H - 7 • 1948
Rus sefiri İgnatiyef’in
çevirdiği entrikalar!
Düşmanlarımız memleketin başına çorap örmeğe devam
ediyorlar, İmparatorluğa dahil milletleri Türk çoğunluğu
aleyhine kışkırtıyorlardı. Rus Sefiri Ignatiyef bu hususta
adamakıllı gemi azıya almıştı.
— 2 —
S
ultan Abdülâziz devrinde a- leyhimizde döndürülen fı rıldaklara nümune olmak üzere Rus sefiri General Ignatiyefin yazdığı mektuplardan bazı parçalarla .-dam larınm yazılarını kısaca buraya alı yorum.Bunlardan anlaşıldığına göre Os manlI imparatorluğu dahilinde cere yan eden bu ve bunlara mümasil birçok kötü hareketlerden hüküme timiz habersiz kalmış ve ecnebi en trikaları tam bir serbestilik içinde devam edip gitmiştir.
4 Mart 1871 de Ignatiyef tarafın dan Viyanada Rus sefiri Narikofa gönderilen mektubun bir kısmı şu dur:
«... Şimdi çalışmayı ve gayreti art firmalıyız. Eğer sadrazam - şüphe den âzade olduğu üzere - Patrik’in istifasını kabul ederse, Trakya, Ma kedonya, Bosna ve Hersek ahalisi kendi milletlerinden metropolitler ve bir peskopos tayini talebine he men müsaraat etmelidir. Bu suretle her patrik değiştikçe tarafımıza bir kaç metropolit celbedebiliriz. Bu hususu Edirne ve Manastıra yazdım. Sizin komite dahi keyfiyeti Hersek ve Bosnaya yazmalıdır. Devleti Ali- yenin garp vilâyetlerinin harp hari talarını aldınız mı?
Cenabı Hakka çok şükür, her şey yolundadır. _Eâkin ne vakit pasaport lanmı talep emri alırsam daha ziyade memnun olacağım.»
General İgnatiyef 18 Mayıs 1872 tarihinde Mısır Hidivi İsmail Paşa ya şu mektubu göndermiştir:
«Kahireden gönderilen 8 Mayıs 1872 tarihli tahriratı fahimanelerin- den dolayı teşekkürlerimi arzede - rim.
Bunları zikir ve beyanla beraber hükümeti imparatoriyenin bu bapta ne efkârda bulunduğunu da size sa rahaten arza müsaraat eylerim. Şöy le ki: Tasavvurlarımızın mevkii ic raya vüsulü için bir müddet daha sükûnet elzem.
Silâhlarımızın! Uzun müddet mu harebe için tedarikâtı lâzimede bu lununuz! Yunan, Sırp, Eflâk ve Buğ dan ile tedafüi ve taarruzî muahe- datı ittifakiye aktediniz. Bu husus ta bizim muavenet edeceğimize şüp he yoktur. Hükümeti metbuanızla yavaş yavaş münazaatınıza devam ediniz. Mısır, Babıâliye karşı iddia sında İsrar ettiği taktirde muvaffak olur. Padişah ve vükelâsı sebatınızı görünce hiddet eder ve bir hâdise zuhuruna sebebiyet verirler. İşte o vakit Mısır, Rusyanın dostluğunun kıymetini anlıyacaktır. Bizim dost luğumuz Fransa dostluğu gibi değil dir. Fransa ceddinizi muharebeye teşvik ettiği halde muaveneti mâ neviye ile iktifa ve sizi OsmanlIların pençei intikam ve garazına terk ve feda etmiştir.»
Petresburg merkez komitesinden Selanik Rus konsolosuna 14 Teşrini sani 1872 tarihli şifre:
«Reisimiz Veliaht asaletlû Prens hazretleri tarafından sâdır olan emir mucibince Aynaroz manastın memu riyetl yerine bir komite teşkil ve ihdas olunacaktır.
Bu komitenin vazifeleri şunlardır: 1 — Rusikok manastırında (esli- ha ve mühimmatı harbiye) deposu tesisi.
2 — Makedonya, Trakya ve Bulga ristan ile eski Sırbistana memurlar irsalile bunlar vasıtasile oralarda ki tap ve akçe tevzi ve Slâvlık dava sına tarafgir peyda ve hareketi va- tanperverane için gönüllü kaydet tirmek.
3
— Aynaroz cihetini tamamile bir Slâv memleketi haline ifrağ ve o- ralara Rus ve Bulgar muhacirlerini iskân.Bu İşler için senevi elli bin ruble verilecek ve paranın hesabı Dersaa- det sefareti tarafından tutulacaktır. Komite riyasetini Selânik Rus kon solosu deruhte edecektir.
Bu mektupların bizlere öğrettiği hakikatlerden anlaşılacağı veçhile düşmanlarımız başımıza çorap ör - mekle meşgul olduğu halde onların bu cinayetlerini, belki kolaylaştır • maktan başka bir işe yaramıyan Mahmud Nedim ve emsali hüküme ti temsilde devam ediyorlar, ve memleket menfaatini hiçe sayıyor lardı.
Fakat bütün bu yolsuzluklara ve idaresizliklere ve hattâ içimizde kay nıyan ve olgunlaşmağa yüz tutan kı yam hareketlerine rağmen OsmanlI İmparatorluğu zahiri üıtigamını muha faza edebiliyor, ve bu gizli müdahale lerden fazlaca müteessir görünmüyor
du. Çünkü Avrupa devletleri ara sında da, bir dereceye kadar, a- henksizlik hüküm sürüyor ve yekdi ğerlerine karşı güttükleri rekabet ve çekingenlik bizimle daha yakından uğraşmalarına ve imparatorluk işleri ne müdahaleye meydan bırakmıyor du.
Bahusus Almanya, imparatorluk şekline yeni girmiş ve millî birliğini yeni kurmuştu. Uzaklarda müstem leke edinmeği de teinin eylemişti. Türkiyeden toprak koparmakta ha kikaten zorluk vardı. Onun için bu raya iktısaden nüfuz etmeği tercih ediyordu. Fransa dahilî ihtilâllerle yorulmuş ve Alman istilâsından yeni kurtulmuştu. İtalya ise kudretini enpoze edecek bir duruma girme * miş, ve henüz istilâ siyasetine baş lamamıştı. Osmanlı imparatorluğun- dan ayrılan Sırbistan, Karadağ ve Yunanistan gibi küçük ve tâli hü - kûmetler, imparatorluk camiasına dahil iken alıştıkları uyuşukluğu gi derememiş ve benliklerini tamamen bulamamışlardı.
İşte Osmanlı imparatorluğuna son radan düşmanca el uzatmağı itiyat edenler o tarihlerde tecavüzkâr bir
tavır takınmaktan ziyade yavaş ya vaş hülûl etmekle iş görmeği tercih ediyor, ve şehametli devirlerin kor kunç tesirine tâbi olarak ihtiyar as lanı daldığı gaflet uykusundan uyan dırmak istemiyorlardı. Bu müsa - mahakâr ve anlaşılması kolay se - heplerden dolayı imparatorluk ida resinin bu kadar bozuk olması ayak ta durmasına mâni teşkil etmiyor - du.
Bununla beraber bu sükûn ilâni- haye devam edemezdi. Nitekim son raları mukadder olan âkibet tecelli etmiş, gün geçtikçe müdahaleler art mış ve ıslahat tavsiyelerine ka yıtsızlık gösterilmesine gücenmiş o- lan eski müttefiklerimiz yavaş yavaş kendi istifadelerini temin çaresine koyulmuşlar, ve mukabil menfaat vâdlerile aralarında rekabet duygu larını uyuşturarak Osmanlı impara torluğunun parçalanmasını tacil ey lemişlerdir. Şunu da işaret edelim ki, gerek Sultan Abdülhamit devri ve gerek o muzlim devri takip eden meşrutiyet idaresi AvrupalIların has mane düşüncelerine bilmiyerek mü zaheret etmekten ve haris müstevli lerin iştihalarını tahrikten de hali kalmamışlardır.
Her şeye rağmen imparatorluğu çöküntüden kurtarmak, ve memle - kette medenî bir idare kurmak için uğraşanlar ve didişen vatanseverler de zuhur etmiştir.
Nitekim Sultan Abdülmecid dev rinde Kuleli hâdisesini vücuda ge tiren fedakârlardan sonra Sultan Ab dülâziz saltanatında «Yeni Osmanlı- lar-Jöntürkler» ortaya atılmış ve Sul tan Abdülhamit istibdadına karşı da ayni gaye ve maksad etrafında «İt tihat ve Terakki» vücud bulmuştur. Bu teşekküller hükümetleri ikaz ve doğru yola sevk çarelerine baş vur maktan bir an hâli kalımmışlar ve hattâ saltanat makamlarında deği - şiklikler icrasına kadar ileri gitmiş lerdir.
Sultan Abdülmecid saltanatında bu yoldaki teşebgüsler akamete uğ ramakla beraber Sultan Abdülâziz devrinde umumî efkârın daha şü mullü müzaheretine mazhar olan «Yeni OsmanlIlar» cemiyeti hüküm dar değiştirmeğe imkân bulmuş ve memlekette yeni bir çığır açılması nı temin eylemişti.
Fakat beklenen gaye elde edile memiş ve netice sıfıra müncer ol muştur. Çünkü bütün düşünceler makam tebdiline inhisar ediyor ve heyeti içtimaiyede ciddî ıslahat ic rası kimsenin aklından geçmiyor ve görüşler bu noktaya kadar ilerileti- îemiyordu. Nitekim Sultan Abdülâ- zizin hal’inden memleket için bek lenen faydalar vücut bulmadığı gibi ondan sonrakiler de külâh değiştir me kabilinden oluvermiştir.
(Arkası var)
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi