• Sonuç bulunamadı

Does Childhood Trauma History Effect the Psychiatric Symptoms of Conversion Disorder or Not?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Does Childhood Trauma History Effect the Psychiatric Symptoms of Conversion Disorder or Not?"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖZET

Konversiyon bozukluðu ve çocukluk çaðý travma öyküsü arasýn-da iliþki olduðu bilinmektedir. Bu çalýþmaarasýn-da, konversiyon bozuk-luðunda çocukluk çaðý travma öyküsü olan ve olmayan hastalar arasýnda demografik ve klinik belirtilerde farklýlýk olup olmadýðý araþtýrýldý. Bu amaçla DSM-IV taný kriterlerine göre konversiyon bozukluðu tanýsý konan ve çalýþmaya katýlma kriterlerini karþýlayan 108 hasta çalýþmaya alýndý. Hastalara bilgi formu, Disosiyatif Yaþantýlar Ölçeði (DES), Belirti Tarama Listesi (SCL-90), Ýntihar Düþüncesi Ölçeði ve Golombok-Rust Cinsel Doyum Ölçeði uygulandý. Çocukluk çaðý travma öyküsü olan 35 kiþide (%32.4) travma öyküsü olmayanlara göre, yaþ ortalamasý ile hastalýk baþlangýç yaþýnýn düþük olduðu, SCL-90 alt itemlerinden anksiyete, fobik anksiyete ile intihar düþüncesi ölçeði ve GRISS toplam puanýnýn yüksek olduðu belirlendi. Elde edilen veriler, konversiyon bozukluðunda çocukluk çaðý travma öyküsünün olmasýnýn, klinik açýdan önemli olabileceðini düþündürmüþtür. Anahtar Sözcükler: Konversiyon bozukluðu, çocukluk çaðý trav-masý, psikiyatrik belirtiler.

KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2003;6:80-85

SUMMARY

Does Childhood Trauma History Effect the Psychiatric Symptoms of Conversion Disorder or Not? It is known that there is a relationship between conversion

dis-order and childhood trauma history. The aim of this study was to determine whether the present childhood trauma history in the patients with conversion disorder related with the demographic and clinical characteristics or not. One hundred and eight patients who diagnosed as conversion disorder with DSM-IV included in this study. All patients were asked to fill a Patient Information Form, the Dissosciative Experience Scale (DES), the Symptom Check List (SCL-90-R), Suicide Ideation Scale and Golombok-Rust Sexual Satisfaction Inventory. It was determined that the mean age and the beginning age of the disease is lower and the sum of the points of GRISS, the sum of the subitems of SCL-90 such as anxiety, phobic anxiety and suicide ideation scale were higher in the 35 (32.4 %) patients who had present child-hood trauma history than the patients who had not. In conclu-sion, presence of childhood trauma history in conversion disorder thought to be important in clinical aspects.

Key Words: Conversion disorders, childhood abuse, psychiatric symptoms.

GÝRÝÞ

Çocukluk çaðý travma öyküsünün, bir çok psikiyatrik hastalýk ile iliþkisi olduðu bilinmekte ve hastalýk oluþumu için risk etkeni olarak kabul edilmektedir. Dissosiyatif Bozukluklar, Travma Sonrasý Stress Bozukluðu, Borderline Kiþilik bozukluðu, Alkol ve Madde Baðýmlýlýðý, intihar giriþimleri gibi bir çok eksen I ve II tanýlarý ile çocukluk çaðý travma öyküsünün varlýðý arasýndaki iliþki gösterilmiþtir (Zanarini ve ark. 2002, Breslau 2002, Brown 2002, Schafer ve ark. 2000, Levitan ve ark. 1998, Ellason ve Ross 1997). En çok üzerinde durulan hastalýklar ise

Travma Öyküsünün Psikiyatrik Belirtilere

Etkisi Var mý?

Hatice GÜZ*, Zahide DOÐANAY**, Esra ÇOLAK***, Ayþin TOMAÇ***, Gökhan SARISOY***, Ayþen ÖZKAN*#

* Yrd. Doç. Dr., *** Dr., 19 Mayýs Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, ** Yrd. Doç. Dr., Acil Týp Anabilim Dalý,

(2)

disosiyatif bozukluklar olmuþ, hatta panik bozukluk-ta da depersonalizasyon gibi disosiyatif semptomlarýn olmasý nedeniyle travma öyküsünün önemine yer ve-rilmiþtir (Marshall ve ark. 2000, Bowman 1993, Chu ve Dill 1990, Simeon ve ark. 2001, Gast ve ark. 2001). Konversiyon bozukluðunda çocukluk çaðý travma öyküsü, en az diðer bozukluklar kadar araþtýrýlmýþ bir konu olup, özellikle yalancý nöbet tipi konversiyon bozukluðu olan hastalarda, çocukluk çaðý travma öy-küsünün sýk görüldüðü bildirilmiþtir (Bowman 1993, Bowman ve Markand 1996, Bowman 2000, Lesser 1996, Kristensen ve Alving 1992). Daha sonraki çalýþ-malarda da bu iliþkinin varlýðý onaylamýþtýr. Alper ve arkadaþlarýnýn (1993) çalýþmasýnda, 85 konversiyon bozukluðu olan hasta incelenmiþ ve hastalarýn %24'ünde cinsel, %15.5'inde fiziksel travma öyküsü olduðu saptanmýþtýr. Bazý yayýnlarda ise bu oran %86'lara varmaktadýr (Rosenbaum 2000). Roelofs ve arkadaþlarýnýn (2002) çalýþmasýnda ise konversiyon bozukluðu olan hastalar incelenmiþ ve %15'inde her-hangi bir çocukluk çaðý travmasýnýn olmadýðý, geri kalan hastalarda fiziksel, cinsel ya da her iki travma-nýn birlikte olduðu, affektif bozukluðu olan hastalara göre, konversiyon bozukluðunda çocukluk çaðý trav-ma öyküsünün daha fazla görüldüðü bildirilmiþtir. Bu çalýþmada, konversiyon bozukluðu tanýsý konan hastalarda, çocukluk çaðý travma öyküsünün görülme oranýnýn ve bu tür travmasý olan hastalar ile olmayan hastalar arasýndaki farklýlýklarýn saptanmasý amaçlanmýþtýr.

GEREÇ VE YÖNTEM

Çalýþmaya Ondokuz Mayýs Üniversitesi Týp Fakültesi acil servisine ve psikiyatri polikliniðine baþvuran hastalar alýndý. DSM-IV taný ölçütlerine göre konver-siyon bozukluðu tanýsý konulan 108 hasta çalýþmayý tamamladý. Hastalara çalýþma hakkýnda bilgi verildik-ten sonra çalýþmaya katýlmayý kabul etme ve uygu-lanan testlere yanýt verebilecek durumda olma koþullarý arandý. Konversif bayýlmalarý olan hastalar-da, bayýlmalarýný takiben ayný gün içinde testlere yanýt verebilecek durumda olduklarýnda formlarý dolduruldu. Hastalarýn herhangi bir nörolojik hastalýðý veya öyküsü olmamasý, þizofreni, temaruz, yapay bozukluk, mental retardasyon, týbbi duruma baðlý ruhsal bozukluk gibi ek tanýlarýnýn olmamasý; fizik, nörolojik ve laboratuvar incelemelerinde herhan-gi bir patoloji saptanmamasý koþulu arandý.

Hastalara sosyodemografik ve klinik özellikleri içeren,

araþtýrmacýlar tarafýndan geliþtirilmiþ yarý yapý-landýrýlmýþ bilgi formu uygulandý. Bilgi formunda hastalara, çocukluk veya ergenlik çaðýnda fiziksel, duygusal veya cinsel travma geçirip geçirmediði sorul-du. Bu travma türlerinden herhangi birine "evet" diyen hastalar çocukluk çaðý travma öyküsü olan hastalar olarak ayrýldý. Takibinde Dissosiatif Yaþantýlar Ölçeði (DES) (Þar ve ark. 1997), Belirti Tarama Listesi (SCL-90) (Dað 1991) ve Ýntihar Düþüncesi Ölçeði (Dilbaz ve ark. 1995) uygulandý. Hastalarýn cinsel doyumlarýný deðerlendirmek için de Golombok-Rust Cinsel Doyum Ölçeði (GRISS) (Tuðrul ve ark. 1993) kullanýldý. Hastalardan 42'si (travma öyküsü olan 10 kiþi, olmayan 32 kiþi) bu ölçeði doldurmayý kabul etti. Konversiyon bozukluðu tanýsý iki araþtýrmacýnýn muayenesi sonucunda konuldu. 12 hasta diðer psiki-yatristin görüþmesine gelmediði için çalýþma dýþý býrakýldý.

Ýstatistiksel deðerlendirmede karþýlaþtýrmalar için ki-kare (gerektiðinde Fisher'in tam olasýlýk testi) ve t-testi uygulandý.

SONUÇLAR

Çalýþmaya katýlan hastalarýn 73'ünde (%67.6) herhan-gi bir çocukluk çaðý travma öyküsünün olmadýðý (Grup 1), 35 kiþide (%32.4) ise böyle bir öykünün olduðu (Grup 2) belirlendi.

Grup 1'in yaþ ortalamasý 38.5 (sd=10.9) yýl, Grup 2'nin 33.5 (sd=11.7) yýl olarak saptandý. Yaþ ortala-masý açýsýndan çocukluk çaðý travma öyküsü olan grubun yaþ ortalamasýnýn, olmayan gruba göre anlamlý derecede düþük olduðu belirlendi (p=0.03). Hastalýk süresine bakýldýðýnda Grup 1'in ortalama hastalýk süresi 8.4 (sd=6.7) yýl, Grup 2'nin ise 9.8 (sd=9.7) yýl olduðu görüldü. Hastalýk süresi açýsýn-dan gruplar arasýnda istatistiksel olarak anlamlý bir farklýlýk yoktu (p=0.4). Baþlangýç yaþý incelendiðinde ise, Grup 1'in ortalama baþlangýç yaþý 28.9 (sd=12.3) yýl, Grup 2'nin 21 (sd=11.1) yýl olarak saptandý. Çocukluk çaðý travma öyküsü olan grupta, olmayan-lara göre hastalýðýn daha erken yaþta baþladýðý belir-lendi (p=.002).

Her iki grup arasýnda cinsiyet, medeni durum, eðitim düzeyi, ailede psikiyatrik hastalýk öyküsü, hastaneye yatýþ sayýsý açýsýndan anlamlý farklýlýðýn olmadýðý görüldü (Tablo 1'de gösterilmiþtir).

Konversiyon bozukluðu tipleri ile çocukluk çaðý trav-ma öyküsü arasýndaki iliþkiye bakýldýðýnda, duyu

(3)

semptomlarý ile giden konversiyon bozukluðunun, travma öyküsü olan grupta, olmayan gruba göre daha fazla görülmesinden kaynaklanan farklýlýk olduðu tespit edildi.

Gruplar eþ taný varlýðý açýsýndan incelendiðinde, çocukluk çaðý travma öyküsü olmayan grupta psiki-yatrik eþ tanýnýn travma öyküsü olan gruba göre anlamlý derecede daha fazla görüldüðü saptandý (Tablo 1'de gösterilmiþtir).

Klinik belirtiler açýsýndan gruplar karþýlaþtýrýldýðýnda; SCL-90 ölçeði alt itemlerinden anksiyete ve fobik anksiyete puanlarý ile Ýntihar Düþüncesi Ölçeði puaný ve GRISS toplam puanýnýn çocukluk çaðý travma öyküsü olan grupta, olmayan gruba göre anlamlý olarak daha yüksek olduðu belirlendi. Diðer SCL-90 itemleri ve DES toplam puaný açýsýndan farklýlýk sap-tanmadý (Tablo 2'de gösterilmiþtir).

TARTIÞMA

Konversiyon bozukluðunda çocukluk çaðý travma öyküsünü araþtýran yayýnlar, daha çok yalancý nöbet tipi konversiyon bozukluðunu incelemiþtir. Bu yayýn-larda konversiyon bozukluðu olanyayýn-larda, çocukluk çaðý travma öyküsünün epileptik hastalara göre daha yük-sek oranda olduðu bildirilmiþtir (Alper ve ark. 1993, Bowman 1993, Bowman 2000, Kristensen ve Alving 1992, Lesser 1996). Bowman ve arkadaþlarýnýn (1993) çalýþmasýnda ise, yalancý nöbet tipi konversi-yon bozukluðu olan hastalarýn %77'sinde cinsel trav-ma, (%59'u çocukluk veya ergenlik dönemi), %70'inde fiziksel travma (%48'i çocukluk veya ergenlik dönemi) öyküsünün olduðu saptanmýþtýr. Yayýnlarda bu oran-lar genellikle %25 ile %70 arasýnda deðiþmekle birlik-te, bu travmalarýn hastalýk açýsýndan etiyolojik önemi olduðu hemen hepsinde kabul edilmektedir (Alper ve ark. 1993, Alper ve ark. 1997, Bowman 1993,

Tablo 1. Her iki grupta sosyodemografik deðiþkenler

Grup 1 Grup 2 p n % n % Cinsiyet 0.8 Kadýn 62 84.9 31 88.6 Erkek 11 15.1 4 11.4 Medeni durum 0.9 Bekar 15 20.5 8 22.9 Evli 56 76.7 26 74.3 Dul 2 2.7 1 2.9 Eðitim düzeyi 0.9 Lise altý 46 63 23 65.7 Lise ve üstü 27 27 12 34.3

Ailede psikiyatrik hastalýk öyküsü 0.4

Yok 55 75.3 23 65.7

Var 18 24.7 12 34.3

Aile tipi 0.2

Çekirdek 64 57.7 27 77.1

Geniþ 9 12.3 8 22.9

Hastaneye yatýþ sayýsý 0.3

Yok 53 72.6 21 60

Bir kez 7 9.6 4 11.4

Birden çok 13 17.8 10 28.6

Eþ psikiyatrik taný 0.02

Yok 51 69.9 32 91.4

Var 22 30.1 3 8.6

Konversiyon tipi 0.001

Motor semptomlarla giden 29 39.7 24 68.6

Katýlma-konvülziyonlarla giden 20 27.4 3 8.6

Duyu semptomlarýyla giden 1 1.4 4 11.4

(4)

Bowman 2000, Kristensen ve Alving 1992, Lesser 1996). Araþtýrmamýzda ise konversiyon bozukluðu olan hastalarda herhangi bir çocukluk çaðý travma öyküsünün görülme oraný %32.4 olarak bulunmuþtur. Bulduðumuz deðer çoðu çalýþma ile uyumlu olsa da, bu çalýþmanýn eksik yönlerinden biri, hastalara çocuk-luk çaðý travma öyküsünü direkt olarak sorgulama-mýz, herhangi bir ölçek kullanmamamýzdýr. Daha önce ülkemizde yapýlan araþtýrmada yazarlar, özellikle cin-sel travma öyküsüne literatürden az rastladýklarýný, bunun Türkiye'de bu tür travmalarýn seyrek görülme-sinden deðil, utanç nedeniyle hekimlerden gizli tutulabileceðinden bahsetmiþlerdir (Kaygýsýz ve Alkýn 1999).

Konversiyon bozukluðu ile ilgili çalýþmalarýn tümünde, kadýnlarda bu bozukluðun daha sýk görüldüðü bildirilmiþtir (Alper ve ark. 1993, Alper ve ark. 1997, Bowman 1993, Bowman ve Markand 1996, Bowman 2000, Kaygýsýz ve Alkýn 1999, Kristensen ve Alving 1992, Lesser 1996, Rosenbaum 2000). Kadýnlarda erken yaþlarda cinsel kötüye kullaným-larýn sýk olduðu ve buna baðlý olarak da bu bozuk-luðun kadýnlarda daha sýk görülebileceði ileri sürülmüþtür (Kristensen ve Alving 1992, Rosenbaum 2000). Çalýþmamýzda da kadýn hastalar çoðunluðu oluþturmuþ, fakat travma öyküsünün olup olma-masýnýn cinsiyete göre bir farklýlýk oluþturmadýðý görülmüþtür. Sadece cinsel travma öyküsü olanlarý ayrý olarak gruplandýrýlsa, belki böyle bir sonuca

ulaþýlabilirdi. Fakat tekrar böyle bir gruplandýrma yapýldýðýnda, hane baþýna düþen hasta sayýsýnýn az olmasý ve bu nedenle istatistiksel iþlemlerin yapýlama-masý nedeniyle travma öyküsü olanlar ve olmayanlar olarak iki gruba ayrýlmasý uygun bulunmuþtur. Konversiyon bozukluðu çalýþmalarýnda genelde orta-lama yaþ 35, baþlangýç yaþý yaklaþýk 25 yaþ, hastalýk süresi de 8 yýl olarak verilmiþtir (Alper ve ark. 1993, Alper ve ark. 1997, Bowman 1993, Bowman ve Markand 1996, Bowman 2000, Kristensen ve Alving 1992, Ettinger ve ark. 1999, Eisendrath ve Valan 1994). Çalýþmamýzdaki veriler bu deðerlere uymakta-dýr. Önemli veri ise, travma öyküsü olanlarda hastalýk baþlangýç yaþý ve yaþ ortalamalarýnýn, travma öyküsü olmayanlara göre daha düþük olmasýdýr. Bu sonuç çocukluk çaðýnda travma geçirenlerde konversiyon bozukluðunun daha erken yaþlarda baþladýðýný göstermektedir.

Konversiyon bozukluðunda alt tipleri inceleyen çalýþ-malara literatürde pek rastlanmamaktadýr. Kaygýsýz ve Alkýn'ýn (1999) çalýþmasýnda karýþýk tip ve nöbet tipinde eþ taný oranýnýn daha sýk olduðu bildirilmiþtir. Travma öyküsüne göre konversiyon bozukluðunda eþ tanýlarý inceleyen yayýna literatürde rastlanmamýþtýr. Araþtýrmamýzda ise daha seyrek görülen duyu semp-tomlarý ile giden konversiyon tipinde travma öyküsünün daha sýk görüldüðü, eþ tanýnýn ise travma öyküsü olmayan grupta daha fazla olduðu saptan-mýþtýr. Þenol ve arkadaþlarý (1994), konversiyon

Tablo 2. Her iki grupta alýnan psikiyatrik ölçek puanlarýnýn karþýlaþtýrýlmasý

Grup 1 Grup 2 ortalama sd ortalama sd P SCL-90 Somatizasyon 1.6 1.1 1.6 0.7 0.8 Obsesif-kompulsif 1.4 0.9 1.8 0.9 0.06 Kiþilerarasý duyarlýlýk 1.2 0.6 1.2 0.8 0.9 Depresyon 1.4 0.9 1.5 0.9 0.4 Anksiyete 1.3 0.9 1.8 0.9 0.01 Öfke-düþmanlýk 1.3 0.8 1.6 0.8 0.1 Fobik anksiyete 0.9 0.8 1.8 1.4 0.004 Paranoid düþünce 1.2 0.8 1.4 0.9 0.4 Psikotizm 0.9 0.8 0.8 0.8 0.6

Genel belirti düzeyi 1.5 0.8 1.4 0.7 0.8

Ýntihar düþüncesi ölçeði 4.2 3.5 7.4 4.8 0.001

GRISS toplam puaný 25.5 3.2 40.5 8.2 0.0001

(5)

bozukluðunda duygusal algýnýn kýsýtlanmasýnýn, dýþ uyaranlara karþý ilgisizliði niteleyen bir konversiyon belirtisi olabileceðini söylemiþlerdir. Travma öyküsü olanlarda duyusal tip konversiyon bozukluðunun daha fazla olmasý hastalarýn travmaya verdiði bir tür tepki çeþidi olabilir.

Çocukluk çaðýnda fiziksel veya cinsel travma geçiren kiþilerde, psikiyatrik hastalýklarýn þiddetli olabileceði belirtilmiþtir (Perez ve ark. 2002, Rosenbaum 2000, Classen ve ark. 1998). Çalýþmamýzda da, bu tür trav-ma öyküsü olan hastalarda oltrav-mayanlara göre SCL-90 alt itemlerinden anksiyete ve fobik anksiyete düzey-lerinde anlamlý bir yükseklik olduðu belirlenmiþtir. Travmanýn sonraki yaþantýlarýnda da korku ve kaygýya neden olabileceði görülmüþtür.

Yapýlan araþtýrmalarda, çocukluk çaðý travma öyküsü olan kiþilerde intihar oranýnýn sýk olduðu bildirilmiþtir (Mann ve ark. 1999, Brodsky ve ark. 1997). Konversiyon bozukluðunda da intihara sýk rastlan-maktadýr. Araþtýrmamýzda da travma öyküsü olan kiþilerde intihar düþüncesinin, olmayanlara göre yük-sek olduðu belirlenmiþtir.

Konversiyon bozukluðu ile ilgili yapýlan çalýþmalarda, çoðunlukla yalancý nöbet tipi, disosiyatif belirtiler ve çocukluk çaðý kötüye kullanýmýna odaklanýlmýþ ve özellikle cinsel kötüye kullaným öyküsü olanlarda dis-sosiyatif belirtilerin sýk olduðu, bu tip konversiyon bozukluðunun disosiyatif bozukluklar baþlýðý altýnda incelenebileceði önerilmiþtir (Alper ve ark. 1997,

Bowman 1993, Bowman 2000, Chu ve Dill 1990, Gast ve ark. 2001, Spitzer ve ark. 1998). Çalýþmamýzda DES kullanýlarak travma öyküsü olan ve olamayan hasta-lar karþýlaþtýrýlmýþ, fakat gruphasta-lar arasý anlamlý bir farklýlýk saptanmamýþtýr.

Freud ve Charcot'tan beri konversiyon bozukluðunda çocukluk çaðý cinsel travmalarýn sýk olduðu ve bu yüz-den bu kiþilerde cinsel çatýþmalarýn fazla olduðu bildirilmektedir (Roesler ve McKenzie 1994, Merskey ve Trimble 1979, Rosenbaum 2000). Hatta bu hasta-larýn travmalarý ve cinsel çatýþmalarý psikoterapi ile düzeltildiði zaman, hastalýðýn da çözüldüðü belir-tilmiþtir (Bowman ve Markand 1996). Hasta grubu-muzda da çocukluk çaðý travma öyküsü olan kiþilerde, olmayanlara göre cinsel sorunlarýn sýk yaþandýðý sap-tanmýþtýr.

Çalýþmamýzýn eksik yönü, çocukluk çaðý travma öyküsünün direkt olarak hastaya sorulmasýdýr. Kapalý zarf uygulamasý veya ölçek kullanýmý ile bu öyküyü netleþtirmek ve travmanýn þiddetini belirlemek önem-lidir. Bununla birlikte, bu çalýþma konversiyon bozuk-luðu olan hastalarda çocukluk çaðý travma öyküsü var ise, hastalýðýn erken yaþta baþladýðýný, hastalarýn anksiyete ve fobik anksiyete düzeylerinin yüksek olduðunu, intihar düþüncelerinde artma olduðunu ve cinsel yaþamlarýnda sorun yaþadýklarýný gösterdi. Bu nedenle konversiyon bozukluðu olan hastalarda çocukluk çaðý travma öyküsü olup olmadýðýnýn sorgu-lanmasý gerekmektedir.

Alper K, Devisky O, Perrine K ve ark. (1993) Nonepileptic seizures and childhood sexual and physical abuse. Neurology, 43:1950-1953.

Alper K, Devinsky O, Perrine K ve ark. (1997) Dissociation in epilepsy and conversion nonepileptic seizures. Epilepsia, 38:991-997.

Bowman ES (1993) Etiology and clinical course of pseudo-seizures. Relationship to trauma, depression, and dissocia-tion. Psychosomatics, 34:333-342.

Bowman ES, Markand ON (1996) Psychodynamics and psychi-atric diagnoses of pseudoseizures subjects. Am J Psychiatry, 153:57-63.

Bowman ES (2000) The differential diagnosis of epilepsy, pseudoseizures, dissociative identity disorder, and dissociative disorder not otherwise specified. Bull Menninger Clin, 64:164-180.

Breslau N (2002) Psychiatric morbidity in adult survivors of childhood trauma. Semin Clin Neuropsychiatry, 7:80-88.

Brodsky BS, Malone KM, Ellis SP ve ark. (1997) Characteristics of borderline personality disorder associated with suicidal behavior. Am J Psychiatry, 154:1715-1719.

Brown GW (2002) Measurement and the epidemiology of childhood trauma. Semin Clin Neuropsychiatry, 7:66-79. Chu JA, Dill DL (1990) Dissociative symptoms in relation to childhood physical and sexual abuse. Am J Psychiatry, 147:887-892.

Classen C, Field NP, Atkinson A ve ark. (1998) Representations of self in women sexually abused in childhood. Child Abuse Negl, 22:997-1004.

Dað Ý (1991) Belirti tarama listesi SCL-90-R'ýn üniversite öðrencileri için geçerlik güvenilirliði. Türk Psikiyatri Dergisi, 2:5-12.

Dilbaz N, Holat H, Bayam G ve ark. (1995) intihar düþüncesi ölçeðinin geçerlilik ve güvenilirliði. XXXI. Ulusal Psikiyatri Kongresi, Ýstanbul.

(6)

Eisendrath SJ, Valan NM (1994) Psychiatric predictors of pseu-doseizures in patients with refractory seiuzures. J Neuropsychiatry Clin Neurosci, 6:257-260.

Ellason JW, Ross CA (1997) Childhood trauma and psychiatric symptoms. Psychol Rep, 80:447-450.

Ettinger AB, Devinsky O, Weisbrot DM ve ark. (1999) A com-prehensive profile of clinical, psychiatric, and psychosocial characteristics of patients with psychogenic nonepileptic seizures. Epilepsia, 40:1292-1298.

Gast U, Rodewald F, Nickel V ve ark. (2001) Prevalence of dis-sociative disorders among psychiatric inpatients in a German university clinic. J Nerv Ment Dis, 89:249-257.

Kaygýsýz A, Alkýn T (1999) Konversiyon bozukluðundaki ruh-sal bozukluk eþtanýlarýnýn sosyodemografik deðiþkenlerle iliþkisi. Türk Psikiyatri Dergisi, 10:40-49.

Kristensen O, Alving J (1992) Pseudoseizures-risk factors and prognosis.A case-control study. Acta Neurol Scand, 85:177-180.

Lesser RP (1996) Psychogenic seizures. Neurology, 46:1499-1507.

Levitan RD, Parikh SV, Lesage AD ve ark. (1998) Major depres-sion in individuals with a history of childhood physical or sex-ual abuse: relationship to neurovegetative features, mania, and gender. Am J Psychiatry, 155:1746-1752.

Mann JJ, Waternaux C, Haas GL ve ark. (1999) Toward a clini-cal model of suicidal behavior in psychiatric patients. Am J Psychiatry, 156:181-189.

Marshall RD, Schneier FR, Lin SH ve ark. (2000) Childhood trauma and dissociative symptoms in panic disorder. Am J Psychiatry, 157:451-453.

Merskey H, Trimble M (1979) Personality, sexual adjustment, and brain lesions in patients with conversion symptoms. Am J Psychiatry, 136:179-182.

Perez LP, Perez DG, Mata T ve ark. (2002) Psychiatric disorders, personality and traumatic experiences in conversive non-epileptic seizures patients. Actas Esp Psiquiatr, 30:233-239. Roelofs K, Keijers G, Hoogduin K ve ark. (2002) Childhood abuse in patients with conversion disorder. Am J Psychiatry, 159:1908-1913.

Roesler TA, McKenzie N (1994) Effects of childhood trauma on psychological functioning in adults sexually abused as chil-dren. J Nerv Ment Dis, 182:145-150.

Rosenbaum M (2000) Psychogenic seizures--why women? Psychosomatics, 41:147-149.

Schafer M, Schnack B, Soyka M (2000) Sexual and physical abuse during early childhood or adolescence and later drug addiction. Psychother Psychosom Med Psychol, 50:38-50. Simeon D, Guralnik O, Schmeidler J ve ark. (2001) The role of childhood interpersonal trauma in depersonalization disorder. Am J Psychiatry, 158:1027-1033.

Spitzer C, Spelsberg B, Grabe H ve ark. (1998) Dissociative experiences and psychopathology in conversion disorders. J Psychosom Res, 46:291-295.

Þar V, Kundakçý T, Kýzýltan E ve ark. (1997) Disosiyatif yaþan-týlar ölçeðinin geçerlik ve güvenilirliði. 33. Ulusal Psikiyatri Kongresi tam metin kitabý.

Þenol S, Önder E, Özalp E (1994) Konversiyon Belirtisi Olarak Körlük: Bir Olgu Sunumu. Türk Psikiyatri Dergisi, 5:291-294. Tuðrul C, Öztan N, Kabakçý E (1993) Golombok-Rust Cinsel Doyum Ölçeði'nin standardizasyon çalýþmasý. Türk Psikiyatri Dergisi, 4:83-88.

Zanarini MC, Yong L, Frankenburg FR ve ark. (2002) Severity of reported childhood sexual abuse and its relationship to severity of borderline psychopathology and psychosocial impairment among borderline inpatients. J Nerv Ment Dis, 190:381-387.

Referanslar

Benzer Belgeler

9 Genç kadın hasta grubunda konversiyon bozukluğu sıklığı bilindiği gibi fazladır ancak özellikle acil hekimlerinin iskemik inmenin genç yaş hasta

Ob- sesif kompulsif belirtilerle başvuran 125 çocuk ve ergen hastanın geriye dönük değerlendirmesinde hastaların %71.2’sinde OKB’ye eşlik eden anksiyete ve duygudurum

Bu makalede alt ekstremitede ani gelişen güç kaybı, his kaybı ve buna bağlı yürüyememe şikayetleri ile acil servise getirilen ve organik etiyoloji açısından takip

More severe psychopathological symptoms in epileptic patients than the healthy control but milder than Conversion Disorder may imply that mental state of patients with epilepsy is

Based on our results of mean SCL-90-R score for each item, somatization, obsessive-compulsive symptoms, interpersonal sensitivity, depression, anxiety, hostility, phobic

[r]

Bu amaçla psikolojik sermayenin dört alt boyutunun (umut, iyimserlik, psikolojik dayanıklılık, öz-yeterlilik), öz- liderlik değişkeninin sekiz alt boyutu (kendine hedef

The normal eyelid muscle strength accompanied with eyebrow depression during ptosis, improvement with saline injection and normal electrophysiological findings led to the diagnosis