermeni

devleti kurmak hayaline kapılmaz. Bunlar büyük yerler işgal ederler. Nitekim şu son rüşvetçi Lockheed uçak şirketinin Kongre’ye hesap veren ikinci Umum Müdürü Koçyan adında bir Ermenidir. Türkiye’de de bu böyle olmuştur. Padişahın Hazine Nazırlığına kadar Ermeniler girmişlerdir. Edebiyatımızda, dil hareketlerimizde, tarih vazarlıklarımızda. hu-

(2)

Z '

J

Baş tarafı 2. Sayfada

kukta, tıpta, plâstik ve sahne hizmetlerinde

pek çok Ermeni, Türk devletini, Türk

kültürünü temsil etmişlerdir. Ama dıştaki anarşist Ermeni teşkilâtının tutumu, ister istemez Türkiye’deki Ermenileri de tedirgin etmiş ve hükümet düzeyindeki mevkilerini kayba sebep olmuştur.

Bunları yazmakla anlatmak istediğim iki şey vardır. Birisi, dışarıdaki milliyetçi Ermeni teşkilâtının bir azınlık olduğunu anlatmak, İkincisi, onların bu cinayetlerinden en çok, Türkiye'deki Ermenilerin huzurunun kaçtığını ve tedirgin olduğunu anlatmaktır.

Türkiye'de anâsır-ı muhtelife dediğimiz gayrimüslim tebaa ki — şimdi sayılan pek

azaltmıştır — bu memlekette rahat rahat

yaşar, para kazanır ve zengin olurlarken, büyük devletlerin, Rusya, İngiltere ve Fransa gibi büyük devletlerin kışkırtmalanyla hem rahatlan kaçmış, hem de başlarına türlü belâlar gelmiştir. Bilmeli ki hiç bir yabancı, insanları kendi kara gözleri için himayeye kalkmaz.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a T o ro s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Doğu’nun Yedinci Oğlu Sezai Karakoç, Turan Karataş’ın 1994 yılında bir doktora tezi olarak yazdığı Sezai Karakoç’un hayatı, eserleri, düşünce ve sanat

• Çokkültürlü toplumlarda & devletlerde dil, din ve mezhep kavramları, başat kültürel aidiyet ve tanımlama formları olarak tarih boyunca yaşamın hemen her alanında,

İki hastanın böbrek nakil hastası olduğu, bir hastanın L-AmB ile tedavi edildiği ve dördüncü atakta eksitus olduğu, diğer hastanın ikinci kür alopürinol ve beş

Siyah TEHDİT EDİLMİŞ Piyonunu At GELİŞTİREREK koruyor, ve Beyaz diğer.. merkez

Celâl Bey, Gökçen Efe ile son mü­ zakerelerini yaptıktan ve ondan da harekete geçeceğine dair k at’ı vait aldıktan sonra, artık Denizli istika­ metine

Ayrıca top- lumsal refleks, taklit (ailede hazır halde bulunan mezhebi kabulleniş), o coğrafyada bulunan âlimin etkisi ve fikirleriyle oluşan mezhep, göçler, tarihi süreçte

ABD yönetiminin Suriye’ye baskısı, ABD’nin Irak’ı iĢgaline sert tepki gösteren Fransa’nın Suriye konusunda ABD ve Ġngiltere’yle ortak hareket etmesi,

Ġki ordunun karĢı karĢıya gelmesini, halkın zarar görmesini ve olayların çığırından çıkmasını önlemek için PadiĢah’la, Meclis-i Mebusan’la ve