• Sonuç bulunamadı

Yeşil gübreleme ve malçlamanın sırık domates bitkisinde yabancı otlanmaya ve verime etkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yeşil gübreleme ve malçlamanın sırık domates bitkisinde yabancı otlanmaya ve verime etkisi"

Copied!
54
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

YEġĠL GÜBRELEME VE MALÇLAMANIN SIRIK DOMATES BĠTKĠSĠNDE

YABANCI OTLANMAYA VE VERĠME ETKĠSĠ

Yalçın KAYA Yüksek Lisans Tezi Bitki Koruma Anabilim Dalı

Prof. Dr. Ġzzet KADIOĞLU 2011

(2)

T.C.

GAZĠOSMANPAġA ÜNĠVERSĠTESĠ

FEN BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

BĠTKĠ KORUMA ANA BĠLĠM DALI

YEġĠL GÜBRELEME VE MALÇLAMANIN SIRIK DOMATES

BĠTKĠSĠNDE YABANCI OTLANMAYA VE VERĠME ETKĠSĠ

YÜKSEK

LĠSANS

TEZĠ

Yalçın KAYA

TOKAT 2011

(3)
(4)

i

TEZ BEYANI

Tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu tezin yazılmasında bilimsel ahlak kurallarına uyulduğunu, baĢkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunulduğunu, tezin içerdiği yenilik ve sonuçların baĢka bir yerden alınmadığını, kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapılmadığını, tezin herhangi bir kısmının bu üniversite veya baĢka bir üniversitedeki baĢka bir tez çalıĢması olarak sunulmadığını beyan ederim.

(5)

ii

ÖZET

Yüksek Lisans Tezi

YEġĠL GÜBRELEME VE MALÇLAMANIN SIRIK DOMATES BĠTKĠSĠNDE YABANCI OTLANMAYA VE VERĠME ETKĠSĠ

Yalçın KAYA GaziosmanpaĢa Üniversitesi

Fen Bilimleri Enstitüsü Bitki Koruma Ana Bilim Dalı

DanıĢman: Prof. Dr. Ġzzet KADIOĞLU

AraĢtırmada; 2009-2010 yıllarında “YeĢil Gübreleme ve Malçlamanın Sırık Domates Bitkisinde Yabancı Otlanmaya ve Verime Etkisinin Belirlenmesi” amacıyla yeĢil gübre ve malç bitkisi olarak buğday, arpa, fiğ, üçgül ve kanola konularında üç farklı uygulamanın (toprağa karıĢtırma, canlı malç uygulaması ve herbisit uygulaması) domates bitkisinde yabancı otlanmaya ve domates verimine etkisi incelenmiĢtir. Deneme tesadüf blokları deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak kurulmuĢtur. Elde edilen sonuçlara göre tüm konularda herbisit uygulamalarının en düĢük yabancı ot yoğunluğunu oluĢturduğu, malç uygulamalarının toprağa karıĢtırma uygulamasına göre yabancı ot yoğunluğunu belirgin Ģekilde azalttığı tespit edilmiĢtir. Konular arasında en az yabancı ot yoğunluğu kanola konusunda saptanmıĢ olmasına rağmen, yine domates veriminin de en az bu konuda gerçekleĢmesi nedeniyle bu bitkinin hem yabancı otlara hem de domates bitkisine allelopatik etki gösterdiği kanaatine varılmıĢtır.

AraĢtırma bulgularına göre; en fazla domates verimi otsuz kontrol uygulamasından elde edilmiĢ olup, bunu yine tüm konularda herbisit uygulamaları takip etmiĢtir. Kanola konusu hariç diğer tüm konulardaki malç uygulamalarının ise herbisit uygulamalarına yakın domates verimi sağladığı saptanmıĢtır.

2011, 54 sayfa

(6)

iii

ABSTRACT

Ms Thesis

EFFECT OF GREEN FERTILIZING AND MULCHING ON PLANT WEEDS AND TOMATO YIELD IN TOMATO

Yalçın KAYA Gaziosmanpasa University

Graduate School of Natural and Applied Science Department of Plant Protection

Supervisor: Prof. Dr. Izzet KADIOGLU

Study, in 2009-2010 the " Effect Of Green Fertilizing And Mulching On Plant Weeds And Tomato Yield In Tomato" in order to plant a green manure and mulch as wheat, barley, vetch, clover and canola three different application fields (soil mixing, live mulch and herbicide application), and tomato yield of tomato plant to investigate the effect on Weeds. The experiment was established as a randomized block design with 3 replications. According to the results of herbicide applications in all matters of the lowest weed density, weed density according to the practice of mixing the soil mulch practices were found to decrease significantly. Among the issues identified in canola, although at least weed density, at least on this issue again in tomato yield due to the realization of this plant and believe that the weeds and the tomato plant allelopathic effect.

According to the findings, controls the application of a maximum yield of tomato were obtained, all subjects again this was followed by herbicide applications. Canola mulch applications in all aspects except the tomato yield close to the herbicide applications were provided.

2011, 54 pages

(7)

iv

TEġEKKÜR

Yüksek lisans eğitimimin her aĢamasında yardımlarını esirgemeyen ve her konuda destek olan değerli danıĢman hocam Prof. Dr. Ġzzet KADIOĞLU‟na, aileme, yüksek lisans çalıĢması boyunca yardımlarını esirgemeyen arkadaĢlarıma, emeği geçen diğer hocalarıma teĢekkürlerimi sunarım.

Yalçın KAYA

(8)

v ĠÇĠNDEKĠLER Sayfa ÖZET ... ĠĠ ABSTRACT ... ĠĠĠ TEġEKKÜR ... ĠV ĠÇĠNDEKĠLER ... V ġEKĠLLER DĠZĠNĠ ... VĠ ÇĠZELGELER DĠZĠNĠ ... VĠĠ 1. GĠRĠġ ... 1 2. KAYNAK ÖZETLERĠ ... 5 3. MATERYAL VE METOD ... 10

3.1. Deneme Alanı Hakkında Genel Bilgi ... 10

3.2. Deneme Alanı Hakkında Genel Bilgi ... 11

3.3. Denemede Kullanılan Bitkiler Hakkında Genel Bilgiler ... 11

Triticum aestivum L. (Buğday) ... 11

Hordeum vulgare L. (Arpa) ... 12

Vicia sativa L. (Adi Fiğ) ... 13

Trifolium repens L. (Ak üçgül) ... 14

Brassica napus L. (Kanola) ... 15

3.4. YeĢil Gübre ve Malç Bitkilerinin Ekimi ... 16

3.5. YeĢil Gübre ve Malç Bitkilerinin Biçilerek Toprağa KarıĢtırılması, Malç ve Herbisit Uygulaması ... 17

3.6. YeĢil Gübre ve Malç Bitkikerinin YaĢ ve Kuru Ağırlıklarının Belirlenmesi ... 19

3.7. Domates Fidelerinin Deneme Alanına ġaĢırtılması ... 19

3.8. YeĢil Gübreleme, Malç ve Herbisit Uygulamalarındaki Yabancı Otların ve Yoğunluklarının Saptanması. ... 21

3.9. YeĢil Gübreleme, Malç ve Herbisit Uygulamalarındaki Yabancı Otların YaĢ ve Kuru Ağırlıklarının Belirlenmesi. ... 21

3.10. Domateste elde edilen veriler ... 22

3.10.1. Verim ... 22

3.10.2. Suda Çözünür Kuru Madde (SÇKM %) ... 22

3.10.3. pH ... 23

3.10.4. Ascorbik Asit (C vitamini) (mg/100gr) ... 23

4. BULGULAR ... 24

4.1. YeĢil Gübre ve Malç Bitkilerinin YaĢ ve Kuru Ağırlıklarının KarĢılaĢtırılması ... 24

4.2. Domates YetiĢtirme Döneminde YeĢil Gübre, Malç ve Herbisit Uygulamalarındaki Yabancı Otlar ve Yoğunlukları ... 25

4.3. YeĢil Gübre, Malç ve Herbisit Uygulamalarındaki Yabancı Otların YaĢ ve Kuru Ağırlıklarının Belirlenmesi. ... 31

4.4. Domates Verileri ... 32

4.4.1. Verim ... 32

4.4.2. Suda Çözünür Kuru Madde (SÇKM %) ... 33

4.4.3. pH ... 34

4.4.4. Ascorbik Asit (C vitamini) (mg/100gr) ... 34

5. TARTIġMA VE SONUÇ ... 35

KAYNAKLAR ... 41

(9)

vi

ġEKĠLLER DĠZĠNĠ

Sayfa ġekil 3.1. Denemenin yürütüldüğü domates tarlası (Tokat Toprak ve Su Kaynakları

AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü AraĢtırma Alanı). ... 10

ġekil 3.2. Triticum aestivum L. (Buğday). ... 12

ġekil 3.3. Hordeum vulgare L. (Arpa). ... 13

ġekil 3.4. Vicia sativa L. (Adi Fiğ) ... 14

ġekil 3.5. Trifolium repens L. (Ak üçgül) ... 15

ġekil 3.6. Brassica napus L. (Kanola) ... 16

ġekil 3.7. Deneme bitkilerinin ekimi. ... 16

ġekil 3.8. YeĢil gübre ve malç bitkilerinin biçilmesi. ... 18

ġekil 3.9. Biçilen bitkilerin malç parsellerinin hazırlanması. ... 18

ġekil 3.10. Biçilen bitkilerin toprağa karıĢtırılması. ... 19

ġekil 3.11. Deneme alanına damlama sulama sisteminin kurulması ... 20

ġekil 3.12. Deneme alanına domates fidelerinin ĢaĢırtılması ... 20

ġekil 3.13. Yabancı otların yaĢ ve kuru ağırlıklarını belirlemek üzere hasat öncesi bir parselden görünüm. ... 22

ġekil 4.1. Denemedeki yeĢil gübre ve malç bitkilerinin tarla koĢullarındaki yaĢ ağırlıkları (kg/da). ... 24

ġekil 4.2. Denemedeki yeĢil gübre ve malç bitkilerinin kuru ağırlıkları (kg/da). ... 24

ġekil 4.3. Son sayım dönemindeki Alopecurus myosuroides L. Huds. (Tilki kuyruğu)'in uygulamalara ve konulara göre yoğunluğu (adet/m²). ... 27

ġekil 4.4. Son sayım dönemindeki Amaranthus spp. (Horoz Ġbiği)'in uygulamalara ve konulara göre yoğunluğu (adet/m²). ... 28

ġekil 4.5. Son sayım dönemindeki Chenopodium album L. (Sirken)'un uygulamalara ve konulara göre yoğunluğu (adet/m²) ... 29

ġekil 4.6. Son sayım dönemimdeki Solanum nigrum L. (Köpek üzümü)'un uygulamalara ve konulara göre yoğunluğu (adet/m²) ... 30

ġekil 4.7. Deneme alanında yer alan konuların uygulamalara göre yabancı ot yaĢ ağırlıkları (kg/da). ... 31

ġekil 4.8. Deneme alanında yer alan konuların uygulamalara göre yabancı ot kuru ağırlıkları (kg/da). ... 32

(10)

ÇĠZELGELER DĠZĠNĠ

Sayfa Çizelge 3.1. Denemenin Yürütüldüğü Tarlaya Ait Özellikler ... 11 Çizelge 4.1. Deneme alanında tespiti yapılan yabancı ot türleri. ... 25 Çizelge 4.2. Deneme alanında sayım dönemlerine göre yabancı ot yoğunluğu (adet/m2

) ... 26 Çizelge 4.3. Son sayım döneminde konular ve uygulamalara göre yabancı ot

yoğunlukları (adet/m2

). ... 26 Çizelge 4.4. Son sayım dönemindeki Alopecurus myosuroides L. Huds. (Tilki

kuyruğu)'in uygulamalara ve konulara göre yoğunluğu (adet/m²). ... 27 Çizelge 4.5. Son sayım dönemindeki Amaranthus spp. (Horoz Ġbiği)'in uygulamalara ve

konulara göre yoğunluğu (adet/m²). ... 28 Çizelge 4.6. Son sayım dönemindeki Chenopodium album L. (Sirken)'un uygulamalara

ve konulara göre yoğunluğu (adet/m²) ... 29 Çizelge 4.7. Son sayım dönemimdeki Solanum nigrum L. (Köpek üzümü)'un

uygulamalara ve konulara göre yoğunluğu (adet/m²) ... 30 Çizelge 4.8. Denemede uygulamaların konulara göre domates verimleri (kg/da) ... 32 Çizelge 4.9. Denemede uygulamalar ve konulara göre domates meyvesindeki suda

çözünür kuru madde değerleri (%) ... 33 Çizelge 4.10. Denemede uygulamalar ve konulara göre domates meyvesindeki pH

değerleri ... 34 Çizelge 4.11. Denemede uygulamalar ve konulara göre domates meyvesindeki C

Vitamini değerleri (mg/100gr) ... 34

(11)

1.

GĠRĠġ

Bugün dünyada bitki koruma sorunları ile mücadele yapılmadığı takdirde meydana gelebilecek ürün kaybının %35 düzeyinde olduğu bildirilmektedir (Yağcıoğlu, 1993). Yine belli baĢı ürünlerde (buğday, mısır, çeltik, soya) zarara neden olan hastalıklar, zararlılar ve yabancı otların neden olduğu ürün kaybı %67,5 olup, bunun %21,75‟i zararlılardan, %13,80‟i hastalıklardan ve %31,62‟si ise yabancı otlardan kaynaklanmaktadır (Derke ve ark,1994). Bazı durumlarda yabancı otların meydana getirdiği ürün kayıpları hem entomolojik, hem de fitopatolojik kayıplardan fazla olmaktadır (Özer ve ark, 1998). Bizim ülkemiz için ise bu ürün kayıpları %50‟lerin üzerine çıkabilmektedir (Tepe 1997). Örneğin, yabancı otların tahıllarda sebep olduğu ürün kaybı, yaklaĢık %25 kadardır (Güncan,1972; Tepe, 1997). Yabancı otlardan kaynaklanan kayıp ve bu oranın hemen hemen 1/3‟lik kısmını oluĢturmaktadır ( Tepe, 1997).

Dünyada 20.yüzyılın ikinci yarısında hızlı sanayileĢme ve nüfus artıĢı önemli çevre sorunlarını da beraberinde getirmiĢtir, çözüm olarak ise; açlık probleminin giderilmesine yönelik politikalar geliĢtirilmiĢtir. Yoğun ve bilinçsiz tarım ilacı ve gübre kullanılması, toprağın fiziksel yapısının bozulması ve besin maddesi dengesinin bozulması, tuzlulaĢma, çoraklaĢma gibi önemli çevre sorunlarını beraberinde getirmiĢtir (Aksoy, 1999).

Er, 2002‟ ye göre özellikle kimyasal ilaç ve kimyasal gübre, ilk olarak Avrupa ülkelerinde ölçüsüz bir Ģekilde kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Bu ülkelerin pek çoğunda dekara kullanılan pestisit 3-5 kg., gübre ise (saf etkili madde olarak) 15-20 kg‟a ulaĢmıĢtır. Bu durum gerçekten çok büyük verim ve dolayısıyla üretim artıĢının gerçekleĢmesine yol açmıĢ, Fakat bunun yanında, toprak, su kaynakları ve hava kirliliği baĢlayarak çevrede çok ciddi Ģekilde tahripler olmuĢtur. Üretilen tarımsal ürünlerin bir taraftan tat, koku, renk, doku diğer ve aroma gibi özellikleri bozulurken; diğer taraftan da ürünlerin üzerinde bin bir türlü hastalıklara ve hatta kanser hastalıklarına sebebiyet verecek kanserojen maddelerin birikme söz konusu olmuĢtur.

(12)

Bugün Türkiye‟de kimyasal ilaç ve gübre uygulaması henüz Avrupa ülkelerindeki kadar yüksek olmamakla birlikte, küçümsenecek miktarda da değildir. Dekara kullanılan gübre miktarı 1-4 kg arasında değiĢmektedir. Türkiye‟de dekara kullanılan pestisit miktarı henüz 300-500 g dolayında ise de, bazı bölgelerimizde daha fazla kullanılmaktadır (Er, 2002).

Yine Aksoy, 1999‟a göre 1970‟lerdeki “YeĢil Devrim” olarak anılan tarım politikaları açlık sorununa kısmen çözüm oluĢturmakla birlikte asıl sorunun üretim miktarı değil paylaĢımdan kaynaklandığı da ortaya çıkmıĢtır. Ayrıca son yıllarda nüfus artıĢ hızına oranla gıda artıĢ hızı hemen hemen tüm ülkelerde artmıĢ ancak çok az sayıdaki ülkede sorun olmaya devam etmektedir. Dolayısıyla tarımda uygulanan teknikler sadece üretim miktarında sağladıkları artıĢla değerlendirilmekte, çevreye, insan ve hayvan sağlığına olan etkileri ile birlikte irdelenmektedir.

Yine bu geliĢmelerin sonucunda alternatif bir üretim sistemi olarak Ekolojik tarım veya Ġngilizce konuĢulan ülkelerdeki adı ile organik, Latin ülkelerindeki ismi ile biyolojik tarım ortaya çıkmıĢtır. Bu iĢin öncülüğünü giderek artan çevre sorunlarına duyarlı ve tarımdaki üretim tekniklerini ve kullanılan girdileri sorgulayan Avrupalı bazı üreticiler yapmıĢtır. Ġlk dönemler üretilen ürünler büyük oranda çiftliklerde veya yakın çevresindeki yöresel pazarlarda tüketilirken sonraki yıllarda olay ticari boyut kazanmıĢ ve 1980‟li yıllardan sonra tüm dünyada giderek artan bir kabul görmüĢtür.

Son yarım yüzyılda geleneksel tarım faaliyetlerinde büyük değiĢiklikler yaĢanmıĢtır. Yeni uygulamalarda inorganik gübre kullanımı artmıĢ, tarımsal savaĢta daha fazla kimyevi madde kullanılmaya baĢlanmıĢ, mono kültür üretim sistemleri ağırlık kazanmıĢ ve toprak iĢleme her zamankinden daha fazla yapılır olmuĢtur. Kimyasal ilaçlar ve gübreler; toprak, yer altı ve yer üstü sularını kirletmektedir. Kalıntı maddeleri, canlılar için tehlikeli olabilecek Ģekilde bitki, toprak ve gıda maddelerini bozmaktadır. Kimyasallar kullanılarak üretilen ürünlerin depolama süreleri kısalmakta, dolayısı ile büyük maddi kayıplar olmaktadır. Bu nedenden dolayı, bugün dünyanın pek çok ülkesinde kullanılmakta olan konvansiyonel tarım sistemine oranla ekolojik tarım daha fazla önem taĢımaktadır.

(13)

3

YeĢil gübre, malç ve örtücü olarak kullanılan bitkiler tam bu noktadan hareketle yani ekolojik tarım kapsamında değerlendirilmesi yönünden ele alındığında, kültür bitkisi alanlarında yabancı ot kontrolünde kullanılan alternatif bir sistem olarak önemi gün geçtikçe artmıĢ, dünyada 1980‟ li yıllarda değiĢik kültür bitkisi sistemlerinde araĢtırmacılar tarafından yoğun olarak denenmeye baĢlanmıĢtır.

Türkiye‟nin toplam tarım alanı 26 802 000 ha olup bu tarım alanının 790 000 ha‟lık kısmında sebze tarımı yapılmaktadır. Bu sebze alanı da toplam tarım alanının %2,94‟ünü oluĢturmaktadır. Ülkemiz sebze üretimi 22 083 352 tondur. Toplam üretim içerisinde, anavatanı Güney Amerika olan ve ülkemiz ekonomisinde çok önemli bir yere sahip olan domatesin üretim miktarı 9 945 043 ton civarındadır (TÜĠK, 2007). Ülkemizdeki yıllık toplam sebze üretiminin yaklaĢık olarak %40‟ını domates üretimi oluĢturmakla beraber açık alanlarda yapılan domates üretiminin payı ise %86‟dır (Anonim, 2005a; Aybak ve Kaygısız, 2004).

Tokat Ġl Tarım Müdürlüğünün bilgileri doğrultusunda ilimizde yetiĢtirilen sebzeler arsında toplam sebze ekiliĢ alanının % 54,7‟sini domates oluĢturmaktadır. 2008 yılı istatistiki verilerine göre ekiliĢ alanı 82 632 da, üretimi ise 540 540 ton olmuĢtur. Doksanlı yıllarda ilk olarak 500 m2‟lik bir alanda baĢlanan sırık domates üretimi bugün 72 332 dekara çıkmıĢtır. Ġlde 13.000 aile domates tarımı ile geçimini sağlamaktadır. 2003-2008 yılları arasındaki domates üretimi ile ilimiz ekonomisine 771 000 158 TL‟lik katkı sağlamıĢtır. 2009 yılında 74 085 da. alanda 479 218 ton üretim gerçekleĢmiĢ, ilimiz ekonomisine 167 726 300 TL katkı sağlamıĢtır. Ġl üretimi; Ülke genelinin % 5,00‟ini karĢılamaktadır. Ayrıca her yıl ilimizde Kazova-Kelkit Altın Domates Festivali yapılmaktadır (Anonim, 2009).

Domates yetiĢtiriciliği de geliĢen dünyada tarımsal teknolojiden payını almıĢ ve yoğun kimyasal kullanımından etkilenmiĢtir.

Büyük bir ekonomik öneme sahip olan domates çok sayıda hastalık etmeni ve böcekler tarafından doğrudan, yabancı otlar tarafından ise doğrudan ve dolaylı olarak etkilenirler. Yabancı otlar verimdeki kalite ve verimi doğrudan etkilerken, zararlı ve hastalıklara da konukçuluk yaparak dolaylı bir etki gösterirler. Domates yetiĢtiriciliğinde sorun olan yabancı otlar topraktaki besin maddeleri, su ve ıĢık yönünden domates bitkisiyle rekabet

(14)

etmekte, dolayısıyla meyve verimi ve kalitesi azalmaktadır. Ayrıca yabancı ot yoğunluğunun fazla olduğu domates bahçelerinde sulama, gübreleme, ilaçlama ve hasat gibi uygulamalar güçleĢmektedir.

Ülkemiz tarımsal üretiminde önemli bir yere sahip olan domateste yukarıda belirtilen kayıp ve zararları oluĢturan yabancı otların kontrolünde yeni mücadele yöntemleri geliĢtirilmeye çalıĢılmakta olup bu yöntemlerden biri de yeĢil gübre bitkileri ve malç yöntemi kullanarak yabancı otları kontrol altına almaktır.

Tokat ili domates ekim alanlarındaki yabancı ot türlerinin, yoğunluklarını ve rastlanma sıklıklarını belirlemek amacıyla yapılan bir çalıĢmada, Tokat-Merkez, Turhal, Erbaa, Niksar ve Pazar ilçelerinde toplam 98 tarlada 786 dekarlık bir alan da yabancı ot surveyi çalıĢması sonucunda 25 familyaya dahil 49 adet yabancı ot türü belirlenmiĢ olup, araĢtırma alanında hakim olan yabancı otların bazıları yoğunluk sırasıyla; Tarla sarmaĢığı (Convolvulus arvensis L.), Kırmızı köklü tilki kuyruğu (Amaranthus

retroflexus L.), Darıcan (Echinocloa spp.), Topalak (Cyperus spp.), Semizotu

(Portulaca oleracea L.), Sirken (Chenopodium arvense L.), KanyaĢ (Sorghum

halepense L.), YeĢil kirpi darı (Seteria viridin L.), Canavarotu (Oranbanche spp.),

Köpek üzümü (Solanum nigrum L.) olarak saptamıĢlardır (Sırma ve ark., 1997).

Domates veriminde maksimum verim ve Vicia villosa Roth.‟nın çiçeklenme baĢından itibaren 2-3 hafta içerisinde, biçimden sonra 1 ay içerisinde yabancı ot çıkıĢını engellediğini bildirmiĢlerdir (Abdul-Baki ve Teasdale, 1997).

Bu çalıĢma ile Tokat Ġlinde yaygın olarak yetiĢtirilen ve önemli bir tarım kesiminin temel geçim kaynağı olan, son yıllarda ihracata yönelik olarak da bölge çiftçisinin gelir kapısı haline gelen sırık domates yetiĢtiriciliğinde önemli bir sorun olan yabancı ot kontrol yönetimine bir alternatif sunmak amaçlanmıĢtır. Bu kapsamda herbisit uygulamalarının yanında farklı bazı bitkilerin yeĢil gübre ve malç uygulamalarının domates yetiĢtiriciliğindeki yabancı otlara ve verime etkileri araĢtırılmıĢtır.

(15)

2. KAYNAK ÖZETLERĠ

Rice (1984), yaptığı çalıĢmasında, Trifolium ve Medicago türlerinin bazı allelopatik etkiye sahip etkilerinin olduğunu ve bu türlerin içerdikleri allelokimyasalların isoflavonoids ve fenolikler olduğunu belirlemiĢtir.

Haris (1986), Batı Cape (ABD) elma bahçesinde yağmurlu kıĢ sezonu boyunca 6 adet

Trifolium subterraneum L. kültür varyetesi (Clare, Mount Barker, Nungarin, Seaton

Park, Yarloop ve Woogenellup) ile yaptığı çalıĢmasında T. subterraneum „un yabancı ot geliĢimini engellediği ve erozyon kontrolünü sağladığını bildirmiĢtir.

Mohler ve Liebman (1987), yaptığı çalıĢmada arpanın yüksek yoğunlukta ekiminin arpa-bezelye karıĢık ekimine göre daha iyi yabancı ot kontrolü sağlamıĢtır. Uygulamanın yabancı ot yoğunluğunu azaltmadığını fakat biomasında düĢme olduğu bulunmuĢtur.

Enache ve Ilnicki (1990), 1986-88 yıllarında mısır bitkisinde üç farklı uygulamanın

Trifolium subterraneaum L.‟un canlı malç, Secale cereale L. kuru malç ve malçsız,

yine üç farklı toprak iĢleme yapılarak (konvansiyonel, az ve iĢlemesiz) yabancı ot kontrolüne olan etkilerini incelediği araĢtırmalarında, Trifolium subterraneum uygulamasının konvansiyonel herbisit uygulamasına göre daha iyi bir yabacı ot kontrolü sağladığını belirtmiĢlerdir.

Creamer ve ark. (1995), örtücü bitkilerinin mekanik olarak biçilmek suretiyle yabancı ot kontrolünde malç olarak kullanımı optimize etmek amacıyla yaptıkları çalıĢmada, kendi geliĢtirdikleri mekanik biçme aletini 17 farklı örtücü bitki türünde denemiĢler ve bunlar içerisinden toprak yüzeyinde dağılmadan maksimum kütle bırakan 4 türün (Trifolium

incarnatum, T. subterraneum, Vicia grandiflora ve V.villosa) yabancı ot yoğunluğuna

etkisini araĢtırmıĢlardır. AraĢtırma sonucuna göre biçilerek malç olarak bırakılan örtücü bitki uygulamasındaki yabancı ot yoğunluğu geleneksel sürüm (toprak iĢleme) uygulamasındaki yabancı ot yoğunluğundan daha az çıkmakla birlikte istatistik açıdan iki uygulama arasında fark bulunamamıĢtır.

(16)

Bordelon ve Weller (1997), 1991-95 yılları arası Indiana‟da (ABD), bağda sıra arasında yabancı ot kontrolü için örtücü bitki kullanmıĢtır. Secale cereale L. sonbaharda ekilmiĢ, kıĢtan sonra ve bağ dikilmeden önce 3 metot kullanılmıĢtır. S.cereale L.‟ye glyphosate (0,84/ha) uygulanmıĢ ve yüzeyde malç olarak bırakılmıĢtır, biçme veya kültivatör ile toprağa karıĢtırılmıĢtır. Yabancı ot yoğunluğu ve bağ geliĢimi kontrol edilmiĢ, glyphosate uygulaması 3-8 kere yapılarak yabancı ot yoğunluğu azaltılmıĢtır. Ġkinci yıl çavdar, buğday, yulaf ve Vicia villosa Roth. örtücü bitki olarak karĢılaĢtırılmıĢtır. Bağ dikimden önce parseller glyphosate veya sethoxydim ile ilaçlanmıĢ, yabancı otsuz ve yabancı ot kontrollü parseller, yabancı ot kontrolü ve bağ geliĢimi için karĢılaĢtırılmıĢtır. Örtücü bitkiler yabancı ot biomasının % 27-95 oranında azaltmıĢtır. En yüksek kuru üzüm ağırlığı yabancı otsuz parsellerde, daha sonra örtücü bitki parsellerinde % 54-77, yabancı otlu kontrolde ise % 81 azalma görülmüĢtür. Sonbahar buğday ve çavdar, ilkbahar çavdar ekimleri örtücü bitki uygulamaları arasında en yüksek kuru üzüm ağırlığı verdiğini bildirmiĢlerdir.

Luna (1998), S. cereale ve diğer örtücü bitkilerin yabancı otları kontrol etmede baĢarılı olduklarını ve bunda doğal herbisitlerin (allelokimyasalların) rol oynadığını, çok yıllık çim bitkileri ve baklagil örtücü bitkilerin genelde bahçelerde ve bağda canlı malç olarak kullanıldığını bildirmiĢtir.

Williams II ve ark. (1998), bildirdiğine göre, örtücü bitki kalıntılarının yabancı otları kontrol etmede etkili olduğunu saptamıĢlardır. ÇalıĢmalarında Hordeum vulgare L.,

Avena sativa L., S. cereale, T. supterraneum ve Triticum aestivum L. kalıntılarının

özellikle Echinocloa crus-galli L., Chenopodium album L., Portulaca oleracea L.,

Amaranthus retroflexus L., Lolium perene L., Sena optusifolia L., gibi yabancı ot

türlerinin yoğunluğunu azaltmıĢtır.

Abd El rahman ve El-Saida (2002), kirliliğe sebebiyet vermeyen yabancı ot kontrol metotlarının turunçgil bahçelerinde etkisini araĢtırdıkları çalıĢmada, el çapası, biçme ve örtücü bitki uygulamalarından el çapasının çok yıllık yabancı otları arttırdığını, biçme uygulamasının tek yıllık ve uzun boylu yabancı otların kontrolünde etkili olduğunu, örtücü bitki uygulamasının ise, tüm yabancı ot türleri için baĢarılı sonuç verdiğini bildirmiĢlerdir. Ayrıca kültür bitkisinin vejetatif ve kök eliĢimi açısından en iyi sonucun örtücü bitki uygulamasından alındığı belirtilmiĢtir.

(17)

7

Kolören ve Uygur (2003)‟un bazı örtücü bitkilerin turunçgil bahçelerinde yabancı ot kontrolü üzerine olan etkilerini araĢtırdıkları çalıĢmada, örtücü bitki olarak Medicago

sativa L., Trifolium alexandrinum L.‟un üç farklı varyetesi (Tabur, Kahire ve Carmen), Vicia sativa L. ve Poterium sanguisorba L. türleri kullanılmıĢ ve en düĢük yabancı ot

kaplama alanı sırasıyla T. alexandrinum var. Carmen, T. alexandrinum var. Tabur, V.

sativa ve P. sanguisorba uygulamalarından elde edilmiĢtir.

Kolören ve Uygur (2004)‟un turunçgil bahçelerinde yabancı otların mücadelesinde kullanılan bazı örtücü bitkilerin önemli kıĢlık yabancı ot türleri ile olan rekabetini araĢtırdıkları çalıĢmada, örtücü bitki olarak; Medicago sativa L., Poterium sanguisorba L., Trifolium incarnatum L., T. pratense L., T. repens L., T. subterraneum L., V. sativa ve V. villosa Roth. türlerinin Avena sterilis L., Convolvulus arvensis L. ve Sinapis

arvensis L. yabancı ot türleri tarafından bitki boyu, yaĢ ve kuru ağırlık bakımından nasıl

etkilendiği araĢtırılmıĢtır. Elde edilen bulgulara göre; her üç yabancı ot türünün örtücü bitki türleri ile bitki boyu yönünden rekabet etmediği, A. sterilis ve S. arvensis‟in yaĢ ve kuru ağırlık yönünden örtücü bitkileri olumsuz etkiledikleri, C. arvensis‟in ise bu bakımdan bir etkisinin olmadığı soucuna varılmıĢtır.

Moonen ve Barberi (2004), mısır ekim alanlarında uzun süreli (7 yıl) örtücü bitki uygulamasının topraktaki yabancı ot tohum bankası üzerine olan etkilerini araĢtırmak üzere yaptıkları çalıĢmada, örtücü bitkinin pullukla toprağa karıĢtırıldığı ve yüzeyde malç olarak bırakıldığı toprak iĢlemesiz sistemde ayrı ayrı olmak üzere, Secale cereale L., Trifolium incarnatum L., ve Trifolium subterraneumL L. türleri örtücü bitki olarak kullanılmıĢtır. Konvansiyonel toprak iĢlemenin yapıldığı sistemde en düĢük tohum bankası yoğunluğu örtücü bitki olarak çavdarın kullanıldığı parsellerde (% -25), toprak iĢlemenin yapılmadığı sistemde ise, Trifolium subterraneum L.‟un uygulandığı parsellerde (% -22) elde edilmiĢtir.

Matheis ve Filho (2005), bazı örtücü bitki türlerinin ve ortamda bulunan örtücü bitki niteliğindeki doğal vejetasyonun biçilmek suretiyle malç olarak uygulanmasının portakal bahçelerindeki yabancı ot popülasyonuna etkilerini araĢtırdıkları çalıĢmalarında, örtücü bitki olarak, Dolichos lablab L., Casanus cajan (L.) Millsp ve

Penisetum glaucum (L.) Leke türlerini araziye ekerek, Panicum maxicum Jacq. ile

(18)

ulaĢınca biçerek malç olarak bırakmıĢladır. Biçimden sonra periyodik olarak yabancı otların m2

deki yoğunlukları ve kaplama alanları belirlenmiĢ ve yapılan sayımlar sonucunda örtücü bitki uygulaması Ģeklinde kullanılan doğal olarak bulaĢık alanda yabancı otlanmanın en az düzeyde olduğunu bildirmiĢlerdir.

Dhima ve ark. (2009), Ģekerpancarı yetiĢtiriciliğinde bazı kıĢlık tahılların örtücü bitki olarak kullanımın dar yapraklı yabancı otlar üzerine etkisini araĢtırdıkları çalıĢmalarında, örtücü bitki olarak iki arpa (Hordeum vulgare L.), altı triticale (x

Triticosecale) ve üç çavdar (Secale cereale L.) çeĢidinin Echinochloa crus-galli (L.)

P.Beauv., Setaria verticillata (L.) P.Beauv ve Digitaria sanguinalis (L.) Scop. çıkıĢını malçsız kontrole göre sırasıyla % 39-69, % 3-34 ve % 0-78 oranlarında azalttığını ancak yapılan allelopati çalıĢmalarında örtücü bitki olarak kullanılan kıĢlık tahıllardan elde edilen ekstraktların baĢta çavdar olmak üzere Ģekerpancarı (Beta vulgaris

subsp.vulgaris) geliĢimi azatlığını tespit etmiĢlerdir.

Dhima ve ark. (2006b), bazı kıĢlık tahıl ürünlerinin bazı dar yapraklı yabancı otlara ve mısır geliĢime allelopatik ve malç olarak etkilerini araĢtırdıkları çalıĢmalarında, iki arpa (Hordeum vulgare L.), altı triticale (x Triticosecale) ve üç çavdar (Secale cereale L.) çeĢidinden elde ettikleri ekstraktların denemeye aldıkları iki yabancı ot türü olan

Echinochloa crus-galli (L.) P.Beauv. ve Setaria verticillata (L.) P.Beauv.‟ın çimlenme

ve geliĢimini azaltırken, mısır (Zea mays L.)’ın çimlenme ve geliĢimi etkilemediğini, arazi denemelerinde ise, örtücü bitki uygulamasının malçsız kontrole göre E. crus-galli ve S. verticillata çıkıĢını sırasıyla % 27-80 ve % 0-67 oranında azaltırken, mısır çıkıĢını etkilemediğini, mısırın dane veriminde % 45‟lik bir artıĢ sağladığını ve elde edilen verimin, herbisitle yabancı ot kontrolü yapılan parsellerle aynı olduğunu bildirmiĢlerdir. Kolören ve Uygur (2006)‟un turunçgil bahçelerinde farklı yabancı ot kontrol yöntemlerinin araĢtırılması üzerine yaptıkları çalıĢmada, kültivatörle toprak iĢleme, herbisit (glyphosate) ve farklı örtücü bitki ( Medicago sativa L., Poterium sanguisorba L., Trifolium incarnatum L., T. pratense, T. repens, T. subterraneum, V. sativa ve V.

villosa ) uygulamaları arasında en etkili yabancı ot kontrol yöntemi sırasıyla toprak

iĢleme, V.sativa ile örtücü bitki ve herbisit uygulamaları bulunmuĢ, örtücü bitkilerin kaplama alanı ile % genel yabancı otlanma arasında negatif bir iliĢki olduğu belirlenmiĢtir.

(19)

9

Pullaro ve ark. (2006), örtücü bitki uygulamasının yabancı otlar, yabancı tohum popülasyonu ve herbivor böcekler üzerine etkisini araĢtırdıkları çalıĢmalarında, biber ve karalahana yetiĢtiriciliğinde örtücü bitki olarak Vicia sativa ve Secale cereale karıĢımı uygulanmıĢ ve örtücü bitkiler geliĢmelerini tamamladıktan sonra herbisit (Glyphosate) ve biçme olmak üzere iki yöntem kullanılmak suretiyle bulundukları yere otlu malç olarak bırakılmıĢtır. AraĢtırma bulgularına göre; örtücü bitki uygulamasının kontrole oranla yabancı ot kaplama alanını % 31,8 oranında azalttığı, yabancı ot tohumları ve zararlı böceklerin ana predatörü olan ateĢ karıncalarının; bu karıncalar tarafından tüketilen yabancı ot tohumu ve zararlı böcek larva ve pupalarının, ateĢ karıncalarının dıĢındaki diğer omurgasız canlıların sayısının örtücü bitki uygulaması yapılan parsellerde konvansiyonel üretim parsellerine oranla çok daha fazla olduğu saptanmıĢtır.

Hiltbrunner ve ark. (2007), bazı baklagil örtücü bitki türlerinin organik buğday yetiĢtiriciliğinde canlı malç olarak kullanımının yabancı ot kontrolü ve buğday verimine etkilerini araĢtırdıkları çalıĢmalarında, 4 farklı örtücü bitki türünden Trifolium repens,

Trifolium subterraneum ve Lotus corniculatus’un tek yıllık monokotiladon ve

dikotiledon yabancı ot türlerini azalttığını, Medicago truncatula‟nın ise diğerleri kadar etkili olmadığını, ancak yabancı otsuz kontrole göre örtücü bitki uygulamasının buğdayda dane verimini % 60 oranında azalttığını bildirmiĢlerdir.

Kolören (2007)‟in örtücü bitki hint hardalı (Brassica juncea (L.) Coss.)‟nın allelopatik etkisini belirlemek üzere yaptığı çalıĢmada, örtücü bitkinin % 5, % 25 ve % 50‟lik ekstraktları kültür bitkisi olarak marul ve mısır, yabancı ot türü olarak ta Amaranthus

retroflexus L. ve Lolium perene L. tohumlarına uygulanmıĢtır. Uygulanan eksudatların

konsantrasyonlarına bağlı olarak, denemeye alınan tüm türlerde çimlenme ve kökçük uzunluğunun azaldığı belirlenmiĢtir.

Mennan ve ark. (2007) tarafından bazı kıĢlık örtücü bitkilerin, domates (Lycopersicon

esculentum L.) ve biber (Capsicum annum L.) yetiĢtiriciliğinde yabancı ot mücadelesi

amacıyla kullanım olanaklarının araĢtırılması için yapılan çalıĢmada, denemeye alınan örtücü bitki türlerinden Lolium multiflorum L.,Vicia sativa L., Vicia villosa Roth. ve

Secale cereale L.‟nin entegre yabancı ot mücadele sistemlerinde kullanılabilmesinin

(20)

3. MATERYAL VE METOD

3.1. Deneme Alanı Hakkında Genel Bilgi

YeĢil gübreleme ve malçlamanın sırık domates bitkisinde yabancı otlanmaya ve verime etkisinin değerlendirilmesi amacıyla yapılan çalıĢmalar 2009-2010 yıllarında Tokat Toprak ve Su Kaynakları AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü araĢtırma parselinde yürütülmüĢtür (ġekil 3.1). Denemelerin yürütüldüğü tarlaya ait özellikler Çizelge 3.1‟ de verilmiĢtir.

ġekil 3.1. Denemenin yürütüldüğü domates tarlası (Tokat Toprak ve Su Kaynakları AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü AraĢtırma Alanı).

(21)

11

Çizelge 3.1. Denemenin Yürütüldüğü Tarlaya Ait Özellikler

Özellik Deneme Alanı

Lokasyon

Tokat Top.ve Su Kay. ArĢ. Ens. Md. Deneme Alanı

Tür Domates (Lycopersicon esculentum L. )

ÇeĢit Alsancak Dikim Yılı 2010 Dikim Sıklığı 33 cm x 100 cm Alan 1 da. Tekstür Sınıfı Killi-Tınlı Toprak PH'sı 7,75

Toprak Tuzluluğu Tuzsuz

Toprağın Kireç Oranı % 12.7

Toprağın Organik Madde Ġçeriği % 1.82

3.2. Deneme Alanı Hakkında Genel Bilgi

Deneme, tesadüf blokları deneme desenine göre sıra üzerinde ve aralarında yeĢil gübre amaçlı kullanılan bitkilerde malç, toprağa karıĢtırma ve herbisit uygulamaları olmak üzere 3 tekerrürlü olarak kurulmuĢtur. Uygulama parsel büyüklükleri 3 m x 3 m = 9 m2

olarak ayarlanmıĢtır.

3.3. Denemede Kullanılan Bitkiler Hakkında Genel Bilgiler

Triticum aestivum L. (Buğday)

Buğday insan beslenmesinde kullanılan kültür bitkileri arasında dünyada ekiliĢ ve üretim bakımından ilk sırada yer almaktadır. Bunun sebebi buğday bitkisinin geniĢ bir adaptasyon yeteneğine sahip olmasıdır. Ayrıca buğday tanesi uygun besleme değeri, saklama ve iĢlenmesindeki kolaylıklar nedeniyle yaklaĢık olarak 50 ülkenin temel besini durumundadır. Buğday dünya nüfusuna bitkisel kaynaklı besinlerden sağlanan toplam kalorinin yaklaĢık % 20'sini sağlamaktadır. Bu oran ülkemizde % 53'tür.

Buğday geniĢ bir adaptasyon yeteneğine sahip olmasına rağmen fazla sıcak ve nemden hoĢlanmayan bir serin iklim tahılıdır. Özellikle geliĢiminin ilk dönemlerinde (çimlenme-kardeĢlenme) sıcaklığın 8-10 °C, bağıl nemin % 60'ın üzerinde olması yeterlidir. KardeĢlenme ve sapa kalkma arasında da fazla sıcaklık istemez. 10-15 °C sıcaklık, % 65 nem, az ıĢıklı ve yarı kapalı havalar uygundur. Sapa kalkma ile sıcaklık

(22)

ve nem isteği artar. BaĢaklanma döneminin hemen öncesinde bağıl nemin yüksek olması buğday verimini olumlu yönde etkiler. Döllenme ile birlikte, düĢük nem ve yüksek sıcaklık tanenin niteliğini yükseltir. GeliĢme dönemine uygun dağılmıĢ 500 mm bir yağıĢ maksimum verim için yeterlidir. Bununla birlikte bazı buğday çeĢitleri 250 mm yağıĢ alan alanlarda da yetiĢtirile-bilmektedir.

Buğday değiĢik tip topraklarda yetiĢebilen bir bitkidir. Verimsiz kıraç topraklarda ve verimli taban alanlarda yetiĢtirilebilen birçok buğday çeĢidi vardır. Bununla birlikte buğday için en uygun topraklar, drenajı yeterli olan derin killi-tınlı topraklardır. Su tutma kapasitesi % 25-30 olan toprak buğday için uygundur.

ġekil 3.2. Triticum aestivum L. (Buğday).

Hordeum vulgare L. (Arpa)

Arpa, tahıllar içerisinde en çok kardeĢlenenlerdendir. Olağan durumda 5 - 8 kardeĢ verir. Bitki boyu ortalama 35-100 cm kadardır. BaĢakları ortalama 8 - 15 cm boyunda olup 2, 4 ve 6 sıralıdırlar. Çiçeği kavuz ve kapçık sarar, kavuzlu arpalarda bunlar

(23)

13

daneye yapıĢıktır ve harmanda ayrılmazlar. Danenin ortalama % 10 - 13 kadarı kavuzdur. Dane yapısında % 9 - 13 ham protein, % 67 kadarda karbonhidrat bulunur. Arpa serin iklim tahılları içerisinde buğdaydan sonra en çok ekimi yapılandır. Arpa daha çok hayvan yemi olarak kullanılır. Yem olarak değeri mısırın % 95'i kadardır. Yemlik arpalarda protein oranının fazla olması istenir. Kavuzun fazla olması besleyicilik değerini düĢürür. Kullanıldığı önemli alanlardan biri de malt sanayidir. Bira üretimi için gerekli olan malt iki sıralı beyaz arpalardan elde edilmektir. Biralık arpalarda protein oranının düĢük olması gereklidir (% 9 -10,5).

ġekil 3.3. Hordeum vulgare L. (Arpa).

Vicia sativa L. (Adi Fiğ)

Fiğ türleri içerisinde tarımı en yaygın yapılan adi fiğdir. Yurdumuzun her bölgesinde yetiĢtirilmekte ve ekim alanı gittikçe geniĢlemektedir. Adi fiğden genellikle münavebe bitkisi, yeĢil ot, kuru, silo yemi ve yeĢil gübre olarak yararlanılmaktadır. YeĢil ve kuru otu hayvanlar için çok lezzetli ve besleyicidir. YeĢil otunda % 3-4, danesinde %20„nin

(24)

üzerinde ham protein bulunur. Tek yıllık bir baklagil yem bitkisi olan adi fiğ, ekim nöbeti içinde en uygun bitkilerden birisidir. Toprağa bol miktarda organik madde bırakır. Adi fiğin soğuğa dayanıklılığı azdır. Soğu iklim bölgelerinde yazlık, ılıman iklim bölgelerinde ise kıĢlık olarak yetiĢtirilmektedir. KıĢa dayanma gücü -8 ºC olup daha düĢük derecelerde donmaktadır. Adi fiğler; nemli ılıman iklimlerde iyi geliĢme gösterirler. Sıcak ve kuraklık arttıkça geliĢme çok yavaĢlar.

Su tutma kapasitesi iyi olan orta ve ağır topraklar adi fiğ tarımına elveriĢlidir. Toprak PH‟nın nötr veya hafif alkali olması en uygunudur. Adi fiğ tarımına en elveriĢli topraklar; iyi direneli, tınlı topraklardır. Zayıf, kumlu ve kır taban topraklarda adi fiğ verimi düĢmektedir.

ġekil 3.4. Vicia sativa L. (Adi Fiğ)

Trifolium repens L. (Ak üçgül)

Uzun ömürlü çok yıllık bir yem bitkisidir. Kısa boylu sülüklü bir bitki olması sebebiyle genellikle otlatmak amacıyla yetiĢtirilir. Ak üçgül sulanabilen ve düzenli yağıĢ alan bölgelerin bitkisidir. Kurağa dayanıklı değildir. Uygun bölgelerde yalnız veya rekabet

(25)

15

gücü yüksek baklagil yem bitkileriyle karıĢım halinde yetiĢtirilir. Otlanmaya ve çiğnenmeye karĢı çok dayanıklıdır (Elçi ve Açıkgöz, 1993). KarıĢım halinde yetiĢtirildiğinde beraber ekildiği bitkilere azot sağlar ve toprağı çok iyi bir Ģekilde kaplayarak erozyonu önler. Toprak PH‟sı 6-6,5 olan yerlerde iyi geliĢme sağlar. Kuru maddesinde % 39.50 karbon, % 3. 10 azot bulundur (Anonim, 2005b).

ġekil 3.5. Trifolium repens L. (Ak üçgül)

Brassica napus L. (Kanola)

Ülkemizde rapiska, rapitsa, kolza isimleriyle de bilinen kanola danesinde % 38-50 yağ ve % 16-24 protein oranı ile önemli bir yağ bitkisidir Enerji konusunda biyo yakıt (biyodizel) üretiminde kanola yağı en uygun hammadde kaynağıdır. Kanola bitkisi kıĢlık ve yazlık olarak yetiĢtirilebilmektedir. Ülkemizde genellikle kıĢlık kanola tarımı yapılmaktadır. KıĢlık kanola kıĢa kar altında –15 ºC‟ ye kadar dayanıklıdır. Ancak kıĢa girerken rozetleĢmesini tamamlamıĢ olması gerekmektedir. Bunun için de ekim iĢlemi bölgemizde Eylül ayı içerisinde tamamlanması gerekmektedir. Kanola bitkisi kumlu ve hafif topraklar dıĢında hemen hemen her toprakta yetiĢtirilmektedir. Su tutan, göllenen tarım alanlarında çok zarar görmektedir. En iyi yetiĢtiği toprak humuslu, derin yapılı, nötr veya hafif alkali ve hafif asit topraklardır.

(26)

ġekil 3.6. Brassica napus L. (Kanola)

3.4. YeĢil Gübre ve Malç Bitkilerinin Ekimi

Deneme alanı 08.09.2009 tarihinde sürülerek ekime hazır hale getirilmiĢtir (ġekil 3.7). YeĢil gübre ve malç olarak kullanılacak bitkiler 09.09.2009 tarihinde, (buğday 20 kg/da, arpa 20 kg/da, ak üçgül 2 kg/da, adi fiğ 10 kg/da, kanola ise 800 gr/da ekim normuyla) mibzerle ekilmiĢtir. Ekimle birlikte toprağa 15 kg DAP, ilkbaharda 15 kg Amonyum Nitrat verilmiĢtir.

(27)

17

3.5. YeĢil Gübre ve Malç Bitkilerinin Biçilerek Toprağa KarıĢtırılması, Malç ve Herbisit Uygulaması

Herbisit uygulamasına konu olacak parsellere sırt pülverizatörü ile diğer parsellerdeki biçme iĢleminden önce, 27.04.2010 tarihinde Glyphosate isoprylamin (600 ml/da) atılarak, bu parsellerdeki deneme bitkileri daha sonra herbisit parsellerinden uzaklaĢtırılmıĢtır. Toprağa karıĢtırma ve malç uygulamalarında ise bitkiler, tırpanla biçilmiĢ (ġekil 3.8), 05.05.2010 tarihinde deneme planına göre malç (ġekil 3.8, ġekil 3.9) ve toprağa karıĢtırma (ġekil 3.10) iĢlemleri gerçekleĢtirilmiĢtir. Kontrol parsellerinde ise yabancı ot çıkıĢı çapalama yöntemiyle engellenmiĢtir. Buna göre uygulamalar aĢağıdaki gibi ortaya çıkmıĢtır.

1) Buğday – Malç 2) Buğday – KarıĢtırma 3) Buğday – Herbisit 4) Arpa – Malç 5) Arpa – KarıĢtırma 6) Arpa – Herbisit 7) Fiğ – Malç 8) Fiğ – KarıĢtırma 9) Fiğ – Herbisit 10) Üçgül – Malç 11) Üçgül – KarıĢtırma 12) Üçgül – Herbisit 13) Kanola – Malç 14) Kanola – KarıĢtırma 15) Kanola – Herbisit 16) Kontrol – Otsuz

Malç uygulamaları biçilmiĢ olan bitki materyalinin parsellere homojen bir Ģekilde dağıtılması Ģeklinde gerçekleĢtirilmiĢtir. Toprağa karıĢtırma uygulamasında ise önce bitkiler parçalanmıĢ, daha sonra el rotovatörü ile toprağa yaklaĢık sürüm derinliğinde karıĢtırılmıĢtır.

(28)

ġekil 3.8. YeĢil gübre ve malç bitkilerinin biçilmesi.

(29)

19

ġekil 3.10. Biçilen bitkilerin toprağa karıĢtırılması.

3.6. YeĢil Gübre ve Malç Bitkikerinin YaĢ ve Kuru Ağırlıklarının Belirlenmesi

Deneme bitkileri 05.05.2010 tarihinde biçilmiĢ, her bir uygulama parselinden ayrı ayrı olmak üzere, 1 m X 1 m = 1 m2‟lik çerçevelerden alınan bitkilerin aynı gün hassas terazi

ile yaĢ ağırlıkları tartılmıĢ, daha sonra 70 °C‟de sabitleninceye kadar (yaklaĢık 72 saat) kurutulmuĢ ve yine hassas terazi yardımıyla kuru ağırlıkları belirlenmiĢtir (Walsh ve Beaton, 1973).

3.7. Domates Fidelerinin Deneme Alanına ġaĢırtılması

Denemede bölgeye adapte olmuĢ, hastalık ve zararlılara dayanıklı olduğu gözlemlenen Alsancak RN F1 çeĢidi kullanılmıĢtır. Fideler hazır olarak temin edilmiĢ olup dikim sırasındaki boyları 15 cm kadardır. 07.05.2010 tarihinde damlama sulama sistemi kurularak (ġekil 3.11), dikimler sıra arası 100 cm, sıra üzeri 33 cm olacak Ģekilde gerçekleĢtirilmiĢtir (ġekil 3.12). 17.05.2010 tarihinde tüm parsellerde domates fidelerinin boğaz doldurma iĢlemi yapılmıĢtır. Deneme süresince ilk çiçeklenme ve pik hasat dönemlerinde olmak üzere 2 kez organik yosun kaynaklı gübre damla sulama

(30)

sistemiyle domates bitkilerine verilmiĢtir. Tüm bu iĢlemler deneme alanına homojen ve eĢit olarak uygulanmıĢtır.

ġekil 3.11. Deneme alanına damlama sulama sisteminin kurulması

(31)

21

3.8. YeĢil Gübreleme, Malç ve Herbisit Uygulamalarındaki Yabancı Otların ve Yoğunluklarının Saptanması.

Deneme alanında bulunan yabancı otlardan tespiti yapılmıĢ, tüm uygulamalardaki yabancı otların yoğunluğunu saptamak amacıyla birer m2‟lik (1 x 1m) çerçeveler

oluĢturulmuĢ, tüm uygulamalarda yabancı otların çıkıĢ tarihinden itibaren 25.06.2010, 09.07.2010, 28.07.2010, 19.08.2010 tarihlerinde olmak üzere sayımlar yapılmıĢtır. Her bir sayım tarihi için belirlenen yoğunluk değerleri Odum (1971)‟ a ait aĢağıdaki formüller kullanılarak hesaplanmıĢtır. Buna göre; tespit edilen toplam bitki sayısı, sayım yapılan toplam alana bölünerek uygulamalardaki yoğunluklar belirlenmiĢtir. Yoğunluk (Abundans) = T.Y. / n

T.Y. : Her türün sayım yapılan alanlardaki toplam yoğunluğu (adet) n : Sayım yapılan toplam alan (m2)

3.9. YeĢil Gübreleme, Malç ve Herbisit Uygulamalarındaki Yabancı Otların YaĢ ve Kuru Ağırlıklarının Belirlenmesi.

Deneme alanında bulunan yabancı otların yaĢ ve kuru ağırlıklarını tespit etmek amacıyla son sayım tarihinde (19.08.2010), her bir tekerrürden bir m2‟lik (1 x 1 m)

çerçevelerdeki yabancı otlar kökleriyle birlikte hasat edilmiĢ, köke yapıĢık topraklar ve yeĢil aksam üzerindeki yabancı maddeler elle temizlenmiĢ ve hassas terazi yardımıyla yaĢ ağırlıkları belirlenmiĢtir (ġekil 3.13). Tartım yapılan yabancı otlar 70 °C‟de sabitleninceye kadar (yaklaĢık 72 saat) kurutulmuĢ ve yine hassas terazi yardımıyla kuru ağırlıkları belirlenmiĢtir (Walsh ve Beaton, 1973).

(32)

ġekil 3.13. Yabancı otların yaĢ ve kuru ağırlıklarını belirlemek üzere hasat öncesi bir parselden görünüm.

3.10. Domateste elde edilen veriler

3.10.1. Verim

YeĢil gübre, malç ve herbisit uygulamalarının domates verimine etkilerini belirlemek amacıyla, ayrı ayrı tüm uygulamalardaki domates hasat olgunlukları gözle takip edilmiĢ, 26.07.2010, 01.08.2010, 09.08.2010, 13.08.2010, 23.08.2010, 27.08.2010, 03.09.2010, 07.09.2010, 13.09.2010, 28.09.2010, 02.10.2010, 12.10.2010 tarihlerinde olmak üzere 12 kez hasat iĢlemi gerçekleĢtirilmiĢtir. Elde edilen veriler hassas terazi yardımıyla ölçülmüĢ, tüm hasat dönemlerindeki verimler toplanarak veriler elde edilmiĢtir. Sonuçlar, varyans analizi yapılarak Duncan çoklu karĢılaĢtırmasına tabi tutulmuĢtur.

3.10.2. Suda Çözünür Kuru Madde (SÇKM %)

Her bir tekerrürden olmak üzere 27.08.2010 sayım döneminde alınan 2‟Ģer kg domates numunelerinin suyu çıkarılarak suda çözünebilir kuru madde (SÇKM) refraktometre ile ayrı ayrı belirlenmiĢtir.

(33)

23

3.10.3. pH

Her bir tekerrürden olmak üzere 27.08.2010 sayım döneminde alınan 2‟Ģer kg domates numuneleri püre haline getirildikten sonra filtre kâğıdından süzülmüĢ, süzükte pH metre ile pH değerleri okunmuĢtur.

3.10.4. Ascorbik Asit (C vitamini) (mg/100gr)

Ascorbik asit (C vitamini) 2,6-diclorofenolindofenol (Boya) çözeltisi ile titre edilerek belirlenmiĢtir (Dokuzlu, 2000).

(34)

4. BULGULAR

4.1. YeĢil Gübre ve Malç Bitkilerinin YaĢ ve Kuru Ağırlıklarının KarĢılaĢtırılması

Denemede kullanılan yeĢil gübre ve malç bitkilerinin tarla koĢullarında oluĢturdukları yaĢ ve kuru ağırlıkları ġekil 4.1. ve ġekil 4.2.‟de verilmiĢtir.

ġekil 4.1. Denemedeki yeĢil gübre ve malç bitkilerinin tarla koĢullarındaki yaĢ ağırlıkları (kg/da).

Denemede en fazla yaĢ ağırlığı arpa bitkisi (5 425 kg/da) oluĢturmuĢ, arpa bitkisini fiğ (5 010 kg/da), buğday (4 195 kg/da), kanola (4 265 kg/da) bitkileri takip etmiĢ, en az yaĢ ağırlık ise ak üçgül (3 220 kg/da) bitkisinde meydana gelmiĢtir.

ġekil 4.2. Denemedeki yeĢil gübre ve malç bitkilerinin kuru ağırlıkları (kg/da). 0 1000 2000 3000 4000 5000 6000 4.1 95 5.425 5.010 3 .22 0 4 .265 Ya ş ır lık kg /d a 0 1000 2000 3000 4000 5000 6000 1 .74 0 2 .24 0 1 .315 1.200 1 .34 0 K u ru a ğı rl ık kg /d a

(35)

25

En fazla kuru ağırlığı arpa bitkisi (2 240 kg/da) oluĢturmuĢ, sırasıyla buğday (1 740 kg/da), kanola (1 340 kg/da), fiğ (1 315 kg/da), takip etmiĢ, en az kuru ağırlık ise ak üçgül (1 200 kg/da) konusundaki yabancı otlardan elde edilmiĢtir.

4.2. Domates YetiĢtirme Döneminde YeĢil Gübre, Malç ve Herbisit Uygulamalarındaki Yabancı Otlar ve Yoğunlukları

Deneme alanında 8 familyaya ait toplam 13 adet yabancı ot türü saptanmıĢ (Çizelge 4.1) olup bu türlerin familyalara göre dağılımına baktığımızda ilk sırayı 5 türle Asteraceae familyasının aldığını görmekteyiz (Çizelge 4.1) .

Çizelge 4.1. Deneme alanında tespiti yapılan yabancı ot türleri.

No Yabancı Ot Türü Familyası

1 Alopecurus myosuroides Huds. Poaceae

2 Amaranthus spp. Amaranthaceae

3 Sonchus oleraceus L. Asteraceae

4 Chenopodium album L. Chenopodiaceae

5 Chondrilla juncea L. Asteraceae

6 Cirsium arvense (L.) Scop. Asteraceae

7 Convolvulus arvensis L. Convolvulaceae

8 Matricaria chamomilla L. Asteraceae

9 Sinapis arvensis L. Brassicaceae

10 Solanum nigrum L. Solanaceae

11 Sorghum halepense (L.) Pers. Poaceae

12 Stellaria media (L.) Vill. Caryophyllaceae 13 Xanthium strumarium L. Asteraceae

Sayım dönemlerine göre yabancı ot yoğunlukları Çizelge 4.2.‟de gösterilmiĢtir. Buna göre en fazla yabancı ot yoğunluğu, 19.08.2010 tarihindeki dördüncü sayım döneminde tespit edilmiĢtir.

(36)

Çizelge 4.2. Deneme alanında sayım dönemlerine göre yabancı ot yoğunluğu (adet/m2

).

Sayım Tarihleri

Buğday Arpa Fiğ Üçgül Kanola

K arı şt ır m a M al ç H e rbi si t K arı şt ır m a M al ç H e rbi si t K arı şt ır m a M al ç H e rbi si t K arı şt ır m a M al ç H e rbi si t K arı şt ır m a M al ç H e rbi si t 25.06.2010 2,33 1,44 1,00 1,33 0,00 0,11 0,67 0,55 0,89 0,55 0,11 0,11 0,70 0,11 0,00 09.07.2010 6,22 3,44 3,56 3,78 2,78 0,89 3,67 2,44 1,75 2,44 0,67 0,44 6,22 0,44 0,00 28.07.2010 6,56 4,56 3,78 4,78 3,00 1,00 2,00 2,67 1,83 3,33 1,11 0,83 7,22 0,67 0,00 19.08.2010 7,32 4,77 4,00 5,67 3,88 1,21 2,45 3,77 2,43 4,44 2,22 1,10 7,31 0,77 0,33

Son sayım tarihi olan 19.08.2010 tarihindeki sayımda konular ve uygulamalara göre yabancı ot türleri ve yoğunlukları Çizelge 4.3.‟de verilmiĢtir. Bu dönemde en fazla yabancı ot çeĢitliliği ve yoğunluğu buğday konusunda tespit edilmiĢtir.

Çizelge 4.3. Son sayım döneminde konular ve uygulamalara göre yabancı ot yoğunlukları (adet/m2

).

ÇalıĢmanın bu kısmında deneme alanında saptanan 8 familyaya ait 13 yabancı ot türü içerisinde tüm konu uygulamalarında yaygın olarak tespit edilen türlerden sirken (Chenopodium album L.), tilki kuyruğu (Alopecurus myosoroides L.), horoz ibiği

K ar ış rm a M al ç H e rbi si t K ar ış rm a M al ç H e rbi si t K ar ış rm a M al ç H e rbi si t K ar ış rm a M al ç H e rbi si t K ar ış rm a M al ç H e rbi si t 7,32 4,77 4,00 5,67 3,88 1,21 2,45 3,77 2,43 4,44 2,22 1,10 7,31 0,77 0,33 TOPLAM 0,22 0,00 0,11 0,00 0,00 0,00 0,11 0,67 0,22 0,00 0,00 0,00 0,00 13 Xanthium strimarium L. 0,00 0,00 0,00 0,00 0,33 0,00 0,00 0,00 0,00 0,22 0,00 0,00 0,67 0,00 0,11 0,00 0,11

12 Stelleria media (L.) Vill. 0,33 0,33 0,00

0,22 0,00 0,11 0,22 0,00 0,11

11 Sorghum halepense (L.) Pers. 2,78 0,11 0,00 0,22

0,11 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,22 0,11 0,00 0,00 0,00 0,11 0,00 1,33 0,00 0,00 10 Sonchus oleraceus L. 0,00 0,00 0,22 1,00 0,11 0,00 0,44 0,44 0,22 9 Solanum nigrum L. 1,44 1,22 0,56 0,89 0,00 0,00 0,00 0,33 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,11 0,00 0,11 0,33 0,11 8 Sinapis arvensis L. 0,22 0,00 0,00 0,22 0,22 0,11 0,67 0,00 0,11 7 Matricaria chamomilla L. 0,11 0,00 0,22 0,11 0,00 0,11 0,22 0,11 0,00 0,00 0,33 0,00 0,00 0,00 0,00 0,11 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 6 Convolvulus arvensis L. 0,22 0,44 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 5 Condrilla juncea L. 0,00 0,11 0,00 0,00 0,67 0,00 0,44 0,22 0,33 0,00 0,00 0,00 0,33 0,00 0,00 0,33 1,00 0,44 1,44 0,11 0,00

4 Cirsium arvense (L.) Scop. 0,33 0,00 1,11

0,67 0,11 0,78 0,44 0,22 0,56 3 Chenopodium album L. 0,89 1,00 0,11 0,89 0,00 0,22 1,00 0,00 0,00 0,44 0,00 0,00 1,67 0,00 0,33 0,56 0,89 0,00 2 Amaranthus spp. 0,22 0,00 1,22 1,11 0,00 0,78 1,11

1 Alopecurus myosuroides Huds. 0,78 1,56 0,56 0,89

ra

N

o

YABANCI OTLAR

BUĞDAY ARPA FİĞ ÜÇGÜL KANOLA

0,00 0,00 2,89 0,00 0,00

(37)

27

(Amaranthus retroflexus L.) ve köpek üzümü (Solanum nigrum L.)‟ nün yoğunlukları incelenmiĢtir.

Çizelge 4.4. Son sayım dönemindeki Alopecurus myosuroides L. Huds. (Tilki kuyruğu)'in uygulamalara ve konulara göre yoğunluğu (adet/m²).

UYGULAMALAR KONULAR

BUĞDAY ARPA FİĞ ÜÇGÜL KANOLA

KARIŞTIRMA 0,78 ab 0,89 ab 0,78 ab 1,44 a 0 b

MALÇ 1,56 a 1,11 ab 1,11 ab 0 b 0 b

HERBİSİT 0,56 ab 0 b 1,33 a 0 b 0 b

* Aynı satırdaki ortalamaları takip eden farklı harfler birbirinden farklı olduğunu gösterir (Anova P≤0.05 Duncan testi).

ġekil 4.3. Son sayım dönemindeki Alopecurus myosuroides L. Huds. (Tilki kuyruğu)'in uygulamalara ve konulara göre yoğunluğu (adet/m²).

Çizelge 4.4.‟ de görüldüğü üzere Alopecurus myosuroides L. Huds. (Tilki kuyruğu) karıĢtırma uygulaması içerisinde incelendiğinde, üçgül bitkisinde istatiksel olarak en yüksek yoğunlukta saptanırken buğday arpa ve fiğ konularında aynı grupta ve ikinci sırada yer almıĢtır. Malç uygulamasında ise buğday bitkisinde en yoğun tilki kuyruğu saptanırken arpa ve fiğ bitkilerinin malç uygulamalarında aynı grupta yer almıĢtır

0 1 2 3 4 5 6 7 8 9

Buğday Arpa Fiğ Üçgül Kanola

0, 78 0,89 0, 78 1, 44 0 1,56 1,11 1,11 0 0 0,56 0 1,33 0 0 KARIŞTIRMA MALÇ HERBİSİT Glyphosate isoprylamin

(38)

Herbisit uygulamasında ise fiğ bitkisinde yoğunluk açısından ilk sırada gözlemlenmiĢtir (ġekil 4.3).

Çizelge 4.5. Son sayım dönemindeki Amaranthus spp. (Horoz Ġbiği)'in uygulamalara ve konulara göre yoğunluğu (adet/m²).

UYGULAMALAR KONULAR

BUĞDAY ARPA FİĞ ÜÇGÜL KANOLA KARIŞTIRMA 0,22 b 1,67 a 0,56 b 1 ab 0,44 b

MALÇ 0 b 0 b 0,89 a 0 b 0 b

HERBİSİT 1,22 a 0,33 ab 0 b 0 b 0 b

* Aynı satırdaki ortalamaları takip eden farklı harfler birbirinden farklı olduğunu gösterir (Anova P≤0.05 Duncan testi).

ġekil 4.4. Son sayım dönemindeki Amaranthus spp. (Horoz Ġbiği)'in uygulamalara ve konulara göre yoğunluğu (adet/m²).

Deneme parsellerinde Amaranthus spp. (Horoz Ġbiği), arpa bitkisinin toprağa karıĢtırma uygulamasında en yüksek seviyede saptanmıĢ, bunu buğday bitkisinin herbisit uygulaması takip etmiĢtir (ġekil 4.4). Yine tilki kuyruğunda olduğu gibi kanola ve ak üçgül bitkilerinin hem malç hem de herbisit uygulamalarında horoz ibiği yabancı otu tespit edilmemiĢtir. 0 1 2 3 4 5 6 7 8 9

Buğday Arpa Fiğ Üçgül Kanola

0,22 1,67 0,56 1 0,44 0 0 0,89 0 0 1,22 0,33 0 0 0 KARIŞTIRMA MALÇ HERBİSİT Glyphosate isoprylamin

(39)

29

Çizelge 4.6. Son sayım dönemindeki Chenopodium album L. (Sirken)'un uygulamalara ve konulara göre yoğunluğu (adet/m²)

UYGULAMALAR KONULAR

BUĞDAY ARPA FİĞ ÜÇGÜL KANOLA

KARIŞTIRMA 0,89 b 0,89 b 0,78 b 1,44 ab 2,89 a

MALÇ 1 a 0,67 ab 0,44 ab 0 b 0 b

HERBİSİT 0,11 a 0,11 a 0,22 a 0 a 0 a

* Aynı satırdaki ortalamaları takip eden farklı harfler birbirinden farklı olduğunu gösterir (Anova P≤0.05 Duncan testi).

ġekil 4.5. Son sayım dönemindeki Chenopodium album L. (Sirken)'un uygulamalara ve konulara göre yoğunluğu (adet/m²)

Deneme parsellerinde, Chenopodium album L. (Sirken) hemen hemen tüm konuların ortak türü olmakla beraber, toprağa karıĢtırılan kanola parselleri en fazla yoğunluğun tespit edildiği parseller olmuĢtur (ġekil 4.5). Amaranthus spp. (Horoz Ġbiği) ve

Alopecurus myosuroides L. Huds. (Tilki kuyruğu)‟ de olduğu gibi Sirken yabancı otu

üçgül ve kanola bitkilerinin malç ve herbisit uygulamalarında tespit edilmemiĢtir. 0 1 2 3 4 5 6 7 8 9

Buğday Arpa Fiğ Üçgül Kanola

0,89 0,89 0,78 1, 44 2,89 1 0,67 0,44 0 0 0,11 0,11 0,22 0 0 KARIŞTIRMA MALÇ HERBİSİT Glyphosate isoprylamin

(40)

Çizelge 4.7. Son sayım dönemimdeki Solanum nigrum L. (Köpek üzümü)'un uygulamalara ve konulara göre yoğunluğu (adet/m²)

UYGULAMALAR KONULAR

BUĞDAY ARPA FİĞ ÜÇGÜL KANOLA

KARIŞTIRMA 1,44 a 0,89 ab 0 b 0,22 ab 1,33 a

MALÇ 1,22 a 1 a 0,44 ab 0,11 ab 0 b

HERBİSİT 0,56 a 0,11 a 0,44 a 0 a 0 a

* Aynı satırdaki ortalamaları takip eden farklı harfler birbirinden farklı olduğunu gösterir (Anova P≤0.05 Duncan testi).

ġekil 4.6. Son sayım dönemimdeki Solanum nigrum L. (Köpek üzümü)'un uygulamalara ve konulara göre yoğunluğu (adet/m²)

Solanum nigrum L. (Köpek üzümü) denemeye alınan buğday ve kanolanın toprağa

karıĢtırıldığı parsellerde en yüksek, ak üçgülün malç ve toprağa karıĢtırıldığı parsellerde ise en düĢük seviyede bulunmuĢtur. (ġekil 4.6).

0 1 2 3 4 5 6 7 8 9

Buğday Arpa Fiğ Üçgül Kanola

1,44 0,89 0 0,22 1,33 1,22 1 0,44 0,11 0 0,56 0,11 0,44 0 0 KARIŞTIRMA MALÇ HERBİSİT Glyphosate isoprylamin

(41)

31

4.3. YeĢil Gübre, Malç ve Herbisit Uygulamalarındaki Yabancı Otların YaĢ ve Kuru Ağırlıklarının Belirlenmesi.

Denemede planında yer alan uygulamalardaki yabancı ot yaĢ ağırlıkları ġekil 4.7‟da verilmiĢtir. Buna göre yabancı ot yaĢ ağırlıkları karĢılaĢtırıldığında en fazla yaĢ ağırlık arpa bitkisinin toprağa karıĢtırıldığı uygulamada tespit edilmiĢ, arpa konusunun ortalama yabancı ot yaĢ ağırlığı diğer konulara göre yüksek olarak saptanmıĢtır. En düĢük yaĢ ağırlık ise üçgül bitkisin tüm uygulamalarından elde edilmiĢtir.

ġekil 4.7. Deneme alanında yer alan konuların uygulamalara göre yabancı ot yaĢ ağırlıkları (kg/da).

Denemede planında yer alan uygulamalardaki yabancı ot kuru ağırlıkları ġekil 4.8‟de verilmiĢ olup yabancı ot kuru ağırlıkları mukayese edildiğinde, fiğ konusunda tüm uygulamalarda kuru ağırlık diğer konulara göre farklılık göstermiĢ olup, üçgül konusunda meydana gelen kuru ağırlık en düĢük olmakla beraber bu veriler istatistiksel olarak önemsiz bulunmuĢtur (ġekil 4.8).

0 250 500 750 1000 1250 1500 1750 2000 2250

Buğday Arpa Fiğ Üçgül Kanola

1257 2152 1817 1108 1853 1232 1905 1512 893 1185 1165 1197 1377 718 837 KARIŞTIRMA MALÇ HERBİSİT Glyphosate isoprylamin

(42)

ġekil 4.8. Deneme alanında yer alan konuların uygulamalara göre yabancı ot kuru ağırlıkları (kg/da).

4.4. Domates Verileri

4.4.1. Verim

Uygulamalardan elde edilen domates verimleri Çizelge 4.4‟ te verilmiĢtir. Çizelge 4.8. Denemede uygulamaların konulara göre domates verimleri (kg/da)

UYGULAMALAR KONULAR BUĞDAY (kg/da) ARPA (kg/da) FĠĞ (kg/da) ÜÇGÜL (kg/da) KANOLA (kg/da) KONTROL (kg/da) TOPRAĞA KARIġTIRMA 8 324 ab 8 026 b 8 691 ab 8 700 ab 8 187 ab 12 926 a MALÇ 9 839 ab 9 302 ab 9 452 ab 9 824 ab 8 576 b 12 926 a HERBĠSĠT 9 935 b 9 565 b 10 115 ab 10 585 ab 8 854 b 12 926 a * Aynı satırdaki ortalamaları takip eden farklı harfler birbirinden farklı olduğunu gösterir (Anova P≤0.05 Duncan testi).

Çizelge 4.4.‟de görüldüğü üzere uygulamalar kendi içinde varyans analizine tabii tutulmuĢ, sonuçlar duncan çoklu karĢılaĢtırmasında değerlendirilmiĢtir.

0 250 500 750 1.000 1.250 1.500 1.750 2.000 2.250 2.500

Buğday Arpa Fiğ Üçgül Kanola

KARIŞTIRMA MALÇ

HERBİSİT Glyphosate isoprylamin

(43)

33

Toprağa karıĢtırma uygulamasında konular arasında domates verimleri karĢılaĢtırıldığında istatistiksel olarak kontrol konusu en yüksek verimi vermiĢ (12 926 kg/da), en düĢük verim arpa konusunda (8 026 kg/da) meydana gelmiĢtir (Çizelge 4.8). Malç uygulamasında konular arasında verim yönünden farklılıklar ortaya çıkmıĢ olup, kanola konusu 8 876 kg/da ile en düĢük verime sahip konu olurken, en yüksek verim yine kontrol konusundan elde edilmiĢtir (Çizelge 4.8).

Herbisit uygulamasının konulara göre domates verimleri karĢılaĢtırmasına baktığımızda kontrol konusu 12 926 kg/da ile en yüksek verimi sağlarken, buğday (9 935 kg/da), arpa (9 565 kg/da), kanola (8 854 kg/da) en düĢük verimle aynı grupta yer almıĢtır (Çizelge 4.8).

4.4.2. Suda Çözünür Kuru Madde (SÇKM %)

Çizelge 4.9. Denemede uygulamalar ve konulara göre domates meyvesindeki suda çözünür kuru madde değerleri (%)

UYGULAMALAR

KONULAR

BUĞGAY ARPA FİĞ ÜÇGÜL KANOLA KONTROL

KARIŞTIRMA 4,10 4,60 4,67 4,13 4,03 4,00

MALÇ 4,43 4,00 4,33 4,33 3,97 4,00

HERBİSİT 4,43 5,07 4,13 4,03 4,60 4,00

* Anova P≤0.05 Duncan testine göre fark bulunmamıĢtır.

Denemeden elde edilen domateslerde suda çözünür kuru madde bakımdan istatistiksel olarak fark bulunmamıĢ (ġekil 10), ancak denemede bulunan bitkilerden fiğ toprağa karıĢtırıldığında ve buğday malç olarak kullanıldığında SÇKM açısından en yüksek değere ulaĢılmıĢtır. Herbisit uygulamasında ise arpada kuru madde oranı yüksek bulunmuĢtur. Tüm uygulamalarda kontrol konusu en düĢük seviyededir.

(44)

4.4.3. pH

Çizelge 4.10. Denemede uygulamalar ve konulara göre domates meyvesindeki pH değerleri

UYGULAMALAR

KONULAR

BUĞGAY ARPA FİĞ ÜÇGÜL KANOLA KONTROL

KARIŞTIRMA 4,48 4,47 4,51 4,48 4,45 4,49

MALÇ 4,53 4,48 4,45 4,49 4,50 4,49

HERBİSİT 4,51 4,48 4,53 4,46 4,50 4,49

* Anova P≤0.05 Duncan testine göre fark bulunmamıĢtır.

Hasat edilen domates meyvelerinde pH değerleri bakımından istatistiksel olarak bir fark bulunmamıĢ olup, ġekil 4.20‟de görüleceği üzere en yüksek pH değeri önemsiz de olsa üçgül konusunun herbisit uygulamasında (4,56) tespit edilmiĢtir.

4.4.4. Ascorbik Asit (C vitamini) (mg/100gr)

Ascorbik Asit (C vitamini) ölçümleri sonucu tüm uygulamalarda C vitamini birbirine yakın çıkarken istatistiksel olarak da bir fark bulunmamıĢtır (ġekil 4.12).

Çizelge 4.11. Denemede uygulamalar ve konulara göre domates meyvesindeki C Vitamini değerleri (mg/100gr)

UYGULAMALAR

KONULAR

BUĞGAY ARPA FİĞ ÜÇGÜL KANOLA KONTROL KARIŞTIRMA 28,63 25,01 23,83 23,83 25,80 21,24

MALÇ 29,11 23,76 21,08 21,24 28,71 21,24

HERBİSİT 28,00 25,25 20,77 25,80 25,80 21,24

* Anova P≤0.05 Duncan testine göre fark bulunmamıĢtır.

Çizelge 4.11‟ de görüldüğü üzere C vitamini açısından en düĢük değerler SÇKM oranında olduğu gibi kontrol konularında bulunmuĢtur.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu çalışmada alevli mücadelenin , domates (Lycopersicum esculentum) tarımında yaygın olarak karşılaşılan iki yabancı ot türü olan ayrık otu (Elytrigia repens) ve

Y››llll››k k T Ta ak kiip p-- O OY Y H Ha as stta a:: Yaralanmadan sonraki ilk 5 y›lda her y›l fiziyatrist taraf›ndan ayr›nt›l› fizik muayene, üst ve alt üriner sis-

The capital structures, gross production value, gross income, operating costs, gross profit, net profit, agricultural income, economic and financial profitability of

Bu gübreleme yönteminde gübreler; bitkiler toprak üzerine çıktıktan sona üstlerine serpme olarak veya sıra aralarına makine ile şerit halinde uygulanmakla^ Üstten

Toprağa püskürtülen, pelet veya granül halde toprağa karıştırılan veya şırınga edilen ve toprakta geçici bir sterilizasyon sağlayan herbisitler: Atrazin, Bromacil,

Bu çalışmada ölçek için yapılan güvenilirlik analizle- rinde, hem ölçeğin toplam alfa değeri hem de kız ve erkek katılımcılar için ayrı ayrı hesaplanan alfa

Bu çalışmada, güney batı Marmara (Çanakkale) koşulları için uzun yıllardır çakılı olarak geleneksel ve azaltılmış toprak işleme uygulanan parsellerde, ayçiçeği

Van’ın Erciş ve Bitlis’in Ahlat İlçesi’nde 2006 ve 2007 yılları patates ekiliş alanlarında toprakta bulunan yabancı ot tohumlarının türleri, yoğunlukları,