• Sonuç bulunamadı

Eski Üsküdar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Eski Üsküdar"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TT -

5

0-//CJ3

Eski Üsküdar

Üsküdar, asırlar boyunca Şar­ ka sefer eden ordularımızın İlk İöplantı yeri olmuştur. Fatihin, Yavuzun, Kanuninin cihangir Çekerleri defalarla (Üsküdar Sahrasında tecemmtt) eylemiş­ k e n .

18. asırdan İtibaren tetanbu- lun bu geniş semtinde büyük bir İmar faaliyeti görüldü. Kuz­ guncuktan, Kadıköyüne kadar kıyılar rengârenk yalılarla,

bü-r

bahçelerle uzanıyordu. 16, asırlarda Üsküdarda devlet adamlarının ve sultanların sa- hilsaraylan bulunuyordu.

OsmanlI hükümdarlarının da Üsküdar yahut Kavak Sarayı ismiyle anılan ve Harem kısım­ larını da ihtiva eden meşhur sarayları fstanbulun dört büyük sarayından birisiydi.

10. asırda Üsküdar bahçesi mimar Sinan tarafından İnşa e- dllmlştl. Bu asırda Kanuninin kızı Mlhrlmah Sultan bugün Sultan Tepesi dediğimiz yerde­ ki büyük sarayında oturuyordu. Asrın meşhur kaptan paşaların­ dan Plyale Paşanın da Kız Ku­ lesi karşısında Yedi Kardeşler Burnu denilen çıkıntı üstünde bir yalısı vardı.

Sivil mimarimizin güzel ör­ nekleriyle süslenmiş olan Üskü­ dar 15. asırdan İtibaren dinî ve askerî bazı yapılarla da İmar edilmişti. Üsküdar kıyılarında İlk İnşa edilen camilerden birisi Rum Mehmet Paşa camisidir. Fatih devri vezirlerinden olan Mehmet paşanın, hemen Şemsi Paşa kıyılarının üstünde yap­ tırdığı cami sonraları muhtelif devirlerde esaslı tamirler gör­ müştür. Boğaziçi kıyılarının İlk Türk yapılarından biri olan Rum Mehmetpaşa camisi bugün harap bir haldedir. Üsküdarın »engin manzarasını tamamla­ yan eserlerden biri olan bu ca­ minin minaresi senelerdir kü­ lâhsız bir halde durmaktadır.

Şemsi Paşa sahilinde mimar Sinan eseri olarak kabul edilen pek güzel ve küçük cami de bir zamanlar harap bırakılmış ve sonra esaslı bir tamir görmüş­ tü.

Kanunînin, II. Selimin ve IH. Muradın devirlerini yaşamış 0- lan Şemsi Paşa bu camii 1580 de yaptırtmıştı. Bir kubbeli ca­ minin yanında paşanın türbesi ve karşısında revaklı medre­ se odalariyle bir dershanesi vardır. Eskiden caminin önün­ den Şemsipaşa tarafına dev­ rinin mimarisine uygun köprü­ lü bir yoldan gidilirken tamir­ ler sırasında bu geçit bozularak yerine düz bir yol inşa edilmiş­ tir.

Şemsi Paşa Kanunîye musa­ hip olmuş, hükümdarın maiye­ tinde ve meclislerinde bulun­ muştu. Aym zamanda şair olan Şemsi Paşa zaman zaman Ka­ nunîye kasideler arzederdi. Olunca hizmetinden gayn

Şemsinin muradı yok Bana kapunda yüz sürmek sana lûtfu kerem kaklı... Boğaziçi kıyılarının benzersiz güzelliklerinden birisi olan Şemsi paşa camii ile, revaklı medrese odaları önünden ge­ çerken bu binaların şair musa­ hibini hatırlamamağa imkân yoktur. Zaten kendisi de hatır­ lanmak için deniz kenarına bina ettiği türbesindeki ölüm tarihinde şöyle denilmektedir: Türbesi kenan deryada Şemsi anınçün eyledi bünyad Geçerken bu kenan deryadan Aşinalar duayla ede yâd...

Firuze mavisi Boğaziçi suları­ nın üstüne kırmızı güllerin aç­ tığı bahar sabahlarında bu kı­ yılarda Şemsi Paşanın mısraları yâda geliyor:

Kırmızı güllerdir sinemde dağ Kim demişler âşıka dağ üstü

bağ Gönlüm içinde gaddarın pertevi Gûyiya deryada bitmiş

şebcırağ... Şemsi Paşa, caminin civarına uzun zaman ismiyle anılan bir de kasır inşa ettirmişti. 18. a- sırda ve Damat İbrahim Paşa sadaretinde Boğaziçi kasırları yeniden tamir ve ihya edilirken eski Şemsi paşa kasrının ye­ rinde de (Şerefâbad) adiyle bir kasır yaptırıldı. Şair Nedim, III. Alımedi bu yeni kasra (Vasfı hüsnü behçeti bir veç­ hile sığmaz dile - Gel

Şerefâ-Üsküdarda Rum Mehmet Paşa camisi T azan "

Halûk Y.

Şehsuvaroğlu

badı gör şevfcetlû hünkârım he­ le) mısralariyle davet ediyordu. n . Mahmut, deniz kenarın­ daki eski Şerefâbad kasrını e- saslı bir çekllde tamir ve ihya ettirirken kasrın arka kısmında da Adliye camisini yaptırmıştı.

II. Mahmut Şerefâfoada çok rağbet etmişti, ömrünün son senelerinde dahilî gailelerle, harblerle yorgun düşen hüküm­ dar yaz akşamlan tebdil kayığı 11e sık sık bu kasra gelir ve bu­ rada işret ederdi. Yabancı sey­ yahlar ve ressamlar (Şerefâ- bftd) hakkında bazı kısa malû­ mat vermişler ve bu kasrın re­ simlerini de çizmişlerdir. Şeref âbad, bilhassa hem müdekkik bir seyyah, hem ressam olan Flandin’ln eserinde yer almış­ tır. Yalnız seyyah herhalde yanlış bir bilgiye istinat ederek kasırdan Acem köşkü diye bah­ setmektedir.

İnşa tarihini kati olarak bile­ mediğimiz eski Şemsi paşa kas­ rının 18. asırda Damat İbrahim Paşa tarafından Şerefâbad ls- mfyle ihya edildiğini bir çok ta­ rihlerimiz bildirmektedir. Şeref âbad 1816 da II. Mahmut tara­ fından esaslı bir tamir görmüş ve bu asrın sonlarına kadar da harap bir halde muhafaza edil­ mişti. Fakat ne suretle yıktırıl- dığı hakkmda da hiçbir bilgimiz mevcut değildir.

Kasrm son hikâyesi, Ali Su- avl vakaslyle karıştırılmakta ve böylece iki meçhul birbirine gi­

rift olmaktadır. Şerefâbad II. Mahmuttan sonra vezirlerden birisine İhsan edilmiş, elden ele geçmiş ve son zamanlarda Ali Suavi efendi, İngiliz hanımlyle beraber bu yalıda ikamet et­ miş.

Çırağan vakasmdan evvel, Fenerbahçe tarafında bir İngi­ liz vapuru karaya oturmuş, bu vapurda bulunan silâhlar bir kaç gece gizilce Şemsi paşa ya­ lısının bahçesindeki büyük ha­ vuza getirilerek orada saklan­ mış, AH Suavi Çırağan hâdise­ sine bu silâhlarla kalkışmış ve o sabah hanımına dürbünle Çı- rağanı seyretmesini, eğer vazi­ yet vahim bir hal alırsa mevcut bütün evrakı yakmasını söyle­ miş.

İngiliz hanım, dürbünün a- deselerinden korkunç neticeyi görünce, Ali Suaviye alt bütün evrakı ocağa atıp ateşlemiş.

Bu hikâyenin son fıkrası da hâdiseden fevkalâde veh­ me düşen H. Abdülhamidln es­ ki ve meşhur yalıyı yıktırma- siyle nihayete ermektedir.

Üsküdarm Saraybumuna kar­ şı en güzel bir köşesi olan Şem­ si paşa kıyıları büyük bir ha- rabiyet içindedir .Eski kasırla­ rın ve bahçelerin yerinde bugün yıkık bina enkazları ve bir odun, kömür deposu vardır. Cumhuri­ yetin 15. yıl dönümünde biri Sarayburnuna, diğeri de bura­ ya yaptırılmış renkli fıskiyeli havuz da senelerdenberl harap ve çalışmaz bir haldedir. Bu kı­ yılar Keçecizadenin meşhur mısraını hatırlatıyor: « Bülbül hâmuş, havz tehi,

gülistan harap.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

II

Referanslar

Benzer Belgeler

Burada daha ilginç olan, kurald›fl› yüklemlerin en ilginçlerinden biri olarak tüm zaman kipleri hep ayn› olan olan (read) yükleminin de normale dönüflü anlam›na gelmesi!.

Sana enaz 80’ li k müşavirlik vererek hususi kaleme memur edecekler.. Harcırahın gönderilmek üzere , Melih

için hazırlık mahiyetinde bir kaç yetkili ile bazı mülakatlar yap­ tım. Sonuç pek verimli olmamakla beraber, tamamen ümit kesilecek gibi de değil. Yani, kısacası,

11 bölüm halinde TRT 2’de yayımlanacak dizide Nilgün Akçaoğlu (Süheyla) ve Burçin Ora­ loğlu (Adnan) başrolde. ‘Üç İstanbul’, daha önce 1984 ve 1988’de ekrana

Öncel kle UFRS 17'ye göre düzenlenecek olan finansal durum tablosunun akt finde s gorta sözleşmeler ne l şk n olarak ortaya çıkan varlık kalemler le reasürans

Eşref Dren, Haşm et A k a l’ın «biçimleri bozm akta, tipleri karikatürleştirm ekte tablolarını aklo karaya bulamakta» Daum ier ile ortak yönler taşıd ığ ı

Kültür sonucu üreyen mayalar›n türlerine göre da¤›l›m›nda en s›k Candi- da albicans olmak üzere s›ras›yla Candida glabrata, Candida inconspicua, Candida

Hususi ve itinalı bir ilk tahsil ile birlikte lisan öğreniminden son­ ra babası Hamdi Beyin eseri olan Sanayii Nefise Mektebindeki mimarî tahsilini mü­ teakip